Çerkes bir
ulus adı değildir. Bugün bu kelime
Abhazları, Adigeleri, Wubıheri ve
Çeçenleri bağrında topluyor. Çerkesler
Türk soyundan olmadığı gibi dilleri de
ayrı ailedendir. Bizim nihai amacımız,
Çerkeslerin anavatanları Kafkasya'ya
dönüşünü örgütlemektir. Ulusal
bağımsızlıktan yana kişi ve
kuruluşlarla birlikte hareket etmek
istiyoruz. O nedenle PKK örneği bizi
etkilemektedir.
Dış Haberler
Servisi- Sovyetler Birliği'nin
dağılmasıyla Kafkaslar'daki yeni
oluşumla Çerkesler de Kafkasyalılar
Birliği'ni kurarak pay sahibi olma
çabası içerisindeler. Çerkeslerin
durumuyla ilgili olarak görüştüğümüz
Kafkasyalılar Birliği'nin Basın
Sözcüsü Vural Abaza sorularımızı şöyle
yanıtladı:
Yeni Ülke:
Son dönemde, TC'de Çerkesler
üzerine birtakım yazılar çıkıyor, bize
bir Çerkes olarak durumunuz üzerine
bilgi verir misiniz? Vural Abaza:
Biz Çerkeslerin anavatanı
Kafkasya'dır. Çerkes bir ulus adı
değildir. Bugün bu kelime Abhazları,
Adigeleri, Wubıhları
ve Çeçenleri bağrında topluyor. Yani
kısacası biz, Türk değiliz. Dil olarak
onlarla bir akrabalığımız yoktur. Biz
İber-Kafkas dil grubundayız. Türkler
ise Ural-Altay dil grubundadırlar.
Çerkesler, 21 Mayıs 1864 yılında
Çarlık Rusyası'na yenildikten sonra,
Osmanlı topraklarına sürgün edildiler.
Çok az insanımız dağlarda saklanarak
vatanda kalabildi. Şu anda kendi
anavatanımızda da sayı olarak azınlık
durumundayız.
Yeni Ülke:
Sürgün sonrasını anlatır
mısınız? Vural Abaza:
Bazı feodal Çerkes beylerinin
ve din adamlarının ihanetleri yüzünden
yenilen Çerkesler, vatandan kopartılıp
Osmanlı topraklarına getirilerek,
mecburi iskana tabi tutuldu. Kurulan
derme-çatma Çerkes köyleri, kısa süre
sonra "Çerkes mezarlığına" dönüştü.
Halk, kızlarını ve çocuklarını "bari
açlıktan ölmesinler" diye zengin
Osmanlılara verdiler. Devlet,
erkekleri zorla ailelerinden kopararak
askere aldı. Afrika'dan Yemen'e nerede
harp varsa oralarda kullandı. Ölen
öldü, kalanlar ise perişan döndü.
Çerkes zenginleri ise hemen
padişahın uşaklığına soyundular.
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra
Osmanlı Devleti yıkılmaya yüz tutunca,
bu işbirlikçi Çerkes Anzavur
gibilerinin öncülüğünde padişahın
yanına, diğer işbirlikçi grup da
Çerkes Rauf Orbay'ın önderliğinde
Kemalistlerin peşine takıldı. Çerkes
Ethem, Çerkeslere ihanet etti. Kim
için? Türkler için. Türkler ne yaptı?
Türkler Çerkes Et-hem'e ihanet etti.
Rauf Orbay ne oldu? TC’nin ilk
başvekili oldu. Sonu ne oldu? Rauf
kaçtı. Canını zor kurtardı. "Türklerin
Kurtuluş Savaşı" sırasında ve
sonrasında, Çerkes halkı bu işbirlikçi
"önderler" yüzünden çok çekti. Köyleri
yakıldı. Malları yağmalandı. Binlerce
insan öldürüldü. Onlarcası asılarak
cezalandırıldı. Bazı köylüler sürgün
edildi.
1960 ihtilalinden sonra
oluşturulan 1961 TC Anayasası'nın
getirdiği kimi imkanlardan
yararlanılarak, dernek çalışmalarına
hız verildi. Sendika yönetimlerine ve
TİP milletvekilliğine seçilenlerimiz
oldu. Sosyalist fikirler Çerkeslerin
içinde yayılmaya başladı.
