Konu
hakkında yazan katılımcılarımız: (Alfabetik
sıra ile)
A.pşaşe, Abgaç Okan, Abreg Julat, Adığabze,
Ahmet Şovgen, Akın Arslan, Altıd, Altıdokha Ata,
Bırine, Bibers, Big Brother, Cankat, Cerpecej,
Çerkes Etem, Dokuz, Duguj Alp, Fatma Özdemir, Gönen
Abzegh, Gubate, Gupse, Guser, Ğış Mehmet Demircan,
Haçemızko, Hajkasım Erdoğan, Hasan Özüm Arzınba,
Jake Hanan, Misafir, Necdet Özarslan, Negolen, Onur
Tok, Tharko, Tremko, Turgut Şevki. |
Forum konularından birinde dikkatimi geçen konu şu idi.
04 Haziran 2006, Düzce ilinde bir kurultay yapılıyor ve
burada alınan kararlar. Abaza düğünlerinde köçek, zurna
ve davulun kaldırılması. Ben bunu duyunca hayretler
içinde kaldım ve aynı forum başlığı içinde (Kültürümüz
Yok Edilmeye Çalışılıyor) konuya ilgisiz kalmamamız
gerektiğini söyledim.
Bu kurultay hakkında -daha doğrusu alınan bu karar
hakkında- bizi bilgilendiren arkadaşımıza, adını
bilmiyorum (niki GUBATE) ona da çok teşekkürler
ediyorum. (GUBATE bu yazıyı okursa; ona ulaşmak, onun
bilgilerinden daha fazla yararlanmak isterim. Lütfen
cevap versin.)
Köçek, davul ve zurnanın kaldırılması teklif ediliyor.
Köçek'in kaldırılması uygun görülüyor. Davul ve zurna
için daha erken denilip kabul edilmiyor ve asıl önemlisi
bu konu forumda gündeme geliyor ama çok az kişi tepki
veriyor. Demek ki, önceliklerimiz çok değişikmiş.
İnanamıyorum. Her konuda atıp, tutan aydınlarımızın bu
konu hakkında hiç yorum yapmamalarına.
Galiba bu olayı herkes biliyormuş da bir ben
bilmiyormuşum ve birkaç kişiye tuhaf geliyormuş.
Öyleyse hayırlı olsun.
Davul ve zurna ne güzel tıngır mıngır oynarız.
Daha bilmem ne kadar acayiplikler.
Turgut Şevki
26.06.2006
Evet haklısınız, çok garip bir durum.
Bu olay o yöredeki Çerkesler de yok. Abazalarda var.
Nerde, nasıl böyle garip uygulamayı edinmişler
bilemiyoruz. Ancak gençler karşı.
Tremko
27.06.2006
Köçek olayı, davul-zurnadan daha acil müdahale
gerektiren bir olgu olsa gerek. :)
Gülüyorum ama düştüğüm duruma.
Köçekleri arada belgesellerde falan izlerdim. Garibime
gider, söylene söylene izlerdim. Nereden bileyim Çerkes
düğünlerine de sirayet ettiklerini. Büyük konuşmamak
lazımmış.
Davul-zurna için erken denmiş. Ne için erken acaba? Sana
ait değilse kaldırırsın bu uygulamayı. Küstürmemek
istenen yerler mi var?
Köy düğünü dendi mi bildiğim etnik-yöresel adetler
uygulanır. Ege'de Zeybek oynanır, Karadeniz'de horon.
Hiç bir Karadeniz köylüsü düğününde zeybek oynamaz ama
Çerkes isen yöreselliği bir kenara bırakacaksın. Senin
Kayserili, Sakaryalı, Eskişehirli olma lüksün yok.
Yok öyle yerel komşulara, makamlara şirin görünme
kaygısı. Ortak paydan Çerkes kültürü ise bu toplantı tüm
Çerkes köylerinin katılımı ile yapılmalı ve geneli
bağlayan kararlar alınmalıdır.
