TESADÜFEN BU KÜLTÜRÜN İÇİNDE DEĞİLİZ

TLETSERUK Nahit Serbes
05.12.2011

Aslında dünyada hiçbir şey tesadüf değildir. Bunu söylerken dayanağım olan şu değerlendirmeyi de paylaşmak isterim: Evrende var olma olasılığı bulunan her şey yaratıcının sonsuz gücü içinde mevcuttur.

Bence bunu idrak ederek yaşamak ile bunun farkında olmadan yaşamak arasında büyük fark vardır. Bu bağlamda, Çerkesliğin veya Xabze’nin ne olup, ne olmadığı arayışı, en önemli sorulardan birisidir. Eğer bu herkesçe anlaşılmış olsaydı zaten soru da yanıtlanmış ve son nokta konulmuş olurdu. Ama bence: Çerkeslik, kardeşlik bağlarının güçlenmesi, insanlığın ahenk içinde gelişerek ilerlemesidir.

Görüldüğü gibi amacımız açık olduğu kadar da iddialıdır. Buradan anlaşılacağı üzere: Esas amacımız daha iyi insan olma arayışı ve çabası içinde olunmasıdır. Düşünce söz ve işlerimizi Tanrı’nın en büyük armağanı olan aklın ve edindiğimiz deneyimlerin ışığı altında gözden geçirmek, iyiyi doğruyu ve güzeli aramaktır.

Bizler böyle büyük bir amaç doğrultusunda insanlığa hizmet eden birer yapı taşıyız. Bu varlığın yapı taşı olmak demek, Xabze’yi anlama ve özümsemeye talip olmak demektir. Çerkesliğin amacının gerçekleştirilmesi de ancak bizim aracılığımızla olacağına göre bizlere Xabze’yi anlama, özümseme ve uygulama yolunda görevler düşmektedir. Zaten Xabze her şeyden önce ferdi hedef alır. Çünkü bir Çerkes ilk önce kendini tanımalı, kendini bilerek benliğine hâkim olmalı ve benliğini yüceltebilmelidir ki amaca doğru yönelebilsin. Kendimizi bilmiş olmamız, bizlere verilen en önemli öğüt değilmidir? Öyleyse kendimizi tanımak, kendimizi bilmek merdivenin birinci basamağıdır. Kendini tanıma ve benliğe hâkimiyetin de ancak Tanrı’nın insana armağan ettiği akıl yardımıyla erdemleri tanıyıp özümseyerek nefse hâkimiyet ile olabileceği düşüncesindeyim. Bu değerleri görebilmek için de gönül gözümüzü açmamız gereklidir.

Bu noktada hatırlatmak istiyorum.“Kendinin ne olduğunu bilmek bilge olmaktır. Kendini bilen Xabzeyi bilendir”. Birinin gözüne bakan kimsenin yüzü, karşısındakinin gözünde aynada olduğu gibi gözükür. Bu parçaya gözbebeği diyoruz, çünkü onun içine bakanın imgesi orada gözükür. Xabze için söylenen bazı değerlendirmelerden de alıntılar yapmak istiyorum. İşte bunlardan sadece bir kaçı:

Xabze,

         Tolerans gösterir ama vurdumduymaz değildir.
         Ahlaka dayanır ama softa değildir.
         Cehaletin karşısındadır, ama cahili dışlamaz.
         Kavgacı değil, alçak gönüllü ve ılımlıdır.
         Evde, nezaket ve sadakattir.
         Günlük İşlerde ve iş ilişkilerinde dürüstlük, doğruluk,
titizlik ve güvenilirliktir.
         Sosyal hayatta ılımlılık (itidalli) ve nefse hâkimiyettir.
         Güçsüze (zayıfa) karşı şefkat ve yardımdır.
         Pişmanlara karşı bağışlayıcı ve ikinci bir fırsat sunandır.

Xabze var olduğu, yaşadığı ve yaşatıldığı için, yazılı olmayan kurallarıyla yüzyıllardır özünden sapmamış ve gelişimini sürdürmüştür.

Xabze köklü bir geçmişin kalıtımıdır.

Denebilir ki; oturma – kalkma, selamlaşma gibi ritüellerin tatbiki esnasında, kardeşlik ilişkilerinde ve tüm davranışlarımızla ilgili gelenekler, örf ve adetlerimiz Çerkesliğin yazılı olmayan tarafını oluşturmaktadır ve Çerkesliğin uygulaması ile ilgilidir. Çerkeslik geleneklerinin gençlerimize, zaman içerisinde sabır ve sebatla verilmesi, belki de ilk bilinmesi gerekendir. Xabze, kuşaktan kuşağa, eğitimle aktarılır, gelenekleriyle yaşar. Herkesin düşüncesi, tarzı, yapısı farklı olsa da Çerkeslik hep aynıdır. Değişen tek şey Çerkesliği keşfettikçe onun bizdeki etkisi olacaktır.

Tanrı yardımcımız olsun.