|
|
................... |
|
................... |
ABD`NİN GÜNEY
KAFKASYA POLİTİKASI -2 |
Rovshan Mammadov
Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararasi İlişkiler
Anabilim Dali |
|
|
................... |
|
................... |
ABD`NİN BÖLGEDEKİ PETROL POLİTİKASI
A. Hazarın Statüsüne Yönelik ABD Politikası
1991 Yılında Sovyetler birliğinin resmen dağılmasının ardından
Rus ve Fars olmayan üç yeni Türk Cumhuriyeti bağımsızlığını
ilan etti. Bununla da Hazar’ın kıyısındaki devletlerin sayısı
ikiden beşe yükseldi. Ama Hazar Denizinin petrol ve doğal
gazla zengin olması onun hukuki statüsünün çözülmesinde büyük
bir engel olmuştur.
Uzmanlar günümüzde Hazar havzasının 275 trilyon metreküp doğal
gaz ve
150 milyar varil petrol içerisinde olduğunu söylemektedirler.
Bu yüzden Hazar Deniz’i büyük ülkelerin çekişme odağı
olmuştur. Onlar Hazar’ın göl mü yoksa deniz mi sorusuna cevap
arıyorlar. Hazar’la ilgili ilk anlaşma 10 Şubat 1828 yılında
Çar Rusya’sıyla İran arasında imzalanmıştır. Anlaşma tarihe
Türkmençay anlaşması adı altında girmiştir. Bu anlaşma aynı
zamanda Azerbaycan’ı resmen ikiye bölerek İran ve Rusya
egemenliğine sokmuştur. Anlaşmanın 4. maddesine göre Hazarda
askeri birlik bulundurma yalnız Rusya’ya aittir. Ama Çarlık
Rusya’sının ardından kurulan Rus-Bolşevik hükümeti 26 Şubat
1921’de İran’la Hazar Deniziyle ilgili yeni bir anlaşma
imzalamıştır. Anlaşma gereğince tüm Sovyet ve İran gemileri
Hazar üzerinde serbest dolaşma hakkı kazanmıştır.
Hazar üzerinde imzalanmış anlaşmalar bununla sınırlı kalmamış
27 Ağustos
1935 yılında imzalanan anlaşmayla seyrüsefer özgürlükler
tekrarlanmış ve 10 millik balıkçılık bölgesi kurulmuş bu
anlaşmanın tekrarı 25 Mart 1940 Yılında yeninden imzalanan bir
anlaşmayla devam etmiştir. (75)
Sovyetlerin dağılmasıyla Rusya Hazar’ın uluslararası göl
olarak nitelendirmiş ve gölün statüsünü kıyıdaş ülkelerin
kendisinin kararlaştırmasını ireli sürmüştür. Böylece Hazar
bir göl mü ve ya deniz mi tartışmaları ortaya çıkmıştır. Eğer
Hazar deniz olarak kabul edilirse o zaman 1982 yılında kabul
edilmiş BM deniz Hukuku sözleşmesine göre her kıyıdaş devletin
kara suları kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesinin
olması gerekmektedir. (76)
Hazar’ın doğal kaynaklarının büyük kısmı Azerbaycan’la
Kazakistan sınırında bulunmaktadır. Bu yüzden her iki ülkenin
kendi ekonomilerini yeniden inşa etmeyi ve içerideki istikrarı
sağlamak için yatırıma ihtiyaçları vardır. İran’ın da kendi
sınırlarına yakın yerlerde büyük rezervlere sahip olduğu
söyleniyor ama bunlar Hazarın derin kısmındadır ve bunları
çıkarmak şimdilik çok pahalı ve zor. Yukarıda söylediğimiz
gibi Hazar deniz statüsü alırsa bundan en karlı çıkacak ülke
Azerbaycan olacaktır. Rusya’ysa önceleri ireli sürdüğü
iddiaları kendisine destek bulamayınca sonradan Hazar’ın deniz
olarak kabul edilmesini ve tüm gelirlerin toplanarak kıyıdaş
ülkeler arasında beraberce paylaşılmasını savunmuştur. (77)
İran’sa Hazar’ın 12 mil prensibini savunmaktadır. İran’dan
farklı olarak Rusya 1998 yılında Hazar’la ilgili tutumunu
değiştirmiş ve deniz tabanının eşit uzaklık ilkesine göre
bölünmesini ve su kitlesinin ortak kullanılmasını önermiştir.
