Konu hakkında yazan katılımcılarımız:
(Alfabetik sıra ile)

Abaza Kenan, Abdurrahim Atçı, Abrek-2, Baykaldı A., Baykaldı H., Bir Adige, Elbruz, Ergün Şahin, Erkan Batır, Fuat Aydemir, Gupse, Gürbüz Yalçınkaya, Hatice Ünal, Hatko Vural, İron, Kabardey Jcale, Kaya Şenvar, Kayseri'den Bir Adige, Lezgi Ömer, Mamish, Mecit Tav, Mehmet Can, Metin Çelik, Mırza, Musost, Müzeyyen Kip, Özgür Albayrak, Qaberdey, Semra Ademey, Shogen Mahmut, Soht Habibe, Soht Habibe, Şhalaxho, Tsey Volkan, Wıdpane, Xabat, Yegerey, Yılmaz Beştepe, Zeki Beshnibe.


KAMUOYUNA DUYURU

KABARDEY-BALKAR CUMHURİYETİ’NİN BAŞKENTİ NALÇİK’DE GERÇEKLEŞTİRİLEN TERÖRİST SALDIRIYI KINIYORUZ.


Rusya Federasyonu'na bağlı Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyetinin başkenti Nalçik'te son günlerde yaşanan terörist saldırılarla ilgili olarak , diaspora Adige-Abhaz toplumunun önemli bir bölümünü ve derneğimizin hedef kitlesini oluşturan Kayseri Adige-Abhaz toplumu olarak son gelişmeler ışığında kamuoyunu bilgilendirme ve derneğimizin değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşma gereği duyduk.

Tarihi Kuzey Kafkasya coğrafyasında yaşanan son olaylar; Rusya Federasyonu'nun Sovyetler Birliği'nin dağılmasını müteakip ekonomik ve siyasi stabilizasyon sürecini tamamlayamamasının da etkisiyle ve fakat bu durumun sağladığı kolaylıklardan istifade edilerek ve bölge dışı siyasi ve ekonomik aktörlerin de yardımı ile Çeçenistan coğrafyası kaynaklı terörist faaliyetler ile siyasi istikrarsızlığın tüm bölgeye ihracına dönük faaliyetlerin bir parçası olarak okunmalıdır. Nalçik saldırılarını müteakip aralarında Çeçenistan Başbakan Yardımcısı Ahmet Zakayev'in de bulunduğu Çeçen siyasi otoritelerinin bahse konu saldırıları 'Çeçen yönetiminin başarısı' olarak kabul etmeleri de bu değerlendirmeyi doğrulamaktadır.

Öncelikle önemle vurgulanması gereken husus şudur ki; yaşanan terörist saldırılarla ilgili yapılacak değerlendirmede düşülecek en önemli hata, terörist grupların etnik bileşimi ya da ölü sayılarından hareketle analiz yapmaktır.

Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti'nin de içinde bulunduğu Kuzey Kafkasya'da tarihin hiçbir döneminde din savaşları olmadığı gibi, siyasal İslam referanslı terörist hareketler dün olduğu gibi bugün de Adige-Abhaz toplumundan destek görmeyecektir. Hedefi çocuklar, kadınlar ve siviller olan hiçbir hareket hiç kimse ve özellikle Adige-Abhaz toplumu tarafından herhangi bir gerekçe ile meşru kabul edilemez.

Nalçik saldırıları, Türkiye'de de yandaşları olan kimi grupların ifade ettiği gibi bir özgürlük ya da bağımsızlık savaşının parçası olmadığı gibi, ideolojik referansı İslam olan terörist bir harekettir. Bahse konu hareketin hedefi ve mağdurları Türkiye'de ve özellikle Kayseri bölgesinde yüz binlerce akrabası olan Adige-Abhazlardır. Saldırılarda ölen gerek kamu görevlisi gerekse sivil Rusya Federasyonu vatandaşlarının çoğu da Adige-Abhaz'dır.

Çeçenistan kaynaklı terör hareketi ile bağlantısı olduğu bilinen yayın organları saldırıları, 'Kafkas cephe birlikleri kafir ve münafık birliklerle çatışmaya devam etmektedir. Operasyonun başlangıcında kafirler ve münafıkların yerleşim birimlerine saldırı düzenlenmiştir. Operasyon sırasında 110 kafir ve münafık yok edilmiştir.' şeklinde kamuoyuna duyurmuştur. Nalçik saldırıları ile karşı karşıya kaldığımız gerçek; dünyada Adige-Abhazların çoğunlukta olduğu nadir yerleşim birimlerinden biri olan Nalçik kentini 'kafir ve münafıklarının yerleşim birimi' olarak, saldırıda öldürülen Adige-Abhaz akrabalarımızı 'kafir ve münafık' olarak kabul eden bir terör hareketiyle karşı karşıya olduğumuzdur. Haberin veriliş biçimi terör örgütü mensuplarının Adige-Abhaz kültürüne bakışını net bir biçimde ortaya koymaktadır.

Siyasal İslam referanslı terörist hareket dünyanın her yerinde olduğu gibi Nalçik'te de Adige-Abhaz toplumunun yaşam biçimine, kendisini farklı kılan kültürel simgelere saldırmıştır. Siyasal İslam; birey anlayışını ümmet anlayışıyla ikame eden ve farklı kültürel kimlikleri yok eden yanını Nalçik saldırıları ile bir kez daha açığa vurmuştur. Diasporada da durum farklı değildir. Türkiye Adige-Abhazları da siyasal İslam’ın etkilerine maruz kaldıkça Adige-Abhaz kültürel kimliği erozyona uğramakta, anayurda dönüş düşüncesi de dahil olmak üzere anayurt ile aramızdaki güçlü bağlar zayıflamakta ve zarar görmektedir.

Kayseri Kafkas Derneği olarak, başta Rusya Federasyonu olmak üzere tüm bölge ülkelerini Çeçenistan kaynaklı terörizme son verme konusunda işbirliğine çağırıyor ve başta Türkiye olmak üzere tüm bölge ülkelerini siyasal İslam referanslı terörist hareketlerin Kuzey Kafkasya'ya ihracının önlenmesi konusunda samimi bir çaba harcamaya davet ediyoruz.

Kayseri Kafkas Derneği olarak; Nalçik saldırılarında ölen kardeşlerimize Tanrı’dan rahmet diliyor, olaylara karışan bütün teröristlerin en ağır biçimde cezalandırılacağına olan inancımızla; Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nin yeni cumhurbaşkanı Arsen Kanokov'un şahsında Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nin acısını paylaşıyoruz.

Kayseri Kafkas Derneği
Yönetim Kurulu


Abrek-2
19.10.2005

Merhabalar,

Bu kınama metnini kaç kişiyle, kiminle, kimi temsilen aldınız ve yazıyı yazdıran zat kim? Merak ettim de. Acaba gerçekten Yönetim Kurulu’yla alınmış bir karar mı yoksa birilerinin tavsiyesi mi? Merak ettim de. Acaba hanginizin orada akrabası var sorabilir miyim? Merak ettim de. Olay bildiğim kadarıyla Kabardey’de geçiyor. Siz ikide bir Adige-Abhaz diyorsunuz; kim bu Adige-Abhaz nerde yaşıyorlar? Onlar sülaleyse neden iki tanesi var. Merak ettim de.

Şey sizi farklı kılan hangi kültüre saldırmışlar anlamadım da ayrıca saldırganlar Kabardey diyorlar, onlar farklı bir kültürden mi? Merak ettim de. Şimdi kafam karıştı siyasal İslam deyince Ürdün, Suriye, eski Osmanlı, Yahudileri de sayarsak İsrail din merkezli sanırım. Onlar niye okullar açtı, Çerkesce için. Ama Türkiye’ye de laik diyorlar ama okul açmak yasak. Hangi anlayış kültürel kimlikleri yok ediyor? Merak ettim de.

Şey başka bir soru: 70 yıl boyunca komünizm idaresindeyken kültürlerini çok mu iyi korumuşlar? O zamanlar insanlar su gibi akıyor muydu oralara? Şey Abhazya zaten Hıristiyan acaba onlarda siyasi Hıristiyanlığın etkisinde kalırlar mı? Çünkü Hıristiyan misyonerler cirit atıyormuş. Adigey’ de bir şey yok ki orası uzak. Kültürel erozyona yabancı evliliklerde giriyor mu? Kayseri’de pek çok ünlü Çerkes’in çocukları yabancılarla evleniyormuş. Pardon onlarda Müslüman'dı. Kabardey dedikleri yerde Müslümanmış onlara diyelim de dinlerinden çıksınlar, yoksa valla hiç birimiz gitmeyiz. Bu böyle biline.

Ya şey hani Rusya Federasyonu’ndan yardım ve işbirliği istiyorsunuz da Müslümanlara karşı Rus işgalcilerini mi çağırıyorsunuz? Bana kalırsa Amerika’ya da çağrıda bulunun hemencecik gelirler. Onlar alışkın bir gelirlerse valla çıkmazlar, sonra radikal İslamcıları da ararlar.

Ya birde ölenlere hangi Tanrı’dan rahmet dilediniz. Merak ettim de. Hem o teröristler zaten ölmüş gitmişler daha ne cezası vereceksiniz, bırakın rahat yatsınlar.

Çok sayın Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu gerçekten kim yazdı bu yazıyı?

HİİÇ… MERAK ETTİM DE.


Zeki Beshnibe
19.10.2005

Sayın Abrek kardeşim,

Ağzına sağlık. Çok güzel ifade ettin, sadece adı Müslüman olanların Kafkasya’ya bakışını.

Tüm dünyadaki Müslümanlara başlatılmış Haçlı seferlerini görmezden gelip kendilerinin de Müslüman olduğunu iddia ederek Müslümanlığı yok etmeye ant içmiş insanların oyunlarına sazan gibi atlayan sözde Çerkeslere ne demeli bilemiyorum.

İşte size en güzel örneği:
Önce Çeçenistan,
Sonra Osetya,
Daha sonra Kabardey,
Çerkes’i Çerkes’e düşürme operasyonu.

Tüm bunların Çerkeslerin birleşmesini önlemek adına yapıldığını nasıl göremez bir Çerkes, doğrusu anlamakta çok zorlanıyorum.

Nerede aydın geçinen Çerkes thamadeleri?
Nerede vatansever Çerkes aydınları?
Nerede vatan diyenler?

Vatan elden gidiyor haberiniz ola.

Hem de Ruslarla işbirliği yapan Çerkesler sayesinde. Tarihte olduğu gibi aynen devam ediyor. (Kabardey beylerinin Ruslarla işbirliğini Çerkes tarihi yazıyor.) Ne din devletinden ne de modası geçmiş komünizmden yanayım bu da böyle biline. Tüm vatan sever hemşerilerime saygılar sunarım.

Sayın CC yöneticileri görüşünüz belli. Sizden ricam eğer Çerkes’seniz lütfen elinizi vicdanınıza koyunuz ve yazdıklarımı bir düşününüz. Çerkeslerin üzerinde oynanan oyunları görmeye çalışınız. Dini görüşünüz ne olursa olsun Çerkes’seniz Çerkes gibi düşününüz.


Mehmet Can
19.10.2005

Sayın Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu ve çok Sayın Üyeleri,

Hepinize merhaba,

Türk siyasetinde bazı partiler için söylenegelen "halktan kopuk" diye bir söyleyiş vardır. Sık sık vurgulanır. Bu partiler genelde halkın düşündükleriyle ve ihtiyaçlarıyla pek ilgilenmezler. Sadece kendi ideolojilerini tekrarlayıp dururlar. Hiç bir zamanda istedikleri oy oranına ulaşamazlar.

Derneğinizin ismini "Kafkas Derneği" olarak adlandırmışsınız. Sizin değiminizle hedef kitleniz olan Adige-Abhaz olarak adlandırmanız daha isabetli olurdu kanaatindeyim. Kafkas kelimesi çok geniş bir coğrafyayı akla getiriyor. İsmi "Kafkas" olan bir derneğin bir kısım insanlarımızı dışlayarak teröristlerle eşdeğer tutma çağrışımları çok düşündürücü. Sizin bu bakış açınız Kafkas halklarını birbirinden koparacağı gibi arada düşmanlık tohumları ekecek bir yaklaşım tarzıdır.

Sadece teröristleri kınama haricindeki diğer yaklaşımınızı da Adige-Abzegh bir Kuzey Kafkasyalı olarak kınıyorum. Siz Adige-Abhazlar haricindeki kardeş milletleri dışlayarak hem bu milletlerden olan kardeşlerimizden hem de benim gibi düşünen diğer Adigelerden kopuyorsunuz. Merak ediyorum sayın üyelerinizden kaç kişi Çeçenler için sizin gibi düşünüyorlar.

İsminizin çağrıştırdığı gibi tüm Kafkasyalıları kucaklamak yerine neden ayrımcılık yapıyorsunuz?

Yoksa "dernekçilik" denilen yıllardan beri şikayet edilen din aleyhtarlığı ve siyasi tercihleriniz mi sizi bir araya getiren etmenler?

Saygılar.


Hatko Vural
19.10.2005

Sayın Mehmet Can;

Bir kısım Çeçenler, komşu ve kardeş Dağıstan Özerk cumhuriyetine saldırıp ikinci savaşı baştamak için bize mi sordular?

Nalçik'e gelip de bir halkın başkentine saldırmanın çok kardeşçe bir havası mı vardır?

Beslan'da küçük çocukları katlettirmek kardeşçe bir eylem midir?

İnsanlıkla çürüme arasında gidip gelen bu Çeçen-Rus savaşını, dış destekli (Arap-Türk-Amerikan) terör olaylarının neresini haklı buluyorsunuz? Söyler misiniz?

Çeçenistan da savaşlar öncesi sadece 952 bin nüfusa sahip bu halkı yok olmanın eşiğine getiren, yüz binlerce insanın kaybına rağmen hala savaşı sürdürmeye "görünüşte" iten sebepler ne acaba?

Savaşı kimler kışkırtıyor ve barış diyenlerin katil emrini "her iki taraftan da" kimler veriyor?

Saygılarımla.


Mehmet Can
19.10.2005

Sayın Hatko Vural,

Günümüzde savaşlardan belki de daha etkili propaganda olabilmektedir. Irak savaşından önceki medya haberlerini hatırlayın. Aslı astarı olmayan bir çok haber vardı. Sonuç bir ülkeyi ele geçirmek için senaryonun nasıl uygulandığını hep birlikte gördük.

Türk basınının olayları veriş şekline de bakarsanız bakış açımı anlayacaksınız. Kaldı ki yazdığım yazıda sizin sorularınızın muhatabı olabileceğim konular olduğunu zannetmiyorum.

Sizin sorularınızdaki konular tartışılabilir. O yazımda terörü kınamalarına katıldığımı da dikkatli okursanız göreceksiniz. Kafkasya'daki mevcut statükoyu tasvip etmiyorum. Halkımızın kırılmasına üzülüyorum. Benim eleştirim ismi "Kafkas" olan derneğin Çeçenleri "halkımız" olarak görmemesi, Rus gözüyle olaylara bakmaları.

Saygılar.


Abrek-2
19.10.2005

Sayın Hatko Vural,

Merak ettim de acaba Çeçenler, Dağıstan'a saldırırken yanlarında mıydınız, eğer oradaysanız Rus tarafında mıydınız yoksa Çeçen tarafında mıydınız? Hiiiç merak ettim de.

Çeçenlerin saldırdı dediğiniz Dağıstan toprağı nere biliyor musunuz? Hasavyurt diye bir kasaba. Yüzde 99'u Çeçen olan bir kasaba ve eski bir Çeçen toprağı aynı Mozdok'un Kabardey toprağı olduğu gibi. Şimdi merak ettim de Kabardey savaşsaydı Mozdok'a saldırır mıydı acaba? Yok o zamanda Asetin kardeşler derdi ki orası Asetin toprağı neden saldırdılar?

Ayrıca telefon numaranı verirsen bir dahaki saldırıları nere olacağını eminim size söyleyeceklerdir. En azından danışacaklardır. Ha merak ettim de Nalçik'e saldırırlarken de orada mıydınız, hangi taraftaydınız? Terörist Kabardey tarafında mı yoksa Rus tarafında mı?

Ha birde Beslan var. Eminim sizin çocuğunuzda onlar arasındaydı. Ama ya siz teröristlerin yanında mıydınız yoksa çocuklara bomba atan silah sıkan Rus askerlerinin tarafında mı? Maşallah her tarafta bulunmuşunuz.

Merak ettim de sizin eve polisten kaçan bir insan girse polis sizin evi sarsa bana mısın demeden en ağır silahları gönderse evde çoluk çocuk ölse polisimi yoksa saklanan adamı mı suçlarsınız. Her halde git arkadaş benim evimden başka bulamadın mı dersiniz yoksa polis bile bile bir kişi için bütün ev halkını öldürdüğünü ve esir alınabileceğini bildiği halde suçlu suçsuz herkesi öldürdüğünü kabullenir misiniz?

Merak ettim de hiç düşündünüz mü ya Çeçenleri bu kadar suçladığım yeter biraz da Rusları suçlayayım darılırlar ama az bir şey eleştireyim. Benimkisi merak işte. Birazda siz merak edin güzel bir duygu.

Ama sizde anlayın artık başka seçenek bırakmamışlardır. Moskova'da yaprak düşse Çeçenler düşürdü diyorlar. Hani bu kadarı da olmaz ki.

Merak ediyorum merak edecek misiniz? Ha merak ettiğiniz bir konuya rastladım. Savaşın hala neden devam ettiği konusu. Gerçekten öğrenmek istiyorsan Rus komutanlara ve Putin'e sor onlar eminim söyleyeceklerdir.

Selametle ve merakla.


Hatko Vural
19.10.2005

Sayın Can,

Kaldı ki Çerkesler (Adige), açtıkları tüm derneklere Kuzey Kafkasya adını vererek bir bütünleşme ve toplanma çabası içinde olmuşlardır. Çerkeslerin açtığı hiç bir derneğin adı Çerkes derneği olmamıştır.

Ama kendilerini ayrı tutanlar kurdukları vakıf ve derneklerle diğer halklar olmuştur. Alan vakfı, Abhaz dernekleri, Karaçay-Balkar dernekleri, Çeçen dernekleri ve yardımlaşma komiteleri vb...

Siz önce Türkiye'de çoğunluğu oluşturan ve bir arada olmak için gayret sarf eden Çerkesleri kınayacağınıza; dönüp sadece kendi halkı adına dernek, vakıf kuranları kınayın ve ya sorgulayın.

Saygılarımla.


Mehmet Can
20.10.2005

Sayın Hatko Vural,

Son paragrafta dahil söylediğiniz yazınızın altına imzamı atıyorum.

"BİZ"i biz olmaktan çıkarıp daha kolay yutmak için küçük lokmalara ayırmaya çalışan (maalesef muvaffak olduklarını gördüğüm) tüm güçleri lanetliyorum. Bu oyunlara gelerek onların amaçlarına hizmet eden tüm ayrılan gurupları ve hepsini kucaklamaktan vazgeçtiğini gördüğüm marjinal dernek!!! ide kınıyorum.

Saygılarımla.


Shogen Mahmut
20.10.2005

Çok kıymetli arkadaşlar,

Siz zaten savaşa şimdiden kendi aranızda başlamışsınız bir tek elinizde silahlarınızı göremiyoruz. Hepinizin Kafkasların ve Kafkas insanının iyiliğini istediğinizden eminim ama bu bizim tarih boyunca yaptığımız ama hiç ders alamadığımız bir hatadır.

Bir anlık kızgınlıkla pire için yorganı yakma alışkanlığımız, bizden de beklenen zaten budur, oynanan büyük oyunlarda küçüklerin piyon olması her zaman istenen ve kaçınılması nerdeyse imkânsız bir durumdur. Şu anda da olan budur, buna engel olamamışsak ve ya olamayacaksak lütfen herkes bu olaylardan en az yarayla kurtulmamız için elinden geleni yapsın ve sağduyulu olsun.

Yaşayacağımız bir büyük felaketi daha kaldıracak kadar ne bedenlerimizde güç ne de gözlerimizde yaş kalmamıştır.

Her ne istiyorsak sabırlı olmayı öğrenmeliyiz.

Saygılarımla.


Qaberdey
20.10.2005

Merhaba,

Kayseri Kafkas derneğinin açıklaması var bu sitede. Açıklamalara katılıyorum. Ancak bir cümleyi tekrar tekrar kullanmış: "-Öldürülenler Adige ve Abhaz'dır" diye.

Bu yanlış. Her iki taraftan da, sivilden de, polisten de ölen ve öldürülenlerin tamamı Kabardey ve Balkar'dır. Ölen ve ya öldürülen Adige ve Abhaz yoktur.

Abrek-2 kardeşim,

Ağzına sağlık.

Saygılarımla.


Wıdpane
20.10.2005

Merhaba,

Çok önemli bir sorunumuza dikkatimizi çektiğiniz için teşekkür ediyorum.

Ne ilginç ki Adige sözcüğünü kullananlar mikro milliyetçilikle, bilmem ayrımcılıkla suçlanıyorlar. Genelde de Adigeler bu ön yargı suçlamalarından etkilenerek, susmaktalar ya da Kuzey Kafkasya demektedirler.

Abhaz, Çeçen vs. mikro milliyetçilik değil. Ne tezatlık değil mi?

Dostça selamlarla.


İron
20.10.2005

Sayın Abrek-2

Rusların çıkarı olması durumunda Kafkasya'da tek bir Çerkes'i sağ bırakmayacağı konusunda sanırım hem fikiriz, bu yüzden Beslan olayında adı geçenlerde Ruslar kadar suçludur.

Saygılar.


Şhalaxho
20.10.2005

Merhaba,

Çeçen savaşlarının Türkiye diasporasına yansımaları sancılı olmaktadır. Üst yapı kurumlarımız bir süredir vurgusu yapılan Adige Abhaz birliğini açıkça ilan etmektedirler. Kayseri derneği hedef kitlesi bölgesinde Çeçenlerde var ama onlar dikkate nedense alınmıyor. Çeçen savaşındaki en vurucu söylem savaş ateşini Kafkasya’ya yaymak şeklinde ifade ediliyordu. Bunun denemeleri de malum. Çeçenlerin büyük çoğunları kendi vatanlarında iken Adige-Abhazlar açısından durum tam tersinedir. Bu gerçek dikkate alınmadığı için bir ayrışma daha erken vuku bulmaktadır. Adige-Abhaz derneklerinin yönetici profilleri ve fikriyat yapısı Çeçen savaşını motive eden etkenlerden çok farklı göstergelere sahiptir. Sıkıntı bundan da kaynaklanmaktadır.

Adigey’in Krasnodar’a kaynaştırılması gündemde iken Kafkasya dışı tepkilerin olumsuz etki yapacağı açıkça vurgulanmaktadır. Vatana ilgi duymak kimleri rahatsız eder? Bunu da okuyucuya bırakıyorum. Dün öyle değildi Abhazya’da Gürcü eşkıya kuvvetlerine karşı
Çeçen savaşçılar efsane olmuşlardı. Dağ halkları deniyordu. Rusya en zayıf anındaydı.

HIRİSTİYAN ABHAZYA’YA DESTEĞE GELEN ÇEÇENLER O ZAMAN RADİKAL DEĞİL MİYDİ ki Gürcü kilisesi dindaşları olan Abhazların katline fetva vermişti. Çeçenler Gürcülere unutamayacakları bir ders verirken şimdi ne değişti?

Değişen şu; Abhazya başından beri Rusyasız değildir. Çeçenlerin bile gelmesine Rusya ses çıkarmamıştır. Çeçenlerin 2 savaş öncesi yaptığı hatalar ve Rusya’nın bilinçli kamuoyu yönlendirmeleri sonun başlangıcı oldu. Rusya artık güçleniyordu. Arka bahçesini ayıklayacaktı. Çeçenlere karşı her türlü savaş acımasızca uygulandı.bir ülke açık toplama kampına döndü. Budenovs baskın sonra dönüşte Kabardey’den geçen Çeçenler sevgi görürken 1. savaşta İnguşetya’da halk tankların önüne yatarken artık çok şey değişmişti. Rusya bastırıyordu. Savaş artık bir halkı toptan terörist ilan etme boyutundaydı. Diasporada insanlarımız çok farklı iki söyleme sıkıştırıldı.

ÇEÇENLERE DESTEK OLMAK DİNCİ ŞERİATÇI VAHHABİST OLMAK DEMEKTİR. DEMOKRAT ADİGE VE ABHAZ HALKLARI BUNU KABUL ETMEMELİ. Bu birinci yaklaşım ÇEÇENLERE DESTEK VERMEYEN CUMHURİYETLER RUS İŞBİRLİKÇİSİ YÖNETİCİLERİN ELİNDEDİR. BU CUMHURİYETLER KAFKASYA’NIN ÖZGÜR VE BİR OLMASININ ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR.

DOLAYISIYLA BU ANLAMDA DÇB VE Adigey ile diyalog Rusist olmaktır. Bu da ihanettir. Kısaca böyle iki görüşün arasına sıkışıp kaldık. Türkiye bu bağlamda da yapılanmalara sahip. Kafkasyalılar Türk, Rus diyalogu ve işbirliği ile de tarihi yalnızlıklarıyla bir daha yüzleşti. Beslan ve Nalçik daha çok tartışılacak. farklı bir platformda Basayew bile Rus elemanı diye tartışılıyor. Savaşın birde rantı var. Artık ne olur bilinmez.

Türkiye’de Adige-Abhaz birliği daha açık dile getirilecektir. Doğu Kafkasya artık dile gelmeyecek. Zaten sayıca da çok azlar. Bu bazı yapılarca böyle...

Geçmişte yıllarca Adige yokmuş bütün Kafkasyalılar Doğu Kafkasyalı imiş gibi düşünüldü. İnsanlar dinlenmedi. Bu da bir gerçek.

