Psale
Ben maalesef daha önce anavatana gitme imkanı bulamadım, uzun bir süre
de bu imkanı bulabileceğimi sanmıyorum. Oradaki Çerkeslerin,
kültürlerini ne kadar muhafaza edebildiklerini, daha doğrusu, oraya dair
her şeyi merak ediyorum.
Halen Kafkasya'da yaşayan ya da oraya gidip gezmiş insanlar, bu konu
hakkında bir şeyler yazabilirler mi?
Şimdiden herkese çok teşekkür ederim.
Kafkas Kartalı
1/3/2007
Sayın Psale,
Bende anavatana şu ana kadar gitmedim. Orada da çok dağınık bir şekilde
yerleştirilmemiz, topraklarımızın yabancı insanlar tarafından sistematik
bir şekilde satın alınması ve Kabardeyler dışında diğer Adigelerin
sayısal olarak az olmasından dolayı Kafkasya’da ki insanlarımızın
durumunun, diasporada bulunan insanlarımızın durumundan daha iç açıcı
olduğunu sanmıyorum.
Oradakilerin bir avantajı; anadilde eğitim, yayın basın, radyo vs.
haklarda kazanımlarının olmasıdır.
Saygılarımla.
Psale
1/5/2007
Aslında oradaki ana dilde yayın olanakları ve eğitim hakkında da pek
bilgi sahibi değilim. Dersler de Rusça kullanılıp, bir diğer dil
Çerkesce mi? Yoksa temel dil eğitimi Çerkesce mi? Burada, anavatana
giden bazı insanlarla nadiren de olsa konuşma fırsatım oluyor. Onlar
bana, özellikle Çerkeslerin çok yoksul olduklarından bahsediyorlar, bu
gerçekten çok üzücü, gerçi Sovyetlerin dağılmasından sonra tüm özerk
bölgeler ve hatta bağımsız olan ülkelerde de bu durum söz konusuymuş.
Bir de bizim burada yaptığımız Çerkes düğünlerini, sürdürdüğümüz bir
takım gelenekleri onlar çoktan unutmuşlar. Burada nasıl biz Türklere
benzediysek, onlar da Ruslara benzemişler, hatta buradaki Çerkeslerin,
orada bulunanlardan daha çok kültürlerini muhafaza ettiklerinden
bahsediyorlar.
Tüm bu duyduklarım bende hayal kırıklığına yol açtı. Zaten burada
kültürümüzü yavaş yavaş kaybediyoruz, orada aslına uygun olarak bu
kültürü yaşayan insanların var olduğunu düşünerek mutlu olurdum hep,
dilerim bu duyduklarım gerçeği yansıtmıyordur.
Saygılarımla.
Kafkas Kartalı
1/5/2007
Sayın Psale
www.kafder.org sayfasında yayınlanan bir haber var, bu haberde,
Nart dergisi tarafından, bir medya kuruluşu adına Çerkesler üzerine
araştırma yapmış gazeteci Mithat Bereket ile yapılan röportaja yer
veriliyor. Sorunuza cevap olabilir düşüncesi ile ilgili bölümü aşağıda
sunuyorum.
Nart: Dışarıdan bakan biri olarak, anavatan Kafkasya ile Türkiye'de
yaşayan Çerkesler arasında nasıl bir fark gözlemlediniz?
Mithat BEREKET: İşte şapka çıkardığım başka bir konu da budur.
Kafkasya'daki Çerkesler ile buradakiler aynı. Gelenekler çok güzel
korunmuş. Oradakiler ile buradakiler arasında fark göremedim, bu
gerçekten müthiş bir şey. Adetler, müzikler, danslar, düğünler, cenaze
törenleri hep aynı. Şahit olduğum pek çok düğün çok güzeldi. Herkes çok
saygılı ve çok ölçülüydü. Bu yazıyı okuyacak olan Türkiye'deki Çerkes
gençlerine şunu iletmek isterim ki, oraya gittiklerinde hiç yabancılık
çekmeyecekler. Çünkü Ankara'ya gittiğimde gördüm ki bu tür kültürel
etkinlikler devam ettiriliyor. Bu beni çok sevindirdi. Kültür korunmaya
çalışılıyor, aktarım çok güzel, saygı uyandırıcı bir şey bu.
Mahmut Bag
1/5/2007
Değerli Katılımcılar!
Bir arada yaşayan kültürlerin birbirinden etkilenmeleri gibi,
toplumların alt yapılarındaki yani ekonomik, endüstriyel vb alanlarında
ki gelişmelerin, üst yapılarında, yani manevi kültürlerinde, değer
yargılarında bir takım değişmelere yol açtığı sosyolojik bir
gerçekliktir. Türkiye de, Suriye de, Kosova da, Anavatanda Adigelerin
kültürlerini farklı şekilde koruyabilmiş, geliştirebilmiş olmaları,
hayata bakış acılarının birbirlerinden az ya da çok farklılaşması bu
olgunun doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Anavatanda ve diasporada, Adigelerin bir arada yasadığı Maykop’ta, bu
gerçekliği rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Maykop’ta aynı zamanda
benzer kalan yanlarımızın ve farklılıklarımızın, beraberce yasamaya
engel olmadığını da gözlemleyebilirsiniz.
Maykop’ta 3 yıldan uzun süredir yasayan birisi olarak, toplumumuzun
anavatandaki durumuna dair benim gözlemleyebildiğim önemli gördüğüm bazı
noktaları kısaca söyle sıralayabilirim:
Anavatandaki adice köylerinde, dilini bilmeyen, okuma yazması olmayan
insan yok denebilecek kadar azdır. Adice köylerinde çocukların
birçoğunun, yetişkinlerin ise bir kısmının Rusça bilmemeleri doğal bir
durumdur. Bu durum Kabardeylerde daha yoğundur. Basta köylerde
yasayanlar olmak üzere, diğer milletlerden insanlar içerisinde dilimizi
bilenlerin sayısı az değildir.
- Kıyı boyu Shapsughya’daki köylerde dilimizin durumu maalesef pek iç
acıcı değildir. Yine aynı şekilde şehirlerde kendi dilini konuşanlar
çoğunlukta olmalarına rağmen, dilini bilmeyen Adigelerin sayısının
artığını söyleyebiliriz.
