A.ypşaşe
07.02.2006
Maf Sayın Berslan,
Şimdi Uzunyaylalı değilim, ben önce onu belirteyim hemen ama yine
de şu Uzunyaylalı kızların başlık parası uğruna satılması lafınız
garip geldi bana. Ben bugüne kadar Uzunyayla'dan gelin
alabilenlerin övündüğüne tanık oldum hep. Demek ki, başlık
parasıyla Uzunyayla'dan kız almak o kadar da kolay bir şey olmasa
gerek. Ayrıca neden Uzunyayla'dan kimse çıkıp da burada savunma
yapmaya ihtiyaç duymadı, o da garip. Bu durum şeye benzedi; sizin
Çerkesler Osmanlı Saraylarına kızlarını satıyordu diye uluorta
konuşan bizi hiç tanımayan birilerinin sözlerine.
Saygılarımla,
hoşçakalın.
Abreg Julat
10.02.2006
Jebağ; "siz birbirinizi beğenmezseniz başkaları sizi hiç beğenmez"
ve "soyluluk kanda değil ruhtadır" der. Bir tarif yapılmıştır
Kafkasyalılar için "tavren demokrat kalben aristokrat". Hepimiz
biraz aristokratız. Ben değilim diyen varsa bu sitede ne aradığını
merak ederim. Çerkeslerdeki asalet kavramı batı tarzı değildir,
değişkendir. Aile ya da sülalenln tavır ve davranışları ile
nesiller içinde var ya da yok olabilir. Anadolu sürecinde
kronikleşmesi farklı ve saçma yorumların, uygulamaların oluşmasına
sebep olmuştur. "Kızlarını beğenmedikleri sülalere vemeyip
lhpakolara verenlerin cahilane uygulamaları" gibi.
Akın Arslan
10.02.2006
Herkese saygılar.
Sayın Berslan,
Sadece meraktan soruyorum. Uzunyayla'da başlık
parasıyla satılanlara somut bir örnek var mı aklınızda?
Uzunyayla'da doğup büyümüş biri olarak ben hiç rastlamadım ve
duymadım da.
Adige
15.02.2006
Sayın Berslan,
Ne demek ya başlık uğruna satılmak! Bu laflar
Uzunyaylalılara değil bütün Çerkeslere hakarettir. Sadece
birşeyler yazmış olmak için yazmayın.
Uzunyaylalı
15.02.2006
Şimdiye kadar Türkler bile Uzunyaylalılardan sürekli övgü ile
bahsetti. Kimse Çerkes kızlarına böyle ithamlarda bulunmadı.
Aramızdan biri çıkmış kızlarınızı satıyorsunuz diyor! Internet
ortamının verdiği özgürlükle atıp tutun bakalım. Nasıl olsa sizi
tanımıyoruz. Ben bir Çerkes olarak size adetlerimizdeki en büyük
cezayı verdim.
Dışlıyorum sizi. Tanımasam bile.
Herkese saygılar.
Jeştewa
17.02.2006
Değerli Berslan,
Değerli arkadaşlar,
Uzunyayla bu
soy ve asalet olayının çok katı biçimde uygulandığı bir yerdir.
Soy olayı toplumsal ilişkilerde, evliliklerde vs çok etkili
olmuştur, şu zamanlarda hala bunu sürdüren gözeten sülaleler
vardır.
Jeştewa
17.02.2006
Değerli dostlar,
Bu asalet olayını insani değerler açısından düşündüğümüzde doğru
olmadığını, artık terk edilmesi gerektiğne inanıyorum. Bu olay pek
çok olumsuz gelişmelere sebep olmuştur ama biz bu geleneği uzaydan
getirmedik. Herkesin "Kafkasya Kafkasya" diye özlediği, arzuladığı
yerden getirdik. Geçmiştede vardı bunlar ve biz devam ettirdik,
ettirebildik. Bunda da pişmanlık duyacak bir durum yok bence.
