...................
...................
BATI GÜRCİSTAN’DA
RUSYA-GÜRCİSTAN SAVAŞI   -2
(MEGRELYA-ABHAZYA-SVANET)

Bessarion Gugusvili
Çeviren: Yasin Öncü (Msxaladze)

                         
 
...................
 
Abhazya Savaşı'nın Politik Temelleri

Daha önce belirtildiği gibi Kremlin, Abhazya Savaşı’nın güçlü altyapısını, Abhazya OSSC’nin kuruluşu ve sınırlarının oluşturulması sırasında zaten hazırlamıştı. Abhazya’daki ve Samaçablo’daki savaşları hazırlayan en kötü politik – ideolojik etmenlerden biri Andry Sakharov’un düşüncesi idi. Bu düşünce “Gürcistan bir azınlık imparatorluğudur ve bölünmelidir.” idi.

80’li yılların ortalarında Abhazya’da çatışma provoke edildi ve kızıştırıldı. (Bu kışkırtma Nagorni Karabağ’daki olaylar ile eş zamanlıdır. Bu gerçek, olayların koordine edildiğini ve planlandığını gösteriyor.)

Aynı tarihlerde, Rusya SSFC içinde, Kafkasya Dağlı Halklar Konfederasyonu (KDHK) bir kamu örgütü olarak kuruldu ve resmi olarak tescil edildi. Bu örgütün kurulmasının altındaki hedef gelecekte Gürcistan’a ve nguşeti’ye karşı olacak savaşlarda Kremlin’in bu savaşlara direkt olarak
karışması durumunu gizlemekti.

1990 – 1991 yıllarında KDHK paramiliter bir örgüte dönüştürüldü. KDHK örgütüne Kuzey Kafkasya’daki Sovyet ordusuna ait cephane depolarından gizlice çeşitli silahlar (Ağır silahlar da dâhil olmak üzere) tedarik edildi ve örgüt, Kremlin tarafından paralı askerlerin ve gerillaların ihtiyaçları ve bakımları için cömertçe finanse edildi.

Önemli bir nokta, KDHK örgütünün, Abhazya’da ve İnguşeti’de meydana gelen Kremlin kışkırtması savaşlar hariç Kuzey Kafkasya’daki hiçbir çatışma ile ilgilenmediği gerçeğidir. KDHK örgütü, Kuzey Kafkasya halklarının (Çeçenler, nguşlar ve diğerleri) kendi kendilerini yönetme ve
bağımsızlık hakları için yaptıkları savaşlara hiç katılmadı ve bu halklara yardım etmedi.

Moskova ve Grozni arası ilişkiler keskinleşir keskinleşmez Ardzınba Hükümeti’nin KDHK örgütüne ve KDHK örgütüne ait fikirlere yakınlık göstermeye başladığı bir gerçektir. Önemli bir noktada şudur; Kremlin tarafından Çeçenya tıpkı Abhazya gibi KDHK örgütünün kalelerinden biri olarak planlandı ve Kremlin, Grozni’yi KDHK örgütünün ikinci başkenti (Sohumi’den sonra) olarak planladı. Gerçekten de kısa bir süre içinde Grozni’ye, KDHK örgütünün kadrosu, parlamentosu, hükümeti yerleştirildi ve Kuzey Kafkasya’daki Rus Silahlı Kuvvetleri tarafından yoğun bir biçimde silahla (Kuzey Kafkasya’da kaybolan gizemli silahlar) donatılan Kafkasya’daki temel silahlı güçler bu şehirde toplandı. Bu silahlı gruplar ve hatta ağır silahların bir kısmı (Tanklar ve Grad füzesi rampaları da dâhil olmak üzere), Rusya’ya ait otoyolları ve demiryolları alenen kullanılarak, Çeçenya’dan Abhazya’ya nakledildi. Daha sonra, özellikle de Abhazya Savaşı’ndan sonra Dudayev güçleri bu silahların bir kısmını ele geçirdi.
1991 – 1993 yılları arasında Grozni’de iki hükümet vardı. Bu hükümetlerden biri Moskova’dan gittikçe daha bağımsız politikalar inşa eden Dudayev Hükümeti idi. kinci hükümet ise KDHK örgütü Hükümeti (Bu hükümet Abhazya Savaşı sırasında büyük politik etki, güç ve
para elde etti) idi.

