DERNEK BAŞKANLARIMIZ ÖNDE GELEN THAMADELERİMİZDİR

TLETSERUK Nahit Serbes
07.03.2014

Bu güne kadar öğrendiğim yazılı olmayan bir kısım gelenek, örf ve adetlerimizi de içeren bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yeryüzündeki toplulukların ortak özelliği o topluluklarda düzeni sağlayan bazı kuralların varlığıdır. Bu kurallara yazılı olsun veya olmasın o toplumun bireyleri tarafından uyulur ki bunlar örf, adet, gelenek ve göreneklerdir. Kuzey Kafkasya halkları söz konusu olduğunda, bu temel unsur, Xabze’dir.

Bizim için olduğu kadar bütün insanlık için de mutluluk yuvası olacağını düşündüğümüz, Xabze kültürünün yazılı olmayan kurallarını ve geleneklerini canlı tutmak için, yazılı kurallar haline getirmek zorunda olduğumuz düşüncesindeyim.  Xabze’yi incelediğimizde görülmektedir ki,

Çerkeslikte hiçbir şey tesadüflere bırakılmamıştır. Bu sayede Çerkesliğin kendisi diğer benzeri kuruluşlardan daha uzun ömürlü olmuş, onlara örnek teşkil etmiş, kendi içindeki niteliklerini de yitirmemiştir.

Xabzenin “davranışlar“ başlığı incelendiğinde, Çerkeslerin aile içinde ve dışında nelere dikkat etmeleri gerektiği bütün ayrıntıları ile belirtilmiştir.

İnsan, doğası gereği yargılayan, sorgulayan, tartışan bir varlıktır. Biz kimiz? Nereden geldik ve nereye gidiyoruz türü sorular, felsefi düşünceyi doğurmuştur. Kanada’nın Vernon şehrinde yaşamış olan Rahmetli Üstat Murat Yağan, geleneksel Xabze kültür değerlerini Sufizm değerleriyle sentezleyip Kanadalı ve Amerikalılardan oluşan müritlerine haftalık dersler halinde vermekteydi. Çerkesliğin öğretilerine, örgütlenme (L’aque) (1) şekline ve gizli kalmış sırlarına vakıf olabilmek için Kafkasya’ya gönderilen İngiliz asıllı antik zaman gezginleri, Çerkeslerin arasında faaliyetlerde bulunmuşlar, Çerkeslerin yaşam biçimini, kültürel değerlerini incelemişler ve dünyaca ünlü Anderson yasalarını yazmışlardır.  (2)

Bence yazılı olmayan Xabze kurallarımız bundan böyle yazılı Xabze kuralları haline getirilip, derneklerimizin bünyesinde açılacak olan kurslarda gençlerimize pratik bir üslûp ile öğretmeliyiz.

Yeni nesil gençler, Xabze’nin bazı inceliklerini de aramızda yaşayarak, davranışlarımızdan ve işitecekleri sözlerden bulup çıkaracaklardır. Hiç şüphe yok ki gençlerin bundan böyle bu kuralları, ilkeleri, örf ve gelenekleri doğru öğrenilebilmeleri ancak derneklerimizde sistemli kültür çalışmaları yapmaları ile mümkün olabilecektir.

‘’Yazılı Olmayan Kurallar’’ın bu güne kadar niçin yazılı hale getirilmediği konusundaki şahsi görüşüm ise şudur; gelenek, görenek, örf ve adetlerimizin yazılı kurallar haline dönüştürülerek kalıplaştırılması önlenmiş ve zaman içerisinde oluşan yeni nesil kurallar dikkate alınarak, Xabze’nin değişip gelişmesine imkân verilmiştir. Ancak bu şekilde Xabze’nin canlılığını ve güncelliğini muhafaza etmesi sağlanıp dinamik Çerkesliğin önü açılmak istenmiştir.

