PUTİN’İN HAYALİ SOVYET BİRLİĞİ’Nİ CANLANDIRMAK MI?

Dr. İbrahim Nebioğlu
Star Gazetesi

Bugün Rusya’da ülkenin Federal Meclisi’nin alt kanadı olan Duma için seçimler yapılıyor. Seçimlere şu anki Başbakan Vladimir Putin’in lideri olduğu iktidardaki Birleşik Rusya Partisi ile beraber toplam toplam 7 parti katılıyor. 450 üyesi olan Meclis dört yıl süreyle görev yapacak. 2007 yılındaki son seçimlerde iktidardaki Birleşik Rusya partisi 315 milletvekili ile yüzde 70’lik bir çoğunluk kazanmıştı. Yapılan son anketler 4 Aralık seçimlerinde Birleşik Rusya partisinin güç kaybederek yüzde 53 ile en fazla 253 koltuk kazanabileceğini ve anayasal çoğunluğu yitireceğini gösteriyor.

Seçim barajının yüzde 7 olduğu Rusya’da 2007’deki Duma seçimlerinde Komünist Parti yüzde 11,5 (57 milletvekili), aşırı milliyetçi ve Türkiye karşıtı söylemleriyle tanınan Jirinovski’nin Liberal Demokrat Partisi yüzde 8,1 (40 milletvekili), Adil Rusya Partisi yüzde 7,7 (38 milletvekili) oy almıştı. Yüzde 7’lik barajı geçemeyen diğer partiler Duma’ya girememişti. Aynı tehlike bu sefer Adil Rusya Partisi’ni beklemektedir.

Putin’i zirveye taşıyan Medvedev

Siyasi istikrara ve yönetimde merkeziyetçi yapıya önem veren Rusya, 2008’de alınan bir kararla devlet başkanlığı süresini 4 yıldan 6 yıla çıkarmıştı. 4 yılda bir yapılan Duma seçimleri de 5 yılda bir olmak üzere değiştirilmişti. Bu seçim maratonunun öncekilerden farkı Duma seçimlerin 4 Mart 2012 Başkanlık seçimleri bakımından büyük önem taşımasıdır. Zira, geçen Eylül’de gerçekleştirilen Birleşik Rusya Partisi kongresinde Başkan Medvedev Putin’in başbakanlık önerisini kabul etmiş ve bununla da Putin’in 3. dönem için devlet başkanı olma yolu açılmıştı. 1999’da Boris Yeltsin’in önerdiği eski KGB şefi Vladimir Putin 2000-2008 arası toplam 2 dönem devlet başkanlığı yaptıktan sonra yerine Medvedev’i getirmişti. Medvedev, onu siyasetin zirvesine taşıyan Putin’e sadık kaldı ve koltuğu ona devretmeye hazırlanıyor. Medvedev, tıpkı satrançta rok yapar gibi Putin’i Rus politik arenasının en güçlü figürüne çevirmektedir.

Pek çok siyasi analist, seçimlere katılımın düşük olacağını, Birleşik Rusya’nın şu anki milletvekili sayısına ulaşamasa bile, LDP’nin desteği ile “çoğunluk oluşturma sorunu” olmayacağını vurguluyor.

Levada Center isimli kamuoyu araştırma şirketinin anketine göre, halkın yüzde 46’sı seçimlere hile karışacağını, sonuçların manipüle edileceğini düşünüyor. Anket sonuçlarına göre yüzde 53 oyla iktidar partisini Komünist Parti yüzde 17-20 arası, Liberal Demokrat Parti yüzde 12 civarı, Adil Rusya yüzde 9-10 arası netice ile takip edecekler.

Bazı gözlemciler Rusya’da 4 Aralık seçimlerini ‘prova’, 4 Mart 2012 başkanlık seçimlerini ise ‘gala’ olarak görüyorlar. Rusların 4 Aralık seçimlerine ilgisizliği de Duma seçimlerinin üç ay sonra yapılacak başkanlık seçimlerinin gölgesinde kalması ile yorumlanabilir. İktidar partisi 4 Aralık tarihine bir hafta kala Putin’in başkanlık adaylığını açıklamakla seçimlere hareketlilik kazandırmak istemiştir.