1992 yılının sonunda ve 1993 yılı başlangıcında KDHK örgütü öylesine güçlendi ki Dudayev’e açıkça saldırmaya başladı. 1993 yılının ilkbaharında, KDHK örgütünün Grozni’deki Dudayev Hükümeti’ne darbe (Putch) girişimi (Tiyatro Meydanı Darbesi), Çeçenya’daki tüm güce son vermek için KDHK örgütünün bir teşebbüsü idi. Fakat bu girişim başarısız oldu.

Çeçenya’daki KDHK örgütü kalelerine, Dudayev güçleri tarafından karşı saldırı düzenlendi ve büyük miktarlarda silah teçhizatı ele geçirildi. Çeçenya’nın ikinci adamı ve aynı zamanda KDHK örgütünün ilk başkanı olan Yusuf Soslambekov (KDHK Parlamentosu Başkanı ve Çeçenya
Parlamentosu Dışişleri Bakanlığı Komisyonu Başkanı), Çeçen Halk Kongresi tarafından (Çeçenya’daki en güçlü kamu örgütü) vatan haini olarak suçlandı ve Moskova’ya göç ettirildi.

Aslında KDHK örgütünün darbe girişimi, KDHK örgütü ve Çeçenya arasında meydana gelen bir savaştı ve aynı zamanda Çeçenya’da KDHK örgütünün varlığının sona ermesi idi.

Aynı tarihlerde Abhazya’daki KDHK örgütüne bağlı savaşçıların büyük bir kısmı (Aralarında 300 kadar Çeçen savaşçı da vardı.) yürüttükleri savaşın Şevardnadze rejimine karşı bağımsız Abhazya için olmadığı, Gürcü halkına ve Kremlin için Abhazya’nın işgaline yönelik olduğu kanısına vardı. Bu savaşçılar Çeçenya’ya geri döndüler ve Dudayev’in ordusuna katıldılar.

Popüler bir Çeçen şarkısının sözleri şöyledir; “Abhazya’ya KDHK örgütünün uluslararası bir savaşçısı olarak gittim, Çeçen vatanseveri ve milliyetçisi olarak döndüm.”

Çeçenya Savaşı, KDHK örgütünün Kremlin yanlısı niteliğini daha açık bir şekilde ortaya çıkarmıştır. Abhazya Savaşı’nda Gürcü kuvvetlerinin yenilmesini sağlayan bu sözde kuvvetli paramiliter organizasyon, kuvvetsiz ve adeta felçli bir duruma geldi ve Çeçenya Cumhuriyeti’ne değil askeri anlamda, politik ve manevi bir yardım bile yapmadı. Bu da KDHK örgütünün, Kremlin’in Gürcistan’a askeri bir müdahalede bulunmak için kullandığı bir perde olduğunu kanıtlamaktadır. Rusya’nın yeni-emperyalist planı, KDHK örgütünü kullanarak Gürcistan’dan Samaçablo (Güney Osetya) ve Abhazya topraklarını koparmak, Sovyetler Birliği dağılırken
kendine bağlı ve Kremlin yanlısı askeri ve stratejik yerleşim bölgeleri  (Moldova’da Pridnestrovje ve Gagavuzya, Ukrayna’da Kırım, Azerbaycan’da Karabağ ve Nagorni v.s.) yaratmak idi. Bu planda, Abhazların ve Osların rolü sözde Rusça konuşan nüfuslar olmaları idi.
Kazaklar, Kafkasya’daki çatışmalarda ve özellikle Abhazya’da en sevimsiz rolü oynadılar.

Sosyalizm düşmanı gerçek Kazaklar (Kulaklar), 1920 ve 1930 yılları arasında Bolşevikler tarafından yok edildiler. Perestroyka döneminde, çoğunlukla Sovyet  Ordusundan emekli subaylardan (emekli olduktan sonra gizli servis içinde yer almış) oluşan  Kremlin yanlısı paramiliter 
organizasyonlar (sahtekâr Kazaklardan oluşan) kuruldu.

Bu paramiliter organizasyonlar, Kremlin tarafından cömertçe finanse edildi ve silahlandırıldı. Bu organizasyonlar Moldova, Abhazya, Samaçablo (Güney Osetya), İnguşeti savaşlarında aktif bir şekilde yer aldılar. Aynı Kazaklar Çeçenya’ya karşı da yoğun bir şekilde kullanıldılar.