- Adice dili ve edebiyatı, tarihi coğrafyası okullarda ders olarak
okutulmakta ve bunun doğal sonucu olarak cumhuriyetlerimizde yasayan
halklar, (ders kitaplarındaki bilgilerin tamamı doğru olmasa da)
tarihimiz, vatanımız üzerine diasporadaki insanlarımızdan daha fazla
bilgiye sahiptirler. Maykop’ta Tlepk Institut (Ulusal Enstitü) ve diğer
cumhuriyetlerimizdeki benzer kurumlar, Adigelerin tarihi, dili,
edebiyatı üzerine araştırmalar yapmakta, Adigece öğretecek öğretmenleri
ve gazetecilik gibi çeşitli meslekler için elemanlar
yetiştirmektedirler.
- Anadilde yazılı ve görsel yayın organları mevcuttur.
Okul bültenlerinde, gazetelerde Adige gençlerinin kendi dillerinde
kaleme aldıkları şiirleri, kısa öyküleri, makaleleri okumak mümkündür.
Tiyatroda, okuma aksamında, TV deki yayınlarda, kitap sayfalarında
karsılaşacağınız dilin zenginliği, güzelliği, size dilimizin diasporada
ne kadar kısırlaştığını, fakirleştiğini düşündürecektir.
- Resmi binalarda yazılar Rusça ve Adigece’dir, bayraklar Rus ve Adige
bayraklarıdır.
- İstenilen düzeyde olmasa da müzelerimiz ile kültürel değerlerimiz
korunmakta, ziyaretçilerin gösterimine sunulmaktadır.
- Doğum günleri ve cenaze törenleri, cenaze sonrası shigun uxij töreni,
ölenin 40’ı ve ölüm yıldönümleri çok önemlidir ve hep yemekli törenler
yapılır, bayramlarda mezarlıklar mutlaka ziyaret edilir.
- Düğünlerde sofralar Adige yemekleriyle donatılmıştır ve genelde
içkilidir. Düğün düzeni Türkiye’de alışıldığı üzere olan düğünlerden
biraz farklılıklar göstermesine rağmen, hatyagonun yönetiminde Adige
danslarıyla yapılır ve Adige bayrakları dalgalandırılır.
- Köylerde camiler bulunmasına ve Adigelerin Müslümanlıklarını sürekli
vurgulamalarına rağmen namaz kılan ve oruç tutanların sayısı çok
değildir ama artmaktadır.
- Adigelerin ortalama yasam standartlarının Türkiye’deki Adigelerden
düşük olmadığını söyleyebilirim. Kendi cumhuriyetlerinde milyonlarca
dolarlık yatırım yapan iş adamlarımız olduğu gibi, bütün Rusya’da iş
yapan işadamlarının sayısı da az değildir. Bunların arasında Shovmen
gibi dünyanın zenginleri listesinde Koçların, Sabancıların üstünde yer
alanları da bulunmaktadır.
Aklıma gelenlerin hepsini burada kaleme almak mümkün görünmüyor. Özet
olarak, anavatanımızın, toplumumuzun ulus olarak yaşayabilmesini
sağlayacak öğelere daha çok sahip olduğunu söyleyebilirim.
Bizler ne kadar anlatsak ta, gerçekte olan durumun ancak çok az bir
kısmını yansıtabileceğiz. Bir gün anavatanınıza gelme, yasama şansını
yakalamanız ve anavatan hakkında daha sağlıklı, detaylı bilgiler
edinebilmeniz dileklerimle.
Sevgiler, Saygılar
Psale
1/6/2007
Geçen
bu sitede bir link vardı ve Rusya’da Kafkasyalılara yapılan saldırıları
gösteriyordu. Herkes hatırlar, metro da, yolda çekilmiş, son derece
üzücü görüntülerdi. Eğer bu denli ırkçı insanlar varsa, Rusya’da
Çerkeslere karşı yolda yürürken bile hayatımız tehlikede ise; özerk
bölgeler dışında Çerkeslerin nüfus olarak fazla bulunmadıklarını
söyleyebilir miyiz?
Ayrıca, bu tip Rus gruplar varsa, özerk bölgelerde yaşayan Ruslara karşı
halkın tepkisi nasıl? Aslında tarihsel durum göz önüne alınırsa da
Çerkeslerin ve Rusların diyaloglarının nasıl olduğunu anlamakta güçlük
çekiyorum. Belki üzerinden 150 yıl geçmiş olabilir ama sonuçta onlar
bizim topraklarımızı işgal edip yerleştiler.
Yönetimlerin hep Rus yanlısı olduklarını duyuyorum, bu nasıl oluyor?
Seçim sistemi yok mu? Oraya yöneticiler Rusya tarafından mı atanıyor?
Yoksa halk özerk bölgelerde bile sayısal olarak azınlıkta mı?
Türkiye'de kazandığınız orta dereceli bir aylık maaşın (dolara
çevrildiğinde) Rusya’da alım gücü açısından yüksek miktarlara denk
geldiğini duydum. Eğer böyleyse burada yaşayan insanlar gelirlerinin bir
kısmıyla anavatanda arazi satın alamazlar mı? Bu yolla İsrail gibi
bağımsızlık kazanamaz mıyız? Gerçi bunun için dünya siyasetinde söz
sahibi olmak da gerekir ama en azından oraya gidip hayatımızı devam
ettirebileceğimiz bir ev alabilmek güzel olabilir. Arazi almakla ilgili
zorluk çıkarıyorlar mı? sorularıma bıkmadan cevap veren katılımcılara
çok teşekkür ederim.
Saygılarımla.
Kafkas Kartalı
1/6/2007
Sayın
Bag,
Şu ana kadar Anavatana gitmeye imkanım olmadı, oraları çok merak
ediyorum, izin verirseniz bu anlamda size bazı sorular sormak istiyorum.
Anavatandaki Adigelerin diasporadakileri bakış acıları nasıl?
Sovyetlerin dağılmasıyla oralara dönen Adigelerin sayıları tahminen ne
kadar?
