Konu hakkında yazan katılımcılarımız:           
(Alfabetik sıra ile)

A.pşaşe, Abgaç Okan, Abreg Julat, Adığabze, Ahmet Şovgen, Akın Arslan, Altıd, Altıdokha Ata, Bırine, Bibers, Big Brother, Cankat, Cerpecej, Çerkes Etem, Dokuz, Duguj Alp, Fatma Özdemir, Gönen Abzegh, Gubate, Gupse, Guser, Ğış Mehmet Demircan, Haçemızko, Hajkasım Erdoğan, Hasan Özüm Arzınba, Jake Hanan, Misafir, Necdet Özarslan, Negolen, Onur Tok, Tharko, Tremko, Turgut Şevki.
                     
CircassianCanada Notu: Aşağıda yayınlanan metinler Denetim Kurulu Üyelerimizce denetlenip yayına verilmiştir.
                     


Kabardey  Hanım/Bey

Forum konularından birinde dikkatimi geçen konu şu idi.

04 Haziran 2006, Düzce ilinde bir kurultay yapılıyor ve burada alınan kararlar. Abaza düğünlerinde köçek, zurna ve davulun kaldırılması. Ben bunu duyunca hayretler içinde kaldım ve aynı forum başlığı içinde (Kültürümüz Yok Edilmeye Çalışılıyor) konuya ilgisiz kalmamamız gerektiğini söyledim.

Bu kurultay hakkında -daha doğrusu alınan bu karar hakkında- bizi bilgilendiren arkadaşımıza, adını bilmiyorum (niki GUBATE) ona da çok teşekkürler ediyorum. (GUBATE bu yazıyı okursa; ona ulaşmak, onun bilgilerinden daha fazla yararlanmak isterim. Lütfen cevap versin.)

Köçek, davul ve zurnanın kaldırılması teklif ediliyor. Köçek'in kaldırılması uygun görülüyor. Davul ve zurna için daha erken denilip kabul edilmiyor ve asıl önemlisi bu konu forumda gündeme geliyor ama çok az kişi tepki veriyor. Demek ki, önceliklerimiz çok değişikmiş.

İnanamıyorum. Her konuda atıp, tutan aydınlarımızın bu konu hakkında hiç yorum yapmamalarına.

Galiba bu olayı herkes biliyormuş da bir ben bilmiyormuşum ve birkaç kişiye tuhaf geliyormuş.

Öyleyse hayırlı olsun.

Davul ve zurna ne güzel tıngır mıngır oynarız.

Daha bilmem ne kadar acayiplikler.


Turgut Şevki
26.06.2006

Evet haklısınız, çok garip bir durum.

Bu olay o yöredeki Çerkesler de yok. Abazalarda var. Nerde, nasıl böyle garip uygulamayı edinmişler bilemiyoruz. Ancak gençler karşı.


Tremko
27.06.2006

Köçek olayı, davul-zurnadan daha acil müdahale gerektiren bir olgu olsa gerek. :)

Gülüyorum ama düştüğüm duruma.

Köçekleri arada belgesellerde falan izlerdim. Garibime gider, söylene söylene izlerdim. Nereden bileyim Çerkes düğünlerine de sirayet ettiklerini. Büyük konuşmamak lazımmış.

Davul-zurna için erken denmiş. Ne için erken acaba? Sana ait değilse kaldırırsın bu uygulamayı. Küstürmemek istenen yerler mi var?

Köy düğünü dendi mi bildiğim etnik-yöresel adetler uygulanır. Ege'de Zeybek oynanır, Karadeniz'de horon. Hiç bir Karadeniz köylüsü düğününde zeybek oynamaz ama Çerkes isen yöreselliği bir kenara bırakacaksın. Senin Kayserili, Sakaryalı, Eskişehirli olma lüksün yok.

Yok öyle yerel komşulara, makamlara şirin görünme kaygısı. Ortak paydan Çerkes kültürü ise bu toplantı tüm Çerkes köylerinin katılımı ile yapılmalı ve geneli bağlayan kararlar alınmalıdır.

Hatta daha da ileri gidelim...

Köylerde yöresel kıyafetler giyilir. Samsun'un bir Çerkes köyünde kadınlar o yöreye uygun başını bağlar, Kayseri'de ayrı, Kahramanaraş’ta ayrı. Yani dışardan bakan biri onların Çerkes olduğunu anlamaz. Ancak konuşarak anlamak mümkündür. Hatta şiveleri de yöresel olduğu için Türkçe konuşursanız hiç farkına varamazsınız. Belki oranın insanı der geçersiniz...

Niye böyle olsun?

Zor mu ortak bir giyim-kuşam, ortak bir tarz yaratmak?


Abreg Julat
27.06.2006

Nasıl? Ben pek anlayamadım. Tamamı Çerkes olan köylerde mi köçek oynatılıyor?


Ahmet Şovgen
27.06.2006

Düzce'de Abazalar düğüne gelen misafirleri davul, zurna ile karşılar. Fakat gençler bu tarza karşılar. Düzce, Adapazarı ve Hendek bu yörelerde Adigelerin (Çerkes) düğünlerinde böyle bir şey yoktur.

Saygılar.


Ğış Mehmet Demircan
28.06.2006

Ben Sinoplu Çerkeslerdenim. İstanbul'da yaşıyorum.

Bizim düğünlerde Çerkes oyunları, adetleri neredeyse tamamen kalkmış durumda. Düğün boyunca en fazla yarım saat Leperuj oynanır, gerisi tamamen davul-zurna ve orkestradır. Bu iki taraf Çerkes'se bile böyledir.

Buna tepki gösteremezsiniz. Gösterdiğiniz zaman en kötü insan siz olursunuz. Bundan birkaç sene öncesine kadar düğünlere yabancıları almayan bu insanlar, bu kadar kısa zamanda ne hallere geldiler.

Asimilasyon çok hızlı ilerliyor ve biz hala birbirimizi karalamakla uğraşıyoruz, ''asimilasyonu nasıl önleriz''i düşüneceğimiz yerde. Ben bu başlıkta davul-zurnaya şaşırmış görünen insanlara da açıkçası pek inanmadım, kimse kusura bakmasın (inşallah yanılıyorumdur).

İstanbul'da yaşayan, neredeyse her bölgeden Çerkes'in düğünlerine gittim. Çerkes düğünü yapan sadece Uzunyaylalıları gördüm. Diğerleri de bizden pek farklı değildi. Düğünün çoğu yine Türk oyunlarıydı. Adetler zaten yok.

Artık kendimizi kandırmayalım. Zaman çok hızlı ve aleyhimizde ilerliyor. Bir şeyler yapmalıyız.


A.pşaşe
28.06.2006

Maf,

Benden yaşça büyük Karadenizli bir arkadaşım kızını evlendirdi. Yaşadığımız bu ülkede genelgeçer olan kızı erken evlendirmek ve yine halk dilinde iyi bir yere vermek, diye tabir edilen bir durum fazlası ile hatta beklenmedik şekilde yaşanınca da bu durumun yarattığı mutluluk yüzlerde okunuyordu.

Bu sevincini paylaşmak isteyen arkadaşım başka bir şehirde gerçekleşen düğünün CDlerini hazırlayıp beni izlemeye davet etti. Düğün İstanbul'da bir tatil köyünde gerçekleşmiş, kır düğünü idi. Her şey alışılmış görüntülerden ibaretti.

En can alıcı kısmına geldik dedi işin, sırada kına gecesi vardı. Erkek tarafı özellikle kızın ve akraba çevresinin yöresel giysiler içersinde olmasını istemişlerdi. Amaç kız tarafına ait kültüre saygı ve o kültürü yansıtan her şeyi kare kare görüntülemek idi. Ve beklenen an geldi köçekler oynamaya başladı. O ana kadar sadece televizyonlarda anlık görüntülerde gördüğüm etek giymiş adamlar, kadınlara nispet yaparcasına çıkıp oynamaya başladılar. İlginçti hakikaten .