Hazar’ın deniz olduğunu savunan Azerbaycan’sa bölgede Rusya ve
İran’ın çabalarının karşısını alma rolünü üstlenmiş ve
Rusya’nın önerdiği 45 millik kara su önerisini reddetmiştir.
Çünkü Azerbaycan’ın doğal kaynakları bu 45 millik arazinin
içerisindedir. Azerbaycan Hazar’a 1982 Yılında kabul edilmiş
BM DHS’nin uygulanmasını istemektedir. Kazakistan’da Hazar’ın
statüsü konusunda Azerbaycan’ın bu tezini savunmaktadır.
Kazakistan 1997 yılında Hazar Denizi statüsüyle ilgili yeni
bir öneri verdi. Bu öneriye göre Hazar’ın yüzeyi deniz
olabilir ancak tabanı göl yatağıdır. Bu öneriye ilk tepki
Rusya’dan geldi. Hazar’ın statüsü konusunda görüşlerinin ne
olduğu belli olmayan ülkeyse Türkmenistan’dır. İlk önceleri
Hazar’ın statüsüyle ilgili Azerbaycan ve Kazakistan’ın tezini
savunan Türkmenistan sonralar bu tutumunda vazgeçmiş, Rusya ve
İran’ın ileri sürdüğü tezleri savunmuştur. Ama Türkmenistan bu
tutumuna da sadık olmamıştır. Türkmenbaşı Rusya ve İran’ın
önerdiği 45 millik bölünme tezine olumlu yaklaşmış ve sonralar
bu düşüncesinden de vazgeçmiştir. Türkmenistan’ın
Azerbaycan’la anlaşamadığı diğer bir konuysa Hazar’da bulunan
petrol yataklarının statüsüyle ilgilidir. Bu yataklar
içerisinde en çok tartışma yaratan yataksa Kepez yatağıdır. Bu
yatak 1959 yılında Azerbaycanlı jeofizikçiler tarafından
bulunmuştur. (78)
Azerbaycan’ın bu yatağı işletmesi 1988 yılından başlamıştır.
1997 yılında Türkmenistan bakanlar kurulu Hazar’ın
Türkmenistan’a ait yataklarının işletilmesi hakkında
uluslararası ihale açtı. Bu ihaleye Kepez yatağının da
katılması ve
Türkmenistan’ın bu yatağın kendisine ait olduğunu iddia etmesi
taraflar arasında anlaşmazlığa neden oldu.
İran da Hazar’ın statüsü konusunda Rusya ve Türkmenistan’ın
tezini savunmaktadır. 1998 yılında Rusya ve Kazakistan’ın
Hazar’ın kuzeyini beraberce işletilmesi yolunda anlaşma
imzalaması İran’ın büyük tepkisine neden olmuştur. Bu
anlaşmaya karşı İran ve Türkmenistan çok sert tepki
göstermişler. Bundan sonra İran’la Rusya arasında tek
anlaşılan konu Hazar’ın dibinden boru hatlarının çekilmesine
karşı ittifak oluşturmak olmuştur. İran aynı zamanda hiçbir
kıyıdaş devletin olumlu bakmadığı bir tezi günümüze kadar da
savunmaktadır. Bu teze göre Hazar 5 devlet arasında yüzde 20
oranla beraberce bölünmelidir İran ve Rusya’nın asıl
amaçlarının Amerika’nın petrol şirketleri vasıtasıyla bölgede
güçlenmesinin engellemede ve bu bölgeyi kendi nüfuz alanında
tutmaktan başka bir şey değildir. Hiçbir siyasi yolla bu
amacına ulaşamayan İran bölgede kendi etkinliğini göstermek
amacıyla askeri hava güçlerinden yararlanmaya çalışmıştır.