Başlık "vase" olayı evet vardı Uzunyayla'da. Ancak alınan para mal
vs neyse artık kıza verilirdi, onun için harcanırdı. Parayla kız
satma olayına gelince; bunu kimse söylemeye yeltenmesin. Bence bu
bilmemezliktir.
Evet Uzunyayla'da bazı sülaleler kölelerini para
karşılığı satmışlardır ama kendi kızlarını ASLA. Bunu kimse
söyleyemez, bunu söyleyen hata eder. Zengin kişiye kız vermek
isteği Kafkasya'da da vardı, bütün Çerkeslerde vardı. Bunun ismi
kız satmak mıdır? Abaza, Hatukay bilmem Kabardey çekişmesi vs.
gelince bu bir güzelikti ve halla öyle. Asla Adigeliğe zarar
verecek bir olay değil bu. Aksine bir ruhu oluşturacak bir
ilişkiydi, yüzlerce Kabardey, Abaza vs. aile birbirinden kız alıp
verdiler. Uzunyayla'da akrabalık ilişkileri çok iyi ve bunu
çarpıtmaya kimsenin hakkı yok. Saygı duyun lütfen.
BİZ
KAFKASYA'DAN NE GETİRDİYSEK ONU YAŞADIK VE YAŞATMAYA ÇALIŞTIK;
OLUMLU VEYA OLUMSUZ.
Lütfen kimse bilmediği konular hakkında
kırıcı yorumlar yapmasın. Uzunyayla'daki Adigelerde KAFKASYA'DAN
geldi, uzaydan değil ama bakıyorum ki, uzaylılar onlar hakında
yorum yapıyor.
Sigusipse
17.02.2006
Değerli Arkadaşlar,
Uzunyayla'ya adım atıp, bir yıl kalan herkes giderken ben
Çerkes'im diye gidiyor. Kim Çerkes, kim değil işte bu soylar ile
belli oluyor. Benden çok daha iyi Çerkesce bilen ve ben Çerkes'im
diyen bir çok farklı milletlerden kişiler vardır. Çerkeslerin
asalet davasını günümüzde halen sürdürmeleri bana göre de son
derece yanlış. Ne yazık ki, bu durum günümüzde zarar vermektedir.
Fakat örnekte de verdiğim gibi gerçekten Çerkes olanı da bilmemiz
açısından soyunu bilmekte faydalıdır.
Saygılarımla.
Kip
Fuat
17.02.2006
Merhaba, sayın Berslan,
Günümüzde artık bir kişiyi suçlarken ya da çok önemli bir iddia da
bulunurken somut örneklerle yola çıkılır. Keza siz bir halkı zan
altında bırakıp, suçluyorsunuz. Asalet olayını kesinlikle
onaylamayan birisiyim, ancak büyüklerimde hala izlerinin
kaldığının farkındayım. Onlara bunun yanlış olduğunu ve sona
erdirilmesi gerektiğini söylemenin de hem geleneklerimiz hem de
büyüklerimizi belli bir zamandan sonra değiştiremeyeceğimiz
gerçeğiyle gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda yeni
nesillere düşüyor iş. ‘’Kim asil’’ konusu ise çok nettir.
İnsanları dil, din, ırk diye ayırmadan seven, saygı duyan,
kimliğini unutmadan, kimliğini yaşatmak için bir şeyler yapmaya
çalışan, gururu, dürüstlüğü elden bırakmamış herkes asildir.
Kızlarını satma olayına gelince. Başta belirttiğim gibi çok çirkin
ve büyük bir iddia. Sizde Çerkes halklarına biraz saygı varsa bunu
somut örneklere dayandırmanızı isteyeceğim, eğer kulaktan dolma
söylentilerle yola çıktı iseniz susmanızı, insanlarımızda özür
dilemenizi istiyorum.
Bir fakirin zenginle evlenmesini
eleştirebilirsiniz, Çerkes ile Çerkes olmayanların evliliğini
tartışabilirsiniz ancak ‘’kızlarını satanlar’’ var demek bunların
çok ötesinde bir iddia. Sürün önümüze somut örnekleri ve
değerlendirip karar verelim.