Saygımdan gram ödün vermeksizin izlemeye koyuldum. Arada ''bak nasıl güzeller değil mi'' gibi sorularla tasdiklememi bekleyen hali ile çok sevimli idi. Ama ben bir saat süren bana çok anlamsız gelen bu oyunu izledikten sonra epey bir zaman kendime gelemedim. :)

Aynı arkadaşımın benim evimde kalabalık bir misafir topluluğu arasında seslerle çatal, bıçak seslerinin birbirine karıştığı bir ortamda çok kısık bir tonda ''Adigey'' kasetinden gelen müziğe müdahale etmek istemesi dışardan öyle görünmemesine rağmen beni sarstı. :) O işkence gibi gelen bir saati hatırladım ve sesi daha da kısarmış gibi yaptım ve ardından sesi önceki halini epey aratacak şekilde kumanda ile açtım. :) Ve gitme saatinden daha erken bir sürede işlerini bahane ederek ayrılması gerektiğini söyleyerek hazırlanıp çıktı.

Yüzümde tebessüm dilimde ziyaretinin verdiği memnuniyeti ifade eden sözlerle uğurladım. :)

Benim bir saat bile tahammül edemediğim sırf saygımdan katlanıp izlediğim o gösterinin bizim düğünlerde, sırf o yörede yaşıyor olmak nedeniyle baştan sona yer alması hakikaten üzücü. Asimilasyonun bir başka boyutu olsa gerek. Damat ve gelin Çerkes ama düğün başka bir kültürün ne acı.

Saygılarımla
.


Kabardey
28.06.2006

''Ben bu başlıkta davul-zurnaya şaşırmış görünen insanlara da açıkçası pek inanmadım. Kimse kusura bakmasın (inşallah yanılıyorumdur).'' diyor Sayın Ğış Mehmet Demircan.

Mehmet bey, neden şaşırdığımıza inanamadığınızı açıklarsanız, bir Uzunyaylalı olarak size cevap vereyim. Benim bilgim, görgüm yetmez ise cevap verecek başkaları da çıkacaktır. Buyurun nedenini söyleyin yanılıp yanılmadığınız görün.


Gubate
28.06.2006

Sevgili Kabardey,

Size teşekkür ederim, konu üzerindeki hassasiyetinizden dolayı. Gubate'ye ulaşmak isterim demişsiniz! Tabi ki sizinle iletişime geçmek isterim. E-mail adresimi vereyim o zaman size: vakaje@yahoo.com

Ayrıca aydınlarımızın veya kendilerini aydın sananların konu hakkındaki ilgisizliklerinden yakınmışsınız. Size bu konuda katılıyorum. Fakat şunu da unutmayınız, her bireyin konular ve toplumsal meselelere bakış açısı ve önceliği farklıdır. Demek ki; bu konu öncelik sıralamarın da yok veya sıralamada sonlarda yer alıyor. Bu sizi olumsuz etkilemesin!

Asıl konumuz olan ''köçek,davul ve zurna''ya şaşırmış olmanızı ben anlayabiliyorum. Bunu anlayamamış olanları da anlıyorum. Onlar kültürel zenginliklerdir! Sizde anlayınız onları lütfen! Fakat bizim zenginliğimiz değil maalesef! Türk kültürünün zenginliği!


Ğış Mehmet Demircan
28.06.2006

Sayın Kabardey,

Nedenini yukarıdaki yazımda açıkladım ( 2.parağrafta). Tekrar açıklama gereği duymuyorum. Yazımı iyi okuyun lütfen.


Negolen
29.06.2006

Üzülerek söylemek gerekir ki, Çerkeslik kalmadı.

Bizim oralarda davul ve zurna ile düğünler yapılıyor. Şimdi salon düğünleri de gözde olunca mızıka sesi tamamen kayboldu.

Mehmet beyin söylediği çok doğru sadece. Uzunyayla'da kaldı Çerkes düğünleri. Uzunyaylalı bir arkadaşım sayesinde bende iyice düğünlerimiz hakkında bilgi sahibi oldum, yoksa bilmezdim.

Sanırım kısmen de kahramanmaraş'ta yapılıyor. Orada'da kına gecesi denen bize ait olmayan bir gelenek var, duyduğum kadarı ile. Gerçek bir Çerkes düğününde olmak isterim ama bu gidişle bulmak zor olacak.

Galiba boşuna bütün bu konuşmalar.


Duguj Alp
29.06.2006

Köçek olayını ilk defa duyuyorum.

Bizim o kadar lüksümüz yok.

Kendimiz çıkıp oynuyoruz bir Adige gibi. Arada bir kısa süreliğine de olsa orkestra sesi duyup tepki gösteriyoruz. Düğün sahibi de diyor ki: Ne yapayım kardeşim parasını verdim. Tamam kardeşim parasını verdinde çaldırma işte rahatsız oluyoruz.

Allah'tan Adigelerde durum bu kadar vahim değil. O yüzden aradaki orkestra çoğu zaman tıraşlanıyor ve düğün sahibi gençler arka fondan akordeon çalmadığı zaman önceden hazırladıkları Adige müziğini veriyorlar, yeni uygulama böyle, tavsiye ederim. Hoş oluyor.

Asimilasyon neleri kapsıyor, açıklanmalı. Hayatta hiçbir şey durağan değildir, her şey değişir. Eğer değişimin kendisini asimilasyon olarak kabul ediyorsanız, bundan kaçış yok. O zaman zamana uygun çözümler üretmek gerekir. Mesela düğünde baba ile oğlun karşılaşmaması durumu. Eskiden oğul gelmezmiş düğüne. Ama artık mecburen geliyorlar. Artık babalar ortada gözükmüyorlar.

Çözüm mü? Bilmiyorum ama idare etmek zorundasınız.


Kabardey
29.06.2006

Sayın Mehmet Demircan,

Bu konuya zaten Uzunyaylalılardan başka kimse şaşırmadı. Şaşırdı ise de bunu foruma taşımadı. Onun içindir ki, bu olaya şaşıranlara inanmayışınız konuyu tam takip etmediğiniz anlamına geliyor. Bu konuyu gündeme getiren arkadaş (Gubate) ve ben ikimizde Uzunyaylalıyız. Sizde belirttiniz ki, Uzunyayla'da düğünlerde böyle bir şeyi ne duyduk nede gördük. Bu sebeple şaşırmamız oldukça normaldir. Ama sizin yöreleriniz ve düğünlerinizden dolayı bunları biliyor olmanız, anlaşılıyor ki normalmiş. Tecrübeli imişsiniz anlaşılan.

Her neyse, asimilasyonu nasıl önleriz onu düşünelim demişsiniz. Buyurun öneriniz nedir? Önceliği sizin yörelerinize vermemiz gerektiğine sizde katılırsınız sanırım.

Şöyle yapalım. Bu olaya şaşırmamış farz edin siz bizleri. Bu bir şeyleri düzeltir umarım sizin için...


Jake Hanan
29.06.2006

Çerkes düğünün alası Düzce'de olur. Bilgilerinize arz olunur. Abaza düğünüyle Çerkes düğünlerini karıştırmayalım. Oradan buradan işittiklerimizle konuşmayalım. Yolunuz düşerse Düzce'ye bir hafta sonu illaki bir Çerkes düğününe denk gelirsiniz, sonra karar verirsiniz.

Saygılar.