2001
yılının Temmuz ayında İran savaş uçakları Azerbaycan’ın hava
sınırını bozmuş, birkaç gün buna devam etmişlerdir. Bu olay
tüm komşu devletler hatta İran’ın müttefiki sayılan Rusya
tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Amerikan şirketlerinin
güvenliğini sağlamak için Amerika ve Türkiye tarafından İran’a
sert tepkiler gelmiştir. Türkiye daha ileri giderek İran’a
sert tepkisi dışında kendi savaş gösteri uçaklarını Bakü’ye
getirerek bir gösteride bulundu. İran’ın bu tutumuna karşı
İran’da yaşayan Azerbaycan Türkleri Aliyev’e bir mektup
yazarak ülkelerinin yapmış olduğu bu harekette Azerbaycan’ın
yanında olduklarını belirtmişler. Ama İran verilen tepkileri
önemsiz saymış ve hareketlerine devam etmiştir. Olayların bu
tür gelişiminin
ardından ABD ikinci kez İran’a bu tür hareketlerine son
vermesi için bir uyarıda
bulunmuştur. İran’ın bu tutumundan sonra Rusya İran’la olan
ortak hareket etme düşüncesinden vazgeçmiş ve Putin Hazar’ın
statüsüyle ilgili İran’ın istekleri bizim genel isteklerimiz
dışındadır açıklamasını yapmıştır. (79)
ABD bölgeden uzaklığına rağmen bu bölgede etkili olmaya
çalışmıştır. ABD`nin bölgedeki enerji sorununa yönelik
politikası uzun vadeli ekonomik, stratejik hedefler üzerine
kurulmuştur. Hazar’ın statüsü konusunda ABD bölge
devletlerinden her zaman Azerbaycan’ın arkasında
olmuştur.Çünkü Hazar’ın sektörel olarak Azerbaycan’ın istediği
tarzda bölünmesi ABD’nin bölgedeki çıkarlarıyla uzlaşmaktadır.
Hazar`ın statüsü tartışmasında ABD, başlangıçta bu sorunu
kıyıdaş devletlerin karar vereceği bir konu olduğunu
belirttiyse de, zaman içerisinde bu tutumunu değiştirdi.
Bunda, RF`nin 12 Kasım 1996`da yaptığı teklif etkili olmuştur.
Her bir ülke için 45 millik münhasır off-shore ekonomik
tanınmasını ortaya atan RF ayrıca, 45 millik limitin
ötesindeki rezervler üzerinde ulusal yetkiyi tek tek ülke
temelinde tartışmaya istekli olduğunu; diğer bütün rezervlerin
kıyıdaş devletlerin şirketleri aracılığıyla “ortak mülkiyet”
altında olabileceğini açıklamıştı. ABD, bu teklife cevabını
BDT Özel Büyükelçisi James Collins`in Aliyev`e gönderdiği ABD`nin
“Hazar Denizi`nin sektörlere bölünmesi fikrini savunduğu”
mesajıyla
verdi. (80) Böylece, 1994`te bölgeyi ilgi alanı ilan eden ABD,
bölgede RF`nin ve İran`ın
etkinliğini arttıracak ortak sahiplik yaklaşımına karşı
olduğunu açıkladı
Resmi Washington Azerbaycan’a en büyük desteğini Rusya’nın
ileri sürdüğü
45 millik anlaşma planını geri çevirdikten sonra vermiştir.
