|
|
................... |
|
................... |
NALÇİK SALDIRILARINI KINAMA -4 |
Kayseri Kafkas Derneği
19 Ekim 2005 |
|
|
................... |
|
................... |
Yegerey
02.11.2005
Sayın
Abrek-2
''Hiç bir şeyi merak etmiyor
musunuz'' diye soruyorsunuz. Açıkçası sizi
merak ettim. Kim olduğunuzu yazma cesareti
gösterip "sonra hesap soruyor akıllı adam
tripleri yapabilecek misiniz" sadece merak
ettim.
Bakın bazı meraklar
giderilemiyor gördünüz mü? Yok merak ettim de,
bu kadar merak sizi dert sahibi edecek.
Mecit bey'in karşısına diğer 2-3
arkadaşınızı da alıp gidin merakınızı iyice
yeneceğinizden emin olabilirsiniz.
Saygılar.
Erkan Batır
02.11.2005
Sayın
Abrek-2
İsminizi açıklamanızı müteakip
her şeyi konuşabiliriz.
Dernek
yönetimlerinin görüşü olmaz, derneğin
politikası olur ve bu politikayı benimseyen
yöneticiler nöbeti devralır ve sırası gelince
devrederler. Kayseri Kafkas Derneği ve
Federasyonun politikasını benimsediğimi
söyleyebilirim.
Kayseri Kafkas
Derneği'nin de Federasyonunda çalışma alanları
ve amaçları arasında milletvekili çıkarmak
yoktur. Milletvekili olmayı düşünen bir
Adige’yi desteklemek ya da desteklememek
seçmenlerin kendi bilecekleri iştir. Tabi bir
derneği milletvekili çıkarmak ya da
çıkartmamakla değerlendiren kısır bir düşünceye
anlatılması güç bir konu bu...
Saygılarımla...
Abrek-2
02.11.2005
Sayın
Erkan Batır,
Madem derneklerin görevi
milletvekili çıkartmak değil de geçen seçimde
CHP'den aday olan sayın Seyfettin Diyner lehine
aylarca propaganda yapılıp ev ev gezildi.
Kazanamayacağı belli olduğu halde dernek neden
belli bir siyasi partinin propaganda sahası
oldu. Başka bir parti adayı olsaydı aynı
hassasiyetleri gösterir miydiniz? Bunları merak
etmiyorum sayın Batır, çünkü bunları zaten
biliyorum.
Şunu samimiyetle
belirtmeliyim ki, bunda herhangi bir sakınca
görmüyorum. Elbette siyasete girmesi gerekir.
Son seçimlerdeki gibi kullandırılmamak
kaydıyla. Sizinde bu konudaki görşünüzü de
merak ediyorum tabi. Şahsım adına herhangi bir
partinin benim için önemi yok, bizden olsun
yeter. Ama ayrım yapmaksızın.
Mecit Tav
02.11.2005
Meraklı
Abrek 2'nin sorusuna ben yanıt vereyim.
Derneğin eski başkanı milletvekili adayı oldu
ise bunun o dernek üyeleri ve çevresi
tarafından desteklenmesinden doğal bir şey
yoktur. Ancak hiçbir zaman dernek şu adayı
destekliyor diye başka partilerdeki hemşehri
adayların aleyhinde bir çalışmaya
girişilmemiştir. Aksine bende başka bir olay
hatırlıyorum: Derneğin gecesine gelip
propaganda yapmak isteyen CHP'li adaylara da
dernek çalışanları ve yöneticileri açıkça
tarafsızlığımıza zarar verir diye engel
oldular. Bu ve benzeri olaylar nedense meraklı
Abrek 2'nin dikkatinden kaçar. Çünkü
objektifliği akıllarına bir türlü getirmezler.
Başka bir partiden de olsa bir hemşehrimin
seçimlerde başarılı olmasından gerçekten büyük
gurur duyarım. Çünkü O'nun bana başkalarından
çok çok daha yakın olduğunu biliyorum. Kaldı
ki, son yerel seçimlerde Birleşik Kafkasya
Derneği ve Dostluk Kulübü'ne de çağrı yaparak
AK Parti'den aday adayı bir hemşehrimizi de
ciddi şekilde desteklediğimizi umarım
biliyorsunuzdur.
Sizin sayın Seyfettin
Diyner'le ilgili sorunuza da ben değil, seçim
çalışmaları sırasında bir diğer arkadaşını ikna
etmeye çalışan yaşlı amcamızın söyledikleriyle
cevap vereyim. O yaşlı amca arkadaşına diyordu
ki; "-Filanca seçilirse gidip odasında bir çay
içebilir misin?İçemezsin, fakat Seyfettin bey
seçilirse içersin". Olay bu kadar basit...
Herkese saygılar...
Abrek-2
02.11.2005
Sayın
Mecit Tav bey,
Sizinle tartışılacak o
kadar konu var ki, ancak Batı’dan dönüşümde
gerçekleşebilir. Tabi o zamana kadar ebedi
istirahatgahımıza gitmezsek.
Bazı
konularda hemfikir gibiyiz. Yani hangi partiden
olursa olsun bizden olsun. Ama yinede hemen
ayrımcılık yapıp ‘’falancanın yanına çay içmeye
gidebilir misiniz’’ diye bir soru sordunuz?
Savunduğunuz adayın iyi bir tercih olduğunu da
düşünmüyorum. Bende aynı şeyleri onun için
düşünüyorum. İnanın ben sizi tercih ederim.
Esenlikle kalın.
Bugün fazla meraklı
değilim.
Erkan Batır
02.11.2005
Abrek 2'ye;
Kafkas Dernekleri Federasyonu ya da Kayseri
Derneği'nin yanlışları/eksiklikleri yok mu?
Bunun aksini iddia etmekten daha büyük komiklik
tabii ki olamaz. Ancak bunlar içerden konuşarak
tartışılarak mesafe katedilebilecek konular.
Ben kendi şahsi görüşü mü söyleyeyim izin
verirseniz. Mevzu her kim olursa olsun,
derneklerin örgüt politikası olarak siyasete
soyunan kişinin arkasında ya da yanında
olmaması gerektiğini düşünüyorum. Desteklemek
isteyen her seçmenin şahsen desteklemek ya da
seçim kampanyasında görev almak kendi bileceği
iştir, kimse tabii ki bunu sorgulayamaz.
