GENÇ NARTLAR ÖTEKİLEŞMESİN, ÖTEKİLEŞTİRMESİN

YEMUZ Nevzat Tarakçı
14.05.2010

21 Mayıs’lar gelip geçiyor. “Unutmadık, unutturmayacağız!” sloganları sahne alıyor. Bu çalışmalar, ancak iyi niyetle ve dünya gerçekleri ekseninde yapıldıkça amacına ulaşacaktır.

Kanaatimce, bu formattaki çalışmalara, tarih ve kültür bilincine sahip her samimi insanın destek olma, ortaya çıkan ürünü alkışlama gibi bir sorumluluğu da vardır.

İyiyi, güzeli alkışlama gibi bir huyumuzun olması gerekmez mi bizlerin de? Alkışlamalıyız, alkışlanmalıyız.

Yalnız, 21Mayıs kavramının, ilgili zihinlerde aynı şeyi çağrıştırmadığı bir gerçek. Acilen genç Nart’ların, öznellikten uzak, hamasi duygulardan arınmış, tarih projektörünün aydınlattığı gerçek bir 21 Mayıs yorumuna ihtiyacı var. Bu noktada, genç Nart’ların kafaları karışık, zihinleri bulanık olmamalı. Nart’lar net durmalı.

Ne yapsın gençler; göç, sürgüne; sürgün soykırıma döndü, ya soykırım sonrası…     

21 Mayıs’lar, zor günlerdir. 21 Mayıs’lar, hiç şüphesiz tarih bilincinin zirve yaptığı anlar, mensubiyet duygularının kabardığı dakikalardır. Yani 21 Mayıs’lar eğitim için bir fırsattır.

Bu hassasiyeti hisseden herkes, her 21 Mayıs platformunda aklıselim olmalı, heyecanlar, duygusallıklar gençlerimizi yanlış yönlendirmemeli. İşin slogan boyutu mantık boyutunu bastırmamalı. Bu günler, bütün dikkati gerilmiş gençleri bilinçlendirme günü olmalı. Kimse tribüne oynamamalı. Kan, kin ve intikam kokmamalı. Yandık, yıkıldık, tükendik edebiyatı yapılmamalı. “Tek çözüm dönüştür!” dayatmalarından kaçınılmalı. Ancak o zaman 21 Mayıs’ı doğru anlamak için doğru adım atmış oluruz.

Bu konuda “Çok geciktik!” diyenler olabileceği gibi, “Canım, ne gerek var bu tür programlara!” diyenler de olabilir. Hatta hiçbir etkinlikle ikna olmayan fanatiklerin varlığı da unutulmamalı.

Herkesi memnun etmenin zaten imkânı yok. Kaldı ki konu bizim toplumsa iş daha da çetin.

Yoksa bizler hep dernek penceresinden mi bakıyoruz dünyaya? O pencereden sadece Kafkasya mı gözüküyor acaba? Kafkasya’yı dünya, dünyayı da Kafkasya mı sanıyoruz yoksa?

Evet, sevmek, farklıdır; sevginin gereğini yapmak farklıdır. Söz, ayrıdır; sözün ilerisine geçebilmek ayrıdır.

Mâzide yaşananları kim inkâr edebilir?

O, vahşetin, o dehşet verici acıların üstünü kim örtebilir? Karadeniz’in karanlık sularını kim inkâr edebilir?

Anapa’yı, Tuapse’yi kim unutabilir?

Doğrudur bunlar, şüphesiz doğrudur ama: Biz, “Unutmadık, unutturmayacağız!” diye haykırırken ya genç Nart’lar: “Biz unuttuk, bize unutturdular, dilimizi unuttuk, kültürümüzü unuttuk!” diyorsa?

Nart’lar, büyüklere dönerek: “Sizler, bu konuda samimi değilsiniz; Siz, bizi unuttunuz! Siz, yaşantınızla bize örnek olamadınız, dilimizi konuşmadınız, bize kültürü doğru yansıtamadınız, gerçek gündeminiz hiç kültür ve kimlik olmadı sizin. Şimdi iş işten geçmek üzere, haydi oturup birlikte ağlaşalım!” derlerse kimin söylenecek sözü olur acaba?

Sadece adı Nart ve Setenay olan, diliyle, yaşantısıyla bambaşka kültürlerde koşturan bu taze gençlerin durumu, hangi katı kalpleri kanatmaz, hangi vicdanları sızlatmaz?

Her 21 Mayıs’ta genç Nart’lar ötekileşiyor, ötekileştiriyorsa. Klasik söylemler, hamasi nutuklar hedef kitleye tesir etmiyorsa, bu işte bir yanlışlık yok mu sizce de?

Yoksa 1864’e mi takıldık, “tarih bilinci” verelim derken, tarihin karanlığında mı kaldık, yönümüzü istikbale mi dönemedik, gözlerimizi hedefe mi dikemedik?

Genç Nart’lar, neyi ne kadar duyuyor neyi okuyor? Hangi ortamlarda ne kadar buluşuyor, neyi paylaşıyor? Büyükler bu işin neresinde?

Sevgili gençlerimiz, bu hayati konuları merak etmiyorsa, heyecan duymuyorsa,  bırakın dünyayı okumayı, kendi tarihiyle ilgilenmiyorsa, okumuyorsa, kültür ortamlarında buluşmuyorsa, paylaşmıyorsa, kaynaşmıyorsa, o zaman 21 Mayıs’lar yetinmeyip 22 Mayıs’ların programını iyi yapıp bu programları titizlikle uygulamak lazım.

21 Mayıs’ları, ”Yandık, yıkıldık, tükendik!”  üslubundan uzaklaştırmak lazım.

Eğer hızımızı alamadan “vatansızlık” edebiyatı yapıyorsak, “Kurtuluş için tek yol dönüş, diğer yollar tükeniş!” dayatmalarına kapılıyorsak, işimiz iyiden iyiye sarpa saracak demektir.

Her şeye rağmen sağduyu, her vaziyette samimiyet gerek.

21 Mayıs’larda ötekileştirme ateşine benzin taşımadan, kimse kimseyi ötekileştirmeden, mazimiz, tarihimiz, kin ve nefretsiz anlatılmalı.

Kime ne faydası olmuş, Osmanlı düşmanlığının, Rus nefretinin?

Kefken’ler, bu acıyı yüreğinde hisseden herkesi kucaklamalı, gençleri bilinçle buluşturmalı.