Yazarken bir şeyleri düşünüp yazalım,
iddia ederken de eldeki örneklerle yola çıkalım.
Saygı ve
sevgiler....
Gül
28.02.2006
Sevgili arkadaşlar, özellikle Berslan,
Uzunyaylalı olan, fakat Uzunyayla'da yaşamayan biri olarak
yazıyorum. Türkiye'de Çerkes denilince Uzunyayla'nın akla gelmesi
tabi ki güzel. Ama; Berslan'ın iddia ettiği gibi bazı konular
neden, niçin Uzunyayla ile ilişkilendiriliyor anlamıyorum. Çerkes= Uzunyayla mı? Konu ÇERKES'İN ASALETİ
olarak başladı, başlık,
denilen ilkel bir adete geldi. Başlık denilen şey adetse ki (yok
öyle bir şey) neden sadece Uzunyayla? Kaldı ki öyle bile olsa
münferit şeyleri bir bölgeye ya da bütün bir topluluğa maletmek
biraz acımasızlık gibi geliyor bana. Büyüklerimizden duyduğumuz
kadarı ile yıllar evvel yapılmış böyle şeyler. Ama şartların ne
olduğunu, neden böyle şeylere tevessül edildiğini bilmiyoruz. Bazı
topluluklarda da, başka isimlerle yapılıyor benzeri şeyler.
Sevgiler...
Mamish
28.02.2006
Maf
Vallaha ben doğma büyüme Uzunyaylalı’yım ama başlık parası için
satılan Adige duymadım ve görmedim. Kim bu başlık parasına kızını
satan Uzunyaylalı Adige(ler)?
Saygılar
Dipnot: Postları
editleyenlerin Adige olduğunu yazmışsınız; iyide neden daima
Türkleri şaibe altında bırakan iletiler yayınlanırken; Rus
işgalinden bahsetmemeye çalışan bir strateji uygulanıyor. Yahu;
Rus adaleti ile kuyuya inip de geri çıkabilen varsa söylensin
bizde bilelim.
Saygılar
Tles
01.03.2006
Sayın Cengiz,
Yazdığınız Kabarda Tambiy olayı genelde 10 sene önce körüklenen
Kafkasya merkezli turani politikaların bir ürünüdür. Daha sonra
ortaya çıktığı iddia edilen Yinal'ın da Altınordu şehzadesi olduğu
söylenir ve hatta bazıları Abhaza kökenli olduğunu iddia eder. Bu
tamamen bir kelimeden asırlık tarihsel yargılara varmak
psikolojisiyle beslenen yayılmacılık ve şovenizm politikalarının
bir ürünüdür.
Tambiy sülalesi pşı sülalesi değildir ve her zaman
Worg
(soylu) olarak bilinmişlerdir. Feodal sistemde apolet sökme
olmadığına göre bir pşı nasıl olurda altındaki soylu tabakadan
olur.
:)) Üstelik birde pşı Lawristen var ve tahminen Yinal
zamanlarına denk geliyor acaba Lawristen nerelidir?
Kabardeylerde
ithal pşı getirtmişler sağdan soldan Lawristen'de belki
Arabistanlı Lawrence'dir (ismi benziyor)
(!) Kıpçak Hazar veya
herhangi bir halk; gökyüzünden 2 melek inse senin etnik kökenin
şudur dese.
Şükürler olsun ki Allah bana bu milletten olma şansını
bahşetmiş derim. Ve şükürler olsunki Adigeyim, varsın "kart kurt"
sesleri Uzunyayla'nın dağlarında duyulmaya başlamış olsun.
Saygılarımla.
Yılal Öz
05.03.2006
Sevgili arkadaşlar,
Her birinizin yazdığını teker teker okuma
fırsatım yok ne yazık ki ama asalet denince akla hemen özgürlük
geliyor. Özgür olmayan bir milletin asaletinden bahsedilebilir mi?
Bir başkasının kölesi olanın nasıl bir asaleti olabilir acaba?
Saygılarımla...