Misafir
30.06.2006

Sevgili Kabardey kardeşimiz durumu biraz abartıyor olmalı. Herkesin ailesini alarak geldiği düğün ortamında köçek nasıl oynatılıyor anlayamadım.

Ben Çörümşekli bir Hatukuay'ım. Biz de düğünde olacak her şeye yaşlılar karar verir. Hiçbir şey plan dışında gerçekleşmez ve her şey önceden konuşulur. Yaşlıların istekleri dışına çıkamazsınız. Onlarda asla böyle bir şeye müsaade etmezler ve inanın bana buranın Kabardeyleri bizden çok daha tutucu ve kapalıdırlar. Onlara böyle bir şeyi teklif ederseniz düğününüzü kendiniz yapmak zorunda kalırsınız.

Bir noktayı özellikle vurgulamak istiyorum. Bizde düğünün nasıl olacağı düğün sahibinin inisiyatifinde olan bir şey değildir. Düğün sahibi yalnızca gelen misafiri en iyi şekilde ağırlamakla yükümlüdür. Karar verme yetkisi yoktur. Kararları verme işini daha önceden düğün sahiplerinin belirlediği o sülaleden olmayan yaşlılar (thamadeler) yaparlar. Düğün sahibi yalnızca verilen kararları uygular.


Ğış Mehmet Demircan
30.06.2006

Sayın Kabardey, herhalde sizde tartışmayı seven insanlardansınız. Ben sadece tespitte bulundum.Yani sırf muhalefet olsun diye yazmadım. Gördüklerimi yazdım.

Çoğumuz gibi "bizim oralarda Çerkeslik şöyle iyi yaşanıyor böyle iyi yaşanıyor" abartısını yapmadım.

Dernekçi olduğum için daha öncede belirttiğim gibi bir çok yörenin düğünlerine katıldım. Genel durumu neredeyse biliyorum. Yarında Adapazarı'na gideceğim düğüne mesela. Buradaki niklere bakarak kim Uzunyaylalı kim değil bunu da bilemeyiz.

Benim en büyük duam nedir biliyor musunuz? "Allah'ım şu halimle en kötü Çerkes ben olayım, diğer tüm Çerkesler benim bu halimden çok çok iyi olsunlar". Bunu cani gönülden isterim.

Bizim oranın Çerkesleri iyi olmuş olsa, diğerlerinin durumu kötü olması beni mutlu etmez. Ve bunu hava atma malzemesi de yapamam. Bu Çerkescilik olmaz o zaman hemşehricilik olur.

Teşhisi doğru yapmalıyız.

Bir de asimilasyonu nasıl önleriz öneri getirin, demişsiniz. Her tespitin ardından birde çözün önerisi yazılması gerektiğini bilmiyordum. O zaman ASİMİLASYONU NASIL ÖNLERİZ başlığı açalım önerilerimizi de oraya yazalım.

Selamlar.


Onur Tok
30.06.2006

Asimilasyonda çevrenin ve ailenin etkisi adlı bir araştırma yapıyorum. İki yaşında bir kuzenim var. Kabardeyce dışında lisan bilmiyor. Denek olarak onu kullanıyorum. İleride belki ona para ödemem gerekebilir.


Bırine
30.06.2006

Merhabalar,

Konunun gelmiş olduğu şu noktada ben de müdahil olmak istedim. Ben de Uzunyaylalıyım ama Mehmet Demircan beyin yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Çünkü Mehmet bey, son zamanlarda geleneklerin xhabzenin hala en güzel uygulandığı bölgenin Uzunyayla olduğunu yeri geldikçe, her seferinde vurguluyor.

Asimilasyona karşı gelmenin en güzel yolu "dilimizi konuşalım-öğretelim" dil bilenlere değer verelim. Onlardan öğrenmeye çalışalım. Dilimizi konuşanların sayısı her gün biraz daha azalıyor. Biraz ajitasyon yapıyorum gibi oluyor ama lütfen "dili" hafife almayalım, gülüp geçmeyelim. İnanın bazen, her gün biraz da ha eridiğimizi hissediyorum.

Ben inanıyorum ki dilimizi konuştuğumuz sürece asimile olmayacağız.

Katılımcılara saygılar.


Guser
30.06.2006

Merhaba,

Yaşadıklarımız asimilasyon olsa idi, buna inatla direnir ve kültürümüzü korumak için her yolu denerdik. Ama maalesef bizler bir asimilasyon sürecinde değil, dejenerasyon sürecindeyiz. Esas tehlikeli olan bu.

Saygılarımla...


A.pşaşe
01.07.2006

Maf Sayın Guser,

Eğer hakikaten alenen gelinip asimile etmeye çalışılsa idi muhakkak direnç gösterirdik. Hani şu etkiye tepki meselesi. Tabi ki görünürde böyle bir olgu yok ''var ama yok''.

İçinde yaşadığımız toplumun kendi benliğini yitirme aşamasında şu an en büyük etken ne sizce? Ben cevabını vereyim hemen dejenerasyon! Biz nerede yaşıyoruz o toplum içinde o toplumu yönlendiren şey ne en çok etkileyen bütün hayatını yaşam tarzını MEDYA onun kullandığı alet edevat ne en başta televizyon, radyo, gazete vs. Bizlerin evinde de onlardan farklı bir şey yok. Bizde aynı şekilde bir yaşam tarzı benimsemiş gidiyoruz. Aynı şartlarda yaşıyoruz. Kılık, kıyafetimizle yediklerimizle mesleklerimizle her şeyimizle dışardan baktığımızda bir örnek değil miyiz?

Arada tek fark bizi bugüne kadar içsel anlamda farklı kılan gelenek göreneklerimiz bizim diaspora da yaşayan bir toplum olma bilincimiz. Ama günümüzde her şey o kadar hızla değişiyor ki, teknoloji hayatımıza o kadar müdahil ki birlikte yaşadığımız toplum kadar olmasa da dejenerasyondan bizde payımızı alıyoruz. Bu çok doğru ve elle tutulur gözle görülür bir gerçek.

Çok haklısınız. Asimilasyona ihtiyaç kalmadı. Sohbet odalarımızda odaya giren yeni nesil gençlerimiz ''selam millet'' dedikten sonra başlıyor nerden katıldığından, hangi boya mensup olduğundan anlatmaya. Şimdi bizim bizden olan parçalar onlar yüreğimiz sızlıyor ama yinede kırmadan, incitmeden, ürkütmeden nasıl anlatırım izah ederimin derdine düşüyorsunuz. En ufak bir sözde bir harekette o kadar kırılganlık ve alınganlık gösteriyorlar ki orada bulunan büyükleri derhal odayı terk etmekle bir daha böyle bir ortama gelmeyecekleri uğramayacakları sözleriyle korkutmaya, tabiri caizse gözdağı vermeye çalışıyorlar.

Tabi bunun yanı sıra henüz 20'li yaşlarda olup da ''Adiğexabze '' donanımıyla genelgeçer kültür ve bilgi donanımıyla bizlerin önlerinde saygıyla eğilmemizi sağlayan gençlerimizde çok azda olsa yok değil. Ve onlar bizim umudumuz!

Ne demiş atalarımız. Bir Çerkes Atasözü bu ''Umut olmadan at koşmaz''. Biz bir şeyleri toparlamaya, kotarmaya çalışalım emekler boşa çıkmaz hiçbir zaman. İşte bu aşamada şu televizyon projesi işe yarayacak gibi görünüyor. O nedenle verilen destek toplanan imzalar çok önem taşıyor. Bizim evlerimize kendi kültürümüzden bizden örnekler getirmekle kalmayacak aynı zamanda dilimizi hatırlatacak bize unuttuğumuz dilimizi.

Saygılarımla
.