Size şu kadarını söyleyebilirim ki; örnek
verdiğiniz seçim sürecinde bahsettiğiniz
olumsuzluklar öngörülerek, pek çok insanın
derneğin örgüt olarak bu işin dışında olması
gerektiğine dönük düşüncesini açıkça deklare
ettiğini şahsen biliyorum. Kampanyada görev
alanlar da dernek görevlisi olarak değil
gönüllü olarak görev almışlardır ve seçim
çalışmaları da özel bir seçim bürosunda
yürütülmüştür. Örgütlerin eksik ya da
hatalarını 'içeriden' ve muhataplarıyla
konuşarak çözüme olumlu katkı yapılabileceğini
düşünüyorum.
Saygılarımla...
Abrek-2
02.11.2005
Sayın Erkan Batır,
Ben hala derneklerin resmi ideolojisini
benimsemeden seçimlerde destek vermesinde
herhangi bir olumsuz tarafının olabileceğini
düşünmüyorum. İnsanlarımız gittikçe daha
bilinçlenmekte, bu konulara daha duyarlı
olmaktadır. Hatta çok iyi bir organizeyle -ki
bu anketlerle de sağlanabilir- hem sağdan hem
de soldan pekala iki milletvekili
seçtirilebilir. Ama her iki siyasi partinin
başındakiler nasıl olsa oylarını bize
verecekler düşüncesiyle bizleri pek kayda değer
görmüyorlar. Kayseri’deki bütün şehir
dernekleri dahil, diğer sivil toplum
kuruluşları bile siyasetin içindeyken neden
derneklerimiz açıktan, hangi partinin
destekleneceği vurgulanmaz? Dernek üyeleri
olsun olmasın, makul bir açıklama getirildiği
sürece bir tepki olacağı kanısında değilim. Ama
maalesef derneklerimiz belli bir siyasi
partinin adamı gibi el altından ona
çalışmaktadır.
Şu merakımı da
giderebilirseniz sevinirim. Dernek çevresindeki
kişiler neden, yönetimden veya dışı, tek bir
partinin temsilcisi? Derneğin her görüşten
insanı temsil ettiğine inanıyor musunuz? Farklı
görüşlerin dışlandığını düşünüyor musunuz?
Sizin görüşünüz konusunda samimiyetle ufak bir
ipucu verebilir misiniz? Samimiyetinize
güvenmek istiyor, cevabınızı MERAKla
bekliyorum.
Erkan Batır
04.11.2005
Ben derneklerin
kendi örgüt politikaları çerçevesinde, siyaset
kurumlarıyla ilişki biçimlerini belirlemesi
gerektiğine inanıyorum. Kendi örgüt politikası
olmaksızın ya da varolan örgüt politikasına
uygunluğu değerlendirilmeksizin salt
‘’milletvekili hemşeri sahibi olmak’’ adına
siyaset kurumlarıyla ilişki içinde olmanın
dejenerasyona neden olmak ve kullanılmak
dışında bir şeye hizmet etmeyeceğine de
inanıyorum.
Ayrıca kentlilik siyasal ve
kültürel çeşitlilik demektir bana kalırsa.
Birey kavramı etrafında daha fazla
yoğunlaşılırsa daha hızlı mesafe katedeceğiz
sanırım. Sorun 2005 yılının kentli bireyinin
yaşayacağı kamusal alanın içerisinde kendi
kültürümüzün işgal edeceği gerçekçi alanlar
yaratmak bence. Ben sorunun derneklerimizin
köklü bir örgütsel geleneğe sahip olamaması
olduğunu düşünüyorum. Bu sorunları aşmanın tek
yolu da/en azından ön koşulu, finansman
konusunda problemlerini kalıcı olarak çözmüş ve
kurumsallaşma konusunda mesafe katetmiş
örgütlerden geçtiğini düşünüyorum. Diğer
sorunların tamamı kurumsallaşma sürecinin
tamamlanmamasından kaynaklanan sonuçlar
fikrimce... Sebep ortadan kalkarsa, sonuçları
konuşmaya gerek kalmaz sanırım.
Ben
kötümser değilim. Kentlilik süreci problemsiz
devam ettiği sürece kurumsallaşmanın gerçekçi
bir hedef olduğunu düşünüyorum.
Benim
siyasi görüşüme gelince: Kamusal bir alanın
şahsıma özel konularla işgal edilmesini prensip
olarak doğru bulmadığımı belirteyim
öncelikle... Hayat görüşümü mevcut siyasi
partilerden birinin adıyla ifade etmem pratik
olarak mümkün değil. Kabaca liberal/sol
diyebiliriz.
Saygılarımla...
Erkan BATIR
04.11.2005
Kayseri Derneği
çevresi ya da yönetiminin tek bir partiden ya
da daha açık söyleyeyim CHP’den olduğuna dönük
iddia bir varsayımdan ibaret. Örneğin şu an ki
yönetimde pek çok siyasi eğilime mensup üye
var. Öncesi için de aynı şeyi rahatlıkla
söyleyebilirim. Bu inanç sanırım milletvekili
adayı olmuş bir isimden kaynaklanıyor. Ben
kendi adıma CHP'li değilim. Ama CHP’li olmak
sanırım suç değil. Ancak derneğin temel
örgütsel çıkarlarıyla çatışan siyasi
eğilimlerin, örneğin MHP/BBP dernek
çevrelerinde tasvip görmemesinden daha doğal da
bir şey olamaz.
Saygılarımla...
Mırza
05.11.2005
Merhabalar,
Önce tüm yazanlara saygı ve sevgimi
gönderiyorum. Sayın Kayseri dernek
yöneticileri, yazdıklarınıza yorum yazmak
bugüne nasipmiş. Umarım bunları okur ve
bilgilenirsiniz.