A.ypşaşe
05.03.2006
Maf,
Asalet tok gözlülüktür bir yerde, asalet başkalarına saygılı
olmaktır her konuda.
Asalet çalmamaktır, asalet çalışmaktır
görevlerini yerine getirmek, asalet kimseden kendini üstün
görmemektir ne konuda olursa olsun kendini de başkalarından küçük
ne kadar vasıfsız olursa olsun. Asalet başkalarını rahatsız
etmemektir hiçbir konuda. Asalet durup dururken başkalarına
saldırmamaktır sözlü veya fiziksel. Asalet sözünün adamı olmaktır.
Asalet yönetici veya reis konumunda isek etrafımızdakilere
zorbalık yapmamaktır, adaletli olmaktır. Asalet büyüğüne, küçüğüne
insanlara sevgi ve saygıyla yaklaşmaktır. Asalet haksızlığa maruz
kalındığında sesini olanca gücü ile çıkarabilmek hak aramaktır,
aynı zamanda kimsenin hakkına tecavüz etmemektir.
Daha unuttuğum
nice hasletler sadece insana ait insani hasletler bunlara haiz
isen bunların ne kadarını bünyende barındırıyorsan sen o kadar
asil bir insansın önce insansın sonrada milliyetin. Çerkes olarak
yüzdede ne kadarı varsa o kadar insansın önce sonrada güzel
hasletlerle yüzde şu kadar donatılmış Çerkes'sin yüzde oranın ne
kadar yüksekse o kadar asil Çerkes'sin.
Xabzemizde güzel
hasletlerden oluşan bir hazine ise ne kadar güzellik varsa
bunların ne kadarını barındırıyorsan o zaman sen asil bir
Çerkes'sin. Kuru kuruya ben Çerkes'im o halde asilim gülerler
insana. :)
Saygılarımla,
hoşçakalın
Cengiz
06.03.2006
Sayın Tles
Bu konu sizin "iki nokta + iki parantez"le dalga geçebileceğiniz
kadar gayrı ciddi
bir konu değil aslında.
Yazdıklarınızdan biraz
kitap karıştırdığınız anlaşılıyor fakat yeterince değil.
Birincisi, sizin deyiminizle "Kabarda Tambiy olayı" on sene önce
körüklenen Kafkasya merkezli Turani politikaların ürünü değildir.
Bu konuya Met Çunatıko Yusuf Izzet Paşa dahil, birçok Çerkes
tarihçi ve yazar değinmiştir. Bu demek oluyor ki, bu konuyla
ilgili fikirler daha eski tarihlere kadar uzanmaktadır.
İkincisi,
okuduğum kitaplar ve dinlediğim rivayetlerden anladığıma göre,
benim şahsi kanaatim (ki benim gibi düşünenler az değil), Pşı
Yinal, Altınordu şehzadesi değil, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'da
son verdiği Memluk devleti komutanlarından biridir. Mısır'da
Çerkeslerin iktidarı sona erince, Yinal, bağlılarıyla birlikte,
Kafkasya'ya geri dönmüş, üstün teşkilatçılık kabiliyetiyle,
buradaki dağınık Çerkesleri birleştirmiş ve kendi feodal sistemini
yerleştirmiştir.
Üçüncüsü, Kabardey feodalitesinde "tlakotleş"
denilen bir sınıf vardı. Bu sınıf diğer worglardan bir gömlek daha
üstündür. Bu gruba giren üç sülale vardır.
Bunlar:
1. Tambiy,
2.
Kudenet,
3. Anzor.
Bu sülaleler, diğer worglar kadar pşılara bağlı
değildiler. Kabardey pşıları evlenmek için kendileriyle eşdeğer
asalette bir kız bulamadıkları zamanlarda bu üç sülaleden kız
alabiliyorlardı, ki almışlardır da. Ayrıca kız da vermişlerdir. Ne
demek istediğimi bilmem anlatabiliyor muyum?
Dördüncüsü, sizin ve
buradaki birçok kişinin anlamadığı bir şey var; Çerkes feodalitesi
veyahut aristokrasisi, eski Batı (Avrupa) aristokrasisi ile
karıştırılıyor. Halbuki bu ikisi arasında çok büyük farklılıklar
vardır.
