LAZ GENÇLERİNİN ÇAMLICA TOPLANTISINDAN NOTLAR

Ali İhsan Aksamaz 

Dün, Laz gençlerinin Çamlıca’da tertiplediği yemekli- horonlu- sohbetli bir toplantıya katıldım. Öncelikle başta Ali Çukurişi, Serkan Lazonaşi ve Mustafa Aliişi olmak üzere bu toplantıyı tertipleyen ve beni de davet eden gençlere buradan teşekkür ediyorum. Toplantıya İstanbul dışından da Laz gençleri katıldı. Toplantıda, facebook’tan ismen tanıştığımız insanlarla cismen de tanıştık. Yeni insanlar tanıdık. Uzun süredir görüşemediğimiz arkadaşlarımızla da görüşme imkânımız oldu. Toplantı öncesi ve sonrasında etrafımda oluşan sevgi yumağından etkilendim; duygulandım; gözlerim yaşardı. Lazlar da çok duygusal insanlar.

Gençleri, böyle bir toplantıyı tertip etmeye iten sebep ne idi?! Öncelikle bu konuya değinmek istiyorum. Laz gençleri, Lazcanın hızla öldüğüne ve yine Lazcanın sahipsiz kaldığına döne döne vurgu yaptılar. Kendilerini, böyle bir toplantı tertiplemeye sevkeden sebebin de bu olduğunu belirttiler. Laz Aydınlarının birbirlerinden ayrı durduklarına da dikkat çektiler.

Toplantıda dikkat çeken bir diğer nokta da kimi Laz Aydınlarının; “Lazca, Lazca,” deyip, “Lazca ölüyor,” deyip Lazca kitaplar hazırlamalarına rağmen, Lazcayı günlük hayatlarına tamamen katamamış olmalarının vurgulanmasıydı. Bu toplantıda, yazan- çizen Laz Aydınlarının aralarında Lazca konuşma konusunda zayıf kaldıklarına dikkat çekilmesi çok önemliydi. Bence toplantının en önemli mesajlarından bir tanesi buydu. Lazca yazabilirsiniz, Lazca kitap yayınlayabilirsiniz; bu önemliydi. Ancak Lazca konuşmaktan kaçmamalısınız. Bu konuda Mustafa Dudulaşi’nin Lazca konuşmasında bu konuya israrla değinmesi ve toplantı boyunca da Lazca konuşması herkesi düşündürdü. Bu toplantıda bazı arkadaşların kısmen Lazca konuştuğunu burada belirtmeliyim. Kimi arkadaşlarımızın, “anlıyorum, ancak konuşamıyorum,” sözlerine Mustafa Dudulaşi, yine Lazca olarak güzel cevaplar verdi: “Eksik, yanlış, bozuk konuşmazsanız, nasıl doğru ve güzel konuşmayı öğrenebileceksiniz? Nasıl dilinizi geliştireceksiniz?” Mustafa Dudulaşi, kendi evlâdına Lazcayı öğretmesine ilişkin deneyimlerini de aktardı.

Toplantı sırasında ve toplantı aralarında gündeme gelen ve konuşulan konulardan bir tanesi de “Ogni Kültür Dergisi” idi. “Ogni”nin bugünkü Laz Aydınlarının yetişmesinde çok önemli bir okul olduğu da hep vurgulandı.

Özellikle Mustafa Aliişi, “Sima Vakfı” ve bu vakfın yayın organı “Sima Dergisi”ne ilişkin bilgiler verdi. Munir Yılmaz Avcı, M. Recai Özgün ve benim; Sima Vakfı ve “Sima Dergisi”ne olan katkılarımızdan sitayişle bahsetti. Kıymetli büyüğümüz Mecit Çakırusta’nın katkılarına dikkat çekti. Mustafa Aliişi, Laz Kültür Derneği ve Laz Enstitüsü Derneği’nin kuruluşları ve faaliyetleri üzerinde de durdu. Katkı sunanları minnetle andı.

Konuşulan bir diğer konu da, Lazcanın devlet okullarında seçmeli ders olarak okutulmasıydı. Anadil derslerinin saatlerinin yetersiz olduğu konusu da dillendirildi. Ancak kısıtlı da olsa, Lazca anadil derslerinin okullarda yer almasının önemli olduğuna dikkat çekildi. Dikkat çekilen bir başka konu da Lazca seçmeli ders sınıflarının açıldığı yerleşim birimlerleriyle ilgiliydi. Lazca anadil sınıfları şu yörelerde açılmıştı: Arhavi, Fındıklı, Borçka, Pazar, Ardeşen.

Yalnızca Lazların tarihsel olarak yaşadıkları yörelerde değil; Adapazari, Sapanca, Düzce, Kocaeli vb. Laz muhacir köylerinde de Lazca anadil sınıflarının açılması konusunda çalışma yapılması dile getirilen bir diğer konuydu. Batıdaki Muhacir Laz köylerindeki ve İstanbul’daki Laz aydınlarının dayanışma göstermesi kararlaştırıldı. İstanbul’da Laz nüfusun yoğun olarak yaşadığı semtlerde de devlet okullarında Lazca anadil sınıfları açılması konusu konuşuldu. Yörede Lazca anadil sınıfların açılması konusunda insan üstü çaba gösteren Hasan Uzunhasanişi ve Ali Badulaşi hocaların gayretlerine de dikkat çekildi. Kendileri takdir edildi.

Laz gençlerinden biri, Türkiye ve Gürcüstan’daki resmî tarih tezlerine ve resmî ideolojilere dikkat çekti. Bunların Laz kimliğini asimile etmeye çalıştığını söyledi. Bu konularda uyanık olunmasının önemine vurgu yapıldı. Lazların sorununun dinleri ile değil, dilleri ilgili olduğu özellikle vurgulandı.

TRT’nin Lazca yayın yapmaması konusuna da değinildi. Bütün Laz Aydınlarının beraber ve dik durmalarının TRT’yi Lazca yayın yapma konusunda zorlayacağı belirtildi.

Bana da söz verildi. Önce Lazca sonra da Türkçe bir konuşma yaptım. 1990’lardan bu yana Laz Hareketi’nin geçirdiği evreleri dile getirdim. Ahmet Hulusi Kırım, Mehmetali Barış Beşli, İsmail Avcı Bucaklişi, Muhammet Tunçsan,Özcan Sapan’ın katkılarına dikkat çektim. “Az olsun, benim olsun. Ben olmazsam, hiç olmasın,” yaklaşımının ne kadar zararlı olduğuna vurgu yaptım. Ancak birlikte durursak, kalıcı kazanımlar elde edebileceğimizi ve muhataplar tarafından da ciddiye alınabileceğimizi belirttim.

İstanbul 2. Bölgeden Bağımsız Milletvekili Adayı olduğumu duyurdum. Aldığım coşkulu desteğin beni duygulandırdığını buradan belirtmeliyim.

Toplantıya “Ogni Kültür Dergisi” sahibi- yazıişleri müdürü ve (LKD) Laz Kültür Derneği Genel Başkanı Avukat Mehmedali Barış Beşli de katıldı ve destek sundu. Toplantı horona durularak sonlandı. Laz gençleri, böyle toplantıları yine yapacaklarını duyurdular. (06 IV 2015, yusufbulut.com)