ÖZ ELEŞTİRİYE VAR MISINIZ?

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Dernekler ve üst kurumlar olarak yeteri kadar öz eleştiri yapabiliyor muyuz?
Toplumun beklentilerini karşılayabiliyor muyuz?
Veya toplumun ne kadar beklentisi var, biliyor muyuz?
Sorular, sorular…

Öz eleştiriyi bilmem ama toplum olarak eleştiriye bayılıyoruz.
Ne çok seviyoruz yıkıcı eleştiriyi, üzmeyi, kırıp dökmeyi!
Özellikle sanal âlemde neredeyse birbirimizi sindirmek, yok etmek için fırsat kolluyoruz!
Çoğu zaman niyet bile okuyoruz.
Kızgınız, öfkeliyiz, kibrit çaksanız alev alacak yüreklerimiz!
Yoksa kalplerimiz, gönüllerimiz buz mu tuttu ne?
Vahimdir halimiz, güven vermiyor ahvalimiz. 

BU, ELEŞTİRİ DEĞİL Kİ!
Bir bakın, sanal alemde birbirimiz için kullandığımız ifadelere.
Yenilir yutulur cinsten mi bunlar?
Nedendir bu basitlikler, bu ölçüsüzlükler?
Telaş mı, korku mu, panik mi, kıskançlık mı, suçluluk mu, anlayışsızlık mı, alışkanlık mı, nasıl bir ruh hali anlayan varsa beri gelsin?

21 ŞUBAT DÜNYA ANA DİLİ GÜNÜ / 14 MART ADIGE DİL GÜNÜ
Yakın tarihte, toplumumuz için hayati öneme sahip iki dil gününü “21 Şubat Dünya Ana Dili Günü” ve “14 Mart Adıge Dil Günü” nü geride bıraktık.
Sizce, başta derneklerimiz ve üst kurumlarımız olmak üzere bu önemli konuya gerekli hassasiyeti gösterebildik mi?
Ne yaptık bu günlerde, konuyu gündeme taşıyabildik mi, farkındalık oluşturabildik mi?
Yoksa, cılız girişimlerle avunup ezber programlarla övündük mü?
Hani 14 Mart Adıge Dili Günü, Adıge dilinin kaybolma sürecine dikkat çekme günüydü…
14 Martlar, Adıge Dilini korumanın, asimilasyona karşı bir duruş sergilemenin günleriydi…
“Dün; soykırım, etnik temizlik, dağınık iskân ve asimilasyon politikalarının olumsuz etkisine maruz kalan Adıge /Çerkes dili, bugün de kentleşme ve popüler kültür karşısında okullarda dil eğitiminin hala yeterli güvenceye alınamamış olması nedeniyle, ciddi risk altındadır.” Söylemimiz yalan mı oldu?
Doğru oturup doğru konuşalım hakkını verebildik mi bu iki günün?
Bu özel günleri gereği gibi değerlendirebildik mi?
Farkındalık oluşturabildik mi?
“Evet, derinliği olan etkili programlarla gereği yapıldı!” diyorsanız sorun yok.

21 MAYIS
Sırada ortak paydamız, kanayan yaramız, zor günümüz 21 Mayıs var.
Bakalım bu yılki 21 Mayıs’ta ellerimiz ne kadar tutuşacak, yüreklerimiz ne kadar titreyecek, sesimiz nerelere, nasıl ulaşacak?
Sesimiz boşlukta yankılanmasın da…