İkisini aynı kefeye koymak, aynı pencereden bakıp
yorumlamak yanlış gibi geliyor bana. Çerkes feodalitesinde, sizin
deyiminizle "apolet sökme" pek ala vardır. Daha önce bahsettiğim
gibi, vaktiyle Kabardeylerin başında Tambiy var iken, daha sonra
Yinal gelmiş ve Kabardeylerin başına geçmiştir.
Sonuçta milletin
başında tek bir "baş" olabilir, iki değil. Yanlış hatırlamıyorsam
Met Izzet Paşa eserinde şöyle yazıyordu. "Kabardeylerin ilk atası
Tambiy Kabarda, Yinal tarafından azledilmiştir vs..." Tarihte
bunun gibi örnekler pek çoktur. Şimdi bunları tek tek anlatmanın
ne yeri, ne de zamanı. Pşı Lawristen ile Arabistanlı Lawrence
arasında ne gibi bir bağ vardır bilmiyorum. Siz nasıl uygun
görürseniz. Adigeler ve diğer Kafkas halkları arasındaki birçok
sülalenin kökeni yerli olmayabilir. Olması da mümkün değildir.
Çünkü Kafkasya coğrafyası bir sürü milletin geçiş alanı olmuştur.
Tabiatıyla bu coğrafyadan gelip geçenlerinden arta kalanlar
olacaktır. Bunların bir kısmı kendi kimliklerini korumayı
başarırken, bir kısmı da Adige ve diğer Kafkas halkları arasında
eriyip kaybolmuşlardır. Bir örnek: Abzeghlerdeki "Tles"
sülalesinin kökeni, Edige Mirza'nın bağlılarına dayanmaktadır.
Yani demek oluyor ki, Tles sülalesinin kökeni Nogay'dır. Ancak
günümüzde ise elbette Adige'dir. Bunu, Avrupalı bir yazarın
Kafkasya seyahatnamesinde okumuştum.
Saygılar
Asillik Meselesi
Hakkında;
Herkesin malumu, Kafkasya'da tarih boyunca iç göçler
yaşanmıştır. Şu veya bu sebeble (x) halkında mensup bir şahıs veya
aile, bir sebebten dolayı, yerini ve yurdunu terkederek (y)
halkının yurduna gelip yerleşmiştir. Birkaç kuşak sonra da (y)
halkının bir parçası olmuştur.
1) Vaktiyle (x) halkına mensup iken
bu şahsın konumu 1. dereceden soylu (pşı) sülalesinden idi. (y)
halkına gelip yerleştiğinde, (y) halkının pşıları onu yine pşı
sülalesi olarak kabul ettiler. Çünkü bu şahsın mensup olduğu pşı
sülalesinin (y) halkının pşılarıyla kız alıp vermişliği vardı,
yani arada akrabalıkları vardır. Ayrıca yerini yurdunu terkedip
gelirken yanında bütün servetini de getirmişti. Yani ekonomik
yönden de güçlü idi.
2) Vaktiyle (x) halkına mensup iken bu şahsın
konumu 1. dereceden soylu (pşı) sülalesinden idi. (y) halkına
gelip yerleştiğinde, (y) halkının pşıları onu pşı olarak kabul
etmediler, onu 2. dereceden soylu (worg) olarak kabul ettiler.
Çünkü kendileriyle bir akrabalığı yoktu. Onu koruyup kollamak için
bir sebep yoktu. Dahası, üst tabakaya bir kişi daha neden eklensin
idi? Ancak gelirken oldukça yüklü bir servetle gelmişti. Yani
ekonomik yönden güçlüydü. Bu yüzden worg statüsünde olmaması için
bir sebep yoktu. Artık, bu şahıs (x) halkına mensup iken pşı
sülalesine mensup kabul ediliyordu. (y) halkına mensup olduktan
sonra ise worg sülalesi olarak kabul edilmiş ve bir basamak
aşağıya inmiştir. Onun soyu da worg sülalesi olarak devam
etmiştir.