Kabardey
03.07.2006

''Çerkes düğününün en güzeli Düzce'de olur. Bilgilerinize arz olunur. Abaza düğünüyle Çerkes düğünlerini karıştırmayalım. Oradan buradan işitirlerimizle konuşmayalım. Yolunuz düşerse Düzce'ye bir hafta sonu illa ki bir Çerkes düğününe denk gelirsiniz, sonra karar verirsiniz'' diyor sayın Jake Hanan ve ben üstüme alınıp bu sözü Jake Hanan'a yanlışını göstermek istiyorum. K

onunun başlığını dikkatle okuyunuz lütfen. O zaman göreceksiniz ki Abaza düğününden bahsedildiğini. Kurultay Düzce'de yapıldı, dedim. Düzce'deki düğünler demedim ve yazmadım. Ben yinede aynı yazının o ölümünü kopyalayayım sizi yormayım.

"04 haziran 2006 tarihinde Düzce'de bir kurultay yapılıyor ve burada alınan kararlar: Abaza düğünlerindeki köçek, zurna ve davulun kaldırılması."

Gördüğünüz gibi Jake Hanan Düzce'ye, oradaki Çerkeslere, Çerkes düğünlerine olumsuz bir yaklaşım olmamıştır. Oradan buradan işittiklerimizle konuşmayalım dediniz ya. Aynı cümleyi geri alıp birde siz kendiniz yorumlayın. Kim işittikleriyle yorum yapıyor karar sizin.

Sayın Misafir nikli Çörümşekli Hatukuay arkadaş. Yukarıdaki alıntı sizin içinde geçerli. Sizde tam okuyamadınız sanırım. Kabardeyler daha da tutucudur v.s. Sakarya, Hendek gibi yerlerdeki Abaza düğünlerin de geçiyor. Sizin oralarla ilgisi yok. Lütfen yazılanları dikkatli okuyun.
Gereksiz tartışmalara sokmayın bizleri.

Son olarak Sayın Mehmet Demircan. İlk baştaki yazımın şaşırma bölümünü geri alıyorum. Şu andan sonra bu yapılanlara hiç şaşırmadım. Davul da zurna da köçek dte olur bu saat itibarıyla. Sizin gibi her düğüne giden, derneklerde çalışmış biri bu olaya şaşırılmasına inanmıyorsa benim söyleyecek sözüm yok. Bu şaşırma olayını benim diğer yöreleri görmeyişime, oradaki böyle zenginlikleri!! bilmeyişime kısacası cahilliğime veriniz.

Ben bu başlığı burada okuyup yazan bunca aydın (!) neden tepkisiz kalıyor diye yazmış, açmıştım. Tartışma yaratmakla ne ilgisi olabilir. Tartışma yaratan sizlersiniz. Tekrar anladım ki gereksizmiş. Konuya tepkilerden de anlaşılıyor ki ilgilenme gereği duyulmuyor ya da konuyu gündeme getiren Gubate beyin dediği bana hitaben yazdığı gibi "Ayrıca aydınlarımızın veya kendilerini aydın sananların" konu hakkındaki ilgisizliklerinden yakınmışsınız.

Size bu konuda katılıyorum. Fakat şunu da unutmayınız, her bireyin konular ve toplumsal meselelere bakış açısı ve önceliği farklıdır. Demek ki; bu konu öncelik sıralamaların da yok veya sıralama da sonlarda yer alıyor. Bu sizi olumsuz etkilemesin (!) diye yazmıştı.

Sanırım haklıymış Gubate bey.

Selamlar.


Cerpecej
03.07.2006

''Xhabze olmadıktan sonra dil olsa ne olacak?'' Can çıkar, huy çıkmazmış... Dil istedikten sonra öğrenilir, özellikle günümüzdeki şartları görüyoruz ona göre yorum yapalım... Senin, benim olayını bırakalım. Çerkes düğünü şurada iyi, burada kötü olayını bırakalım... Çözüm bulalım... Sorunlar önümüzde... Birlikte bir şey yapmadıktan sonra Uzunyayla iyi Çerkes olmuş, Kahramanmaraş yarım olmuş, orada bitmiş burada bitmek üzereyle ancak ağzımızı yorarız...

Herkes üzerine düşeni yaparsa problemlerimi azaltırız...

Yolunuz açık olsun...


Onur Tok
03.07.2006

Sayın Bırine,

Yazınızı yeni okudum. Dili hafife almayalım, demişsiniz. Üzerime alındım tabii. Alınmadan önce önceki yazıları da okudum başka biri olabilir mi diye. Dil konusunu yalnızca ben yazmışım. Alınmaya devam ettim.

Bakınız, üç satırlık bir yazım var. Konu asimilasyon ve ben şakayla da olsa dil konusunu açmışım. Bunun anlamı şu: Dil konusunun ne kadar önemli olduğunun zaten farkındayım.

Teşekkürler.


Bırine
04.07.2006

Sayın Onur Tok,

Yazım da dilin unutulmaması için, daha doğrusu dilin önemini vurgulamak isterken size herhangi bir gönderme yapmadım. Hatta geriye dönüp ne yazdığınızı okudum. Öyle bir şey olsa dolaylı söylemem, isminize hitaben yazardım.

Sanırım bu konuda anlaşılmayan bir şey yok. "Asimilasyon da çevrenin ve ailenin etkisi adlı araştırma"nıza katkıda bulunmak isterim. Araştırmanızın sonucunu da ilerde bizimle paylaşırsanız ayrıca sevinirim.

Sevgiler.


Onur Tok
04.07.2006

Teşekkür ederim. Biliyorsunuz bir araştırmanın istatiki olarak anlamlı olması için çok veri toplamak gerekir ki, ufak sapmalar araştırmanızın sonucunu etkilemesin. Bana bin kadar iki yaşında ve yalnızca Kabardeyce konuşan çocuk gerekiyor. Elimde bir tane var. Diğerlerini siz temin edebilir misiniz?

Cevabınızı bekliyorum.


Gönen Abzegh
05.07.2006

En güzeli Çerkes boylar arasında, hangi boy ya da boyların (yöre de olabilir) asimilasyona, dejenerasyona boyun eğdiği noktasında tartışma başlatalım. Böylece genlerdeki asi ol, boyun eğme, en harbi Çerkes sensin (hatta en mükemmel insan sensin) dürtüsü ile ortaya atılan nice onulmaz fikir ve çabayla tarihe kültürümüzü kazıyalım. En önemli özelliğimiz olan asilik, başkaldırma, boyum eğmeme gibi vasıflarımızı hatırlayarak geçmişe de selam durmuş oluruz. :)


Bırine
06.07.2006

Sayın Onur Tok,

"Bana bin kadar iki yaşında ve yalnızca Kabardeyce konuşan çocuk gerekiyor. Elimde bir tane var" diyorsunuz. Araştırmanıza saygı duymak, yardım etmek istedim ama yukarıdaki cümlenizi okuyunca, kusura bakmayın da sizi bu konu da ciddiyetsiz buldum.

Katılımcılara saygılarımla.


Onur Tok
06.07.2006

Evet elimde bir tane var ve yakında oda kalmayacak. Sizin anlayacağınız problemin kaynağını bulamadan problem bizi bitirecek. Bin çocuk gerekiyor derken bu bir gerçek, neden ciddiyetsiz bulduğunuzu anlayamadım. Elinizde ne varsa onu verin. Tabii her şeyden önce gerçekten siz ciddi bir insansanız isminizi ve size nasıl ulaşabileceğimizi gelin konuşalım.


Altıdokha Ata
11.07.2006

Yazıları okudum ve inanın birbirimizi birlikte bir şeyler yapmaya davet etmekten ya da sataşmaktan (özür dilerim) başka bir şey yapmıyoruz.