Yazılanların tümünü
okudum. Kardeşlerimiz olumlu veya olumsuz
görüşlerini bildirmişler. Ben 2 yıldır
Moskova'da iş yaşantımı sürdürüyorum. Sık sık
gidip geliyorum.Türkiye'de ticaret hayatımın
bir takım sebeplerden dolayı sona ermesinden
dolayı, burada üniversite öğrenimi yapmış, bir
kaç Balkar ve Kabardey asıllı arkadaşlar
yardımıyla bir takım işler yapıyoruz. Bu
bilgiyi vermem gerekiyordu olayı anlamanız
için! Bu arkadaşlar kendi yaşadıkları ülke
olan(Kabardey Balkar Cumhuriyeti)Türkiye ve
Rusya (Moskova)gidip geliyorlar. Onlardan direk
aldığım ve bana göre yüzde yüz doğru olan
bilgileri aktarıyorum.
İlk olaylar
onları yaşadıkları köyün çok yakınında
başlıyor. Kesinlikle bu olayda Çeçenlerin ne
aktif ne pasif müdahaleleri olmamış. Sizler
Terörist dediğiniz o kahraman gençler tamamı
kendi cumhuriyetlerinden olan Kabardey ve
Balkar gençlerdir. Cumhuriyeti yöneten başkan
Kokovun nasıl baskıcı, halkına zulmeden bir
insan olduğunu sağır sultan biliyor. Ancak
sizler ne yazık ki bilginiz olmadan böyle
kınama yapıp Kayseri'de Çerkes kardeşlerimizi
küçük düşürüyor ve onları zor durumda
bırakıyorsunuz. Sizlere asla hakaret
etmeyeceğim. Çünkü bize verilen o güzel
adetlerimizde saygısızlık en büyük ayıp. Keşke
Kayseri Derneği adına değil de kendi adınıza
yorum yapsaydınız. Nalçik'te olaylar
başladığında Türkiye de bulunuyordum. Türk
televizyonlarının verdiği haberde de saldırının
Çeçenler tarafından yapıldığı söylendi!
Haberciliğe bakın. Aynı sizler gibi bilmeden
kulaktan dolma haberlerle haberler verdiniz
yorumlar yaptınız. Keşke o cumhuriyette yaşayan
insanlardan bilgi alsaydınız. Bunlardan bihaber
olduğunuz ne kadar belli. Cumhuriyette iki
kardeş halk açıkça birbirine düşürülmeye
çalışılıyor. Kimse savaş istemez. Ancak vatan
ve dini inançlar için insanlar ölür. Bunları
lütfen bilin. Çok insan sizden çok şey biliyor.
Ruslar asla ve asla Kafkasya'daki
kardeşlerimize rahat vermeyecek. Tarih
tekerrürden ibarettir. Bu sözü aklınızdan
çıkarmayın. Biz kahraman bir milletin
evlatlarıyız. Bizi birbirimize düşürecek
olaylardan süratle kaçınmamız lazım. Türk ve
Bütün Kafkasya halkları kardeştir. Lütfen ama
lütfen bunu unutmayalım!
Büyüklerimi ve
küçüklerimi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Semra Ademey
05.11.2005
Sayın Mırza,
Öncelikli olarak düşüncelerinizi
aktardığınız için saygılar sunuyorum. Lütfen
yazdıklarımı sizin yazınıza tepki olarak
almayın sadece bende kendi düşünce mi söylemek
istedim.
Kusura bakmayın ama kulaktan
dolma haberler ile yorum yapıyorsunuz derken
sanırım sizde bir kaç arkadaşınızdan aldığınız
haberler ile yorum yapıyorsunuz. Sizin
bilgilerinizde bana göre sağlıklı değil.
Yine Çeçen lider olayı üstleniyor ve
"kafirler ile münafıkları öldürdük" diyor. Bunu
alenen söylüyor. Sizce hangisi kulaktan dolma
haber?
Bu başlık bize şunu gösterdi ki
ciddi şekilde iletişim sorunumuz var. Hepimizin
bir şekilde bağlı olduğu haber kaynakları var
ve o kaynaklar olaya nasıl bakıyorsa bizde o
şekilde bakıyoruz. Sizler ne düşünürsünüz
bilmiyorum ama bu şekilde ki bir iletişim ve
bilgi edinme bizleri çok ciddi ve tehlikeli
noktalara götürecek.
Olaylardan ders
alıp yeni bir yapılanmaya gitmemiz lazım. Gelin
öncelikli olarak bu sorunu yok etme yolları
bulalım. Yoksa kimine göre Ruslar, kimine göre
Araplar, kimine göre Amerikalılar o topraklarda
ne huzur nede barışa izin vermeyecek.
Nedenlerimiz farklı da olsa hepimizin ortak
kanısı bizi birbirine düşman halk etmek
istemeleridir.
Peki bizler niye bu
kadar saf ve çaresiz bir milletiz. Bile bile
oyuna gelmek niye?
Saygılar.
Baykaldı.H
06.11.2005
Sayın Mirza bey,
Önce şunu söylemeliyim ki, sayın CC
yöneticileri böyle bir yazıyı nasıl
sansürlemedi, çok şaşırdım. Buradan onlara,
şükranlarımı sunuyorum, az da olsa
tarafsızlıkları konusunda ikna oldum. Çünkü
buna benzer bir yazım maalesef bir ismin veya
cemaatin propagandası yapılıyor diye
sansürlenmişti. Keşke o yazı yayınlansa da
okurlar karar verseydi, propaganda var mı yok
mu? Yinede sizin tarafsız, yerinden
haberleriniz için çok teşekkür ederiz. Maalesef
insanlarımız gitmediği, görmediği yerler
konusunda o kadar ilginç yorumlar yapıyorlar ki
şaşarsınız. Dernekler olsun siteler olsun, eğer
bir şeyler yazacaksanız, yorumlayacaksanız,
lütfedip de buyurun Kafkasya’ya hemen tarafsız
birini gönderin, yapsın araştırmasını,
analizini, belgelerini koysun ortaya, ona göre
yorumlar yazılsın. Eğer Kafkasya’ya, insanına
değer veriyorsak başka ağızlarla değil, bizzat
kendimiz araştırıp değerlendirmeyi öyle
yapmalıyız. Çünkü oranın, psikolojisini, sosyal
yapısını, siyasal yapısını, her şeyiyle
anlayacak kişiler sadece bizleriz. Ama uzaktan
atıp tutmasını o kadar seviyoruz ki, neyin ne
olduğunu bilmeden, Rus ağzıyla hemen etiketi
yapıştırıveriyoruz. Kayseri’ye gelip doğruları,
olumlu olsun olumsuz olsun kesinlikle,
özellikle dernekleri bilgilendirmeniz
dileğiyle.