Oradakiler mi xabzeyi daha çok yaşıyor, yoksa Türkiye’dekiler mi? ayrıca
Rusya, Adigelerin tekrar anavatana dönmesinde bir sakınca görüyordu?
Anavatanda güvenlik durumu nasıl? Rusya'da olan mafya, hırsızlık, rüşvet
gibi konular oraya gitme öncesi insani biraz tereddüt içine sevk
edebiliyor.
Saygılarımla.
Mahmut Bag
1/7/2007
Selamlar!
Türkiye'den Almanya ya yerleşip yaklaşık 13 yıl orada yasadıktan sonra,
Anavatanına yerleşmiş birisi olarak yer değiştirmenin, gidilen yer çok
refah bir ülkede olsa da bir takım zorlukları olduğunu belirtmeliyim.
Ben Almanya ya ilk yerleştiğimde, buraya yerleştiğimden çok daha fazla
zorlanmıştım.
Anavatana yerleşme kararını verilirken, tabiî ki ekonomik sosyal,
güvenlik vb konularda düşünmeliyiz. Fakat kararımızda belirleyici olan
noktanın diasporada artık yok oluşa çok yakın olduğumuz ve tarih
sahnesinden silinmek istemiyorsak anavatanda yoğunlaşmaktan başka bir
sansımızın olmadığı gerçeğidir. Dünyanın her yerinde birtakım
problemlerin olduğunu, eğer orada yasamak istiyorsak bu problemlerle
mücadele etmemiz gerektiğini bilmekteyiz.
- Ben şahsen Rusya’da ırkçı saldırılarla karsılaşmadım. Fakat Irkçı
saldırıların az ya da çok olduğunu haberlerden öğrenmekteyiz.
- Buradaki insanlarımız diasporadaki insanlarımızın birçoğunun kendi
dillerini bilmemelerine, asimile olmalarına, üzüntülerini her fırsatta
dile getirmekteler ve halkımızın anayurduna dönüp tekrar bütünleşmesi
dileğinde bulunmaktadırlar. Yok denecek kadar olsa da bunun aleyhinde
çıkan sesleri hemen susturabilmektedirler.
- Kabardey-Balkarcada Adigeler 600 bin yaklaşan nüfuslarıyla, cumhuriyet
nüfusunun yaklaşık % 60 oluştururken, Karaçay-Çerkesya’da ve Adigey’de
azınlıkta kalmaktadırlar. Ruslarla çok içice olmasa da beraber (ya da
yan yana) barış içerisinde yasayabilmekteler.
- Diasporadan yalnız Adigey Cumhuriyetine yaklaşık 600 kişi
yerleşmiştir. Rusya Adigelerin buraya yerleşmesine karsı değildir.
Belirli formaliteleri yerine getirdikten sonra oturum, vatandaşlık
verilmektedir. Türkiye’den gelen Türklere bu formaliteleri yerine
getirseler dahi Adigey’de oturum verilmemektedir. 2007 yılında yürürlüğe
giren bir yasayla RF’na yerleşenlere maddi destek verilmesi karara
bağlanmıştır.
- Burada artık mafya türü oluşumların etkisinin kalmadığını, güvenliğin
Türkiye’den fazla olduğunu (gece yarısı bayanlarda dahil sokaklarda
insanların tek başlarına rahatlıkla dolaşabilmektedirler) rahatlıkla
söyleyebilirim. Rüşvet olaylarının oldukça fazla olduğu halk arasında
konuşulmaktadır.
- Burada yasadığım son 3 yıl içerisinde Rusya ekonomisindeki hızlı
gelişmelerin paralelinde insanların kazançlarının yükseldiğini, fakat
hayatında çok pahalılaştığını, özellikle emlak fiyatlarının çok
yükseldiğini söyleyebilirim. Örneğin Maykop'ta 3 yıl önce 20 bin Dolar
civarında olan üç odalı bir evin fiyatı bugün yaklaşık 40 bin Dolar’dır.
Aynı büyüklükteki bir evin gaz, kalorifer, su, elektrik vb masraflarda
dahil aylık kirası yaklaşık 100 Dolar’dan 200 Dolar’a çıkmıştır. Hala
fırsatlar bulunmasına rağmen arazi alımlarında da çok geç kaldığımızı,
arazilerin çoğunun satıldığını, uzun vadeli kiralandıklarını
söyleyebilirim.
Dünyanın güçlü devletleri Rusya gibi dünyanın en büyük 10'ncu
ekonomisine sahip, büyük bir pazardan paylarını alabilmek için büyük bir
çaba sarf etmekte, insan hakları ihlallerini, anti demokratik
uygulamaları genelde görmezden gelmekteler ya da ancak zorlamayla yarım
ağız dile getirmektedirler. Türkiye de böyle bir pazardan mümkün olduğu
kadar fazla pay alabilmek için Çeçen, Azeri vs kardeşlerine sahip çıkmak
yerine, Rusya ile ilişkilerini geliştirmeye öncelik vermektedir.
Hayatın temelinde ekonominin olduğunu, sürdürülebilir bir ekonomisi
olmayan devletlerin, yok olduklarını tarihsel bilgilerimizden rahatlıkla
çıkarabiliriz. Bugünkü konumumuzla ekonomik gücü ortada olan bir devlete
sırtımızı dönmek, düşman olmak bize çok şeyler kaybettirmekle kalmaz,
halkımızın anayurdundan tamamen çıkarak yok oluşa sürüklenmesine yol
açabilir. Yapmamız gereken şeyin demokrasinin gelişmesi için çaba
harcayanlarla birlikte Rusya’da ki demokratikleşmeye katkıda bulunmaya
çalışmak, refahın ancak barışla gelebileceği bilinciyle, diğer halklarla
barış içerisinde yaşamayı tercih etmek olmalıdır diye düşünüyorum.
Sevgi ve saygılarımla
Psale
1/7/2007
Sayın
Bağ,
Peki Çerkes halkın genel olarak eğitim durumu nasıl? Daha çok hangi
mesleklerle uğraşıyorlar?
Türkiye'den Rusya’ya eğitim için giden öğrenciler olduğunu biliyorum.
Rusya'dan, Türkiye'ye gelen öğrenciler de var mı? Türkiye
üniversitelerinin diplomalarının geçerliliği Rusya’da nedir?
