LAŞİN (Tiyatro Teksti)

HEDEĞATL’E Asker
Çeviri ve sahne uyarlaması: Dr. Batıray Özbek Yedic

Oyuncular

  1. Nalmes
    2.  Nart
    3.  Tatar elçileri (3 kişi)
    4.  Thamade
    5.  Hatıw
    6.  Tzatz -цац- (Hatıw’n eşi)
    7.  Laşin
    8.  Ketay Han (Bayan)
    9.  Ketay Han’ın pehlivanı
    10.Yeterince figüranlar(Sahnenin sağ köşesinde kalabalık, erkekli kadınlı çocuklu bir Adige gurubu. Bir köşede de bayrağımız dalgalanmaktadır. Sohbet ediyor ve konuşuyorlar. Önce az daha sonra yüksek sesle davul sesleri duyulur.)
Nalmes : (Kalabalıktan) Gup duydunuz mu davul seslerini?
(Herkes dinlemeye başlar, davul sesleri daha da yükselir)
Nalmes : Kırım Hanı’nın davullarının sesine benziyor.
Nalmes : Hakkımızda ne düşünüyor ki?
Nart : Neden saldırıya geçmiyor ki? Niyeti ne ki Han’ın?
Nalmes : Yine mi Tatar Hanı geliyor? Ne istiyor acaba? Daha bir yıl olmadı geldiği! Haydi hayırlısı!
(Öfkeli bir sesle) Hayır mı? Hayır nereden çıksın onlardan? İsteyecekleri belli değil mi? Vatanımızı yağmaya geliyordur. Halkımızı sefil etmeye, bacılarımızı dul bırakmaya, kızlarımızı zorla almaya ve İstanbul’a Sultan’a göndermeye geliyordur!
(Davul sesleri daha da yükselir. Sahnedekiler uzaklara doğru bakarlar. Sahnedekiler in yüz ifadeleri değişir)
Nalmes : Çadırlarını kurdukları bir hafta oldu. Gözü köyümüzde herhalde?
Nart : Ketay Han’ın elçileri gelirse, iyi haber getireceklerini sanmayın. Tüm Adigelere haber gönderelim.
Nalmes : Telaşlanma Thamadeler çoktan gönderdiler haber
(Sahnenin ortasında bir meclis kurulur. Nalmes, Tatarların tarafını gözetlemektedir. Birden telaşla Thamadelere doğru hızlı hızlı yürür.)
Thamade : Ne o Nalmes? Bir hareket mi başladı düşmandan?
Nalmes : Evet saygıdeğer Thamade. Üç elçi geliyor herhalde?
Thamade : Düşmansa da elçileri saygıyla karşılayın. Adige Chanze böyle ister bizden. Elçiler gelir gelmez hemen huzurumuza getirin!
(Nalmes hafifçe eğilerek Thamadeyi selamlar ve geri geri çekilerek Tatarların olduğu yere doğru yürür. Sahneye çıkan Tatarları Nalmes selamlar ve sağına alarak Thamadelerin yanına getirir. Oturanların hepsi ayağa kalkarak elçileri selamlarlar ve yer verirler. Nalmes beş adım geriye çekilir ve dimdik dikilir. Sağ eli kamanın kabzasını tutarken sol eli de ucunu tutmaktadır.)
Elçi : Ey Hapaç’e köylüleri! Sizlere hanlar hanı, Ketay Han’ın emir ve buyruklarını getirdim. Hanımız der ki: Ordumla geldim ama savaş istemiyorum. Güçlüyüm. Ne alacağımı ve götüreceğimi sizlerde biliyorsunuz. Düşmanlarımdan değil, dostlarımdan olmanızı istiyorum.
Thamade : Barış ve dostluğu bizde istiyoruz. Barıştan yana olmuştur hep Çerkes halkı. Nedir, hanın istekleri? Dostça isteklerle geldiyse dostça, düşmanca niyetlerle geldiyse savaşa hazırdır halkımız. Gidince söyleyin Han’a.
Elçi : Kimsenin kanını akıtmayalım. Kadınlarınızı dul bırakmayalım. Kimseye  bağırtarak götürmeyelim. Kimseye kötülük etmeyelim. Getirin buraya Batır’ınızı. Güreşsin Batır’ımızla. İşi  güreş halletsin. İnsanlar telef olmasın.
Thamade : Ne demek istiyorsunuz? Köylümüz bunu öğrenmek ister.