3) Vaktiyle (x) halkına mensup iken bu şahsın konumu 1.
dereceden soylu (pşı) sülalesinden idi. Kendi yurdunda katil olmuş
veya yurdunda barınamayacak şekilde büyük bir suç işlemişti. Başta
kendi sülalesi olmak üzere herkes onu yurttan kovdular. Kovulurken
yanına hiçbir şey almasına izin verilmedi. Bu şahıs (y) halkına
gelip yerleşti. (y) halkının pşılarıyla görüştü. Durumu anlattı.
Ancak, (y) halkının pşıları, (x) halkının pşı sülalesine mensup bu
şahsı, hiç de iyi karşılamadılar. Birincisi sicili kötüydü. Kendi
yurdunden şerefsiz bir şekilde kovulmuştu. Yanında da hiçbir şey
getirmemişti. Yani aç ve açıkta idi. Bağlı olduğu pşı sülalesi
artık onu lanetlemiş ve reddetmişti. Bu yüzden onu himaye etmek
için hiçbir sebeb yoktu. (y) halkının pşıları, bu şahsı hemen
kendilerine köle yaptılar. Bu şahıs (x) halkına mensup iken pşı
sülalesine mensup kabul ediliyordu. (y) halkına mensup olduktan
sonra ise köle olmuştur. Onun soyu da köle sülalesi olarak devam
etmiştir. Yukarıda anlatılanlar, gerçekten de yaşanmış tarihi
olaylardan hikaye edilmiştir. Sadece isimler saklı tutulmuştur.
Gerçeklerden alınmış başka bir hikaye: Vaktiyle bir pşı vardı. Bu
pşının bir oğlu vardı. Pşı kendi soyunu devam ettirecek olan
biricik oğlunu gözünden dahi sakınırdı. Fakat, sakınan göze çöp
batar misali, günlerden bir gün, komşu halktan bir grup haydut,
pşının oğlunu kaçırdılar. Haydutlar kaçırdıkları bu çocuğun bir
pşı oğlu olduğunu bilmiyorlardı. Daha sonra öğrendiler ve çok
korktular. Götürüp geri vermeye cesaret edemediler. Çocuğu da alıp
çok uzaklara kaçtılar. Çocuğu, kaçıp geldikleri yerde birine köle
olarak sattılar. Çocuğun babası ve adamları, çok yer dolaştılar,
çok yer aradılar. Fakat çocuğu bir türlü bulamadılar. Vaktiye pşı
oğlu olan bu çocuk şimdi başka bir halka mensup bir şahsın kölesi
oldu. Vaktiyle bir pşının oğlu iken, artık o bir köle olmuştu.
Çocuğun soyu da köle sülalesi olarak kabul edildi. Şimdilik bu
kadar.
Hikayeler devam edecek...
Herkese saygılar
Cengiz
06.03.2006
Bir başka gerçek olaydan hikaye: Vaktiyle bir pşı amansız bir
hastalığa yakalanır. Civarda ne kadar hekim vs. var ise hepsini
toplayıp getirmişler. Fakat hiçbiri pşının derdine çare
olamamışlar. Pşı günden güne eriyip gidiyormuş. Tam bu zamanda,
bölgede
Hıristiyanlığı yaymak amacıyla dolaşan bir Yunan papazı,
pşının hasta olduğunu duymuş ve hemen oraya gitmiş. Demiş ki, bir
de ben bakayım, belki pşınızın derdine çare olabilirim. Hakikaten
de, Yunan papazı, ne yapmışsa yapmış, pşıyı iyileştirmiş. Pşı, bu
Yunan papazını epeyce ödüllendirmiş. Yunan papazına birinci
dereceden worg unvanı ve o zamanki hiçbir worg sülalesinde
olmadığı kadar geniş arazi vermiş. Şimdi bu Yunan papazı birinci
dereceden worg oldu. Onun soyundan gelenler de birinci dereceden
worg soylusu oldular.
