POSTA PULU

Kuban Paul Seauhmann
04.03.2006

Yıllar öncesine ait bir mektup geçti elime. Kabardey’den bir arkadaşım yollamıştı. Üzerindeki pula baktım. Ardından, artık mektup atmadığının hüznünü yaşadım.

Aslında mektup ya da kart atma alışkanlıkları hızla yok oldu. Oysa çağdaş insan e-mail kullanmayı, salt acil durumlarda kullanır. Asli olarak mektup ve kart kullanmak gerekir. El yazısı ne denli kötü olursa olsun, ondan izler taşır. Daha da önemlisi bir emeğin göstergesidir.

Kağıdı alacaksınız, masaya oturacaksınız. Yanlış yazdığınız sözcükleri -tükenmez kalemle yazdığınızdan- silemeyecek yeni bir kağıda geçeceksiniz. Belki önce müsvette yazıp, sonra temize çekeceksiniz. Sonra zarf bulacaksınız. Mektubu özenle katlayıp içine koyacaksınız. Kokunuz kağıtla birlikte zarfa girecek.

Yakınsa yürüyerek, uzaksa belki otobüs, belki minibüse binip postaneye gideceksiniz.

Posta pulunu yapıştırıp, mektubu göndereceksiniz. Kısacası e-maille 3 dakika da yapacağınız bir işi belki 1-2 saat harcayıp yapacaksınız.

Emin olunuz buna değer.

Ben bu mektubu alıp açtığımda, Nalçik’in ve arkadaşımın kokusunu almıştım.

Özenle kağıdı açıp, sevgili annem ve babamın karşısına oturup Kirilce okumaya çalışmıştım. Çoğu sözcükleri telaffuz edemediğim için bazen babamın bazen annemin gülümsemesine neden olmuştum.

Değerli arkadaşıma yanıt da yazdım yine sevgili babam ve annemin yardımıyla.

Ne denli kötü bir durumdu. Ben Kiril alfabesiyle ne doğru dürüst okuyabiliyorum ne de yazabiliyorum.

Sonuç olarak, duygularımı aktaramadım.

O zamanlarda farkına varmıştım ki, dil bilmek de yetmiyor. Aslında anlamsız cümleler oluşturuyorsunuz. Bunun bir başka versiyonunu da İngilizce’de yaşamıştım. ”Yüreğim sızlıyor” cümlesini kullandığınızda karşınızdakinin yüzü endişeyle buruşuyor, ”hemen doktora görünmelisin” diyor. Siz aslında çok üzüldüğünüzü ifade etmeye çalışırken, çok farklı bir algılama çıkıyor ortaya.

Mektup önümde duruyor. Yıllar önce gelmesine karşın hala Nalçik kokuyor. Posta pulu bana ben ona bakıyorum. Değerli arkadaşıma, oturup duygularımı, özlemlerimi aktaramıyorum.

Kültürün en önemli normlarından biri deyimler, o topluma özel oluyor. Atasözlerinde ve şarkılarda çokça karşılaşırsınız. Bir türlü o sözü çeviremezsiniz. Anlamı bir garip olur. Dili konuşabilenler bu konuda çok sıkıntı yaşarlar.

Dil bilenler bir bakıma çok şanslı. En azından kültürlerinin temel nüvelerinde olan deyimleri anlayabilme olanağına sahipler.