Elçi : Söyleyeyim. Hanın emri şöyledir:
Hapaça’ye büyük köydür. İnsanları çok cesurdur. Mutlu yaşasınlar. Tanrı onlara sağlık versin! Hapaça’ye zengin köydür. İstediğin her şey boldur. Bunların en ünlüsü, gözünü gönlünü alan güzel kızlarının çokluğudur! Onlar yıldızlar gibi parlar. Onlardan birine sahip olmak, büyük nasiptir” diyor han.
Thamade : Hanın istediğini anladık. Ancak, ya Batır’ınızı yenersek?
Elçi : (Alaylı alaylı gülümseyerek) Hanın, Batır’ı yenilirse, ordusuyla geri çekilecek.
Thamade : (Elçinin sözlerine itimat etmez gibi bir dille) Hanının istediklerini anlıyorum. İsteklerini köylümüze iletip köy meclisinin vereceği kararı  bilmem gerekir.
Elçi : O da olur. Razıyız. Üç günlük zaman veriyorum size.
(Hanın elçileri  ayağa kalkarlar yürürler. Nalmes onlara refakat eder sahnenin yarısına kadar ve uğurlar. Tatarlar sahneyi davul sesleriyle terk ederler. Bu sırada sahnenin ortasında  ihtiyar heyeti toplanır, her taraftan gelirler. Yarım bir ay şeklinde yüzleri seyirciye dönük olarak otururlar. Thamade yarım ayın ortasına gelecek şekilde oturmaktadır. Arka sıralarda ise Genç kızlar ve erkekler sırada beklemektedirler. Delikanlıların sağ elleri kamasının  kabzasında sol elleri ucunu tutmaktadır. Genç kızlar ise dimdik elleri göbeklerinin üzerinde. Nalmes  ise  oturanları sağına almış şekilde sırtı seyirciye hafif dönük, yüzü Thamadeler tarafında dikilmektedir.)
Thamade : (Ayağa kalkarak) Hanın elçisi der ki, silah işe karışmadan, Hanın Batır’ıyla güreşip, onunla  boy ölçüşecek birini istiyoruz. Eğer pehlivanımız Hanın Batır’ını yenerse,  ordusuyla kan akıtmadan geri dönecek. Köyümüzde sadece bir kişi var onunla boy ölçüşebilecek. Sizde tanırsınız onu. Güçlü kuvvetli, güreşçi olan, Hatıw’ın oğludur.
(Thamadelerin hepsi beraber; ”Doğru doğru. Ancak o yenebilir onu” diye mırıldanırlar.)
Thamade : (Hatıv’a dönerek)  Ne dersin  Hatıw, sen bu işe?
Hatıw : Oğlum böylesine şerefli bir görevi yerine getirmekten asla kaçmaz. Şeref duyar ailemiz, köyümüzün şerefini, halkımızın mutluluğunu korumaktan. Ancak, oğlum bunu başarabilir mi onu  bilmem.
Thamade : Güvenimiz sonsuzdur oğluna. Başaracaktır elbet, halkının kurtuluşu için bu mücadeleyi. Görevin şereflidir ihtiyar.
(İhtiyarlar kurulu ayağa kalkarlar ve yavaş yavaş sahneyi terk ederlerken, sahne karartılır ve acı bir Adigece ğıbze söylenir, vatan ve halkımız üzerine. )
(Sahne aydınlanır. Sahnenin ortasında Hatıw  oturuyor ve çok düşüncelidir de. Biraz sonra üç ayaklı bir sofrada yemeklerle Hatıw’ın hanımı içeriye girer ve sofrayı Hatıw’in önüne koyar ve geri  yürüyerek bekler.)
Tzatz : Nedir ihtiyar seni bu kadar düşündüren? Seni böyle üzgün görmemiştim bu güne dek.
Hatıw : Durum pek de iyi değil. İhtiyarlar heyetinin  kararını duymuşsundur. Kızlarımızın, evlerinde kalabilmesi için, Kırım Hanı’nın Batır’ını oğlumuzun yenmesini istiyorlar. Öyle  olursa, şehirli yılan köyümüze, girmeden geri dönüyor. Kendi yuvasına geri çekiliyor. Eğer Batır’ı yenemezse tüm köyü mahvediyor. Kötülüğünü herkes bilir, Kırım Hanı’nın. Tatlı tatlı konuşur ama ısırışını herkes bilir.
Tzatz : (Tzatz’ın gözleri sevinçle parlıyor. Kocasının dediklerini pek ciddiye almaz bir tavırla.) Üzüntün bundansa, çaresini buluruz. Sen hele bir ye, rahatça yemeğini.
