Dergilerde
ve gazetelerde çıkan resimlerine bakıp
da karşılarında böyle bir Sevtap
Parman bekleyenler kesinlikle düş
kırıklığına uğrayıp avuçlarını
yalayabilir. Çünkü bizi evine buyur
eden sarışın kadın alabildiğine
giyimli. Üstünde krem rengi bir
pantolon ve hâkim yaka bir bluz var.
İçeri girerken kahverengi
tüylü mini mini bir yaratık "hav hav
hav" diye ayaklarınıza dolanıyor.
"Yaratık" dediğimize bakmayın, evinde
"E.T" filan yok. Bu minicik bir köpek.
Adı Puli. Çerkesce her şeyin en
sevimlisi, en küçüğü demekmiş.
BİR YARIŞMA VE...
Az
önce de belirttik ya, Sevtap hem anne,
hem baba tarafından Çerkes. Anneannesi
ise saraydan gelme. Hani Çerkes'in de
güzeli güzel olur ya... Ve de Sevtap,
nam-ı diğer "kıçı çıkık Emine" de işte
öylesine güzel. Hatta ve hatta
mahallede gezerken onlar için "manken
yavruları” derlermiş. O sözcükler
girmiş Sevtap'ın kafasına. Üniversite
öğrencisiyken yarışma açılanca da
“Neden gerçek manken olmayayım?”
deyip, kaydını yaptırmış. Başak Gürsoy
ve sinemanın pek çok ünlü prodüktörü
varmış jüride.
Sevtap, onca
güzel arasından birinci olmuş. Herkes
çevresini kuşattığında da "Manken
olarak iyi bir yere gelmeden önce
sinemaya geçmeyeceğim" demiş. Sözünü
de tutmuş.
Bu yarışmanın
sonrasında da Sevtap Parman ailesiyle
ters düşmüş.
İşte nedenleri:
-"Gerek annem, gerek babam cemiyet
içinde yerleri olan kişilerdi,
öğrenimimi tamamlamamı istiyorlardı.
Oysa ben tam tersini düşünüyordum.
Yarışma çok önemliydi benim için.
Mankenliği seçtim, okulu bıraktım. Hiç
unutmuyorum, babam benimle okulu
bıraktığım için 24 gün konuşmadı.”
Yarışma sonrası defilelerde Sevtap
Parman'a "muzır" adı koyulmuş:
"Bayan Popo"!..
Nasıl mı?
Şöyle:
-“İlk defilemdi. Biz
Çerkeslerde kemik yapısı biraz
değişiktir ve ayıptır söylemesi
popolarımız da çıkıktır. Podyuma
çıktım ve hanım konuklar 'Ah ne güzel
popolu kız', 'Bu kızın poposu bir
harika' gibi laflar etmeye başladı ve
benim podyumlardaki adım da
tescillenmiş oldu!
|