XABZE’NİN HİKMETİ

TLETSERUK Nahit Serbes
05.05.2014

Xabze öğretileri, kişinin sağlıklı bir ruhsal yapıya sahip olabilmesi için doğal çevre kadar, sosyal çevrenin de etkisi olduğunu söyler. Sosyal çevrenin ana unsurunu teşkil eden insan ilişkileri çağımızda bilimsel araştırmalara mevzu olmuş çok boyutlu bir konudur. Bu sorunun ana unsurlarından birisi de iletişimdir. İletişim bir bireyden çıkan bilgilinin, karşı birime ulaşması, onda bir etki uyandırması ve bunun ilk bireye geri dönme sürecidir. İçeriği ne olursa olsun toplumsal bir sorunu çözmek için insanların iletişim kurmaları gerekir. Başkalarını anlamak, sürtüşme ve çatışmaya girmeden sorunlara kabul edilebilir, çözümler getirmek için tek yol “sağlıklı iletişim”dir.

Xabze etkili bir iletişimin önceliklerinin;
– Öz güven,
– Saygı ve nezaket,
– Sevgi dili (siz dili),
– Sevecenlik (sempatiklik),
– Empati yapmak,
– İnandırıcılık (ikna kabiliyeti),
– Anlayış ve hoşgörü,
– Tutarlılık ve kendiyle barışıklık, olduğunu söyler.

İletişimin temel basamaklarını;
Gönül dili (göz),
Beden dili (yüz),
Konuşma dili (söz), olarak sıralayabiliriz.

Şimdi kısaca gönül ve beden dillerine gelmek istiyorum.

Gönül dili, bakışlarla ifade edilir.
Bir bakış bir bakışa neler neler anlatır.
Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır.
Bir bakışın manâsı hiçbir lisanda yoktur.
Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur”

Dosdoğru bakışta;       hikmet,
Yan gözle bakışta; hıyanet,
Yukarıdan aşağıya bakışta; kin ve husumet vardır.

Birbirini tanıyanlar arasında selam ile başlayan iletişim el sıkma ve sarılma ile devam eder. Göz göze gelen iki insan kısa süre içinde bilgisayar gibi çalışan sinir sistemi aracılığı ile karşısındaki insandan gelen tüm uyarıları alır, bütünüyle algılar, değerlendirir, “kucakla” ya da “kucaklama”, “sarıl” ya da “sarılma” gibi son buyruğu verip davranış biçimini belirler. Sarılma, sırtı sıvazlama, sırta vurma hareketleri “Bana inan”, anlamına gelir.

Mimikler sözsüz iletişimin yüze yansıtılması, yüzde anlatım bulmasıdır. İnsanlar birbirlerine yaklaştıkça yüz yüze, göz göze iletişim başlar. Bu tür iletişimde yüzde gözlerin yapısı yanında mimiklerin de önemi çoktur. Çoğu zaman başkalarına ait ilk bilgileri onun yüzünün biçimini ya da bakışlarını yorumlayarak ediniriz.

“Yüz vermek” iletişimin süreceğini, “yüz bulmak” karşı tarafın gereksiz yakınlaşma içinde olduğunu, “yüz çevirmek” iletişimin kesildiğini ifade eder. “Yüzüne bakılır”, “yüzü sıcak”, “yüze güler”, “yüzü yumuşak” insanlarla kolay iletişim kurulur.

“Ekşi yüzlü”, “yüz bulunca astar isteyen”, “yüzü mahkeme duvarı gibi”, “yüzü davul derisi ile kaplı”, “yüzsüz” olan insanlarla da iletişimden kaçınılır.

Sevgili kardeşlerim, insanlar arası asıl iletişim sözlü iletişimdir. Bir kimseyle konuşurken onun demek istediği ile bizim anladığımızın aynı olup olmadığını denetlemeye de “geri iletişim” diyoruz. Yüz ifadelerimiz, kişiye verdiğimiz tepkiler ile bizim konuşulanı iyi anlayıp anlamadığımızı konuşana geri iletişim ile anlatabiliriz.