Bir de yönetimlerin hep neden Rus yanlısı olduklarını sormuştum. Yönetim
Rusya tarafından mı atanıyor? Yoksa seçim sistemi var mı?
Siz Maykop'ta günlük yaşantınızda (sokakta, resmi dairelerde v.s)
Çerkesce mi konuşuyorsunuz? Eğitimle ilgili şu konuyu da tam
anlayamadım: eğitim dili Rusça da, Çerkesce dersi de, yan bir dil olarak
mı var? Yoksa tüm dersler Çerkesce mi işleniyor?
Cevaplarınız için teşekkürler.
Saygılarımla.
Kafkas Kartalı
1/7/2007
Sayın
Bag ayrıntılı bilgiler için teşekkür ederim.
Hep merak etmişimdir, oradaki Adigelerin fiziki görünümü nasıl diye.
Sizce Türkiye’deki Adiceler ile oradakiler arasında fiziki acıdan bir
fark var mı? Anavatanda, örneğin bir Shapsugh’u fizik, davranış,
karakter olarak bir Kabardey’den ayırabilir misiniz?
Ayrıca oradaki Adigelerin karakterlerini Türkiye’deki Adigeler ile
kıyaslarsanız ne gibi benzerlikler veya farklılıklar gözlemliyorsunuz?
Çok genel sorular sorduğumun farkındayım ama merak ettiğimden bu
soruları sorma gereği duydum.
Saygılarımla
Mahmut Bag
1/8/2007
Selamlar!
Adigey'de, Adige okullarında öğrenciler birinci sınıfta her iki dilde
okur-yazar duruma getirilmektedirler. Bildiğim kadarıyla Adigey’de
dersler Rusça islenmekte ve Adigece’de bir ders olarak okutulmaktadır.
KBC Adice okullarının ilk dört yılında dersler Adigece işlenmekte ve
Rusça dil dersleri de verilmektedir. Fakat dilin kullanımı açısından
nüfus yoğunluğu çok önemli bir etkendir. Örneğin dersler Rusça
okutulmasına rağmen Adigey'in köylerindeki okulların son sınıfına
geldiği halde Rusça konuşmakta zorlananlar olmaktadır.
Köylerde Rusça duymak çok zordur ve Maykop'ta da Adigeler, sokakta,
okulda vs, genelde Adigece konuşmaktadırlar. Adigelerin çalışmadığı
hemen hiçbir resmi daire yoktur. Emniyet, adliye, belediye, vatandaşlık
dairesi gibi resmi kurumlarda Adigece konuşarak islerinizi
halledebilirsiniz. Ben Rusça dilim iyi olmadığı için genelde böyle
hallediyorum. Eğer isinizi yapan memur Adigece bilmiyor ise çalışan
başka bir memur tercüman olarak size yardımcı olmaktadır.
Cumhuriyetlerin parlamentoları halk tarafından seçilmektedir. Eskiden
halk tarafından direkt seçilen cumhurbaşkanı, Beslan olayları bahane
edilerek değiştirilen yeni yasaya göre cumhuriyet parlamentosunun
gösterdiği adaylar arasından, RF cumhurbaşkanı tarafından seçilmektedir.
RF cumhurbaşkanınca seçilen adayın parlamento tarafından tekrar
onaylanması gerekmektedir.
Buradan da dünyanın çeşitli ülkelerine okumaya gidenler vardır.
Diplomaların tanınmasıyla ilgili bir kurum vardır, fakat tanınma
prosedürünü hakkında bir bilgim yoktur. Diş hekimi bir arkadaşımız
Türkiye'den aldığı diplomayı tanıttırmış ve burada diş hekimi olarak
çalışmaktadır.
Sevgi ve saygılarımla
Nart Peterez
1/8/2007
Merhaba;
Bu konu sürekli soruluyor, anayurdu ziyaret etmemiş insanlarımız
tarafından, anayurttaki yaşam hep merak konusu. Mahmut beye verdiği
aydınlatıcı bilgilerden ötürü teşekkür ediyorum. Ben de, anayurdu 6 kez
ziyaret etmiş birisi olarak görüşlerimi biraz da politik anlamda
aktarmak isterim.
Biliyorsunuz, anayurtta devlet yapılarımız var, bu çok önemlidir. Devlet
deyince bu kavramın içine; işçi-emekçi, profesör, temizlik işçisi,
memur, yazar, fahişe, uyuşturucu müptelası, hırsız, bakanlar kurulu ve
bakanlar, otobüs şoförü vs. girer. Çünkü orası bir devlettir, bu nedenle
olumsuzlukların abartılmaması gerekir.
Kuzey Irak'ta kurulan ve milliyetçi nitelik taşıyan Kürt devletini,
Türkiye'deki sol-sosyalist Kürt örgütlenmeleri tanımaktadırlar. Hatta
önemli oranda bir sempati de söz konusudur. Devlet basit bir şey
değildir, Kürtler, dünyanın devletsiz en büyük ulusu olduklarının
bilinciyle, hem bu oluşumu tanımakta ve takip etmekte, hem de büyük
oranda sempati duymaktadırlar.
Bunu bir kıyaslama yapmamız açısından söylüyorum. Zira; 80 senedir
devlet yapılarına sahibiz. Ancak bunun kıymetini biliyor muyuz?
Anayurdun mevcut sosyal ve siyasal yapısının bu denli acımasızca
eleştirilmesi bize ne fayda getirecek? Bu nedenle anayurda yönelik
eleştirilerimiz var ise bunları yapıcı tarzda ve sağduyu çerçevesinde
dile getirmeliyiz. Unutmamalıyız ki, bizlerin 80 senedir anadilimizi
konuşmamız yasak, oysa anayurtta 80 senedir devletlerimiz var.
Rusya'da ırkçılığın yükselişe geçtiği doğru. Ancak bu konuda biraz
sabırlı olmakta fayda var. Bilindiği gibi, Rusya ve Türkiye'nin
stratejik işbirliği Batı demokrasilerine karşı. Ancak ben bunun bu
şekilde devam edeceğine ihtimal vermiyorum. Türkiye'de AB sürecinde
demokratikleşme konusunda siyasal irade gösteren bir hükümetin seçilmesi
durumunda demokratik açılımlar devam edecektir. Rusya ise Putin
sonrasında ülkesinde Batı tipi demokrasiyi hakim kılacaktır.
