UÇAK KORKUSU OLANLARIN DİKKATİNE! MOTORLARIN TÜMÜ DURUSA NE OLUR?

Uçağın yakıt miktarını kontrol eden sisteminde sorun varmış gibi görünüyordu. Bu sistem düzgün bir şekilde çalışmadığı için de yer bakım teknisyenleri, gerekli olan yakıt miktarını kendileri hesaplayarak uçağa aktardılar.
– Montreal’daki yer personeli ve uçuş ekibi, Kanada’nın İngiliz ölçü biriminden metrik sisteme geçtiği gerçeğini unuttu. İşte bu yüzden Air Canada’nın yeni uçakları, (Kaptan Pearson’ın da uçurduğu uçak dâhil), metrik birimlerle kalibre edilmişti.
– İlk ikaz ışığı yandığında, uçak 12.500 m yükseklikteydi. Ekip, sol kanattaki yakıt pompasının bozulduğunu düşünüp bunu kapattı. Ne var ki, birkaç dakika sonra ikinci ışık yandı.
– Pilotlar çaresizlik içinde kılavuz kitapçıklarını araştırarak, böyle bir acil durumla nasıl başa çıkabileceklerini anlamaya çalışıyorlardı. Ne yazık ki, iki motorun da durması halinde ne yapacaklarını söyleyen bir talimat yoktu.
– Ancak, ellerindeki en ciddi sorun, hidrolik basıncın kaybedilmiş olmasıydı. Hidrolik basınç düşerse bir pilotun uçağı kontrol etme ihtimali o kadar azalır.
– Maurice Quintal, sadece 19 km uzakta bulunan ve Gimli kasabasında olan Kanada Kraliyet Hava Kuvvetleri üssünü düşündü. Daha da iyisi, orası artık kullanılmıyordu!
– Pilotlar bu durumun en korkutucu yanının hala farkında değillerdi. O terk edilmiş askeri üs orada öyle bomboş ve sahipsiz durmuyordu. Bir motor sporları parkına ve yarış pistine dönüştürülmüştü!
– Pistteki insanlar, kendilerine doğru yüksek hızla yaklaşan devasa bir uçağı görmeyi beklemiyordu. Fakat uçağın geldiğini gördüler ve zamanında yolundan çekildiler.
– Bu olaya Gimli Planörü adı verildi. İlk başta, yakıtı yanlış hesapladıkları için havayolu şirketinden azarı işiten pilotlar, 1985 yılında üstün havacılık belgesi aldılar.