ABD’nin Azerbaycan’a verdiği ikinci en büyük destek İran
uçaklarının Azerbaycan Hava Sınırlarını ihlal ettikten sonra
olmuştur. Böylece ABD bu bölgede ona yardımcı olabilme gücüne
sahip Türkiye’yi de yanına alarak bu bölgede İran ve Rusya’nın
etkisini azaltmaya çalışmıştır. (81) ABD’nin bölgedeki hedefleri
ve Azerbaycan’ın hedefleri arasında paralelliğin varlığı,
Azerbaycan için önemli bir avantaj olmuştur. ABD’nin bu
bölgede yayılma politikasını eski Amerikan yöneticilerinden
biri H.Kissenger’in diliyle söylesek daha iyi olur. “Bizim
hedeflerimiz her şeyden önce sağlam bir dış politika ile uzun
vadeli çıkarlarımızı desteklemektir. Bu politika ne kadar çok
bizim ve başkalarının çıkarlarını realist bir tarzda
değerlendirilmesi üzerine dayanırsa, dünyadaki rolümüz de o
kadar etkili olur. Dünya ile ilgilenmemizin nedeni
yükümlülüklerimizin olması değil, dünya ile ilgilenmemizden
dolayı yükümlülüklerimiz vardır. Çıkarımız yükümlülüklerimize
şekil vermiştir.
Yükümlülüklerimiz çıkarlarımıza değil.
B. ABD’nin Bölgedeki Petrol Boru Hatları Politikası
ABD için Hazar havzası, petrol temin etme seçeneklerini
çoğaltmak ve Barsa Körfezi`ne bağımlılıktan kurtulmak :
kısaca, Clinton`un sözleriyle “ülkelerin enerji ürünleri
donanımını çeşitli yollardan sağlamak” açısından önemlidir. (82)
Dolayısıyla ABD, bölgedeki enerji kaynaklarının
çıkartılmasında ve taşınmasında belirleyici olmak
istemektedir. Ayrıca, bölgedeki enerji kaynaklarını
uluslararası pazarlara ulaştıracak boru hatlarının bölgede
ekonomi, stratejik etkinlik kurmanın önemli bir aracı olması,
ABD için bu hatların hangi ülkelerden geçeceği sorununun
önemini arttırmaktaydı. Bu nedenle ABD, bölgedeki iki temel
rakibi; İran ve RF`yi eleyerek enerji kaynaklarının üretimini
ve ulaşımını kontrol etmeyi hedeflemektedir.
Bu bağlamda , ABD
“serseri devlet” olarak algıladığı İran`ı enerji konusunda
devre dışı bırakmak için 1995`te İran Dış Petrol Yaptırımları
Yasası ve 1996`da İran –Libya Yaptırım Yasası`nı çıkartarak,
Amerikan petrol şirketlerinin İran`ı içeren herhangi bir
projeye katılmalarını yasakladı. Ayrıca, bölgenin RF`den
bağısızlaşmasını isteyen ABD, bu amaçla “çok sayıda boru
hatları” politikasını izledi. Bölgede petrolünün birden fazla
hatla taşınmasıyla Rus tekelinin kırılmasını hedefleyen ABD,
erken üretim petrolü için Bakü- Novorossiysk`in yanı sıra
Bakü-Supsa`yı ikinci hat olarak
benimsedi. Ayrıca ABD`nin ana ihraç boru hattında RF ve İran`ı
devre dışı bırakmak istemesi, ABD için bölgede Türkiye`nin
önemini arttırıyordu. Bu nedenle, ABD Güney Kafkasya`ya
yerleşmek ve bölgede etkinliğini arttırmak için Türkiye`nin
işbirliğine ihtiyaç duydu. Dolayısıyla, bölgeye yönelik
politikasını kısa vadeli şirket
karları üzerine kurmayan ABD, diğer alternatif güzergahlara
göre daha uzun olan
Bakü-Tiflis-Ceyhan hattını desteklemiştir. (83)
Hazar bölgesindeki anlaşmalardan büyük pay sahibi olan ABD bu
kaynakların dünya pazarına çıkartılması için kendine en uygun
olan taşıma yoluna ihtiyacı vardı. Bu yol öyle bi yol
olmalıydı ki Azerbaycan`la komşu olan Rusya`nın etkisinde çok
az bulunsun veya hiç bulunmasın. Ama Güney ve Kuzey Kafkasya`daki
etnik çatışmalar bu projenin coğrafi yolunun nerden geçeceğini
net olarak ortaya koymamıştır. Kuzeydeki Çeçen-Rus savaşı
nedeniyle Güney`den geçmesi ve İran Körfezine çıkarılması
planlanan boru hattı projesi ABD`nin İran`la olan soğuk
ilişkileri nedeniyle ertelenmiştir. Diğer bir yol olan
Ermenistan üzerinden Türkiye`ye ulaştırılması öngörülen
projeyse Azerbaycan tarafından kabul edilmedi.