İnsan yaşamında 20–30 sene uzun bir süre olmasına rağmen, bir ulusun
yaşamında bu süre hiç de uzun değildir. Uzun vadeli politikalar, sabır
ve sağduyu ile hareket etmek gerekir.
Elbette, Rusya'daki ırkçı saldırıları görmezden gelemeyiz. Diaspora
olarak güçlenmek zorundayız. Hazırlıklı olabilmeliyiz. Ancak
tepkilerimiz bu saldırıları yaratan kesimlere olmalıdır. Anayurdun
mevcut sosyal ve siyasal yapısına, yönetimlerine ve halkına değil.
Saygılarımla.
Psale
1/8/2007
Sayın
Nart Peterez;
"Kuzey Irak'ta kurulan..."diye bahsettiğiniz gibi bir devlet yoktur, bir
kıyas amacıyla diyerek olmayan bir devleti varmış gibi göstermek son
derece yanlış, hiçbir yönden konu benzerlik teşkil etmiyor, biz özerk
bir devletten bahsediyoruz, sizse olmayan bir devletten. Ayrıca bizim
sorularımız kendi varlığımızla ilgili.
Örnek olarak verdiğiniz durumu son derece rahatsız edici buldum.
Herkes fikirlerini açıklamakta özgürdür, ancak burası CircassianCanada
ve biz Çerkeslerin sorunlarını tartışıyoruz, bahsettiğiniz olmayan
devlet ise konumuz dışındadır.
Bir art niyet taşımadığınızdan emin olduğum için bu eleştirimi anlayışla
karşılayacağınızı umuyorum.
Saygılarımla...
Kafkas Kartalı
1/9/2007
Sayın
Nart Peterez;
Anavatanın mevcut siyasal ve sosyal yapısının eleştirildiğini söylemeye
çalıştınız. Bu açıklamanızın nedeni nedir? Ben bu başlık altında veya
diğer başlıklarda Anavatandaki olumsuzlukları konu alan yazıları veya
acımasızca eleştirileri gözlemlemedim.
Saygılarımla.
Kara Emilyano
1/9/2007
Peterez haklı, 1.si K.Irakta bir Kürt federe devleti vardır. ABD sen
nelere kadirsin, iyimi kötümü yorum size kalmış. 2.si başka bir başlıkta
Neguç adlı katılımcı Kafkasya’daki yönetimleri Rus uydusu olarak
tanımlamıştı. Yorum var, bence hepsi öyle değil, neyse bilgim kadar
konuşayım.
Saygılar sevgiler.
Mahmut Bag
1/10/2007
Sayın
Psale!
Devletin bir tanımını yapar mısınız? Adi ne konulursa konulsun parası,
ordusu, emniyeti, milleti, eğitim kurumları, merkez bankası, milli marsı
vs olan buradaki oluşumun gerçekte bir devlet olduğunu göstermiyordu?
Dünyada bizim hiç kimseyle karsılaştırılamaz olduğumuzu mu
düşünüyorsunuz? Herkes görüşlerini açıklıkla ifade edebildik için uygun
karsılaştırmalar yapabilir. Bence Sayın Peterez in karşılaştırmaları da
aynı açıklıkla ifade edebilmek acısından çok yerindeydi.
Türklerin, Arapların devletlerine, örgütlenmelerine, çıkarlarına sahip
çıktığımız kadar kedi örgütlenmelerimize, çıkarlarımıza sahip cıkmış
olsaydık inanın bugünkü konumumuzdan çok daha iyi yerlerde olurduk.
Sevgi ve saygılarımla
Psale
1/10/2007
Devlet
uluslararası platformda "resmen" tanınan ve bahsettiğiniz örgütlenmeleri
olan yapılanmadır.
Kuzey Irak'ta bahsedilen devletin varlığı uluslararası platformda tam
anlamıyla tanınmadıkça o devlet yoktur. Ne zaman ki bahsi geçen devlet
resmen tanınır o zaman varlığını kabul ederim. Siz dilerseniz bu devleti
tanıyabilirsiniz, ancak burada fikirlerinizin Çerkes toplumuna mal
edilebileceğini düşünerek yazmanızı öneririm. Fikirlerinizi bu gibi
benzetmeleri yapmayarak anlatsanız da biz gayet iyi anlardık.
Bu başlıkta yararlı bilgiler edinmeyi amaçlarken neden konuları
saptırmaya yönelik tavırlar sergileniyor anlamak imkansız!
Defalarca ve defalarca vurgulamaktan sıkıldım ama birileri yazmaktan
bıkmadıkça ben de vurgulamaktan bıkmayacağım! Dünya dengeleri hassas,
lütfen aklın süzgecinden geçirmeden, başkalarının dikte etmeleriyle bir
şeylere inanmayın.
Sayın Bağ,
Teşekkür ederim verdiğiniz cevaplarınız için. Kendi adıma gerçekten
merak ettiğim pek çok sorunun cevabını almış oldum. Ama dilerdim ki bu
konu yüzünden başlık amacından sapmasın. Herkesin dilediği gibi
fikirlerini beyan etmekte özgür olduğunu ben de vurgulamıştım. Ama nasıl
burada biz din konuşmuyorsak, siyasal fikirlerimizi de konuşmanın doğru
olmadığı kanaatindeyim. Buranın Çerkesliğe yararı dokunmayacak fikir ya
da görüşlerin yazılması için uygun bir platform olmadığı inancındayım.
Bizim maksadımız kültürümüzü yaşatmak adına fikirler üretmek değil mi?
ya da bu kültür hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak? Bu tarz
teşbihlerin bu konuda ne gibi bir yararı olacağını anlamıyorum. Eğer ben
sitenin amacını yanlış biliyorsam "yanlış biliyorsunuz" demeniz yeterli.
Eğer ben sitenin amacını doğru anladıysam umarım herkes Çerkeslik
dışındaki kaygılarını bu foruma yazarken bir kenara bırakır. Böylece
kaliteli fikir alışverişleri olur.