Adige-Abhaz birlikteliği sayın Bagapş’ın son temaslarıyla da açıkça ortaya çıkmıştır. Abhazya cumhurbaşkanlığı seçimlerinde diaspora neyi tartıştı, sonuç ne oldu hatırlayalım. Türkiye micro-milliyet vurguların yapıldığı dernekler cennetidir. Üstelik bunlarında haklı gerekçeleri vardı. Artık gerekçe yok ama dernekler var. Türkiye’de tek bir dernek Adige adını tüzük değişikliği ile aldı. Onunda başına gelmeyen kalmadı. Kuzey ile başlayana da bölücü ajan yakıştırmaları yapılmıştı.

Adige-Abhaz birliğinin de sağlıklı yürüyeceği çokta belli değildir. Zaman gösterecek.

Nalçik’i savunanlar bellidir. Bu saldırıdan sonra Putin merkezi otoritenin yetkilerini daha da güçlendirmek isteyebilir. Örneği olduğu üzere Adigey’de Krasnodar’a kaynaştırılabilir. Tarihi topraklardan kalan parçada çok görülüyorsa ya da Adigey’in feshi çıkarsa o zaman dönüşçüleri göreceğiz.

Türkiye’de üst yapı kurumlarımızın eğilimleri açıktır. Dönelim diyenler olduğu gibi, Türkiye’deki diğer halklarla beraber daha çok demokrasi ve özgürlük mücadelesi yapalım diyenler vardır. Bu söylem bu sitede de bazen vurgulanmaktadır. Önemli olan halkın bakışıdır. Halk ile üst yapı kurumlarımız adeta alakasız gibidirler.

Önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği boyutu ile olacakları hep beraber göreceğiz.


Mecit Tav
20.10.2005

Merhabalar,

Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu’nu gerçekleri dile getiren bu bildirisinden dolayı tebrik ediyorum. Yarası olduğu için gocunup bildirinin sağını solunu eleştirenleri de bir tek kez olsun samimiyetle bu bildiriyi objektif olarak değerlendirmeye davet ediyorum.

Kayseri Kafkas Derneği'nin de kurucusu olduğu Kafkas Dernekleri Federasyonu Dünya Çerkes Birliği Üyesidir. DÇB genel kurulunda alınan karar doğrultusunda Adige-Abhaz Kültürü asıl iştigal konusu olarak belirlendiği için sanırım bildiride de bu şekilde geçmiştir. Adige ve Abhazların kardeşliği ve iç içe geçmişliği ve Kabardeylerin Adigeliği sanırım tartışmasızdır.

Bildirgenin kimin elinden çıktığı veya kimlerin katkıda bulunduğu hususundan çok, bu bildirgenin sorumluluğunu taşıyacak yönetim kurulunun bildirgeyi görüşüp yayınlayıp yayınlamama konusunda karar alıp almadığı sorgulanmalıdır ki, bildiğim kadarı ile bu bildirge yönetim kurulunun 18.10.2005 tarihinde yaptığı olağanüstü toplantıda görülüşüp yayınlanması konusunda karar alınmıştır.

Birilerinin yaşanmış ve yaşanan gerçekleri göz ardı edip "Birleşik Kafkasya" hayalinin etkisi ile yaptığı eleştirileri ise şahsen hiç ciddiye almıyor, cevap bile vermeye gerek görmüyorum.

Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu’nun benzeri olaylarda benzeri duyarlılık göstergelerinin devamını diliyorum.

Saygılarımla...


Kaya Şenvar
20.10.2005

Merhabalar,

Sayın Hatko Vural'ın yazdığı her iki yazıya da katılıyorum.

Özellikle en son yazdığı yazının altına özel olarak okkalı imzamı koyarak bu konuya ek olarak fikrimi beyan etmek istiyorum.

Acilen özellikle Türkiye'deki derneklerin, yani Adige yoğunluklu Kafkas Kültür Derneklerinin isimlerinin değiştirilmesini ve hemen Adige Derneği tanımlamasıyla tabelalarını yenilemelerini öneriyorum. Bu birinci önerimdir.

Eğer bu önerime ek olarak genel teamül kabul ediyorsa ve köken olarak da Abhazlarla amca çocukları olduğumuzu varsayarak, ikinci önerimde, "Adige-Abhaz Dernekleri" tanımlamasıdır.

Bu her iki önerimin sonucunu yanlış algılanmamasını diliyorum. Bu fikrimin sonucunda, "... Siz bizlerden değilsiniz..." mantığı ya da hedefi yoktur. Sadece son 12-13 yıldır süregelen savaşlarda ve kimin hangi saflarda durduğu ve kardeş mentalitesi ile kimlerin samimi olduğu ortaya çıksın mantığıdır.

Bu arada, Adige sorunuyla ne zaman ilgileneceğiz? Bu da önemli bir soru işaretidir. Kısaca fikrimi beyan ediyorum...

Herkese Selamlar...


Şhalaxho
20.10.2005

Sayın Qaberdey

Adige sözcüğü Kabardeyleri kapsamıyor mu? Ne demek ölenlerin içinde Adige yok. Bunlar farklı mı? Abhaz olmadığı doğrudur. Abhaz; Adige-Abhaz birliğine atfen kullanılmış olabilir.


Erkan Batır
20.10.2005

Sanırım terminolojik bir problemle karşı karşıyayız, Adige üst başlığı Kabardeylerin de içinde olduğu bir aidiyeti tanımlar. Sı Adiges denildiği zaman kastedilen budur. Sı Kabardeys diyen kaç kişi duydunuz?

Saygılarımla...

Dr. Nejdet HATAM'ın da sıkça dillendirdiği, sizin de katıldığınız ve diasporadaki Kafkas Derneklerinin adlarını biran önce Adige-Abhaz Dernekleri olarak değiştirmesi hayati bir gerekliliktir. Nalçik saldırıları vesilesiyle tekrar gündeme gelen ve pek platforma devam eden bu tartışmanın, kolektif aklı bulmamıza hizmet edecek üslup ve içerikle devam etmesini diliyorum.

Erkan BATIR/Hakaşe


Hatko Vural
20.10.2005

Sayın Abrek-2;

Merakınızı gidermek babında bildiklerimi izninizle arz edeyim: Daha öncede ifade ettiğim gibi şahsi görüşüm olarak Kafkasya'da kardeşlik falan iddiasında değilim.

Kabardey’e yapılan kahpece bir saldırıdır. Bu konudaki fikrim bu. Rus mentalitesini sorgularken; polisten kaçan adam filan derken dikkat edin. Adam gibi adam olsa o kaçan kişi; gidip de kendi canın derdine masum insanları kalkan yapmaz. Çıkar meydana çatışır, adam gibi ölmeyi becerir. Adam olmayı beceremeyenleri adam sıfatıyla burada savunmayın.

‘’Dağıstan neresi biliyor musunuz’’ diye sormuşsunuz evet biliyorum, ancak siz bilmiyorsunuz galiba! Çünkü Basayev komutasındaki Çeçenlerin Ekim 99' da saldırarak ikinci Çeçen-Rus savaşını başlattığı Dağıstan yerleşkeleri Hasavyurt değil, Karamaki, Çobanmaki ve Bothlik adlı kasabalardır. Ayrıca Dağıstan’da bu çevrelerde 56 bin Çeçen yaşmakta ve buranın bazı gençleri de birinci savaşta Çeçen ulusal muhafızlarına katılmışlardı. Çeçenlerin amacıda zaten buraları fiili müdahale ile Çeçenistan’a dahil etmekti. Bu söylemde yeni değil. Bunu başaramayınca da olayı İslam’i motiflerle süsleyerek -güya- oradaki vatandaşlar kasabalarında şer-i yönetim kurmak istemişler Ruslar buna izin vermeyince de aralarında silahlı çatışma çıkmış, Çeçen kardeşleri de onlara yardıma gitmiş vs..

Çeçen kardeşlerinize bir bakarsanız onların sizin zannettiğiniz gibi Kafkasçı olmaktan çok Çeçen milliyetçisi olduğunu göreceksiniz.

Mozdok (Mezdegu-Sağırorman) Kabardey bölgesidir. Doğru. Ama vaktiyle kardeşçe yardım ve genişleme adına Kabardey Milli lideri Betal Kalmık tarafından Osetlere verilmiştir.

Kabardeyler savaşsaydı Mozdok’a saldırır mıydı bilmiyorum.

Kabardeylerin savaşması, Kabardey etnik coğrafyası ile de sınırlı kalmaz bunu da belirteyim.Ama orası Mozdok, Adige toprağıdır.

Bu konuda yukarda yazdığıma katılıyorsunuz galiba? Çeçenler sadece Dağıstan saldırısının amacı ülkenin bu bölümünü Çeçenistan’a katmaktı.

Eğer Müslüman'ım diyorsanız. Allah'ın kitabında ‘’yaptığınız anlaşmalara titizlikle uyun’’ der. Bununda peygamber tarafından fiili uygulaması mevcuttur. Ama yapacak daha iyi bir işiniz yoksa ya da ülke yönetmeyi beceremeyip önce başbakanlıktan istifa edip sonra halkın seçtiği devlet başkanını hainlikle suçlayıp, iç savaş çıkartırsanız bu da yetmezmiş gibi yaptığınız anlaşmaları hiçe sayıp dış ülkelere emrinizdeki fedailerle saldırıp savaş çıkarırsanız, bunun vebalini de üzerinize alırsınız.

Ben savaş meraklısı değilim. Hayatında eline silah alıp da bir canlıya kurşun sıkmadım.

Mahluklarında savaş merakını anlamakta zorlanıyorum.

Akıllı insanlar sırf kendilerine ‘’korkak’’ denmesin diye aptalların peşinden gitmemeli, giderlerse sonuç Çeçen felaketi gibi olur. Bunu daha öncede söylemişiz. Sonuçta ortada Çeçen halkına Allah'tan sabır ve bu cani güruhtan bir an önce kurtulmayı nasip etmesini diliyorum.

Çeçen halkının daha fazla zayıflatılması önlenmelidir.

Savaşın neden devam ettiğini merak ediyorsanız 4 üncü karısını Ruslardan alan Şamil Basayev’e sorun o söyler size.

Başka merak ettikleriniz varsa çekinemeyin sorun lütfen.

Saygılarımla.



Abrek-2
20.10.2005

Merhabalar,

Erkan Batır'a Biz aslında terminolojik problemden ziyade zihinsel bir problemle karşı karşıyayız. Merak ettim de neden Abazaları da Adigelere yakın buluyorsunuz ki? Eşiniz mi Abaza yoksa? Onlar değil mi?

Adapazarı'nda, İstanbul'da biz ayrıyız diye dernek kuran çatışma içine giren kim? Merak ettim de, ya hep ben merak ediyorum neden siz merak etmiyorsunuz? Ben onların dilini de anlamıyorum. Hem Asetinlerle komşuyuz. Neden Adige-Asetin derneği olmasın? Bunlarda A ile başlıyor nasılsa. Bir şey daha merak edeceğim Kabardeyler Adige değil ki onlar Kabardey neden Adigelerin ismini çalıyorlar? Hiç merak etmediniz mi? Adigey bayrağı marşı sınırları başka Kabardeylerin ki başka. İsmini koyacaksanız Kabardey-Abhaz derneği olsun. Güzel bir düşünce. Merak edeceğim olup olmayacağını. Meraklısına.

Saygılarımla

Sayın Hatko Vural,

Merakımı bırakın gidermeyi daha da körükledi yazdıklarınız. Nalçik Kahramanları saldırdığında herhalde ölen onlarca nateröristler oradaki sivil halkla çatışırken ölmedi. Savunduğunuz Ruslar vurdu.

Onlar kahramanca savaşırken öldüler. Saldırdıkları yerleri hiç mi merak etmediniz KGB-FSB binası, içişleri binası, çoğunlukla Rusların bulunduğu yerler. Merak edipte ölenlerin sayısına, ismine baksaydınız, nasıl öldüklerini merak etseydiniz ADAMLIĞIN tarih sayfasına orada yazıldığını idrak edebilirdiniz.

Tarihi merak etmeniz güzel ama hala eksik. Olay sınırdaki Hasavyurt kasabasında başlayıp daha sonra Botlik tarafına kaymıştır. Şimdi merak etsem 1. Çeçen-Rus savaşına gitsem orada bulunsam birkaç yıl yaşasam, halkı anlamaya çalışsam her şey yolunda giderken Ruslar birkaç hain Çeçen'i kandırsa para verse adı Rus-Çeçen savaşı değil de, Çeçenlerin kendi iç savaşı dese, yıllarca Rus asker ve silah destekli savaşsalar, savaş bitse sonra Ruslar yine ortalığı karıştırsa, oyuna getirse Çeçenistan'a saldırsa ne dersiniz bu hayal gücüne.

Ya merak ettim Mozdok'u Osetinler'e verdik Nalçik'i de Çeçenlere versek ne olur ki zaten Balkarlarda istiyor verelim onlar paylaşsın toprak çok nasılsa.

Kabardey savaşa girerse Kabardey bölgesiyle kalmaz diyorsunuz merak ettimde siz mi gideceksiniz yardıma yoksa 100 binlik Adıgey mi?

Kahretsin yine merak ettim bu bilgileri Rus istihbaratından mı aldınız? Onların söyledikleriyle örtüşüyor da. Bizim milletimizin hepsi akıllıdır, cesurdur, aptalların değil korkakların peşinden gitmez.

Şamil Basayev'in yerinde olsanız siz değil 4-14 tane Rus kızı alırdınız nüfusu artırması lazım. Üstelikte gerçekten güzeller boşuna Karadenizli Lazları baştan çıkarıp evliliklerini bozmadılar.

Hem ben Basayev'e merak edipte sordum zaten. Ya siz merak edipte Putin'e sordunuz mu?


Şhalaxho
21.10.2005

Adige tek başına yetmez mi? Eksiği mi var?


Erkan Batır
21.10.2005

ABREK-2'ye,

CC sitesi, senin hiçbir tarihi gerçekle örtüşmeyen ve hiçbir bilimsel veriye dayanmayan çapsızlığının zemini olmuşsa, sana söyleyeceğim tek şey kimliğini açıklayacak kadar medeni cesaret sahibi ol da istediğin platformda herkes eteğindeki taşı döksün?


Abaza Kenan
21.10.2005

Sayın Abrek-2

Merak ettim bu konuşma tarzını nerden öğrendiniz. Sadece merak ettim. Siz milletle dalga geçiyor gibi konuşarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Neden sadece Çerkes olarak kendi ailenizin kaldığını düşünüyorsunuz? Bir Çerkes toplumunda hele ki CC gibi çok kalabalık bir platformda böyle konuşma hakkını kimden alıyorsunuz?

Sadece merak ettim, bu şekilde konuşmayı sadece kendinizin mi bildiğini sanıyorsunuz? Kimliğinizi açıklayacak mısınız?

Saygılar


Mamish
21.10.2005

Abrek,

Kafkasyalıları kızdırmadan dert anlatmak lazım.

Ayrıca; Birazda RUSLARI KINASAK?

Ayrıca Kayseri Derneği'nde bu bildiriye imza atanların hepsi Ruslar tarafından topraklarından sürülmüş insanlar değil midir?

Neyse, Kayseri'de, iki sokak ötede de Uygur Türkleri derneği olması lazım.

Hani şu mavi Türk bayrağının bile asılmasının yasak olduğu yer.

Türkçülüğün kalesi, Kayseri’de hem de.

Adigeler farklı mı davranacaktı ki?

Resmi açıklama ile açıklamayı yapanların gönüllerindeki gerçekleri karıştırmayalım isterseniz.

Biraz RUSLARI KINAYINIZ, sembolik bile olsa yapınız bunu.

Saygılar.


Mehmet Can
21.10.2005

Sayın Mecit Tav,

Kayseri Kafkas Derneğini eleştirmemiz konusunda yazdığınız bizleri aydınlattığınız için teşekkür ediyorum.

Anlayamadığım bir nokta var ki, sizinle aynı fikirde olmadığımız için bizim bu konuda ne gibi bir yaramız olsunki "gocunalım".

Lütfen seviyemizi koruyalım."gocunmak" ve yazdığınız yazıda küçümseyici tavır takınmanız size de saygı duymamıza engel olabilir. Karşınızdakini tanımadan küçük çocuk muamelesi yapmaktan vazgeçin.

Meşhur "vize alamama'' konusunda belki sizin yaranız vardır kim bilir?

Saygılar.


Gupse
21.10.2005

Sayın Kenan Merhaba,

Çok haklısınız, yazdıklarınıza katılıyorum, dün Abrek-2'nin yazdıklarına yanıt yazmayı düşünüp vazgeçmiştim; ki yazacaklarım da onun tarzına denk düşecekti. Fakat sizin eleştirinizle birlikte sağlıklı düşünebilen ve davranabilen Adigelerin olduğunu hatırlattığınız için teşekkür ederim.

Gelecekte ve umutlarımız da hep bu temelde yaklaşan insanlarımızın çoğunlukta olması dileğiyle diyorum.

Sorunlara sahip çıkabilen, akıllıca çözümler üretebilen, kendi sorunlarını çözemediği halde halkının sorunları konusunda ahkam kesmeyip gerçekçi olan bireylere çok ihtiyaç var. Provakatif söylemler ve yaklaşımlarla değil de sağlıklı bireylerle olabilmek esas olan.

Özelde Adigelerin, genelde ise Kafkasya, Ortadoğu v.b tüm halkların yaşadığı ve dünya da savaşların bile duygusuz ve ruhsuzca film izler gibi izlendiği sadece yaşayanların algılayıp hissedebildiği ki, bizim de yaşadığımız ülkelerdeki sorunlardan çok bağımsız olmamasına rağmen günlük yaşam ve koşturmaca içerisinde maalesef çok iyi algılayamadan ya da çözüm üretemeden duyarsız kaldığımız ya da güç oluşturamadığımız için o sorunlar ile yaşamayı alışkanlık haline getirdiğimiz, sadece yakınarak ve belki de kendimizi bir şekilde ikna ettiğimiz bir yaşam periyodu olan bir tarih yaşıyoruz.

Adigelerin geleceğini yaratmak önce Adige olmak ile başlar ve biz ne kadar Adige'yiz?

Saygı ve sevgi ile başlar diye biliyorum; buna eklemek isteyen varsa buyurun, fakat karşı çıkan olacağını sanmıyorum. Ne kadar zenginse hayatımız işte bu çağda Adigelerin varoluşu da o kadar zengin olacaktır.

Tüm Adigelerin; gerçekten saygıyla, kültürel zorunluluktan değil yaşama ve insanlara bakışından yani gönüllü olarak hep beraber hareket edebilmesi ve başarması dileğiyle.

Saygılar.


Tsey Volkan
21.10.2005

NE CİHAT NE ÜNİTER DEVLET...

Merhaba,

Nalçik'te ki gelişmelere de dini merkezli bakan bir gazetenin fırsat bu fırsat diyerek kendi formülasyonlarını güçlendirdikleri yorumundan din eksenli cümlelerini çıkardım. Geriye kalan cümlelere baktığım da galiba ciddi bir enformasyonla karşılaştım.

“(...) büyük bir dram yaşandı. Türk basınına göre olay, "Çeçenlerin bir operasyonu" ve "Rus güvenlik güçlerinin asayişi sağlaması”ndan ibaretti.

Gerçekte ise Rus derin devletinin bir grup Kabardey (Çerkes) ve Balkar (Türk) genci üzerinden yürüttüğü büyük bir manipülasyon-provokasyon operasyonuyla karşı karşıyayız. "Terörle mücadele" adı altında daha uzun süre devam edeceğe benzeyen bu operasyon... bölgedeki özerk cumhuriyetlerin mütemadiyen kargaşa ürettikleri intibaını uyandırarak Rusya’yı -üniter bir devlete dönüştürme- mücadelesinde mevzi kazanmaya hizmet ediyor.

Sovyet rejiminin çökmesinden sonra Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nden birçok genç, İslami ilimler tahsil etmek için Suriye'ye, Ürdün’e, Mısır’a, Suudi Arabistan'a gitti. Bu gençler ülkelerine geri döndüklerinde halklarını yadırgadılar, "Böyle Müslümanlık olmaz!" diye haykırdılar. Neticede halkı kendilerinden soğuttular ve Kafkasyalıları birbirine düşürmek için her daim fırsat kollayan infak ehli Rus gizli servisinin eline "müthiş bir koz" verdiler.

Putin düğmeye bastı ve FSB (KGB'nin yerini alan gizli servis) beş aşamalı imha harekatını başlattı.

Birinci aşama: Hiçbir şiddet olayına karışmayan gençler güya ihbar üzerine "Vahhabi" ve "terörist" diye evlerinden toplanıp polis merkezlerinde işkenceye alındılar, sonra da "yanlış alarm" diye serbest bırakıldılar. Kabardey-Balkar kamuoyunun "Vahhabi teröristler" efsanesine "ısınması" ve dindar gençlerin şiddete yönelerek "meşruiyet zemini" oluşturmaları temin edilmeye çalışılıyordu. "Vahhabiler"e zaten tepkili olan ortalama vatandasın tezgâha gelmesi içten bile değildi. Fevri çıkışlarıyla dikkat çeken "Vahhabiler" de tezgâha gelmeye pek müsait görünüyorlardı.

İkinci aşama: Gizli servis elemanlarına sağda-solda birkaç şiddet eylemi düzenletildi. Bu eylemlerin faturası, daha önce göz altına alınarak vahhabi / terörist oldukları yönünde bir intiba uyandırılmış olan gençlerden bazılarına çıkarıldı. Bunların birçoğu tutuklandı, birçoğu da yer altına inerek kendilerine tuzak kuran FSB ajanlarına ve peşlerine takılan polislere saldırmaya başladı.

Üçüncü aşama: Nalçik'te sıkı yönetim uygulamasına geçilerek, yer altındaki gençlerin dağlara sığınması temin edildi. Böylece Moskova’nın çizmeye çalıştığı resim (yeni bir Çeçenistan resmi) tamamlanmış oldu.

Dördüncü aşama: Aranan gençlerin akrabalarına ve arkadaşlarına rehine muamelesi yapıldı. Evlere düzenlenen polis baskınlarında ve karakollardaki sorgulamalarda şiddete başvuruldu, kadınlar taciz edildi. Rus ordusuna bağlı özel birlikler (Çeçenistan'daki amansız mezalimiyle tanınan "Omon" birlikleri) Nalçik'te "terörle mücadele" bahanesiyle yapılan bu tahrikler, dağlardaki gençleri şehre çekmeye matuftu.

Beşinci aşama: Dağlardaki gençler intikam için şehre döndüler. Başkent Nalçik'teki İçişleri Bakanlığı ve FSB binalarına saldırdılar. Sürpriz bir baskın düzenlediklerini sanıyorlardı, fakat asil sürprizi Moskova yaptı. Rus birlikleri teyakkuz halinde onları bekliyordu. Tuzağa düşürülmüşlerdi. Kuşatıldılar ve katledildiler. Askeri tecrübenin zerresine sahip olmadan muharebe meydanına girmeye zorlandı ve ortadan kaldırıldı.

Şimdi Moskova, "terörün kökünü kurutmak" için Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde "vahhabi kılıklı" kim varsa tepesine binecek ve bu "top yekun savaş”ta muhtemelen geniş halk kitlelerini de yanında bulacaktır. Komplonun bir parçası da buydu zaten. Kabardey-Balkarları birbirine düşürmek. “İşkence yapan polis de, işkence gören genç de” Kabardey-Balkar İçişleri bakanlığı ve FSB binası ile polis merkezlerine saldıran genç de, bu binaları koruyan polis de Kabardey-Balkar. “Vuran da, vurulan da Kabardey-Balkar”… Peki Rus neci? Rus, düzen sağlayıcı! Ordusunu gönderdi ve masum Kabardey-Balkar güvenlik görevlilerini katleden teröristlere hak ettikleri cezayı verdi! Şimdi Kabardey-Balkar halkına düşen, kurbanların kanlarını yerde bırakmamak için Moskova’nın herhangi bir x’e karşı mücadelesini var gücüyle desteklemektir!”

Saygılarımla.


Abrek-2
21.10.2005

Değerli Katılımcılar,

Yazı yazan arkadaşlar, Abrek-2 bu yazıyla uzun bir arayla son veriyor. Ama ayrılırken de pek çok şeyi hala merak ederek.

Kayseri Kafkas Derneği'nin yayınlamış olduğu bildiriyi gerçekten dernek yönetim kurulumu yazdı yoksa siz mi yazdınız? Eğer siz yazdıysanız dernek yönetiminde misiniz, yok değilseniz bunu yazma cüretini(tabi dernek adına)nerden buluyorsunuz? Yazıyı yazan dernek yönetiminden birilerinin ismini alabilir miyiz? Bu bildiri yönetimin tamamının ortaklaşa almış olduğu bir bildiri mi? Yönetimden kaçının haberi var? Bu sorular adı Kafkas olan derneğin yaptığı açıklama hepimizi ilgilendirdiği için sorulmuştur. Tabi biraz da merak var.

Pek çok kişi yazılarımı eleştirdi üslubumu beğenmedi. Şu açıkça bilinmelidir ki yazarken kesinlikle hiç bir art niyet taşımadım. Kimseyi kırmak istemedim. Özellikle bazı konulara MERAK EDİYORUM diye vurgulamamın sebebi bazı şeylerin ortaya çıkıp bilinmeyenleri ortaya çıkarmak, özellikle haddi olmayan kişilerin haddini aşan yazılar yazmasındaki amacı sorgulamak, bir tarafın propagandasını yaparken öteki tarafı sürekli kötü göstermelerinin amacını açıklattırmaktır. Çünkü günümüzde bir kazı bile güttürmeyeceğiniz insanların çeşitli platformlarda boy göstererek üç beş yabancı terminoloji kullanarak kendilerini üstün kılan kişilere biraz bakmak istedim.

Sayın Abaza Kenan, Çerkes kalanlar olarak sadece ailemi saymamın nedeni ise, her insanın kendi ailesinden sorumlu olduğunu belirtmek istememdir. Yoksa ne haddimize Çerkeslik kiloya ayarlı değil ki tartasın.

Sayın Erkan bey, yazdığınız düzeysiz ve seviyesiz yazınız için sizi kınıyor bende sizin çapınızı öğrenmek için sabırsızlanıyorum.

