GEZGİN J. A. LONGWORTH’UN KEHANETİ

TLETSERUK Nahit Serbes
28.03.2010

1837-1838 yıllarında bir yıl süreyle Çerkesya’da kalan İngiliz J. A. Longworth, ince bir espri anlayışına ve analiz yapma yeteneğine sahip, tarafsız bir gazeteci-yazardı.

1840 yılında “Çerkeslerle Bir Yıl” adlı iki ciltlik eserinden:
Rusların Pşat Bbölgesi’ni işgal ederek ortalığın bir ana baba gününe döndüğü en karışık ortamlarda bile Çerkeslerin takındıkları tavır, hiçbir kelimeyle ifade edilemeyecek kadar asilce ve mertçeydi. Uygarlaşmış ülkelerdeki insanlar buna benzer koşullar altında bu kargaşadan yararlanarak bu malları yağmalamak için bir an bile tereddüt göstermezlerdi. Fakat burada halkın bir kısmının bu malların gerçek sahibinin kim olduğu konusunda bir takım şüpheler içinde olmasına ve Rusların işgaliyle ortalığın karışmasına rağmen, mallarının sık sık başka bir yere taşınması sırasında hiçbir parça kaybolmazdı. Bu ülkede her tarafa büyük bir güvenlik içinde gidilebilir ve konuk uğradığı her yerde sıcak bir ilgiyle karşılanırdı. Dünyanın hiçbir yerinde bu ülkedeki insanların benzerini göremezsiniz.”

Longworth’un aşağıdaki haberi okuma imkânı olsaydı tepkisi acaba ne olurdu? Kuşkusuz üzülmekle beraber bunu doğal karşılardı. Çünkü o kendi değerlendirmesinde bu sorunun cevabını vermiş, gördüğü bu erdemli tavra en uygar ülkelerde bile rastlanamayacağını kesin bir dille vurgulamıştı.

Hürriyet Gazetesi, 24 Ocak 2007’tarihli haberinde karaya oturan kargo gemisinden düşen konteynerlerin yağmalandığını duyuruyordu. Yağmacılar, buldukları her şeyi götürmüşler. Yağmacılar birbirlerine yardımcı oluyorlardı. Polis imece usulü çalışan yağmacıları durduramıyordu. Sahil güvenlik yetkilileri, yağmaya katılan insanlar hakkında yasal işlem yapılacağını açıkladı.


Olay İngiliz basınına da konu oldu

O halde Longworth’un yukarıdaki saptamasından hareketle xabze kültürünü tanıtmanın salt bir araştırma merakı değil, ondan öte bir insanlık görevi olduğunu görüyoruz. Zira xabze kültürünün evrensel kültürün özellikle eksik görünen insani boyutunu zenginleştireceğinden kuşku duymuyoruz. İnanıyoruz ki, bu eski kültür, hem bireylerin hem de toplumlarımızın modern dünyada sorunlarını çözmesini sağlayacak cevaplar içermektedir. Ayrıca mutlu bir hayata ulaşmak bu insani geleneklerin uygulanması ile mümkündür.