KÜLTÜREL ETKİLEŞİM

GHUNEKHO Savsır Özbay

Kültür, bir toplumun tarihsel süreç içerisinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin tümüne denir. Genel olara kendi içinde ikiye ayrılır.
1) Maddi kültür.
2) Manevi kültür. Her iki kültür kendi içinde birbiriyle ilişkili ve tamamlayıcıdır. Kültür toplumun doğal çevresinden de etkilenir. Bunun içindede değişimler gösterir.

Kültür;
– Bireysel davranışları düzenleyip toplumsal düzeni sağlar.
– Topluma kimlik kazandırır.
– Topluma birlik (biz) duygusunu verir.
– Toplumsal (sosyal) oluşumu sağlar.

İnsanların ülkeleri farklı olsa da biyolojik olarak birbirlerine benzerler. İnanç, tutum, düşünce ve algılamalar farklı olabilir. Bireyler içinde doğdukları kültürün bir parçası olurlar ama aile kültürünün etkileri de büyüktür.

Bu anlamda;
1) Üst kültür, bir toplumda herkes tarafından bilinen ve uygulanan yapı.
2) Alt kültür, üst kültür içerisinde bulunan etnik gurupların kültürüdür.
3) Genel kültür, bir arada yaşayanların ortak kültürü.
4) Kültürleşme, ulusların etkileşim kültürüdür.
5) Kültür yayılması, kültür parçalarının karşılıklı olarak kullanımı. Yoğurdun Türklerden, spagettinin İtalyanlar olması gibi.
6) Kültürel gecikme, maddi kültür öğelerine, manevi kültürün geç ulaşması.
7) Kültürel şok, Çerkeslerin göçle başka bir kültürün içinde kendilerini bulması gibi.
8) Kültür asimilasyonu, bir kültürün kendi içindeki kültürü yok etmesidir. Çerkes kültürünün Türk kültürü içinde erimesi gibi.
9) Emperyalist kültür, baskıncı bir gücün, başkasının kaynaklarını sömürmesi.
10) Kültürel yozlaşma, bir kültürün başka bir kültürden olumsuz etkileşmesi.

Kültürün tanımına kısa değindik. Şimdi, bir kültürün yaşaması hakim gücün elindedir. Baskın güç kendi içerisinde bulunan diğer kültürleri de içine alıp ilerlerken, diğeri asimilasyona uğrar. Fransız filozofu Alain’in dediği gibi “Aslanın vücudu yediği diğer hayvanların vücudundan meydana gelir ama aslan her zaman kendisidir.” Aslan tavşan yemekle kulağı uzamaz, geyik yemekle de boynuzu çıkmaz ama yediği her şeyi aslana dönüştürüyor.

Evet, kültür değişim şekillerinin çok olmasına rağmen hepsi bir süreçten de geçer. Bir kültürün yaşaması için baskın gücün olması gerekir. Çerkeslere baktığımızda varız ama baskın değiliz. Onun içinde tüm baskın kültürlerden etkileniyoruz.

Buna kendimizi örnek gösterebiliriz.

1) Aile içi kültür: Çerkes.
2) Köy içi kültür: Çerkes (köy karışık olsaydı bundan bahsedemezdik).
3) Kasaba kültürü: Etnik kültürlerin karışımı.
4) Kent kültür: Etnik kültürlerin dışında maddi ve manevi kültürlerin bir araya geldiği.
5) Ülke kültürü: Ülke genelinde herkesin ortak kültürü.
6) Dünya kültürü: Baskın güçlerin maddeye dayalı ortak kültürleridir.

Aile içinde ve köyde Çerkes kültürü içinde bulundum ve halen bu yapıdan kopmadığımdan kısıtlıda olsa idame ediyorum. İlk okula başlamakla ayrı bir kültürle tanıma ve daha sonraları okul, işle ilgili ortamlarla baskın kültürü içinde var olduk. Kendi kültürüm çok güzel ama baskın kültürü içinde bulunduğumuzdan zamanla uzaklaşma başlıyor ve sonuç yok oluştur. Bizim kuşağın en büyük kazancı Çerkes kültürüyle hayata başlamak oldu. Yeni neslin bu imkanı yok ve hayata kent veya ülke kültürüyle başlıyorlar. Baskın kültürüyle yaşama başlayan gençlerimizden Çerkes kültürünü bizim istediğimiz normlarda bulmamız biraz zor. Ancak, ne yersek, nasıl beslenirsek de bizlerin aslan gibi Çerkes olduğumuzu unutmamalıyız. Bizleri ayakta tutacak, yaşama bağlıyacakta Çerkes olmamızdır.

Bizlerin gençlerimizden istemimiz, lütfen kültürel beslenmeye, yararlanmaya, iyiye, güzele ve kime ait olursa olsun faydalanmaya çalışalım ama daima kendimiz olalım. Yani Çerkes kimliğini unutmayalım.