Sayın Mamish, Abrek derken bana mı hitap ettiğinizi anlayamadım. Benim rumuzum Abrek-2. Ben olarak algılarsam Rusları kınamaktan bahsediyorsunuz. Bu soru bana ise çok teessüf ediyorum. Yazılarımı okursanız kimin kimi savunduğunu anlarsınız. Rusları bırakın kınamayı yerden yere vuran ben o soruyu lütfen bilgisayarların öteki tarafındakilere sorun.

Gupse hanım, yazılarımı yeterince anlamamışsınız. Siz hiç bir şeyi merak etmediniz mi hayatınızda? Hep olumlu mu baktınız her şeye? Sizin aradığınız birey türü yıllardır zaten başımızda. Bir adım yol gidemeden sürekli gerilememizin sorumlusu onlar değil mi? Halkımızı sağ sol diye derneklerde bölen dindar dinsiz diye ikilik yaratan onlar değil mi? Tabela dernekçiliği yapan onlar değil mi?Dernek diye açtıkları binalara siyaset sokup tabanın kaçmasına sebep olanlar onlar değil mi? Tabana inip bir araştırma yapıldı mı? Dernekler kapatılıp yerine kumarhaneler açılmadı mı? Kullananlar elit kullanılanlar halk olmadı mı? Birileri politikaya atılmak için dernekleri kullanmadı mı? Kendileri derneğe sol yaftası vururken sağ politikasının derneğe girmesi engellenmedi mi? Bütün bunları farklı bir üslupla öğrenmek istedim. Yani hep MERAK ETTİM. Artık kullanılmak istemiyorum. Eğer dernekler başarılı olduysa aynı kültürü hatta aynı dili paylaşan dernekler çoğalmaktadır. Bir araya getirmeye çalıştığınız Abaza dernekleri bile paramparça. Yarın onların sizi tekrar terk etmeyeceğini nerden biliyorsunuz? Çıkarlar çatışınca kaçınılmazdır. Onların tabanına sordunuz mu? Temennileri bırakıp artık gerçeklerle yüz yüze gelme zamanı gelmiş geçiyor. Aradığınız insan türü çok az biz eldekilerle idare etme yoluna gitmek zorundayız.

Çok uzun bir süre için hoşça kalın. Umarım bir gün anlaşılırım.

Saygılarımla.

CircassianCanada'nın Notu: Sayın Abrek -2, ne söylenebilir ki, gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. Kayseri Kafkas Kültür Derneği'nin ismini kullanarak yazı yazacağımızı nasıl söyleyebilirsiniz? Böyle çirkin bir davranışı bizlere yakıştırdığınız için sizi kınıyoruz.

Bu yazı Kayseri Kafkas Kültür Derneği Başkanı sayın Mehmet Şıklaroğlu ve yönetim kurulu adı ile gelmiştir. Bizler ana sayfamızda hemşerilerimizin her türlü istek ve duyurularına zevkle elimizden geldiğince yer veririz. Sabit düşünceler ile bakmamış olsaydınız böyle olduğunu görürdünüz.

Meraklı olmanız güzel fakat, birazda düşünerek yazmanızı tavsiye ediyoruz. Yürüttüğünüz mantığa göre, bizler, hakkında yazı yazılan her kurumun veya kuruluşun içinde aktif olarak yer almalıyız. Pes doğrusu, sizin böyle garip bir mantık yürütmenize sadece şaşırdık. Başka ne söyleyebiliriz ki.


Mecit Tav
21.10.2005

Sayın Mehmet Can'a yanıtımdır.

Sayın Can, o ana kadar yazı yazanlardan yazımın içeriğini üzerine alınan bir siz çıktınız. Tebrik ederim. Evet önceki terör olaylarından dolayı vize vs. sıkıntıları çekildiğini biliyoruz. Bu olaydan sonrada daha sıkı önlemler alınacağını da tahmin edebilmek için müneccim olmaya gerek yok.

Evet ben belli kaygılara kapıldım; Mesela Kafkasya'da olup, namazında niyazında kendi halinde bir Müslüman olan kardeşimin bu teröristlerle karıştırılıp eziyet görme ihtimalinden dolayı paniklediğini gördüm.

O'nu ve ailesini oradan buraya getirme kaygılarına kapıldım. Haklısınız ben gocundum. Ancak oraya halen terör ve terörist ihraç edenler gocunmuyor. Kabardey'de ki ortamın bozulmasından rahatsız olması gerekenler bir sitede ki "(...) tane kafir ve münafık öldürdük" türü haberleri okuyup böbürleniyor, seviniyor.

Pes yani bu ne pişkinlik yahu... Aklımızı başımıza devşirmemiz için gerçekten dünyanın başımıza yıkılması mı gerekiyor.


Baykaldı H.
21.10.2005

Sayın Tsey Volkan,

Olayları gerçekten o kadar iyi süzmüşünüz ki. Gerçekten Rusların bu oyununu anlamadan alel acele bir kınama yazısı yazan Kayseri Kafkas Derneği'ne bu yazıyı okuyup daha sağlıklı düşünerek yeniden bir tekzip yazısı çıkarmalarını arzuluyorum.

Saldırganlar Kabardey dedikçe hala bazı çevreler şeriatçı suçlaması yapıyor. Öyle sayalım. Kandırılmışlar varsayalım. Acaba Türkiye'de 80 öncesi pek çok gencimiz kandırılarak sağ sol fraksiyonlarına katılmadılar mı?

Yıllarca peşinden koştuktan sonra pardon demediler mi? Hatta pek çoğu 180 derece dönerek namaza başlamadı mı Yalnız son cümlelerinize katılmıyorum. Dünyanın her yerinde çok iyi örgütlenmeden böyle bir eylem Kafkasya'nın sonunu getirir. Her şeyin zamanını iyi ayarlamak lazım.

Selametle.


Kabardey Jcale
21.10.2005

Merhaba,

Sayın Hatko Vural'ın dediği gibi Kabardey’e yapılan çirkin bir saldırıdır. Bunun hiç bir mazereti ve gerekçesi olamaz.

Kabardey, hiç bir ülkenin ve örgütün güç gösterisi yapacağı ve şiddet uygulayacağı bir mekan değildir. Bu böyle biline bu olaydan sonra kesinlikle ibre dönmüştür.

Saygılar.


Erkan Batır
21.10.2005

Merhaba,

Kayseri Kafkas Derneği'nin de üyesi olduğu Kafkas Dernekleri Federasyonu DÇB üyesidir. DÇB 'nin asli çalışma alanı Adige-Abhaz kültür havzasıdır ve bu benim değil DÇB'nin kabulüdür.

Adige ve Abhazların bir elmanın iki yarısı oldukları ve Adige olmak denilen olgunun içinde Kabardeylerin de yer aldığı bir üst başlığa tekabül ettiğini izaha dahi gerek duymuyorum.

Adige-Abhaz kavramının birlikte kullanılışının tarihi bazı çok bilen katılımcıların zannettiği gibi Kayseri Kafkas Derneği'nin bildirisiyle başlamamış olup, tarihi sanıldığından çok eskidir.

Adige-Abhaz kavramı diaspora için anavatan için olduğundan daha önemlidir. Bu kavram ve bu kavramın tarihsel arka planını unutturmak konusundaki bilinçli çaba, Adigelerin öz kardeşi olan Abhazya'nın yıllardır yaşadığı ve hiç de Çeçenistan'da yaşananlardan aşağı kalmayan yokluk ve acının kolektif hafızamızdan silinmesine neden olmuştur.

Öyle ya: Abhazların önemli bir bölümü de Hıristiyan! İşte o Kayseri Kafkas derneğinin bildirisinde ısrarla anlatılan ve ısrarla anlaşılmayan siyasal İslam bu.

Biraz samimiyet lütfen...

Saygılar.


Erkan Batır
21.10.2005

Merhaba,

Çeçenistan başbakan yardımcısından sonra, Çeçenistan başbakanı ve Basayev'in de üstlendiği bir terörist eylemi savunmak neden?

Sözde, Allah için Kabardey-Balkar parlamentosuna, havaalanına, karakollara, son anda önlenen Beslan kopyası bir okul baskınına teşekkür mü etmeliyiz? Teröristlerin içinde Kabardeylerin de olması neyi değiştirir?

Bahse konu teröristlerin kendisi de Basayev'de saldırının ortaklaşa düzenlendiğini itiraf etmesine rağmen Basayev avukatlığı neden? Yoksa Müslüman oldukları ve kafirleri öldürdükleri için mi?

İşte siyasal İslam denen şey bu?

Çeçenistan coğrafyasında yaşanan şeyin insanlık dramı olduğu doğrudur. Ama bir insanlık dramıdır, Irak gibi, Filistin gibi, Kosova gibi...

Irak, Filistin, Kosova ne kadar ilgilendiriyorsa o kadar, haydi coğrafi komşuluk nedeniyle birazcık daha fazla acıtır içimi... İnsan olarak acıtır... Benim içimi acıttığı kadar, kendi insanını yokluğa, savaşa mahkum eden Çeçen militanların içini acıtmadığı için içimi acıtır.

Çeçenistan'ı terörizmin geçim kaynağı haline geldiği bir coğrafyaya çevirdikleri için acıtır. Ama daha fazla değil...

Hele hele Adige-Abhaz kültürünün mabedi Nalçik kadar mümkün değil acıtmaz. Çeçenlere reva görülmeyen Çeçen terörünü Adige-Abhazlar'a reva görmek trajik...

Hem de tanrı adına... Vay benim güzel insanlarım, nerede unuttunuz kalbinizi? Vay Sosrukue nerdesin?

Saygılar.


Baykaldı H.
21.10.2005

Değerli site yazarları ve okurları,

İçimizde hala olayları iyi süzemeyen arkadaşlar var. Halk ayaklanması olana kadar ne gibi süreçlerin yaşandığını inkar ederek ve ya görmezlikten gelerek değerlendirirsek olayları, sağlıklı bir sonuç elde edemeden bir kısır döngü içinde buluruz kendimizi.

Ayaklanmayı başlatanların Çeçen destekli de olsa Kabardey-Balkar olmaması çok şey değiştirir. Anavatan dışında yaşayan Çerkeslerin orada yaşayanlardan daha iyi bilemez orada yaşananları; oranın psikolojisini, ekonomisini, hayat şartlarını, sıkıntılarını acılarını kim anlayabilir anavatan dışında.

Hala haksız kıyaslamalar yapılıyor. Elbette silahlı Çeçen kuvvetlerin Nalçik'e saldırması ile kendi insanının sadece ve sadece Rusların bulunduğu bölgeye saldırması arasında fark vardır. Bu farkı anlamayan insanların ya da anlamak istemeyen insanların Çerkesliğe verebilecekleri katkıyı siz hesaplayın.

18-20 yaşında ölen o gencecik Kabardey çocukları, Rus kurşunuyla delik deşik edilmişse içiniz cız etmedi mi? Ölen dinci de olsa, ateist de olsa, sarhoşta olsa, ayık ta olsa, ilgisiz de olsa, bilgisizde olsa bizim insanımız. Eğer bir şeyleri başka bir şeylerden ayıracaksak eleme yapalım eleğin altında kalanları atalım. Ama kıstası kim belirleyecek?

Lütfen olayları bir de ora gözüyle değerlendirelim. Bende dahil uzaktan kimse gazel okumasın.

Saygılar.


Erkan Batır
21.10.2005

Bu arada merak güdüsü hayli gelişmiş arkadaşlar Nalçik'te yaşanan terörist saldırı üzerinden Ruslara kurşun atarken, dünyada Abhazya'ya ambargo uygulamayan neredeyse tek ülkenin de Rusya Federasyonu olduğunu da zaman zaman merak ediyorlar mı acaba?

Saygılar.


Baykaldı H.
21.10.2005

Sayın CC Yöneticileri,

Eğer aranızda bir siyaset bilimci var ise lütfen bir açıklama getirsin. Rusya Federasyonu'nun Abhazya'ya neden kapılarını açtığını bir yanıtlasın. Abaza kardeşlerimizi çok sevdiğinden değil herhalde. Ki o Ruslar, Abazalarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamakta, istedikleri zaman kapıları açıp istedikleri zamanda kapamakta.

Abhazya, Ruslar için bir toptur, an gelir Gürcülere çekerler, an gelir Gürcüler Ruslara çekerler. Ama öyle bir zaman gelecek ki Ruslar çok büyük bir gol atacak. Ruslar Abazaların kara kaşına hasret değil elbet.

Ayrıca Abhazya'nın bağımsızlığının %50 sinin Çeçenlere ait olduğunu unutmayalım. Abazaların bunu göz ardı edeceğini sanmıyorum. Abhazya, Rusya'ya katılma konusunda politik olarak sıcak bakıyor. Normal ama unutmasın ki Rusya'ya elini veren değil kolunu, vücudunu kaptırır. Rus taraftarlarına duyurulur.

Saygılar.

CircassianCanada Notu: Sayın Baykaldı, maalesef aramızda Siyaset Bilimci yok. Saygılarımızla


Xabat
21.10.2005

Merhabalar,

Tarihi, kültürel, felsefi demagojiye gerek yok arkadaşlar...

Canlı güncel yaşanan bir terör olayı var ortada... Kimin yaptığı, kime karşı yapıldığı, sebep, gerekçe, amaç ne olursa olsun bunun adı terör... O nedenle kınıyorum, lanetliyorum...

Saygılarımla.


Abaza Kenan
sayın Abrek-2,

Son yazınızda pek çok kişinin üslubunuzu beğenmediğini yazmışsınız sizce neden beğenmiyorlar? Sizinle şahsi problemleri olduğu için mi? Tabi ki hayır.

Sayın Abrek-2 istediğiniz zaman kelimeleri nasıl kullanacağınızı görüyorum ki çok iyi biliyorsunuz. Lütfen biraz daha dikkat. Ayrıca size çok teşekkür ederim bizlere sadece ailemizden sorumlu olduğumuzu hatırlattığınız için.

Ayrıca sadece sizin merak edip başkalarının merak etmediğini sandığınız şeyleri, inanın bana sandığınızdan çok daha fazla kişi merak ediyor.

Selametle.


Wıdpane
22.10.2005

Sayın Batır,

Elinize dilinize sağlık.

Rusya Federasyonu yardım etmeseydi günümüzdeki Abhazya Cumhuriyeti olmayacaktı. Geleneksel ve ilkel, hatta bilinçlice yaratılan Rus düşmanlığı beyinlerden silinmedikçe bir adım ileriye gidilemez.

Dostane sevgiler ve saygılar


Şhalaxho
22.10.2005

Çeçenler bağımsızlık isterse Vehabist, şeriatçı, katil oluyor. Abhazlar bağımsızlık isterse oo harika deniyor.

Bağımsızlığın istendiği yer mi önemli?

Ruslardan istemek külliyen olmaz ama Gürcülerden istemek farz. Hatta o kadar ki buna Rusya bile destek oluyor.

Abhaz emeklileri emekli maaşlarını Rusya ödüyor. Rus pasaportu olmayanların maaşları ödenmeyecek denilince izdiham oluşuyor. Rusya Abhazları çok sevdiği için mi bunu yapıyor?

Rusya, Gürcistan’ı Güney Osetya ve Abhazya yoluyla dize getirmeye çabalıyor ve getiriyor. Bu arada Gürcüler, Amerika Birleşik Devletleri ve NATO kartına oynamaya çalışıyor. Gürcistan’daki Rus üsleri yakın gelecekte çekilecek. Gürcü ordusu Türkiye ve Amerika tarafından eğitiliyor.

RUSYA’NIN ÖNEMLİ BİR TAVİZ KARŞILIĞI ABHAZLARI GÖZDEN ÇIKARMAYACAĞININ GARANTİSİDE YOK. ADİGE-ABHAZ BİRLİĞİ TÜRKİYE’DE büyük çoğunluğa tekabül eder.

Çeçenleri ayrı tutmak anlaşılır. Karaçayları da anlarız ama OSETLERİN suçu ne anlamadım?
GARİPLİĞE BAKIN ADİGEY KRASNODAR’A KAYNAŞTIRILMAK İSTENİRKEN ABHAZYA RUSYA FEDARASYONU’NA DAHİL OLMAK İSTİYOR...

Sayın Bekaldı, Nart dergisinin geçmiş sayılarında bir siyaset bilimcisi uzmanı bu konuda hiç hoşa gitmez şeyleri yazdı ve tepki aldı. Rus düşmanlığından söz ediliyor. Çeçenlerden Rus sempatizanı olmalarını da herhalde kimse beklemiyordur. Tarihe bakarsak daha iyi anlarız. Muridizm savaşı lideri İmam Şamil’de en son yanında 400 kişi ile teslim olmak zorunda kalmıştı. En güvendiği naipler kendini bir bir terk etmişti. 25 yıl Ruslara savaşan naipler imamı yalnız bırakmıştı ama Çeçenler sadece sükunet dönemine girdi ilk fırsatta defalarca yine ayaklandılar...

Bir büyük sürgün yediler ama vatanlarında yine çoğunluk olacak kadar geri döndüler. İlginç olanı İnguşetya savaş alanı olmasına rağmen Rusya Fedarasyonu’na katıldı. İçkerya, Çeçen Cumhuriyeti’nden ayrıldı.

Anlamadığım şu; bağımsızlık istemek kendi kaderini istemek mi suç, yoksa savaş suçu işlemek mi? Rus sempatizanı ya da düşmanı olmak bir zorunlu kategori mi? Bizler burada yazarken bazıları Çeçenya’da savaşıyor. ARAMIZDA BÖYLE DE UFAK BİR FARK VAR.

Adigey konum olarak politik olmak zorundadır. Reel gerçekleri Adigey’i sadece barışçıl bir tutuma zorlar. Kabardey daha güçlü konumda olmasına rağmen o da dikkatli olmalıdır.

YARIN RUSYA ALEYHİNE GELİŞEBİLECEK OLAYLARDA RUSLARIN DESTEKLEYECEĞİ BALKARLARCA TEDİP (*) EDİLEBİLİRLER.

İnguşlar ağır silahlı Rus destekli Osetlere nazikçe tedip edilmedi mi? Sonuçta bu ortamda insanın hiç bir şeye taraf olası gelmiyor. Aydınlatılması gereken çok nokta var.

(*) Tedip: Uslandırma, yola getirme, terbiye etme. (CC)

Sayın Bekaldı,

Rusya Federasyonu kapılarını Abhazya’ya neden açtı diye haklı bir sual tevcih buyurmuşsunuz. Bunun yanıtını bir siyaset bilimcisinden istemişsiniz. Ben size bazı siyasi bilimcilerin yazılarından ya da genele bakarak edinebildiğim bilgileri arz edeyim.

Öncelikle AGİT kararlarından sonra Gürcistan’ın sınırlarının değişmesi ve bunun dünyaca kabul görmesi mümkün değildir. Abhazya’da referandum yapılıp yüzde yüz Rusya Federasyonu’na bağlanma çıksa da bu bir şey ifade etmez. Ancak de facto durum diye de bir kavram var. Yani fiili olarak da Abhazya Gürcü otoritelerinin kontrolünde değildir. Uluslararası hukukta buz bölgeler denilen Güney Osetya ve Abhazya tipi bölgeleri niteleyen bir kavram var. Bu buz bölgelerin hukuki dayanağı ve yapısı da oluşmamış ancak oluşmak üzeredir denilebilir.

Gürcistan Abhazya’ya geniş özerklik verebileceğinden söz etmektedir. Abhazya’nın da de-facto olarak hakimiyeti vardır ya bu de-facto hukuku netleşinceye kadar direnmek lazım ya da güçlü bir müttefik bulmak lazım.

Rusya’da bu müttefiktir. Rusya AGİT’ten sonra Abhazya’yı çok önemsemesine rağmen ilhak edemeyecektir. Bölgede söz sahibi olmanın bir yolu da bol bol Rus pasaportu dağıtıp bölgede kendi vatandaşlarının olduğundan bahisle Gürcistan’a baskı yapmaktır.

Gürcistan’daki Rus üsleri de dikkate alınırsa bir taktik savaş yaşanıyor.

Gürcistan, Acaristan’da Abaşidze’yi devirdi ama statüsü hala mevcut. Bunu da yarın dünya kamuoyuna örnek gösterecektir.

Ssonuçta Kafkasya daima olduğu gibi KÜÇÜK HALKLARIN GURURU, BÜYÜK DEVLETLERİN OYUN ALANI OLMAYA DEVAM EDECEKTİR...


Erkan Batır
22.10.2005

Sayın Baykaldı H.

Abhazya-Rus Federasyonu ilişkilerinin niteliğini bilmek için siyaset bilimci olmaya gerek yok BU BİR...

Biraz okumak, biraz düşünmek, biraz da Abhazya'da yaşayan insanların düşüncelerine saygı yeterli BU İKİ...

Abhazya Güvenlik Konseyi Başkanı ve Abhaz yetkililer Abhazya'nın Rusya Federasyonu'na entegre olmaya hazır olduğunu RESMİ olarak açıkladılar sayın Baykaldı BU ÜÇ...

Abhazya'yı yönetenler de anlamıyor sanırım siyaset biliminden. Rusya Federasyonu'nun içinde bir yaşamı kendilerine uygun gören Kabardey-Balkar yöneticileri ve halkı da mı anlamıyor yoksa? Adigey yöneticileri ve halkı da mı anlamıyor? Bir tek siz biliyorsunuz bu siyaset bilimi işini sanırım.

Bu arada Çeçenler değil Abhaz savaşının kazanılmasının yarısının sahibi, 24 saat içinde Abhazya'yı terk etmeleri kendilerine bildirilerek Abhazya'dan kovulan bir topluluk, bilginize sunulur...

Kafkas Dağlı Halkları Birliği mi demek istediniz yoksa? Onların da çoğu Adige, yöneticilerinin neredeyse tamamı Adige... Biraz çalışmanızı öneririm Sayın Baykaldı..

Saygıyla


Erkan Batır
22.10.2005

Nalçik saldırıları üzerine söylenecek çok sözüm kalmadı... Ben bakış açımın merkezine Adige-Abhaz kardeşliğini koyuyorum... Adige-Abhaz kardeşliğinin menfaatinin de Rusya Federasyonu ve Türkiye siyasi otoriteleriyle çok iyi ilişkileri olan, dünyaya entegre olmuş Adige-Abhaz toplumundan geçtiğini düşünüyorum.

1990 öncesi politik dengelerin ürettiği jargonla 2005 yılı siyasi ve sosyal koşullarının anlaşılamayacağı ve kavranamayacağı kanaatindeyim. 2005 yılı koşullarında Rusya Federasyonu ve Türkiye savaşılacak değil işbirliği yapılacak devletlerdir Adige-Abhaz toplumu açısından. Zaten Kabardey-Balkar Cumhuriyeti, Adigey ve Abhazya’daki gerek siyasi otoritenin gerekse halkın ezici çoğunluğunun paylaştığı eğilim de budur. Türkiye ve Rusya Federasyonu’nun kurumsallaştırdığı sistemlerin insan hakları ve demokrasi alanında eksiklikleri olduğu doğrudur, bu eksiklikleri aynı masada çözebiliriz savaşarak değil...

Bu arada son notum; Nalçik de aralarında Adige Xase'nin de bulunduğu, pek çok sivil toplum kuruluşunun ve halkın şehir merkezinde düzenlediği, Çeçenistan ve Basayev orijinli terörün protesto edildiği mitingler yapılıyor. Bilgilerinize sunulur..

Saygılar...


Şhalaxho
22.10.2005

Sayın Erkan Batır merhaba,

Abhazya’nın Rusya Federasyonu’na katılma isteği ve beyanı buna yeterse sorun ne? Hemen katılsın o zaman. AMA AGİT’TEN SONRA BU MÜMKÜN DEĞİL. Yazınızın üstündeki yazıma bakarsanız daha iyi anlaşılır konu. De-facto durumun hukuki konumu sıkıntılıdır. İhtilaf normalde Rusya Gürcistan ihtilafıdır. Abhazların bu ihtilafın sadece bir parçasıdır tıpkı Güney Osetya gibi.

Abhazya’yı yönetenlerin tümü Rusya federasyonuna katılma düşüncesi ifadenizde yanlış. Rusya’ya katılım şartları ötesinde başka ihtimaller olabilir diyende var.

Rusya Federasyonu’na katılmak kadar, katılmamakta saygın bir irade beyanıdır. KİM ARKASINDA DURABİLECEĞİ BEYAN YAPARSA SONUCUNA KATLANIR. Çeçenler zoru seçti.

Bırakın Adigey ve Kabardey Balkar statüsünü, onlara Tataristan statüsü verildiği halde tam bağımsızlık diye ret ettiler ve sonuçlarına da ödenebilecek en yüksek maliyetle katlanıyorlar. Onlar iyi teşkilatlandıklarına ve Rusya’nın çok zayıf olduğuna inanmışlardı.

Adigey’de bu durumdan istifade özerklikten cumhuriyet statüsüne yükseldi.

Çeçenlerin Abhazya’dan kovulması yakışıksız bir tabirdir. RUSYA BASKISIYLA ARDZIMBA RİCA ETMİŞTİR. Onlarda durumun nezaketini anlayarak gitmişlerdir. Şu an Abhazya’da mülteci Çeçenlerde vardır.

ENTEGRE KOLAYSA BUYURSUN RUSYA İLAN ETSİN ABHAZYA ENTEGRASYONUNU AMA BU O KADAR KOLAY DEĞİL.

İŞTE BU NOKTADA BİR SİYASET BİLİMCİYE SORMAK GEREKİYORDU. BEN ÖYLE YAPTIM VE ALDIĞIM YANITI DA YUKARIDA YAZDIM.

Saygılarımla.


Erkan Batır
22.10.2005
Abhazya'nın Rusya Federasyonu ile olası bütünleşme ya da ilişki biçiminin ne olacağı konusunda aralarında uluslararası hukuk birlikleri, AGİT ve BM'nin hazırladığı raporlar mevcuttur ve farklı alternatifler olduğu da doğrudur.