Şu noktayı anlamak çok önemlidir. Kremlin için “Etnik Çatışma” maskesini kullanmak sonuç almada çok etkilidir. Bu maske, Kremlin’i direkt sorumlu yapmadan ona inanılmaz derecede zulüm yapma ve kan dökme fırsatı vermektedir. Uluslararası düzeyde etkin medya her zaman bu olayları “Milliyetçilerin Etnik Zulmü” olarak tanımlamakta fakat Kremlin’in zulmünden hiç bahsetmemektedir.

Kafkasya’da Rusların kışkırtması sonucu meydana gelen savaşların “Etnik Çatışmalar” olarak isimlendirilmesi, Kremlin’in propagandasının bir sonucudur. Örneğin Newsweek Dergisi’nin 4 Ocak 1992 tarihli sayısında şu şekilde yazıyordu. “1992-Kardeş Katli Yılı, Komşundan Nefret Et: Etnik Çatışmalar”. Gürcistan’daki çatışmaları “Etnik Çatışma” olarak tanımlamak kesinlikle yanlıştır. Böyle bir bilgi Kremlin’in Gürcistan,  Azerbaycan ve İnguşeti topraklarında, yüz binlerce çocuk, kadın ve yaşlı insanı öldürmesine katkıda bulunmuştur.

1995 yılından sonra durum biraz değişmiştir. Özellikle bir türlü bitmeyen Çeçenya Savaşı sonrası petrol probleminin keskinleşmesi Rusya’nın amacına ulaşmasını engelledi ve bu zaman periyodu içinde “Petrolün Taşınması için Sürekli Politik Bölge” inşa etme planı başarısız oldu.
Çeçenya Savaşı, gerçeğe uygun yorumları arttırdı. Bazı araştırmacılar, Kafkasya’daki politik durumu gerçeğe uygun olarak anlatan resimler vermeye başladılar fakat hala iftiralarına devam ediyorlar.

Örneğin Ariel KOHEN’in (Politika Analisti) 25 Ocak 1996 tarihli “Kafkasya ve Orta Asya’daki Petrol Politikaları” yazısına bir bakalım;
“Şu anda Dünya, doğal kaynakların Doğu ve Batı tarafından birlikte işletilmesi veya kan ve zenginlik içinde bir gelecekle sonuçlanabilecek boş bir çaba ile karşı karşıyadır. Kafkasya’daki ve Orta Asya’daki bölgesel
çatışmalar, Dünyanın XXI. yy.da ihtiyaç duyacağı çok önemli petrol ve gaz rezervlerinin, Batı’ya geçişinin sağlanmasını tehdit ediyor. Rus Ordusu tarafından (Neden Politikacılar tarafından değil? -Bessarion Guguşvili)
Çeçenya’da, Ermenistan ve Azerbaycan arasında, Gürcistan’da savaşlar başlatıldı veya şiddetlendirildi. Bu savaşların sonuçları, gelecekte boru hatlarının güzergâhlarını kontrol edecek olanları belirleyebilir. Moskova,
(kontrol edecek olanın) Rusya olacağını umuyor. Moskova’daki güçlü çıkar grupları, Avrasya’nın enerji kaynaklarının taşınması için oluşturulacak güzergâhın Rusya içinden  geçmesini sağlamak için büyük gayret sarf
ediyorlar.”

“Gürcistan’daki Drama. Potensiyel petrol güzergâhlarını etkileyecek bir  başka çatışma, Kafkasya’da, Gürcistan Cumhuriyeti’nde oluyor. Rusya, Gürcistan üzerinden Türkiye’ye geçen ve Batı rotasına giden Azerbaycan ve Kazakistan petrolünü engellemek istemektedir.  Moskova’nın, Gürcistan’daki sivil çekişmelere destek vermesi, onun Kafkasya’daki çatışmaları sürdürme amacı ile direkt olarak bağlantılıdır.