Saygılar
Baykaldı.H
06.11.2005
Sayın Semra Ademey,
Lütfen sizin kulaktan dolma olmayan haber
kaynağınızı söyleyebilir misiniz? Eğer
Itar-tass ise gerçekten doğru haber kaynağınız
var demektir. Sayın Mırza'ın dediği gibi
cumhuriyette yaşayan bizzat Kabardeylerden
aldıysanız haberi diyebileceğim bir şey yok.
Yalnız devlet görevlilerinin verdiği haberinde
sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Bizzat halkın
kendisine sorulmalı. Dikkat ederseniz Avrupalı
gazeteciler gittikleri zaman halkın arasına
girip asıl haberi onlardan alıp,
değerlendirmeyi ona göre yapmaktadırlar.
Saygılar.
Bir Adige
06.11.2005
Selam dostlar,
Gene yazmayayım dedim ama olmadı. Üstadım,
KAYSERİ DERNEĞİ’nde Mecit bey ve Erkan beyden
başka kimse yok mu? Yeter artık. Hep böyle yapa
yapa milleti soğuttunuz. Zarar veriyorsunuz
Çerkeslere ve Çerkesliğe. Buna kimsenin hakkı
yok.
Lütfen.
Semra Ademey
06.11.2005
Sayın Bekaldı-H,
Yine Çeçen lider Basayev olayı üstleniyor
ve "kafirler ile münafıkları öldürdük" diyor.
Bunu alenen söylüyor. Sizin doğru ve tarafsız
haber olarak kabul edeceğiniz noktalarda bu
açıklama yer aldı, buna ne burursunuz?
Sayfalar dolusu yazılar yer aldı burada ve
kimse ikna olamadı. Kısaca kim olursa olsun, ne
için yaparsa yapsın, ben böyle bir şiddeti
onaylamıyorum.
Saygılar,
Semra Ademey
06.11.2005
Sayın Bekaldı-H,
Sizde, bende bir yüzyıl daha bu konuyu
burada yazsak, konuşsak durum aynen devam
edecek. O yüzden ben bu başlıkta daha fazla
konuşmak istemiyorum. İlk düşüncemde Kayseri
Derneği’ne saygılarımı sundum aynen devam
ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Değerli
Katılımcılar,
Sizleri bilmiyorum ama
bende ciddi derecede sıkıntı yaratan bir konuyu
sizler ile paylaşmak istiyorum. İLETİŞİM VE
DOĞRU HABER ALMA SORUNU.
Bizler her
defasında dilimiz döndüğünce söylüyoruz ve
büyük çoğunluğumuzun korkusu diaspora da eriyip
gideceğimiz, anavatanda da ciddi bir kaos
ortamının yaratılmak istenmesi. Olaylar,
düşünceler ortaya atılıyor tartışıyoruz
günlerce ama net olarak “işte sebep bu”
diyemiyoruz. Bizler neden bu kadar karşıt
fikirler ile doluyuz acaba?
Bence temel
sebep iletişim ve haber alma sorunu yaşamamız.
Haberi hangi kaynaklardan alıyor isek bizim
için doğru olan orası. Haber kanalının etkisi
kesin. Mesela, iki farklı kanaldan Ahmet bey
nasıl bir insan bakalım.
Ahmet bey son
derece sakin, sabah evinden işine giden akşam
direk evine dönen kimseye karışmayan son derece
beyefendi biri. Yada Ahmet bey son derece
sakin, sabah evinden işine giden akşam direk
evine dönen son derece pasif, kendine güveni
olmayan silik biri. Aynı eylemleri yapan Ahmet
bey’e iki farklı bakış şekli.
Doğal
olarak bizler yaşadığımız ülkelerde ve
anavatanda neler oluyor, neler yapılıyor merak
ediyoruz ve haber kaynaklarımızı sonuna kadar
zorluyoruz. Fakat maalesef sorun haber
kaynaklarımızın ta kendisinde. Dergiler,
gazeteler, internet siteleri ve dernekler bizim
kitlesel iletişim noktalarımız. Doğal olarak
bunlardan hangisi bizlere düşünce olarak daha
yakın geliyor ise o kanalın penceresinden
olaylara bakıyoruz. Bunun en canlı örneğini
Nalçik'teki terör olayında yaşadık. Sayfalarca
yazdık, okuduk. Sonuçta kimsenin düşüncesinde
en ufak bir değişiklik olmadı
Dergi,
gazete ve internet sayılı derece de evlerimize
giriyor ve sadece okuyan kişi bilgi sahibi
oluyor. Ev halkının tümüme ulaşamıyor. Yine
derneklerimiz maalesef grupçuluklar vs gibi
sebeplerden her kesime ve her yaşa hitap
edemiyor. Sonuçta bizler bir aileyi aynı anda
bilgilendirecek, dikkatini çekebilecek bir
iletişim ve haber mekanizmasından yoksunuz.
Ben normalde 1 saati bile televizyona
ayırmayı sevmeyen biri olarak (magazin
haberlerden dolayı) ciddi şekilde Kafkasya’nın
birliği ve beraberliği üzerine inşa edilmiş bir
televizyona şiddetle ihtiyacımız olduğuna
inanıyorum. Dünyanın her köşesine yayın
yapabilecek bir TV. Bu TV hangi ülkenin yasal
prosedürleri içerisinde bizlere hizmet
verebilecek ise o ülkede olsun. Siyaset, güncel
haber, ekonomi, dil, sanat, turizm, spor vs vs
konularında Kafkasya ile bizim aramızda bir
köprü olsun. Hiçbir ülkenin yada grupların
çıkarlarına hizmet etmeden sadece KAFKASYA’nın
BİRLİK VE BERABERLİĞİ için yayın yapsın. Bizler
din, dil, siyasi görüş vs vs konularında taraf
tutmayan objektif bir TV’na bir şekilde sahip
olmalıyız.
Saygılarımla.
Şeref Digerş
06.11.2005
Sayın Semra hanım,
Tek kelimeyle teşekkürler.