İletişim kurduğumuz şahıs ile konuşurken, seçtiğimiz sözcüklere çok dikkat etmeli ve anlaşılır şekilde konuşmaya önem vermeliyiz.

Dil onun sahibi olan insanların dünya görüşüne, inançlarına, hayata bakış tarzına, kültür ile medeniyet anlayışına, zevkine göre şekil, anlam ve derinlik kazanır. Her millet, kendi dilini buna göre yaratır. Kelimeler, sözler; akıldan geçenlerin, niyet ve kararların, hatta bilinçaltındaki bazı birikim ve gerçeklerin işaretleri, göstergeleridir. İşte onun içindir ki, insan neyi düşünüyor, söylüyor ve yapıyor ise, kendisi de odur.

Dış görünüşü güzel, hareketleri zarif olan bir kişi, kulağı tırmalayan ses tonu, kaba ve sert konuşma biçimi nedeniyle insana itici gelebilir. Gerçekten de kimi insanın dili “yılan gibi sokar”, kimisiyse “tatlı diliyle yılanı deliğinden çıkarır”. Kimisinin konuşması öyle tatlı ve çekicidir ki, “ağzından bal akar”. Kimi insan “dereden tepeden“ konuşur, insanı oyalar. Kimisi “ileri geri konuşur”, insanı üzer. Kimisi “pes perdeden konuşup” insanı çeker. Kimisi “üst perdeden konuşup” insanı iter. Esprili, nükteli, şakalı söz, çoğu insanın hoşuna gider, ancak kaygılı, sıkıntılı durumlarda bu tür konuşmalar anlayışsızlık ve kabalık olarak nitelendirilir. Çoğunluk, karamsar konuşan, sürekli olarak kendinden ve başkalarından yakınan insanlardan kaçınılır. Çerkesler: “eğri oturup, doğru söyleyerek” gerçekleri dile getirir.

Bakınız Yunus Emre ne diyor;
”Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı,
Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz.”

Mevlana,
”Kalp, deniz, dil kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya o vurur” diye buyurmuş.

Aristo ise bu fikri pekiştiriyor,
“Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, ama her söylediğini düşünür.

İyi iletişim kurmak için, önce iyi bir dinleyici olmalıyız. Bir kimseye yararlı olmanın tek yolu vardır o da karşınızdakini dikkatle dinlemek.

İnsanlar arası iletişim kopukluğunun önemli nedenlerinden biri “dinliyormuş gibi görünme” durumundan kaynaklanır. Zaman zaman karşımızdakini “nezaketen” dinliyor görünürüz. Bazen de gerçekten dinlemek istesek de aklımız başka tarafa takılır.

Bu da iletişimin kurulmasını engeller. O halde iyi bir dinleyici olabilmek için önce konuşmacı ile göz göze gelecek şekilde oturun, dinleyin. Onun sözlerini, mimiklerini, hareketlerini algılamaya çalışın. Ona sık sık “anlattıklarını dikkatle izliyorum”, “seni duyuyorum” biçiminde geri iletişimi kolaylaştıracak bilgiler verin. Bunu göz, baş, boyun hareketleri ile gösterin, bu durumu açık seçik belirtin “önerilerinize katılıyorum”, “aynen paylaşıyorum” gibi ve anlaşılmayan kısımlara açıkça “şurasını anlayamadım” sözcükleriyle ortaya koyun.

Xabze; konuşma yapan bir kişinin açığını yakalamayı, kişiliğinizin gücünü, üstünlüğünü göstermek amacı ile tuzak kuran bir dinleyici olmanızı yasaklamıştır.

“Hele bir düşünelim bakalım” “bugün git yarın gel” “biz sizi ararız” gibi sözcüklerin bir atlatma olduğunu herkes bilir. Bu nedenle elden geldiğince “evet” ya da “hayır” konusunda açık sözlü ve dürüst davranalım. Ama Ünlü filozof Pisagor’un şu sözlerini de unutmayalım: En eski ve en kısa kelimeler olan “evet” ve “hayır” konuşurken en çok düşünülerek söylenmesi gereken kelimelerdir.