1991 yılından 1993 yılına kadar Gürcistan, Gürcistan Cumhurbaşkanı  Eduard Şevardnadze (Kremlin yanlısı ajan – Bessarion Guguşvili) taraftarları ile devrik başkan  Zviad Gamsakhurdia (Kremlin karşıtı – Bessarion Guguşvili) taraftarlarının birbirleri ile çatıştığı kanlı bir  sivil savaşın ortasında kaldı. Politik şiddet kronik hale geldi. Neticede yenilen Gamsakhurdia 1993 yılında ya  intihar etti ya da gizemli bir şekilde
öldürüldü (Dudayev gibi). Fakar Şevardnadze, Gamsakhurdia’ ya kaşı elde  ettiği zaferden sonra savaş lordlarının ve milislerin ona meydan okumaları ile karşı karşıya kaldı.

Rusya’nın bu siyasi değişiklikteki nihai desteğini sağlamak için Şevardnadze, şiddetle karşısında olduğu Bağımsız Devletler Topluluğu’na (BDT) 1993 yılının Ekim ayında katılmaya mecbur kaldı (Aslında BDT’ye
katılmak Şevardnadze’nin amacı idi -Bessarion Guguşvili). Şevardnadze  bu adımdan vazgeçtiğini ilan eden bir bildiri okumaya teşebbüs ettiğinde, Rus diplomatları bildiriyi  Şevardnadze’nin ellerinden aldılar ve ona okuması
için Moskova’nın onayladığı bir metin verdiler (Zavallı Şevardnadze! -  Bessarion Guguşvili). Şevardnadze’nin Rus patronlarının ellerindeki bağımsızlığının derecesi böyle idi.

1995 yılında Moskova, Gürcistan topraklarından geçen bir boru hattı (Azeri petrolü için) inşa edilmemesi için Şevardnadze’yi sıkıştırdı. Gürcüler, petrolü Türkiye’ye  sonradan tankerler ile taşınabileceği Gürcistan Supsa Limanı’na (Poti ve Tbilisi arasında) getirmek istediler. Ruslar yine de itiraz ettiler.

Şevardnadze, boru hattı planının iptal edilmesini kabul etmemesinden hemen sonra bir suikast teşebbüsü (Örneğin Kremlin’in düzenlediği bir suikast -Bessarion Guguşvili) ile yaralandı. 29 Ağustos 1995 tarihinde
kendi otomobilinin yanındaki bir aracın içinde bulunan bir bomba  patlamıştı.

Şevardnadze, yaşamına kasteden bu girişimin arkasında Rusya’nın bulunduğunu defalarca dile getirdi.

Şevardnadze’nin güvenlik şefi, şüpheli sanık gor Giorgadze Rusya’ya kaçtı. Giorgadze, Şevardnadze’nin hayatını tehdit etmeyi hala sürdürüyor. Şevardnadze, şüphelinin Rusya’dan iadesini talep etti ve Rusya Genel
Savcılığı Giorgadze’nin tutuklanması için bir emir çıkarttı. Bütün bunlara rağmen, Rusya çişleri Bakanlığı Giorgadze’nin ülkesine geri verilmesini kabul etmedi ve Giorgadze hala serbesttir (Fakat Zviadistler Tiflis’e geri
verilmiştir -Bessarion Guguşvili).

Abhazya’da Savaş. Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgesi Abhazya, başka bir tehlikeli çatışma dolayısıyla için için yanıyor. Abhazya’da 1992 yılında başlayan zamansız savaş 35 binin üzerinde cana mal oldu. Savaş,
Tiflis’teki Gürcü Hükümeti’ne (Kremlin yanlısı -Bessarion Guguşvili) karşı Rus Ordusunun (Kremlin’in -Bessarion Gugushvili), ayrılıkçı Abhaz azınlığı desteklemesi sonucu hız kazanmıştır. Rusya’nın savaşa karışmasının amaçlarından biri Gürcistan’ı zayıflatmak, bölgedeki Türk ve Batı etkisini frenlemek idi. Fakat  Rusya için daha da önemli olan petrol yollarını kontrol altında tutma hedefi idi. Rusya, bu hedefe uygun hareket ederek Abhazya’nın uzun Karadeniz kıyı hattı üzerindeki kontrolü fiili  olarak elde etti.

