|
|
................... |
|
................... |
BATI GÜRCİSTAN’DA
RUSYA-GÜRCİSTAN SAVAŞI -2
(MEGRELYA-ABHAZYA-SVANET) |
Bessarion Gugusvili
Çeviren: Yasin Öncü (Msxaladze) |
|
|
................... |
|
|
Abhazya
Savaşı'nın Politik Temelleri
Daha önce belirtildiği gibi Kremlin, Abhazya
Savaşı’nın güçlü altyapısını, Abhazya OSSC’nin
kuruluşu ve sınırlarının oluşturulması
sırasında zaten hazırlamıştı. Abhazya’daki ve
Samaçablo’daki savaşları hazırlayan en kötü politik –
ideolojik etmenlerden biri Andry Sakharov’un düşüncesi
idi. Bu düşünce “Gürcistan bir azınlık imparatorluğudur
ve bölünmelidir.” idi.
80’li yılların ortalarında Abhazya’da çatışma provoke
edildi ve kızıştırıldı. (Bu kışkırtma Nagorni
Karabağ’daki olaylar ile eş zamanlıdır. Bu gerçek,
olayların koordine edildiğini ve planlandığını
gösteriyor.)
Aynı tarihlerde, Rusya SSFC içinde, Kafkasya Dağlı
Halklar Konfederasyonu (KDHK) bir kamu örgütü olarak
kuruldu ve resmi olarak tescil edildi. Bu örgütün
kurulmasının altındaki hedef gelecekte Gürcistan’a ve
nguşeti’ye karşı olacak savaşlarda Kremlin’in bu
savaşlara direkt olarak
karışması durumunu gizlemekti.
1990 – 1991 yıllarında KDHK paramiliter bir örgüte
dönüştürüldü. KDHK örgütüne Kuzey Kafkasya’daki Sovyet
ordusuna ait cephane depolarından gizlice çeşitli
silahlar (Ağır silahlar da dâhil olmak üzere) tedarik
edildi ve örgüt, Kremlin tarafından paralı askerlerin ve
gerillaların ihtiyaçları ve bakımları için cömertçe
finanse edildi.
Önemli bir nokta, KDHK örgütünün, Abhazya’da ve
İnguşeti’de meydana gelen Kremlin kışkırtması savaşlar
hariç Kuzey Kafkasya’daki hiçbir çatışma ile
ilgilenmediği gerçeğidir. KDHK örgütü, Kuzey Kafkasya
halklarının (Çeçenler, nguşlar ve diğerleri) kendi
kendilerini yönetme ve
bağımsızlık hakları için yaptıkları savaşlara hiç
katılmadı ve bu halklara yardım etmedi.
Moskova ve Grozni arası ilişkiler keskinleşir
keskinleşmez Ardzınba Hükümeti’nin KDHK örgütüne ve KDHK
örgütüne ait fikirlere yakınlık göstermeye başladığı bir
gerçektir. Önemli bir noktada şudur; Kremlin tarafından
Çeçenya tıpkı Abhazya gibi KDHK örgütünün kalelerinden
biri olarak planlandı ve Kremlin, Grozni’yi KDHK
örgütünün ikinci başkenti (Sohumi’den sonra) olarak
planladı. Gerçekten de kısa bir süre içinde Grozni’ye,
KDHK örgütünün kadrosu, parlamentosu, hükümeti
yerleştirildi ve Kuzey Kafkasya’daki Rus Silahlı
Kuvvetleri tarafından yoğun bir biçimde silahla (Kuzey
Kafkasya’da kaybolan gizemli silahlar) donatılan
Kafkasya’daki temel silahlı güçler bu şehirde toplandı.
Bu silahlı gruplar ve hatta ağır silahların bir kısmı
(Tanklar ve Grad füzesi rampaları da dâhil olmak üzere),
Rusya’ya ait otoyolları ve demiryolları alenen
kullanılarak, Çeçenya’dan Abhazya’ya nakledildi. Daha
sonra, özellikle de Abhazya Savaşı’ndan sonra Dudayev
güçleri bu silahların bir kısmını ele geçirdi.
1991 – 1993 yılları arasında Grozni’de iki hükümet
vardı. Bu hükümetlerden biri Moskova’dan gittikçe daha
bağımsız politikalar inşa eden Dudayev Hükümeti idi.
kinci hükümet ise KDHK örgütü Hükümeti (Bu hükümet
Abhazya Savaşı sırasında büyük politik etki, güç ve
para elde etti) idi.
