YÜREKLER BİRLEŞMELİ

YEMUZ Nevzat Tarakçı
08.08.2014

Hani insan, sevdiğine kavuşmanın heyecanının kıpır kıpı yüreğinde duyar ya!

Hani, dostunu hasretle kucaklar, ona doyasıya sarılır, kavuşmanın mutluluğu gözlerinde parlar ya.

Hani insan sever ya ölesiye, sevdayla dalıp gider ya o bitmek bilmeyen hayallere.

İşte, şenlikler, buluşmalar, festivallerde bu duygular yaşar, bu duyguları paylaşır toplumumuz.

Bu heyecanla tek yürek olup coşar duyarlı yürekler.

 

SEVİNÇ ve HÜZÜN İÇ İÇE

Aslında festival ve şenlik ortamlarında neşe ve hüzün iç içedir.

Kültürel duyarlılığa sahip kişiler, neşe, sevinç ve mutluluğun yanında çoğu kez yürekleri kavuran hüznü de yaşar.

Şarkılarla duygulanıp oyunlarla coşan duyarlı katılımcıların beyinlerine saplanıverir pek çok zor soru:

Peki, oyunları, müzikleri, sohbet ve muhabbetleriyle her karesi kültür kokan bu hoş birliktelikler ya devam etmezse?

Ya bu kültür yeni nesle aktarılamaz ve kültür iletişimi koparsa?

Ya gelecek nesli kimliksiz yetişirse?

Ya bu kültür yok olursa?

An olur bu cevapsız sorular yürekleri burkar, duyguları ıslatır.

İşte böyledir bu birliktelikler.

 

KOCAMAN YÜREKLERDE SEVDA YANGINI

Yüreklerdeki kültür sevdası bir alev alırsa.

Bu sevdalı insanların kavruk yüreği, ilkbaharı yaşar.

Kalpler, sevgi atmosferinde buluşur kalplerle.

Bu anlamlı buluşmalarda hasretle kucaklaşan, şarkılarda ağlayıp, oyunlarla coşan toplumumuz, yaşlısı- genci, bayı- bayanıyla kardeş olduklarını bütün dünyaya haykırırcasına kültür değerlerini yaşar.

Bu sevdalı yürekler, dünyaya yüksek sesle: “Bu kültür yok olmayacak, bu kültürü birlikte yaşatacağız!” mesajını haykırır.

Yeter ki samimiyet olsun, yeter ki samimiyeti gereği yapılsın!

Zaten insan, samimiyet demek, yürek demek, yürekten söylemek, yürekten sevmek demek değil mi?

Yeter ki büyükler, bu kültür iletişiminde yeni nesle samimiyetle model olsun.

 

ATALARIMIZIN AZİZ RUHLARI ŞAD OLURKEN…

Bu tür sıcak, samimi programlarda torunlar kucaklaşırken, bu kültürü yaşatma gayretiyle coşarken aynı dili konuşup aynı duyguları paylaşırken atalarımızın aziz ruhları şad olur.

Kültürel duyarlılık, düğünler, şenlikler ve festivallerle sınırlı değil tabii!

Ne yazık ki bizim, gülücüklerimizde ve gözyaşlarımızda saklı acılarımız da var.

Bu yüzden gözyaşlarını silerek geriye dönüp bakmak, eskileri anmak, tarihten gerekli dersi alarak istikbâle bakmak lazım.

Eğer bu birlikteliklerin kıymeti bilinmez, bu kültürü yaşatma gayretiyle gelecek nesle model olunmazsa, bu dil yok olur, bu kültür unutulursa halimiz nice olur bizim?

 

DİL, DİL, DİL…

Ne diyor şair:

Gönül dostum, cancağızım,

Gel de otur şöyle karşıma.

Tek kelâm etmeden konuşalım.

Kelimeler tükeneli çok oldu.

Gözyaşlarımızla anlaşalım!

Farklı yerlerde farklı mevsimler yaşayan, kültürel bilinçle özlemi, kardeşliği yüreğinde hisseden, bir ecdadın torunları olmaktan gurur duyan, hayallerimize ve yaşanmadık baharlarımıza inanan herkese gönül dolusu selâm.