Sizleri asimilasyon veya dejenerasyon konusunda direnişe çağırırken şunu naçizane önereceğim: Bakınız düğünlerimizden ve kaybolan adetlerimizden, dilimizden bahsediyorsunuz. Kimin hangi konuda ciddi olduğunu bilemem ya da kimin gerçekten aydın olduğunu, ancak siz gençler belli şeylere tepki koyuyorsanız. Öncelikle neye karşı mücadele ettiğinize karar verin. Sanırım bunu birlikte yapabiliriz. Kastettiğim şey bir asker mantığıyla düşünmeniz. Bu hedef, bu düşman, bu zararlı diyebilmeniz.

Yani bizim kültürümüzü yok eden nedir, ona bakılmalı. Türk kültürü mü yoksa tüm Anadolu'da etkisini gösteren diğer kültür teleflerinin sebebi olan Amerikan, Anglosakson kültürlerimidir buna karar verilmeli. Ardından, bu kültürleri tanımadan hiçbir şey yapamayacağımızın bilincinde olmalıyız. O kültürleri öğrenmeliyiz.

Köçek de birilerinin kültüründe vardır ve benim de yadırgadığım bu olay birileri için doğal ve gereklidir. Ardından bu kültürün kimler içinde ortak kullanıldığını bulmalıyız. Yani Düzce'de ya da başka bir yerde artık hangi Adigeler bunu kendi kültürü sanmaktadır, tespit etmeliyiz.

Sonuç olarak önerebileceğim en son ve bence en mühim şey şudur ki;en iyi savunma saldırıdır! Ölümüne savunabileceğiniz bir fikriniz, bir inancınız, bir davranışınız varsa onu savunmayın, onunla saldırın! İnandığınız kültürü anlatın ve öğrenin. Başka kültürlerde gördüğünüz yanlışları eleştirmekten kaçınmayın. Bu yeni nesle bir övünç ve bir gurur ve bir hırs olacaktır. Sizler kültürünüzü bir silah olarak, bir güç olarak gördükçe, bunun sizi diğer insanlardan farklı ve üstün kıldığını anladıkça, anlattıkça asimilasyon engellenmiş olacaktır.

Hepinize saygılar.


A.pşaşe
11.07.2006

Maf,

Saldırın!

Evet inandığınız fikirlerle saldırın.

Saldırırken kimseyi umursamayın kalp, gönül inanç, insan dinlemeyin.

Saldırırken en zayıf yanından vurmaya çalışın hatta dışlayın mümkünse. Kendi ailenizde müdahale edemediğiniz şeyler için içinizdeki kini kusun. Saldırırken çoluk çocuk büyük küçük gözetmeyin aman ha! Bu sizi yavaşlatır, insani duygularınıza gem vurun.

Savaştasınız unutmayın. Kısaca vurun, kırın bir dakika bile durup düşünmeden galebe çalmak adına her şey mubah.

Kime karşı, neye karşı?

Nerde sevgi?

Hiç görmedim yolu uğramadı bana peki ya sizde o en önemli yer tutan saygı nerde? Açıklık, netlik, cesaret ve yürek. Sanal Çerkeslik yapanlar vardı boş zamanlarında. Bilmiyoruz neden uğraşırlardı, neye gelirlerdi buraya.

Susturalım dedik ama temkinli saldırdık. Yalnız üstümüze kamuflajları giydik. Hani olurda bir yerde karşılaşırız. :) Yaşasın her şeye değdi ama kurtardık xhabzeyi, Çerkesliği. Asimilasyona dur dedik! ''Thamke şınağa zıhelim,vukitağa helişt.''

Şothej!


Dokuz
11.07.2006

Sayın Altıdokha Ata,

Biraz abartılı geldi bana yazdıkların. Sanki bu dünyada yaşamıyorsunuz. Her milletin kendi kültürü var ve bunu da özgürce yaşaması gerekmez mi?

Bizim kültürümüz yok oluyor, dejenere oluyoruz, asimile oluyoruz diye herkes boğazını patlatıyor. Bundan etkilenmemek için insanlarımız fikirler üretiyor, yazıyor çiziyor, siz ise kültürler arası savaş çığırtkanlığı yapıyorsunuz.

Biraz ağır oldu galiba ama yazma gereği hissettim.

Saygılarımla
.


Dokuz
11.07.2006

Sayın Denetim,

Yazımdan çıkardığınız kelimenin yazımda belirtiğim tehlikenin tam anlamını belirten sözcük idi. Yazımın tam anlam ve içeriğinin değiştiğini düşünüyorum. Bu dünyanın Hitler'den neler çektiğini unutmayalım. İşinizin zor olduğunu biliyorum ve saygılar sunuyorum.

Kolay gelsin, hoşçakalınız.

Denetim Kurulu Notu: Sayın katılımcımız, form kurallarını sık sık hatırlatmaktansa, bazen de böyle oluyor. Hoşgörünüzden dolayı teşekkür ediyoruz.


Çerkes Etem
11.07.2006

Çerkes milliyetperveri olmak hakkında bir kadem bilgisi olmadan bizleri Afrika'yı Amerika'yı, Uzak ve Yakındoğu'yu hulasa tüm dünyayı soykırımlara uğratan, dünyanın çevresini bile çöplüğe çeviren, Hitler'i Churchill'i, Mussolini'yi, Frankoy'u, Aslan Yürekli Richard'ı, Dabulyu'yu, ve onların bölgesel yardakçıları, Stalin, Mao gibi bilumum naşebegu ruhluları yetiştiren vahşilere karşı insani kalplerden yükselen tek ses Adigelikten başka bir şey değilken korkmayın.

Adige ise onlar gibi olmaz Adigelik o yüzden tarih boyunca Adige gibi davranabilen her milletten kimseleri yanına almıştır. Yemuk yapanı da kim olursa olsun kovmuştur. Bu yüzden tüm Avrupa zamanında Çerkesleri tekrar Ortadoğu'ya sürmedi mi? Zalimlerin her zaman karşısında olan bizler değil miyiz? Biz kimseye zulmetmedik. Kimseye de ettirmedik, bizler zulüm gördük, sürüldük durduk. Niye? Haksızlığın karşısında olduğumuz için, Çar'ın hassa alayında olsak da çölde olsak da Ege'de, Kahramanmaraş'ta, Sarıkamış'ta Kafkasya'nın her yerinde, Golan'da Libya'da, her yerde bu böyledir ve böyle devam edecektir.

Çerkesliğin canı, haksızlık karşısında susulduğu an çıkmış demektir. O yüzden kalpten kalbe giden yol xhabze, motoru da dilimiz. En önemlisi birlik sağlayan baş, o yok. Uzuvlar dengeli, hareket edemiyor. Bize başların üstünde bir baş lazım ki, ilerleyelim, kalkabilelim, işleyebilelim.

Başımızdan sinek kovabiliyoruz belki, fakat ejderlere karşı durabilmek gerektiğinde ''dıkalfri dıkuedıjamığuey'' diye ağıt yakmaktan başka bir şeyler lazım bize artık. Bir söz var ya; ''gelin kardeş olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim'' demiyor mu? Birlik ruhunu işletecek bir baş lazım bize.

Saygılar.

Baki ilkselam.


Altıdokha Ata
11.07.2006

Sizin hoşgörü ve anlayış dediğiniz şeyi, ben zayıflık olarak görürken; kesinlikle kastettiğim şeyin fiziksel bir saldırı, faşist bir yaklaşım olmadığını vurgulamak isterim. Kültürümüz elbette çok kıymetlidir ve benim bahsettiğim şey sizin bu kültürün kıymetinin bilincine varıp, bunu savunmanızdır. Sen bir Adige olarak, bir çok kültürün üstünde olduğunu algılamazsan; yarın düğününde köçekler, dansözler oynar, sende alkış tutarsın.

