Tarih,
geçmiş Rusya-Kafkasya ilişkilerinin
temel problemlerini; tarihçiler,
Rusya-Kafkasya tarihinin özel
ilişkilerini önemser.
Kafkas
tarihinde insanların dilleri, politik,
ekonomik, kültürel, sosyal yapıları ve
üretim ilişkileri ile toplumsal
yaşamları her dönem farklılıklar
gösteriyordu. Dağlı halklar aralarında
tarım ve hayvancılığa dayalı bir
üretim ilişkisi kurmuşlardı.
Komşularıyla ticareti geliştirmiş,
pazarlar oluşturmuş, mal alış verişi
başlatmışlardı. Orta Asya, Kazakistan,
özellikle Kırım pazarı ve hatta Rusya
ile ticari ilişki geliştirmişlerdi.
Hem iç pazarlar hem de dış pazarlarla
deniz yoluyla, Karadeniz kıyılarındaki
çeşitli limanlardan geliştirilen
ilişkilerle ticaret yapıyorlardı.
Tüm Kafkasya’da olduğu gibi Kuzey
Batı Kafkasya’da da çeşitli dönemlerde
Çerkes halkının topraklarına yönelik
Rus saldırıları baş göstermişti.
Savaşın ve yıkımın sonuçları
coğrafyanın değişik bölgelerinde
farklılıklar gösteriyordu. Rus
işgaliyle başlayan Kafkas-Rus
savaşları, Kuzey Kafkasya’da dağlı
halkların sahip olduğu bütün değerleri
alıp götürüyor, ülkenin ekonomisi,
uygarlığı, geleceği tahrip edilip yok
ediliyor, genç insanlar öldürülüyordu.
Çerkeslerin savaş karşısındaki
tutumları, direnişleri çok uzun
yıllara yayılmıştı. Gene de
Kafkasya’da Çerkesler hiçbir zaman Rus
istilası ve Rus devletinin varlığını
tanımadılar.
Savaşa rağmen
Kuzey Batı Kafkasya’da çok uzak
geçmişten beri Çerkesler kendi
aralarında barış içerisinde
yaşıyorlardı. Aralarında sürtüşme ve
derin bir çelişki yoktu. Çerkes
boyları olan Bjedugh, Besleney,
Chemguy gibi
kabileler ile Kabardeyler,
Shapsughlar, Natukuaylar,
Abzeghler ve
Wubıh
boylarının aralarında bazı çelişkiler
olsa da, bu çelişkiler Çerkes
boylarını birbirine düşürecek kadar
derin çelişkiler değildi.
Kafkas-Rus savaşlarının o en şiddetli
döneminde ne zaman ki Şeyh Şamil’in
Naibi Muhammet Emin Kuzey Batı
Kafkasya’ya Çerkes boylarının arasına
geldi, o zaman bu durum değişti. Naip
gelir gelmez şeriatçılık ve
tarikatçılık yaptı. Her defasında
türlü biçimlerde çelişkiler çıkardı.
Kışkırtmalarla boyları
birbirine düşürdü. Çerkes boyu olan
Abzeghler o
yıllarda Naip Muhammet Emin’i önder
kabul etmiş, Bjedughlara saldırmış,
Shapsughların köylerini yakmışlardı.
Muhammet Emin şeriatçıydı;
mistik anlayış çizgisi ile kabile ve
boylar arasında köylülerin ve halkın
dini inançlarını istismar ediyordu.
Yalan ve demagoji ile toplumsal
kötülükler çıkartıyor, boylar
arasındaki çelişkileri körüklüyordu.
Müslümanlığı henüz yeni benimsemeyen
Çerkes boylarına zorla namaz
kıldırtıyordu. Şeriat mahkemeleri
kuruyordu. Bu mahkemelerde el, kol
kestiriyor, idam cezası veriyordu.
Çerkes halkından pek çok kişiyi derin
çukurlara hapsediyordu.
Oysa o
güne kadar Çerkes boyları arasında
“şeriat mahkemeleri” yerine Çerkes
halkının kendi toplumsal kuralları
uygulanıyordu. Şeriat uygulamaları,
tarihten gelen geleneksel Çerkes
toplumsal kuralları bütünü olan Xabze
öğretisine tersti. Şeriat uygulamaları
Çerkes Xabze ile çelişki halindeydi.
Naip Muhammet Emin, Kafkas
köylülerini, bağımsızlık savaşı
propagandası yerine dini propaganda
yaparak yanına çekmişti. Ama yoksul
Çerkes emekçileri bu "sosyal
demagoji"nin özgürlük getirmeyeceğini
biliyorlardı.
Şeriat düzeninin
gerici ve tutucu şartları, Çerkes
halkının geleneksel toplumsal
yapısında yer alan halk mahkemeleri,
yemin şahitliği, miras hukuku ve
kadın-erkek eşitliği gibi konularda
toplumsal karaktere uymuyordu.
Çerkesler naibin artan dini-manevi
baskılarını ve şeriat uygulamalarını
benimsemiyor, Ruslara karşı kendi
özgürlük mücadelelerini kendileri
yürütüyor, şeriat yerine Çerkes
Xabze’sini uyguluyorlardı.
Çerkesler xabze
uygulamalarıyla halk kurultayları,
meclisler topluyor, türlü problemleri
buralarda görüşüp karara
bağlıyorlardı. Xabze meclislerinde
alınan kararlara kimse itiraz
etmiyordu. Adalet işleri buralarda
çözülüyordu. Geleneklere aykırı
davranışlar, toplum düzenini bozanlar,
Şeyh Şamil’in şeriat uygulayıcısı Naip
Muhammet Emin’in şeriat mahkemelerinde
değil, Çerkes Xabze’sine göre
thamadelerden
oluşan meclislerde yargılanıyordu.
Böylece Ruslara karşı yürütülen
savaşta Çerkeslerin kendi aralarındaki
birliktelik, naibin şeriat
uygulamaları ile anlaşmazlıklara
dönüşüyordu.
Ruslara karşı
özgürlük mücadelesi veren Çerkes
ulusunun toplumcu özü ve dayanışması
tahrip ediliyordu. Özgürlük mücadelesi
zayıflatılıyordu. Çerkesler arasında
feodal beylerden, savaşı yürüten
liderlerden ve kışkırtmalardan
kaynaklanan çelişki dolu toplumsal bir
yapı oluşturulmuştu. Bu yapı ülkeyi
yok olmakla karşı karşıya bıraktı.
Sonunda Muhammet Emin Ruslara
teslim oldu. Bitmek bilmeyen
Kafkas-Rus savaşları ise her geçen gün
Çerkesleri ve ülkeyi talan edip
bitiriyordu.
Diğer taraftan
Osmanlıların ve İngilizlerin sahte
destek mesajlarının ve sahte
yardımlarının ardı arkası
kesilmiyordu. Yoksul köylüler ve halk
daha en başından beri Osmanlıların ve
İngilizlerin sahte yardım vaatlerine
inanmamıştı. Ülkesini seven ve
insanlarına değer veren yurtseverlerin
direnişleri sürüyor, Çerkes ülkesinin
topraklarını, zenginliklerini,
ormanlarını, köylerini ve halkını
koruyanların ulus olma, iktidar ve
devlet olma mücadelesi devam ediyordu.
Buna rağmen İngiliz ve Osmanlı
ajanları ile onların sahte vaatlerine
inanan pek çok feodal bey, bu yalan
vaatlere bel bağlıyordu. Büyük yanılgı
artık savaşın yenilgiyle
sonuçlanmasını ve topyekûn Çerkes
sürgününü dayatıyordu…
|