KUZEY KAFKASYA TARİHİNE GİRİŞ

Prof. Dr. Nabatçikov
Devlet Oryantal Sanat Müzesi Direktörü, Moskova
Kaynak:http://www.arcaucasica.ru/exhibit/gnc/eng/menu_intro.htm
Çeviri: GILIŞBİ Jankat Kılıç

Kafkas dağlarının etkisiyle oluşmuş olan Hazar ve Karadeniz çukurları ile Büyük Step tarafından dünya uygarlıklarının merkezlerinden ayrılmış olan Kuzey Kafkasya insanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren antik kültürün en parlak yerleşimlerinden birisi olmuştur. Elverişli iklim koşulları, doğal kaynakların bolluğu ve çok verimli topraklar ilk çağ ekonomisinin aşamalı gelişimi için ön koşulları oluşturmaktaydı. Kuzey Kafkasya’da erken metal dönemi M.Ö. 6. bin yılda  Mezopotamya ve Kuzey İran’la eşzamanlı olarak başlamıştır.1897 yılında Profesör N.İ Veselovsky tarafından Maykop şehrinde (Adige Cumhuriyeti) bulunan en zengin kurgandan (tümsek mezar) adını almış olan Erken Bronz çağına ait Maykop kültürü Kuzeybatı’da Taman yarımadasına ve Güneydoğu’da Dağıstan’a kadar Kuzey Kafkasya’nın büyük bölümüne yayıldı. Maykop kültürünün doğuşu, oluşumu ve gelişimi asıl olarak Yakın Doğu’dan Trans-Kuban steplerine ve dağ eteklerine giren ferdi gruplarla ilişkilendirilmektedir. Bu gruplar Yakın Doğu’nun kültürel ve teknolojik gelişmelerini Kuzey Kafkasya’ya taşıdılar. Karışık kültürel etkileşimler bütün Avrasya sınır bölgelerinin ve Avrupa Bronz Çağı’nın en önde gelen olgularından biri olan eşsiz bir kültürün oluşumuyla sonuçlanmıştır.

Bir sonraki dönem süresince birçok yerel çeşitliliği ile Kuzey Kafkasya’nın kültürel ve tarihi birlikteliğinin gelişiminde Maykop Kültürü asıl unsur haline gelmiştir. Bu kültürün önemli ölçüde gelişmesi hayvancılıkla uğraşan ve aynı zamanda katakomb ve tahta yapı kültürlerinin sahibi olan kuzeyli kabilelerin Kafkasya steplerine kitleler halinde yayılmasıyla gerçekleşmiştir.

M.Ö. 2. bin yılın sonunda Bronz Çağı’nın bitimine doğru Kuzey Kafkasya en geniş metal üretim merkezlerinden birisi olmuştur. Büyük Kafkas Silsilesi’nin yamaçlarında ve kuzey bölgesinin dağ eteklerinde fevkalade bir sanatla bronz parçaları üreterek ün yapan orijinal bir Koban Kültürü doğmuştur.

Silah ve metal aletlerin bölgesel yapılardaki çeşitliliği arasında Transkafkasya ve Yakın Doğu modelleri ayırt edilebilmektedir. Bu özellik Transkafkasya ve Yakındoğu ülkeleri ile Koban kabileleri arasındaki yakın kültürel ve ekonomik ilişkileri kanıtlamaktadır. Kuzey Kafkasyalı sanatçıların ürettiği eserler stepteki ticari yollar boyunca Kafkasların eteklerinin ötesine Trakya’ya, Kuzey Karadeniz Sahil Bölgesi’ne, Volga ve Don nehirleri arasında ki steplere kadar gitmiştir.

