GENÇLERLE BİR SOHBET

TLETSERUK Nahit Serbes
03.02.2010

Sevgili gençler, çağımız artık bilim ve bilgi çağıdır. Hepiniz güzel giyinen, hızlı düşünüp doğru karar veren, çağının gerçeklerinin farkında, özgüveni tam olan kişiler olmalı; yabancı dil eğitimine önem vermeli, çağın ileri teknoloji ürünlerini günlük yaşamda çok iyi bir şekilde kullanmayı bilmelisiniz. Bu özellikler sizleri toplum içerisinde, arkadaş ve iş çevrelerinde ön saflara çıkaracaktır. Sizlerin halkımıza yapacağı en büyük iyilik budur.

Ancak önce kendi kültürünüzü öğrenmelisiniz. Kültür, geçmişle gelecek arasında bir köprüdür. Bu nedenle günümüzde kendi kültürünü, evrensel kültür içerisinde koruyup geliştiren ve farklı kültürlerle karşılaştırabilen bireylerin yetişmesi giderek önem kazanmaktadır.

Xabze kültürü, Çerkes ve Abazaların binlerce yılda oluşturdukları yaşam biçimidir. Bütünüyle evrensel özellikler taşıyan xabzenin eksiksiz yaşatılmasında bir gizem olmakla beraber, atalarımızın doğadan etkilenmeleri, becerilerini ve değerlerini paylaşmaları sonucu oluşmuştur.

Sevgili gençler, evrensel kültür bir denizse ulusal kültür bu denize akan ırmaklar, etnik ve yerel kültürler ise bu ırmakları besleyen dereler, çaylardır. Her derenin, her çayın kumu, çakılı, geçtiği yollar, beslendiği bitki örtüsü ve kokusu farklıdır. Hepsi ayrı bir zenginliktir. Önce kendi deremiz, çayımız ve ırmağımız; sonra insanlık denen o büyük denizin bir parçası olalım. Yoksa kaybolur gideriz.

İlk olarak öğrenmeniz gereken Xabze kuralları; büyüklere saygı, küçüklere sevgi, selamlaşma, telefon ile iletişim adabı, yemek adabı, komşuluk ilişkileri, misafir karşılama/uğurlama gibi günlük yaşamın temel davranış kalıpları olmalıdır.

Bir kültürün ölümü bir milletin ölümü demektir. Onda bir milletin acısı, sevinci, savaşı, barışı, bütün duygu ve düşünceleri gizlidir. O yüzden kendi kültürünüz önemlidir ama hiçbir zaman etnik kimliğinizi bir üstünlük olarak almayın. Çünkü o bizim kazandığımız bir şey değil, bize bahşedilen bir zenginliktir. Bizler bir Pigme ya da Aborjin olarak da dünyaya gelebilirdik. O zaman da pek doğal olarak onunla gurur duyacak ve o kültüre sıkı sıkı sarılacaktık. Hiçbir etnik kimliğin diğerinden üstünlüğü yoktur. Ancak her kültürün ve etnik kimliğin kendini geliştirme ve yaşatma hakkı vardır. “Biz herkesten üstünüz” şeklindeki bir etnik milliyetçilik ve ırkçılık mücadele edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır. Hiçbirimiz böyle tuzaklara düşmemeliyiz.

Büyük göçten önce de Osmanlı İmparatorluğu’nun siyaset sahnesinde görev almış, Çerkes ve Abaza asıllı, vezirler ve sadrazamlar dâhil, yüzlerce paşa vardı. Siz sevgili gençler
iyi ve üstün insan olmanın çok daha önemli bir meziyet olduğunu bilmeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği hakkında etkin/söz ve karar sahibi olabilmek ve yarının iyi yetişmiş aydınları ve bürokratları arasında yerinizi almak için savaşmalısınız.

Akıl ile bilgiye bedel, eğitim ile gelişmeye sınır konulamaz.
Yukarıdaki çok güzel bir Çerkes atasözüdür. Sizler aklınızın bir köşesine bu güzel sözü mutlaka yazmalısınız.

Öte yandan ”ben atalarımın at koşturduğu yerlerde yaşamak ve at koşturmak istiyorum” diyen Abaza, Adige ve Wubıh kardeşlerimiz varsa şurasını içtenlikle belirteyim ki, bu yaklaşım beni ve benim gibi düşünenleri ayrıca memnun edecektir. Bu gençlerimize bağımsız bir devlet olarak, Abhazya’mızın kapıları sonuna kadar açıktır. Abhazya’mız onlarla çok daha güçlenecek ve gelişecektir. Bunun çok iyi bilinmesi ve tarihi bir olanak yakalandığının unutulmaması gerekmektedir.

Yukarıda Ocak, 2009’da Gudauta’da izini bulabildiğimi dedem rahmetli Mamsır’ın oğlu, yani annemin öz amcası Yusuf Çuşba’nın bir fotoğrafını göreceksiniz. Kendisini bu vesileyle bir defa daha rahmetle anıyorum.

Ünlü halk şairi ve yazar Ali Aksakal’ın, Abhazya için yazdığı, aşağıdaki şiiri de oldukça etkileyicidir. Çok beğendiğim bu şiiri sizlerle paylaşmak isterim.

Bir Defa Ölür, Bin Defa Diriliriz

Yıllardır hasret kaldık bir sevgi güneşine,
Gördüm bir doru at, düştüm onun peşine.
Bilirim akıl ermez Ulu Tanrımın işine,
Abhazya’da rastladım Dedemin kardeşine.

Sevinç yumağı olduk, akıyor gözyaşımız,
Hasretimizi bitirdi sevgiyle bakışımız.
Yaya gezmek bilmeyiz biz ezelden atlıyız.
Yükseklerdedir yuvamız kartal kanatlıyız.

Batıda kaybolurken, doğuda beliririz.
Bir defa öldürseler, bin defa diriliriz,
Ölürüz mertçe amma eğilmez asla başımız,
Dünyaya destan oldu özgürlük savaşımız.

Özgürce at koşturmak istersen vatanında,
Elbet ruhu şad olur o aziz atanın da.
Hadi gel bekletme dedelerin Kafkasya’da,
Özgürlük iklimi var bu cennet Abhazya’da.

Ali Aksakal
28 Ocak 2009 Salihli, Manisa