VARAN – 2 ÇERKESLERİN 21. YÜZYILI

Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam

Çerkeslerin 21. Yüzyılı adlı kitap için: “İlk izlenim derleyenlerin konuya hakim olmadığı için aynı konuda yazarların çelişkilerini düzeltmedikleri, anlatılan konu bağlamında birçok önemli olaydan söz edilmediğinin fark edilmediği” demiş ve elim değdikçe paylaşacağımı dile getirmiştim.

Bu kez her yazıda Çerkes sözcüğü geçse de kitabın tanıtım yazısında açığa çıktığı gibi asıl dert Çerkes sorunu değilmiş…

Konuya yakın olanlar, Merih Cemal Taymaz’ın tanıtım yazısında, adı “Çerkeslerin 21. Yüzyılı Kimlik, Anayurt ve Siyaset” olsa da kitabın asıl derdinin Çerkesler olmadığını göreceklerdir. Dahası konuya yakın olmasalar da olaylara bilimsel yaklaşabilenler, nesnel olabilenler bu gerçeğin ayırdında olacaklardır.

Örneğin bu tanıtım yazısında Sayın Merih Taymaz, “Çerkeslerin kendi aralarındaki tartışmalarda zaman zaman anlaşmazlık konusu olan Çerkes kavramının kimleri içerdiği sorusu, bu kitabın meramı dışında kalıyor. Kitabın mümkün olduğu kadar geniş tutmaya çalıştığımız konu başlıkları içerisinde çok da elzem olmayan ve keskin bir başlık daha eklemek istemedik.” diyor.

Oysa Çerkes kavramının açıklığa kavuşturulması, gelecek kurgusunu inşa etmenin olmazsa olmazı değil midir?

Peki Çerkes kim olduğu çok elzem değilse şu cümlenin bilimsel bir değeri olabilir mi?

“Kitapta birkaç istisna dışında ağırlıkla günümüz Çerkes sosyolojisini, kültürünü, politikasını ve gelecek yönelimlerini konu edinen makalelerin yer almasını tercih ettik.’’ (Soru: Hangi Çerkeslerin?)

Peki “Asıl kaygımızın yakın gelecek olmasının nedeni, bölgemizdeki ve bütün dünyadaki bütün ezilen sınıfların, halkların, etnik grupların, dışlanan sosyal kesimlerin ve mültecilerin kaygılarının da aynı olmasıdır.” Görüşü temelden yanlış değil midir? Çerkesler, halkının geleceğe kalma sonucunu vermeyecek bir mücadelede neden kendilerini tüketsin?

Bir de daha önce bunlar tartışılmamış izlenimi veren şu temenniye bakalım:

“Temennimiz bu kitaptaki makaleler vesilesiyle açılacak bir tartışmanın Çerkesler arasında ses bularak Türkiye’deki demokrasi tartışmalarına ve Çerkes diasporasının bütününe taşınmasıdır.”

Oysa biz dönüşçüler için bu anlamda tartışma bitmiştir. Tek yol dönüştür. Önceliğimiz, en sorunsuz, en kısa yoldan dönüşün nasıl sağlanacağıdır.

Şu paragrafta kitabın alt başlığında “anayurt” sözcüğü geçse de kitabı yayınlayanların anayurdu dert edinmediklerinin, riya yaptıklarının bir kanıtı gibi değil midir?

İkinci kitabın “Demokrasi, Yurttaşlık ve Haklar Sorunsalı: Ne Yapmalı?” adlı ikinci bölümünde Dinçer Demirkent, demokrasinin Türkiye’de ve dünya genelinde karşı karşıya olduğu sorunlar üzerine, Fuat Keyman ise kültürel kimlikler ve eşit vatandaşlık kavramları üzerine tartışacaklar. Ferhat Kentel vatandaşlık ve kimlikler geriliminde çoğul Çerkeslikleri ele alacak. Ayhan Kaya popülist sağın yükselişine dikkat çekecek. Kadir Dede “Çerkeslik ya da Janus’un İleriye Bakan Yüzü” yazısında milliyetçiliği farklı yüklemeleri ve veçheleri (tarzları, üslupları-CC) ile değerlendirecek. Erol Anar anarşizmi tartışacak. Akanda Taştekin’in Cem Özdemir ile yaptığı söyleşinin konusu Çerkesler için eko-politik ve kültürel bir gelecek tasavvuru. Ahmet Asena Çerkeslere bilimsel ve teknolojik gelişmeler ve değişen dünya koşullarında kendilerini yeniden kurmalarını önerecek. Merih Cemal Taymaz Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte yürürlüğe sokulan kimlik nizamının serencamını değerlendirecek ve Çerkeslerin yeni güzergah olarak demokrasi mücadelesini önerecek. Sevda Alankuş ve Erol Taymaz birlikte kaleme aldıkları yazıda geleceği, akademik çalışmaların verileri ve tartışmaları üzerinden düşünmeye çalışacaklar.