KALEM -10 (Тхыпкъэ)

Ali Çurey
25.12.2017

Sevgili dostlarım, bu defada kafayı “kadın hakları” sözüne taktım. Şaka etmiyorum. Gerçekten geceleri uyuyamaz oldum. Sakın “Eeee Ali Çurey, sende gündüzleri uyu!” demeyin. Çünkü caddelerde ve sokaklarda gördüğüm manzaralardan dolayı gündüzleri de tümden uyuyamıyorum. Nedenini bilmiyorum. Ama, sanki benden başka hiç kimse, rahatsız olmuyormuş gibi, bir duygu içindeyim. Şimdi kendimce “kadın hakları”na bir nebze değineyim. Yanlış anlaşılmasın, sosyolog veya psikolog değilim. Ancak, bir anneden doğdum ve o anamın hatırına bir şeyler söylemek istiyorum.

Sevgili dostlarım, ”kadın” denilince aklıma gelenler; annem, eşim, kızım ve yengelerim. Babam, anneme nasıl davranırdı ve annem buna ne tepki verirdi? Yanıtım, abartısız ve eksiksiz. Annem, susardı. İçimden ‘’Allah Allah, babam haksız olduğu halde, annem neden susar ve cevap vermez?’’ diye düşünürdüm. Evleninceye kadar, annemle babam arasındaki bu ufak didişmeler beni hep rahatsız etti. Vaktaki, evlendim. Bazen babamı taklit etmek istercesine, eşime “efelik” yapmaya kalkardım. Gerçekten bunu bilinçli olarak tekrarlardım. ”Acaba ne yapacak?” diye. Enteresandır; en haksız olduğum zaman, söz şiddetini arttırdığım halde o susardı. Oysa eşim, bir öğretmendi ve benim ailemle kıyaslanamayacak kadar da çağdaş ve de eğitimli bir aileye sahipti. Sevgili dostlarım, eşimin bu durumu hoşuma gitmiyordu. İstiyordum ki, azıcık da olsa, çene yarıştırsın. Yok, yok anam!

Bir gün, ciddi ciddi, kendisine “Neden bana yanıt vermiyorsun?” diye sorduğumda, ‘’Ali, sen Çerkes’im diyorsun. Benim ebeveynlerimden, yani anne ve babamdan, dahası aile çevremden, aldığım öğütlere uymuyorsun. Seni şaşkınlık içinde izliyorum. Suskunluğum özümden.’’ yanıtını verdi. Bu sözler, daha sonraki davranışlarıma inanılmaz disiplin getirdi.

Sevgili dostlarım, biliyorum Çerkeslerde, gelenekleri icabı, eşinden, çocuklarından ve hatta kendisinden, söz edemeyeceği gibi, bir kimseyide yüzüne karşı övmek yok! Doğru. Ama, “ЕкIур хабзащ!” hükmüne uydurulamaz mı? Dahası, şu anda kentleşen yaşam tarzımıza, uygulayabilir miyiz? Uygularsak, çocuklarımız, bizden uzaklaşıp, daha kötü bir davranış ve yaşam biçimine terkedilmiş olmaz mı? Örneğin, ben, uzun yıllar mesleğim gereği, sabit bir yer ve mahalde kalmadım. Yani, Çerkes’in Ç’sinin bile bulunmadığı bölgelerde bulundum. Peki ben, çocuklarıma, bir arkadaş gibi davranmamış olsa idim, onlara kadim geleneklerimizi ve de bilgilerimizi nasıl aktaracaktım? Yanıtını sizlere bırakıyorum.

Tekrar “kadın hakları!” tekerlemesine dönüyorum.

Bu kavram, söylem ve eylem, kadını daha da pasifize eder. Ve “O” kendisini “korunmaya muhtaç” bir nesne görmeye başlar. Zaten olan da budur! Oysa, ”ana” korunan değil, koruyandır. ”İnsan” sıfatlaması ile anılan ben, yani erkek Ali Çurey’i doğuran, emziren, büyüten ve koruyan “O” ana değil midir? Bu anlamda, kim kimin koruyucusudur? Sevgili dostlarım, bana fiziksel güçten bahsetmeyin. Çünkü, hiçbir erkek, kadının ne fiziksel, ne de ruhsal olarak, sahip olduğu, değerlere sahip değildir. Zira, hangi iş kolunda, fiziksel bakımdan, kadınlar erkeklerden daha dayanıksızdır?

Sevgili dostlarım, tüm semavi inançlarda, buyruklar, erkek egemen öncelikli. Adem’in yaradılış esprisinden yola çıkarak, günümüze ulaştığımızda ”erkek egemen” anlayışının, nereye ulaştığını övündüğümüz ”İslam coğrafyasına” bir göz atarsak sonucu görürüz. Bu bağlamda, manzara, kadın hakları açısından       hiç de iç açıcı değildir. Peki, neden? Aslında sorgulamamız gereken bu “neden?” sorusunun yanıtıdır.

Sevgili dostlarım, acizane kanaat ve düşüncem, ”kadın hakları!” kavramı yanlıştır. Veya en azından eksiktir. Çünkü, kadın, cinselliğinden öte bir insandır. Bir kişiliktir. İnsan hakları, genel kavramı içinde, “ezileni” ezenden, ”sömürüleni” sömürenden, korumak esas olmalıdır. Tüm insanlığın, ortak paydası ise “çevre” ve “hayvan hakları“nın korunması olmalıdır. Zira, onların kendilerini koruma iradesi ve güçleri yoktur.

NOT 1: “Anneler Günü” ile “Kadın Hakları Günü” arasındaki farkı, ben anlayamıyorum. Birisi bana anlatırsa sevinirim.

NOT 2:
a) Анэ зимыIэ сабийр,
адэ иIэми, ибафэщ.
b) Анэ зимыIэм
гуIэр и махуэщ.
c) Анэ и гыбзэ быдз зэхуаку       дэкIкъым.
d) Анэм быныр и зэхуэдэщ.
e) Анэм сыт щыгъуи       быныр сабий       къыщохъу.

KAYNAKÇA: “Адыгэ Псалъэжъхэр, НАЛЩЫК, 1967”