GÜNÜN KUTLU OLSUN LISA!

Seden Sezer

Belki 70 yaşındaydı, belki 80… Yılların yorgunluğu öyle derin izler bırakmıştı ki yüzünde, yaşını tam olarak tahmin etmek mümkün değildi.

Sokakta meyve, sebze satan bir tezgahın önündeydik ikimizde. Ağır adımlarla yanaştı tezgaha. Ne alacağına yaşlı ve bitkin gözleri ile karar vermeye çalışırken sabırla bekledim arkasında. Öyle ya, bize büyüklerimize saygılı olmayı öğrettiler küçüklüğümüzden beri.

Sonunda karar vermişti avucundaki ufak tefek köpeklere baktığında. 1 adet muz… Kim bilir kaç zamandır yememişti bu tropik ama aslında Moskova’da en ucuz bulunabilecek meyveyi. Küçüklerinden bir tane seçti, tezgahtaki kıza uzattı, kız tarttı ve fiyatını söyledi. Bir süre elindeki bozukluklara baktı. Uzun uzun düşündü, saydı. Sonunda muzu almadan arkasını dönmüş gidiyordu ki, tezgahtaki kız ardından koştu, avucundan bir küçük para aldı ve muzu uzattı babuşkaya (nineye).

Moskova’ya geleli sadece bir-iki ay olmuştu. Her yerde fakirler olduğunu biliyorum elbet ama bu kadar yaşlı olup da bu kadar aciz durumda kalanı ilk defa görmüştüm. Kimsesiz miydi acaba, çocuğu da mı yoktu ya da kardeşi, akrabası, ya komşusu?

Zamanla gerçeği öğreniyordum, Lisa ile tanıştığım zaman. O, o kadar yaşlı değildi. Daha 65 belki. Karı koca yıllarca çalışmışlardı. Öğretim görevlisiydi her ikisi de. Bir arkadaşımın komşusuydu. Eşi felç olmuştu, tek oğulları ise spastikti. Yıllarca emek verdiği, anlatırken sevgi ve duyguyla karışık bir hüzün de barındıran mesleğinden ona arta kalan 20 dolara yakın bir emekli maaşı idi.

Her ay erzak alıp ziyaretine gittiğimiz Lisa, küçük cam laboratuar kabında çay yapardı bize. Bir de şu hiç bayatlamayan kurabiyelerinden. Öğrencilerini ne kadar özlediğini anlatırdı. Çalıştığı üniversitenin odalarını, koridorlarını, sınıflarını gördük onun gözünden. Öyle tutkuyla çalışmıştı ki yıllarca, kötü hiçbir anısı yoktu ya da bilinç altına atıvermişti her şeyi.

Mesleğinden arta kalan 20 Dolar’a yakın emekli maaşı…

Bir zaman sonra tutunamadı Moskova’da. 1999 krizi sonrası ruble iyice değer kaybedince felçli kocasını, hasta oğlunu da aldı gitti Rusya’nın uzak bir köşesindeki, fakir köyüne. Bir daha da görmedim Lisa’yı, yaşar mı hala bilmiyorum.

Sevgiyle bahsederdi özlemle hatırladığı eski SSCB günlerini. Para kaygısı olmadığı dönemlerini… Lüks içinde olmasa bile karnı tok, kalbi huzurlu olduğu günleri. Gözleri gök mavisiydi, saçları beyaza yakın, çoğunlukla beyaz sarı… Anlatırken öğretmenlik günlerini gözleri nemlenirdi daha bir mavi olurdu o zaman…

Öğretmenlik günlerinden arta kalan 20 Dolar’a yakın emeklilik maaşı…

Kim bilir kaç öğrenci yetiştirdi yıllarca, kim bilir ne başarılara imzalar attı o gençler… Hepsinin yüzünü ve ismini hatırlayamasa da, hayatını verdiği öğrencilerinden gururla bahsederdi Lisa.

Lisa’nın öğrencilerinden arta kalan 20 Dolara yakın emeklilik maaşı…

Hem evini çekti çevirdi, hem çalıştı yeni nesiller yetiştirdi, hem ailesini sevdi el üstünde tuttu, eşi hastalandı baktı, oğlu hasta doğdu canından bir parça saydı..

Bir ömürden arta kalan 20 dolara yakın emeklilik maaşı ve kapısını çalmayan koca bir dünya…

Hakeden tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu olsun…

Dünya Kadınlar günün kutlu olsun Lisa!