Metin Çelik
06.11.2005
Sayın Bekaldı,
Yazılarınızı okuyorum ve gerçekten
şaşırıyorum. Bir gün yaptığınız bir tahlil
ertesi gün tümüyle farklı. Bu da olayları, size
verildiği haliyle yorumlamanızdan
kaynaklanıyor. Çünkü verilen haberle,
yüreğinizin tahlili sık sık karşı karşıya
geliyor.
Yukarıdaki yazınızda bir cümle
dikkatimi çekti. Size bir tek sorum olacak.
Sadece bu soruma cevap bekliyorum.
Diyorsunuz ki, ‘’Yalnız devlet görevlilerinin
verdiği haberinde sağlıklı olduğunu
düşünmüyorum.’’ Ben de size şimdi soruyorum.
Doğu Anadolu'daki olayları; oranın halkıyla,
devletimizin görevlilileri farklı
haberleştiriyorlar. Şimdi sizin mantığınızdan
yola çıkarsak: Biz PKK’nın mı, devletimizin
görevlilerinin mi verdiği habere inanacağız?
Detaya girmeme herhalde gerek yoktur.
Cevabınızı bekliyorum.
Saygılar.
Baykaldı.H
06.11.2005
Sayın Semra Ademey,
Tespitleriniz çok doğru ama
değerlendirmeleriniz bana göre çok yanlış.
Yakındığınız noktalara bakacak olursak;
iletişim ve haber alma sorununun olduğu
konusunda sanırım hemfikiriz. Analizi doğru
yapıp neden değerlendirme kısmında hata
yapıyorsunuz, anlamış değilim. Farklı
kanalların farklı haber sunumu konusu ise,
herkesin, kendi anlamak istediği gibi
yorumlamalarından kaynaklanmaktadır. Sorarım
size, Ahmet beyin Çerkes olmasından dolayı,
yine onu en iyi tanıyan, huyunu bilen,
konuştuğu insanları bilen, dostunu-düşmanını
bilen yine biz olacağımıza göre, en sağlıklı
değerlendirme bizimki olsa gerek. TV konusunda
da ayrıca hemfikiriz.
Metin Çelik'e
Yazdığınız benzetmenin çok kötü olduğunu
belirtmekle başlıyorum ilk olarak. Aslında bu
kadar kötü cümleler kullanan birine verilecek
cevap yoktur ama okurlara saygımdan cevaplama
gereği duydum. İlk yazdığımdan itibaren
çizgimde, düşüncelerimde, ifadelerimde herhangi
bir değişiklik olmamasına rağmen böyle bir
kanıya nerden vardınız? Duygusal olmama rağmen,
verdiğim bütün kararları mantığımla, kendime
olan güvenimle vermişimdir. PKK ile Kafkasya’da
ki olayları birbirine karıştıracak kadar bilgi
yoksunu birine nasıl bir cevap verilebilir ki?
Olsa olsa vatan haini denilir herhalde. Burada
bütün okurların sizi kınayan yazılarını
bekliyorum. Tam cevap istiyorsanız, yazdığınız
cümlelerden kolayca çıkarabilirsiniz.
Kafkasyalılardan özür dileyin lütfen....
Metin Çelik
06.11.2005
Sayın Baykaldı,
İşte sonuç bu. Siz hiçbir zaman anavatanı
düşünmediniz. Düşünüyor görünüp düşünmediniz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti devlet oluyor kendi
anavatanın devleti Rusların işbirlikçisi
oluyor. Açıkça diyemiyorsunuz fakat kafanızdan
geçen bu. PKK ile Kafkasya olayı aynıdır. İkisi
de terör eylemi yapmıştır. Ama sizin
yandaşlarınıza terörist deyince biz vatan haini
oluyoruz siz kahraman.
İşte daha evvel
de yazdığım gibi hayatınız çelişkilerle dolu.
Sayın Baykaldı, terörün dini, imanı, milliyeti
olmaz. PKK Türkiye için neyse senin
yandaşlarında Kabardey Balkar’da o dur. Bire
bir aynı ne eksik ne fazla.
Kafkasyalılardan özür dileyecek biri varsa,
kendi insanına ‘’KAFİRLER, MÜNAFIKLAR’’ deyip
masum insanları katleden teröristlere sahip
çıkan SİZ ve yandaşlarınızdır.
Saygılar
CircassianCanada
06.11.2005
Değerli
Katılımcılarımız, Sayın Baykaldı.H, Sayın
Çelik,
Bizler site yönetimi olarak
mümkün olduğunca katılımcılarımızın yazılarını
yayınlamaya çalışıyoruz. Buna karşın, siz
değerli Baykaldı.H ve siz değerli Çelik
tartışmanın dozunu ne yazık ki son
yazılarınızda tutturamadınız. Ki, sayın
Baykaldı.H farkında olmuş olmalısınız, sayın
Çelik'e gönderdiğiniz yazıda birçok sözcüğü
değiştirdik. Buna rağmen kullandığınız üslup
nedeniyle forum konusu kişisel suçlamalara
dönüştü. Sizler eğer bize yardımcı
olmayacaksanız, biz daha ne yapabiliriz?
Forumlarımızdaki yazıları yalnız siz sayın
Baykaldı.H ve siz sayın Çelik tarafından
okunmuyor. Binlerce okuyucu da sizin
yazılarınızı okuyor. Daha da önemlisi
gençlerimiz okuyor.
Sayın Baykaldı.H,
sayın Çelik; sizlerden ricamız bu konuda artık
bir şey yazmayınız. Forumlarımızın düzeyinin
yukarda kalmasına lütfen siz de katkıda
bulununuz.
Saygılarımızla.
Metin Çelik
06.11.2005
Sayın site
yöneticileri,
Kendi adıma özür
diliyorum. Bundan sonra daha dikkatli
yazacağım. İkazınızda haklısınız.
Saygılarımla.
Yılmaz Beştepe
07.11.2005
NALÇİK
OLAYLARIN ARDINDAN
13 Ekim 2005 tarihin
ide Nalçik’te gerçekleştirilen terör
saldırırsının ardından, güvenlik görevlileri,
saldırıyı gerçekleştirenler ve sivil
vatandaşlar olmak üzere toplan 140 insanımızın
teröre kurban gittiği açıklanmıştır.