Bilenler bilir. Bu gerçek bir olaydır.
Kitaplara dahi geçmiştir. Şimdi bu hikayelerden çıkarılacak
yorumları siz sevgili katılımcılardan bekliyorum. Kim, neye göre
asil?
Hikayeler devam edecek...
Cengiz
06.03.2006
Pşı Yinal,
vaktiyle
Memlük devletinde bir komutan (aynı zamanda bir köle) iken,
Memlüklü devleti sona erince, yanında askerleriyle birlikte
Kafkasya'ya geri geliyor. Bakıyor ki, gayet dağınık ve güçlü
devlet teşkilatı olmayan, başlarında beyleri olan küçük kabileleri
görüyor. Sahip olduğu devlet tecrübesi ve elbette askeri gücüyle
buradaki kabileleri itaat altına alıyor. Kendisini de büyük pşı
(kral diyelim) olarak ilan ediyor. Şimdi, Yinal'a büyük pşılık
payesini kim verdi. Bilmem kaçıncı göbekten çok asil ailenin
kanını mı taşıyordu? Ve yahut birileriyle pşılık-worgluk-kölelik
sözleşmesi mi yaptı? Yani ortada hukuki bir prosedür mü var? vs.
vs. vs. Elbette hiçbiri. Vaktiyle bir köle iken, kendi şahsi
kabiliyeti ve askeri güçle, mevcut düzeni ortadan kaldırdı ve
kendisini pşı yaptı. Onun soyundan gelenler hem Kabardeylere,
hemde diğer Kafkas halklarının birçoğunun başına pşı olarak
geçtiler. Bunların hiçbiri, sözüm ona asil bir kandan geldikleri
için geçmediler bu halkların başına. Halk da kendi isteğiyle
vermedi onlara pşılık unvanını.
Güç meselesi. Kimin gücü kime
yetiyorsa...
Cengiz
07.03.2006
Sayın Dr. Batıray Özbak Yedic ne güzel yazmış. Belki okumayanlar
vardır. Yazının bir kısmı:
(...)
- Sizde Çerkes
misiniz?
- Evet.
- Çerkesler bir millet olamazsınız.
- Neden?
-
Ben Tokatlıyım.
İlimizin bir Çerkes köyünde öğretmenlik yaptım.
Köyden tek bir genç okudu savcı oldu. Köyüne gelerek bir kızla
evlenmek ister.
İstediği kızı vermezler. Şaşırıp kaldım. Bu nasıl
olur?
Okumuş birisine ilk okulu bitiren bir kızı nasıl vermezler?
Sorup soruşturunca duyduklarıma inanmak istemedim.
- Ne dediler
ki?
- O bizim kölemizdi.
İşte bunun için bir millet olamazsınız
diyorum.
Pervin
07.03.2006
Tanrı yardımcınız olsun, yazdıklariniza insan gülse mi yoksa
ağlasa mı bilemiyor. Adeta saçmanında saçması bir yöne giden şu
tartışma, aslını kaybetmiş.
Konu
asil olan ailelerdi anladığım
kadarıyla, şimdi nedir bu sohbet? Yok Uzunyayla, yok Tambiy, yok
başka bir şey. Artık kapatın şu mevzuyu.
Çok şükür bizim asiller
belli...
Cengiz
08.03.2006
Yazılarda anlatılmak istenilen asıl fikir hakkında zerre kadar bir
şey anlamadığınız belli. Tanrı asıl size ve sizin gibilere
yardımını esirgemesin. Neyse ki, herkes, algı ve kavrama
konusunda, Tanrı'nın yardımına muhtaç değil.
Bu yazılanları
anlayan çok insan burada, merak etmeyin.
Aygün Özgür
10.03.2006
Bana göre tüm Çerkesler asildir. Zira Türkiye'de
İstanbul'da
çevremden bunu görebiliyorum. Bir Çerkes'e bakın bir de Çerkes
olmayana... Kendi içimizde de ayrıma gitmememiz lazım.
Böylece güçlü kalırız.
Birbirimizi korumamız kollamamız lazım. |