Bunları daha geniş bir platformda arzu ederseniz konuşur, tartışırız. Benim işaret ettiğim husus, uluslararası hukuk ya da konjonktürde Abhazya'nın işgal ettiği alanın tanımlanmasından çok, Abhazya-Kabardey Balkar ve özellikle Adigey'de, kategorik olarak Rus kimliği ya da Rusya Federasyonu ile ne bireylerin ne de siyasi otoritelerin bir alıp veremediği hususu olmadığı gibi Rusya Federasyonu ile birlikte barış içinde yaşamaya dönük iradenin hakim olduğuna işaret etmektir.

Abhazya'nın fiili statüsü bir şekilde hukukileşecektir. Bahsettiğiniz siyaset bilimci kimdir bilmiyorum ama sizin işaret ettiğiniz görüşe yakın görüşlerin de aralarında olduğu pek çok hukuki görüşü içeren uluslararası kurum/kuruluş ya da hukukçular tarafından hazırlanmış raporlar mevcut. Sorun nihayetinde Rusya Federasyonu/Abhazya ve uluslararası toplumun mutabakatı ile çözülecek ve bu süreçte hukuk en zayıf parametre. Çözüm formülü her ne olursa olsun Abhazya-Rusya Federasyonu savaştan beri her geçen gün daha iyiye gidiyor. Fiili entegrasyon tamamlandıktan sonra hukuki formülün bulunacağından, aralarında dünya Abhaz-Abazin halkları birliği yönetim kurulu üyeleriyle birlikte sürecin diğer aktörleri neredeyse emin... Ve emin olun hiçbiri siyasetten bihaber mujik değil...

Saygılarımla


Şhalaxho
22.10.2005

Konu anlaşılmıştır. İlginize ve üslubunuzun nezaketine teşekkür ederim. Saygılarımla sayın Batır.

Bu günden sonra Gürcistan sınırları değiştirilemez. Yukarıda belirttiğim gibi.Abhazya buz bölgeler diye nitelendirilen bir tanıma girer. Bununda uluslar arası hukuku henüz oluşmamıştır.

Hukuki bir sorun olduğunu sizde kabul ediyorsunuz. Burada sadece Rusya ve Gürcistan aktörleri yok. Olay toprak kazanımı olursa aktörler değişir. Hiç kimsenin siyasetten bihaber mujik olduğuna dair bir ifadem yok. Sahalarında yetkin olduklarına da eminim ama eğer çok basitse buyurun entegrasyon ilan edilsin. BU O KADAR KOLAY DEĞİL. DE-FACTO DURUM KARABAĞ’DA DA VAR.

Ermenistan orasının ayrı bir yönetimi olduğunu iddia ediyor.

Abhazya’nın Rusya’ya entegrasyonu konuşulurken Adigey’in fesh edilerek Krasnodar’a kaynaştırılması gündemini hiç ama hiç açıklayamayız. Anayasal olarak böyle bir kaynaştırma mümkündür.

Uzatmayalım. Zaman hepimiz için en iyi hakim olacaktır.


Bekaldı (Baykaldı A. )
22.10.2005


Sayın C.C. yöneticilerine,

Bu konu başlığı altında yazdığım yazıların yayınlanmamasının nedenini açıklar mısınız ama lütfen prensip demeyin.

Zira yazdıklarımın sansürlü de olsa yayınlanmasını istemiştim. Sayın C.C. katılımcıları size gerektiği şekilde cevap yazmak isterdim ama maalesef yazılarıma uygulanan ambargo sebebiyle mümkün olmuyor.

Sayın Tav, sizin şahsınız da Kayseri Derneğini esefle KINIYORUM. Böyle bir bildiri nasıl olurda Kayseri Derneği'nden gönderilir anlamadım.

Ama düşündükçe buldum cevabı, Kayseri Derneği artık o duruma gelmiş ki, taban diye bir şey yok sadece isim kalmış. Üyeleriniz ve yönetim sadece siz kalmışsınız. Siz çizmiş ve de çıkmış olduğunuz bu yolda yalnız kalacak ve hatanızı anlayacaksınız ama nafile.

Çeçenlere karşı Rusları dost gören bir zihniyet, Umarım hatanızı çok geçmeden anlarsınız. Rusya ancak sizi kullanmak için muhatap alır. Tarih sayfalarına bakınız.

Sayın Baykaldı H.,

Allah aşkına yorumlarınızı biraz daha seviyeli yazınız! Zira çizgi altın da kalan arkadaşlar görüyorum. Sizi anlayamıyorlar. Tabi ki bu sizin suçunuz değil ama herkes sizin gibi “Arif değil Onlara Tarif “gerekiyor.

Not: sayın C.C. yöneticileri bu yazımı da yayınlamazsanız bana gerekçe gösterin.

ESENKALIN.

CircassianCanada’nın Notu: Sayın Bekaldı nasıl düşünürsünüz bilemiyoruz ama biz yinede prensip diyoruz. Yazınızı yazın kimse sizin yazmanıza karşı değil ama hiç kimseye hakaret etmeden. Bakın sayın Baykaldı H. Bey’e cevaben yazdığınız yazıya dönüp bir daha bakın ve okuyun size söylenmiş kabul ederek. Evet bu tip yazılarınızı yayına girmeyince anlarsınız diye umuyorduk. Bu yazınızda yayına vermeyeceğimiz noktalar vardı fakat çok ısrar ettiniz ve özellikle tekrar bakmanız için yayına verdik. Bu şekilde ki (katılımcılar ile dalga geçen yada dernek yöneticilerimize had bildirmek gibi) yazılarınız yayınlanmayacak. Bu durum sizin değil sizin gibi hareket eden herkes için geçerlidir.

Düşünceler tartışılır, beğenirsiniz yada beğenmezsiniz fakat sizin gibi düşünmeyen hemşerilerimize alaycı davranamazsınız. Bir grubu, bir çoğunluğu aşağılamaya kalkamazsınız.

Her ne olursa olsun derneklerimiz bizim toplumumuzu yıllarca ayakta tuttu, hizmet verdi. İnanan 1000 kişide olur 3 kişide. Ne olursa olsun derneklerimizde yürekten emek veren insanlarımız var ve hiç değilse emeğe saygı duyulur. Abhaz annelerimizi getiren, festivaller yapan, öğrenci bursları ayarlayanlarda yine aynı derneklerimiz.

Sizin düşündüğünüz gibi düşünmüyorlar diye topluma açık bir alanda hakaret edemezsiniz. Çok ciddi bir şikayetiniz varsa kendi mail adreslerinden sıkıntınızı dile getirirsiniz. Çerkeslik sadece sizden ibaret değildir.

Bu konuda yazılarınıza çok daha özen göstererek Çerkes kültürüne yakışır şekilde büyüklerimize davranmanızı bekliyoruz. Aksi takdir de bu şekildeki yazılarınız hiçbir zaman tarafımızdan yayına verilmeyecek. Umarız gerekçemizi anlatabilmişizdir. Esenkalın.


Baykaldı.H
23.10.2005

Sevgili Bekaldı Kardeşim,

Yazılarını gençliğinin heyecanına bağlayarak yazdığını düşünüyorum. CC yöneticilerinin dediği gibi üslubunu biraz daha yumuşat. Bizce, yapılan yanlışların başka platformlarda hesabı sorulur. Bize düşen görev medeni şekilde doğruları tartışmak olmalı. Bu yüzden gençliğinin getirdiği enerjiyi yanlış kullanma.

Sayın Erkan Batır,

Abhazya'nın statüsünün diğer Kafkas cumhuriyetlerinden farklı olduğunu sizde biliyorsunuz. Rusya federasyonuna bağlanmak istiyorum deyince hop hemen olmuyor. Uluslararası teşkilatların onayı olmaksızın hala Gürcistan'ın bir toprağı olarak görülen Abhazya'nın Rusya'ya bağlanması görüldüğü kadar kolay değil. Temenniden öteye gitmeyecek bir düşünce. Abhazya Rusya'nın Gürcülere karşı sürekli kullanacağı bir koz olacaktır. Eğitim sosyolojisinde 3 tür hedef vardır. Yakın hedef, orta hedef ve uzak hedef. Türkiye'deki Çerkesler olsun Kafkasya'dakiler olsun hep yakın hedeflerle avunmuşlardır. Kısmen de olsa orta hedefi tutturmuşlardır. Ama hiç bir zaman uzak hedefler konusunda bir planları olmamıştır. Her şey günü birlik yapılmıştır. Zaten büyük devlet büyük millet olmanın yolu buradan geçer. Elbetteki herkesin uzmanlık alanı vardır. Ben sizin avukatlık mesleğini yapmaya kalkışsam masum birini idama götürebilirim yada siz benim eğitmenlik mesleğimi yapmaya kalkışsanız milliyetçi birini devlet düşmanı yapabilirsiniz. Siyaset bilimci derken konusunda Özellikle Kafkasya konusunda araştırmalar yapmış makaleler yayınlamış uluslararası konferanslar vermiş profesyonel, uzman kişilerden bahsediyorum. Yoksa gerçekten bu konuda kendini uzman zanneden o kadar çok bilmiş var ki içimizde uzmanlık alanı olmadığı halde o işin profesörlüğüne soyunur. Adigey için bir şey diyemem bana göre en güzel siyaseti onlar yapmaktadır. Kabardey kadar nüfusları olsaydı eminim Kafkasya'nın durumu daha farklı olurdu.

Çeçenleri Abhazya'dan Abazaların kovduğuna dair en ufak bir ipucu verin ispatlayın aksi takdirde bu çirkin yakıştırmanız yüzünden özür dilemek zorunda kalacaksınız. Kayseri Kafkas derneğine Abhazya'dan pek çok misafir gelmektedir. Yaptıkları bir ziyarette hep beraber oturup bu soruyu onlara soracağız oda olmazsa Abhazya'nın İstanbul temsilcisine bir şekilde ulaşıp iddianızı soracağız. Burada hem Abhazları hem de Çeçenleri büyük bir töhmet altında bıraktınız. Eğer iddianızı ispatlama gibi bir durum olmazsa kendi milletinize ihanet etmiş olacaksınız. Çünkü aslı olmayan bir konuda her iki kesimi birbirine düşman etme durumuyla karşı karşıyasınız ve bu konunun peşinde olacağımı da unutmayın. Kafkas dağlı halkları birliğinde sadece Kabardey yok içlerinde Asetin, Çeçen, Balkar, Karaçay dağlı hepsi var. Basayev'in Abhazya'da yaptığı kahramanlıkları hala bütün Kafkasya'nın dilinde. Bu birliğin başkanı Şenibov Musa'nın başına gelenleri de unutmayın. Çeçen düşmanlığını bırakın onların yeterince düşmanları(Ruslar)var zaten. Son olarak sayın Şhalaxo'nun yazılarını bir daha okumanızı salık veririm.

Saygılar.

CircassianCanada'nın Notu: Sayın Baykaldı H. teşekkür ederiz. Tüm katılımcılarımız bizim için, toplum için değerlidir. Karşılıklı fikir alış-verişleri her zaman en güzel şekli ile olmalıdır. Bu konuda ki hassasiyetlerinden dolayı bütün katılımcılarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Saygılarımızla.


Yegerey
23.10.2005

Değerli Katılımcılar,

Meraklılara duyurulur. Ana sayfada "önerdiğimiz siteler" var. Orada Kayseri Kafkas Kültür Derneği'nin sitesi yer alıyor. Siteye giriş yaptığınızda, ana sayfada derneğin yapmış olduğu "Kınama" yazısı var. Sanırım oraya da CC yazmamıştır.

Şiddeti, ölümü, nefreti, acıyı kim düşünürde kim veya kimler var ederse kınanmalı. Sivil öldürülmüyor vs gibi sözler söyleniyor bazen. Lütfen ölen her askerin bir annesi, bir kardeşi kısaca sevenleri var. Evladı ölen anne sizce yaşıyor mu? Görüntü olarak yaşar, aramızdadır ama aslında ölmüştür. O yüzden sivil olsun olmasın ölüm her zaman uzak olsun. Nefretten sıyrılmak lazım. Artık şiddet uygulayanların değil akıllı politikalar üretenlerin kazandığını öğrenmek lazım.

Kafkasya için, barış için, tüm dünya insanlarına barış için, tüm kalbim ile Allah'a yalvaracağım.

Saygılarımla.


Mecit Tav
23.10.2005

Sayın Bekaldı (Artık hakketmediğini düşünüyorum ve Abdullah'cığım demiyorum),

Ben Mayıs ayından bu yana yönetimi devretmiş bulunuyorum. Bu nedenle protestonu iade ediyorum. Yayınlanan şeklini dernek sitesinde görüp desteklemek dışında metne bir katkım yok.

Ancak ben de DÜNYANIN NERESİNDE, HANGİ AMAÇLA OLURSA OLSUN TERÖR SALDIRILARI İLE İNSANLARIN CANINA VE MALINA ZARAR VERENLERİ, ONLARIN YÖNLENDİRİCİLERİNİ VE DESTEKÇİLERİNİ KINIYORUM. BU PROTESTONUN SAĞCISI İÇİNDE, SOLCUSU İÇİNDE, MÜSLÜMAN'I İÇİNDE, HIRİSTİYAN'I İÇİNDE, YAHUDİ'Sİ İÇİNDE, DİNSİZİ İÇİNDE... GEÇERLİ OLDUĞUNU İLAN EDİYORUM.

Bilgilerinize...


Erkan Batır
23.10.2005

Sayın Baykaldı H.

Abhaz-Gürcü savaşı sırasında yaşananların bir konuşulan; bir de konuşulmayan tarafı var. Abhaz halkına sorun bakalım; savaşta yağma ve diğer can sıkıcı olaylar yaşanmış mı yaşanmamış mı? Yaşanmışsa müsebbibi kim? Sorun bakalım, emin olun cevabınızı alacaksınız...

Saygılar...


Baykaldı.H
23.10.2005

Sayın Erkan Batır,

Dışardan yazılarınızı okuyan kişiler sizin Abhaz Parlamentosu’nun bir üyesi olduğunu düşünür. Sanki biz başka gezegende veya şehirde yaşıyoruz. Şunu bilin ki Kayseri’de Çerkeslik konusunda bir yaprak düşse bizim haberimiz olur. Acaba bu Abhazya savaşının konuşulmayan yönü nedir pek merak ettim doğrusu. Onlar bu önemli kararları alırken veya kendi aralarında konuşurken her halde sizi Abhazya’ya çağırmıyorlardır. Tekrar ediyorum bu dedikoduları bana ispat edin, her gün bu sitede büyük harflerle benim yanıldığımı deklare edip sürekli özür dileyeceğim. Aksi takdirde okurları yanıltıp sizler yapıyorsanız bu dedikoduları aynı özrü sizden beklememin bir sakıncası yoktur herhalde?

Şunu bir daha vurguluyorum. İki yıl Çeçenistan, Dağıstan ve Kabardey’de kalmama rağmen bunların hiç birinden yağma olayları ile ilgili herhangi bir şey duymadım. Hatta Nalçik’te bulunduğum bir gün Abhaz savaşı esnasında 62 çocuğun Gürcüler tarafından helikoptere ateş edilmesiyle öldürülmüştü. Bunların içinde Nalçik’ten Kabardey komutanlarından benim wunekoşum BEKALDIYEV Felix’te şehit olmuştu. Onun kızının evine gittiğimde savaş esnasında çektirdiği bir kaseti seyrettim. Bekaldiyev Felix maalesef Nalçik’teki Kabardeylerin sürekli kendilerine vatanperverlik için değil vurgun ve talan için gittiklerini söylediklerinden yakınıyordu. Ayrıca Felix in kardeşi T.Bekaldievin’de savaştığı ve kendisinin bir Gürcüyle çarpışarak öldürdüğü ve ödül olarak da Abhazların o Gürcünün otobüsünü ona verdiğini söyledi. Ben kendim bizzat konuştum ve gördüm.

Aynı şeyler Nalçikli diğer Kabardeyler içinde geçerli onlara da şahit oldum. Bizzat.savaştan sonrada biraderim de Abhazya’da bir yıl kalmış o da Çeçenlerin kahramanlıklarından başka herhangi bir şey duymamıştır. Talansa işte talan yok, kahramanlık olarak algılıyorsanız işte kahramanlık. Türkçe’de birkaç atasözü vardır ‘’Yiğidi öldür hakkını inkar etme’’, ‘’Bükemediğin bileği öp’’ diye.

Abhazlar savaş çıkana kadar Gürcülerle etle tırnak gibi olduğunu çok yakın akrabalıkları olduğunu hatta folklor olarak onların Gürcülere daha yakın olduğunu da unutmayın. Oyunlara ve giysilere bakarsanız anlarsınız. Eminim ki, Abhazlar sizin düşündüğünüz gibi kendilerine en zor dönemlerinde yardıma koşan onların vatanı için ölen Çeçenler için aynı şeyleri düşünmüyorlar. Her şeyin kanıtlarıyla ispatıdır sayın Batır ezbere, kulaktan duyma sözlere itibar etmeyip varın yerinde görün insanlarla konuşun. Olayları öyle analiz edin. Eğer yine inandıramadıysam sizi cümleler beyhude dizilecek sayfalara. Sizinle kısır döngü bir fikir yarışına da girmek istemiyorum. Çünkü olayları Mars’tan ben ise bizzat yanı başında yaşadım. Yine ikna olmazsanız daha kanıt çok bende.


Qaberdey
23.10.2005

Sayın Erkan Batır ve Wıdpane,

Yazdıklarınıza bakılırsa, sanki Abhazya Ruslar sayesinde kurtulmuş, tek destekleyen Rusya vs,vs. Ruslar o kadar bizleri düşünüyor da, ne diye Adige Cumhuriyetini Krasnador eyaletine bağlayıp Adigey'i yok etmeye çalışıyor. Aynı şeyi Karaçay-Çerkessk için ve Kabardey-Balkar içinde düşünüyor. Karaçay-Çerkessk'i Stavropol'a, Kabardey Balkar'ı da Stavropol veya Krasnodar'a bağlamak istiyor. Yasa taslağı hazır. Bu durumda Adige, Kabardey isimleri cumhuriyet isimlerinde yaşamayacağı gibi pek çok haktan da mahrum kalacaklar.

Gereksiz ve ekonomik olarak zararda diye geçen yıl Kabardey yerel TV kanalının 1 ay süreyle yine Rusya tarafından kapatıldığını da hatırlatayım sizlere. Rusya'da ki partilerin neredeyse tamamı Türkiye'de ki gibi bir üniter devlet oluşturma düşünce ve planı içindedirler. Özerk Cumhuriyet olayına karşıdırlar ve bunu da en kısa zamanda gerçekleştirmeyi planlamaktadırlar. Bu planın önünde ki en büyük engel 2 Türki özerk cumhuriyet olan Tataristan ve Başkordistan'dır. Bunlar nasıl yapıyor bilemiyorum ama uluslararası kamuoyunu da arkasına alarak olağanüstü özerk haklar almayı da becerdiler. Aslında sadece Abhazya değil, tüm Kuzey Kafkasya Gürcistan'a bağlı olsaymışız keşke. Tamamı aynı anda hareket edip başkaldırıp bağımsız olabilirlerdi. Gürcistan'ın nüfusu ne ki, üstelik hem ekonomik hem de askeri olarak dışa bağımlı. Oysa Rusya 140 milyon. Kendi ekonomik ve askeri gücünü de siz biliyorsunuz.

Bence bugün Abhazya tanınmasa da zaten bağımsız. Hiç Rusya'ya falan bağlanmaya kalkmasın. Bir gün bir şekilde tanınır.

Saygılarımla.


Şhalaxho
23.10.2005

Sayın Tav merhaba,

Uluslar arası camia hala genel kabul görmüş bir terör tanımı üzerine uzlaşmış değil. Türkiye’nin şikayetlerini bir hatırlayın lütfen. Amerika’ya göre de ırak direnişi bir terörist hareket. Arz ederim...


Sayın Batır merhaba,

Abhaz-Gürcü savaşında yaşananlar Çeçen-Rus savaşında misliyle yaşanmıştır ve yaşanmaktadır...


Sayın Kabardey tespitleriniz yerinde. Size müteşekkirim.

Abhazya pek çok farklı eksenlere taraf olabilecek gücü gösterebilir ya da göstermelidir diyelim...

Abhazya bugün tanınmasa da bazı şeyler zaman meselesi. De-fakto durum hukukunun uluslararası hukukta oluşması kaçınılmazdır.

Saygılarımla...


Erkan Batır
24.10.2005

Merhabalar,

Bu konuda birileriyle konuşan, Abhazya'da yakınları bulunmuş yada yakınları savaşa katılan tek insan siz değilsiniz bu bir... Size şahsen hiçbir şey ispat etmek zorunda değilim bu iki... O savaşta neler olduğunu herkes adı gibi biliyor...

Benim Nalçik saldırıları üzerine konuşacak başka sözüm olmadığını, söylemeye gerek duyduğum şeyleri yazdığımı söylemiştim daha evvel... Kafkasya'da yaşanan her olayın kategorik Rus düşmanlığı psikozuyla okunduğu, her olayı düşünce sahiplerinin kendi ideolojilerine tahvil etmeye yeltendiği bir tartışmaya girmeye gerek dahi duymuyorum. Gerçek ışıldar Sayın Baykaldı H.

Saygılar...


Hatice Unal
24.10.2005

Merhaba;

Sayın Şhalaxho;

Irak olaylarına ufakta olsa bir gönderme yapmışsınız. ABD' nin Irak'a girmesine en çok karşı olanlardan biriyim. Orda ABD ye karşı vatanını savunanları da sonuna kadar desteklerim. Ancak; orada başka olaylar yok mu? Ailesinin rızkı için, onca yolu kat eden Türk şoförlerinin boynu neden kesildi? Bombalı saldırılar da en çok Irak halkı ölmüyor mu?

Bunları nasıl tanımlamalıyız sizce?

Saygıyla.


Baykaldı.H
24.10.2005

Satın Batır,

Abhazya’da akrabalarımın savaştığını yazarken onları insanların duygularını sömürmek için -hoş öyle bir durum da yok zaten- yazmadım. Sadece olayların içinde bulunduğumu belirtmek istedim bu bir.

Elbette bana bir şeyler ispatlamak zorunda değilsiniz. Ama konu bütün toplumu hele hele milletleri ilgilendiriyorsa insanlara yanlış bilgiler vermek o toplumun günahını almak bir Çerkes gencine yakışmasa gerek bu iki.

Abhaz savaşında herkesin bilip de benim bilmediğim şey ne olabilir. Pek merak ettim doğrusu muhakkak her şeyi bilmek zorunda değilim. Ama o konudaki bilgilerinizle aydınlatırsan seviniriz. Ha birde ışıldayan gerçeklerin bir gün pili biter, çünkü kanımca onlar sahte gerçekler bu üç.

Bu konuda artık sizinle bir kısırdöngüye girmek istemediğimi yazmıştım. Sizi gerçeklerle yüz yüze bırakıyorum hesaplaşmanız için.


Erkan Batır
25.10.2005

Baykaldı H.'ye

Benim ileri sürdüğüm hususların doğruluğu yada yanlışlığının ölçüsü sizin çerçevesi belirsiz ölçüleriniz olmasa gerek... Bir Çerkes gencinin ne yapıp ne yapmayacağının dersini, kendini Çerkes olarak tanımlayan birinden almaya ihtiyacım olduğunu sanmam... Sorun şu galiba? Siz Çerkessiniz ben Adige... Ben kendi adıma verimlilik ve nezaketin kaybolacağına inanmaya başladığım bu kısır iletişime, sizin şahsınızda son veriyorum .

Sağlıcakla kalın.



Şhalaxho
26.10.2005

Bir konuda sayın Batır’a haksızlık yapmayalım. Abhazya’daki de-facto durumunun mimarı Rusya’dır. Bu anlamda Rusya’nın tavrı olmazsa Abhazlardan bu şekliyle bahsedemeyebilirdik.

Arkadaşlarımız Krasnodar’ın Adigey’i ilhakı ya da statünün kaldırılmasını gündemi iyi takip etmedikleri için suskunlukla karşıladılar.

Olayın özünde Putin’in merkezi otoriteyi güçlendirme amacı var. Adigey’i kaynaştırmadan da bunun yapılabileceği konu iyi izlenirse bellidir.

Bir diğer tartışma özerk cumhuriyet başkanların seçimle değil Moskova’dan atanması düşüncesidir. Rusya seçimleri zaten maniple ediyordu. Hatırlayın Kabardey’de Koko anayasaya rağmen nasıl defaatle başkan seçilmişti. Adigey aydınları da başkanın atamasına sıcak bakmaktadırlar. Kazak muhalefeti Adigey’in Krasnodar’a bağlanmasının Adigelerin haklarının ellerinden alınacağı anlamına gelmeyeceğini de iddia etmektedir. Başkanın kimliği ileride farklı sorunlar yaratabilecek olsa da zaten vurgu Adige olmaya değil Adigeyli olmaya yapılmaktadır.

Saygılarımla...


Merhaba sayın Ünal,

Bazen beni çok şaşırtıyorsunuz.

Sadece Türk şoförlere mi yönelik saldırı var? Ürdün güzergahında da aynı sorun azda olsa var. Şoförlerin rızk uğruna ne taşıdıklarını dikkate almıyorsunuz galiba. Amerika kendi askerlerine taşıtsa ya da koruma sağlasa ya; ama maliyet yükselir olur mu?

Birde Türkiye’yi düşünün öldürülen şoförlerin ailelerine 40 bin YTL tazminat ödüyor. Yani ölmek lazım.

Sayın Ünal evet Irak’ta çok başka şeyler oluyor. Ebu Guraybe cezaevine düşen oradan çıktığında çevresinin yüzüne onurla bakamadığı için intihar saldırısı eylemcisi oluyor. Hem de tereddütsüz.

Eşler birbirine bakamaz hale getiriliyor. Baba evlatlarına onursuz bir ad yerine canı kanı ile şeref ve haysiyet dersi veriyor.

Evet Amerikan uşağı polis olma kuyrukları bombalanıyor. SİZ OLSAYDINIZ BİLDİRİ Mİ DAĞITIRDINIZ SAYIN ÜNAL?