Meydana gelen olaylar üzerine Kayseri Kafkas
Derneği Yönetim Kurulu olağan üstü toplanarak;
gerekli değerlendirme ve müzakereleri yaparak,
kamu oyuna bir bildiri yayınlama gereğini
duymuştur. Bildiri, hangi amaçla ve nedenle
olursa olsun, terör kendi içimizden çıkmış olsa
bile, insanların canına kastedip terörü
gerçekleştirenleri, yönlendirenleri ve alkış
tutanları kınama bildirisidir.
Olay
toplumsal, ulusal bir konudur. Dünyanın
neresinde yaşıyorsa yaşasın her Çerkes için
kara bir gündür. Yayınlanan bildiri oy birliği
ile alınmış kurumsal, örgütsel bir bildiridir.
Durum böyle iken; bulanık havayı seven,
bulanık suda balık avlamak isteyen , kimliğini
açıklama cesaretini bile gösteremeyen,
kişilerce olay saptırılmıştır.
Bildiriyi
eleştirme adına; olayların sebebi, gerekçeleri
hatta haber kaynağı ileri sürülerek bu kadar
insanımızın can verdiği bir terör olayını
gizliden Çerkeslik adına alkışlayabilmekteler.
Olayla hiç ilgisi olmayan konularda
kişisel tartışmalara taşınmıştır. Eski dernek
yönetimlerinde görev alan kişilere ve
derneklere haksız eleştiriler getirilmiştir.
Olaya aktif veya pasif olarak müdahaleleri
olmamış olsa bile; “şu kadar kafirler ile
münafıkları öldürdük" diye olayı üstlenen bir
zihniyet alkışlanmalı mı kınanmalı mı?
Bilinmelidir ki, bu tür yaklaşımlar ve
davranışlar kimseye bir yarar getirmeyeceği
gibi toplumumuzun bulunduğu uçurumu daha da da
derinleştirecektir.
Saygılar…
Baykaldı.H
07.11.2005
Sayın CC
yöneticileri,
Yazılarımın bir kısmı
dozajını aşmış olabilir. Bu yüzden okurlardan
ve site yöneticilerinden özür diliyorum.
Yeryüzünde, mantıklı düşünen bir insanın
terör eylemlerine lanet okuması insanlığın
gereğidir. Çünkü her terör bir gün gelir sizi
de vurur. Benim en büyük eleştirim Nalçik’teki
olaylara alel acele tepki koymadan, önce bizim
kendi anavatanımızdan sağlıklı haberler alalım,
amaç ne, gerçekleştirenler kim, sebep ne,
bunların cevaplarını bulalım. Daha sonra
gerçekten terör ise her kesimden kınama
mesajları gelsin. Hangi amaçtan, hangi
görüşten, hangi yaştan bir Çerkes ebediyete
giderse en çok üzüleni ben olurum. Çünkü
yeryüzündeki sayımız belli. Ölenler daima
bizdendir, kim olursa olsun.
Sayın
Yılmaz Beştepe, Nalçik olaylarının kınama
bildirisinin yönetim tarafından alınan ortak
karar denmesine rağmen, neden bir yönetici
çıkıp da sahiplenmiyor. Bütün yük eski
yönetimden sadece Sn Mecit Tav bey ile Erkan
Batır beye biniyor. Soru işaretlerinden biri de
budur sanırım.
Haddimi aşan cümleler
varsa okurlardan ve CC’den özür diliyorum.
Baykaldı.H
07.11.2005
Sayın CC
yöneticileri,
Eğer yazılarımı sürekli bu
şekilde kırparak yayınlayacaksanız,
yorumlarımızı yazmanın hiçbir anlamı kalmıyor.
Eğer biraz önceki yazımda yine size göre
dozajını aşmışsa sanırım bana karşı yazılan
diğer yazıyı da makaslamanız gerekiyordu.
Yazdığım yazı tamamen birbiriyle bağlantılı
olduğu için makasladığınız kısmın dışındakiler
pek anlamlı olmasa gerek.Yukarıda sayın
Çetin’in yazmış olduğu yazıdan daha kırıcı bir
yazı olmasa gerek. Silinecekse o da silinsin
yoksa tek taraflı makaslama uluslararası
internet yazı hukukuna uymasa gerek.
Ben
yazılarımın tamamının yayınlanmasını isterken
siz ha bire ya makaslıyorsunuz ya da
yayınlamıyorsunuz. Sizin yayın ilkelerinizden
çıkardığım bir cümleyi yazmak istiyorum:
İnsanlar hangi politik görüş ve dini inançta
olursa olsun düşüncelerini açıklamakta özgür
olmalı, BU YÜZDEN KAFKASYA VEYA ÇERKEZLER İLE
İLGİLİ HER TÜRLÜ OLUMLU YA DA OLUMSUZ DÜŞÜNCEDE
YAZILMIŞ OLAN DOKÜMANLARA MÜDAHALE ETMEDEN
SAYFALARINA YER VERİLECEKTİR.
Saygılar.
Mecit Tav
07.11.2005
Merhabalar,
Sayın Yılmaz Beştepe halihazırda Kayseri Kafkas
Derneği yönetim kurulu muhasip üyesidir. Bu
bilgiyi kendi yazısında eksik gördüğüm için
buraya yazmak gereği duydum. Özellikle sayın
başkanında "kimliğini açıklamaya cesareti
olmayan adamları muhatap alıyorsunuz" diyerek
yazmama sebebini açıkladığını da bildirmek
istiyorum. Ancak birileri açıkça bu bildirinin
hazırlanmasında, içeriğinin tespitinde katkın
oldu mu deseydi, vallahi de olmadı, billahi de
olmadı derdim."
Birileri neden açıkça
sormak yerine, kendi yanlış öngörülerini,
tahminlerini doğrulatmaya çalışır anlamadım.
Diyorlar ki, bunu hazırlasa hazırlasa Mecit Tav
hazırlamış, yönetime yayınlatmıştır. Pes, breh
breh ne maharetli adammışım ben... Bir kere
bildiriyi ben hazırlasam inanınki daha zehir
zemberek olurdu. Bu başlığın hemen altlarındaki
yazıma ve oradan anlaşılabilecek haleti
ruhiyeme bir baksanıza,ben böyle diplomatik
lisan filan kullanamazdım. Duygularımı olduğu
gibi aktarırdım. Bildirinin metin yazarını
arayanlara duyurulur.