Geç Bronz döneminde bronz kalıbının geliştirilmesi alet ve silah yapımında demirin ustalıkla kullanımını hızlandırmıştır. MÖ. 8. yy Doğu Avrupa’da en önemli tarihsel dönüm noktası olmuştur. Bu dönemde ilkel toplumsal ilişkilerin yerini güçlü kabile birlikleri almış ve Rusya ile Ukrayna’nın güney Avrupa bölgelerinde ilk devlet yapıları oluşturulmuştur. Step’ de yaşayan birçok insan göçebe ekonomik yaşantıya geçmiş ve geniş alan göçleri ile uzun mesafe yolculukları başlamıştır. Bozkır’ın sınırsız genişliği ayrıcı bir faktör olmaktan çok birleştirici bir unsur haline gelmiştir. Askeri Kimmer ve Siktian kabileleri ilk defa dünya tarih sahnesine çıkarak güçlü etkileri ile uygar Yakın-Doğu dünyasının tamamını sarstılar.

Kafkasya’nın Kuzey düzlükleri yanlarında yerli halkı da götüren askeri göçebe birliklerin zengin Güney’e doğru yaptıkları sömürgeci
akınların geçiş noktası konumunu aldı. Tarihçiler, Kafkasya’dan Yakın-Doğu ülkelerine giden Siktian akınları için dört yol belirlediler: Meot-Kolkhis yolu, Mamison geçidi, Derbent ve Daryal geçitleri. Bunların içinde Daryal geçidi ana güzergah olarak düşünülmüştür. M.Ö. 6. yy’ın sonları ile 7. yy’ın ikinci yarısına ait olan dönemde Kuzey Kafkasya’da Siktian Kültürü’nün en eski arkeolojik eserlerinin büyük çoğunluğunun bulunduğu yer Merkezi Kafkasya’nın komşu step bölgeleridir. Kuzey-Batı Kafkasya’da Kimmerlerle ve daha sonra Siktianlarla ilk yakın ilişki kuranlar yerel Proto-Meot kabileleridir. Bireysel Proto-Meot kabilelerin Yakın-Doğu’da askeri harekatlara katılmış olmaları sadece 7. ve 8. yy’lara ait Proto- Meot silahları ve koşum takımlarının Kimmer-Siktianlarınkilerle benzer olmasıyla değil aynı zamanda savaş ganimeti olarak Kuban steplerine getirilmiş olan Urartu ve Asur ustalarınca yapılmış birçok eserin varlığıyla da kanıtlanmaktadır.

MÖ. 6. yy’ da Kuzey-Batı Kafkasya’da iki farklı kültürün unsurları olan, Farsça konuşan göçebe Siktianlar ile hayvancılık ve tarımla uğraşan yerlilerin etkileşimi sonucu eşsiz sanat geleneğine sahip Meot Kültür’ü oluşmuştur. Buranın yerlileri, Azak Denizi’nin Doğu kıyı bölgesi ile Kuban ve Kuban ötesi stepleri de kaplayan geniş bir alanda yaşamışlardır. Bunlar, antik dönemde yazılmış eserlerden bilinen,  Dandar Meot kabileleri, Kerketianlar, Sindi, Psessi ve Thatei’lerdir. Doğu Karadeniz Sahil Bölgesi’nin antik merkezleriyle yakın ticari ve politik bağlar kurmuşlardır. Özelliklede Bosfor Krallığı kurulduğunda (MÖ. 5. yy) kültürel ve ekonomik bağlar daha da güçlenmiştir. Zengin mezar yapılarındaki ve tapınaklarda ki birçok ithal mal bunu doğrulamaktadır.