Başkanlık seçimlerine verilen önem ortaya şu soruyu çıkarıyor “Duma seçimleri Putin’e güvenoyu yoklaması gibi mi değerlendirilmelidir?” Rusya’nın önde gelen yazarlarından Mihail Remizov meselenin Putin’le alakası olmadığını ve seçmeni ilgilendiren tek şeyin sosyal adalet olduğuna dikkat çekerek, “Fakat sosyal adalet soyut bir kavram olmaktan çıkarak kendini yasama ve yürütmede hissettirmelidir” diyor.

Sosyal adalet her ne kadar Rus toplumu için önemli olsa da, Medvedev Başkanlık süresi boyunca sosyal projeleri modernizasyon ve innovasyon politikalarıyla süslemeğe, kendini halka daha yakın, daha reformcu ve daha liberal bir siyasetçi gibi göstermeye çalıştı. Görevinin başında rüşvetle mücadele, hukuk sisteminde reformlar, sosyal eşitsizliğin azaltılması, demografik sorunların çözülmesi gibi geniş bir çerçevede modernleşmeye start veren Medvedev, kısa bir zaman sonra bu yükü taşımakta zorlanmaya başladı. Liberalleşme ve özellikle de modernizasyon politikalarının daha ziyade askeri sanayiye uygulandığı gözlemlendi. Rus Vedomosti gazetesinin de yazdığı gibi “4 yıllık Medvedev dönemi sanki hiç yaşanmamış gibi oldu”. Gazete, Birleşik Rusya Partisi’nin kongresindeki Putin’in konuşmasının 2007’deki konuşmasından çok da farklı olmadığına dikkat çekiyor.

Moskovski Komsomolets gazetesi de kongrede Medvedev’in konuşmasının yenilikçilikten yoksun olduğunu ifade ederek, onun ham maddeye dayalı ekonomiden vazgeçilmesi, liberal sisteme geçiş gibi konulara değinmemesini eleştirdi.

Medvedev’in dört yıllık başkanlık dönemi yok oldu gitti. Ham maddeye dayalı ekonomiden vazgeçilmesi, yenilikçi, liberal sisteme geçiş gibi konulara son konuşmasında hiç yer vermedi. Modernizasyon ve yenilik kelimelerini Putin de bir kez dahi kullanmadı. Dört yıl önce eğer liberal çevreler destekleseydi bu politika başarılı olabilirdi. Ancak elit kesim hem Medvedev, hem de modernizasyon fikrinden hayal kırıklığına uğradı.

Avrasya Birliği’ni genişletme çabası

Medvedev yönetimindeki Rusya’nın ekonomik olarak geliştiğini söylemek mümkün değil. Rusya Federasyonu Devlet İstatistik Kurumu’nun verileri petrol ve doğalgaz ihracatına dayalı ülke ekonomisinin daralma yaşadığını, 2007’de yüzde 8,5 olan gayri safi yurt içi hasılanın artış hızının, 2008’de 5,2’ye, 2009’da ise yüzde -7.8’e indiğini, ülke nüfusunun yüzde 14,9’unun asgari geçim düzeyinin (2011 yılının ilk yarısı itibariyle 6505 ruble, yani 210 USD) altında yaşadığını gösteriyor.

Seçim öncesi bazı yabancı gözlemciler Vladimir Putin’in yeni Duma ile beraber Sovyetler Birliği’ni “canlandırma” girişimlerinin artacağına dikkat çekiyorlar. Finansial Times gazetesi bunun Putin’in eski hayali olduğunu, ama eski SSCB ile benzer tarafının çok az olacağını yazıyor. Öte yandan, 18 Kasım 2011 tarihinde Rusya, Kazakistan ve Belarus arasında imzalanan Avrasya Birliği’nin “Ortak Ekonomik Alan” olarak daha geniş boyutlu bir entegrasyona doğru ilerlemesi bekleniyor. Moskova, yakın gelecekte Türkiye’nin de bu birliğe üye olmasını arzulamaktadır.

AK Parti iktidarı Türkiye-Rusya ilişkilerinin uzun süredir gündemin üst sıralarında yer almasını sağlamıştır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mart 2011’de Rusya’ya yaptığı ziyarette iki ülke arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması hedefini bir daha dile getirdi. Ticaret hacmi, karşılıklı ilişkilerin gücünü yansıtmaktadır. Son 10 sene içinde Türkiye-Rusya ilişkileri karşılıklı menfaate dayanan önemli bir aşama kaydetmiştir. Dileriz 4 Aralık 2011 Duma seçimleri Rusya’daki bu istikrarı bozmaz.