1992 yılının sonunda ve 1993 yılı başlangıcında KDHK
örgütü öylesine güçlendi ki Dudayev’e açıkça saldırmaya
başladı. 1993 yılının ilkbaharında, KDHK örgütünün
Grozni’deki Dudayev Hükümeti’ne darbe (Putch) girişimi
(Tiyatro Meydanı Darbesi), Çeçenya’daki tüm güce son
vermek için KDHK örgütünün bir teşebbüsü idi. Fakat bu
girişim başarısız oldu.
Çeçenya’daki KDHK örgütü kalelerine, Dudayev güçleri
tarafından karşı saldırı düzenlendi ve büyük miktarlarda
silah teçhizatı ele geçirildi. Çeçenya’nın ikinci adamı
ve aynı zamanda KDHK örgütünün ilk başkanı olan Yusuf
Soslambekov (KDHK Parlamentosu Başkanı ve Çeçenya
Parlamentosu Dışişleri Bakanlığı Komisyonu Başkanı),
Çeçen Halk Kongresi tarafından (Çeçenya’daki en güçlü
kamu örgütü) vatan haini olarak suçlandı ve Moskova’ya
göç ettirildi.
Aslında KDHK örgütünün darbe girişimi, KDHK örgütü ve
Çeçenya arasında meydana gelen bir savaştı ve aynı
zamanda Çeçenya’da KDHK örgütünün varlığının sona ermesi
idi.
Aynı tarihlerde Abhazya’daki KDHK örgütüne bağlı
savaşçıların büyük bir kısmı (Aralarında 300 kadar Çeçen
savaşçı da vardı.) yürüttükleri savaşın Şevardnadze
rejimine karşı bağımsız Abhazya için olmadığı, Gürcü
halkına ve Kremlin için Abhazya’nın işgaline yönelik
olduğu kanısına vardı. Bu savaşçılar Çeçenya’ya geri
döndüler ve Dudayev’in ordusuna katıldılar.
Popüler bir Çeçen şarkısının sözleri şöyledir;
“Abhazya’ya KDHK örgütünün uluslararası bir savaşçısı
olarak gittim, Çeçen vatanseveri ve milliyetçisi olarak
döndüm.”
Çeçenya Savaşı, KDHK örgütünün Kremlin yanlısı
niteliğini daha açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır.
Abhazya Savaşı’nda Gürcü kuvvetlerinin yenilmesini
sağlayan bu sözde kuvvetli paramiliter organizasyon,
kuvvetsiz ve adeta felçli bir duruma geldi ve Çeçenya
Cumhuriyeti’ne değil askeri anlamda, politik ve manevi
bir yardım bile yapmadı. Bu da KDHK örgütünün,
Kremlin’in Gürcistan’a askeri bir müdahalede bulunmak
için kullandığı bir perde olduğunu kanıtlamaktadır.
Rusya’nın yeni-emperyalist planı, KDHK örgütünü
kullanarak Gürcistan’dan Samaçablo (Güney Osetya) ve
Abhazya topraklarını koparmak, Sovyetler Birliği
dağılırken
kendine bağlı ve Kremlin yanlısı askeri ve stratejik
yerleşim bölgeleri (Moldova’da Pridnestrovje ve
Gagavuzya, Ukrayna’da Kırım, Azerbaycan’da Karabağ ve
Nagorni v.s.) yaratmak idi. Bu planda, Abhazların ve
Osların rolü sözde Rusça konuşan nüfuslar olmaları idi.
Kazaklar, Kafkasya’daki çatışmalarda ve özellikle
Abhazya’da en sevimsiz rolü oynadılar.
Sosyalizm düşmanı gerçek Kazaklar (Kulaklar), 1920 ve
1930 yılları arasında Bolşevikler tarafından yok
edildiler. Perestroyka döneminde, çoğunlukla Sovyet
Ordusundan emekli subaylardan (emekli olduktan sonra
gizli servis içinde yer almış) oluşan Kremlin
yanlısı paramiliter
organizasyonlar (sahtekâr Kazaklardan oluşan) kuruldu.
Bu paramiliter organizasyonlar, Kremlin tarafından
cömertçe finanse edildi ve silahlandırıldı. Bu
organizasyonlar Moldova, Abhazya, Samaçablo (Güney
Osetya), İnguşeti savaşlarında aktif bir şekilde yer
aldılar. Aynı Kazaklar Çeçenya’ya karşı da yoğun bir
şekilde kullanıldılar.
