SEN FARKINDA DEĞİLSİN GALİBA

YEMUZ Nevzat Tarakçı
20.01.2009

Sen bir gülsün, sen gülmelisin, sen gelmelisin! Farkında mısın?

Sen, gençsin, güzelsin, şıksın, yakışıklısın, akıllısın. Geleceğimiz, gözbebeğimiz, her şeyimizsin.

Farkında mısın, çok dağınık, çok hırcınsın?

Önyargılarının esirisin. Okumuyorsun, merak etmiyorsun.

Çok şey bildiğini sandığın için olsa gerek, öğrenme aşkını yitirmişsin.

Zihninde kavram kargaşası var, bu yüzden çok şeyi ya yanlış ya eksik algılıyorsun. Ne kadar da çok seviyorsun eleştirmeyi.

İyi şeyler değil, hırs, kin, nefret, kompleks ve kapris, biliyorsun değil mi?

Yoksa kavgalarında, insafsız yıkıcı eleştirilerinde büyüklerini mi taklit ediyorsun?

Sen galiba, herkes benim gibi düşünsün istiyorsun. Bu yaklaşımınsa hastalıklı bir düşünceden kaynaklandığını bilmiyorsun.

Güzellikleri sabırla ortaya koymayı, kızmadan, üslubu bozmadan, gücenmeden, kavga etmeden, herkesi olduğu gibi kabul etmeyi kolay mı sanıyorsun?

Sen kavgayı, hırçınlığı ne çok seviyorsun.

Sen, neden kimseleri takdir etmiyorsun?

Kimlikte boğulmuş, kültürü az anlamış, milliyeti yanlış algılamışsın. Bu gidişle korkarım sen iyi bir kafatasçı olursun. Sadece kendi rengini seven, kendi kokusuna imrenen…

Dünyayı senden ve senin gibi düşünen bir avuç insandan mı ibaret sanırsın. Öyle inanırsan yanılırsın, aldanırsın!

Hani ne demiştik daha önce:

“Farkında mısın?” demiştik.

Sen, gençsin, güzelsin, şıksın, yakışıklısın, akıllısın.

Geleceğimiz, gözbebeğimiz, her şeyimizsin.

Farkında mısın? 
Seni bekliyor gönüller,

Seninle olmalı zirveler.

Sensiz anlamsızlaşır ufuklar.

Sen nerdesin?

Yoksa oyunda, oynaşta mısın? 

Farkında mısın?
Bak, kürsüler senin için kurulmuş.

Mikrofon hazır, sahne seni bekliyor.

Farkında mısın? 
Farkında mısın hislerinin, sahip olduğun güzelliklerin.

Ya dünyanın geldiği yerin?

Canımsın sen, inancını kolla, kültürünü yaşa.

Dilsiz ve dinsiz kültür yaşamaz, bunu asla unutma!

Yaşar diyorsan kendini avutuyorsun.

Ya estetik, ya ciddiyet, hani erdem, hani hoşgörü?

Hani yaşantın, hani tavır, hani duruş, hani ufuk, hani hal dili?

Sen barışın temsilcisi, sen güvenin kaynağı, sen ecdadın, kültürün timsalisin, mazinin ve istikbalin köprüsüsün.

Farkında mısın? 
Hani inancın, hani güzel kültürün?

Nerde yaşantın, nerde hayat felsefen?

Bu bilinçle büyü, bu şuurla dinle!

Donan güzelliklerle, gel iftihar edelim seninle!  

Bunlarsız olmaz, olur dersen kendini kandırırsın.

İnancını, kültürünü düzgünce yaşamalı,

Yaşayarak hayat felsefeni yansıtmalısın.

Geçmişi iyi bilmeli, geleceği güzel algılamalısın.

Eğer esiri olursan duygularının, ardı sıra gelir kötülükler,

Önce sigara, sonra alkol, gider çirkinliğe bu yol.

Gel de sen bunlardan kurtul! 

Bu yaşta ümitsizlik, bu yaşta yorgunluk yakışıyor mu sana?

Hani kitap, hani kültür, hani din, hani dil, hani akıl, hani fikir?

Yaşın müsait, boyun posun yerinde, zaten herkes de sana kefil.

Düğün düğün gezmek sana yetmez, bunu çok iyi bil. 

İnancın, gönlünü beslesin, kültürün beynini,

Güzel dilin donatsın duygularını, benliğine ecdadın kokusu sinsin.

Yoksa dilinle birlikte ecdadının kokusunu da mı unuttun,

Unutulursa dilin, kalır mı unutulacak şeyin!

Geçmişin, geleceğin, bilgin, birikimin, benliğin…

Her daim, yorgun, ümitsiz, sarhoş gibi gezinirsin.  

Bakıyorum, bu güne kadar kendini tanımaya zaman ayıramadın.

Kendini okuyamadın, kitaplarla tanışamadın.

Gününü gün ettin, kültürünün kırıntısıyla yetindin.

Farkında mısın, bu mu sana yakışan! 

Modern çağın tutkuları ne hale getirdi seni, farkında mısın?

Çevren seni anlıyor mu, becerebildi mi büyükler seni dinlemeyi?

Ya sen, anlatabiliyor musun kendini?

Anlatmak istiyor musun? 

Biz, senin için modern çağın enstrümanlarını geliştiremedik.

İhtiyacın olan değerleri temin etmeği ihmal ettik.

Biz, gören gözün, duyan kalbin, yazan kalemin olmadık.

Yine de kulağın duyuyor, kalbin çarpıyor mu?

Farkında mısın? 
Anneler, kulağına Nart ninnileri fısıldamıyor artık, farkındayız.

Ninnileri, tanımadığımız kişiler televizyon ve internetten fısıldıyor.

Neler fısıldıyor bu garip insanlar, farkında mısın? 
Sokaklar çok hareketli, televizyon çok etkili, internetse çok hızlı.

Ama babalar çok meşgul, anneler çok yorgun, kardeşlerse telaşlı.

Sense inancını, ecdadını, sevdanı bir tarafa bıraktın, seni anlamayanların peşine takıldın.

Ne dinledin ninnilerde, neler fısıldıyorlar şimdilerde?

Farkında mısın? 
Sen, sevdiğince büyük, kollarının açısınca kıymetlisin.

“Sevenler, sevilenler ve sezenlerdir!” bunu iyi bilesin.

Sen, arzu ve ihtiraslarına yenilmeden her dem taze kalabilmenin ne kadar zor olduğunun,

Tek başına “kaşenliğin”, “kafe” ve “yunafe” nin yetmeyeceğinin farkında mısın? 

Sen, donanımlı olmalısın.

Sen, dünyayı tanımalısın.

Sen, bilimle, kültürle tanışmalı, onlarla kucaklaşmalısın.

Sen, mazi ve istikbali iyi bilmeli,

Hoşgörüyü anlamalı, sevgiyi, barışı, kardeşliği tanımalı, gerçek aşkı kavramalısın.

Sen, sanal sevdaları bırakıp gerçek sevdana kavuşmalısın!

Bu sevdayla pişmeli, yanmalı, kavrulmalısın. 

Sen, gelmelisin, sen, gülmelisin!

Sen gül ki gülsün kültürüm, gülümsesin toplumum!

Gülsün mazim, gülsün istikbalim!  

Farkında mısın, sen bir gülsün!

Sen gülmelisin!

Sen gelmelisin!

Farkında mısın?
Evet, farkında değilsin, demek ki biz büyükler…

Sahi biz büyükler bu işin ciddiyetinin ne kadar farkındayız?