ÖLÜLERİMİZE SAYGIMIZ NE GÜZEL. YA DİRİLERİMİZE?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
28.10.2006

Ölülerimize saygıda, cenazelere katılımda birinci ligdeyiz hatta final oynuyoruz, favoriyiz.

Ya dirilerimizin kıymetini bilmede?

Ya yaşarken onlardan toplumumuz ve kültürümüz adına istifade etmede?

Cenazeyi bu kadar ciddiye alan, ölüsüne böylesine saygı duyan, değer veren, görenleri hayrete düşürecek kadar sistematik bir protokolle yürütülen cenaze töreni, bizim dışımızda kaç ulusta var acaba?

Her karesinde insani değer olan, toplu yaşama deneyimi, sosyallik bulunan, vefa kokan bu güzel geleneğimizle ne kadar övünsek az değil mi?

İnsanı bu kadar ciddiye alan, son derece hassas kurallarıyla yüzlerce yıldır çok az aşınmayla günümüze kadar taşınan bu emsalsiz toplumsal olaya, uygar dünya sahiplenmeli, insanlığın iftihar tablosu olarak değerlendirmeli diye düşünüyorum. 

Evet, ölülere saygıda, cenazede birinci ligdeyiz hatta final oynuyoruz, favoriyiz.

Ya dirilerimizin kıymetini bilmede?

Ya yaşarken onlardan toplumumuz ve kültürümüz adına istifade etmede?

Toplumunu temsil konumunda bulunan büyüklerimize veya kardeşlerimize bakış açımız?

Ya görev yaptığı kesimde herkesin el pençe divan durduğu insanımıza bizim bakışımız, tavrımız?

Ya dişiyle, tırnağıyla, alın teriyle çok özel konumlara gelen, toplumunun adeta dinamosu olan şahsiyetlere desteğimiz, onlarla ilişkimiz?

Bu konuda bana katılır mısınız bilmem ama içinde yaşadığımız, bizi dışarıdan tanıyan topum, Çerkesler kadar biri birine destek veren, biri birinin kıymetini bilen başka bir toplumun varlığını kabul etmiyor.  İnsana değer verme, kadir kıymet bilme denilince Çerkes toplumu akıllarına geliyor.

Ne güzel ama değil mi?

Yoksa gerçekten böyle miyiz? 

Kültürünün yok oluşuna direnen bir toplum, milleti adına istifade edebileceği kişilerin kıymetini bilmek zorundadır. İnsanının değerini bilmeyen, onun kıymetini ancak öldükten sonra anlayanların, kültürleriyle yaşayabilmesi hayaldir! 

Kimin hakkı ve haddi ki  “Armudun sapı, üzümün çöpü var.” diyerek insanımızı harcasın? 

Eften püften meselelerle kaybedecek insanımız var mı Allah aşkına bizim? 

İnsanın bu kadar önem arz ettiği bir zamanda, değil vasıflı elemanların yami vezir ve şahların,  piyonların bile ne kadar kıymetli olduğu aşikârdır.  

Ortak akla, dayanışmaya, birlikteliğe her zamankinden daha çok muhtacız!  

Dönem, kıymet bilme dönemidir.

Dönem, vefa dönemidir.

Kaybedecek, küstürecek tek insanımız olmamalı. Olaya uzaktan bakan bir ferdimiz kalmamalı. Sabırla, ümitle anlatılmalı doğrular, hoşgörüyle beklenmeli sonuçlar.

O zaman bir vücudun organları gibi uyumla çalışır toplum.

İşte o zaman yok olur endişeler.

O zaman yaşanır güzellikler, mutluluklar. 

Keşke, kıskançlık, gurur, benlik hiç olmasaydı veya bizimle tanışmasaydı.