Hatıw : Yeneceğini sanıyor musun? Oğlumuz sadece iri yarıya! Kuvvetli olmasına kuvvetlidir, Nart gibidir o, ama?

 

Tzatz : Kimsenin bilmediği çok güçlü birisi var evimizde!
Hatıw : Kim  o?
Tzatz : Kim mi? Kim olacak! Gelinimiz…
Hatıw : (Şaşkın, şaşkın) Gelinimiz mi? Nasıl olur ki?
Tzatz : (Gayet emin sözlerle, kelimelerin üstüne basa, basa.) Sen beni hele bir dinle. Akşam vaktiydi. Ağılımıza girdiğimde gördüğüme kendim de inanamadım. Bir mucizeydi gördüğüm. Gelinimiz Laşin Guasche, inek sağıyordu. Bu sırada, karaboğa ineğe saldırınca süt dolu kova devrildi. Gelinimiz buna kızarak, boğayı azarladı. Öfkeli boğa bu kez geline dönerek boynuzlarını dikip saldırdı. Fakat Laşin fırlayarak, boğanın boynuzlarından tutup tırnaklarıyla yeri kazıtarak, hırpalayıp ezdi. Küçük bir oğlak gibi kaldırarak, örülü çitin üstünden dışarıya attı. Boğa başının üstüne düşüp, kafasını çatlattı.
Hatıw : (Bu sözleri hayretle dinleyen Hatıw, sonunda neşeleniyor. Beyaz sakalını okşuyor.) Öyleyse işlerimiz iyi Guasche. İyi günler görünüyor halkımız için. Ne kadar olsa Kırım Batır’ı boğadan daha büyük değildir. Ne kadar güçlü olsa Kırım Batır’ı Boğadan daha güçlü değildir. Böyle olunca, Batır’ı hırpalayıp bir kaldırınca nereye götüreceğini, yerden ayaklarını bir kesince, nereye savuracağını gelinimiz kendi bilir. Şunu da biliyor musun, Guasche? Gelinimizin, benimle konuşmaması, beni sayması, geleneklerimizi yaşatması çok hoşuma gidiyor. Törelerimizi bilen gelinimiz, bin yaşasın. Törelerle yoğrulan halkımız törelerin gölgesinde bu güne dek var olmuştur. Zamanı gelince gelinimize, oğlumuzun elbiselerini giydirip, onun atına bindirerek, benimle beraber gönderirsin.
Tyaty : Olmaz. Törelerimize uymaz bu!
Hatıw : Töre Töre! Töreler halkın mutluluğu için değil mi? O halde bu törede burada yıkılacak! Gelinimiz halkımızı kurtaracak, insanlarımızı ve köyümüzü kötülükten koruyacak. Bunu becerebilirse ne mutlu ona! Sen şimdi gelinin yanına git, durumu anlat. Bu görevde dönüş yok! Tanrı yardımcısı olsun!
(Sahne mızıka sesiyle birlikte kararır ve Hatıw’la Tzatz   sahneyi terk ederler. Sahneye  kalabalık Çerkes gurubu gelir. Mızıka sesleri kesilir. Sahnenin gerisinden boğa  gibi  böğürmeler gelir. Zincir şakırtıları gelir ve sahnedeki Çerkesler hayret içinde bu sesleri dinlerler.)
Nalmes : Duyulan böğürme sesler ne sesi acaba?
Nart : Ne sesi olacak. Vahşi hayvan ses mi sandın? Hanın pehlivanının sesi. Bağladıkları demir kazığı kemirerek nara atıyormuş?
Nalmes : Ağaçları kökünden söküp tekrar yerine dikiyormuş! Vahşi hayvanlardan daha azgın, çiğ koyun etiyle besliyormuş han onu, yendiklerini de parçalayıp yiyormuş.
(Sahne Kararıyor. Ortadakiler sahneden çıkıyorlar. Davul sesleriyle birlikte Tatarlar ve Tatar Hanı sahneye  geliyor. Ağzında lülesi, yumuşak minderlere omuzda taşınarak oturtuluyor. Bacaklarını üst üste atıp, gururlanarak oturuyor.)
Han : (Hapaç’e köyüne gönderdiği elçiyi çağırır.) Nerde, Hapaç’e köylüleri? Batır’ım acele ediyor. Alacağım kızların hayaliyle günlerim  uzayıp duruyor. İstanbul’dan, Sultan’ın  paşaları Kırım’da öfkeden oturamıyorlardır. Halife’de istiyor bu kızlardan. Çabuk acele edin, gelsin Batırları da bitirelim işimizi hemen.