Hatta daha da ileri gidelim...
Köylerde yöresel kıyafetler giyilir. Samsun'un bir
Çerkes köyünde kadınlar o yöreye uygun başını bağlar,
Kayseri'de ayrı, Kahramanaraş’ta ayrı. Yani dışardan
bakan biri onların Çerkes olduğunu anlamaz. Ancak
konuşarak anlamak mümkündür. Hatta şiveleri de yöresel
olduğu için Türkçe konuşursanız hiç farkına
varamazsınız. Belki oranın insanı der geçersiniz...
Niye böyle olsun?
Zor mu ortak bir giyim-kuşam, ortak bir tarz yaratmak?
Abreg Julat
27.06.2006
Nasıl? Ben pek anlayamadım. Tamamı Çerkes olan köylerde
mi köçek oynatılıyor?
Ahmet Şovgen
27.06.2006
Düzce'de Abazalar düğüne gelen misafirleri davul, zurna
ile karşılar. Fakat gençler bu tarza karşılar. Düzce,
Adapazarı ve Hendek bu yörelerde Adigelerin (Çerkes)
düğünlerinde böyle bir şey yoktur.
Saygılar.
Ğış Mehmet Demircan
28.06.2006
Ben Sinoplu Çerkeslerdenim. İstanbul'da yaşıyorum.
Bizim düğünlerde Çerkes oyunları, adetleri neredeyse
tamamen kalkmış durumda. Düğün boyunca en fazla yarım
saat Leperuj oynanır, gerisi tamamen davul-zurna ve
orkestradır. Bu iki taraf Çerkes'se bile böyledir.
Buna tepki gösteremezsiniz. Gösterdiğiniz zaman en kötü
insan siz olursunuz. Bundan birkaç sene öncesine kadar
düğünlere yabancıları almayan bu insanlar, bu kadar kısa
zamanda ne hallere geldiler.
Asimilasyon çok hızlı ilerliyor ve biz hala birbirimizi
karalamakla uğraşıyoruz, ''asimilasyonu nasıl önleriz''i
düşüneceğimiz yerde. Ben bu başlıkta davul-zurnaya
şaşırmış görünen insanlara da açıkçası pek inanmadım,
kimse kusura bakmasın (inşallah yanılıyorumdur).
İstanbul'da yaşayan, neredeyse her bölgeden Çerkes'in
düğünlerine gittim. Çerkes düğünü yapan sadece
Uzunyaylalıları gördüm. Diğerleri de bizden pek farklı
değildi. Düğünün çoğu yine Türk oyunlarıydı. Adetler
zaten yok.
Artık kendimizi kandırmayalım. Zaman çok hızlı ve
aleyhimizde ilerliyor. Bir şeyler yapmalıyız.
A.pşaşe
28.06.2006
Maf,
Benden yaşça büyük Karadenizli bir arkadaşım kızını
evlendirdi. Yaşadığımız bu ülkede genelgeçer olan kızı
erken evlendirmek ve yine halk dilinde iyi bir yere
vermek, diye tabir edilen bir durum fazlası ile hatta
beklenmedik şekilde yaşanınca da bu durumun yarattığı
mutluluk yüzlerde okunuyordu.
Bu sevincini paylaşmak isteyen arkadaşım başka bir
şehirde gerçekleşen düğünün CDlerini hazırlayıp beni
izlemeye davet etti. Düğün İstanbul'da bir tatil köyünde
gerçekleşmiş, kır düğünü idi. Her şey alışılmış
görüntülerden ibaretti.
En can alıcı kısmına geldik dedi işin, sırada kına
gecesi vardı. Erkek tarafı özellikle kızın ve akraba
çevresinin yöresel giysiler içersinde olmasını
istemişlerdi. Amaç kız tarafına ait kültüre saygı ve o
kültürü yansıtan her şeyi kare kare görüntülemek idi. Ve
beklenen an geldi köçekler oynamaya başladı. O ana kadar
sadece televizyonlarda anlık görüntülerde gördüğüm etek
giymiş adamlar, kadınlara nispet yaparcasına çıkıp
oynamaya başladılar. İlginçti hakikaten .