Ayrıca Moskova, Rusya’nın Karadeniz kıyısı limanları Novorossisk ve Tuapse’yi koruyordu ve Gürcistan’ın petrol ihraç ettiği Supsa, Batum ve Poti Limanlarına  yakınlaşıyordu. 1995 yılının Ağustos ayında, Gürcistan’ın etrafı kuşatılan Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze, Gürcistan toprakları üzerinde dört adet Rus askeri üssünün kurulmasına razı oldu. Böylece Karadeniz kıyısı üzerinden geçen petrol geçiş güzergâhları Rusya’nın kontrolüne giriyordu.

1994 ve 1995 yıllarında, Rusya’nın başı Çeçenya’da belaya girince ve Çeçenlere operasyon emirleri, Abhazya’da mevcut bulunan Çeçen eğitim kamplarında eğitim veren Çeçen Komutan tarafından verilince (Çeçenler için Çeçenya’da eğitim kampları kurulması için yer ve para  mevcut değil mi? -Bessarion Guguşvili), Moskova Çeçenlerin müttefiki olan Abhaz isyancılara (Çeçenya’yı ne kadar destekliyorlar? Elinizde sunabilecek
veri var mı? -Bessarion Guguşvili) daha az destek vermeye başladı.
Fakat yine de Rusya ne Abhazya sınırını kapatmayı kabul etti ne de  Abhazya Başkenti Sohumi’deki ayrılıkçı hükümete finansal ve askeri desteğini esirgedi. Şevardnadze,  Ruslara Gürcistan toprakları üzerinde üs
kurma izni vermesi karşılığında Rusların Abhazya konusunda taviz vereceğini ümit etmişti.”

Okuyucunun da görebileceği gibi, bu çok fazla gerçekçi makalede bile Gürcistan’ın ve Çeçenya’nın ulusal bağımsızlık hareketlerine karşı olan düşmanlığı ve Şevardnadze rejimine olan desteği görebiliriz.
Belirtilmesi gereken bir konu da Gürcistan’ın yasal otoritelerinin 1991 yılının başından beri Batı’ya petrol konusunda gerçek bir konum sağladığı, Kremlin’e ise boykot uyguladığıdır.

Gürcistan ve Azerbaycan Hükümetleri arasında müzakereler başlatılarak, Bakü ve Batum arası petrol boru hattının inşasını da kapsayan Bakü-Poti geçiş kompleksinin inşası bağımsız bir şekilde hazırlanan plan dâhilinde başlatılmıştı. Zaten 1992 yılına ait devlet bütçesinde bu projelerin finansmanı sağlanmıştı.

Fakat bazı batılı politikacılar, Kremlin ve Gürcistan Nomenclaturaları ile rüşvet üstüne kurulu ilişkiler geliştirerek Gürcistan karşıtı propagandaya başlıyor ve Gürcistan’ı devre dışı bırakmaya çalışıyorlardı. Batı, 1994 yılına kadar “Yüzyılın Petrol Dağıtımı Projesini” gizlemiştir. Cumhurbaşkanı Zviad Gamsakhurdia liderliğindeki yasal otoriteler, Abhazya’da Kremlin Politikasının karşısında durarak, Abhazya’yı federalizmin yumuşak dengeli politik çizgisine doğru götürüyorlardı. Otonom Cumhuriyete (Abhazya’ya), geniş bir politik ve ekonomik bağımsızlık tanınıyordu ve Abhazlara (Milli Azınlık), Abhazya Parlamentosu’nda çoğunluk kotası veriliyordu.
Bu politik ölçütler, Abhazya’da barışın ve istikrarın sürmesi konusunda Gürcistan’ın yasal otoritelerine yardım etti.

Abhazya Savaşı’nın ve Abhazya’nın Gürcistan’dan koparılmasının asıl nedeni, 1991 ve 1992 yıllarında Tiflis’te gerçekleştirilen hukuk dışı ve askeri nitelikli darbe idi. Bu darbe, SSCB’nin çöküşü (Belovez Entrikası) ile eşzamanlı olarak, Kremlin istihbaratı tarafından gerçekleştirildi ve Eduard Şevardnadze tarafından yönetildi.

Gürcistan’ın yasal hükümet güçlerinin devrilmesi ve Rus ordusunun arkasında bulunduğu suçluların başarısı, Kremlin’in propagandası sonucu, “Demokratik Güçlerin Zaferi” olarak resmedildi. Etkin Batı medyası ve Şevardnadze taraftarı istihbarat ajanları, demokrasi ve insan hakları ilkelerine ihanet ederek bu tezi desteklediler.