Ucuz münakaşa numaralarını bırakalım lütfen. Kimin Adiyağaya kendini ne kadar verdiğini anlayamaz, bilemezsin. Ben xhabzemin bilincindeyim. Sende yerini bil. Çünkü Adiyağa temelde bir söze dayanır: Adigelik insanlıktır!


Big Brother
11.07.2006

Değerli katılımcılar,

Yüce Denetim Kurulu Üyeleri hepinize merhaba,

Fikirlerin aynası eylemlerdir. Bunun dışında da hiç bir paradigmayı şimdilik kabul etmiyorum. Kendi kültürünü kendi içinde bulunduğu açmazla kısıtlayıp bu da yetmezmiş gibi altından kalkamayacakları tamamen haklı eleştirilere dinsel inanışları katıp demagoji yapan insanlar sadece asimile olduklarını açıkça ilan ederler.

Evet, soruyorum, hangi dille neyi tartışıyorsunuz? Gerçekten kültürünüze bağlıysanız hangi toplumsal göstergede ona ait değerleri ortaya koydunuz? Örneğin, eşiniz sizin kültürünüzden mi? Çocuklarınıza kültürünüz adına ne öğrettiniz? İki sual sormak, ooo yanıt verdiniz çok güzel oldu demek mi Çerkeslik? Başkalarının düğünlerine kendi düğününden hareketle, kültüründen hareketle yorumda bulunanlar kimin kayığına binmişler merak ediyorum.

Fikirleriniz yaptıklarınızla ve yapabileceklerinizle ölçülebilir. Bazı konularda geri dönüşümsüz hata yapanlar HANGİ KONUDA, HANGİ ALANDA BİZLERE FAYDALI OLABİLİRLER? Buyursunlar meydan burada.

Gelecek nesillere, minik dimağlara, tarihe not düşen CC formlarının kara bir leke, kötü bir örnekten öte ne katabilirsiniz ya da bu güne kadar ne kattınız?

Lütfen bu kültürü rahat bırakın.

Sizler yaşantınızla, evliliğinizle bazılarının istediği ideal Çerkes tipi olabilirsiniz. Çerkes'im demekten öte hiç bir icraatı olmayacak olanlar bazılarının gözdesi olabilirsiniz. Ama bu kültürün sizin gibilere tahammülü yok artık. Lütfen bu kültürü rahat bırakın.

Fikirlerinizin aynası olan eylemleriniz nedir, tekrar soruyorum.

Mesela; dil?

Xhabze?

Kültür?

Mantalite?

Bu konularda ne icraatınız var? Kendi dilinizle yazmaya çalıştığınız bir cümlede bile yüce Allah'tan korkmak yerine haşa, yumuşaklık yazan sizlerden mi Çerkeslik öğreneceğiz?

Kültürüm, milli varlığım, merhamet yalvarması kokan bütün sözlerden, insanlıktan sizin elinizde ayak altı edilen sözüm ona insani değerlerden üstündür. Korkarım ki, asimile ile dönüştüğünüz kimlik bile sizlerden rahatsız olacaktır.

Kinim şahsi değil, millidir. En ufak bir kültür değerime gerekirse biri değil binleri feda ederim. Bunun adına siz ne derseniz deyin...

Saygılarımla.



Dokuz
11.07.2006

Sayın Altıdokha Ata,

Ben Adigeliğin ne olduğunu çok iyi biliyorum ve gereklerini de ama bu benim diğer insanlardan soyutlanmam anlamına gelmiyor. Kardeşim, ben davet etmesem niye benim düğünüme gelip köçek, çayda çıra, dört ayak oynasınlar buna anlam veremiyorum. Bende gidip düğünlerine şeşen, kafe çalında oynayayım demem. Davet edilsem de oynamam. Bunu da bilesin.

Saygılar, sevgiler


Altıdokha Ata
11.07.2006

Yaptığım yorumdan 'Adigeliğe bağlı olmak kendini soyutlamaktır' manasını çıkararak kültürümüzün yok olmasına karşı müthiş bir ilerleme kaydetmiş oldunuz.

Tebrikler.

Saygılar.

Altıdokha Ata
11.07.2006

Sizin kültürümüze dair yorumlarınızı ve ilgilenenlere dair eleştirilerinizi samimi bulmuyorum. Bence sizde eleştirdiğiniz insanlar gibi yalnızca içi boş laflar sarf ediyorsunuz. Bunu söylerken yalnızca rumuzunuza işaret ediyorum...

Saygılar.


Kabardey
12.07.2006

Sayın Big Brother,

Sizde buyurun bu köçek davul ve zurna hakkındaki fikirlerinizi bizlerle paylaşın. Bilmek isteriz ne düşündüğünüzü. Diğer insanlar bir şey üretemiyor madem buyurun sizden olumlu veya olumsuz görüş alalım.

Yalnız diğer forum konusundan takip ettiğim kadarıyla biliyorum, lütfen bizim anlayabileceğimiz bir jargon kullanınız. Malum burada herkes sizin gibi yabancı kelimelere hakim değil, kültürlü değil!

Ben samimi olarak inanıyorum ki, keskin görüşleriniz var ve bunlardan faydalanmak isterim. En azından bilmek isterim. Bunları eleştiri olarak almayınız. Tespit olarak alın.

Sayın Ataol beye de haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Saldırganlık diye kastettiği, pasifize olmamak anlamında kullandı bence ve haklı. Diğer kültürlere saldırı gibi bir şey söylemedi. Kendi kültürünü korumak için atak olmamız gerekir dedi ve çok haklı. Hepimizin yaptığı şey aynı. Klavyeden eleştiriyoruz. Bende dahil. Herkes birbirine bir şeyler yapmasını söylüyor.

Buyurun... Kefken'de kimler olacak göreceğiz. Ben olmayacağım baştan söyleyeyim. Onun için eleştirilerin hepsini kabul ediyorum şimdiden...


Akın Arslan
12.07.2006

Merhabalar,

'Misafir'in daha önce belirttiği gibi; bence de sorun 'karar verenlerin kim olduğu'. Uzunyayla'da yetişmiş şanslı biri olarak, hiç bir düğünün gidişatına düğün sahibinin karar verdiğine şahit olmadım. Düğün sahibi sadece hizmet eder; hükümde bulunmaz. Ama şehirlerde maalesef düğün sahibini geçelim, evlenecek kız karar veriyor neredeyse.

Kapı eşiğinde beklemesi gerekenlerin wunafe yaptığı topluluklarda asimilasyon da olur dejenerasyon da.

Burada önemli bir sorun da (bu daha çok şehirler için gerekli) thamade kavramı. Yaş, görgü..vs. dikkate alınmaksızın 'filanca devlet dairesinde genel müdür olduğu için' veya filanca okulu bitirdiği için (örnekleri çoğaltabiliriz) baş köşeye oturtulan insanların sağlıklı hükümlerde bulunmasını bekleyemeyiz sanırım.

Davul zurna ve köçek kelimelerini duyunca yüreği sızlayan herkese sonsuz saygılar.

Allah arkasında duracağımız thamadeleri toplumumuzdan eksik etmesin.

Saygılar.


Haçemızko
12.07.2006

Arkasında duracağın thamade var burada, Thamade sıkıntısı mı var ne güzel düşüncelerin önerilerini açıklıyor nikinden anlaşılıyor. Bu başlıkta tam thamadeye yakışır bir nick var. Ben şahsen bu nicke imrendim, "thamke şınğa zıhelim vukitağa helişt". Ne güzel adğe'bze (!) tercüme etiniz bizde öğrenmiş olduk sayenizde.