Saygımdan gram ödün vermeksizin izlemeye koyuldum. Arada
''bak nasıl güzeller değil mi'' gibi sorularla
tasdiklememi bekleyen hali ile çok sevimli idi. Ama ben
bir saat süren bana çok anlamsız gelen bu oyunu
izledikten sonra epey bir zaman kendime gelemedim. :)
Aynı arkadaşımın benim evimde kalabalık bir misafir
topluluğu arasında seslerle çatal, bıçak seslerinin
birbirine karıştığı bir ortamda çok kısık bir tonda
''Adigey'' kasetinden gelen müziğe müdahale etmek
istemesi dışardan öyle görünmemesine rağmen beni sarstı.
:) O işkence gibi gelen bir saati hatırladım ve sesi
daha da kısarmış gibi yaptım ve ardından sesi önceki
halini epey aratacak şekilde kumanda ile açtım. :) Ve
gitme saatinden daha erken bir sürede işlerini bahane
ederek ayrılması gerektiğini söyleyerek hazırlanıp
çıktı.
Yüzümde tebessüm dilimde ziyaretinin verdiği memnuniyeti
ifade eden sözlerle uğurladım. :)
Benim bir saat bile tahammül edemediğim sırf saygımdan
katlanıp izlediğim o gösterinin bizim düğünlerde, sırf o
yörede yaşıyor olmak nedeniyle baştan sona yer alması
hakikaten üzücü. Asimilasyonun bir başka boyutu olsa
gerek. Damat ve gelin Çerkes ama düğün başka bir
kültürün ne acı.
Saygılarımla.
Kabardey
28.06.2006
''Ben bu başlıkta davul-zurnaya şaşırmış görünen
insanlara da açıkçası pek inanmadım. Kimse kusura
bakmasın (inşallah yanılıyorumdur).'' diyor Sayın Ğış
Mehmet Demircan.
Mehmet bey, neden şaşırdığımıza inanamadığınızı
açıklarsanız, bir Uzunyaylalı olarak size cevap vereyim.
Benim bilgim, görgüm yetmez ise cevap verecek başkaları
da çıkacaktır. Buyurun nedenini söyleyin yanılıp
yanılmadığınız görün.
Gubate
28.06.2006
Sevgili Kabardey,
Size teşekkür ederim, konu üzerindeki hassasiyetinizden
dolayı. Gubate'ye ulaşmak isterim demişsiniz! Tabi ki
sizinle iletişime geçmek isterim. E-mail adresimi
vereyim o zaman size:
vakaje@yahoo.com
Ayrıca aydınlarımızın veya kendilerini aydın sananların
konu hakkındaki ilgisizliklerinden yakınmışsınız. Size
bu konuda katılıyorum. Fakat şunu da unutmayınız, her
bireyin konular ve toplumsal meselelere bakış açısı ve
önceliği farklıdır. Demek ki; bu konu öncelik
sıralamarın da yok veya sıralamada sonlarda yer alıyor.
Bu sizi olumsuz etkilemesin!
Asıl konumuz olan ''köçek,davul ve zurna''ya şaşırmış
olmanızı ben anlayabiliyorum. Bunu anlayamamış olanları
da anlıyorum. Onlar kültürel zenginliklerdir! Sizde
anlayınız onları lütfen! Fakat bizim zenginliğimiz değil
maalesef! Türk kültürünün zenginliği!
Ğış Mehmet Demircan
28.06.2006
Sayın Kabardey,
Nedenini yukarıdaki yazımda açıkladım ( 2.parağrafta).
Tekrar açıklama gereği duymuyorum. Yazımı iyi okuyun
lütfen.
Negolen
29.06.2006
Üzülerek söylemek gerekir ki, Çerkeslik kalmadı.
Bizim oralarda davul ve zurna ile düğünler yapılıyor.