Böyle bir
durumda Azerbaycan ve Türkiye arkalarına ABD desteğini de
alarak taşınması gereken bu petrolün Gürcistan üzerinden
geçmekle Türkiye limanlarına ulaşmasını öneren
Bakü-Tiflis-Ceyhan projesini Konsorsiuma katılan şirketlere
önerdiler. Bu projeye ilk sert tepki Rusya`dan geldi. Rusya bu
projenin oluşmasına ihtiyaç olmadığını ve taşınacak petrolün
Bakü-Novorossiysk hattıyla taşınmasını önerdi. Ama bu ABD
başta olmakla Türkiye ve Azerbaycan tarafından kabul edilmedi.
BTC hattının uzun ve pahalı olması nedeniyle bazı şirketler
tarafından da olumlu karşılanmadı. Hattın toplam maliyetiyse
4,8 milyar dolardır. Hattın uzunluğu km. dir bunun 1037km.
Türkiye`nin , 468 km. Azerbaycan`ın 225 km. Gürcistan`ın
arazisinden geçiyor. Hattın ilk ortaya çıkma projesi 1992
yılında olmuştur. Bu hat yalnızca Azerbaycan petrollerini
değil gelecekte Kazakistan petrolünü de taşımak gücüne
sahiptir. Hat başlangıcını Bakünün Sangaçal terminalinden
götürüyor ve
Gürcistan üzerinden geçerek Ceyhan limanında son buluyor. Ama
bu hattın oluşması o kadar da kolay olmamıştır.
Çünkü BTC
hattı Hazar kaynaklarını dünya pazarlarına taşıyacak tek proje
olmayacak. Bu hattın ardında yeni projelerin de oluşması
ortaya çıkmış ve Bakü –Tiflis –Erzurum doğal gaz boru hattı
projesi de hayata geçirilmiştir. Tüm bunlarsa Kafkasya ve Orta
Asya`da Sovyetler`in çöküşünün ardından ortaya çıkmış
Rusya-Türkiye rekabetini hızlandırmaktadır. Rusya bu bölgedeki
doğal kaynakların Türkiye vasıtasıyla dünya pazarlarına
çıkarılmasına izin vermemeye çalışıyor bu işde Rusya`nın
aldığı en büyük destek AB üyelerindendir. AB üyesi ülkelerin
Rusya`ya verdiği bu desteğin esas nedeni gelecekte kendi
ülkelerinin enerji kaynaklarının Türkiye’nin elinde
bulunmasından korkmalarıdır. Türkiye ise ABD`nin de bu yönde
desteğini arkasına alarak BTC ve diğer hatların kendi
toprakları üzerinden geçmesine çaba gösteriyordu.Çünkü bu
hatları kendi ülkesinden geçirmekle Türkiye ilk olarak kendi
petrol ve doğal gaz ihtiyaçlarını giderecekti. Hatların
Türkiye`den geçmesinin diğer önemiyse Türkiye`nin Ortadoğu,
Avrupa ve Kafkaslarda bir enerji hatlarını bulunduran ülke
konumuna gelmesidir.