Abzegh olan birine danışsaydınız anlamın yumuşaklık mı yoksa "Allah'tan korkan, utanmayı da bilir" anlamına geldiğini söylerdi, bizde sizden Çerkesliği öğrenirdik.

Çerkesliğin en ince ayrıntısı ulu orta herkese sataşmak değil. Birde vakıf olmadığın konuları; bilene danışmak, bilen birilerinden öğrenmek. Allah bizlere iki kulak bir dil verdi. Bunun bir anlamı olsa gerek. ''İki kere dinle, bir kere konuş'', Abaza ata sözü.

Sataşmaları bırakıp ciddi konulara odaklanmak dileği ile.


Akın Arslan
13.07.2006

Merhabalar,

Üstüme vazife mi bilmiyorum ama Haçemızko'nun görüşlerinin kime cevap olduğunu merak etim...


A.pşaşe
13.07.2006

Maf Sayın Arslan,

Yukarıyı baştan itibaren okursanız cevabı alırsınız. Bende neden özellikle sordunuz onu anlamadım. Anlayamaz anlaşılmaz mı olduk ne? :)

Saygıyla.


Gupse
13.07.2006

Merhaba,

Doğma, büyüme Düzceli biri olarak öncelikle şunu belirtmeliyim ki, Çerkes düğünlerinde köçek oynatıldığına hiç şahit olmadım. Eşlerden birinin farklı milletten olması halinde Çerkes düğünü yapılmıyor, bunu biliyorum ve şahit oldum. Fakat benim bildiğim de Abaza düğünlerinin büyük bir bölümünün yöresel oyunlarımızdan ibaret olmadığı. Bunu kişiler kendileri tercih ediyorlar tabi bizim yapabileceğimiz bir şey yok.

Yetişme şekliniz, yetişme tarzınız, çevreniz bunu etkiliyor. Benim bir arkadaşım evlendi kısa bir süre önce. Eşi de kendiside Çerkes fakat arkadaş çevresinin büyük bir kısmı Çerkes değil. Bu yüzden Çerkes düğünü yapmak istemedi. Ama eşi baskın çıktı. :)


Bibers
13.07.2006

Sayın Haçemiz,

Lütfen kelimelerin sonlarındaki eklere bakarak nasıl Abzeghce olduğunu açıklar mısınız? Açıkça Shapsughca ile bir şeyler yazılmaya çalışılmış. Bu şekliyle doğrusu cümleden ve hangi anlamı çıkardınız, çok merak ettim.

Kendi dilini bu şekilde yazmaya çalışmak hele hele sitede bir kaç alfabe varken tam anlamayla vurdumduymazlıktır.

Ne yaparsın çok bilenlerin yanında susmak lazım.

Ciddi konulara odaklananlar bu cümleyi nasıl ciddiye alsınlar ya da babalar gününü mü kutlasınlar? Sözü edilen cümleden yukarıdaki şekliyle çıkan abuk subuk anlamlar işin cabası.

Bu dile de yazık bu kültüre de.

Cümleyi Abzeghce diye nitelemek ise komik bile değil. Cümleyi yazanın farklı diyalektler hakkında bilgisi olmadığı gibi bunu Abzeghce diye ya da Abzeghce bilen birine sorun diye birilerine şirin görünüyorlar.

Bir diğer katılımcıda FESAPŞH diye yazıyor. Bunun ne anlamı doğru yolda kullanılıyor ne de yazımı doğru. lütfen Türkçe'ye devam edin. Bari dil zulmünüzden nasiplenmesin.

ALLAH'TAN KORKAN DİLİNE, KÜLTÜRÜNE SAHİP ÇIKSIN. NE OLDUĞU BELİRSİZ HARF VE ALFABE İLE ONU BERBAT ETMESİN.

Sayın Big Brother'in de bir Abzegh olduğunu belirteyim. Umarım tereciye tere satmayı bırakırsınız.


Altıd
15.07.2006

Sayın Bibers,

Yazılarla ilgili yorumlarınıza baktım da rumuzundan ne olduğu anlaşılan bir arkadaşın dil bilgisini savunmuşsunuz. Üstüme vazife değil ama kendilerinin yorumları da rumuzu gibi gereksiz.

Yazım yanlışları konusuna gelince malum arkadaşımızda aynı hatayı yapmış. Bu şekilde sorunları çözemezsiniz. Ben temelde Latin-Kiril tartışmasında Kiril taraftarı oldum hep. Çok zorunlu kalmadıkça sözcüklerimizin Latince yazılmasından kaçınıyorum. Siz aynı şeyi kastetmiyorsunuz ama. Çerkesce bir sözcüğün Latince yazımındaki bir yanlıştan söz ediyorsunuz. Çok mantıksız. Ama bu benim fikrim.

Çeviri konusunda da yanılıyorsunuz.Yukarıdaki çeviri doğrudur. Thamade kusura bakmasın.

Saygılar.


A.pşaşe
15.07.2006

Maf,

''Shapsughca ile bir şeyler yazılmaya çalışılmış'' Shapsugh lehçesi ile yazılmaya çalışılmış olacak doğrusu bu. Hatalar ararsanız hatayı bol yaparsınız. İnsan kusursuz değildir. mükemmel olan yaratıcıdır. Sadece hatırlatma. :)

Yukarıdaki cevabı görünce ben olsam susardım. Ayrıca atasözü Remziye Kılınç'ın kitabından alıntıdır. Sınırları aşmamak lazım.

Saygılar


Hajkasım Erdoğan
18.07.2006

Yarı Türkçe yarı Çerkesce nikli arkadaşım,

Eleştirmek doğal hakkınız. Ne güzel yanlışları görmüşsünüz. Himmet etseniz de doğrularını yazsanız, öğrenseler daha iyi olmaz mı?

Birşeyler öğrenmeye, yazmaya, konuşmaya uğraşan Adigeler,bence çok bilmiş her şeyin en iyisini ben bilirim, konuşmaya çalışan birisinin yanlış telaffuzuna, bol kahkahayla gülen onların heveslerini kıran tiplerden daha değerlidir.

Bizi bu hallere düşürenler, kendi gözündeki çuvaldızı görmeyip, başkasının elindeki iğneyle uğraşanlardır. Bence, sadece bizim toplumumuzda değil, dünyanın her toplumunda en zavallı insanlar, çok bilmişlerdir. Çok bilir ama dairesinin çapı, gölgesi kadardır.

Dilini, xhabzesini yaşamaya, yaşatmaya çalışan herkese saygılar sunarım.


Cerpecej
18.07.2006

"Bir insanda ya da bir olayda hata aranmak için yola çıkılırsa elbet bulunur. Önemli olan hataları yanlışları ayıpları kapatmaktır. Becerebiliyorsak bunu yapalım. Belki de bir çok şeyi bu şekilde halletmiş olacağız." Ama maalesef bizler birbirimizi rencide etmeyi çok seviyoruz. Birbirimize üstünlük taslamayı çok seviyoruz. Ondan sonrada birlik beraberlik, Çerkeslik, toplum, kültür, xhabze Adiyağa diyoruz.

KOLAY GELSİN...


Adığabze
18.07.2006

Selamlar,

"Thamke şınğa zıhelim vukitağa helişt."

Sayın Bibers, bu yazım Shapsughca'da olamaz, çünkü thamke derken sondaki -ke'nin -ge şeklinde yazılması gerekmektedir ki, sondaki -ge Shapsugh lehçesini diğer lehçelerden ayıran farklardan biridir.