Şu noktayı anlamak çok önemlidir. Kremlin için “Etnik
Çatışma” maskesini kullanmak sonuç almada çok etkilidir.
Bu maske, Kremlin’i direkt sorumlu yapmadan ona
inanılmaz derecede zulüm yapma ve kan dökme fırsatı
vermektedir. Uluslararası düzeyde etkin medya her zaman
bu olayları “Milliyetçilerin Etnik Zulmü” olarak
tanımlamakta fakat Kremlin’in zulmünden hiç
bahsetmemektedir.
Kafkasya’da Rusların kışkırtması sonucu meydana gelen
savaşların “Etnik Çatışmalar” olarak isimlendirilmesi,
Kremlin’in propagandasının bir sonucudur. Örneğin
Newsweek Dergisi’nin 4 Ocak 1992 tarihli sayısında şu
şekilde yazıyordu. “1992-Kardeş Katli Yılı, Komşundan
Nefret Et: Etnik Çatışmalar”. Gürcistan’daki çatışmaları
“Etnik Çatışma” olarak tanımlamak kesinlikle yanlıştır.
Böyle bir bilgi Kremlin’in Gürcistan, Azerbaycan
ve İnguşeti topraklarında, yüz binlerce çocuk, kadın ve
yaşlı insanı öldürmesine katkıda bulunmuştur.
1995 yılından sonra durum biraz değişmiştir. Özellikle
bir türlü bitmeyen Çeçenya Savaşı sonrası petrol
probleminin keskinleşmesi Rusya’nın amacına ulaşmasını
engelledi ve bu zaman periyodu içinde “Petrolün
Taşınması için Sürekli Politik Bölge” inşa etme planı
başarısız oldu.
Çeçenya Savaşı, gerçeğe uygun yorumları arttırdı. Bazı
araştırmacılar, Kafkasya’daki politik durumu gerçeğe
uygun olarak anlatan resimler vermeye başladılar fakat
hala iftiralarına devam ediyorlar.
Örneğin Ariel KOHEN’in (Politika Analisti) 25 Ocak 1996
tarihli “Kafkasya ve Orta Asya’daki Petrol Politikaları”
yazısına bir bakalım;
“Şu anda Dünya, doğal kaynakların Doğu ve Batı
tarafından birlikte işletilmesi veya kan ve zenginlik
içinde bir gelecekle sonuçlanabilecek boş bir çaba ile
karşı karşıyadır. Kafkasya’daki ve Orta Asya’daki
bölgesel
çatışmalar, Dünyanın XXI. yy.da ihtiyaç duyacağı çok
önemli petrol ve gaz rezervlerinin, Batı’ya geçişinin
sağlanmasını tehdit ediyor. Rus Ordusu tarafından (Neden
Politikacılar tarafından değil? -Bessarion Guguşvili)
Çeçenya’da, Ermenistan ve Azerbaycan arasında,
Gürcistan’da savaşlar başlatıldı veya şiddetlendirildi.
Bu savaşların sonuçları, gelecekte boru hatlarının
güzergâhlarını kontrol edecek olanları belirleyebilir.
Moskova,
(kontrol edecek olanın) Rusya olacağını umuyor.
Moskova’daki güçlü çıkar grupları, Avrasya’nın enerji
kaynaklarının taşınması için oluşturulacak güzergâhın
Rusya içinden geçmesini sağlamak için büyük gayret
sarf
ediyorlar.”
“Gürcistan’daki Drama. Potensiyel petrol güzergâhlarını
etkileyecek bir başka çatışma, Kafkasya’da,
Gürcistan Cumhuriyeti’nde oluyor. Rusya, Gürcistan
üzerinden Türkiye’ye geçen ve Batı rotasına giden
Azerbaycan ve Kazakistan petrolünü engellemek
istemektedir. Moskova’nın, Gürcistan’daki sivil
çekişmelere destek vermesi, onun Kafkasya’daki
çatışmaları sürdürme amacı ile direkt olarak
bağlantılıdır.
1991 yılından 1993 yılına kadar Gürcistan, Gürcistan
Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze (Kremlin yanlısı
ajan – Bessarion Guguşvili) taraftarları ile devrik
başkan Zviad Gamsakhurdia (Kremlin karşıtı –
Bessarion Guguşvili) taraftarlarının birbirleri ile
çatıştığı kanlı bir sivil savaşın ortasında kaldı.