Şimdi salon düğünleri de gözde olunca mızıka sesi
tamamen kayboldu.
Mehmet beyin söylediği çok doğru sadece. Uzunyayla'da
kaldı Çerkes düğünleri. Uzunyaylalı bir arkadaşım
sayesinde bende iyice düğünlerimiz hakkında bilgi sahibi
oldum, yoksa bilmezdim.
Sanırım kısmen de kahramanmaraş'ta yapılıyor. Orada'da
kına gecesi denen bize ait olmayan bir gelenek var,
duyduğum kadarı ile. Gerçek bir Çerkes düğününde olmak
isterim ama bu gidişle bulmak zor olacak.
Galiba boşuna bütün bu konuşmalar.
Duguj Alp
29.06.2006
Köçek olayını ilk defa duyuyorum.
Bizim o kadar lüksümüz yok.
Kendimiz çıkıp oynuyoruz bir Adige gibi. Arada bir kısa
süreliğine de olsa orkestra sesi duyup tepki
gösteriyoruz. Düğün sahibi de diyor ki: Ne yapayım
kardeşim parasını verdim. Tamam kardeşim parasını
verdinde çaldırma işte rahatsız oluyoruz.
Allah'tan Adigelerde durum bu kadar vahim değil. O
yüzden aradaki orkestra çoğu zaman tıraşlanıyor ve düğün
sahibi gençler arka fondan akordeon çalmadığı zaman
önceden hazırladıkları Adige müziğini veriyorlar, yeni
uygulama böyle, tavsiye ederim. Hoş oluyor.
Asimilasyon neleri kapsıyor, açıklanmalı. Hayatta hiçbir
şey durağan değildir, her şey değişir. Eğer değişimin
kendisini asimilasyon olarak kabul ediyorsanız, bundan
kaçış yok. O zaman zamana uygun çözümler üretmek
gerekir. Mesela düğünde baba ile oğlun karşılaşmaması
durumu. Eskiden oğul gelmezmiş düğüne. Ama artık
mecburen geliyorlar. Artık babalar ortada gözükmüyorlar.
Çözüm mü? Bilmiyorum ama idare etmek zorundasınız.
Kabardey
29.06.2006
Sayın Mehmet Demircan,
Bu konuya zaten Uzunyaylalılardan başka kimse şaşırmadı.
Şaşırdı ise de bunu foruma taşımadı. Onun içindir ki, bu
olaya şaşıranlara inanmayışınız konuyu tam takip
etmediğiniz anlamına geliyor. Bu konuyu gündeme getiren
arkadaş (Gubate) ve ben ikimizde Uzunyaylalıyız. Sizde
belirttiniz ki, Uzunyayla'da düğünlerde böyle bir şeyi
ne duyduk nede gördük. Bu sebeple şaşırmamız oldukça
normaldir. Ama sizin yöreleriniz ve düğünlerinizden
dolayı bunları biliyor olmanız, anlaşılıyor ki
normalmiş. Tecrübeli imişsiniz anlaşılan.
Her neyse, asimilasyonu nasıl önleriz onu düşünelim
demişsiniz. Buyurun öneriniz nedir? Önceliği sizin
yörelerinize vermemiz gerektiğine sizde katılırsınız
sanırım.
Şöyle yapalım. Bu olaya şaşırmamış farz edin siz
bizleri. Bu bir şeyleri düzeltir umarım sizin için...
Jake Hanan
29.06.2006
Çerkes düğünün alası Düzce'de olur. Bilgilerinize arz
olunur. Abaza düğünüyle Çerkes düğünlerini
karıştırmayalım. Oradan buradan işittiklerimizle
konuşmayalım. Yolunuz düşerse Düzce'ye bir hafta sonu
illaki bir Çerkes düğününe denk gelirsiniz, sonra karar
verirsiniz.
Saygılar.
Misafir
30.06.2006
Sevgili Kabardey kardeşimiz durumu biraz abartıyor
olmalı. Herkesin ailesini alarak geldiği düğün ortamında
köçek nasıl oynatılıyor anlayamadım.