19 Ekim 2000`de Türkiye`de BTC boru hattı nihaiyi anlaşması
imzalandı.2004`te faaliyete girmesi planlanan boru hattı
projesi , finansman giderleri ve içini dolduracak ham petrol
hariç, 2,4 milyara mal olmuştur. Bu hattın onaylanmasını
istemeyen ülkeler yalnızca İran ve Rusya değil aynı zamanda
Ermenistan ve ABD`deki Ermeni lobisidir. ABD`deki Ermeni
lobisi daha ireli giderek bu hattın Gürcistan`dan geçmesini
önlemeye ve hattın Ermenistan`dan geçmesini sağlamak amacıyla
ABD yönetimine baskılarını artırmış ve çeşitli medya ve
basınlarda bu hatla ilgili yalan haberler yaymıştır. The NEW
York Times gazetesinde 11 Ekim 1998 tarihinde yazılmış bir
makalede Amerika`nın BTC boru
hattı projesinden vaz geçtiği ve ana petrollerin Bakü-Supsa
boru hattından taşınacağına ilişkin bir haber yayımlamıştır.
Bunun ardından Başkan Bill Clinton`un Hazar havzası enerji
politikaları özel danışmanı Richard Morningstar AİOC`un Bakü
Supsa hattını tercih etmesini söz konusu olmadığını ve BTC`den
başka alternatif hattın olmadığını ifade etmiştir.
Hazar denizinde bulunan Şahdeniz yatağının işletilmesi
hakkında anlaşma imzalandıktan sonra bu yatakta büyük ölçüde
doğal gazın olması ortaya çıkmıştır. Azerbaycan`da ilk kez
böyle bir doğal gaz yatağının bulunması ve bulunan doğal gazın
dünya piyasalarına çıkarılması için boru hattının olmaması
yeni bir boru hattı projesinin ortaya çıkmasına neden oldu.
İlkin belirlemelere göre Şahdeniz yatağında
700 milyar metreküp gaz bulunmaktadır. Komşusunda bu kadar
doğal gazın bulunduğunu gören Türkiye diğer ülkelerden aldığı
bazı doğal gaz anlaşmalarını askıya alarak onlardan daha ucuza
mal olacak Azerbaycan gazını almak için Azerbaycan`la bir
anlaşmaya vardı. Bu anlaşmaya göre Şahdeniz yatağındaki gaz
Bakü-Tiflis-Erzurum hattıyla Türkiye’ye taşınacaktır. Aynı
zamanda Türkiye`nin ihtiyaçları dışında kalan gazın da
Yunanistan`a bu hat vasıtasıyla ulaştırılması da
kararlaştırıldı. Bu projeye en büyük destek ABD ve
Gürcistan`dan geldi. 2001 yılının Mart ayında Azerbaycan
Başkan`ı H.Aliyev`in Türkiye`yi ziyareti sırasında Ankara`da
Azerbaycan ve Türkiye arasında doğalgaz ihracatına ilişkin bir
anlaşma imzalandı. Anlaşma gereğince 2004 yılından itibaren
Türkiye`ye Şahdeniz yatağından çıkarılacak 2 milyar metreküp
halinde, 2005`te 3 milyar metreküp 2006
`da 5 milyar metreküp ve 2007-2008 yıllarında 6,6 milyar
metreküp olmak üzere
toplam 5 yıl içerisinde 23, 2 milyar metreküp doğalgaz ihracı
planlaştırılmıştır.
BTC boru hattının maliyeti 4 milyar dolardır.. Boru hattına
ilk petrol
25.05.2005 tarihinde yüklenmiştir. Ve Ceyhan limanına
28.05.2006`da ulaşmıştır. Bu güne kadar BTC boru hattından 13
milyon tondan çok petrol taşınmıştır.