Politik şiddet kronik hale geldi. Neticede yenilen
Gamsakhurdia 1993 yılında ya intihar etti ya da
gizemli bir şekilde
öldürüldü (Dudayev gibi). Fakar Şevardnadze,
Gamsakhurdia’ ya kaşı elde ettiği zaferden sonra
savaş lordlarının ve milislerin ona meydan okumaları ile
karşı karşıya kaldı.
Rusya’nın bu siyasi değişiklikteki nihai desteğini
sağlamak için Şevardnadze, şiddetle karşısında olduğu
Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) 1993 yılının Ekim
ayında katılmaya mecbur kaldı (Aslında BDT’ye
katılmak Şevardnadze’nin amacı idi -Bessarion Guguşvili).
Şevardnadze bu adımdan vazgeçtiğini ilan eden bir
bildiri okumaya teşebbüs ettiğinde, Rus diplomatları
bildiriyi Şevardnadze’nin ellerinden aldılar ve
ona okuması
için Moskova’nın onayladığı bir metin verdiler (Zavallı
Şevardnadze! - Bessarion Guguşvili).
Şevardnadze’nin Rus patronlarının ellerindeki
bağımsızlığının derecesi böyle idi.
1995 yılında Moskova, Gürcistan topraklarından geçen bir
boru hattı (Azeri petrolü için) inşa edilmemesi için
Şevardnadze’yi sıkıştırdı. Gürcüler, petrolü Türkiye’ye
sonradan tankerler ile taşınabileceği Gürcistan Supsa
Limanı’na (Poti ve Tbilisi arasında) getirmek istediler.
Ruslar yine de itiraz ettiler.
Şevardnadze, boru hattı planının iptal edilmesini kabul
etmemesinden hemen sonra bir suikast teşebbüsü (Örneğin
Kremlin’in düzenlediği bir suikast -Bessarion Guguşvili)
ile yaralandı. 29 Ağustos 1995 tarihinde
kendi otomobilinin yanındaki bir aracın içinde bulunan
bir bomba patlamıştı.
Şevardnadze, yaşamına kasteden bu girişimin arkasında
Rusya’nın bulunduğunu defalarca dile getirdi.
Şevardnadze’nin güvenlik şefi, şüpheli sanık gor
Giorgadze Rusya’ya kaçtı. Giorgadze, Şevardnadze’nin
hayatını tehdit etmeyi hala sürdürüyor. Şevardnadze,
şüphelinin Rusya’dan iadesini talep etti ve Rusya Genel
Savcılığı Giorgadze’nin tutuklanması için bir emir
çıkarttı. Bütün bunlara rağmen, Rusya çişleri Bakanlığı
Giorgadze’nin ülkesine geri verilmesini kabul etmedi ve
Giorgadze hala serbesttir (Fakat Zviadistler Tiflis’e
geri
verilmiştir -Bessarion Guguşvili).
Abhazya’da Savaş. Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgesi
Abhazya, başka bir tehlikeli çatışma dolayısıyla için
için yanıyor. Abhazya’da 1992 yılında başlayan zamansız
savaş 35 binin üzerinde cana mal oldu. Savaş,
Tiflis’teki Gürcü Hükümeti’ne (Kremlin yanlısı -Bessarion
Guguşvili) karşı Rus Ordusunun (Kremlin’in -Bessarion
Gugushvili), ayrılıkçı Abhaz azınlığı desteklemesi
sonucu hız kazanmıştır. Rusya’nın savaşa karışmasının
amaçlarından biri Gürcistan’ı zayıflatmak, bölgedeki
Türk ve Batı etkisini frenlemek idi. Fakat Rusya
için daha da önemli olan petrol yollarını kontrol
altında tutma hedefi idi. Rusya, bu hedefe uygun hareket
ederek Abhazya’nın uzun Karadeniz kıyı hattı üzerindeki
kontrolü fiili olarak elde etti.