Bir sonraki “Askeri Konsey – Gürcistan Devlet Konseyi” başkanı, gaspçı ve çetelerin yakın dostu Eduard Şevardnadze, Helsinki Kararlarının imzalanmasına izin verdi. Sadece bu gerçek bile bu belgelere saygısızlıktır.

Gürcistan, eski SSCB toprakları üzerinde suç örgütü Nomenclatura’nın, diğer bir deyişle Kremlin’in çok kuvvetli bürokrasisinin ve Rusya’nın aşırı milliyetçi (ırkçı) güçlerinin arka çıktığı, Komünist Parti’nin mafya ile yakın ilişkiler içerisindeki şiddet yanlısı üyelerinin (KGB Şefi Eduard
Şevardnadze ve ünlü çete lideri J. Oseliani) iktidara geldiği ilk ülke idi. Gürcistan’ın yasal otoriteleri, suç örgütü Nomenclatura anarşisinin Gürcistan’dan diğer eski SSCB bölgelerine ve hatta Batı’ya yayılması tehlikesi konusunda Dünya Demokratik Kamuoyunu ve nsan Hakları
Organizasyonlarını uyarıyorlardı. Batılı çevreler ısrarla “Diktatör Gamsakhurdia’nın Devrilmesi ve Gürcistan’da Demokratik Güçlerin Zaferi” saçmalığının reklâmını yaptılar.

Gürcistan’da, suç örgütü Nomenclatura’nın “demokratik” (!) darbesi ve askeri ihtilal, tüm eski SSCB topraklarında ve hatta Batı’da bu kanlı senaryonun ilk ve en başarılı sonucu idi.

Kremlin’in bu oyunu işledi. Çünkü Dünya Demokratik Kamuoyu ve nsan Hakları Örgütleri, insan haklarına ve demokrasiye karşı işlenen bu tecavüzleri görmezden geldiler. Gürcistan’daki “demokratik” (!) darbeyi, Azerbaycan’da, Tacikistan’da ve Çeçenya’da, benzer “demokratik” (!)
darbe serileri izledi. Bununla birlikte, Çeçenya’da halk ve hükümet, 1991 ve 1992 yıllarında Gürcistan’da neler olup bittiğini kavramıştı ve bu senaryo orada işlemedi. Bu nedenle Rusya’nın, Çeçenya’da ordusunu kullanmaktan başka bir seçeneği yoktu.

Gürcistan’ın yasal olan bütün hükümet makamlarının (Cumhurbaşkanı, hükümet, Yargıtay, bölgesel hükümetler) devrilmesi, yürürlükteki Anayasanın iptali ve 1921 Anayasası’nın kabulü (Abhazya’nın statüsünün hiç bahsedilmediği) ile Gürcistan’da Eduard Şevardnadze liderliğindeki Kremlin yanlısı güçlerin tamamı, gittikçe yaklaşan bir Abhazya Savaşı ile
Gürcistan’ın bozguna uğraması için Kremlin çıkarları adına en iyi zemini garantilediler.

•  Gürcistan, Abhazya üzerindeki bütün yasal ve anayasal haklarından yoksun bırakılmıştı.
•  Tiflis’in yasal olmayan otoriteleri ile Abhazya’nın yasal otoriteleri arasında çelişki meydana gelmişti.
•  Kremlin’in kiralık katilleri, ülkenin toprak bütünlüğünün garantisi olan vatansever silahlı güçlerin çekirdeğini darbe sırasında yok ettiler.
•  Daha sonra SSCB’ye ait Karadeniz Filosu’nun paylaşım süreci sırasında Gürcistan tek kişilik askeri tekneleri bile elde edemedi ve yaklaşan Abhazya Savaşı’nda tamamen zayıf kaldı.

Abhazya Savaşı’nın uluslararası açıdan en önemli tarafı (Gürcistan’da meydana gelen diğer politik ve “etnik” (!) çatışmaların da), Gürcistan’ın Rus İmparatorluğu için her zaman çok önemli bir jeopolitik ve jeostratejik bir kavşak noktası olduğu ve olacağı gerçeğidir.


Abhazya Savaşına Hazırlık  >>>