FESAPŞH konusunda size katılıyorum. Bu kelime anlamı bilinmeden kullanılıyor. Fesapş: Hoş geldin, demek. Böyle iken ş'üıfes: ''Merhaba''nın yerine niye kullanılıyor, bunu kavramak gerçekten güç.

Latin alfabesi ile ilgili problem çözülmediği sürece bir çok farklı yazım olması muhtemeldir. Zira herkes ''benim alfabem'' tutumu içindeyken de bu sorunun aşılması çok güç gözüküyor. Kimileri Kiril diyor ama bunu bilerek mi diyor, o da şüpheli.

Değerli katılımcılar, bu kadar çok öğretimcinin olduğu yerde kim bir şeyler öğrenecek anlamak güç. Demek ki herkes, her şeyi en iyi şekilde biliyor. O zaman sorunda yok. Kimse boşa yazıp da yorulmasın.

Sayın Bibers, Adigece'nin diyalektleri hakkında geniş bilginiz var sanırım, paylaşmaya ne dersiniz bilgilerinizi? Bu konuda bizleri bilgilendirirseniz çok müteşekkir olacağız.

Görüşmek üzere


Fatma Özdemir
23.07.2006

Bu sitede yazılan tüm yazıları şaşkınlıkla okudum. Okudukça da hayretler içinde kaldım.

İnsanlar sadece ben biliyorum, ben yapıyorum tartışmasına dönüştürmüşler olayı. Düğünlerde köçeğe, davul, zurnaya herkes karşı ama ortak bir çaba yok. Dilde, xhabzede yanlışlara herkes karşı ama doğruyu söyleyen neredeyse dışlanıyor.

Biz toplum olarak hep böyle mi olacağız? Hep birbirimizi aydınlatma ve öğretme yerine kulp takıp birbirimizi mi yereceğiz?

Şahsım adına; ne dilde ne de xhabzede yeterli olduğumu hiç düşünmüyorum. Çok eksiğim var ve bunları tamamlamam gerektiğini ya da en azından çabamın bu olmasını beklerken, sizin köy iyi, bizim ki kötü sen yanlış biliyorsun, ben en iyisini bilirimden başka bir şey yok.

Biz asimile olmuşuz. Dejenere olmuşuz. Bize asla uymayan kültürlerin bir arçası olmuşuz, bunlar hiç ürkütmüyor mu insanları acaba? İş bu kadar basite alınıyor. Bizler ortada varlık, eylem istiyoruz. Ey çok iyi bilenler ne olur bizlere de faydanız olsun.

Saygılarımla.


Cerpecej
24.07.2006

''Herkesin bildiği kendine'' hani bize hani bize....Ben, biz olamadıktan sonra; ben, beni bilmişim kime ne? Toplum olma bilincine ulaşacağımız günleri dört gözle bekliyorum... Artık çevremizdekileri merdiven basamağı olarak görmekten vazgeçelim...

Yolunuz açık olsun...


Necdet Özarslan
01.08.2006

Gençler umut veriyor. Umarım ki, daha da güzel olur. Konu başlığını açan arkadaşa teşekkür ederim.


Kabardey
06.04.2007

Ayşegül hanım, buyurun sizden alalım. Bu konunun nasıl olduğunu siz anlatırsanız sevinirim.


Hasan Özüm Arzınba
10.06.2007

Ben; Düzce, Darıyeri, Hasanbey köyünden Abaza camiasındanım. Çerkes ve Abazaların düğünlerinde davul, zurna eşliğinde gelen konukları ağırlamak geleneğimizdir. Bunu kimse yadırgamasın tüm Çerkes ve Abazalara sesleniyorum.

Saygılar.


Gubate
11.06.2007

Sayın Hasan Özüm Arzınba, 

Sizin özelinizde ve konuya mevzu yörenin insanlarından gelen tepkiye bakılacak olursa, ayrıca diaspora genelinde yaşayıp da kültürel ve sosyal yokoluşa direnen veya direndiğini beyan edip de, çözüm yollarını en azından bu ve bu gibi sitelerde arayan değerli ırkdaşlarımızın, bu konuya verdikleri tepkilere (tepkisizlik demek daha doğru) bakılacak olursa, konuyu yadırgamayın deyişinizde haklısınız...

Süreç gösterdi ki bu olaylar, herkes tarafından ya kanıksandı ve asla yadırganmıyor ya da gelecek tepkilerden korkuluyor. Aydınlarımız veya aydın olarak lanse edilen ırkdaşlarımız bu konuya neden tepki vermedi veya veremedi?

Görüyoruz ki; insanların ortak ülkü birliği olmadığı zaman öncelikleri farklı oluyor. Bu başlık açılalı yaklaşık bir yıl oluyor. Gündemi de belirli bir sürede olsa işgal etmiş durumda idi. Fakat hemen her konuda keskin görüş ve önerileri olan insanlardan hiç bir tepki veyahut açık destek gelmedi...

Sözün özü sayın Hasan, hiç merak etmeyiniz ki bu olay, tam da istediğiniz gibi, yadırganmıyor aksine kanıksanmış. Hatta sesiz bir destek bile var. Yakında evlerin baş köşesinde bir davul ve zurna baş tacı edilecektir; dedemden yadigar denilerek!

Sayın Hasan, başta size ve bütün değerli katılımcılara saygılar sunuyorum...


Cankat
11.06.2007

Sayın Hasan Özüm Arzınba,

Siz yeni gelişmelerin dışındasınız her halde. Abaza düğünlerinde davul zurnaya alıştık Adige düğünlerine de mi bulaştırdınız? Hayırlı olsun.

Sevgi ve saygılar...


Kabardey
14.06.2007

Ağzınıza sağlık Gubate, ne güzel söyledin. İnsanlar neden korkup da yanlış olduğunu bildikleri şeyi söyleyemezler. İlginçtir bu. Herkes birbirine söylüyor ama yazamıyor neden acaba? Tartıştığımız çoğu şey, neden düzelmedi belli.


Tharko
14.06.2007

Anlamadım açıkçası. Siz şimdi kafeyi absuvayı davul zurnayla mı oynuyorsunuz?

Hayret! Çok şaşırdım.

Şu herkese bir kulp takan namı değer Alper Kahraman'ın memleketi Düzce'de mi oluyor bu işler?

Asimilasyonun bu kadarına da pes doğrusu. Cankat beyde aklı sıra biz hariç, demeye getiriyor.

Ey Düzceli gençler her yerde ahkam kesip duruyorsunuz. Her halde bu CC'de yazılan itirafları okumuyorsunuz, görmezlikten geliyorsunuz ya da asimilasyonun bu boyutunu kabullendiniz.

Ne diyelim; birazda yüzünüz anavatana dönük olsun.

Düzceli hemşerilerimize selam.


Abgaç Okan
15.06.2007

Maalesef, asimile olmaktayız. Çok kötü bu. Abaza düğününde ne işi var davulun, zurnanın? Kim çıkardı bunları?


Kabardey
17.06.2007

Abaza düğününde davulun, zurnanın ne işi olduğundan vazgeçtik, sorun bu sitede her şeyi bilip de yazan, kıran, döken, aydın arkadaşlarımız ve gerçekten iyi bir Adige ve aydın olanların dahi bir yıldır hiçbir tepki vermeyişleri. Açıkçası korkak oluşları.

Tepkisiz kalmak ne demektir? Onayladıkları anlamını taşır, korkak oldukları ya da umursamadıkları. Bu üçünden hangisiyse de fark etmez.

Artık sorunlara çözüm bulacağım diye saçmalamasınlar yeter.

Bu başlığa geçen 1 yılda kimlerin tepki verip, yazı yazdığı ortada. Bundan daha büyük sorunumuz var mı?

Selamlar.