Ayrıca Moskova, Rusya’nın Karadeniz kıyısı limanları
Novorossisk ve Tuapse’yi koruyordu ve Gürcistan’ın
petrol ihraç ettiği Supsa, Batum ve Poti Limanlarına
yakınlaşıyordu. 1995 yılının Ağustos ayında,
Gürcistan’ın etrafı kuşatılan Cumhurbaşkanı Eduard
Şevardnadze, Gürcistan toprakları üzerinde dört adet Rus
askeri üssünün kurulmasına razı oldu. Böylece Karadeniz
kıyısı üzerinden geçen petrol geçiş güzergâhları
Rusya’nın kontrolüne giriyordu.
1994 ve 1995 yıllarında, Rusya’nın başı Çeçenya’da
belaya girince ve Çeçenlere operasyon emirleri,
Abhazya’da mevcut bulunan Çeçen eğitim kamplarında
eğitim veren Çeçen Komutan tarafından verilince
(Çeçenler için Çeçenya’da eğitim kampları kurulması için
yer ve para mevcut değil mi? -Bessarion Guguşvili),
Moskova Çeçenlerin müttefiki olan Abhaz isyancılara (Çeçenya’yı
ne kadar destekliyorlar? Elinizde sunabilecek
veri var mı? -Bessarion Guguşvili) daha az destek
vermeye başladı.
Fakat yine de Rusya ne Abhazya sınırını kapatmayı kabul
etti ne de Abhazya Başkenti Sohumi’deki ayrılıkçı
hükümete finansal ve askeri desteğini esirgedi.
Şevardnadze, Ruslara Gürcistan toprakları üzerinde
üs
kurma izni vermesi karşılığında Rusların Abhazya
konusunda taviz vereceğini ümit etmişti.”
Okuyucunun da görebileceği gibi, bu çok fazla gerçekçi
makalede bile Gürcistan’ın ve Çeçenya’nın ulusal
bağımsızlık hareketlerine karşı olan düşmanlığı ve
Şevardnadze rejimine olan desteği görebiliriz.
Belirtilmesi gereken bir konu da Gürcistan’ın yasal
otoritelerinin 1991 yılının başından beri Batı’ya petrol
konusunda gerçek bir konum sağladığı, Kremlin’e ise
boykot uyguladığıdır.
Gürcistan ve Azerbaycan Hükümetleri arasında müzakereler
başlatılarak, Bakü ve Batum arası petrol boru hattının
inşasını da kapsayan Bakü-Poti geçiş kompleksinin inşası
bağımsız bir şekilde hazırlanan plan dâhilinde
başlatılmıştı. Zaten 1992 yılına ait devlet bütçesinde
bu projelerin finansmanı sağlanmıştı.
Fakat bazı batılı politikacılar, Kremlin ve Gürcistan
Nomenclaturaları ile rüşvet üstüne kurulu ilişkiler
geliştirerek Gürcistan karşıtı propagandaya başlıyor ve
Gürcistan’ı devre dışı bırakmaya çalışıyorlardı. Batı,
1994 yılına kadar “Yüzyılın Petrol Dağıtımı Projesini”
gizlemiştir. Cumhurbaşkanı Zviad Gamsakhurdia
liderliğindeki yasal otoriteler, Abhazya’da Kremlin
Politikasının karşısında durarak, Abhazya’yı
federalizmin yumuşak dengeli politik çizgisine doğru
götürüyorlardı. Otonom Cumhuriyete (Abhazya’ya), geniş
bir politik ve ekonomik bağımsızlık tanınıyordu ve
Abhazlara (Milli Azınlık), Abhazya Parlamentosu’nda
çoğunluk kotası veriliyordu.
Bu politik ölçütler, Abhazya’da barışın ve istikrarın
sürmesi konusunda Gürcistan’ın yasal otoritelerine
yardım etti.
Abhazya Savaşı’nın ve Abhazya’nın Gürcistan’dan
koparılmasının asıl nedeni, 1991 ve 1992 yıllarında
Tiflis’te gerçekleştirilen hukuk dışı ve askeri
nitelikli darbe idi. Bu darbe, SSCB’nin çöküşü (Belovez
Entrikası) ile eşzamanlı olarak, Kremlin istihbaratı
tarafından gerçekleştirildi ve Eduard Şevardnadze
tarafından yönetildi.
Gürcistan’ın yasal hükümet güçlerinin devrilmesi ve Rus
ordusunun arkasında bulunduğu suçluların başarısı,
Kremlin’in propagandası sonucu, “Demokratik Güçlerin
Zaferi” olarak resmedildi. Etkin Batı medyası ve
Şevardnadze taraftarı istihbarat ajanları, demokrasi ve
insan hakları ilkelerine ihanet ederek bu tezi
desteklediler.
