BİZ KİMİZ?

TLETSERUK Nahit Serbes
20.08.2013

Çerkeslerin arzusu, kendilerini daha yakından tanımanızdır. Komşularınız arasında ya da iş çevrenizde onlara rastlamış, konuşmuş, görmüş ya da başka bir yerde onlarla karşılaşmış olabilirsiniz. Çerkesler birçok yönden diğer insanlar gibidirler. Herkes gibi onların da ekonomik, fizikî ve duygusal sorunları vardır. Ne kusursuzdurlar ne de yanılmazdırlar; bu nedenle onlar da hata yaparlar. Ama yaşadıkları deneyimlerden ders almaya çalışırlar ve kendilerinde gerekli düzeltmeleri yapabilmek için; daha işin başında, ana babaya saygı ve yardım, kardeşlerine şefkat, eşine tam bir eşitlik ve çocuklarına karşı da sevgi hislerini daima ön planda tutarlar. Xabze’ye (1)güçlü bir şekilde itaat ederler. Yaptıkları her işte Xabze kurallarının kendilerine yol göstermesini isterler.

İnançlarının hurafeler yerine, Xabze’ye dayanması onlar için çok önemlidir. Diğer halklar ve kültürler de onların öyle olduklarını iyi bilirler: İnsanlara hakikatmiş gibi sunulan yalanları süsleyip, anlatanların vaazlarını dinleyip söylenenleri tamamen doğru zannedenlerden değildirler.

Çerkesler “Tanrı sözünü ilgiyle karşılarlar, fakat öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırırlar.” Başkaları tarafından savunulan bütün dinsel öğretilerin Xabze ye uygun olup olmadığının araştırılması gerektiğine inanırlar. Kendileriyle yaptığınız sohbetlerde sizi de bunu yapmaya davet, hatta teşvik ederler. Buna bir örnek vermek gerekir ise; ilk olarak akraba evliliğinin ahlak dışı olduğunu söyleyeceklerdir, size. Onlar İlk Thamade’lerinin (2) Tanrı’nın elçisi (Peygamber) olduğuna inanırlar. (Nahl – Kuran’ın 16. suresi. And olsun ki, her millete -Allah’a kulluk etsinler ve putlara ibadetten kaçsınlar diye, bir peygamber gönderdik.)

Çerkeslerin Mukaddes Kitabı’nın olmamasının sebebi, Xabze inancının yazılı tarih öncesi, Tevrat, Zebur ve İncil’den çok daha eski dönemlere ait oluşundandır. Yazılı olmayan Xabze kurallarının Tanrı tarafından ilham edilmiş ve tarihsel bakımdan doğru olduğuna inanırlar.

Xabze, onların inançları hakkında nerede bulunduklarını gösteren tanımlayıcı bir isimdir.

“Tha”, evrenin yaratıcısı, mutlak güce sahip Tanrı’nın Çerkesce adıdır. Xabze inancına göre, düşündüğünüzde aklınıza öncelikle, sevgi, adalet, hikmet, metanet ve sabır gelir, kardeşlerinize saygılı, bir şekilde davranarak, örnek insan olmak istediğinizi gösterirsiniz. Örneğin fakir, öksüz ya da dul olsun, yetişme tarzına ve geçmişine bakmaksızın her kardeşinize konukseverlik gösterirsiniz. Büyük bir aile olan Çerkesliğin en önemli özelliklerinden biri, kara gün dostu olmasıdır. Önemli olan, bir kardeş veya o kardeşin ailesi kötü günler yaşarken, kardeşlerinin onun, ciddi ve yapıcı ilgisidir. Bu ilgi yoksa Çerkeslik de yoktur. Bu ilgi olmadan sevgi, saygı hakkındaki konuşmalar teoriden öteye gitmez. Aile üyeleri arasındaki ve tüm insani ilişkiler, sevgi ve saygı bağına dayanır. Köyümüzün thamadesinin söylediği şu sözler hala aklımdadır: “Çerkeslerin en büyük düşmanları, cehalet, kin, gurur ve ihtirastır, Cehalet ise, bunların en eskisi ve en kötüsüdür” demişti büyüğümüz. O alçak gönüllü ve çalışkan birisiydi. Çok güçlü bir adalet duygusu vardı, bu nedenle sürekli doğrunun peşinden giderdi. Öğrendiklerini bize de öğretmek için elinden geleni yapardı. Çerkesler, çalışmalarını, ailevi görevlerini hiçbir durumda aksatmayacak şekilde planlarlar. Bu çalışmaların, kendilerine, ailelerine ve işlerine zararlı veya engelleyici olmamasına özen gösterirler. Çerkesler de toplumun temel taşı olan aile, ilahi bir kurumdur. İşte bu yüzden bir Çerkes’in, ben iyi bir insanım diyebilmesi için, önce eşinin saygısını ve sevgisini kazanması, kendisini eleştirip, düzeltmesi şarttır. İnsanı insan yapan, para pul mal mülk değildir. İnsan olmanın yolu hayatın şaşalı güzelliklerinden değil, pahalı bir elbise, lüks bir arabadan değil, derme çatma bir kulübede de olsa, paylaşılan bir tas çorbadan geçer.

1) Xabze: Çerkeslerin anayasasıdır, kural/kanun demektir. Çerkeslerin toplumsal yaşamda riayet ettikleri, kuralların tümüne birden Xabze denmiştir.
2) Çerkesce de “Thamade”nin tanımı: Tanrı’nın makbul saydığı, huzuruna kabul ettiği kişi anlamına gelmektedir.