İYİLER KENDİ DOĞAL MECRASINDA GELİŞİR

TLETSERUK Nahit Serbes
25.08.2012

Yaşadığımız hızlı süreç, hayatımızın tamamını değiştirdi. Sahip olduğumuz bilgiler eskimeye başladı. Çağa ayak uydurabilmemiz için kendi içimizdeki öğrenme isteğini canlı tutmak zorundayız. Merak insanın “ilerlemek” için sahip olduğu en önemli niteliktir. Sanatın, bilim ve teknolojinin, endüstrilerin gelişmesi hep merak sayesinde olmuştur.

Çocuklar onun için bir şeyin cevabını alana dek yılmadan sorarlar. Artık okulda öğrendiğimiz bilgilerle çalışma hayatını tamamlama devri gerilerde kaldı. Hayata tutunmak istiyorsak yeni bilgiler edinmek, yeni yetkinlikler kazanıp bunları hayatımıza sokmak zorundayız. Aksi takdirde değişen düzenin bizden kopup uzaklaşmasını seyretmek gibi bir üzüntüyü yaşamakla karşı karşıya kalabiliriz.

Değişimi kucaklayıp insanın kendisini buna uydurması, herkes için zorunluluk olmuştur. Bugünün gençleri kendilerini daha şanslı görüyorlar ama onları bekleyen değişim de hız kesmeyecek; çünkü yenidünya düzeni henüz tam anlamıyla yerli yerine oturmadı. Değişimin hız kesmesine daha çok zaman var, dolayısıyla bundan otuz sene sonra, bugünün gençleri de dünyanın daha hızlı değiştiğinden yakınacaklar. Onlar da yeni bilgiler, yeni yetkinlikler edinmek zorunda kalacaklar. Hepimiz sürekli yeni bir şeyler öğrenmeyi “yaşam biçimine” dönüştürmek mecburiyetindeyiz.  Yenidünyada başarının yolu “hayat boyu öğrenmeyi zevk haline getirmekten” geçiyor.

İçinde yaşadığımız dönemde bilginin raf ömrü çok kısa. Bildiğimiz her şey daha biz onu kullanırken eskimeye başlıyor. Oysa anne-babalarımız kendi anne-babalarından öğrendikleri bilgilerle bir ömür tamamlıyorlardı. Bugünün gençleri ise anne-babalarından mesleki bir bilgi edinme şansına pek sahip değiller. Değişim o kadar hızlı ki anne-babaların bilgisi çocukların işine pek yaramıyor.

Öğrenmesini öğrenmek, bilmekten çok daha önemlidir; çünkü başarıyı getiren aslında ne kadar bildiğimiz değil, “bireysel gelişim” ve öğrenme disiplinimizin ne kadar gelişkin olduğudur.

Bizim geçmişimizden getirdiğimiz fakat yürürlükten kalkmış olan bazı Xabze kurallarının yerini dolduracak ve telafi edecek tek güç bilgidir.  Doğuştan sahip olduğumuz birçok fırsatı sağlayacak, hayatımızı yeniden biçimlendirmemizi mümkün kılacak tek güç öğrenme gücümüzdür.

Öğrenmek önemlidir ama bunun için önce öğrenmeyi ve bilgi kaynaklarına ulaşmayı bilmek gerekir. Öğrenme ihtiyacı kendiliğinden ortaya çıkmıyor. Ne zaman sahip olduklarımızın veya bildiklerimizin artık “yeterli olmadığını” fark ederiz, o zaman düşünmeye ve yeni yollar aramaya başlarız. Bazı ortamlar öğrenmeyi, yenilenmeyi, ilerlemeyi destekler. Öğrenme ihtiyacı duyduğumuzda bizi destekleyen bir ailede, bir arkadaş ya da ortamındaysak işimiz kolaylaşır. Öğrendiklerimizi paylaşabildiğimiz ortamlarda öğrenme bir zevke dönüşür.

Öğrenmenin yaşam tarzına dönüştüğü ortamlarda; insanlar tıpkı bitkilerin uygun toprak ve iklimde yeşermesi gibi hayata sarılır, gelişir ve büyür. Çerkes halkı Kafkasya da asırlarca işte tam olarak burada anlatıldığı şekilde öğrendi, yeşerdi, gelişti; daha yakın zamana kadar görgü ve nezaket okullarımız, yani Zexes olarak adlandırılan eğitim mekânlarımız ve Thamade, Pşerah, Karağul Hatiyako gibi bilge öğreticilerimiz vardı. O mekânlarda en dikkat çekici diğer husus da hiyerarşik bir düzenin olması, beyin fırtınalarının yapılmasıydı. Toplantı başkanına Thamade, etkinlikleri idare eden kişiye pşerah denirdi. Dershanede herkes yerini aldıktan sonra, iğne yere düşse sesi duyulacak şekilde bir sessizlik hâkim olurdu. Toplantı salonlarımız, kutsal bir İbadethaneyi andırırdı. Mevcut derneklerimizi bu eğitim sistemine göre tasarlayıp, dizayn etmeliyiz; iyiler kendi doğal mecrasında geliştiğine göre, kültürümüz de kendi doğal mecrasında akar ve ilerler, çünkü kendimizi ne yapacağını bilen kişiler olarak, yeniden yaratmak zorundayız.
Not: Kafkas Dernekleri Federasyonu yönetimine sunulmak üzere; bu konu ile ilgili olarak üzerinde çalışma yapılan bir projemiz vardır.