Saygılarımla.
Nart Peterez
1/10/2007
Değerli arkadaşlar;
Siyaset hayatın kendisidir. Günlük yaşantınızda başınızdan geçen
problemleri şöyle bir düşünün. Bu problemlerin her birinin siyasal bir
açıklaması/sebebi ve çözümü vardır. 12 Eylül sonrası depolitize edilen
toplumda tarafsızlığın fetiş haline getirildiğini hepimiz biliyoruz. Bu
uygulama bilimsel gerçekten yana taraf ve nesnel olması gereken
insanımızı tarafsızlık maskesi altında etkisizleştirmiştir. Bir Alevi
duası der ki: "Saf ola, taraf ola!" Siyasetten, siyasi görüşlerden ve
taraf olmaktan korkmamalıyız. Zira Çerkes meselesinin çözümü de
siyasetten geçer.
Kuzey Irak'taki Kürt oluşumuna gelince, bu oluşum kısa bir süre içinde
bağımsız devlet haline gelecektir diye düşünüyorum. Küresel ve bölgesel
dengeler bunu açıkça gösteriyor. Siz kabul etseniz de etmeseniz de,
orada bir devletleşme söz konusu. Resmen tanınması gerektiği dile
getirilmiş. Abhazya da resmen tanınmıyor. Şimdi Abhazya Cumhuriyeti
(Apsnı) Devleti yok mu? Fiili varlık ve hukuki varlık farklı şeyler.
Nasıl ki Abhazya "de jure" bağımsızlığını kazanma yolunda, Kuzey
Irak'taki Kürt devleti de "de jure" bağımsızlığını kazanacak. Ezilen
uluslar kazanıyor, dünyada ulusal sorunu çözülmeyen ezilen ulus sayısı
bir hayli azaldı. Tanrı bize de nasip etsin.
Saygılarımla...
Wumıpsale
1/10/2007
<<sayın Psale ;
Psale
(konuş) diyorsun, sonra verilen bir örneğe kafayı takıyorsun. Burada
siyasi fikirlerimizi yazmayalım diyorsun. Benim benimsediğim benim
hoşuma gidecek görüşleri yazın anlamına geliyor bir nebze dedikleriniz.
Körler sağırlar birbirini ağırlasın mı? Konuşmanın ve yazmanın ne zararı
olabilir. Düşünce özgürlüğü sizce nedir? Gerçekleri arıyorsanız her
konunun konuşulmasını sağlamalısınız. Lütfen tutarlı olalım.
Kara
Emilyano
1/10/2007
Sayın
Psale,
Zorlama sonuçlar çıkarıp gölge boksu yapıyorsun galiba özür dileyerek
söyleyeyim. Üstteki yazılardan hiç birinde Kuzey Irak’taki ne derseniz
deyin yapı övülmüyor, haksızlık yapmayın lütfen saygılar.
Politikadan da korkmayın siz yapmazsanız sizin adınıza 'birileri! Yapar,
razı olmazsınız iş işten geçer, saygısızlık kastım yoktur, yanlış
anlamayın.
Psale
1/11/2007
Ben
siyaset yapılmasın demiyorum, Çerkesliğe yararı olmayacak siyasi
kaygıların gündeme getirilmesi için buranın uygun platform olmadığını
söylüyorum. Tekrar ediyorum ki ben bu sitenin amacının Çerkes kültürünü
yaşatmak olduğunu düşündüğüm için yazıyorum. Eğer maksadımız bu değilse
"siz yanlış biliyorsunuz" demeniz yeterli.
Bakın size önerdiğim şeyi ben yapabilmişim demek ki bazılarınız apolitik
olduğumu bile düşünmüş. Siyasi görüşlerim, hatta kuşağımın hiç
ilgilenmediği kadar siyasete ve dünya gerçeklerine ilgim var. Ama
bunları burada dile getirmemin Çerkesliğe ne yararı dokunur?
Çerkeslikle ilgili siyasi fikirleri tartışalım derseniz bu konuda
haklısınız.
Bazı arkadaşlar da (diğer grubun aksine) bu manayı nasıl çıkardılar
anlamıyorum, sözlerimde kendi siyasi fikirlerime uygun fikirlerin
yazılmasını isteyip diğer fikirlere saygı duymamakla itham etmişler
beni. Ben yazılarımda siyasi fikir beyan etsem haklı olabilirler. Fakat
herhangi bir siyasi tercih belirtmeden benim fikirlerime uygun yazılar
yazılmasını nasıl talep etmiş olabilirim? Sadece Çerkeslik konuşulsun
dedim, nasıl din konuşmuyorsak!
Çünkü kendi varlığımızla ilgili yeterince sorunumuz var zaten...
En rahatsız olduğum konu bu forumda açılan başlıkların bu tarz basit
tartışmalarla konularından sapmasıydı. Bu konu da maalesef aynı akıbete
uğradı.
Anlaşılamadığım ya da anlatamadığım için konunun daha fazla sapmaması
açısından yorum yazmayı bırakıyorum. Umarım bu sayede bu başlık da
sadece konu başlığına uygun fikir paylaşımlarına sahne olur.
Saygılarımla.
Kara Emilyano
1/11/2007
Sayın
Nart,
Peterez’le beni yalancı çıkardınız, kabahatte benim. Eğer Abhazya için
de, Kuzey Irak gibi sözüm ona bağımsızlık diliyorsanız Abhaz
kardeşlerimize haksızlık olur, bağımsızlık öyle mi olur?
Kara Emilyano
1/11/2007
Peterez’in K.Irak'ı ezilen ulusların başarısı olarak değerlendirmesi
bence hata. Sayın Psale sizden özür dilerim, önceki yazımda Peterez’in
bu yorumu linkte değildi.
Kafkas Kartalı
1/11/2007
Sayın
Psale’ye bir anlamda hak veriyorum.
Örneğin bu forumda açmış olduğum Çerkeslere yapılan soykırımı dünya
kamuoyuna duyurmak baslığında da maruz kaldığımız soykırım hakkında
düşüncelerimizi açıklamak yerine, konu bir anda başka bir milletin
propagandasına, onlara soykırım yapıldığı yapılmadığı tartışmasına
dönüşmüş, asıl konu unutulmaya yüz tutmuştu.