Değerli arkadaşlar, takdir edersiniz ki, mahiyetini yukarıda açıklamaya çalıştığım ‘’Yazılı Olmayan Kurallar’’ımızın tamamını, bütün yönleri ile bu kısa çalışmamızda sizlere aktarmamız mümkün değildir. O sebeple, bu çalışmamızda sadece davranışlarımızla ilgili konulardan bahsedeceğim.

Yaşları ne olursa olsun, dernek başkanlarımız bizim en üst thamadelerimizdir.  Daha yaşlı olan kişiler thamadenin sağ yanına oturabilirler. Thamadenin sol yanına ise bir önceki dernek başkanının oturması en doğru olandır. Gerek geleneklerimiz gerekse idari düzenimiz bakımından son sözün sahibi olanlar, görevde olan dernek başkanlarımızdır. Der nek başkanı olmak demek, en üst otoritenin sahibi olmak demektir. Bu egemenlik biçiminde thamade egemenliğini yazılı hukuka değil, örf ve adetlere dayandırır. Dernek üyeleri de alışılmış geleneklerin dışına çıkmadan, başkana itaat ederler. Gerek Xabze çalışmaları esnasında gerek dış âlemde thamadeye karşı hitaplarımızın ve davranışlarımızın bu otoriteyi zedeleyecek mahiyette olmamasına özen göstermeliyiz. Felsefesi, derinliği, düşünsel bir altyapısı olan Xabze, Adığağe ve Apsuvara, öteden beri uygulanan kabul görmüş davranışlara aykırı olmamak kaydı ile demokratik bir şekilde derneklerimizde tartışılmalıdır. Ne var ki, derneklerimizde ayrıştırıcı dini ve siyasi tartışmalardan uzak durulması gerekmektedir. Diğer taraftan Çerkes geleneklerine aykırı konulara girilirse, thamade dilediği anda konuşmayı kesebilir. Kesilen konuya tekrar dönülmez ve kendisiyle münakaşaya girilmez.

Thamade tarafından verilen görev, üstün bir görev bilinciyle yerine getirilir. Bu süreçte tüm arkadaşların açık yüreklilikle thamadeye destek olmaları geleneklerimizin gereğidir.

Üstatlarımız davranışlara dair olan konularda özetle şöyle derler: Toplantılarda thamadeden izin almadan özel konuşmalar yapmayınız, münasebetsiz veya uygunsuz herhangi bir şeyden bahsetmeyiniz, thamadeye hitaben konuşan herhangi bir kişinin sözünü kesmeyiniz.

Çerkesler iyiye, doğruya ve güzele ulaşmak için der nek olarak adlandırdığımız bizim için kutsal sayılan mekânlarda çalışmalıdırlar. Arkadaşlarımızın bu mekânlarda ki hal, hareket ve davranışları Çerkesliğin kutsallığına gölge düşürmemelidir. Kültürümüzün ciddiyetine uygun, dış görünüşlerimizdeki temizlik taşıyan kıyafetimiz, asırlardır süregelen uygulamalara dayanmakta ve özenli bir tercihi yansıtmaktadır. Bu nedenle kıyafet sadece dış görünüş olarak düşünülmemeli, bununla beraber yukarıda belirttiğimiz genel kurallara özenle uyulmalıdır.

Kıyafetimizin üzerinde birbirimizi tanımak için Çerkeslik simgeleri taşıyanların dışında, diğer başka dernek, kulüp ve benzeri kurum ve kuruluşlara ait rozetlerin takılmasının hoş karşılanmayacağını belirtmek isterim.

Dernek çalışmalarındaki konuşma esnasında ayağa kalkan bir kişi, konuşma bitinceye kadar thamade oturarak devam et demeden duruşunu muhafaza etmelidir. Toplantılarda ortamın kutsiyetine uygun olmayacak bir şekilde konuşmak veya davranmak, bir şeyler atıştırmak, çok özel durumların haricinde akıllı ile oyun oynamak, internette sörf yapmak, e-posta takibi yapmak asla uygun karşılanmaz. Keza çalışma esnasında arkadaşların aralarında konuşmaları da hoş değildir. Bunun tek istisnası bir önceki thamadenin (başkanın) gerekli gördüğü durumlarda thamadeye dönük olarak yapacağı açıklama veya hatırlatma mahiyetindeki konuşmalardır.

