KAFFED BU KÖR DÖVÜŞE MÜDAHALE ETMELİ

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Ayrıştık, bölündük, savrulduk…
Neyi paylaşamıyoruz, bilmem ki?
Yok oluşa direnen bir halkın bu paramparça hali ne?
Bu dağınıklığı anlamak, bu işe, akıl sır erdirmek imkânsız!
“Yoksa kurumlarımız mı bölüp parçalıyor bizi?” diyesi geliyor insanın.
Peki, halkımız ne diyor bu içler acısı duruma?
Toplum, bu darmadağınık tablonun farkında mı?
Bilincinde mi bu kötüye gidişin?
Halkımız, bu ayrışmanın, bu kamplaşmanın farkındaysa hakemlik görevi üstlenmeyi düşünüyor mu?
Yani “Sen haksızsın, sen haklısın!” demeyi…
Krizi yönetmeyi…
Birlikteliği ve uyumu sağlamayı…
Kendisini dinlemeyen egoistleri oyundan atmayı…

KİM İSTER?
Kim ister tek yürek olmak varken, bir olmak, diri olmak dururken paramparça olmayı?
Kim ister birlikte dağ gibi sorunlarımızı çözüp huzur içinde yaşamak imkânına sahipken her gün didişmeyi, kavga etmeyi?

NEDEN BİRLİKTE HAREKET EDEMİYORUZ?
Peki, neden bu haldeyiz?
Niçin birbirimizle didişip dururuz?
Sorumlu kim?
Kimler adımını birlikteliğe atarken kimler ısrarla ayrılığa yürüyor?
Çerkes toplumu,  bu acı tablodan haberdar mı?
Nasıl bir olacağız, nasıl birlikte hareket edeceğiz?
Ne zaman ellerimizi tutuşturup yüreğimizi birleştireceğiz?
Yoksa hiçbir zaman mı?

21 MAYISLARIMIZ VE DAĞINIKLIĞIMIZ
21 Mayıslar bu bölünmüşlüğü, bu paramparça hali görünür kılıyor.
Üzüyor, acıtıyor, yüreklerimizi yakıyor…
Halk “Sen, samimi değilsin, o yüzden şu kırmızı çizgiyi aşma; sen ise samimisin biz senin yanındayız, desteğimiz seninle!” diyebilmeli.
Yanlışta ısrar edeni tanımalı.
Samimileri alkışlamalı.

NEYİ BEKLİYORUZ?
Farklı federasyonlar,
Farklı kurum ve kuruluşlar,
Farklı gruplar…
Bu ayrışmanın sorumluları hakkında öz eleştiri yapmalı.
Neyi bekliyoruz?
Daha ne olsun istiyoruz?

YA ÜÇ MAYMUNLAR?
Suskunlar,
Yangına körükle gidenler,
Üç maymunlar,
Timsah gözyaşı dökenler,
Avucunu ovuşturanlar…
Haydi, açık yüreklilikle söyleyin, gurur ve kibir abideleri, memnunsunuz değil mi halinizden?
Söyleyin de halkımız da son sözünü söylesin hakkınızda!
Ey Federasyonlarımız, ey farklı kurum ve kuruluşlarımız, ne bekliyorsunuz?
Her ulusal yas günü 21 Mayıslarda dağınıklığımızdan, savrulmuşluğumuzdan dolayı yaşadığımız talihsizliklerden gerekli dersi çıkarmadınız mı?
Her kurum, her grup… ders çıkarmalı değil mi?
Herkes şapkasını önüne koymalı ve düşünmeli değil mi?
Evet, sözde hepimiz birlikten yanayız değil mi?
Ya icraat?

HALKIMIZ “DUR!” DEMESİNİ BİLMELİ
21 Mayıs’ta bile bir araya gelemeyen, sürekli birbirini suçlayan kurumlarımız, guruplarımız, bu kör dövüşüne, bu anlamsız ayrışmaya, bu gereksiz bölünmeye artık bir son vermeli.
Bu kurumlarımız, “Küçük olsun benim olsun!” mantığıyla Çerkes toplumuna zarar veriyorsa halkımız da bunlara “DUR!” demesini bilmeli.

HALKIMIZ SESİZLİĞİNİ BOZMALI
Eğer toplumun sesi, halkın tepkisi yükselmezse inanın atı alan Üsküdar’ı çoktan geçecek!
Tabii toplumun “birliktelik” diye bir derdi, “hizmet üretilsin!” diye bir isteği varsa.
Halkın böyle bir derdi yoksa…
Kavgalardan, didişmelerden bihaberse…
Toplum halinden memnunsa zaten veleddallin âmin!

KAFFED’E BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR
KAFFED, daha fazla gecikmeden,
Daha fazla geç olmadan,
“Denedik bak olmuyor işte!” demeden,
Bir kez daha hem de en kısa zamanda ağabeyliğini göstermeli.
Toplumumuzun bu en köklü kurumu, yılların tecrübesini de kullanarak, bu toplum için farklı kulvarlarda koşan, guruplar ve temsilcilerle asgari müştereklerde birleşmenin, tek yürek olmanın bir yolunu bulmalı.
Haydi KAFFED, bu hayırlı, en hayırlı işte topumun seninle olacak, seni ayakta alkışlayacaktır!
Haydi!