Bir sonraki “Askeri Konsey – Gürcistan Devlet Konseyi”
başkanı, gaspçı ve çetelerin yakın dostu Eduard
Şevardnadze, Helsinki Kararlarının imzalanmasına izin
verdi. Sadece bu gerçek bile bu belgelere
saygısızlıktır.
Gürcistan, eski SSCB toprakları üzerinde suç örgütü
Nomenclatura’nın, diğer bir deyişle Kremlin’in çok
kuvvetli bürokrasisinin ve Rusya’nın aşırı milliyetçi
(ırkçı) güçlerinin arka çıktığı, Komünist Parti’nin
mafya ile yakın ilişkiler içerisindeki şiddet yanlısı
üyelerinin (KGB Şefi Eduard
Şevardnadze ve ünlü çete lideri J. Oseliani) iktidara
geldiği ilk ülke idi. Gürcistan’ın yasal otoriteleri,
suç örgütü Nomenclatura anarşisinin Gürcistan’dan diğer
eski SSCB bölgelerine ve hatta Batı’ya yayılması
tehlikesi konusunda Dünya Demokratik Kamuoyunu ve nsan
Hakları
Organizasyonlarını uyarıyorlardı. Batılı çevreler
ısrarla “Diktatör Gamsakhurdia’nın Devrilmesi ve
Gürcistan’da Demokratik Güçlerin Zaferi” saçmalığının
reklâmını yaptılar.
Gürcistan’da, suç örgütü Nomenclatura’nın “demokratik”
(!) darbesi ve askeri ihtilal, tüm eski SSCB
topraklarında ve hatta Batı’da bu kanlı senaryonun ilk
ve en başarılı sonucu idi.
Kremlin’in bu oyunu işledi. Çünkü Dünya Demokratik
Kamuoyu ve nsan Hakları Örgütleri, insan haklarına ve
demokrasiye karşı işlenen bu tecavüzleri görmezden
geldiler. Gürcistan’daki “demokratik” (!) darbeyi,
Azerbaycan’da, Tacikistan’da ve Çeçenya’da, benzer
“demokratik” (!)
darbe serileri izledi. Bununla birlikte, Çeçenya’da halk
ve hükümet, 1991 ve 1992 yıllarında Gürcistan’da neler
olup bittiğini kavramıştı ve bu senaryo orada işlemedi.
Bu nedenle Rusya’nın, Çeçenya’da ordusunu kullanmaktan
başka bir seçeneği yoktu.
Gürcistan’ın yasal olan bütün hükümet makamlarının
(Cumhurbaşkanı, hükümet, Yargıtay, bölgesel hükümetler)
devrilmesi, yürürlükteki Anayasanın iptali ve 1921
Anayasası’nın kabulü (Abhazya’nın statüsünün hiç
bahsedilmediği) ile Gürcistan’da Eduard Şevardnadze
liderliğindeki Kremlin yanlısı güçlerin tamamı, gittikçe
yaklaşan bir Abhazya Savaşı ile
Gürcistan’ın bozguna uğraması için Kremlin çıkarları
adına en iyi zemini garantilediler.
• Gürcistan, Abhazya üzerindeki bütün yasal ve
anayasal haklarından yoksun bırakılmıştı.
• Tiflis’in yasal olmayan otoriteleri ile
Abhazya’nın yasal otoriteleri arasında çelişki meydana
gelmişti.
• Kremlin’in kiralık katilleri, ülkenin toprak
bütünlüğünün garantisi olan vatansever silahlı güçlerin
çekirdeğini darbe sırasında yok ettiler.
• Daha sonra SSCB’ye ait Karadeniz Filosu’nun
paylaşım süreci sırasında Gürcistan tek kişilik askeri
tekneleri bile elde edemedi ve yaklaşan Abhazya
Savaşı’nda tamamen zayıf kaldı.
Abhazya Savaşı’nın uluslararası açıdan en önemli tarafı
(Gürcistan’da meydana gelen diğer politik ve “etnik” (!)
çatışmaların da), Gürcistan’ın Rus İmparatorluğu için her
zaman çok önemli bir jeopolitik ve jeostratejik bir
kavşak noktası olduğu ve olacağı gerçeğidir.
Abhazya Savaşına Hazırlık
>>> |
|
|
|
|
|
|
|