Ben Çörümşekli bir Hatukuay'ım. Biz de düğünde olacak
her şeye yaşlılar karar verir. Hiçbir şey plan dışında
gerçekleşmez ve her şey önceden konuşulur. Yaşlıların
istekleri dışına çıkamazsınız. Onlarda asla böyle bir
şeye müsaade etmezler ve inanın bana buranın
Kabardeyleri bizden çok daha tutucu ve kapalıdırlar.
Onlara böyle bir şeyi teklif ederseniz düğününüzü
kendiniz yapmak zorunda kalırsınız.
Bir noktayı özellikle vurgulamak istiyorum. Bizde
düğünün nasıl olacağı düğün sahibinin inisiyatifinde
olan bir şey değildir. Düğün sahibi yalnızca gelen
misafiri en iyi şekilde ağırlamakla yükümlüdür. Karar
verme yetkisi yoktur. Kararları verme işini daha önceden
düğün sahiplerinin belirlediği o sülaleden olmayan
yaşlılar (thamadeler) yaparlar. Düğün sahibi yalnızca
verilen kararları uygular.
Ğış Mehmet Demircan
30.06.2006
Sayın Kabardey, herhalde sizde tartışmayı seven
insanlardansınız. Ben sadece tespitte bulundum.Yani sırf
muhalefet olsun diye yazmadım. Gördüklerimi yazdım.
Çoğumuz gibi "bizim oralarda Çerkeslik şöyle iyi
yaşanıyor böyle iyi yaşanıyor" abartısını yapmadım.
Dernekçi olduğum için daha öncede belirttiğim gibi bir
çok yörenin düğünlerine katıldım. Genel durumu neredeyse
biliyorum. Yarında Adapazarı'na gideceğim düğüne mesela.
Buradaki niklere bakarak kim Uzunyaylalı kim değil bunu
da bilemeyiz.
Benim en büyük duam nedir biliyor musunuz? "Allah'ım şu
halimle en kötü Çerkes ben olayım, diğer tüm Çerkesler
benim bu halimden çok çok iyi olsunlar". Bunu cani
gönülden isterim.
Bizim oranın Çerkesleri iyi olmuş olsa, diğerlerinin
durumu kötü olması beni mutlu etmez. Ve bunu hava atma
malzemesi de yapamam. Bu Çerkescilik olmaz o zaman
hemşehricilik olur.
Teşhisi doğru yapmalıyız.
Bir de asimilasyonu nasıl önleriz öneri getirin,
demişsiniz. Her tespitin ardından birde çözün önerisi
yazılması gerektiğini bilmiyordum. O zaman ASİMİLASYONU
NASIL ÖNLERİZ başlığı açalım önerilerimizi de oraya
yazalım.
Selamlar.
Onur Tok
30.06.2006
Asimilasyonda çevrenin ve ailenin etkisi adlı bir
araştırma yapıyorum. İki yaşında bir kuzenim var.
Kabardeyce dışında lisan bilmiyor. Denek olarak onu
kullanıyorum. İleride belki ona para ödemem gerekebilir.
Bırine
30.06.2006
Merhabalar,
Konunun gelmiş olduğu şu noktada ben de müdahil olmak
istedim. Ben de Uzunyaylalıyım ama Mehmet Demircan beyin
yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Çünkü Mehmet bey, son
zamanlarda geleneklerin xhabzenin hala en güzel
uygulandığı bölgenin Uzunyayla olduğunu yeri geldikçe,
her seferinde vurguluyor.
Asimilasyona karşı gelmenin en güzel yolu "dilimizi
konuşalım-öğretelim" dil bilenlere değer verelim.
Onlardan öğrenmeye çalışalım. Dilimizi konuşanların
sayısı her gün biraz daha azalıyor. Biraz ajitasyon
yapıyorum gibi oluyor ama lütfen "dili" hafife
almayalım, gülüp geçmeyelim. İnanın bazen, her gün biraz
da ha eridiğimizi hissediyorum.
