BİR KÜP DOLUSU PARA

TLETSERUK Nahit Serbes
19.03.2010

Rahmetli annem komşu köylerimizden Reşitbey köyüne ailesini ziyarete giderken, beni de yanında götürürdü.

Reşitbey köyüne yaptığımız bir yaya yolculuğu esnasında, hoş sohbet olan annem, kimseye söylemeyeceğime yemin etmem şartıyla bana bir sır vereceğini söylemişti. Çok meraklanıp, derhal olumlu cevap vermiştim. Bunun üzerine annem bana bir küp dolusu parasının olduğunu söylemişti. Şaşırmış, acaba annem bana şaka mı yapıyor diye düşünmüştüm. Fakat hiç de öyle bir hali yoktu. Annemin ciddiyetinden emin olur olmaz, içimde eve bir an önce dönebilmek için dayanılmaz bir arzu duymuştum. Dolayısıyla bu bana hayatımın en uzun ziyareti gibi gelmişti.

Evimize döner dönmez anneme para dolu küpün nerede olduğunu sordum? Annem beni sözünü ettiği küpün yanına götürdü.

Biraz şaşırmıştım. Çünkü içi madeni para dolu olan küp ne toprağa gömülüydü, ne de gizlilik özelliği olan bir yerdeydi. Musluğun altında, oracıkta duruyordu. Gerçi benim gördüğüm ne bir servet, ne de hazineydi. Sadece annemin tavuk, yumurta, kabak çekirdeği ve ceviz satıp ihtiyacı olduğunda babama vermek üzere biriktirdiği bir miktar paradan ibaretti. Tabi o yıllarda henüz günümüz ölçüsünde bir enflasyonla tanışmadığımızı belirtmeliyim. Annem babama para verirken, benimle paylaştığı sırrını ona bildirmediğinden, komşulardan borç aldığını söylüyordu.

Benim açımdan ise içi para dolu küpün yerini öğrenmek, köyümüze gelecek seyyar satıcıların daimi müşterisi olmak anlamını taşıyordu.

Nitekim bir gün simitçinin sesini duyar duymaz derhal musluğa doğru koşmuştum. Fakat küp yerinde değildi. O an büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Bir taraftan simitçinin sesi de uzaklaşıyordu. Gittikçe artan bir telaşla küpün olabileceğini düşündüğüm her yere baktım. Fakat onu bulmak bir yana, bir daha hiç görmedim.

Bende bu olaydan gereken dersi almıştım ve bir kumbara alarak para biriktirmeye başladım. Daha da önemlisi bütün hayatım boyunca bu olay bana paranın tasarrufu konusunda annemin en büyük hediyesi olmuştu.