IRAK’I ANLAMAK İÇİN FİLİSTİN’İ ANLAMAK ORTADOĞU’YU TARTIŞMAK LAZIM. Müsait bir zamanda o da olur.

EVET Irak’ta gelecekte çok şey olacak. Kürtleri 100 milyonluk Arapların intikamından koruma hesapları yapılıyor. Hedef Suriye göreceğiz.

Türkiye, Avrupa Birliği hikayesi ile zaten Kürtleri azınlık kabul edecek. Irak’ın Kuzey’i ile de Amerika’ya rağmen ilgilenemez.karışık ama amacı belli şeyler var Irak’ta sayın Ünal.

SAYIN ÜNAL, IRAK AMERİKA VE MÜTTEFİKLERCE BOMBALANIRKEN SİVİLLER ÖNEMSENİYOR MUYDU Kİ, IRAKLI DİRENİŞÇİLERİN İŞBİRLİKÇİLERE YAPTIĞI SALDIRILARI ÖNEMSİYORSUNUZ.

Irak şiası iktidarı gümüş tepsi ile kabul buyuracak. Sonrasını hep beraber göreceğiz. Irak dengeleri ise farklı bir konudur.

Saygılarımla...



Özgür Albayrak
26.10.2005

Kınıyorum bu eşkıyaların saldırılarını...

Orda fakir halkı terörize etmek çok kolay. Zaten iki iman lafı bir salavat, kendi ırkının üzerine ya Allah. Bu mu şimdi?



Şhalaxho
26.10.2005

Sayın Özgür Albayrak,

Canınız sıkılıyor galiba ama sizi tebrik ederim. YAPABİLECEĞİNİZİN AZAMİSİNİ YAPARAK OLAYLARI KINIYORSUNUZ. ZATEN YAPABİLECEĞİNİZ BAŞKA BİR ŞEYDE YOK.

Irak direnişini de tamamen dinsel motifli algılamayın. Olayın Arap milliyetçiliği kısmı şu bağlamda dinden fazladır. Zira Irak şiası Arap’tır ve aşırı dincidir. Dini kullanarak bunlar müdafi yapılamıyorsa diğer yön Arap milliyetçiliği olarak değerlendirilmelidir.

Bende her şeyi kınıyorum... Ne olacaksa?



Fuat Aydemir
26.10.2005

Merhabalar,

Bugün Marje de Av.Hulusi Üstün'ün bir yazısını okumuştum. Kaybeden Kafkasya diye. Herkese tavsiye ediyorum. Sayın Yusuf Taymaz yollamış. İsteyenlere yollayabilirim.

Nalçik saldırılarını kınamayı eleştiren arkadaşlar sizde açıkça alternatif yazar mısınız? Mesela yaşasın Kabardey hareketimiz falan... Eleştirirken düşünce yazarsak daha iyi olur bence.

Saldırıyı gerçekleştirenlerin milliyetleri ne olursa olsun benimde inandığım şey Vahhabi olduklarıdır ve Vahhabizm terörist bir harekettir. Dün Beslan'a saldırıp çocuk kanı ile Çeçen Ulusal Kurtuluş savaşına kir atanlarda bu Vahhabilerdir. El-Kaida uzantısı dini sömürücü aşiret Çeçenistan'da da yuva kurmuş ve ortam şartlarından da yararlanarak taraftar peşindedir... Şimdi gözleri Kabardey Balkar'da...   Devam edeceğim...

Saygılar...



Soht Habibe
26.10.2005

Merhabalar,

Nalçik'te olup bitenler sürpriz mi sizler için? Gündemi takip etmeye elvermeyecek kadar meşgul olsam da benim için sürpriz değildi. Rusya'yla sorunu olan sadece Çeçenler değil, benzeri bir eylemin Tataristan'da olması da sürpriz olmaz. Bence tartışılması gereken şey adı Çeçen direnişiyle birlikte anılan bir komutanın ve Avrupa'daki Çeçen siyasilerin bunu neden üstlendikleri olmalı! Bu adamlar dünyanın bir ucunda karaya vuran Balinaların intihar eylemini neden üstlenmiyorlar? Birileri bunlara politik olmanın ne anlama geldiğini söylemeyecek mi? Nerede Çeçenlerin akıl hocaları?

Eylemi kınamak konusunda batının en hızlı kovboyundan daha hızlı davranmak adına tebliğ yayınlayanlara da şunu söylemek gerek. Şimdiye dek anavatanlarında kötüye giden gelişmeler için neden bu kadar hızlı davranmadılar. İnsanlar ölmemeli. Kabardeylerin kaybettiği insan sayısı nüfusla oranlandığında Türkiye de yirmi-otuz bin kişinin ölmesine eş olduğu görülür. Böylesi bir kayba uğramak bu halk için felakettir.

Saygıyla.



Gürbüz Yalçınkaya
27.10.2005

Sayın Mecit Tav ;

Öğrenmek adına soruyorum ;

Bu bildiri Kayseri’de yaşayan insanlarımızın ortak duygu ve düşüncelerine hitap etmiş midir?

Nalçik’te yapılan bu saldırı ile ilgili olarak edindiğiniz bilgilerde, saldırıda sivil insanlar saldırganlar tarafından bilinçli olarak hedef seçilmiş midir? Yoksa Rusların, Çerkeslerin hayatını hiçe sayma adına yaptıkları plansız bir operasyon sonucumu bu tablo ortaya çıkmıştır?

Saldırı ile ilgili olarak oradaki insanların (resmi otorite dışında) olaya ve Çeçen mücadelesine bakış açıları nedir ?

Bu konularda sanırım siz daha çok bilgiye sahipsiniz, aydınlatırsanız sevinirim.

Katılımcı arkadaşlara,

Edindiğim izlenim, Çeçenlerce yürütülen mücadele halkımızın sessiz çoğunluğu tarafından benimseniyor ama forum sayfalarında yaklaşımlar çok farklı, acaba bu tezatlık nereden kaynaklanıyor? Katkı yapacak arkadaşlara şimdiden teşekkürler.

Herkese saygılarımı sunarım.



Shogen Mahmut
27.10.2005

Merhabalar,

Terör, savaş, baskın adına ne denirse densin sonuçta masum insanlar ve gelecek nesiller; ya yok olmakta ya da telafisi imkansız yaralar almaktadır.

Dün dündür bu gün bugündür felsefesi sanırım bizim toplumumuzun büyük çoğunluğunun felsefesi haline gelmiş durumda. Hani o özgür Kafkasya’dan başka kelime kullanmayan insanlar? Hani hürriyet cengaverleri, insan hakları, yaşam hakkı, kendi geleceğini tayin etme hakkı gibi şeyleri söylemeye bile gerek görmüyorum. Bunlar bizim insanlarımıza hiç bir zaman ulaşamayan değerlerdir.

Burada oturup uzaklarda yaşayan insanların kaderlerini tayin etme gibi bir derdimiz tabi ki yok, nasıl bir gelecek istediklerine tabi ki onlar karar vereceklerdir. Yalnız kendimize eski düşmanlarımızı dost edinip, eski dostlarımızı kendimizden uzaklaştırmamalıyız. Eski düşman bize gerçekten dost olmaz ama eski dostların bize gerçekten düşman olmasını sağlayabiliriz ve bu geleceğimizin sonsuz karanlığa sürüklenmesine neden olabilir. Bir gün Çeçenleri bir gün Balkarları ve bir gün yıllardır beraber nefes alıp hayatı paylaştığımız dostları düşman gibi görüp atalarımızı katledenleri dostmuş gibi göstermek yapılacak en büyük hatadır. Şamil Basayev’i ve Çeçenleri düşman ilan etmek en kolay yoldur ama kimse Abhaz-Gürcü savaşındaki kahraman Çeçenlerden artık bahsetmiyor. Tankların önüne kahramanca atılıp hayatlarını ABHAZ toplumu ve ABHAZYA için feda eden Çeçenlere ne cevap verilir, hiç bilmiyorum ama ‘’dün dündür bu gün bu gündür’’ dersek herhalde bizler için yeterli olur mu, bundan fazla emin değilim.

Şu anda Kafkasya felakete sürüklenmektedir. Peki bu gün karşımıza aldığımız guruplar yönetime gelirse o zaman da onlara artık biz değiştik eski gömleğimizi çıkardık diye mi ziyaret edeceğiz? Bedeli ne olursa olsun haklı olanın ve ezilenin yanında olmalıyız. Her ne kadar bizi bu konuda şaşırtmaya çalışanlar olsa da akan kanı durdurmaya kardeş kavgasına son vermeliyiz. Tarihteki Çerkes sürgünü ve soykırımının sorumlusu ne Çeçenler ne Balkarlar ne de başka Kafkas halkıdır. Tarihi Kafkas mücadelesini veren atalarımıza da teröristti onlar deyiverelim olsun bitsin

Buna benim cesaretim yok. Olan varsa şans diliyorum. Onların ruhunu incitsin.

Saygılarımla.



Mecit Tav
27.10.2005

Sayın Gürbüz Yalçınkaya'ya yanıtlarımdır...

Öncelikle Kayseri Derneği'nde yönetim kurulu başkanlığı görevimi Mayıs/2005'te bıraktığımdan, bu soruların muhatabının yeni yönetim kurulu olması gerekirken benim salt bildiriyi genel olarak desteklememden dolayı sorulara muhatap kılındığım anlaşılmaktadır. Bu nedenle soru sahibine saygısızlık etmemek için soruları yine de yanıtlıyorum.

1) Maalesef ne ben, ne de dernek yönetimi böyle bir anket yaptırmadık. Ancak bildirinin dernek çevresinde sürekli görev alan kişilerce oluşturulan bir komisyon eliyle hazırlanıp yönetim kurulunda "tek bir kelimesine bile itiraz varsa ayrıntısı ile görüşüleceği" belirtilerek görüşülüp tartışıldığını biliyorum. Ancak Kayseri'deki hemşerilerimin büyük çoğunluğunun da böyle bir terör hareketini desteklemeyecek kadar sağduyulu olduğunu biliyorum.

2) Sivillerin zarar görmesinde kimlerin ne derecede kusurlu olduklarının tespiti benim işim değil, böyle bir tespit yapıldığının haberini de almadım. Değerli kardeşim bilirsiniz ki, "kurşun adres sormaz". Birileri ellerinde uzun namlulu silahlarla bir yerlere saldırırken sivillerin de zarar göreceğini öngörmüş olmalılar. Benim karşı olduğum şey, demokratik yol ve yöntemler terk edilerek terörle sonuç almaya çalışan her türlü harekettir.

Yukarıdaki kınama yazımda bunu dünyanın herhangi bir yöresiyle kısıtlamadan yazdığımı göreceksiniz. Ha birileri Irak direnişi vs. dedi. Elbette Irak direnişi de terörün daniskası. Her gün bomba yüklü araçlarla sivillerin de çokça bulunduğu yerlere dalıp onlarca insanı öldürenler neyle övünüyor? Kendilerini savunmak için birde fetva almışlar, "böyle bir mücadele sırasında siviller de öldürülebilir" diye. (Kurunun yanında yaş da yanar misali.) Afferim devam etsinler bakalım nereye varacaklar?

3) Nalçik'te yaşayanların Çeçen Mücadelesine ve Çeçenlere bakış açısı konusunda ben kulaktan dolma bilgilerimle buraya yazarsam yanlış olur. Ancak yine yukarılar da yazan "Bir Dönüşcü"nün yazılarını birkaç kez dikkatle okursanız sanırım sizi bu konuda aydınlatacaktır.

Ben dönem dönem bizim bakış açımızı anlatayım: 1994-1996 dönemindeki savaş sırasında Kayseri'de dernek yönetimindeydim. Öyle bir tanıtım ve propaganda yaptık ki, siyasi yelpazenin her yerindeki insanlardan ciddi yardım aldık dersem inanınız. Çünkü insanların Çeçen mücadelesine ne taraftan bakarlarsa baksınlar hak verecekleri tarzda bir propaganda yaptık. Hatta Kayseri'de neredeyse tüm sivil toplum kuruluşlarının katıldığı, Çeçen Bayrağı dışında amblem ve flama bulundurulmasına izin vermediğimiz güzel bir mitingde yapmıştık. Tüm Türkiye'de sanırım en çok yardım gönderen ilde Kayseri idi.

Biliyorsunuz hükümetimiz dahi olaya destek verip 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu'da göre izin vermişti. Nitekim bu topyekun destek ve özellikle tüm dünyanın da baskısıyla Ruslar da barış masasına oturmak zorunda kaldılar. Taa ki, Şamil Basayev'in 1999'da "Başka bir ülke toprağı statüsündeki Dağıstan'a" girişine kadar. Ondan sonra tekrar alevlenen ateş Çeçenistan'ı ve Çeçenleri maalesef yaktı, şimdi neredeyse Çeçensiz bir Çeçenistan var. Çeçenistan'ın durumu bizleri elbette üzüyor, ancak yapılabilecek bir şeyimiz yok. Birileri tercihlerini yaptılar, Vahhabist kardeşleriyle şeriat devleti kuracaklar. Tanrı yollarını açık etsin, ne diyelim...

Benim buradan gördüklerime göre bakış açım bu, bilgilerinize sunarım.

Saygılarımla...



Fuat Aydemir
27.10.2005

Merhabalar,

"13 Ekim’de Nalçik’e yapılan saldırıdan Rusların haberi vardı ve 1500 kişilik tim ve ağır silahlarla bekliyorlardı. Ona rağmen saldırı hareketi değişmedi."

Yok, bunları ben söylemiyorum, Şamil Basayev sitesinde açıklamıştır. Ölen insanlar 20 ile 34 yaş arası Kabardey gençler ve tutuklamalar devam ediyormuş. Bu da Nalçik’ten aldığım haberler.

"Eylem Çeçenlerin bir başarısıdır" deniyor Zakayev tarafından ve saldırıyı kınayanları, kınayanlarımız çıkıyor burada ama neden kınadıklarını yuvarlak sözlerle geçiştiriyorlar.

Kınamıyorsan savunacaksın, güçlü tezlerinle. Yerinde ve zamanında yapılmış eylem diyebileceksin. Diyemiyorsan çamur atıp iz bırakmayacaksın. ‘’Merak ettim de’’ safsataları ile Vahhabicilik oynayacak ise kimliğini saklamamalı. Biz yıllardır Rus saldırılarına maruz kalarak bugünlere gelen halklarız, bir de içimize girip kelle avcılığı yapan Vahhabi aşiretiyle mi savaşacağız? Beslan’a saldıranlar Çeçenlerin temsilcisi olamazlar ama hala kendini temsilcisi sanan bu adamı savunanlarımız var.

Kirli oyunlar oynanıyor ama kültürümüz, geleneğimiz ve bilincimiz bu tehlikeyi en az kayıpla atlatacak yapıdadır diyorum. Bu Vahhabi aşiretinin bölgede başarılı olamaması için güçlü bir ekonomik yapılanma gerekiyor Kabardey’de.

Umarım yeni yönetimle gerekli adımlar atılır ve böyle senaryolar uygulanmaz Kabardey’de ya da diğer bölgelerde.

Saygılar, sevgiler...



Bekaldı
27.10.2005

C.C. Yöneticilerine;

İnsanların karşılarındaki muhatapları ile diyalog şekilleri değişkendir. Ben, fikirlerimi başlangıçta Genç Forum da yazarken eleştirici bir üslup kullandım. Ama gördüm ki arkadaşlar gerçekler gösterilince bana kızdılar.(Canları sağolsun)

Burada üslup değiştirdim ve fikirlerimi mizah yollu (alaycı) bir tarzda yazdım ama bilinmesini isterim ki; hiç kimsenin ya da kurumun şahsiyeti ile alay etmek ya da dalga geçmek istemedim. Sadece fikirlerimi bu tarzda yazdım.

Yine de insan kusursuz değildir. Bilerek yada bilmeden sizin yada bir başkasının şahsiyetine böyle bir yazım oldu ise özrü borç bilirim...

Sayın TAV, Mecit ağabey;

Size sevgim ve de saygım azalmaz, çünkü biz sizlerin önderliğinde dernekçiliği öğrendik. Sizin Şahsınıza daha önceden de söylediğim gibi laf söylemek benim haddime değil. Ben, fikirleri tartışmak için varım burada, kimsenin hele ki sizin kalbinizi kırmak aklımdan bile geçmez. Büyüğümsünüz, size karşı bir hakaretim olmadı ama siz yinede kimin neyi hakettiğini benden daha iyi bilirsiniz! Ben sizin ve de Kayseri Derneğinin fikirlerine katılmıyorum. Kınamak çözüm değil, denize düşen Yılana sarılır. Eğer siz el vermezseniz uzatılan ele uzanırlar.

Sevgili büyüğüm BAYKALDI H.;

Haklısın başka platformlarda hak sahibine verilir. Ama gel gör ki; oturduğu yerden bir kaç kulaktan duyma laf ile bu sayfalarda yazan arkadaşlara gönderme yapmadan duramayacağım. Sözlerim ortayadır. Nasibi olan kendine pay biçer.

1) Çizgiye ulaşmadan çizgi üstünde bulunan insanlar hakkında konuşmamak gerek.
2) Abhazya da Çeçenlerin yardımı inkar edilemez.
3) Savaştan sonra değil Çeçenler yerli Abhazlar ve diasporadan gelenler dahi TRAFEYN yapmışlardır. İlgili arkadaşıma duyurulur. Ama bunun adı yağma değildir.
4) Rusya'nın tarih boyu oynadığı oyunları görmeyecek kadar kör bir toplum muyuz? Sorarım!
5) Çeçenya da ki savaş sona erse de Kabardey ya a Adigey gibi bir özerk devlet olsa. Yeter artık akan kan dursun diyorum ben...
6) Küçük düşündüğün sürece büyük düşünenlerin uşağı olursun. Abhazya Çeçenya ve diğer topraklar üzerinde kurulan planlar durmadı durmayacak.
7) Gürbüz; yazılarında çok güzel noktalara temas ediyorsun ancak anlaşılamamak var ya işte insanı bitiren budur. Allah' a emanet olun.

NOT: Ben Kayseri Derneği adına bu bildiriyi yazanları ve bu bildiriyi destekleyenleri KINIYORUM... KINAYACAĞIM...Çünkü; kınamak çözüm yolu değil siz sorunu çözme yolu gösterin. O zaman en büyük destekçiniz olamaya çalışırım...

ESENKALIN...



Baykaldı-H
27.10.2005

Sayın Bekaldı-H,

Sonuçta Kayseri Kafkas Kültür Derneği'nin adı ile yayınlanan bir metin var. Bu konuda tahminler ile hareket etmek "çok sağlıklı olmasa gerek" diye düşünüyoruz. O yüzden öncelikli olarak derneğimizden bilgi edinmenizin daha yerinde olacağına inanıyor, anlayışınız için teşekkür ediyoruz.

Saygılarımızla.
CircassianCanada


Lezgi Ömer
28.10.2005

Sayın katılımcılarımız,

Sayın Lezgi Ömer beyin yazısı, sayın Baykaldı .H beyefendiye yanıt niteliğindeydi. Yalnız ''Adana Derneği'' başlığındaki yazıyı içeriği nedeniyle buraya alıyoruz.

Saygılarımızla.
CircassianCanada


Baykaldı.H
28.10.2005

Sayın Lezgi Ömer,

Olayların gelişim sürecini, tarihi akışını iyi süzemediğiniz anlaşılıyor. Lezgi olduğunuza göre Kayserili değilsiniz. Kayseri’ye pek uğradığınızı da sanmıyorum. Dernek hakkında pek bir bilginizin olduğunu da düşünmüyorum. Yaşadığım yeri içinde bulunduğum toplumu ne kadar iyi yorumluyorsunuz hayret ettim doğrusu. Ayrıca Çerkesliğin neresindesiniz onu da sorgulamak lazım. Birkaç kişinin paylaştığı Kayseri derneğinin bildirisini tüm halk paylaşıyormuş gibi algılamanızda talihsizlik. Kendinizi aydın mı sanıyorsunuz yoksa ayaydın mı? Her düşünceye saygı gösterilir ama bu düşünce değil yuvarlama. Kafkas derneği yönetiminden bir isim verebilir misiniz?



Lezgi Ömer
28.10.2005

Sayın Baykaldı .H

Bu forum başlığında bir derneğimizin yönetim değişikliğini kutlama mesajları yazılıyordu. Sayın Karakuyu bırakın kutlamayı, bir de konuyu Kayseri Derneği'nin bildirisini gündeme taşıdı.

Bu bildiriyi; demokratım diyen, barışçıyım diyen, din değil insan diyen, masum insanlara saldıranlara katil diyen her aklı selim insan imza atar.

Yine aklı selim bir insan kendine ''aydın'' demez sayın Baykaldı. Siz aydınsanız insanlar zaten aydın olduğunuzu çeşitli yollarla size hissettirirler.

Kayserili olmamam, halkın tepkisini dile getiren bir bildirinin altına imza atmamı engeller mi? Bu ne biçim mantık?

Birkaç kişinin paylaştığı dediniz bildiri tüm Çerkes sayfalarında asıldı. Tepki gösteren bir elin parmakları kadar. Onların da tıyniyetleri belli. Bu tıyniyettekiler tam manasıyla dinciliği Çerkesliğin önüne geçirenlerdir. Bunların her ortamda olduğu gibi bu derneklerde de mescit açmak için ellerinden geleni artlarına koymadıklarını görmemize mani değil. Dernek ibadet mekanı mıdır da mescit istenir? Sayın Baykaldı insanları saf sanmayın. Herkes her şeyi görüyor. Dinciler her şartta ve ortamda yuvalanmak istiyorlar.

Birde en önemli mesele, sizin kendinizi o toplumda olmanızı sanmanız. Sayın Baykaldı siz o toplumda değilsiniz. Öyle olsanız, ellerine silah alıp cihat diye yola düşenleri savunmak yerine, gerçek Çerkeslerin yanında olurdunuz.

Kafkas derneğinden isim istemenizde ayrıca çok komik. Ben sizin gibi insanlara değil fikirlere bakıyorum sayın Baykaldı. Dernek yönetiminde kimin olduğunun ne önemi var? Böyle halkın duygularını dile getiren bir bildiriye imza attılar mı? Attılar. İşte bu nedenle onlara sevgi ve saygılarımı sunuyor ve tüm kalbimle destekliyorum.

Gelelim Nalçik'e saldıranlara:

Hiç mi dikkatinizi çekmedi? Bu saldırıyı yakından takip eden iki site oldu. Biri Karaçay sitesi biri Fetullahçıların sözüm ona Kafkas sitesi. Eğer kendinizi aydın olarak görüyorsanız haberleri bir de aydın kimliğinizle okuyun.

Belki haberiniz yoktur, bu dinci sitelerden öğrenebilirsiniz. ABU İDRİS kimmiş biliyor musunuz? Bilmiyorsanız bir araştırın. Çok şaşıracaksınız.

Saygılar.



Musost
28.10.2005

Sayın Baykaldı-H.

Sayın Lezgi Ömer beye vermiş olduğunuz cevaba açıkçası çok şaşırdım. Siz Lezgi Ömer beyi tanıyor musunuz? Aydın olmanın sınırı nedir, sizce kim aydın, sizin düşüncenizde olanlar mı? Sanırım burada kim aydın-kim ayaydın onun muhasebesi yapılmıyor, fikirler ortaya konuyor. Bu konuda biraz daha objektif olmanız gerekiyor.

Ayrıca madem Kayserilisiniz, madem Kayseri'desiniz bir zahmet gidin dernek yetkililerinden yüz yüze cevabınızı alın. Derneğinizle bu kadar kopuk bir şekilde aynı ilde olmanız neden?

Kayseri derneği son derece yerinde bir açıklama yaptı, bu yüzden de bu cesaretleri için kendilerini kutluyorum. Yapan kim olursa olsun, amaç ne olursa olsun bu şekildeki iğrenç bir saldırı haklı olamaz. Yanlışları düzeltmenin yolu da bahaneler bulmaktan değil adam akıllı politika üretmekten geçer.

Saygılar.



Baykaldı.H
28.10.2005

Sayın Lezgi Ömer,

Yazınızı eleştirirken sizin şahsınıza veya kimliğinize herhangi bir dokundurma olmamıştır. Sadece insanların kendi görüşleri doğrultusunda yapılan açıklamalar karşısında hemen şakşakçılığa soyunmasını eleştiriyorum. Dini tam olarak yorumlayabilseydiniz dinin merkezinin insan olduğunu anlardınız. Dinimiz elbette masum insanların öldürülmesine karşıdır. Bir insan öldüren, bütün alemi öldürmüştür. Demekte yüce dinimiz. Siz nasıl olaylara tepkinizi koyuyorsanız Nalçik’teki bu eylemi yapan Kabardey gençleri de kendilerine yapılan zulümlere (yapılan zulümleri bilmiyorum demeyin) tepki göstermişlerdir. Yaşanan süreci lütfen iyi değerlendirelim.

Dinciliği Çerkesliğin önüne geçirme mantığını pek anlamış değilim. Ayrı bir kainatta mı yaşıyorsunuz? Okyanustaki bir damlayı okyanusun önüne nasıl geçirebiliyorsunuz? O damlacık okyanusa dahil değil mi? Zamanında sizin derneklerinizde Lenin posterleri asılırken neden tepki vermediniz acaba? Nesli tükenmekte olan böyle düşüncelerin varolduğuna hala şaşmamak elde değil. Derneklerde kılınan namazın açılan mescidin sizin zihniyetinize ne zararı var acaba? Yıllardır dinsizliğin, sosyalizmin propagandasını yapan dernekler bu düşünceyle tabanını kaybetti. Ama görüyorum ki bu karanlık düşünceler hala var.

Birkaç kişinin paylaştığı bildirinin eleştirisini ulusal gazetelerde yayınlatsam herkes benim fikrimde mi olacak sayın Lezgi Ömer (Ha isminizi değiştirmeyi düşünmediniz mi hiç? Baksanıza buram buram İslam kokuyor)?