Bu baslık altında yorum yapan yorumculardan kimseyi kastetmiyorum fakat
sürekli başka milletlerin avukatlığını yapmak zorunda değiliz.
Başka milletler için sarf ettiğimiz eforun ufak bir bölümünü kendimiz
için sarf etmiş olsak veya gelecekte sarf edebilsek inanıyorum ki
milletimiz, kültürümüz layık olduğu yerlerde olur.
Saygılarımla.
Nart Peterez
1/11/2007
Arkadaşlar;
Güney Kürdistan'daki devlet oluşumunu, kıyaslama yapabilmeniz için örnek
olarak verdim. Hem içinde Kürt kelimesi geçen her görüşe neden bu kadar
tahammülsüzsünüz? Kürtler de bir halk değil mi?
Abhazya ile yaptığım kıyaslama "de jure" bağımsızlık konusundaydı. Yani
iki devlet de hukuki bağımsızlık peşinde.
Küresel ve bölgesel dengeler sizin kafanızdaki önyargılar gibi değil
arkadaşlar. Bir devlet kuruldu Güney Kürdistan'da ve bağımsızlığını
süreç içinde kazanma yolunda ilerliyor. Siz Kürtlere 50 trilyon
kelimelik hakaretler de düzseniz sonuç değişmeyecek. Forumdaki
tartışmalara benzemez uluslararası ilişkiler. Neyse, ben tartışmadan
çekiliyorum. Siz bildiğiniz gibi görüş alışverişinde bulunun.
Saygılarımla.
Mahmut Bag
1/12/2007
Değerli Katılımcılar!
Bu baslık altında dile getirilen "başka milletler için harcadığımız
enerjinin bir kısmını da kendimiz için harcamış olsaydık daha iyi bir
konumda olurduk" yönündeki görüşlere katılmamak elde değil. Burada bazı
insanlarımızın özellikle içinde yasadığımız devletlerin egemen
haklarının çıkarlarını, kendi çıkarlarımızın önüne geçirmelerinin, bu
devletin egemen ulusuymuş gibi düşünmelerinin varlık mücadelemiz
önündeki en büyük engeli oluşturduğunu belirtmek gerekir.
Ezilen bir ulus olarak içinde yasadığımız devletin egemen ulusuymuş gibi
Ermeni, Kürt vb saplantılarımızın olması ne kadar ters bir durumsa,
bizimle ayni konumda bulunan halkların sorunlarına sempati duymamızda o
kadar doğaldır.
Siyaset yapmadan danslarla, kültürel etkinliklerle sorunlarımızı
çözebilecek olsaydık şimdiye kadar çoktan çözmüş olmamız gerekirdi. Bu
tür etkinlikler ancak ulusal varlığımızı korumaya yönelik bir siyasetin
parçası oldukları müddetçe sorunlarımızın çözümüne bir katkı
sağlayabilirler.
İçinde yasadığımız toplumlardaki bir takım siyasi oluşumların
taraftarlığıyla sorunlarımıza çözüm getireceğimizi düşünüyorsak yine
sonumuz hüsran olacaktır. Sorunlarımızı birilerini kuyruğuna takılarak
değil, ancak amaçlarımıza uygun siyasetleri geliştirerek ve hayata
geçirerek çözebiliriz.
Sevgi ve saygılarımla
K. Dokuz
1.12.2007
Sayın
Mahmut Bağ,
Kısaca mücadelenin sınıfsal olması gerektiğidir, diyorsunuz anladığım
kadarıyla.
Birincisi; öyleyse 1970 yıllarından sonra dünyanın tüm sınıfsal
mücadeleleri, çok büyük bir kitle, ufacık bir ulusal mücadeleye dönüyor,
bu zafiyetin sebebini nerede aramak gerekiyor?
İkincisi; biz Çerkeslerin duruşu ne olmalı? sizin düşüncelerinizi
öğrenmek istiyorum, benim için çok önemli.
Saygılarımla.
Kara Emilyano
1/12/2007
Sayın
M. Bag ve Peterez,
Dünyaya emekçilerin gözünden bakan biriyim, ezen ulus gözüyle
bakmıyorum, ancak durmuş saat bile günde iki kere doğruyu gösterir
hatırlatırım. Ortadoğu’nun ezilen halkı Kürtlere, K.Iraktaki tanınmamış
devlet özgürlük getirmeyecek, onları sömürüden kurtarmayacak. Boşuna
düşman sahibi oldular,haklarında hayırlısı neyse o olsun, kimseye
kötülük dilemem ama ipler kimin elinde bellidir.
Gelelim Kafkasya’ya, Ruslarla 1917 den sonraki birliktelik, 2.Dünya
savaşındaki (onlar anayurt derler) ortak kahramanlık Nazilere karşı
düşünüldüğünde doğaldır, ancak RF den sonra ne olacağı konusunda
dileğim, bağımsız ve barış içinde bir arada yaşamalarıdır. Kafkasya’ya
hiç gitmedim, Nalcik ve Maykop'a giden akrabalarım arkadaşlarım oldu.
Tekrar döndüler, 10 yıl önce anlattıkları iç açıcı değil, tembellik çok
diyorlardı. SSCB onları tembelliğe mi alıştırmış, politikaya
ilgisizlermiş, zaten 200 milyon sosyalist vatandaşın yaşadığı ülkede
yönetim değişikliğine kimsenin itiraz etmemesi bunun göstergesi.
Sayın Bag, şimdiki durumu siz daha iyi bilirsiniz, görüşlerinizi ilgi
ile bekliyorum. Sayın Psale ve Peterez’den ricam foruma dönmeleridir.
Saygılar sevgiler.
Mahmut Bag
1/12/2007
Sayın
K.Dokuzun bahsetmiş olduğu sınıf mücadelesinden yazılarımda kesinlikle
bahsetmedim. Konunun daha fazla dağıtılmaması acısından sınıf mücadelesi
sorununa bu başlık altında girmedim ve girilmemesi gerektiğini de
düşünüyorum. Ben sadece ulusal varlık mücadelemizde hata yaptığımızı
düşündüğüm bir kaç noktayı dile getirmeye çalıştım.
