NIBE Anzor
Adıge Mak, 5 Şubat 2025
Hemşerimiz, tanınmış bilim insanı, arkeolog ve etnograf Kambolet oğlu TEŞU Medin, hayatta olsaydı 1 Şubat 2025 günü 90 yaşına girmiş olacaktı. Bilim insanı, Tuapse Rayonu ve Soçi şehrinde saygıyla anıldı.
TEŞU Medin, 54 yıl gibi kısa bir ömür sürdü. Sanki bunu biliyormuşçasına, tüm işlerine durmaksızın koşuşturdu. Çok şey başardı, ancak yaşasaydı kuşkusuz çok daha fazlasını başarırdı. Bir insanın değeri, başarıları onlarca yıl sonra bile unutulmuyor ve kıymetli bulunuyorsa tartışılmazdır. Kural budur.
TEŞU Medin, yaşamını çok sevdiği mesleğine ve arkeolojiye adamıştı. Bu özelliği, daha sağlığında dahi bilinir olmuştu.
– Tarihle ilgilenmeye başladığımda henüz öğrenciydim. O sıralar TEŞU hakkında haberler duyuyordum, yeni kurulmuş olan “Одышъэ” (Odıŝe – Altın Dağ) adlı yerel tarih kulübünün başkanı olduğunu öğrenmiştim. Kulübü 1980 yılında kurmuştu, – diye anlatıyor “Kuban’ın Mirası” adlı toplum kuruluşunun ortağı ve bölüm başkanı Aleksandr Bezdumnıy.
Medin’yi yakından tanımayanlar onu arkeolojiye tutkun biri olarak tanımlıyorlardı. Ancak onu iyi tanıyanlar, düşüncelerinin derinliği, bilime olan sınırsız bağlılığı ve bu eski topraklara duyduğu sevgi nedeniyle ona hayranlık duyuyordu. O dönemde birçok kişi “Odıŝe” (Altın Dağ) kulübüne üye olmak istiyordu. Yerel tarih ve arkeolojiyle ilgilenenler, üye olmak için adeta can atıyordu.
Medin, Tuapse Rayonu’nun çeşitli bölgelerinde arkadaşları, meslektaşları ve gençlerle toplantılar düzenliyordu. Doğanın muhteşem güzelliği içinde o yerin tarihi hakkında konuşuyor, akşamları ateş yakıyor ve Karadeniz kıyılarının yerli halkı olan Adıge ulusunun tarihi, gelenek ve görenekleri (xabze), yer adları ve unutulmaya yüz tutmuş geçmişi üzerine gece boyunca, ateş sönene dek sohbet ediyorlardı.
Ancak Medin, arkeolojiye hemen yönelmedi. Çok çocuklu bir ailede dünyaya geldi, orta öğrenimini yatılı okulda tamamladı. Ardından ilgi duyduğu Kabardey-Balkar Devlet Üniversitesi Tarih Bölümüne kaydoldu ve mezun oldu. 1970 yılında, Sovyet ve İtalyan kahramanı Polatayev’in adını taşıyan Tuapse Yerel Tarih Müzesi’nde bilim insanı olarak çalışmaya başladı.
Medin, kapalı bir ortamda sürekli çalışacak biri değildi. Bazı aylar boyunca dağlarda kalıyor, çalışma arkadaşlarıyla birlikte tarih öncesi insanların izlerini sürüyor, toprak altındaki kalıntıları ortaya çıkarıyor ve kayıt altına alıyordu.
İsp evleri (dolmen) ile höyükleri kazıyor, Karadeniz kıyılarının kültürel mirasını zenginleştiren ve değerli kılan yer adlarını araştırıyordu. Bölgenin yetiştirdiği bu genç bilim insanı için bu keşifler büyük bir anlam taşıyordu. Tarihin derinliklerine ilişkin sorularının yanıtlarını, toprağın altında buluyordu.
TEŞU’nun uzmanlığını gösteren “Otkrıtiy List No 1” (Açık Yetki Belgesi) vardı. Bu belge sayesinde, kazı yapacağı höyüğü veya incelemek istediği yerleri kendi başına araştırma yetkisine sahip olmuştu.