Ayrıca toplumdaki yerimi hatırlattığınız için teşekkür ederim. Benim sizin yerinizi hatırlattığım içinde bir teşekkürde ben bekliyorum. Kendimi aydın olarak görmek ne haddime. Bütün dünya kendini aydın olarak görenlerden çekti. Kitap yazmakla, şiir yazmakla, makale yazmakla aydın olunmaz. Büyük bir kitleyi bir cümlenizle harekete geçirebiliyorsanız, onları doğru yönde yönlendirebiliyorsanız, anında doğru kararlar verebiliyorsanız, kendi insanlarınızı bölmek yerine onları birleştirebiliyorsanız, geleceği iyi görebiliyorsanız aydınsınız. Varsa böyle bir tanıdığınız hep beraber gidelim peşinden. Ama yok, sizin zihniyetinizle insanlarımızı sağcı solcu, dindar-dinsiz, Çeçen-Abaza,Hatukuay-Kabardey, Work-kajer, vs. diye bölen insanlar hiç Çerkes bulamayacaklar sonunda.

Haber kaynaklarım sadece dinci siteler değil mesleğim gereği bütün İngilizce gazeteler, siteler, makaleler, hatta Rus gazeteleri. Taraflı tarafsız bütün yayınlar. Dün gönderdiğim çevrilmiş bir yazıyı sanırım site yayınlamadı. Radikal gazetesinin bir haberi.

Sayın Lezgi Ömer ben dinci değilim, din satmıyorum. Ben Müslüman, Çerkesliğini dili-kültürüyle, oyunlarıyla, ruhuyla yaşayan sıradan bir Kabardey’im. Siz diyebilir misiniz bende dili ve kültürünü yaşayan, ateist bir Lezgi’yim diye?

Sayın Musost insanları tanımak için yüzlerine bakmak gerekmez, bir cümlesi ele verir insanı. Dernekle kopuk olan birisi bu yazıları yazamaz diye düşünüyorum. 15 yıldır içindeyim. Neyin ne olduğunu gayet iyi biliyorum. Doğru adamakıllı politika üretemediğimiz için bu sıkıntıları yaşıyoruz. Peki ama kim üretecek? Ben değil kendini aydın zannedenler herhalde.

Benden de size saygılar...



Musost
28.10.2005

Sayın Bekaldı.H,

Bende Lezgi Ömer beye de size de katılıyorum. Ne mescidin ne de Lenin'in posterlerinin yeri dernekler değildir. Derneklerde neden mescid ya da Lenin posteri olsun ki? Mescide karşı çıkılıyor çünkü Türkiye'de adım başı cami var. Kimse dine karşı değil fakat bu şekilde din siyaset olarak karşımıza çıkınca olmuyor.

Dernekler kültürel etkinliklerin yeri yurdu olmalı. Dinlinin-dinsizin, sağcının-solcunun hep beraber gidebileceği bir yer olmalı ve amacı sadece Kafkas kültürünü yaşatmak olmalı. Haksız mıyım?

Ayrıca bu çirkin saldırıyı kınayanlar neden karanlık düşünceler oluyor onu da anlamış değilim. Burada bu şekilde sonuça ulaşmamız sanırım mümkün görünmüyor. O yüzden uzatmaktan yana da değilim. Görülen o ki siz Kayseri derneğini kınamaya, bizlerde saygı duymaya devam edeceğiz.

Evet bu toplum birleşmeli, ortak politikalar üretebilmeli tek çıkar yolumuz bu. Bunu bilerek hareket etmek zorundayız. Gubsege Grubu bunu başardı, tüm Kafkas halklarından arkadaşlarımızı bir araya getirdi, ortak heyecanı yarattı. Bu neden genişlemesin ki, neden olmasın ki neden? Sadece bizler inanalım yeter.

Saygılarımla.



Gürbüz Yalçınkaya
28.10.2005

Sayın Mecit Tav ;

Verdiğiniz cevaplar için teşekkür ederim.

Saygılar...



Lezgi Ömer
28.10.2005

Sayın Baykaldı,

Şakşakçılık yakıştırmanızı kendi adıma aynen size iade ediyorum.

Dinin merkezinde insan olsaydı, bu katiller çoluk çocuğa, masum halka saldırıp ellerini kana bularlar mıydı? Dininiz masum insanların öldürülmesine karşıysa öldürülen çocuklar masum değil miydi?

‘’Siz nasıl olaylara tepkinizi koyuyorsanız Nalçik’teki bu eylemi yapan Kabardey gençleri de kendilerine yapılan zulümlere (yapılan zulümleri bilmiyorum demeyin) tepki göstermişlerdir.’’

Yukarıdaki sözlerinize kendiniz de inanmıyorsunuz ama ben bir daha açıklayayım. Orada Kabardey genç falan yok. ABU İDRİS yönetiminde değişik halklardan katiller var. Eğer bu katliam girişimi başarılı olsaydı şu anda o Kabardey gençlerinin yerini Çeçenler alacaktı. O kadar farklı gazete okuyorsunuz, mesleğiniz icabı Rusça bile haberleri takip ediyorsunuz ama bunu göremiyorsunuz. Şaşırtıcı.

Gelelim derneklere açmak istediğiniz mescitlere. Namazını kılacaksan gider camide kılarsın. Sana kim ne diyebilir veya şimdiye kadar camiye gidiyorum deyince dernek başkanı seni göndermiyor mu? Dernek cami mi? Dincilerin temel yöntemidir bu. Yavaş yavaş girerler her yere. İnanç özgürlüğü derler arkasından hadi namaza.

Sizin yazılarından sanki siz başka kainatta yaşıyorsunuz. Yarın bu site sahipleri bizde derneklere kilise kuracağız derse ne yapacaksınız? Yok… O zaman onlar misyonerlik yapıyor olurlar değil mi?

İsmimi ve nüfus cüzdanımdaki din kısmını ben doldurmadım. Hemen hemen her Çerkes’in başına gelen bizim de başımıza gelmiş. Adımı nüfus memuru koyarken dinimi de devlet belirlemiş.

Aydın kavramını bilmiyorsunuz o nedenle bence o konuyu hiç yorumlamaya kalkmayın. Yok ama aydın nedir ciddi olarak öğrenmek istiyorsanız, size ayrıca memnuniyetle yazarım.

Bu zamana kadar -takip ettiğim kadarıyla- en doğru yazınız bölücülük konusu. Fakat onu da ters yerden almışsınız. Bölücülüğü, kendi halkına ‘’kafir’’ diyen, onları çoluk çocuk demeden kurşun yağmuruna tutan, bunu da derneklere mescit açarak alt yapısını oluşturan zihniyet yapıyor.

Sizin dinci olup olmadığınız bilemem. Fakat, dinci katillere arka çıkan, derneklere mescit açmak için çabalayan yazılarınız sizi öyle gösteriyor. Siz sıradan bir Kabardey olabilirsiniz, en azından öyle gösterme gayreti içinde olabilirsiniz. Ben sıradan bir Lezgi değilim. Ben her şeyimle Lezgi’yim.

Saygılarımla...



Baykaldı.H
28.10.2005

Sayın Lezgi Ömer,

İslam dinine bu kadar kin nefret niye, insanlar yaptıklarının bedelini kendileri öderler. Kişilerin yaptıklarından dolayı başka kişi veya kurumlar asla suçlanamaz. Nasıl ki, sizin bu miadı bitmiş düşüncelerinizden dolayı benim bütün Lezgileri suçlayamayacağım gibi. Derneklere ille de mescit açılsın diye bir iddiam da yok. Sadece oraya gelen dini bütün insanlar o anda bir namaz kılma zorunluluğu duyduğunda temiz bir odanın bulunmasını istemek normal olsa gerek.Ayrıca derneklerimizde kilisenin olmasının, hatta havraların olmasının bile bence bir sakıncası yok. Mozdok’ta ki Kabardeylerin Hıristiyan olması bile bana hoş geliyor. Demokratlığımızı gösterir. Dinle benim sorunum yok. Sorunu olan sizsiniz.

ABU İDRİS’İN adını ağzınıza alırken de besmele çekin diyemeyeceğim eminim onu da bilmiyorsunuz. Abu İdris’in bir sözünü de size hatırlatayım ; Erkek, savaşabilen değildir, düşmanının nerde olduğunu bilendir; Sizinde en azından Türkçe siteleri gezip daha detaylı bilgiler edinmeniz gerekir. İsterseniz size göre bir aydın tanımlaması yapayım. Devletini milletini satan, insanlar arasında ayrımcılık yapan, bölücülük yapan, insanların hassasiyetleriyle oynayan, insanları birbirine düşüren, din düşmanı ateistlerdir desem kabul buyurur musunuz? Tabi günümüzün modası aydın sayılmak için saldır Müslümanlara, dine en büyük aydın sizsiniz.

Bizim milletimiz bunu asla yemez sayın Lezgi Ömer bey. Sizi bu milletin bir ferdi olarak görmediğim için, buyurun saldırıya devam edin. Ki, bizim Adige insanı ne olursa olsun haddini her zaman bilir. Bir Çerkes atasözünü hatırlatayım; GUPŞISEW PSATLE, ZIPTLIHİ TTIS.

Rusya’nın sizin gibi dostları olduğu sürece daha çok Çerkes kanı içer. Tekrar ediyorum ben geleneklerini, kültürünü, dilini kalbinden hissederek yaşayan sıradan bir Kabardey’im. Keşke her şeyinizle tam bir Lezgi olabilseniz, çünkü düşüncelerinize ters, milliyet ayrımı yapmak, insanları Lezgi, Kabardey, Çeçen vs. diye ayırmak evrensel düşünceye ters. Başka bir kulvarda yarışmayı düşündünüz mü?



Şhalaxhue
30.10.2005

Kim ne derse desin, derneklerde bir temsil sorunu var. Tartışmalarda bunu açıkça gösteriyor...


Kayseri'den Bir Adige
30.10.2005

Saygıdeğer Mecit Tav,

Başkanlığınız döneminde de yönetim kurullarını toplayarak kararlar alırdınız. Bu kararlar neticesinde nerede ise tek gözle bir yazıhaneye kalacaktık. Acaba siz bazı yönetimleri savunana kadar şapkanızı önünüze koyarak bazı şeylerin eleştirisini kendi kendinize bir yapın.

Şimdi savunduğunuz yönetime bırakmış olduğunuz mirası bir değerlendirin. Acaba bu savunmalarla günah mı çıkartıyorsunuz? Kendime sormadan edemedim.

Saygılar.



Erkan Batır
31.10.2005

Sayın Abrek 2

Kayseri Derneği'nin yayınladığı bildiri dernek başkanı sayın Mehmet Mırza Şıklaroğlu tarafından oluşturulmuş ve başkanlığını da kendisinin yaptığı bir çalışma grubunun yaptığı teknik çalışmayı müteakip ortaya çıkan metnin dernek yönetim kurulunda müzakere edilmesini ve yayınlanması yönünde yönetim kurulunun aldığı kararı müteakip yayınlanmıştır. Arzu eden bu bilgiyi dernek başkanı Mehmet Mırza Şıklaroğlu'ndan teyid edebilir. Derneğin kendi web sayfasında dahi yayınlanan bir bildiri ile ilgili olarak ileri sürülen bu iddialar edepsizlik boyutunu aşmış durumdadır.

Saygılarımla...


Mecit TAV paylaşmadığım düşünceleri de olmakla birlikte samimiyetinden asla kuşku duymadığım, bu derneğe 10 yılın üzerinde emeği geçmiş, dernek her ihtiyaç duyduğunda maddi-manevi derneğin yanında/içinde/arkasında olmuş bir figürdür... Bu gerçekleri yok sayarak Mecit TAV ismi üzerinde yapılacak bir tartışma anlamsızdır. Derneğe bıraktığı ya da bırakmadığı mirasın muhatabı ismini dahi açıklamayan bir figürden çok yönetim kurulu olup, emin olun hepsi de kırıp dökmeden bunu konuşan/paylaşan olgunluğa sahip insanlar...

İsmini açıklarsın ve istediğin mekanda Mecit TAV'ın da bulunduğu bir ortamda Mecit TAV ile ilgili konuşmak istediğin herşey konuşulur. Gerisi dedikodu biçimini alır... Ben Mecit TAV 'ın bu derneğin en önemli figürlerinden biri olduğunu düşünüyorum , Mecit TAV'dan ricam bu tartışmaya taraf olmamasıdır. Biz gereken her şeyi yaparız ahte vefa gereği...

Saygılarımla...



Mecit Tav
31.10.2005

Erkan Batır'a gecikmiş bir temsil yetkisi vermiş oluyorum.

Yazdığı yazının içeriğindeki düşüncelerini benimsiyorum. Bu tartışmaya taraf olmamaya çalışmakla birlikte, kimliğini tahmin ettiğim bu zat-ı muhteremin açıkça karşımıza çıkıp şu işi şu şekilde yanlış yaptınız diyebilme olgunluğu göstermesini bekliyorum. Yahu kimseyle dernekle ilgili veya şahsımızla ilgili eleştirisi yüzünden bugüne kadar kavga etmedik. Bu ne çekingenliktir?

Samimiyetle şunu söylemek istiyorum; Açıkça karşımıza gelinip veya biz münasip mekana davet edilip yapılacak tartışma ve konuşmalardan kötü sonuç çıkmayacaktır. İkna olmaya da ikna etmeye de hazırız ve gerçekten samimiyiz.

Saygılarımla...



Semra Ademey
31.10.2005

Değerli Katılımcılar,

Çok değerli Mecit bey, hepinizin affına sığınarak sadece rumuz ile Mecit beyi burada sorgulamaya kalkacak birisini şiddetle kınıyorum.

Sayın ''Kayseri'den Bir Adige'', ben yıllarca Kayseri'de değilim ama sizlere neler yapıldığını anlatabilirim. Sizde görmek isterseniz görürsünüz. Yaptığınız hiç hoş olmadı.

Sayın Tav, asla cevap dahi vermenizi istemem. Lütfen. Kimin ne olduğunu, ne yaptığını az çok herkes bilir. Beğenmeyen rumuzla değil ismi ile buyursun görev başına.
Bizlerde elimizden gelen desteği veririz.

Saygılarımla.



Abdurrahim Atçı
31.10.2005

Sayın Kayseri'den bir Adige, olduğunu iddia eden arkadaş!

Ben şahsen Kayserili değilim. Sayın Mecit Tav beyefendiyi de bu sene GUBSEGE grubu sayesinde tanıdım. Kendilerinin sadece Kayseri için değil bütün Çerkes ailesi için değerli bir zat olduğunu düşünüyorum. Gubsege grubunun yapmış olduğu etkinliğe verdiği destek böyle düşünmem için yeterlidir sanırım.

Kendilerini böyle isminizi dahi yazmadan eleştirmenizi kınıyor, sayın Mecit Tav beyefendiye saygılarımı sunuyorum.

Saygılarımla.



Abrek-2
31.10.2005

Değerli katılımcılar, Sayın Abrek-2

Kayseri Derneği’nin yayınladığı bildiriye ilişkin eleştirilerde bulunmanız son derece doğal. Ancak konu bildiri eleştirisinden çıkıp kişisel suçlamalara dönüştürülmemelidir.

Sayın Abrek-2, eğer Kayseri Derneği’mizin önceki yönetimi ile ilgili değerlendirmelerde bulunacaksanız, bunu kişiselleştirmeden yapınız. Bize gönderdiğiniz yazının yayınlanmasını istiyorsanız prensiplerimize uygun yazmalısınız.

Saygılarımızla.

CircassianCanada


Abrek-2
01.11.2005

Sayın CC yöneticileri,

Prensiplerinize kesinlikle saygı duyuyorum. Öyle de olması gerekir. Ancak şunu belirtmek isterim ki yazılarımda kesinlikle, kimseye karşı hakaret etme ve ya kişiselleştirme gibi bir niyet yoktur.

Elbette yazlarımızı yayınlama mecburiyetiniz yoktur. Hakaret olmadığı sürece yayınlanmasında herhangi bir sakınca görmüyorum. Yazılarımda biraz ağır eleştiriler olabilir. Ama insanların gözümüzün içine baka baka yalan söylemeleri bizi üzüyor.

Kayseri'nin yayınladığı bildiri aslında bir kişisel düşüncedir. Dernek başkanının yayınlamadığı ve ya yönetimden pek çoğunun haberi olmadığı halde, bu bildirinin alel acele, pek çok yanlışlarla kaleme alınması sanki Kayseri kamuoyunun böyle bir düşünceyi paylaştığı gibi bir izlenim vermesi elbette bizi derinden yaralamıştır.

Ki bu bildiriyi yayınlayanlar dernek yönetiminde bile değiller. Bu bildirinin kesinlikle silinmemesini istiyorum zira zamanı gelince bir tokat gibi yüzlerine vurulacaktır.

Sayın CC yöneticileri yazıyı yayınlamanız konusunda ısrar etmiyorum, bahaneniz kişiselleştirme konusu ise diğer yazılara bir daha göz atmanızı istiyorum. Kiminkinde kişisellik yok. Birbirini kınayanlar, öpücük gönderenler, iltifatlar vs.

Sizi asla kınamıyorum prensiplerinizden dolayı ama benimkisi yalanı dolanı ortaya çıkarmak.

Teşekkürler.



Elbruz
01.11.2005

Merhaba,

Kimse kimseye yardım etmiyor diye başkaları tarafından yargılanamaz. Şamil Basayev ve adamları gerekli yardımı zaten Amerika'dan alıyorlar. Amaç belli.

Yorulmayın.

Saygılar



Erkan Batır
01.11.2005

Sayın Abrek 2

Kayseri Derneği'nin yayınladığı bildiri dernek başkanı sayın Mehmet Mırza Şıklaroğlu tarafından oluşturulmuş ve başkanlığını da kendisinin yaptığı bir çalışma grubunun yaptığı teknik çalışmayı müteakip ortaya çıkan metnin dernek yönetim kurulunda müzakere edilmesini ve yayınlanması yönünde yönetim kurulunun aldığı kararı müteakip yayınlanmıştır. Arzu eden bu bilgiyi dernek başkanı Mehmet Mırza Şıklaroğlu'ndan teyid edebilir.Derneğin kendi web sayfasında dahi yayınlanan bir bildiri ile ilgili olarak ileri sürülen bu iddialar edepsizlik boyutunu aşmış durumdadır.

Saygılarımla...



Erkan Batır
01.11.2005

Kayseri Kafkas Derneği’nin yayınladığı bildiride yazılan hiçbir şey Kafkas Dernekleri Federasyonu, Duneypso ADİGE-ABAZE XASE ve diğer Kafkas dernekleri tarafından aksi düşünülen hususlar değildir. Üstelik bildiride yazan hususlar bahse konu derneği kuran ve bugünlere getiren insanların düşüncelerine de aykırı değildir. Sorun şu sanırım: İnsanlar Kayseri Derneği'nin kendileri gibi düşünmek zorunda olduğu gibi hastalıklı bir inanca sahipler. Dernekler belirli bir amaç için kurulan ve amaçlarını, faaliyet biçimini kurucularının belirlediği, aynı amaç ve düşünceyi paylaşan insanların katıldığı organizasyonlar. Yani zannedildiği gibi derneklerin her arzu edenin düşüncelerine uymak gibi bir zarureti yoktur.

Kendini Çerkes kabul eden her birey , derneklerin kendi düşüncesine uymak zorunda olduğunu düşünüyorsa çok büyük yanılgı içindedir. Yani konunun özü, dernekle aynı perspektifi paylaşmıyor iseniz; ya kendi derneğinizi kurarsınız ya da bulursanız size uygun bir derneğe katılırsınız. Aksi durum, anlamsız.

Kayseri Kafkas Derneği, Kafkas Dernekleri Federasyonu ve DÇB'nin kuruluş tartışmaları, genel kurul tutanakları ve bildirileri incelendiği zaman görüleceği üzere o bildiride yazan hiçbir şey yeni değildir. Bahse konu örgütlerin düşüncesi ve felsefesi budur. Beğenmeyen kendine yeni bir örgüt kurar...

Saygılarımla...



Mecit Tav
01.11.2005

Sayın ABREK 2'YE AÇIK ÇAĞRIDIR.

Tüm sorularınız ve aklınıza takılanlar için yüz yüze, telefon veya e-mail yoluyla bana ulaşırsanız, sorununuzu çözmek konusunda samimi çaba göstereceğimin sözünü veriyorum. Yok derneğimizle, kültürümüzle ilgili konularda hata yaptığını düşündüğünüz insanları açıkça ve gerçek kimliğinizle eleştirecek medeni cesaretiniz yoksa (bu korkak ve çekingen tavra hiç yakışmayan bir şekilde Abrek nick'i kullanarak) ortalığı karıştırmayınız, suyu bulandırmayınız. Yok yazınızda iddia ettiğiniz gibi kamuoyunun bilgilenmesi zorunluluğu duyduğunuz bir gerçek var ise hodri meydan, biraz medeni cesaret. (Buraya kadar şahsi hitaptı.)

Genele hitaplarım:

Değerli hemşerilerim,

Günlük yaşam kaygılarından fırsat bulup örgütlerimiz, kültürümüz ve geleceğimiz için biraz zaman, para, emek harcayan bir kimsenin tabiri caizse niteliği belirsiz çamurlar atılarak yıpratılması gayretlerinin somut bir örneğini görüyorsunuz. Bu demek değildir ki, hiç kadir kıymet bilen insanımız yoktur. Elbette vardır, yukarıda gördüğünüz üzere bu sitedeki yazıları sayesinde tanıdığım Semra Ademey bacım ve kendisiyle henüz tanışamadığım Abdurrahim Atçı kardeşim gibi emek veren insanlara değer veren hatırı sayılır sayıda hemşerimiz de elbette var. Ancak örgütlenme ve örgütlerde özellikle amatörce hizmet verecek o kadar çok insana ihtiyaç var ki, özveriyle bir şeyler yapmaya çalışan hiç bir kimseyi yıldırmaya uzaklaştırmaya kaybetmeye hakkımız yok. Eğer bilinen ve gerek dernek çevresinde, gerekse yasal merciler önünde sorgulanması gerekli bir şey varsa elbette usulünce ve zamanında bunların dile getirilmesine engel de yoktur. Hatta yeri geldiğinde medeni şekilde ilgilisinden bizzat hesap da sorulabilir. Ancak çamur at, izi kalsın tarzı bizlere yakışmıyor.

Saygılarımla...



Erkan Batır
01.11.2005

Kaldı ki, diasporadaki derneklerin kuruluş çalışmaları ve federasyonun kuruluş döneminde tartışılarak tasfiye edilen konular, bir eleştiri olarak Kayseri Kafkas Derneği'ne yöneltilmektedir. Dikkatini çekerim ki, bu konular tartışılarak tasfiye edilmiştir. Diyeceksiniz ki, kim ile tartışıldı? Tabii ki, kurucuları ve dernekleri yetkili organları ile tartışıldı. Artık şunu lütfen anlayın. Sadece Adige anne babadan doğmak dışında bu örgütlerle hiçbir ortak paydası olmayan insanların ne düşündüğünün; ne Kayseri Kafkas Derneği, ne federasyon ne de DÇB açısından bir anlamı yok. Her örgütü kendi amaçları bağlar...

Saygılarımla...


Abrek-2
01.11.2005

Sayın Erkan Batır,

Dernekleri yıllarca kendi düşünceleri doğrultusunda -siyasal olarak- yöneten, dediğiniz gibi sadece Adige bir ana babadan doğmak dışında hiç bir paydası bulunmayan zihniyete yıllarca neden tahammül edildi acaba? Eğer Kayseri derneği işlevini gerçekten yerine getirebiliyorsa yıllardır neden bir milletvekili bile çıkaramadınız? Yanlış siyaset, yanlış zihniyet. Tabanı suçlarsanız eğer, demektir ki tabanın yeterince desteğini alamamışınız. Eğer sizin zihniyetiniz tabanı bölmeseydi bir değil en az iki milletvekilimiz vardı. Aynı hataları yapmaya devam ediyorsunuz. Ayrıca sizin görüşleriniz derneğin görüşleriyle örtüşüyor mu? Dernek yönetiminde misiniz yoksa dışardan mı destekliyorsunuz? Son bir merak, dernekçilikte yeni misiniz?



Abrek-2
01.11.2005

Her şeyin bir sırası var. ABREK isminin ne anlama geldiğini bilenler lütfen izah etsin. Bu nicki kullananlar asla korkak olamazlar. Karşılıklı kişiselleşmeler olduğu için tekrar özür diliyorum CC yöneticilerinden. Amacım kimseyi suçlamak, bulanık suda balık avlamak değil biraz merak. Siz hiçbir şeyi merak etmiyor musunuz?



Ergün Şahin
01.11.2005

Abreg ismini kullanmak, bir insanın korkak olmadığını göstermez.

Sanal provokasyonların tümünü kınıyorum.



Hatko Vural
01.11.2005

Selamlar

Sayın Abrek merak ettim de daha iyisini yapacaksanız neden çıka gelmiyorsunuz derneklere ve yönetimi ele almıyorsunuz acaba?

Ve merak ettim Abrek'in anlamı ne ola ki?

Şahsi cesaretiniz hakkındaki methiyelerinizi de takdire şayan doğrusu. Kendin söyle kendin inan misali...
Nasıl görünürsen öyle bilinirsin, nasıl bilinirsen de öyle anılırsın diye bir Adige ata sözü var bilmem merak edipte okudunuz mu hiç?

Saygılar.



Abrek-2
01.11.2005

Provokasyonun sanalı da gerçeği de çok tehlikelidir. Hala anlaşılamıyorum amacım insanları karalamak değil elbette. Sadece yapılanları ve yapılmayanları bir merak dürtüsü içinde ortaya koymak. Eleştiri sadece yüz yüze olmaz. Zira yazılan yazılarla, hep sanal ortamda yapılmakta bu tartışmalar. Gerçek bir Çerkes ‘’abrek’’in anlamını bilerek o isme halel getirmez.

Sayın Hatko Vural, sizi de meraklılar tarafına çektiğim için sevindim. Biliyorsunuz ki, büyük buluşlar hep bir merakın sonucunda ortaya çıkmıştır. Dernek içinde bulunduysanız bilirsiniz satranç misali üyeler Şah’ın piyonlarıdır. Hatta zaman zaman piyonların Şah niyetine konduğu da görülmüştür. Ama Şah’ın yapabileceğini elbette piyonlar yapamaz.

