VE NİHAYET ANAVATANINDA FLAMENKO…

KUBE D. Nefin

Amerika’da başlayan küresel olduğu veya olacağı iddia edilen, Euro’nun ve Dolar’ın Türkiye’de değer kazanmasıyla devam eden; her daim çarpışmaya hazır ve nazır bulunan iktisat camiasını bir kez daha karşı karşıya getiren krizi Eylül ayında Türkiye’de bırakmıştım.

Burada gazetede okumadığım için krizden ve dünya piyasalarından bi haber İspanya keşfime devam ediyorum.

Benden iki üst kuşakla beraber üç kuşaktır severek dinlediğimiz ve bizde iyi kötü bir Flamenko kültürü oluşturan Gipsy Kings grubunu henüz izleyemedim. Ancak Endülüs’te Flamenko ezgilerini ustaca kullanıp popüler kültürün tüm müzik ritimlerini kendi gitarlarında eriten bir grupla tanıştım. Andalucıa’lı, Flamenkocu ve kendi sınırlarında çok ünlü olan bu grup: LOS DELİNQÜENTES. Namı diyar korsanlar ya da hırsızlar.

Grubun tüm üyeleri; İspanya’nın bugünkü deyişle Andalucıa bize daha tanıdık gelen deyişle ise Endülüs kökenli. Bu ayrım Güney İspanyalılar için çok önemli çünkü onlar Kuzeyli değiller. Fransızlardan daha bi uzak İtalyanlara daha bi yakın, daha sıcak, daha samimimi kısacası daha bi Akdenizliler.

Yaptıkları müziğin tam ortasında gitar ve Flamenko ezgileri duruyor. Grup çekirdeğin dışında on kişiden oluşuyor ağırlıklı hayranları gençler ve orta yaşa yakın genç delikanlı ve bayanlar. Grup üyeleri hip hop, rap ve rock ezgilerini kendi gitarlarından geçiriyor. Grup obuadan bas gitara bateriden düdüğe kadar her türlü enstrümanı Flamenko çizgisinde kullanıyor.

Bir şarkı başladığında rock müzik ritimlerini duyarken şarkının ortalarına doğru kendinizi Flamenko eşliğinde dans ederken bulabiliyorsunuz.

Sadece kendinizi değil tüm grup üyelerini, vokalistleri ve konser alanında bulunan herkesi. Bazen de siz dans ederken sahne de bir çocuk aniden ve hızlı hızlı konuşmaya yani rap yapmaya başlıyor. Siz onu keşfettiğinizde ise sahneyi çoktan Flamenkocu ağabeylerine bırakmış oluyor.

Sahne performansları ise kesinlikle görülmeye değer değişik bi tecrübe.

Sahnede aniden beliren bir kutunun içinden çıkan şarkının ruhuna uygun tebdili kıyafetli vokalistlerden tutunda ensesinde gitar çalan müzisyenlere Flamenko yapan solistlere kadar her türlü devinimi önce kendilerini eğlendirmek maksadıyla yapan bir grup seyrediyor ve farkında olmadan eğleniyorsunuz.

Bu grup üyelerinin bir özelliği de grupta her üye her türlü müzik aletini çalabiliyor, her üye şarkı söyleyebiliyor, her üye alkışla ritim tutabiliyor. Kısacası her üye her türlü işin başarıyla üstesinden gelebiliyor.

Konser sonuna doğru sürekli alkışla ritim tutmaktan kollarınızda bir acı yüzünüzde keyifli gülümsemelerle konser alanını terketmeye hazırlanırken; seyircilerin ısrarlı alkışlarına dayanamayarak geri gelen ve kırk dakikaya yakın bir sürede daha sahnede kalan grup sizi şaşırtmaya ve eğlendirmeye devam ediyor.

Bu karışım müzikten sonra düşünmeye başladım acaba bizim ezgilerimizi de farklı enstrümanlarla harmanlayanlar olur mu? Olursa nasıl olur? Bunu bize zaman gösterecek.