17 yıl boyunca çalışan TEŞU Medin’nin kazı ekipleri, kendi kurduğu büyük araştırma gruplarını da içeriyordu. Bu ekipler, Krasnodar Kray ve Adıgey’in farklı bölgelerinde arkeolojik çalışmalar yürüttüler. Tuapse Rayonu ve Soçi kentsel alanında bulunan anıtları içeren arkeolojik haritalar hazırladı ve onlarca bilimsel makale kaleme aldı. Bunların çoğu, ölümünden sonra meslektaşları tarafından yayımlandı.
Tuapse Yerel Tarih Müzesi Müdürü İrina Banko, onun sözlerini şöyle aktarıyor:
– TEŞU şöyle derdi: “Ulusumun ak cinleri (dost ruhlar) etrafımı sarıyor, gizlerini açığa çıkarmama izin vermiyorlar. Bu cinler İsp evlerini koruyorlar. Ama ben bir bilim insanıyım, gerçeği öğrenmeliyim. Ben bir Adıgeyim. Bizim çok eski bir ulus olduğumuzu ve büyük bir geleneğimiz (xabze) bulunduğunu dünyaya anlatmalıyım. Bizi tanımaları gerekiyor,” derdi. Ak cinler ona yanıt verir gibi, “Olmaz! O bizim saklı yanımız, sırrımız, herkesin bilmesini istemiyoruz,” derlerdi. Ancak TEŞU, bu gizemi açığa çıkarmanın Adıgelerin tanınmasını sağlayacağına inanıyordu.
TEŞU Medin’nin dünya çapında önem taşıyan en büyük keşfi, “Psınako-1” adı verilen ve Pşınaho ile Tuapse ırmaklarının birleştiği noktada bulunan megalitik kompleksti. Bunun bir benzeri ne Rusya’da ne de dünyada bulunmuştu. Psınako-1’in önemi, İngiltere’deki Stonehenge ile kıyaslanabilir.
TEŞU, megalitik kompleksin varlığını 1972 yılında kaleme almıştı. Tarih öncesi Adıgelerini “güneşin çocukları” olarak görüyor ve bir “Güneş Tapınağı”nın (Тыгъэм и ТхьэлъэIупIэ) bulunması gerektiğine inanıyordu. Uzun yıllar boyunca bu tapınağın yerini aradı. Ancak keşfettiği “Psınako-1” kompleksinin yerini, korunması amacıyla gizli tuttu.

Kambolet oğlu Medin, kırk yıldır aramızda değil (Ağustos 1987’de vefat etti). Ancak bilimsel mirası, fikirleri ve dünya görüşü hâlâ yaşıyor. Onun izinden gidenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Krasnodar Kray ve Rusya’nın diğer bölgelerinde onun düşüncelerini paylaşan ve sürdüren insanlar bulunuyor.
Aleksandr Bezdumnıy, çalışma arkadaşlarıyla birlikte TEŞU Medin’nin araştırmalarını yürüttüğü yerleri ziyaret etmeyi planladıklarını belirterek şunları söyledi:
– Rayonun en ücra ve ulaşılması zor köşelerine kadar gittik. Bu sayede, bir insanın ne kadar azimli ve güçlü olabileceğini gördük. Elli yıl önce, günümüzde sahip olduğumuz birçok teknik imkân yoktu. O dönemde ulaşım araçları kısıtlıydı, çoğu zaman yürüyerek yol almak zorundaydı. Ancak o, sevgili topraklarını karış karış dolaştı. Üzücü olan, ulaşmak istediği her yere varamadan ömrünün yetmemiş olmasıdır.
TEŞU Medin’nin mezar taşı, Tuapseli ressam ve heykeltıraş Boris Kramnik tarafından tasarlanıp yapıldı. Doğum günü anısına Tuapse’de “Arkeolojinin ve Kültürel Eğitimin Turizme Katkısı” konulu bir yuvarlak masa toplantısı düzenlendi. Bilim insanları, tarihçiler ve yerel halk, onun bıraktığı mirası konuşarak tarihi anıtların korunmasının ve turizme kazandırılmasının önemini vurguladılar.
Yaşadığı sürece, insanlardan saklı kaldığına inandığı Güneş Tapınağı’nı aramayı sürdürdü. Ancak ömrü yetmedi…