(Bu sıra sahnenin bir köşesinden önde Çerkes thamadesi, yanında Hatıw ve erkek elbisesi giymiş Laşin onları sağına almış vaziyette geliyorlar. Arkada kızlı, kadınlı, erkeli bir gurup. Köy Thamadesinin çizmeleri kırmızı. Thamade, Han’ı ve bayrağını selamlıyor.)
Thamade : Hazırım, Batır’ını çıkar meydana.
(Ketay Han göz ediyor, yalınayak, başı açık, yerleri kazıyarak, naralar atarak, azgın bir boğa gibi  hareket eden Batır’ı çıkarıyorlar sahnenin ortasına. Thamade başıyla işaret ediyor ve Laşin önce saygıyla geri geri gidiyor, arkasından gidip Batır’ın önüne mesafeli olarak dikiliyor. Batır ona bakıyor, böğürüp eşiniyor. Laşin ise hiç belli etmeden dudaklarının altından  gülümsüyor. Çerkes Bayrağı dalganıyor.)
Thamade : Misafirimiz, saygı gösterdiğimiz, Han pehlivanımızı soruyor. Bu toprak çok kuru Batır’ı buraya çarptığımda başına bir şey gelirse, bu nedenle Hapaç’e köyünde savaş çıkarsa ?
Han : (Kahkahalar atıyor, kendinden emin olarak.) Bu mu  atacak? Bu çarpacak Batı’n mı? Siz kızlarınızı hazırlayın! Acıyorum şimdiden bu zavallı gencecik Batır’ınıza. Sözümden caymıyorum, caymayacağım. Kırım Hanı’nın böyle adeti yoktur. Güreşçin, elinden ne geliyorsa onu yapsın. İster yere çarpsın, ister şu (uçurumu göstererek, sahnenin kenarı) uçurumdan aşağıya atsın..
(Laşin bu sözler üzerine saygıyla sadece başını eğerek, hepsini selamlar ve üç adım geriye yürür ve güreş başlar. Bu sıra sahne hem açılır hem kapanır çabuk çabuk ve ışıklar yanar söner. Bağrışmalar, böğürmeler: Tatarca konuşmalar; ”Tut! Sıkı tut!”, Adigece “wıbıt”, “Yevteç” sesleri. Bu bir dakika kadar sürer ve  çok acıklı bir bağırmayla birlikte sahne tamamen açılır, ışıklar  yanar. Yerde cansız olarak Kırım Batır’ı yatmaktadır. Yanında ise Çerkeş Batır’ı durmaktadır. Bu durumu gören Kırım Hanı hemen yerinden fırlıyor, yanındakilere ve herkese zalimce bakıyor. Gözleriyle onları yiyecekmiş gibi, askerlerine bağırıyor.)
Han : Olamaz. Benim Batır’ımı yenecek birisi olamaz. İşlerimizi bozan bir adam oldu. Kimdir, neyin nesidir  bu?
Thamade : Yanılıyorsun saygıdeğer Han.
Han : Neden?
Thamade : Güreşi herkes gördü. Ancak herkesin görmediği, bilmediği bir şey var. Batır’ını kaldırıp, yardan aşağı atanı göstermek istiyorum. Bu işte oğullarımıza sıra gelmedi. Bu işi  yapan gelinimizdir. (Bu sıra Laşin  başındaki kalpağı çıkarır ve ortaya saçları dökülür. Kırım Hanı’n lülesini ağzından düşürür. Laşin’a hayretle bakar.
(Han ayağa kalkar, bayrakları yere doğru eğik olarak sessizce sahneyi terk ederler. Çerkesler de bir sevinç. “Wepsew Laşin guasche. Werepsewe Adige Tlepğır” sesleri duyulur)
Thamade : Nerede mızıkacımız, çalsın şarkılar.
:
Birinci Final : Düğün şekli alınıncaya kadar,  Ankara Derneği korosunun 70’li yıllarda söylediği ”Ti pıyxer kıtewe” şarkısı söylenir. Tok bir sözle ve kısa bir Wıg ile düğün açılır, bir zefak (Kafe) ve  leperüşle sahne kapanır.
İkinci Final : Müzik sesiyle, Laşin tek tek Kafe yaparak, oyuncuları takdim eder. Sonunda hep  beraber kız erkek karışık  selamlanıp sahne tamamen kapanır.
Han : İnek sağmaktan başka bir işin, elinden geldiğini bilmiyordum. Senin gibisi destan olur. İnsanlara örnek kalır. Uslu gelinin pehlivanımı yendi. Atımı veriyorum.
Nart gibidir o !