1994 yılından beri Anavatana defalarca gidip-gelmiş ve üç yıldan uzun
bir süredir burada sürekli yasayan birisi olarak, buraların 12 yıl
içerisinde ekonomik, güvenlik, sosyal, ticari vb alanlarda büyük
ilerlemeler kaydedildiğini söyleyebilirim.
Anavatanda 750000 civarında bir Adige nüfusumuz vardır ve diasporadan,
bağımsız olacak kadar, büyük bir nüfus akımı sağlayacağımızda bir
gerçektir. Bu gerçekliği bugün Abhazya yaşamaktadır.
Anavatandaki Adigelerin hemen hemen tamamına yakınının Ruslarla birlikte
yaşamayı Çeçenler, Dağıstanlılar, Azeriler yada Gürcülerle birlikte
yasamaya tercih ettiğini de çevrenizde yapacağınız ufak bir araştırmayla
rahatlıkla tespit edebilirsiniz. Bu tercihlerinde bütün olumsuzluklara
rağmen bölgede ekonomik, sanayi, demokrasi vb alanlarda en gelişmiş
ülkenin Rusya olması sanırım en büyük etkendir.
Bu gerçeklikleri göz ardı ederek, insanlarımızın tercihlerine saygı
göstermeden Birleşik Kafkasya, Bağımsız Çerkesya vb gibi sadece
arzularımıza dayanan bir takım fikirler üretmenin sorunlarımızın
çözümüne bir katkı sağlamayacağını, tam tersine zarar verebileceğini
bilmek için kahin olmak gerekmiyor. Nasıl helva sadece arzulamakla değil
gerekli malzemelerin uygun şekilde bir araya getirilmesiyle
yapılabiliyorsa, bir devlet kurabilmek içinde nüfus, ekonomik kaynaklar
vb gibi malzemelere ihtiyaç vardır.
İçinde yasadığımız nesnel koşulları göz önüne aldığımızda anavatanda
yoğunlaşmanın ve RF’nun demokratikleşmesine barışçı yollardan katkıda
bulunmaya çalışmanın varlık mücadelemizin temel hatlarını oluşturması
gerektiğini düşünüyorum.
Sevgi ve Saygılarımla
Kara Emilyano
1/12/2007
Arkadaşlar;
Politikayı kötülükler alanı olarak görmek yerine dünyayı daha güzel bir
hale getirmek için bir araç olarak görmeyi denesek. Okulda yasak, camide
yasak, askerde yasak, dernekte yasak, işyerinde sünme haşa yasak, sanal
ortamda yasak. Her millet layık olduğu gibi yönetilir, biz buna layığız
herhalde. Herkesten özür diliyorum, politik biriyim ama kim kime neyi
dikte edebilir, hele ki sanal ortamda anlamış değilim.
Kara
Emilyano
1/13/2007
Sayın
Bağ,
"Anavatandaki Adigelerin hemen hemen tamamına yakınının Ruslarla
birlikte yaşamayı Çeçenler Dağıstanlılar Azeriler yada Gürcülerle
birlikte yaşamaya tercih ettiğine çevrenizde yapacağınız ufak bir
araştırmayla tespit edebilirsiniz" demişsiniz. Dürüşlüğünüzden şüphem
yoktur. Bu tespit doğrudur, fakat Türkiye de yaşayanlarca
değerlendirildiğinde ne kadar ahlakidir açmak lazım.
Saydığınız halkların hepsi Kafkas halklarıdır, ayrıca çeçenler Çerkes
sayılır. Rus düşmanı değilim Tolstoy'u, Dostoyevski’yi, Gogol’u,
lermontov'u, Lenin'i, Gorki'yi, Mayakovski'yi, Zoşçenkoy’u, Simonov’u,
Yevtuşenkoy’u, Voznesenski’yi, Gagarin’iî Blokhini çok çok severim.
Anavatandaki Adigeler, Rusları sevdikleri kadar kardeş halkları da
sevseler fena mı olur, Çeçenler ne Vahabilere, ne de Kadirova
bırakılabilir, onlara niye politika götürülmüyor, ekonomi her şey
değildir.
Saygılar sevgiler.
Mahmut Bag
1/14/2007
Sayın
Kara Emilyano;
Yazımda diğer Kafkas halklarına sırtımızı dönme gibi bir anlam söz
konusu değildir ve diasporada yaşayanların yasam tercihlerine dair bir
tek sözüm olmadı. Birleşik Kafkasya gibi Rusları dışlayan, sadece Kafkas
halklarının beraber yaşadığı bir oluşum fikrine halkımızın yaklaşımını
dile getirmeye çalıştım. Halkımızın bu tercihlerini dikkate almadan
nasıl yaşaması gerektiğine reçeteler yazmak hiçte ahlaki değil. Burada
zaten Çeçenler, Ruslar gibi birçok halkla beraber yasayan bizlerin
beraber yasamaya karşı olmamız söz konusu değildir.
Anavatanın durumuna dair bilinmesi önem arz eden başka bir gerçekte, din
olgusunun Çeçen, Ingus ve Dağıstanlılarda Kafkasya’nın diğer
halklarından çok daha etkin olduğudur.
Sevgi ve saygılarımla
Kara Emilyano
1/14/2007
Sayın
Bağ,
Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkürler. Türkiye’de az da olsa bazı
arkadaşlardan çeçenler zaten bizden değil lafını duyar ve karşı
çıkardım. Herkesin dini yönelişlerine saygım vardır ama ihtiyaçlarının
doğru politikalar olduğunu düşünüyorum. Er yada geç barışı
bulacaklardır. Tartışmadan çekilen arkadaşlardan kendi kusurlarım için
tekrar özür diliyorum. Birde merak ettiğim Dağıstanlı Büyük şair Resul
Hamzatov yazmıyor mu artık?
Saygılar sevgiler.
Kara Emilyano
1/15/2007
Kendim
sordum kendim cevaplayayım. Üzülerek öğrendim Resul Hamzatov’u 2003’te
kaybetmişiz. Google’dan ulaşılabiliyormuş, yıllardır basınımız önemsiz
şeyleri yazar da, yazarları yazmaz.
Saygılar sevgiler.
|