Tekrar ediyorum amacım kimseyi rencide etmek ya da bir şeyleri provoke etmek değil. Derneklerde yapılan yanlışları sanal da olsa eleştirmek. İnsanların merak duygusu bebeklikten başlar. Eğer merak etmezseniz hiç bir şeyi öğrenemezsiniz. Fazlası zarar mı bilmiyorum. Onu da merak ediyorum.

Bol meraklı günler.



Müzeyyen Kip
02.11.2005

Sayın Abrek 2,

Biz bilmiyoruz kabul edelim de size soralım, Abreklere yakışıyor mu Abrek nick'nin arkasına sığınıp da geçmişin hesabını en son görev yapan bir dernek başkanına sanal saldırı yapmak?

Selamlar.


Yegerey
02.11.2005

Sayın Abrek-2

''Hiç bir şeyi merak etmiyor musunuz'' diye soruyorsunuz. Açıkçası sizi merak ettim. Kim olduğunuzu yazma cesareti gösterip "sonra hesap soruyor akıllı adam tripleri yapabilecek misiniz" sadece merak ettim.

Bakın bazı meraklar giderilemiyor gördünüz mü? Yok merak ettim de, bu kadar merak sizi dert sahibi edecek.

Mecit bey'in karşısına diğer 2-3 arkadaşınızı da alıp gidin merakınızı iyice yeneceğinizden emin olabilirsiniz.

Saygılar.


Erkan Batır
02.11.2005

Sayın Abrek-2

İsminizi açıklamanızı müteakip her şeyi konuşabiliriz.

Dernek yönetimlerinin görüşü olmaz, derneğin politikası olur ve bu politikayı benimseyen yöneticiler nöbeti devralır ve sırası gelince devrederler. Kayseri Kafkas Derneği ve Federasyonun politikasını benimsediğimi söyleyebilirim.

Kayseri Kafkas Derneği'nin de Federasyonunda çalışma alanları ve amaçları arasında milletvekili çıkarmak yoktur. Milletvekili olmayı düşünen bir Adige’yi desteklemek ya da desteklememek seçmenlerin kendi bilecekleri iştir. Tabi bir derneği milletvekili çıkarmak ya da çıkartmamakla değerlendiren kısır bir düşünceye anlatılması güç bir konu bu...

Saygılarımla...


Abrek-2
02.11.2005

Sayın Erkan Batır,

Madem derneklerin görevi milletvekili çıkartmak değil de geçen seçimde CHP'den aday olan sayın Seyfettin Diyner lehine aylarca propaganda yapılıp ev ev gezildi. Kazanamayacağı belli olduğu halde dernek neden belli bir siyasi partinin propaganda sahası oldu. Başka bir parti adayı olsaydı aynı hassasiyetleri gösterir miydiniz? Bunları merak etmiyorum sayın Batır, çünkü bunları zaten biliyorum.

Şunu samimiyetle belirtmeliyim ki, bunda herhangi bir sakınca görmüyorum. Elbette siyasete girmesi gerekir. Son seçimlerdeki gibi kullandırılmamak kaydıyla. Sizinde bu konudaki görşünüzü de merak ediyorum tabi. Şahsım adına herhangi bir partinin benim için önemi yok, bizden olsun yeter. Ama ayrım yapmaksızın.


Mecit Tav
02.11.2005

Meraklı Abrek 2'nin sorusuna ben yanıt vereyim.

Derneğin eski başkanı milletvekili adayı oldu ise bunun o dernek üyeleri ve çevresi tarafından desteklenmesinden doğal bir şey yoktur. Ancak hiçbir zaman dernek şu adayı destekliyor diye başka partilerdeki hemşehri adayların aleyhinde bir çalışmaya girişilmemiştir. Aksine bende başka bir olay hatırlıyorum: Derneğin gecesine gelip propaganda yapmak isteyen CHP'li adaylara da dernek çalışanları ve yöneticileri açıkça tarafsızlığımıza zarar verir diye engel oldular. Bu ve benzeri olaylar nedense meraklı Abrek 2'nin dikkatinden kaçar. Çünkü objektifliği akıllarına bir türlü getirmezler.

Başka bir partiden de olsa bir hemşehrimin seçimlerde başarılı olmasından gerçekten büyük gurur duyarım. Çünkü O'nun bana başkalarından çok çok daha yakın olduğunu biliyorum. Kaldı ki, son yerel seçimlerde Birleşik Kafkasya Derneği ve Dostluk Kulübü'ne de çağrı yaparak AK Parti'den aday adayı bir hemşehrimizi de ciddi şekilde desteklediğimizi umarım biliyorsunuzdur.

Sizin sayın Seyfettin Diyner'le ilgili sorunuza da ben değil, seçim çalışmaları sırasında bir diğer arkadaşını ikna etmeye çalışan yaşlı amcamızın söyledikleriyle cevap vereyim. O yaşlı amca arkadaşına diyordu ki; "-Filanca seçilirse gidip odasında bir çay içebilir misin?İçemezsin, fakat Seyfettin bey seçilirse içersin". Olay bu kadar basit...

Herkese saygılar...


Abrek-2
02.11.2005

Sayın Mecit Tav bey,

Sizinle tartışılacak o kadar konu var ki, ancak Batı’dan dönüşümde gerçekleşebilir. Tabi o zamana kadar ebedi istirahatgahımıza gitmezsek.

Bazı konularda hemfikir gibiyiz. Yani hangi partiden olursa olsun bizden olsun. Ama yinede hemen ayrımcılık yapıp ‘’falancanın yanına çay içmeye gidebilir misiniz’’ diye bir soru sordunuz? Savunduğunuz adayın iyi bir tercih olduğunu da düşünmüyorum. Bende aynı şeyleri onun için düşünüyorum. İnanın ben sizi tercih ederim.

Esenlikle kalın.

Bugün fazla meraklı değilim.


Erkan Batır
02.11.2005

Abrek 2'ye;

Kafkas Dernekleri Federasyonu ya da Kayseri Derneği'nin yanlışları/eksiklikleri yok mu? Bunun aksini iddia etmekten daha büyük komiklik tabii ki olamaz. Ancak bunlar içerden konuşarak tartışılarak mesafe katedilebilecek konular. Ben kendi şahsi görüşü mü söyleyeyim izin verirseniz. Mevzu her kim olursa olsun, derneklerin örgüt politikası olarak siyasete soyunan kişinin arkasında ya da yanında olmaması gerektiğini düşünüyorum. Desteklemek isteyen her seçmenin şahsen desteklemek ya da seçim kampanyasında görev almak kendi bileceği iştir, kimse tabii ki bunu sorgulayamaz.

Size şu kadarını söyleyebilirim ki; örnek verdiğiniz seçim sürecinde bahsettiğiniz olumsuzluklar öngörülerek, pek çok insanın derneğin örgüt olarak bu işin dışında olması gerektiğine dönük düşüncesini açıkça deklare ettiğini şahsen biliyorum. Kampanyada görev alanlar da dernek görevlisi olarak değil gönüllü olarak görev almışlardır ve seçim çalışmaları da özel bir seçim bürosunda yürütülmüştür. Örgütlerin eksik ya da hatalarını 'içeriden' ve muhataplarıyla konuşarak çözüme olumlu katkı yapılabileceğini düşünüyorum.

Saygılarımla...


Abrek-2
02.11.2005

Sayın Erkan Batır,

Ben hala derneklerin resmi ideolojisini benimsemeden seçimlerde destek vermesinde herhangi bir olumsuz tarafının olabileceğini düşünmüyorum. İnsanlarımız gittikçe daha bilinçlenmekte, bu konulara daha duyarlı olmaktadır. Hatta çok iyi bir organizeyle -ki bu anketlerle de sağlanabilir- hem sağdan hem de soldan pekala iki milletvekili seçtirilebilir. Ama her iki siyasi partinin başındakiler nasıl olsa oylarını bize verecekler düşüncesiyle bizleri pek kayda değer görmüyorlar. Kayseri’deki bütün şehir dernekleri dahil, diğer sivil toplum kuruluşları bile siyasetin içindeyken neden derneklerimiz açıktan, hangi partinin destekleneceği vurgulanmaz? Dernek üyeleri olsun olmasın, makul bir açıklama getirildiği sürece bir tepki olacağı kanısında değilim. Ama maalesef derneklerimiz belli bir siyasi partinin adamı gibi el altından ona çalışmaktadır.

Şu merakımı da giderebilirseniz sevinirim. Dernek çevresindeki kişiler neden, yönetimden veya dışı, tek bir partinin temsilcisi? Derneğin her görüşten insanı temsil ettiğine inanıyor musunuz? Farklı görüşlerin dışlandığını düşünüyor musunuz? Sizin görüşünüz konusunda samimiyetle ufak bir ipucu verebilir misiniz? Samimiyetinize güvenmek istiyor, cevabınızı MERAKla bekliyorum.


Erkan Batır
04.11.2005

Ben derneklerin kendi örgüt politikaları çerçevesinde, siyaset kurumlarıyla ilişki biçimlerini belirlemesi gerektiğine inanıyorum. Kendi örgüt politikası olmaksızın ya da varolan örgüt politikasına uygunluğu değerlendirilmeksizin salt ‘’milletvekili hemşeri sahibi olmak’’ adına siyaset kurumlarıyla ilişki içinde olmanın dejenerasyona neden olmak ve kullanılmak dışında bir şeye hizmet etmeyeceğine de inanıyorum.

Ayrıca kentlilik siyasal ve kültürel çeşitlilik demektir bana kalırsa. Birey kavramı etrafında daha fazla yoğunlaşılırsa daha hızlı mesafe katedeceğiz sanırım. Sorun 2005 yılının kentli bireyinin yaşayacağı kamusal alanın içerisinde kendi kültürümüzün işgal edeceği gerçekçi alanlar yaratmak bence. Ben sorunun derneklerimizin köklü bir örgütsel geleneğe sahip olamaması olduğunu düşünüyorum. Bu sorunları aşmanın tek yolu da/en azından ön koşulu, finansman konusunda problemlerini kalıcı olarak çözmüş ve kurumsallaşma konusunda mesafe katetmiş örgütlerden geçtiğini düşünüyorum. Diğer sorunların tamamı kurumsallaşma sürecinin tamamlanmamasından kaynaklanan sonuçlar fikrimce... Sebep ortadan kalkarsa, sonuçları konuşmaya gerek kalmaz sanırım.

Ben kötümser değilim. Kentlilik süreci problemsiz devam ettiği sürece kurumsallaşmanın gerçekçi bir hedef olduğunu düşünüyorum.

Benim siyasi görüşüme gelince: Kamusal bir alanın şahsıma özel konularla işgal edilmesini prensip olarak doğru bulmadığımı belirteyim öncelikle... Hayat görüşümü mevcut siyasi partilerden birinin adıyla ifade etmem pratik olarak mümkün değil. Kabaca liberal/sol diyebiliriz.

Saygılarımla...


Erkan BATIR
04.11.2005

Kayseri Derneği çevresi ya da yönetiminin tek bir partiden ya da daha açık söyleyeyim CHP’den olduğuna dönük iddia bir varsayımdan ibaret. Örneğin şu an ki yönetimde pek çok siyasi eğilime mensup üye var. Öncesi için de aynı şeyi rahatlıkla söyleyebilirim. Bu inanç sanırım milletvekili adayı olmuş bir isimden kaynaklanıyor. Ben kendi adıma CHP'li değilim. Ama CHP’li olmak sanırım suç değil. Ancak derneğin temel örgütsel çıkarlarıyla çatışan siyasi eğilimlerin, örneğin MHP/BBP dernek çevrelerinde tasvip görmemesinden daha doğal da bir şey olamaz.

Saygılarımla...


Mırza
05.11.2005

Merhabalar,

Önce tüm yazanlara saygı ve sevgimi gönderiyorum. Sayın Kayseri dernek yöneticileri, yazdıklarınıza yorum yazmak bugüne nasipmiş. Umarım bunları okur ve bilgilenirsiniz.

Yazılanların tümünü okudum. Kardeşlerimiz olumlu veya olumsuz görüşlerini bildirmişler. Ben 2 yıldır Moskova'da iş yaşantımı sürdürüyorum. Sık sık gidip geliyorum.Türkiye'de ticaret hayatımın bir takım sebeplerden dolayı sona ermesinden dolayı, burada üniversite öğrenimi yapmış, bir kaç Balkar ve Kabardey asıllı arkadaşlar yardımıyla bir takım işler yapıyoruz. Bu bilgiyi vermem gerekiyordu olayı anlamanız için! Bu arkadaşlar kendi yaşadıkları ülke olan(Kabardey Balkar Cumhuriyeti)Türkiye ve Rusya (Moskova)gidip geliyorlar. Onlardan direk aldığım ve bana göre yüzde yüz doğru olan bilgileri aktarıyorum.

İlk olaylar onları yaşadıkları köyün çok yakınında başlıyor. Kesinlikle bu olayda Çeçenlerin ne aktif ne pasif müdahaleleri olmamış. Sizler Terörist dediğiniz o kahraman gençler tamamı kendi cumhuriyetlerinden olan Kabardey ve Balkar gençlerdir. Cumhuriyeti yöneten başkan Kokovun nasıl baskıcı, halkına zulmeden bir insan olduğunu sağır sultan biliyor. Ancak sizler ne yazık ki bilginiz olmadan böyle kınama yapıp Kayseri'de Çerkes kardeşlerimizi küçük düşürüyor ve onları zor durumda bırakıyorsunuz. Sizlere asla hakaret etmeyeceğim. Çünkü bize verilen o güzel adetlerimizde saygısızlık en büyük ayıp. Keşke Kayseri Derneği adına değil de kendi adınıza yorum yapsaydınız. Nalçik'te olaylar başladığında Türkiye de bulunuyordum. Türk televizyonlarının verdiği haberde de saldırının Çeçenler tarafından yapıldığı söylendi! Haberciliğe bakın. Aynı sizler gibi bilmeden kulaktan dolma haberlerle haberler verdiniz yorumlar yaptınız. Keşke o cumhuriyette yaşayan insanlardan bilgi alsaydınız. Bunlardan bihaber olduğunuz ne kadar belli. Cumhuriyette iki kardeş halk açıkça birbirine düşürülmeye çalışılıyor. Kimse savaş istemez. Ancak vatan ve dini inançlar için insanlar ölür. Bunları lütfen bilin. Çok insan sizden çok şey biliyor. Ruslar asla ve asla Kafkasya'daki kardeşlerimize rahat vermeyecek. Tarih tekerrürden ibarettir. Bu sözü aklınızdan çıkarmayın. Biz kahraman bir milletin evlatlarıyız. Bizi birbirimize düşürecek olaylardan süratle kaçınmamız lazım. Türk ve Bütün Kafkasya halkları kardeştir. Lütfen ama lütfen bunu unutmayalım!

Büyüklerimi ve küçüklerimi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.


Semra Ademey
05.11.2005

Sayın Mırza,

Öncelikli olarak düşüncelerinizi aktardığınız için saygılar sunuyorum. Lütfen yazdıklarımı sizin yazınıza tepki olarak almayın sadece bende kendi düşünce mi söylemek istedim.

Kusura bakmayın ama kulaktan dolma haberler ile yorum yapıyorsunuz derken sanırım sizde bir kaç arkadaşınızdan aldığınız haberler ile yorum yapıyorsunuz. Sizin bilgilerinizde bana göre sağlıklı değil.

Yine Çeçen lider olayı üstleniyor ve "kafirler ile münafıkları öldürdük" diyor. Bunu alenen söylüyor. Sizce hangisi kulaktan dolma haber?

Bu başlık bize şunu gösterdi ki ciddi şekilde iletişim sorunumuz var. Hepimizin bir şekilde bağlı olduğu haber kaynakları var ve o kaynaklar olaya nasıl bakıyorsa bizde o şekilde bakıyoruz. Sizler ne düşünürsünüz bilmiyorum ama bu şekilde ki bir iletişim ve bilgi edinme bizleri çok ciddi ve tehlikeli noktalara götürecek.

Olaylardan ders alıp yeni bir yapılanmaya gitmemiz lazım. Gelin öncelikli olarak bu sorunu yok etme yolları bulalım. Yoksa kimine göre Ruslar, kimine göre Araplar, kimine göre Amerikalılar o topraklarda ne huzur nede barışa izin vermeyecek. Nedenlerimiz farklı da olsa hepimizin ortak kanısı bizi birbirine düşman halk etmek istemeleridir.

Peki bizler niye bu kadar saf ve çaresiz bir milletiz. Bile bile oyuna gelmek niye?

Saygılar.


Baykaldı.H
06.11.2005

Sayın Mirza bey,

Önce şunu söylemeliyim ki, sayın CC yöneticileri böyle bir yazıyı nasıl sansürlemedi, çok şaşırdım. Buradan onlara, şükranlarımı sunuyorum, az da olsa tarafsızlıkları konusunda ikna oldum. Çünkü buna benzer bir yazım maalesef bir ismin veya cemaatin propagandası yapılıyor diye sansürlenmişti. Keşke o yazı yayınlansa da okurlar karar verseydi, propaganda var mı yok mu? Yinede sizin tarafsız, yerinden haberleriniz için çok teşekkür ederiz. Maalesef insanlarımız gitmediği, görmediği yerler konusunda o kadar ilginç yorumlar yapıyorlar ki şaşarsınız. Dernekler olsun siteler olsun, eğer bir şeyler yazacaksanız, yorumlayacaksanız, lütfedip de buyurun Kafkasya’ya hemen tarafsız birini gönderin, yapsın araştırmasını, analizini, belgelerini koysun ortaya, ona göre yorumlar yazılsın. Eğer Kafkasya’ya, insanına değer veriyorsak başka ağızlarla değil, bizzat kendimiz araştırıp değerlendirmeyi öyle yapmalıyız. Çünkü oranın, psikolojisini, sosyal yapısını, siyasal yapısını, her şeyiyle anlayacak kişiler sadece bizleriz. Ama uzaktan atıp tutmasını o kadar seviyoruz ki, neyin ne olduğunu bilmeden, Rus ağzıyla hemen etiketi yapıştırıveriyoruz. Kayseri’ye gelip doğruları, olumlu olsun olumsuz olsun kesinlikle, özellikle dernekleri bilgilendirmeniz dileğiyle.

Saygılar


Baykaldı.H
06.11.2005

Sayın Semra Ademey,

Lütfen sizin kulaktan dolma olmayan haber kaynağınızı söyleyebilir misiniz? Eğer Itar-tass ise gerçekten doğru haber kaynağınız var demektir. Sayın Mırza'ın dediği gibi cumhuriyette yaşayan bizzat Kabardeylerden aldıysanız haberi diyebileceğim bir şey yok. Yalnız devlet görevlilerinin verdiği haberinde sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bizzat halkın kendisine sorulmalı. Dikkat ederseniz Avrupalı gazeteciler gittikleri zaman halkın arasına girip asıl haberi onlardan alıp, değerlendirmeyi ona göre yapmaktadırlar.

Saygılar.


Bir Adige
06.11.2005

Selam dostlar,

Gene yazmayayım dedim ama olmadı. Üstadım, KAYSERİ DERNEĞİ’nde Mecit bey ve Erkan beyden başka kimse yok mu? Yeter artık. Hep böyle yapa yapa milleti soğuttunuz. Zarar veriyorsunuz Çerkeslere ve Çerkesliğe. Buna kimsenin hakkı yok.

Lütfen.


Semra Ademey
06.11.2005

Sayın Bekaldı-H,

Yine Çeçen lider Basayev olayı üstleniyor ve "kafirler ile münafıkları öldürdük" diyor. Bunu alenen söylüyor. Sizin doğru ve tarafsız haber olarak kabul edeceğiniz noktalarda bu açıklama yer aldı, buna ne burursunuz?

Sayfalar dolusu yazılar yer aldı burada ve kimse ikna olamadı. Kısaca kim olursa olsun, ne için yaparsa yapsın, ben böyle bir şiddeti onaylamıyorum.

Saygılar,


Semra Ademey
06.11.2005

Sayın Bekaldı-H,

Sizde, bende bir yüzyıl daha bu konuyu burada yazsak, konuşsak durum aynen devam edecek. O yüzden ben bu başlıkta daha fazla konuşmak istemiyorum. İlk düşüncemde Kayseri Derneği’ne saygılarımı sundum aynen devam ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Değerli Katılımcılar,

Sizleri bilmiyorum ama bende ciddi derecede sıkıntı yaratan bir konuyu sizler ile paylaşmak istiyorum. İLETİŞİM VE DOĞRU HABER ALMA SORUNU.

Bizler her defasında dilimiz döndüğünce söylüyoruz ve büyük çoğunluğumuzun korkusu diaspora da eriyip gideceğimiz, anavatanda da ciddi bir kaos ortamının yaratılmak istenmesi. Olaylar, düşünceler ortaya atılıyor tartışıyoruz günlerce ama net olarak “işte sebep bu” diyemiyoruz. Bizler neden bu kadar karşıt fikirler ile doluyuz acaba?

Bence temel sebep iletişim ve haber alma sorunu yaşamamız. Haberi hangi kaynaklardan alıyor isek bizim için doğru olan orası. Haber kanalının etkisi kesin. Mesela, iki farklı kanaldan Ahmet bey nasıl bir insan bakalım.

Ahmet bey son derece sakin, sabah evinden işine giden akşam direk evine dönen kimseye karışmayan son derece beyefendi biri. Yada Ahmet bey son derece sakin, sabah evinden işine giden akşam direk evine dönen son derece pasif, kendine güveni olmayan silik biri. Aynı eylemleri yapan Ahmet bey’e iki farklı bakış şekli.

Doğal olarak bizler yaşadığımız ülkelerde ve anavatanda neler oluyor, neler yapılıyor merak ediyoruz ve haber kaynaklarımızı sonuna kadar zorluyoruz. Fakat maalesef sorun haber kaynaklarımızın ta kendisinde. Dergiler, gazeteler, internet siteleri ve dernekler bizim kitlesel iletişim noktalarımız. Doğal olarak bunlardan hangisi bizlere düşünce olarak daha yakın geliyor ise o kanalın penceresinden olaylara bakıyoruz. Bunun en canlı örneğini Nalçik'teki terör olayında yaşadık. Sayfalarca yazdık, okuduk. Sonuçta kimsenin düşüncesinde en ufak bir değişiklik olmadı

Dergi, gazete ve internet sayılı derece de evlerimize giriyor ve sadece okuyan kişi bilgi sahibi oluyor. Ev halkının tümüme ulaşamıyor. Yine derneklerimiz maalesef grupçuluklar vs gibi sebeplerden her kesime ve her yaşa hitap edemiyor. Sonuçta bizler bir aileyi aynı anda bilgilendirecek, dikkatini çekebilecek bir iletişim ve haber mekanizmasından yoksunuz.

Ben normalde 1 saati bile televizyona ayırmayı sevmeyen biri olarak (magazin haberlerden dolayı) ciddi şekilde Kafkasya’nın birliği ve beraberliği üzerine inşa edilmiş bir televizyona şiddetle ihtiyacımız olduğuna inanıyorum. Dünyanın her köşesine yayın yapabilecek bir TV. Bu TV hangi ülkenin yasal prosedürleri içerisinde bizlere hizmet verebilecek ise o ülkede olsun. Siyaset, güncel haber, ekonomi, dil, sanat, turizm, spor vs vs konularında Kafkasya ile bizim aramızda bir köprü olsun. Hiçbir ülkenin yada grupların çıkarlarına hizmet etmeden sadece KAFKASYA’nın BİRLİK VE BERABERLİĞİ için yayın yapsın. Bizler din, dil, siyasi görüş vs vs konularında taraf tutmayan objektif bir TV’na bir şekilde sahip olmalıyız.

Saygılarımla.


Şeref Digerş
06.11.2005

Sayın Semra hanım,

Tek kelimeyle teşekkürler.


Metin Çelik
06.11.2005

Sayın Bekaldı,

Yazılarınızı okuyorum ve gerçekten şaşırıyorum. Bir gün yaptığınız bir tahlil ertesi gün tümüyle farklı. Bu da olayları, size verildiği haliyle yorumlamanızdan kaynaklanıyor. Çünkü verilen haberle, yüreğinizin tahlili sık sık karşı karşıya geliyor.

Yukarıdaki yazınızda bir cümle dikkatimi çekti. Size bir tek sorum olacak. Sadece bu soruma cevap bekliyorum.

Diyorsunuz ki, ‘’Yalnız devlet görevlilerinin verdiği haberinde sağlıklı olduğunu düşünmüyorum.’’ Ben de size şimdi soruyorum. Doğu Anadolu'daki olayları; oranın halkıyla, devletimizin görevlilileri farklı haberleştiriyorlar. Şimdi sizin mantığınızdan yola çıkarsak: Biz PKK’nın mı, devletimizin görevlilerinin mi verdiği habere inanacağız? Detaya girmeme herhalde gerek yoktur.

Cevabınızı bekliyorum.

Saygılar.


Baykaldı.H
06.11.2005

Sayın Semra Ademey,

Tespitleriniz çok doğru ama değerlendirmeleriniz bana göre çok yanlış. Yakındığınız noktalara bakacak olursak; iletişim ve haber alma sorununun olduğu konusunda sanırım hemfikiriz. Analizi doğru yapıp neden değerlendirme kısmında hata yapıyorsunuz, anlamış değilim. Farklı kanalların farklı haber sunumu konusu ise, herkesin, kendi anlamak istediği gibi yorumlamalarından kaynaklanmaktadır. Sorarım size, Ahmet beyin Çerkes olmasından dolayı, yine onu en iyi tanıyan, huyunu bilen, konuştuğu insanları bilen, dostunu-düşmanını bilen yine biz olacağımıza göre, en sağlıklı değerlendirme bizimki olsa gerek. TV konusunda da ayrıca hemfikiriz.