BTC boru hattındaki yüzdeler:
BP-İngiltere,
SOCAR-Azerbaycan, UNOCAL-ABD, STATOİL-Norveç, TPAO-Türkiye,
ENİ-İtalya, TFE (Total) Fransa, İTOCHU-Japonya,
İNPEX-Japonya,
CONOCO-PHİLİPS-ABD,
AMERADA HESS-ABD
Azeri-Çırag-Güneşli platformundaki yüzdeler:
BP-İngiltere,
SOCAR-Azerbaycan, CHEVRON-ABD, STATOİL-Norveç, TPAO-Türkiye,
EXXON MOBİL-ABD,
DEVON ENERGU-ABD,
İTOCHU-Japonya,
İNPEX-Japonya,
DELTA HESS-Sudii Arabistan, ABD
Bu güne kadar AÇG`dan 74 mln ton petrol ve 16 milyar
metreküpten çok gaz çıkarılmıştır. 2010 yılı için AÇG`dan 58
milyon ton petrol ve 15 milyar metreküp gaz çıkartılması
planlaştırılıyor.
Bakü-Tiflis-Erzurum gaz boru hattı Azerbaycan gazını yine
Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupaya çıkaracak. Bu boru
hattı Şahdeniz`den alınacak qazın ihracı için yapılmıştır.
Hattın uzunluğu 970 kilometredir. Yıllık verimliliği 30 milyar
metreküp gazdır. Boru hattı 2004 yılında yapılmaya başlamış ve
2006 sonunda inşası
bitmiştir. Bu boru hattıyla 15 yıl içinde Türkiye`ye 91 milyar
metreküp gaz verilmesi planlaştırılıyor. Bu boru hattıyla
Güney Avrupa ülkelerine de gaz ihracı planlaştırılıyor.
Kazakistan da bu boru hattıyla kendi gazını ihraç etmek
düşüncesindedir. 13.03.2007 tarihinde ilk gaz bu boru hattına
vurulmuştur.
Şahdeniz dünyanın en çok gaz rezervlerinden biridir. Arazisi
859,8 km2`dir. Bu layihanı gerçekleştirmek için 4,5 milyar
dolar harçlanmıştır. Bu güne kadar Şahdenizden 280 milyon
metreküp gaz ihraç edilmiştir.
Şahdeniz yatağındaki yüzdeler:
BP-İngiltere, STATOİL-Norveç, SOCAR-Azerbaycan,
LUKAGİP-
Rusya, İtalya, NİCO-İran,
TFE(TOTAL)-Fransa,
TPAO-Türkiye (84)
1 Bölüm
>>>
2
Bölüm >>>
3
Bölüm >>>
BÖLÜM DİPNOTLARI:
75) M.P. Croissant, C.M, Croissant., “Hazar Denizi Statüsü
Sorunu: İçeriği ve yansımaları”, TİKA Yayınları, Avrasya
Etütleri, C.3, S.4, Kış 1997,s.27-28
76) S. Çolakoğlu, “ Uluslar arası Hukukta Hazar’ın Statüsü
Sorunu”, A.Ü. SBF Dergisi, Ocak- Aralık
1998, C.53, NO-1-4, s. 108
77) M. Eziz, “ Hazar Kendisi Boyda Bir Oyundur”, Zaman
(Azerbaycan), Bakü,
11-12 Ocak
78) Z. Veliyev, “Hazarda Petrol Arayışları”, Kanun Yayım evi,
Bakü, 2003, s. 15
79) 525. Gazete, 3 Ağustos 2001.
80) www.orduworld.compuserve.com/homepages/usazerb/casp.htm
81) H.Kissenger, “Diplomasi”, Türkiye İş Bankası Yayınları,
çev. İbrahim H. Kurt, Ankara, 1998, s.675
82) Aliyev, Dünya Siyasetinde Azerbaycan Petrolü, s. 46
83) Fouskas, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya, s. 40
84) http://socar.az/btc-az.html 20.04.2008 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|