12
Mart 1971 darbesinden sonra birçok
Çerkes devrimcisi ve vatanseveri içeri
alındı. Bu durumdan yararlanan TC ve
işbirlikçileri, halkı, dindarlık ve
anti-Rus propagandasıyla AP ve MHP'de
örgütlemeye başladılar. Bu
işbirlikçiler, devletin tüm
imkanlarını kullanarak, her türlü
insanlık suçu işlemiş ve
işletmişlerdir. 12 Eylül 1980'den
sonra, tüm deneklerimiz tekrar
kapatıldı. Tutuklananlar oldu.
işbirlikçiler bu sefer ANAP'a
kapılandılar.
Yeni Ülke:
Kafkasyalılar Birliği'nin amacı
nedir? Vural Abaza:
Bizim yakın ve uzak amacımız
olmak üzere temel iki hedefimiz
vardır. Nihai hedefimiz, "Anavatanımız
olan Kafkasya'ya dönüşü örgütlemektir.
Ulusal bağımsızlıktan yana olan kişi
ve kuruluşlarla ilişkileri
geliştirmek, onlarla ulusal
çıkarlarımıza uygun olarak, birlikte
hareket edip, insanlarımızın
inanmasını gerçekleştirmek,
Kafkasya'ya ekonomik, politik, askeri
ve düşünsel planda destek sunmak,
sunulmasına yardımcı olmak" görevleri
vardır.
Yeni Ülke:
İnsanlarınızı neye karşı
koruyacaksınız? Haklarınızı nasıl
alacaksınız? Vural Abaza:
İnsanlarımızı korumak görevi,
ulusal ve sınıfsal olarak
bilinçlendirmekten geçer. Bilinçlenen
insan, uğradığı her türden haksızlığın
altında yatan nedenleri hemen görür.
Biz, insanlarımıza ilk olarak çalışan
insanların kardeşliğini ve
yardımlaşmasının önemini, sonra da
ulusların kendi kaderlerini tayin etme
hakkına saygılı olmayı öğretmekteyiz.
Bunu, öğrenen ve savunan kişi doğal
olarak karşısında TC devletini
bulacaktır. Biz insanlarımızı, TC
devletinin faşist kanunlarından ve
uygulayıcılarından ve de içimizdeki
hainlerden koruyacağız. "Haklarımızı
nasıl alacağız" meselesine gelince; bu
konular yalnız başına tümden
çözümlenemez. Türk, Kürt, Arap, Laz ve
diğer milletlerden savaşan kişi ve
kuruluşlarla birlikte, hiç bir yöntemi
dışlamadan, mücadele edilerek, bazen
de şiddete başvurarak haklarımızı
alacağız. Türklerin bir sözü var,
"Ağlamayana meme vermezler" diye. Bunu
PKK somutunda herkes gördü.
Yeni Ülke:
Kürdistan İşçi Partisi (PKK) üzerine
ne düşünüyorsunuz? Vural Abaza:
Bizim üzerimizde, özellikle
1985'ten itibaren çok büyük, olumlu
bir etkisi olmuştur. Biz, PKK'yı Kürt
halkının öncüsü ve kurtarıcısı olarak
görüyoruz. PKK'nın kendini kanıtlamış
bir öndere sahip olması, büyük bir
avantajdır. Türk devrimci solunun da
böyle bir öndere ihtiyacı vardır.
Yeni Ülke:
Kürdistan'daki gelişmelere
yönelik düşünceleriniz nelerdir?
Vural Abaza:
Biz bu konularla ilgili
tavrımızı en son olarak, KB'nin 4
Haziran 1992 tarihli açıklamasında
belirtmiştik. Tekrar edecek olursak;
biz Kürt halkının, kendi geleceğini
-baskı altında olmaksızın- özgürce
belirlemesinden yanayız. TC devleti,
Kürt halkına karşı sürdürdüğü
baskıları durdurmalı. Kürt ulusal
meselesi PKK'nın dışında çö-zülemez.
TC Devleti, PKK'ye karşı savaşa devam
etmek istiyorsa, uluslararası
kurallara uymalıdır.
|