OKSİJEN MASKESİ

Kuban Paul Seauhmann
26.11.2005

Uçakta yolculuk yapmış olanlar bilir. Uçak havalanmak için piste yöneldiğinde hostesler yolculara kaza durumlarında neler yapmaları gerektiğini anlatır. Eğer kabinde ani basınç kaybı olursa başınızın üstünden oksijen maskeleri düşer, sizde hemen onu takarak havasızlıktan boğularak ölmekten kurtulursunuz.

Bu uyarıda önemli bir noktayı özenle üstüne basa basa yinelerler. Böyle bir durumda önce oksijen maskesini kendinize takacaksınız sonra yanınızdaki bebeğinize ya da küçük çocuğunuza. Nedeni de çok basit, aman çocuğuma takayım derken kendiniz baygınlık geçirebilir, böylece hem kendinizin hem çocuğunuzun yaşamını sonlandırabilirsiniz.

Diaspora Çerkesleri anavatan konusunda deneyimsiz yolculara benziyor. Kendi oksijensiz kalmış haberi yok, anavatandakine maskeyi takmaya çalışıyor.

Örnek ister misiniz?

Buyurun.

Efendim, Kafkasya’da mafya varmış. İş adamları iş yapamaz durumdalarmış. Sanki kendisi mafyadan nefes alıyormuşcasına.

Efendim, Kafkasya’da olmadık yerde saldırıya uğrayıp canınız tehlikeye atılırmış. Çok uzak değil, İstanbul’da 4-5 ay önce bir Çerkes gencini salt cep telefonu için trenden atarak öldürdüler. Gün geçmesin ki, birileri kapkaç kurbanı olmasın.

Efendim, Kafkasya’da hükümetler güdümlü. Irak savaşına ses çıkarabildik mi?

Efendim, Kafkasya’da ahlak bitmiş. Bu cümleyi siz tamamlayınız.

Efendim, içki tüketimi çokmuş. Bu cümlenin devamını da size ait olsun.

Efendim, Çerkesce unutuluyor. Diaspora Çerkeslerinin yüzde değil, 100 binde 1’i Çerkesce biliyor.

Televizyon yayınları çok az, diasporada hiç yok.

Radyo yayını var. Diaspora hiç yok.

Gazete? O da aynı durumda.

Anavatan; oksijen maskesini ben taktım, buraya gel sana da takayım diyor ama diaspora uçağın koridorunda koşuşturup duruyor.