Metin Çelik'e

Yazdığınız benzetmenin çok kötü olduğunu belirtmekle başlıyorum ilk olarak. Aslında bu kadar kötü cümleler kullanan birine verilecek cevap yoktur ama okurlara saygımdan cevaplama gereği duydum. İlk yazdığımdan itibaren çizgimde, düşüncelerimde, ifadelerimde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen böyle bir kanıya nerden vardınız? Duygusal olmama rağmen, verdiğim bütün kararları mantığımla, kendime olan güvenimle vermişimdir. PKK ile Kafkasya’da ki olayları birbirine karıştıracak kadar bilgi yoksunu birine nasıl bir cevap verilebilir ki? Olsa olsa vatan haini denilir herhalde. Burada bütün okurların sizi kınayan yazılarını bekliyorum. Tam cevap istiyorsanız, yazdığınız cümlelerden kolayca çıkarabilirsiniz. Kafkasyalılardan özür dileyin lütfen....


Metin Çelik
06.11.2005

Sayın Baykaldı,

İşte sonuç bu. Siz hiçbir zaman anavatanı düşünmediniz. Düşünüyor görünüp düşünmediniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti devlet oluyor kendi anavatanın devleti Rusların işbirlikçisi oluyor. Açıkça diyemiyorsunuz fakat kafanızdan geçen bu. PKK ile Kafkasya olayı aynıdır. İkisi de terör eylemi yapmıştır. Ama sizin yandaşlarınıza terörist deyince biz vatan haini oluyoruz siz kahraman.

İşte daha evvel de yazdığım gibi hayatınız çelişkilerle dolu. Sayın Baykaldı, terörün dini, imanı, milliyeti olmaz. PKK Türkiye için neyse senin yandaşlarında Kabardey Balkar’da o dur. Bire bir aynı ne eksik ne fazla.

Kafkasyalılardan özür dileyecek biri varsa, kendi insanına ‘’KAFİRLER, MÜNAFIKLAR’’ deyip masum insanları katleden teröristlere sahip çıkan SİZ ve yandaşlarınızdır.

Saygılar


CircassianCanada
06.11.2005

Değerli Katılımcılarımız,
Sayın Baykaldı.H,
Sayın Çelik,

Bizler site yönetimi olarak mümkün olduğunca katılımcılarımızın yazılarını yayınlamaya çalışıyoruz. Buna karşın, siz değerli Baykaldı.H ve siz değerli Çelik tartışmanın dozunu ne yazık ki son yazılarınızda tutturamadınız. Ki, sayın Baykaldı.H farkında olmuş olmalısınız, sayın Çelik'e gönderdiğiniz yazıda birçok sözcüğü değiştirdik. Buna rağmen kullandığınız üslup nedeniyle forum konusu kişisel suçlamalara dönüştü. Sizler eğer bize yardımcı olmayacaksanız, biz daha ne yapabiliriz?

Forumlarımızdaki yazıları yalnız siz sayın Baykaldı.H ve siz sayın Çelik tarafından okunmuyor. Binlerce okuyucu da sizin yazılarınızı okuyor. Daha da önemlisi gençlerimiz okuyor.

Sayın Baykaldı.H, sayın Çelik; sizlerden ricamız bu konuda artık bir şey yazmayınız. Forumlarımızın düzeyinin yukarda kalmasına lütfen siz de katkıda bulununuz.

Saygılarımızla.


Metin Çelik
06.11.2005

Sayın site yöneticileri,

Kendi adıma özür diliyorum. Bundan sonra daha dikkatli yazacağım. İkazınızda haklısınız.

Saygılarımla.


Yılmaz Beştepe
07.11.2005

NALÇİK OLAYLARIN ARDINDAN

13 Ekim 2005 tarihin ide Nalçik’te gerçekleştirilen terör saldırırsının ardından, güvenlik görevlileri, saldırıyı gerçekleştirenler ve sivil vatandaşlar olmak üzere toplan 140 insanımızın teröre kurban gittiği açıklanmıştır.

Meydana gelen olaylar üzerine Kayseri Kafkas Derneği Yönetim Kurulu olağan üstü toplanarak; gerekli değerlendirme ve müzakereleri yaparak, kamu oyuna bir bildiri yayınlama gereğini duymuştur. Bildiri, hangi amaçla ve nedenle olursa olsun, terör kendi içimizden çıkmış olsa bile, insanların canına kastedip terörü gerçekleştirenleri, yönlendirenleri ve alkış tutanları kınama bildirisidir.

Olay toplumsal, ulusal bir konudur. Dünyanın neresinde yaşıyorsa yaşasın her Çerkes için kara bir gündür. Yayınlanan bildiri oy birliği ile alınmış kurumsal, örgütsel bir bildiridir.

Durum böyle iken; bulanık havayı seven, bulanık suda balık avlamak isteyen , kimliğini açıklama cesaretini bile gösteremeyen, kişilerce olay saptırılmıştır.

Bildiriyi eleştirme adına; olayların sebebi, gerekçeleri hatta haber kaynağı ileri sürülerek bu kadar insanımızın can verdiği bir terör olayını gizliden Çerkeslik adına alkışlayabilmekteler.

Olayla hiç ilgisi olmayan konularda kişisel tartışmalara taşınmıştır. Eski dernek yönetimlerinde görev alan kişilere ve derneklere haksız eleştiriler getirilmiştir.

Olaya aktif veya pasif olarak müdahaleleri olmamış olsa bile; “şu kadar kafirler ile münafıkları öldürdük" diye olayı üstlenen bir zihniyet alkışlanmalı mı kınanmalı mı?

Bilinmelidir ki, bu tür yaklaşımlar ve davranışlar kimseye bir yarar getirmeyeceği gibi toplumumuzun bulunduğu uçurumu daha da da derinleştirecektir.

Saygılar…


Baykaldı.H
07.11.2005

Sayın CC yöneticileri,

Yazılarımın bir kısmı dozajını aşmış olabilir. Bu yüzden okurlardan ve site yöneticilerinden özür diliyorum.

Yeryüzünde, mantıklı düşünen bir insanın terör eylemlerine lanet okuması insanlığın gereğidir. Çünkü her terör bir gün gelir sizi de vurur. Benim en büyük eleştirim Nalçik’teki olaylara alel acele tepki koymadan, önce bizim kendi anavatanımızdan sağlıklı haberler alalım, amaç ne, gerçekleştirenler kim, sebep ne, bunların cevaplarını bulalım. Daha sonra gerçekten terör ise her kesimden kınama mesajları gelsin. Hangi amaçtan, hangi görüşten, hangi yaştan bir Çerkes ebediyete giderse en çok üzüleni ben olurum. Çünkü yeryüzündeki sayımız belli. Ölenler daima bizdendir, kim olursa olsun.

Sayın Yılmaz Beştepe, Nalçik olaylarının kınama bildirisinin yönetim tarafından alınan ortak karar denmesine rağmen, neden bir yönetici çıkıp da sahiplenmiyor. Bütün yük eski yönetimden sadece Sn Mecit Tav bey ile Erkan Batır beye biniyor. Soru işaretlerinden biri de budur sanırım.

Haddimi aşan cümleler varsa okurlardan ve CC’den özür diliyorum.


Baykaldı.H
07.11.2005

Sayın CC yöneticileri,

Eğer yazılarımı sürekli bu şekilde kırparak yayınlayacaksanız, yorumlarımızı yazmanın hiçbir anlamı kalmıyor. Eğer biraz önceki yazımda yine size göre dozajını aşmışsa sanırım bana karşı yazılan diğer yazıyı da makaslamanız gerekiyordu. Yazdığım yazı tamamen birbiriyle bağlantılı olduğu için makasladığınız kısmın dışındakiler pek anlamlı olmasa gerek.Yukarıda sayın Çetin’in yazmış olduğu yazıdan daha kırıcı bir yazı olmasa gerek. Silinecekse o da silinsin yoksa tek taraflı makaslama uluslararası internet yazı hukukuna uymasa gerek.

Ben yazılarımın tamamının yayınlanmasını isterken siz ha bire ya makaslıyorsunuz ya da yayınlamıyorsunuz. Sizin yayın ilkelerinizden çıkardığım bir cümleyi yazmak istiyorum: İnsanlar hangi politik görüş ve dini inançta olursa olsun düşüncelerini açıklamakta özgür olmalı, BU YÜZDEN KAFKASYA VEYA ÇERKEZLER İLE İLGİLİ HER TÜRLÜ OLUMLU YA DA OLUMSUZ DÜŞÜNCEDE YAZILMIŞ OLAN DOKÜMANLARA MÜDAHALE ETMEDEN SAYFALARINA YER VERİLECEKTİR.

Saygılar.


Mecit Tav
07.11.2005

Merhabalar,

Sayın Yılmaz Beştepe halihazırda Kayseri Kafkas Derneği yönetim kurulu muhasip üyesidir. Bu bilgiyi kendi yazısında eksik gördüğüm için buraya yazmak gereği duydum. Özellikle sayın başkanında "kimliğini açıklamaya cesareti olmayan adamları muhatap alıyorsunuz" diyerek yazmama sebebini açıkladığını da bildirmek istiyorum. Ancak birileri açıkça bu bildirinin hazırlanmasında, içeriğinin tespitinde katkın oldu mu deseydi, vallahi de olmadı, billahi de olmadı derdim."

Birileri neden açıkça sormak yerine, kendi yanlış öngörülerini, tahminlerini doğrulatmaya çalışır anlamadım. Diyorlar ki, bunu hazırlasa hazırlasa Mecit Tav hazırlamış, yönetime yayınlatmıştır. Pes, breh breh ne maharetli adammışım ben... Bir kere bildiriyi ben hazırlasam inanınki daha zehir zemberek olurdu. Bu başlığın hemen altlarındaki yazıma ve oradan anlaşılabilecek haleti ruhiyeme bir baksanıza,ben böyle diplomatik lisan filan kullanamazdım. Duygularımı olduğu gibi aktarırdım. Bildirinin metin yazarını arayanlara duyurulur.

Saygılarımla...


Ademey Semra
07.11.2005

Maf Bakaldı.H,

Sanırım bu konu oldukça fazla uzadı ve defalarca aynı şeyler söylendi. Başta Kayseri Derneği sitesinde olmak üzere CC'de de Kayseri Derneği Yönetim Kurulu tarafından hazırlandığı ve sunulduğu söylendi. Bunun bir anlamı olur. Bu tür mekanizmalarda bir bildiri yayınlanır ise zaten o kurumu kapsar, çıkıp tek tek veya birisinin konuyu tekrar üstlenmesi kadar saçma bir şey olabilir mi? O zaman neden Yönetim Kurulu densin ki?

Mecit Tav bey'e de sayın Erkan Batır bey'e de bu konuda ki hassasiyetleri ve sergiledikleri engin sabırlarından dolayı şahsım adına saygılarımı sunuyorum. Kendilerini muhatap kabul edip cevap vermeleri bana göre çok büyük meziyet. Keşke hepimiz bu sorumluluğu taşıyabilsek.

Size ve bütün katılımcılara bu konudaki düşüncelerini paylaştıkları için teşekkür ediyor ve ben kendi adıma bu konuyu noktalıyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum.

Sayın Bekaldı.H

Bu sayfaya yazmayacaktım fakat CC'nin prensiplerinde yer alıyor dediğiniz kısım dikkatimi çekti. Sanırım siz yanlış anlamışsınız. Yazı aynen şu şekilde,

"Kuruluşundan bu güne yayın prensipleri içerisinde kendisini dünyadan ayrı görmemiştir. "İnsanlar hangi politik görüş ve dini inançta olursa olsun düşüncelerini açıklamakta özgür olmalıdır" fikrini benimsemiştir. Bu yüzden Kafkasya veya Çerkesler ile ilgili her türlü olumlu ya da olumsuz düşüncede yazılmış olan dokümanlara müdahale etmeden sayfalarında yer vermektedir."

Yani yazının tüm geneli okunduğunda bu notu CC'de yer alan (araştırma, haber vs sayfalarında) başka halkların, "Çerkesleri konu alan makalelerinden" bahsettiği çok rahat anlaşılıyor. Söz konusu açıklama forum sayfasına giren yazılar için değil. Daha dikkatli okursanız forum sayfası için "Çerkes gibi" dediklerini göreceksiniz.


Baykaldı-H
07.11.2005

Sayın Semra Ademey,

Sataşma olmadığı sürece bu konudaki yazılarıma son veriyorum. Gerçektende bir kısır çekişmedir gidiyor. Karşılıklı birbirimizi ikna edemeyeceğimize göre daha fazla uzatmanın anlamı yok.

Ancak yazınızdaki ;Çerkez gibi; yakıştırmasını da hoş karşılamadığımı da söylemeliyim. Yazılarımda Çerkesliğe abes herhangi bir tutumum olduğunu düşünmüyorum, bilakis Çerkesliğimi iliklerine kadar hissederek yazılmış bir yazıdır. Ölçüsünü de kimse belirleyemez zira başkalarının Çerkeslik ölçüsü de bana göre değişebilir. Hala ilkelerinize uymadığınızı söyleyebilirim. Benzer yazılar yazan kişiler içinde aynı hassasiyeti göstermeniz dileğiyle.

Saygılarımla.


Baykaldı.H
07.11.2005

Sayın CC Yöneticileri,

Yinede, sizi de sayın Çetin'i de seviyoruz, kıymetlisiniz. Çünkü her şeyden önce insansınız ve de ÇERKES'siniz.

Saygılar ve sevgiler.


Hatice Ünal
08.11.2005

Maf (Umarım doğru hitaptır.)

Sayın Baykaldı, aslında size hitap etmiş olsam da bu konunun genel olarak ele alındığından lütfen emin olunuz.

Ama bu yazıya başlamadan önce kendi özelimden söz etmem gerekecek.

Annem, bütün hayatı boyunca başını bir gün olsun açmamış, teheccüt ve diğer nafile namazlar da dahil hepsini hayatı boyunca kılmış, oruçlarını üç aylar şeklinde tutmuş, hacı ve annesinden kalma bir tarikata da mensup olarak yaşamını sürdüren bir kişidir.

Bundan 15 yıl kadar önce Bursa'ya akraba ziyaretine gittiğinde, tesadüfen bir camiye gitmişler. Orada düğün yapılıyormuş. Yanımıza geldiklerinde ilk sözü 'Aman Allah korusunda, bu kişiler bu ülkede yönetime falan gelmesin, yoksa ilk önce bizi keserler' dedi. Bunu söyleyen kişinin tüm yaşamını düşündüğümde kulaklarıma inanamamıştım.

Bizler İslam dendiğinde, bizlere öğretilen bir İslami anlayışı düşünüyoruz. Bu nedenle hassasiyetimiz farklı ve İslam’la yan yana getirilen her kelimede başka bir niyet arar olduk, bu hiç hoş değil. Bakınız ben Irak'ta ülkesi için savaşanlara saygım var ama başka olaylar yok mu orada diye yazdığımda, ilk cümlem göz önüne alınmadı, hemen tüm olaylar bütün olarak değerlendirildi ve eleştirildim.

Yine bu sütunlarda, sayın Tav'ın bir cümlesi –ki, bence çok önemliydi- 'Kardeşim için ürktüm, o da camiye namazını kılmaya giden birisi, Vahhabilerle karıştırılıp canını yakarlar diye korktum' gibi bir ifadeleri oldu. Ama bu cümlede nazari itibara alınmadı.

Neden?

Nedenini ben size söyleyeyim, karar veremiyoruz.yapılan olaylar gerçekten cihad mıdır, cihadı gerektiren durum var mıdır, varsa biz bunu yok sayarak günaha mi gireriz düşüncesi bizi objektif bakmaktan uzaklaştırıyor.

Dünya dinler arası bir çatışmaya sürükleniyor. Maalesef bugün geçmişte tüm dinlere eşit mesafede olmaya çalışan laik Avrupa ülkeleri bile Müslüman kelimesine tahammül edemez olmaya başladı. Çünkü bu tarz eylemler tek işe yarıyor: İslam’ı lekelemek!

Tüm olayların gerçekleştirildiği bölgelere bakınız, iki unsur göz önünde petrol ve İslamiyet. O bölgede barış isteyenler yok edildi. Çünkü orada savaşan kişilere ihtiyaç var. Yarın Türkiye’de sizin bulunduğunuz bölgeye gelip, olay çıkartıp münafık ve kafirleri öldürdük demeyeceklerinden emin olabilir misiniz?

Unutmayınız ki, Türkiye’de Hizbullah tarafından öldürülenler hep dindar kişilerdi. Şu anda hedefin Kafkasya olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Biz gerçekten Müslümanlarsak, bize düşen bu tuzağı iyi görmek ve kendimizi kullandırtmamaktır. İslamiyet’in kan ve barutla yaygınlaştırılamayacağı, tersine 'İslam' kelimesinin giderek terör ve bombalarla anılmasına neden olacağı bir vakıadır.

Diğer kardeşlerimize düşen görevde, olaylarda kullanılanların gerçekten masum inananlar olduğunu ama tuzağa düştüklerini görebilmektir.

Bu nedenle orada yaşanan olaylar alkışlanmamalı, tersine eleştirerek doğruyu bulmaları sağlanmalıdır. Kafkasya'da yaşayan insanlarımıza gerekirse sadece evlerinde ibadetlerini yapmaları önerilmeli, bölge tümüyle ateş çemberine döndürülmemelidir. Olayları şu aşamada durdurmanın başka bir yolu yoktur.

Bir kaç kişinin şehit olması olayları durdurmayacak, sadece bölgenin daha fazla ateşe bulanmasına sebebiyet verecektir. Bunun da bizlere ne katabileceği veya neler kaybettireceği ayrı bir tartışma konusudur.

İslamiyet’te 'cihad' emri kadar, 'sabır' emri de vardır.

Saygıyla.


Baykaldı.H
09.11.2005

Sayın Hatice Ünal,

Şimdi, yazılanların noktasına virgülüne imza atmak çok moda oldu. Eğer kendi görüşlerini destekliyorsa, kendi gibi düşünüyorsa, yazıların altın hep imza atılır, sırf karşı görüşteki kişilere cevap olsun diye. Aslında içerikte önemli değildir, tarafsızlıkta.Yazınızı birkaç kez okudum ki, acaba yazısının altına moda olan imzayı atmadan önce katılmadığım nokta var mı diye. Ama bulamadım. Aynen o moda imzayı atıyorum. Görüşünüzü bilmiyorum, ilgilendirmiyor da ama çok güzel tahlil etmişiniz olayları. Ancak biraz da kendi fikrimi ilave etmek istiyorum. Sizin verdiğiniz örnekteki gibi insanlarla zaten Çerkeslerin bir bağı olamaz.çok münferittir. Bizim bahsettiklerimiz Hizbullahçı, şucu, bucu da değil. Konuyu sadece din açısından da ele almamak gerekir. Başka ideolojilere saplanıp kalmış pek çok Çerkes gencimiz var. Mesela Adana’da kendini aşağıya atan satanist genç Çerkes kızımız, DHKPC üyesi pek çok gencimiz, PKK’nın yanında çatışan gencimiz, hatta ırkını inkar edip MHP saflarında olan gençlerimiz, hepside farklı amaçlar peşinde değil mi?

Kafkasya’daki olayların cihad veya bağımsızlık amaçlı yapıldığını zannetmiyorum ben. Fransa’daki yaşanan son olaylara bakacak olursak, Kafkasya’dakilere ne kadar benzediğini anlayabiliriz. Tabi objektif düşünmek kaydıyla. Fransa’da da olayları başlatan, ayaklanan, polisle çatışan Müslümanlar. Şimdi onlarda mı cihad peşinde. Müslümanlara ve diğer azınlıklara yapılan baskılar ülkeyi bu hale getirdi. Tabi yoksulluk, işsizlik te diğer sebepler. Kafkasya’da fakir, işsiz insanlar çok ama varoş kültürü olmadığı için geniş çaplı bir ayaklanma olmamıştır. Zaten olması da mümkün değil çünkü Fransa ile Rusya F. arasında çok fark var. Kafkasya’daki tek fark eylemin silahlı olması. Ama coğrafi konum ve politik konum farklılığı da etkilemiştir. Talihsiz olan, alakası olmadığı halde (bana göre) Şamil Basayev’in olayı üstlenmesi. Ki, o Kursk denizatlısını da üstlenmişti. Reklamın iyisi kötüsü olmaz düşüncesi herhalde. Orada terör eylemi varsa kesinlikle kınanmalı, bu ister cihad adına ister milliyetçilik adına ister Rusya adına olsun. Benim tek isteğim Rus’un oyununa gelmeyelim. Onlar çok iyi bilir bölmeyi, parçalamayı ve yönetmeyi. Aynı senaryo Adigey’de ve Karaçay-Çerkessk’te de oynanmakta. Kafkasya’da görülen özellikle Abhaz-Gürcü savaşından sonra milliyetçilik akımları Rusya’da tedirginlik yaratmıştır. Günümüzün modası Vahhabicilik olduğuna göre ona tutunmuşlardır. Yarın nedir biliyor musunuz, daha tehlikelisi, Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes çatışması. Allah korusun en tehlikelisi de budur. Böyle bir durumda Türkiye’deki Türkler ve Çerkeslerin ne derecede etkileneceklerini tahmin bile etmek istemiyorum. Olayları sadece tek yönüyle düşünmeyelim. Akıllı olalım, birlik olalım aksi takdirde her zaman herkese kolayca yem oluruz.

Saygılar.


Shogen Mahmut
12.11.2005

Değerli arkadaşlar,

Burada yazan katılımcıların iyi niyetli olduğundan, toplumlarının gelecekleriyle ilgili güzel hayalleri olduğuna şüphem asla yok ama tam olarak ne istediğimizi bilmemiz lazım.

Yıllardır bize öğretilen bağımsız Kafkasya, Çerkes soykırımı unutulmuş çok barışçı toplum olmuşuz ne mutlu bize ama sanıyor musunuz ki, katledilen dedelerimiz eli kanlı katillerdi. Hayır bizden daha barışçı olduklarına emin olabilirsiniz ama bir kere kanınız akıtılır eviniz yakılır çocuğunuzun cansız bedeni elinize verilirse barışçıl sözlerinizin hiçbir anlam ifade etmediğini o zaman anlayabiliriz. Bu gün ABHAZYA için ayrılıkçı teröristlerin yuvası diyen bir GÜRCİSTAN yok mudur?

Rusya’nın hakimiyetinde kalmak doğruda Gürcistan’ın hakimiyetinde kalmak mı yanlış yoksa şu anda şartlar bunumu gerektiriyor, politika yapılabilir ama insanlar doğru bildikleri yoldan da sapmamalıdır. Bu gün bağımsız olan toplumlar bunu geçmişteki kavgacı ve aykırı insanlarına borçludur. Toplumlarına hürriyeti çok gören mandacılar dün vardılar, bu günde ve yarında olacaklar ama onların refahını yine o aykırı kavgacılar sağlayacaktır.

Saygılarımla


Baykaldı.H
13.11.2005

Sayın Mahmut bey,

Tespitleriniz çok doğru,mandacılık geçmişte de vardı, her zamanda olacaktır. Tarihe bakarsanız; Atatürk, Amerikan mandasını kabul etmeyip Kurtuluş Savaşı’nı başlattıysa, Cezayir, Fransızlara karşı, Pakistan ve Hindistan, İngilizlere karşı, mandacılığı kabul etmemiş bağımsızlık için savaşmışlardır, üstelik silahsız. Tabi Kanada’nınkini de unutmamak lazım.

Saygılar.


Shogen Mahmut
14.11.2005

Değerli arkadaşım Baykaldı,

Teşekkür ederim ama fikirlerime katıldığınızdan çok ne olursa olsun doğru bildiklerinizi savunduğunuz ve soykırıma uğrayan atalarımızın hayatlarını feda ettiği hürriyet aşkını hala kaybetmeyen torunlarından olduğun için ve herkes gibi politika yapmadığınız için, günü birlik politikalar içinde olmadığınız ve tarihi gerçekleri unutmadığınız için, pireye kızıp yorgan yakmadığınız için, Kafkasyalı kardeşlerimizi düşman ilan etmediğiniz için.

Bizler her şeye rağmen 21 Mayısı soykırım günü olarak kutlayan dün soyumuzu kurutmaya çalışan bu gün ise Kafkasya’daki diğer kardeşlerimizi toptan yok etmeyi çıkarları için hiçe sayan büyük kuzeyliye temkinli yaklaşan, küçük çıkarlarımız ve günlük politikalarla halkımızın geleceğinin karanlık olduğunu unutmayan insanlar olarak kalalım.

Kavga edelim demiyorum ama lütfen bu defa yanlış ata binmeyelim çünkü at uçuruma atladığında üstünde halkımız olacak.

Tekrar teşekkür ederim dönmediğiniz için, gömleğinizi çıkarmadığınız için, dün dündür bugün bu gündür demediğiniz için.

Saygılarımla.


Baykaldı H.
15.11.2005

Sayın Kafkas Dernekleri Federasyonu,

Yaptığınız değerlendirmeler, sezinlemeler, düşünceler, araştırmalar o kadar mükemmel ki inanın son günlerde kaybettiğim umutlarıma, hayal kırıklarına su serptiniz.

Büyük derneklere yakışan gibi yaptınız. Sizler gibi yöneticilerin başımızda olduğu için ayrıca da gurur duyuyorum. Hiç kimsenin yazdıklarınıza, değerlendirmelerinize bir kelime bile diyeceği olamaz. İnanın yazılan yazılar yüzünden kaybettiğim umutlarımı yeniden yeşerttiniz.

Öyle ki; Kafkasya üzerine oynanan oyunları o kadar güzel ortaya çıkarmışınız ki hiç bir farklı düşünce itiraz edemez. Umarım bütün Kafkas derneklerinin başına sizler gibi aklı başında yöneticiler geçer. Birliğimiz ancak bu şekilde sağlanır.

Hangi taraf olursa olsun kendi ideolojisini benimsetmekten, kavgadan başka bir şey bilmeyen dernek yöneticilerinin sizlerden öğreneceği çok şey var. Teşekkürler.

Not: Arkadaşlar CC forum sayfasından önceki KAF-FED'in yazdığı Nalçik saldırısıyla ilgili duyarlı açıklamasını okumanızı istiyorum.


Saygılarımızla.