Ben inanıyorum ki dilimizi konuştuğumuz sürece asimile
olmayacağız.
Katılımcılara saygılar.
Guser
30.06.2006
Merhaba,
Yaşadıklarımız asimilasyon olsa idi, buna inatla direnir
ve kültürümüzü korumak için her yolu denerdik. Ama
maalesef bizler bir asimilasyon sürecinde değil,
dejenerasyon sürecindeyiz. Esas tehlikeli olan bu.
Saygılarımla...
A.pşaşe
01.07.2006
Maf Sayın Guser,
Eğer hakikaten alenen gelinip asimile etmeye çalışılsa
idi muhakkak direnç gösterirdik. Hani şu etkiye tepki
meselesi. Tabi ki görünürde böyle bir olgu yok ''var ama
yok''.
İçinde yaşadığımız toplumun kendi benliğini yitirme
aşamasında şu an en büyük etken ne sizce? Ben cevabını
vereyim hemen dejenerasyon! Biz nerede yaşıyoruz o
toplum içinde o toplumu yönlendiren şey ne en çok
etkileyen bütün hayatını yaşam tarzını MEDYA onun
kullandığı alet edevat ne en başta televizyon, radyo,
gazete vs. Bizlerin evinde de onlardan farklı bir şey
yok. Bizde aynı şekilde bir yaşam tarzı benimsemiş
gidiyoruz. Aynı şartlarda yaşıyoruz. Kılık,
kıyafetimizle yediklerimizle mesleklerimizle her
şeyimizle dışardan baktığımızda bir örnek değil miyiz?
Arada tek fark bizi bugüne kadar içsel anlamda farklı
kılan gelenek göreneklerimiz bizim diaspora da yaşayan
bir toplum olma bilincimiz. Ama günümüzde her şey o
kadar hızla değişiyor ki, teknoloji hayatımıza o kadar
müdahil ki birlikte yaşadığımız toplum kadar olmasa da
dejenerasyondan bizde payımızı alıyoruz. Bu çok doğru ve
elle tutulur gözle görülür bir gerçek.
Çok haklısınız. Asimilasyona ihtiyaç kalmadı. Sohbet
odalarımızda odaya giren yeni nesil gençlerimiz ''selam
millet'' dedikten sonra başlıyor nerden katıldığından,
hangi boya mensup olduğundan anlatmaya. Şimdi bizim
bizden olan parçalar onlar yüreğimiz sızlıyor ama yinede
kırmadan, incitmeden, ürkütmeden nasıl anlatırım izah
ederimin derdine düşüyorsunuz. En ufak bir sözde bir
harekette o kadar kırılganlık ve alınganlık
gösteriyorlar ki orada bulunan büyükleri derhal odayı
terk etmekle bir daha böyle bir ortama gelmeyecekleri
uğramayacakları sözleriyle korkutmaya, tabiri caizse
gözdağı vermeye çalışıyorlar.
Tabi bunun yanı sıra henüz 20'li yaşlarda olup da ''Adiğexabze
'' donanımıyla genelgeçer kültür ve bilgi donanımıyla
bizlerin önlerinde saygıyla eğilmemizi sağlayan
gençlerimizde çok azda olsa yok değil. Ve onlar bizim
umudumuz!
Ne demiş atalarımız. Bir Çerkes Atasözü bu ''Umut
olmadan at koşmaz''. Biz bir şeyleri toparlamaya,
kotarmaya çalışalım emekler boşa çıkmaz hiçbir zaman.
İşte bu aşamada şu televizyon projesi işe yarayacak gibi
görünüyor. O nedenle verilen destek toplanan imzalar çok
önem taşıyor. Bizim evlerimize kendi kültürümüzden
bizden örnekler getirmekle kalmayacak aynı zamanda
dilimizi hatırlatacak bize unuttuğumuz dilimizi.
Saygılarımla.
|