NE YAPMALI?

Kuban Paul Seauhmann
02.04.2005

Her geçen gün ülkeler arası ekonomik ilişkiler sıklaşıyor. Bunun yanı sıra ülkeler güçlerini birleştirmenin yolunu arıyor. Avrupa ülkeleri bunu başardı. Çünkü, Avrupa Birliği’nin kurulmasındaki temel neden siyasal olmaktan çok ekonomikti.

Daha da ötesi dün düşman olan ülkeler bile, bugün ekonomik zorunluluklar nedeniyle işbirliği yapma yolunu seçtiler. En güzel örneği de Türkiye Rusya arasındaki ilişkiler.

O zaman biz neden Rusya Federasyonu’ndan çıkmak için çaba gösterelim? Avrupa Birliği’ne girme olasılığımız yok. Her ülke diğer ülkelerle bir araya gelme çabası içindeyken;  var olan bir birlikten ayrılma düşüncesi ne denli doğru?

Tüm bu değerlendirmeleri Adigey Cumhuriyeti’ni gördükten sonra daha da sağlıklı yapmak olası.

Artık savaş dönemi bitti. Savaşarak ne ekonomik ne de siyasal sorunlar çözümlenemiyor. Daha kötüsü savaşa bulaşan darmadağın oluyor. Hele hele bizim gibi küçük ölçekli ülkeler de durum daha da kötüleşiyor.

Kavga gürültü ve tabular arasında bazı dünya gerçeklerini fazlaca ”es” geçtiğimiz bir gerçek. Temel inançlar üzerinden politika üretenler için sorun yok. Düşman varsa yapılacak tek şey silaha sarılmak. Oysa bunun hiçbir yararı olmadığını Çeçenya’dan da görebiliyoruz.

Aslında mükemmel bir örnek yakın tarihimizde gerçekleşti. Hepiniz biliyorsunuzdur; Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ile amansız bir savaşa girdi.

Sonuç?

Atom bombası üstlerine indiğinde Japonlar bir gerçeği anladılar. Yeterli silahın yoksa savaşı kazanmanın olasılığı yok.

Pekiyi ne yaptılar?

İnanılmaz bir çabayla ve geleneklerine sarılarak elektronik, otomotiv ve bilişim alanında devrimler yaptılar. Sonra ne oldu hepimiz biliyoruz. Amerika gibi otomobil, elektronik ve bilişim devinin caddeleri  Japon otomobilleri ile doldu. Elektronik ve bilişimde ise bırakınız Amerika’yı tüm dünyada tek oldular. Kısacası; topla tüfekle yapamadığını ekonomik güçlenmeyle yaptı Japonlar.

Bir Japon ile bir Çerkes arasındaki farkı ortaya koyduğunuzda önemli benzerlikler bulduğunuz gibi önemli ayrımları da tespit edersiniz. Benzerlik; geleneklere bağlılığımızda, farklılığımız; hala kahramanlığı şehitlikte gazilikte aramamızda.

Çocuğumuza götürecek ekmeğimiz yok ama kahramanız.

Kahve köşelerinde pinekliyoruz ama kahramanız.

Boğazımıza kadar asimile olmuşuz ama kahramanız.

Kitap, dergi, gazete okumuyoruz ama kahramanız.

Oysa hepsini bir kalemde silmek gerek. Çağı yakalamanın yolunun ”efelenmek” yerine, her alanda hızla kendimizi geliştirmek olduğunu görmeliyiz. Cumhuriyetlerimiz de savaş, ekonomik kalkınmaya yönelik olmalı. Enerjilerimizi bu yöne kanalize etmeliyiz. Diasporadaki Çerkesler vatanları için projeler üretmeli ve bunu yaşama aktarmalıdır. Rusya Federasyonu gibi dev bir pazarda yapılacak iş mi yok? Yığınla var. Ancak savaş kışkırtıcıları yüzünden oturulup bunlar konuşulamıyor.

Adigey’de iş adamlarımız var. Kimi eğlence dünyasında, kimi eğitim dünyasında, kimi hizmet sektöründe büyük ve kapsamlı üretimlerde bulunuyorlar. Biri ülkesine gitmiş ve iş kurarak hem ekonomiye katkıda bulunuyor hem iş istihdamı sağlıyor, diğeri ”vurun kahramanlarım” diye gençleri kışkırtıyor. Şimdi düşünün; hangisi kazanacak? Görünen köy kılavuz ister mi?

Siz yeterli kalitede mal üretin. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Japonya bu noktaya nasıl geldi sanıyorsunuz?

SonSöz
Çerkes; üst geçit varken otobandan geçmeye yeltenmeyendir. (Kuban
)