MÖ. 4. yy’ da Farsça konuşan yeni bir göçebe dalgası Avrasya steplerini hareketlendirdi. Don deltasında, Don ötesi topraklarda ve Volga boyunca yaşamakta olan Sarmatyalılar, Ural bölgelerinden gelen akraba kabilelerin etkili akınıyla birleştiler ve güçlü kabile birlikleri kurdular. MÖ. 3. ve 2. yy’ lar da Batı’da Dinyeper ve Don arasındaki  Kuzey Karadeniz Sahil Bölgelerindeki steplerde ve Güney’de Kafkasya’nın step bölgeleri ile Kafkas Silsilesinin eteklerine kadar olan bölgede yaşadılar. Sarmatyalıların çok geniş bölgelere yerleşmesi Sarmat kültürünün yayılmasına ve en önemlisi de yerel nüfusun “Sarmatlaşmasına” yol açtı. MÖ. 1. yy’da en önemli kabile birlikleri olan Aorsi ve Siraci’ler Avrupa’da güçlü politik bir güç haline geldiler. Roma ve Pontus’la ilişkilerini engelleyerek Bosfor’un iç savaşlarında yer aldılar. MS. 1. yy’da Don bölgelerinde ve Kuzey Kafkaslarda Sarmatyalı kabilelerin büyük çoğunluğunu da kapsayan yeni bir göçebe birlik olarak Alanlar ortaya çıktı. MS. 4. yy’a kadar Kafkasya düzlüklerinin ana nüfusunu onlar oluşturmaktaydılar. Silahlı komşuların şiddetli saldırıları sonucu yerli halk yerel kültürel yerleşimlerin ayakta kaldığı dağlara ve dağ eteklerine göç etmek zorunda kaldı.

MS. 4. yy’ın sonlarında yaşanan gürültülü olaylar Sarmat egemenliğine son veren Hun istilasıyla ilgilidir. Bu, Avrupa tarihinde yeni bir sayfa açan “Kavimler Göçü” devrinin başlangıcıydı. Asya’nın derinliklerinden kopan sayısız Türk kabileleri ve insanlar Kuzey Kafkasya nüfusunun etnik kompozisyonunda, bu bölgede meydana gelen daha sonraki kültürel ve etnik süreçlerde kendini gösteren, önemli değişiklikleri de yanlarında getirdiler.

Orta Çağ’ın ilk dönemleri Kuzey Kafkasya için çalkantılı bir zamandı. Hazarlar, Hazar Denizi Kıyı Bölgesi’nin Kuzey-doğu bölümünde güçlenirken merkezi Kafkasya, İran-Bizans savaşlarından faydalanarak dünya arenasında bağımsız bir güç olarak yeniden doğan Alanların yönetimine girdi. Kuban steplerinin Kuzeydoğu’sunda Bulgarlar Büyük Bulgaristan Krallığını kurmakla meşgulken, genç Adige Zikhi kabileleri Doğu Karadeniz Sahil Bölgesi’nde birleşiyorlardı. Hazar Hanlığı’nın kurulması Kuzey Kafkasya toplumunun ekonomik ve sosyal yapısının yeniden oluşmasında güçlü bir etki oluşturdu. Müşterek sınırlar ve Hazar Han’ının merkezi politikaları sonucu aslında Alan-Bulgarlara ait olan ortak Hazar Kültürü’ nün başarılı gelişimi sağlandı. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan Büyük İpek Yolu Kuzey Kafkasya’nın uluslar arası iş alanına dahil olmasını hızlandırırken aynı zamanda da yeni kültürel ve ideolojik düşüncelerin savunucusu olmasını sağladı. İslam, Hıristiyanlık ve Yahudilik Hazar nüfusunun çeşitli gruplarının geleneksel pagan inanışlarına önemli değişiklikler getirdi.

Hanlık yıkıldıktan sonra Kuzey Kafkasya’nın politik ve ekonomik yapısında büyük değişiklikler oldu. Orta Çağ Kültürü’nün altın dönemi olan Moğol öncesi dönem Kafkasların temel etnik yapısının oluşumunun son aşamasıydı. Bu dönem, bölgenin maden kültürünün genel görünümünün hem birçok müşterek hem de yöreye özgü özelliklerle oluşturulduğu dönemdir. Bu, metalürjide, metal işlerinde, çömlekçilik ve mücevherat sanatlarında, çiftçilik ve bina yapımlarında ve de Kafkasların ulusal giysilerinde görülmektedir.