Uyulması gereken geleneklerimizden birisi de konuşmadan önce etraflıca düşünmek, herkesin anlayabileceği tarzda açık ifadelerle konuşmaktır. Bir konuda fikrimizi beyan ettikten sonra, mecbur kalmadıkça ayni konuda söz talebinde bulunmamalıyız. Bir Çerkes neyi nerede ve niçin söylediğinin bilincinde olmalı, ne zaman susması ve dinlemesi, ne zaman konuşması gerektiğini en doğru şekilde değerlendirebilmelidir.

Yardımlaşmanın kültürümüzde özel bir yeri vardır. Der nek giderleri nedeniyle her kişinin az veya çok özel ilgisi beklenir. Burada anlamlı ve güzel olan husus, en büyük yardımı yapan ile küçük bir yardım yapabilen kişinin bilinmemesi ve bu yardıma bütün kardeşlerin ortak edilmesidir.

Çerkeslik paylaşmasını bilen, birbirini seven, sayan ve inanan kişileri bir araya getirir. Dernek üyelerinin bu güveni, itimadı ve kardeşlik duygularını zedelememek için azami dikkati göstermeleri gerekmektedir.

Yemekli toplantılarda; thamadeden izin almadan yemek sofrasını terk etmek geleneklerimize uygun olmayan davranışlardandır. Sofraya thamade oturmadan hiç kimse oturamaz, yemeğe başlayamaz. Thamadenin yemeği açması ile yemeğe başlanır. Konuşma yapan kişiyi yemek yemeyi keserek sükûnet içinde dikkatle dinleyebilmek, düşünce ve söz söyleme özgürlüğüne değer veren, Çerkesliğin önemli adetlerindendir.

Harici âlemde ‘’Çerkes misiniz?’’ şeklinde sorulan bir soruya, becerebildiğim kadar şeklinde cevap verilmesi gerekmektedir. Başka kültürden olan kişilerin yanında, Çerkesliği övmek, ‘’ben Çerkes’im’’ şeklinde övünmek doğru bir davranış değildir.

Değerli arkadaşlar, bizim görevimiz nedir? Esasen bu soruya çok uzun yanıtlar verebilir, üzerine konferanslar yapabiliriz. Ama sanırım hepsinin ortak noktası, varisi olduğumuz Xabze kültürümüzün, bizlere verdiği aydınlatıcı ışığı taşımak ve yaymaktır.

Ulu Tanrı’dan camiamıza layık bir Çerkes olma yolundaki çabalarımızda bize yardımcı olmasını diliyorum.

 

DİPNOTLAR:
1) L’aque, kelimesi Çerkesce de onurlu, kibar insanların ülkesi anlamına gelir. Yusuf İzzet Paşa, “Evrikalarım-Bulduklarım”, İstanbul 1915, Osmanlıcadan – Doğan Erdinç.
2) Gezgin; Heredot, Verrius Flaccus, Ponyonius Mela, Strabon ve Plutark, Kafkasya’yı gezip, Çerkes kültüründen övgüyle bahseden gezginlerin önde gelenlerindendirler. Çerkes kültürünü Batı’ya taşıyan İngilizlerin ilk deniz aşırı gezginlerinden biri olan; Sir John Mandeville M.S. 1356 yılında, Kuzey Kafkasya’yı baştan sona gezmiş, gördüklerini ve yaşadıklarını “Seyahatname” adıyla, iki cilt halinde   yayınlamıştır. İki ciltlik bu kitap, günümüzde Ortaçağ kültürünün en değerli sanat eserlerinden biri olarak kabul görmektedir. Yine İngiliz din adamı olan Johannes de Galonifontibus, 1423 yılında “Zih” adını verdiği Çerkeslerin arasında bulunmuş, onların kültürleri ve dini inançlarına ilişkin önemli bilgiler vermiştir.