ORTALAMA BİR ÇERKES DÜŞÜNÜN

SYNDUK Yerstem

Yaşı 18 olsun…

Ankara’da üniversite okumak üzere gelmiş Kayserili bir Adige genç. Kayseri Kafkas Derneği’nden de bildiği ortamın devamı olan Ankara Kafkas Derneği’ne gidecektir ilk olarak. Hepimizin yaşadığı tecrübeleri yaşayacaktır. Dans edip, tiyatro yapacak, araştırma derleme komisyonlarında 3-5 kitap okuması ve tartışmasına katılacak, bir iki umutsuz-platonik aşk yaşayacak, okulunu uzatacak, mezun olacak, askere gidecek, iş bulacak, şanslıysa aşık olacak daha da şanslıysa bir Çerkes’le yolu kesişecek ve evlenecek. Sonra hayat gailesi saracak dört yanını, bu arada oğlu doğacak, adı Janberk konulacak, daha büyük eve taşınılacak, eski dernekçi arkadaşlarla da arada bir buluşulacak.

Eski arkadaşlar artık 30-35 yaş aralığındadır ve bir iki tane ‘J’ harfiyle başlayan çocuk sahibi olmuştur çoğu. Bel çevreleri yağlanmış, erkeklerde saçlar önden açılmaya başlamıştır. Bir araya gelindiğinde konuşulacak konu sıkıntısı had safhadadır.

Eski günlerdeki komiklikleri, dans gösterilerindeki hataları konuşmanın ötesinde ortak konu kalmadığını görmek acı vericidir ama ne yazık ki gerçektir.

Ortak konudan kasıt; Çerkes realitesi, asimilasyon, yok oluş, anadilin tükenmesi, Abhazya, Adigey, Çeçenya, Osetya, anavatan gibi konular.

Bu çok güncel konularda dahi bir iki kelam edecek durumda olamamak çok acıklı gelmektedir Kayseriliye. Biri bu konuları açtığında; sıkıcı, lüzumsuz, iflah olmaz romantik-nostaljik olma riskini almak istemediğinden, yeni ev taksiti, iş yerindeki başarılar, arabanın motoru-kaportası, çocukların okul başarıları, kimin göbeğinin daha büyük olduğu gibi daha zararsız konularda konuşmalara isteksizce katılmaktadır.

Ortak nokta Çerkeslikken bir anda Çerkesliğe dair konuşacak hiç bir şeyin kalmaması ciddi bir travmadır aslında.

Fatih, sınırsız bir sıkıcılığa sahiptir artık. Eski başarılı ekip sololarına dair en fazla 10 dakika konuşulabiliyordur. Kendisiyle ve onun borsa başarıları, iktidar partisine yakın ahbapları sayesinde günden güne zenginleşmesi hiç ilgisini çekmemektedir Kayserilinin.

Arif iyi bir avukat olmuştur ama karısına dair şakayla karışık nahoş şikayetleri hiç bitmemektedir. Eski günlerdeki gibi ortak tek Çerkes dili üzerine heyecanlı-ütopik-zekice projelerini dinlemek ne yazık ki mümkün değildir.

Özlem, kimya öğretmeni olmuştur. Zamanında onunla evlenmeyip, bir Arnavut kızına aşık olup onun peşinden Amerika’ya giden Abzegh Ömer’i hiç affetmemiştir. Artık kendi toplumunun tüm erkeklerine kızgındır. Hepsi yalancıdır ve güvenilmezdir…

Zamanında Fatih’le Abhazya’da Dans Atölyesi açmaktan bahsedilirken, Arif tek dil projesiyle kıyı boyundan Dağıstan’a tüm halklarla ortak dil sayesinde konuşabilecekken, Özlem Adigey’de şahane bir otel açıp, Adige kültürünü tüm dünyaya anlatacakken, şimdi kocaman bir boşluk içindedir Kayserili orta yaş Çerkes’imiz.

Şimdi kendisini de nereye konumlandıracağını bilemeden, umutsuzca beklemektedir Kayserili.

”Birileri çıksa da kocaman projelerle, tüm diaspora Çerkeslerine yol gösterse. Anavatanla gerçek ilişkiler yaşansa, oğlan orada Adige dili üzerine okusa’’ diye geçirdi ilkin içinden. Sonra karısının akşam bir iki kadeh şarap içip sohbet ederken söyledikleri geldi aklına; ‘’boş işler bunlar, yok olup gidecek bizim halkımız da. Acı ama gerçek, her gün iki dil ölüyormuş dünyada. Ne yapabileceğimizi sanıyoruz ki? Aaa bu arada oğlanın servis parasını ödemeliyiz, unutma internetten havale yapmayı yarın tamam mı!”