Tatar-Moğol istilası Kuzey Kafkasya’da devletlerin ve halkların gelişimini ekonomik altyapılarını yok etmek suretiyle uzun bir süreliğine durdurmuştur. Golden Horde hanlarının yıkıcı, cezalandırıcı seferleri ve daha sonra Timur’un Kuzey Kafkasya’ya düzenlediği saldırgan askeri harekatlar Kuzey Kafkasya bölgelerinin büyük ölçüde yıkımına sebep olmuş, bunun bir sonucu olarak da 13. yy’ın başlarında oluşan etnik sınırlar değişmiştir. Bunun en bariz örneği Kuzey-Doğu ve Merkezi Kafkasya’da
görülmüştür. Alan birliğinin kesin yenilgisinden sonra Adigeler Alan nüfusunu kovarak güneydoğu yönünde iç bölgelere girdiler ve yavaş yavaş günümüz Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes bölgelerini işgal ettiler.

Meotlara ait zengin eserlerin bulunduğu bir yerleşimin yakınındaki bir köyden adını alan ve “Belorechenskaya” olarak adlandırılan bu zaman dilimi geç Adige Orta Çağ Kültürünün altın dönemiydi. Çeşitli savaş aletleri, mücevherat, bel kemerleri, gümüş kaplar ve Venedik camı bu kültürün zenginliğini ve Batı ile Doğu dünyalarıyla olan yaygın kültürel ve ticari bağlantılarını göstermektedir.

Bu, Kuzey Kafkasya’da  5 bin yıl boyunca meydana gelen tarihi süreçlerin kısa bir özetidir. Maddi kültür eserleri üzerine yapılan araştırmalarla mezarlar, antik kamplar ve yerleşimler, kült yapılar, Meotlarla ilgili bilgi ve Kuzey Kafkasya insanlarının tarihiyle ilgili birçok dönem gün ışığına çıkartılmıştır. Kendi başına bir bilim olan Kafkasoloji oluşturulmuş ve çok ciltli önemli eserler basılmıştır fakat her yıl yeni maddeler ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden bilim adamları bilimsel kavramları yeniden gözden geçirmeli, düzeltmeli ve genişletmelidir. Kuzey Kafkasların zengin toprakları günümüze kadar bir çok gizemi saklamıştır fakat gün
geçtikçe bu gizemleri ortaya çıkartma şansı giderek azalmaktadır. Tarlaların sürülmesi, sulama çalışmaları, bent ve boru hatları yapımları sebebiyle ortaçağ ve antik döneme ait çok sayıda eser kaybolmaktadır. Bundan dolayı aktif arazi kullanımının olduğu yerlerde geniş alan koruma çalışmalarının etkinliği ve muhafazası öncelik kazanmıştır. Moskova, Saint- Petersburg, Krasnador bölgesi, Stavropol, Adige, Dağıstan, Osetya, Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar, İnguşetya ve Çeçen Cumhuriyeti’nin arkeologları tarihsel ve kültürel olarak zengin olan bu bölgenin kültürel mirasını koruyabilmek için son on yılda aralıksız mücadele vermektedirler.

Bu çalışmalar 1981 yılında Doktor A. M. Leskov öncülüğünde kurulan Devlet Doğu Eserleri Sanat Müzesi’nin Kafkasya Arkeolojik Araştırmalar Bölümü’nün de ilgi alanındadır. 17 sezonluk alan kazıları süresince Kuzey-Batı Kafkasların ve Merkezi Kafkasya halklarının antik ve ortaçağ dönemlerine ait en zengin eserlerine ulaşılmıştır. Çıkarılan eserler arasında yerel sanatçıların eşsiz çalışmaları ile antik döneme ve doğuya ait eserlerinin gerçek şaheserleri yer almaktadır. Bu eserler Devlet Doğu Eserleri Sanat Müzesi arkeoloji koleksiyonunun temelini oluşturmakla beraber Karaçay-Çerkes ve Stavropol bölgelerinde Doktor V. S. Flerov ve  Doktor Kozenkava yönetiminde Rusya Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsünün kazılarında bulunan ilginç eserlerle de desteklenmiş ve bu eserler Müzemiz’ in denetimine bırakılmıştır.