Saygılarımla...
Ademey Semra
07.11.2005
Maf Bakaldı.H,
Sanırım bu konu oldukça fazla uzadı ve
defalarca aynı şeyler söylendi. Başta Kayseri
Derneği sitesinde olmak üzere CC'de de Kayseri
Derneği Yönetim Kurulu tarafından hazırlandığı
ve sunulduğu söylendi. Bunun bir anlamı olur.
Bu tür mekanizmalarda bir bildiri yayınlanır
ise zaten o kurumu kapsar, çıkıp tek tek veya
birisinin konuyu tekrar üstlenmesi kadar saçma
bir şey olabilir mi? O zaman neden Yönetim
Kurulu densin ki?
Mecit Tav bey'e de
sayın Erkan Batır bey'e de bu konuda ki
hassasiyetleri ve sergiledikleri engin
sabırlarından dolayı şahsım adına saygılarımı
sunuyorum. Kendilerini muhatap kabul edip cevap
vermeleri bana göre çok büyük meziyet. Keşke
hepimiz bu sorumluluğu taşıyabilsek.
Size ve bütün katılımcılara bu konudaki
düşüncelerini paylaştıkları için teşekkür
ediyor ve ben kendi adıma bu konuyu
noktalıyorum.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Sayın Bekaldı.H
Bu
sayfaya yazmayacaktım fakat CC'nin
prensiplerinde yer alıyor dediğiniz kısım
dikkatimi çekti. Sanırım siz yanlış
anlamışsınız. Yazı aynen şu şekilde,
"Kuruluşundan bu güne yayın prensipleri
içerisinde kendisini dünyadan ayrı görmemiştir.
"İnsanlar hangi politik görüş ve dini inançta
olursa olsun düşüncelerini açıklamakta özgür
olmalıdır" fikrini benimsemiştir. Bu yüzden
Kafkasya veya Çerkesler ile ilgili her türlü
olumlu ya da olumsuz düşüncede yazılmış olan
dokümanlara müdahale etmeden sayfalarında yer
vermektedir."
Yani yazının tüm geneli
okunduğunda bu notu CC'de yer alan (araştırma,
haber vs sayfalarında) başka halkların,
"Çerkesleri konu alan makalelerinden"
bahsettiği çok rahat anlaşılıyor. Söz konusu
açıklama forum sayfasına giren yazılar için
değil. Daha dikkatli okursanız forum sayfası
için "Çerkes gibi" dediklerini göreceksiniz.
Baykaldı-H
07.11.2005
Sayın Semra Ademey,
Sataşma olmadığı
sürece bu konudaki yazılarıma son veriyorum.
Gerçektende bir kısır çekişmedir gidiyor.
Karşılıklı birbirimizi ikna edemeyeceğimize
göre daha fazla uzatmanın anlamı yok.
Ancak yazınızdaki ;Çerkez gibi; yakıştırmasını
da hoş karşılamadığımı da söylemeliyim.
Yazılarımda Çerkesliğe abes herhangi bir
tutumum olduğunu düşünmüyorum, bilakis
Çerkesliğimi iliklerine kadar hissederek
yazılmış bir yazıdır. Ölçüsünü de kimse
belirleyemez zira başkalarının Çerkeslik ölçüsü
de bana göre değişebilir. Hala ilkelerinize
uymadığınızı söyleyebilirim. Benzer yazılar
yazan kişiler içinde aynı hassasiyeti
göstermeniz dileğiyle.
Saygılarımla.
Baykaldı.H
07.11.2005
Sayın CC
Yöneticileri,
Yinede, sizi de sayın
Çetin'i de seviyoruz, kıymetlisiniz. Çünkü her
şeyden önce insansınız ve de ÇERKES'siniz.
Saygılar ve sevgiler.
Hatice Ünal
08.11.2005
Maf
(Umarım doğru hitaptır.)
Sayın Baykaldı,
aslında size hitap etmiş olsam da bu konunun
genel olarak ele alındığından lütfen emin
olunuz.
Ama bu yazıya başlamadan önce
kendi özelimden söz etmem gerekecek.
Annem, bütün hayatı boyunca başını bir gün
olsun açmamış, teheccüt ve diğer nafile
namazlar da dahil hepsini hayatı boyunca
kılmış, oruçlarını üç aylar şeklinde tutmuş,
hacı ve annesinden kalma bir tarikata da mensup
olarak yaşamını sürdüren bir kişidir.
Bundan 15 yıl kadar önce Bursa'ya akraba
ziyaretine gittiğinde, tesadüfen bir camiye
gitmişler. Orada düğün yapılıyormuş. Yanımıza
geldiklerinde ilk sözü 'Aman Allah korusunda,
bu kişiler bu ülkede yönetime falan gelmesin,
yoksa ilk önce bizi keserler' dedi. Bunu
söyleyen kişinin tüm yaşamını düşündüğümde
kulaklarıma inanamamıştım.
Bizler İslam
dendiğinde, bizlere öğretilen bir İslami
anlayışı düşünüyoruz. Bu nedenle hassasiyetimiz
farklı ve İslam’la yan yana getirilen her
kelimede başka bir niyet arar olduk, bu hiç hoş
değil. Bakınız ben Irak'ta ülkesi için
savaşanlara saygım var ama başka olaylar yok mu
orada diye yazdığımda, ilk cümlem göz önüne
alınmadı, hemen tüm olaylar bütün olarak
değerlendirildi ve eleştirildim.
Yine bu
sütunlarda, sayın Tav'ın bir cümlesi –ki, bence
çok önemliydi- 'Kardeşim için ürktüm, o da
camiye namazını kılmaya giden birisi,
Vahhabilerle karıştırılıp canını yakarlar diye
korktum' gibi bir ifadeleri oldu. Ama bu
cümlede nazari itibara alınmadı.
Neden?
Nedenini ben size söyleyeyim, karar
veremiyoruz.yapılan olaylar gerçekten cihad
mıdır, cihadı gerektiren durum var mıdır, varsa
biz bunu yok sayarak günaha mi gireriz
düşüncesi bizi objektif bakmaktan
uzaklaştırıyor.
