KAFFED’TEKİ KALPAKLI PİNOKYOLAR

Şıble HATKO

Kafkas Faresi’nin Notu: Çok değer verdiğim bir meslektaşım ve hemşehrim, bir yazı yazmak istiyorum ama imla kurallarını falan bilmiyorum. CC’de yayınlatabilir misin, diye ricada bulundu. Ben de ona; ‘’Sen yaz, benim yazdıklarımın ilk halini görsen, okuma yazmayı yeni öğrenen benden iyi yazar. CC’de düzeltiyorlar zaten merak etme sen yaz, dedim. O da yazdı. Bir solukta okudum. Zannedersem büyük çoğunluğun aklından geçeni yazmış. CC’ye göndereceğim. Umarım yayınlanır.

Osmanlı dönemi Çerkes tarihi için çok önemli bir mihenk taşıdır. Eğer Osmanlılar sadece Bursa çevresinde var olup, orada da yok olsalardı, belki bizim o dönemin aklıevvel önderlerimiz bunlara kanmayacak, topraklarını terketmeyerek uzlaşma yolları arayacaktı.

Siz, Osmanlı Sadrazamı ‘’Bin Parça Ahmet Paşa’’nın hayat hikayesini bilir misin? Kısaca anlatayım: Sultan Deli İbrahim’in son sadrazamı; İstanbul’da askeri hükümet darbesinde idam edilmiş, cesedi Atmeydanı’na çırılçıplak bırakılmış. Fırsattan istifade eden bazı ihtilalci yeniçeriler ‘’insan yağı eklem ağrılarına devadır’’ diye bu şişman paşanın etlerini lokma lokma doğrayıp halka beşer ona akçeden satmışlar. O kadar rağbet görmüş ki; paşanın o iri vücudundan o saat sadece iskeleti kalakalmış. Satın alanlar da ciddi ciddi kol-bacak eklemlerine bu etleri bağlayıp (ya da sürüp) bundan medet ummuşlar.
Bu yüzden de yaşadığı dönemde ‘İstanbullu Ahmed Paşa’ olarak anılırken, ölümünden sonra naaşının başına gelenler yüzünden ‘Hezarpare’ (bin parça) lakabını almış.

Bu paşanın başına gelenleri neden anlattım? Büyüğümüz Necdet abi bir yazı yazdı CC’de. Kaffed Başkanı’nın 21 Mayıs’ta yaptığı konuşmayı didik didik didiklemiş, tarihe muazzam bir not düşmüş. Yazısına koyduğu resmi görünce aklıma hem Kaffed’te ne kadar çok Pinokyo’nun olduğu hem de Bin Parça Ahmet Paşa geldi. Adam idam edilirken ne korkmuştur. Öldükten sonra başına gelecekleri bilseydi, her halde daha idam edilmeden kalp krizinden ölürdü. Konuyu dağıtmayayım. Bizim Çerkes milleti, ittifak ederek boyunduruluğuna girdiği Osmanlı işte böyle bir yerdi. Ve o günden bugüne kadar Osmanlı ve de sonradan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan Çerkesler, korkularından çıtlarını çıkaramadılar.  (Sayın Ümit’in, Osmanlı’nın üzerine niye toz konduramaya kıyamadığı anlamışsınızdır!) Ve daha da kötüsü Çerkes önderleri şimdi olduğu gibi her zaman Osmanlı ve cumhuriyet dönemi yöneticilerinin sevk ve idaresinde toplumu yönlendirdiler. Çünkü bilinç altlarında etlerinin bin parçaya ayrılıp, şifa niyetine eklem yerlerine sürülme tehlikesi vardı.

Kaffed Başkanı ve o metni hazırlayanların bu kadar aymazca bildiri yazmasının mantıklı bir açıklaması zinhar olamaz. Çünkü buram buram ‘’korku’’ kokan bir konuşmaydı.

Neden böyle diyorum?

Çünkü;

– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; bir polis müdürü Ankara’da bir milletvekilini -hem de onlarca kamera önünde- parmağını sallayarak tehdit ediyordu (üstelik milletvekili HDP’li bile değildi!!! DEVA Partiliydi).
HDP deyince; yine,
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; HDP Eş Başkanları 6,5 senedir hapiste TUTUKLUydular.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; Diyarbakır’da 10’larca gazeteci delilsiz, ispatsız içeri tıkılıyordu.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; ülkenin ormanları cayır cayır yakılıyor, üzerine lüks oteller yapılıyordu.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; hayvanlara-çocuklara-kadınlara tecavüz edenler, onları katledenler ‘’iyi hal indirimi’’nden faydalandırılarak tahliye ediliyordu.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; adi bir suçluyu tutuklamak için yüzlerce asker bir köye girip, havaya binlerce mermi sıkıyor, kadınları ve çocukları darp ediyordu.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; 60-70 kişilik bir sivil grup, kağıt toplayan emekçilerin bulunduğu yere gidip, kimlik kontrolü yapıp, içlerinde Suriyeli, Afganlı arayıp bulamayınca orda ne kadar kağıt toplayıcı emekçi varsa ağızlarını burunlarını kırıp, sonra orayı ateşe veriyordu.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; Benzin: 27 TL,  Mazot: 30 TL, Kıyma et: 110 TL, Bir Adet Yumurta: 1 TL, Domates: 24 TL olarak aziz Çerkes milletine sunuluyordu. Üstelik domatesler de, o her cümlenin başında kınadıkları Rusya Federasyonu tarafında zehirli ilaçlar içeriyor diye geri döndürülen dometesler.
– Kaffed’li arkadaşlar o metni yazarlarken; Çerkes insanı 4.253 TL asgari ücretle, 2.500 TL’lik kira ödüyor, elektrikti, suydu, aidattı, çocukların servisiydi derken daha ayın 2’sinde cebinde bir kör kuruş kalmıyordu!

Daha da çok örnek yazarak zamanınızı almayayım. Buna benzer binlerce haksız, hukuksuz, insanlık dışı olayların, bırakın yılı, ayı, günü; her saat başı yaşandığı bir ülkede arkadaş çıkıyor, bunlardan birini bile dile getirmeyip, onlarca yalanı ardı ardına dizerek, insanlarımıza masallar anlatıyor.

Hayır, işin tuhafı anlattığı masalı dinleyenlerin yüzde doksan dokuz virgül dokuzu şu anda açlık sınırında yaşayan Çerkesler. Öyle, dil öldüydü, kültür bittiydi, xabze yok olduydu falan şu anda kimin umurunda, yahu milletin mutfağında yangın var. Kaffed Başkanı anavatanımızı karalayarak, kendine alan açmakla meşgul!

Ekmek olmuş 5 Lira!

Ne o? Rusya’dan alacağınız ‘’soykırım tazminatları’’yla mı diaspora halkını kalkındırmayı planlıyorsunuz? Mirasyediler gibi!?

Bırak sen anavatanı! Önce sorumlu olduğun diasporanın dertlerine çare ol! Anavatandakiler senin yaşamaya özendiğin hayatın on kat iyisini yaşıyorlar. En azından, senin senede bir defa bile gidemediğin bir sanat etkinliğine onlar haftada bir-iki hatta üç defa gidiyorlar. Üstelik Adığece!

Yahu sen konuşmanı bile Türkçe yaptın! Niye? Çünkü seni dinleyen toplumun içinde Adığebze bilen yok ki! Günahını almamak için senin bilip-bilmediğini yazmıyorum. Sen önce otur bunun derdine düş.

Sonra senin adın soyadın niye Türkçe!?!? Korktun mu mahkemeye başvurup adını Adığece, soyadını da sülale adı yaptırmaya? Gwığe Şogen yaptır adını! Olmuyor değil mi? ‘’W’’ harfi yasak mı yaşadığımız ülkede?! Koskoca Rusya Federasyonu’na kafa tutabilen bir adamın minnacık bir isim değiştirme işinden çekinmesi normal mi?

Rusya’ya, İngitere’ye, Fransa’ya ayar veriyorsun konuşmanda! Versene bir ayar da ‘’Hazirun’daki Erkân’’a! Bak oraya kadar da gelmişler!

Toparlarsam; diapora STK yöneticilerinin en büyük sorunu ‘’Bin Parça Ahmet Paşa’’nın başına gelenlerin kendi başlarına gelme korkusudur! Bana sorarsanız; Çerkes toplumu olarak, bırakın Bin Parça Ahmet Paşa’yı, Yüzbin Parça Çerkes Paşa olduk! Bunlar ise bulutlarda geziyor! Daha evinin önündeki çöpleri toplayacak mecali ve parası yok, taaaa anavatana ultimatom verme küstahlığını gösteriyor!

Kaffed Başkanı ve o metni yazanlara sesleniyorum. Korkuyorsunuz, bu da normaldir. Ben de korkuyorum. Ama sizin gibi korkaklığımı başkalarının ödeyeceği bedel üzerinden kahramanlığa çevirmeye kalkmıyorum.

Not: CC’ye ne kadar teşekkür etsem azdır. Gönderdiğimiz yazıyı düzeltip benim onayımı almak için geri yollamışlar. Çok ince bir davranış. Ben derdimi bu kadar düzgün yazamamıştım. Çok şaşırdım. Kim düzeltmeleri yaptıysa huzurlarınızda kendisine çok teşekkür ediyorum. ŞH