Dünya dinler arası bir
çatışmaya sürükleniyor. Maalesef bugün geçmişte
tüm dinlere eşit mesafede olmaya çalışan laik
Avrupa ülkeleri bile Müslüman kelimesine
tahammül edemez olmaya başladı. Çünkü bu tarz
eylemler tek işe yarıyor: İslam’ı lekelemek!
Tüm olayların gerçekleştirildiği bölgelere
bakınız, iki unsur göz önünde petrol ve
İslamiyet. O bölgede barış isteyenler yok
edildi. Çünkü orada savaşan kişilere ihtiyaç
var. Yarın Türkiye’de sizin bulunduğunuz
bölgeye gelip, olay çıkartıp münafık ve
kafirleri öldürdük demeyeceklerinden emin
olabilir misiniz?
Unutmayınız ki,
Türkiye’de Hizbullah tarafından öldürülenler
hep dindar kişilerdi. Şu anda hedefin Kafkasya
olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. Biz
gerçekten Müslümanlarsak, bize düşen bu tuzağı
iyi görmek ve kendimizi kullandırtmamaktır.
İslamiyet’in kan ve barutla
yaygınlaştırılamayacağı, tersine 'İslam'
kelimesinin giderek terör ve bombalarla
anılmasına neden olacağı bir vakıadır.
Diğer kardeşlerimize düşen görevde, olaylarda
kullanılanların gerçekten masum inananlar
olduğunu ama tuzağa düştüklerini görebilmektir.
Bu nedenle orada yaşanan olaylar
alkışlanmamalı, tersine eleştirerek doğruyu
bulmaları sağlanmalıdır. Kafkasya'da yaşayan
insanlarımıza gerekirse sadece evlerinde
ibadetlerini yapmaları önerilmeli, bölge
tümüyle ateş çemberine döndürülmemelidir.
Olayları şu aşamada durdurmanın başka bir yolu
yoktur.
Bir kaç kişinin şehit olması
olayları durdurmayacak, sadece bölgenin daha
fazla ateşe bulanmasına sebebiyet verecektir.
Bunun da bizlere ne katabileceği veya neler
kaybettireceği ayrı bir tartışma konusudur.
İslamiyet’te 'cihad' emri kadar, 'sabır'
emri de vardır.
Saygıyla.
Baykaldı.H
09.11.2005
Sayın
Hatice Ünal,
Şimdi, yazılanların
noktasına virgülüne imza atmak çok moda oldu.
Eğer kendi görüşlerini destekliyorsa, kendi
gibi düşünüyorsa, yazıların altın hep imza
atılır, sırf karşı görüşteki kişilere cevap
olsun diye. Aslında içerikte önemli değildir,
tarafsızlıkta.Yazınızı birkaç kez okudum ki,
acaba yazısının altına moda olan imzayı atmadan
önce katılmadığım nokta var mı diye. Ama
bulamadım. Aynen o moda imzayı atıyorum.
Görüşünüzü bilmiyorum, ilgilendirmiyor da ama
çok güzel tahlil etmişiniz olayları. Ancak
biraz da kendi fikrimi ilave etmek istiyorum.
Sizin verdiğiniz örnekteki gibi insanlarla
zaten Çerkeslerin bir bağı olamaz.çok
münferittir. Bizim bahsettiklerimiz
Hizbullahçı, şucu, bucu da değil. Konuyu sadece
din açısından da ele almamak gerekir. Başka
ideolojilere saplanıp kalmış pek çok Çerkes
gencimiz var. Mesela Adana’da kendini aşağıya
atan satanist genç Çerkes kızımız, DHKPC üyesi
pek çok gencimiz, PKK’nın yanında çatışan
gencimiz, hatta ırkını inkar edip MHP
saflarında olan gençlerimiz, hepside farklı
amaçlar peşinde değil mi?
Kafkasya’daki
olayların cihad veya bağımsızlık amaçlı
yapıldığını zannetmiyorum ben. Fransa’daki
yaşanan son olaylara bakacak olursak,
Kafkasya’dakilere ne kadar benzediğini
anlayabiliriz. Tabi objektif düşünmek kaydıyla.
Fransa’da da olayları başlatan, ayaklanan,
polisle çatışan Müslümanlar. Şimdi onlarda mı
cihad peşinde. Müslümanlara ve diğer
azınlıklara yapılan baskılar ülkeyi bu hale
getirdi. Tabi yoksulluk, işsizlik te diğer
sebepler. Kafkasya’da fakir, işsiz insanlar çok
ama varoş kültürü olmadığı için geniş çaplı bir
ayaklanma olmamıştır. Zaten olması da mümkün
değil çünkü Fransa ile Rusya F. arasında çok
fark var. Kafkasya’daki tek fark eylemin
silahlı olması. Ama coğrafi konum ve politik
konum farklılığı da etkilemiştir. Talihsiz
olan, alakası olmadığı halde (bana göre) Şamil
Basayev’in olayı üstlenmesi. Ki, o Kursk
denizatlısını da üstlenmişti. Reklamın iyisi
kötüsü olmaz düşüncesi herhalde. Orada terör
eylemi varsa kesinlikle kınanmalı, bu ister
cihad adına ister milliyetçilik adına ister
Rusya adına olsun. Benim tek isteğim Rus’un
oyununa gelmeyelim. Onlar çok iyi bilir
bölmeyi, parçalamayı ve yönetmeyi. Aynı senaryo
Adigey’de ve Karaçay-Çerkessk’te de oynanmakta.
Kafkasya’da görülen özellikle Abhaz-Gürcü
savaşından sonra milliyetçilik akımları
Rusya’da tedirginlik yaratmıştır. Günümüzün
modası Vahhabicilik olduğuna göre ona
tutunmuşlardır. Yarın nedir biliyor musunuz,
daha tehlikelisi, Kabardey-Balkar,
Karaçay-Çerkes çatışması. Allah korusun en
tehlikelisi de budur. Böyle bir durumda
Türkiye’deki Türkler ve Çerkeslerin ne derecede
etkileneceklerini tahmin bile etmek
istemiyorum. Olayları sadece tek yönüyle
düşünmeyelim. Akıllı olalım, birlik olalım aksi
takdirde her zaman herkese kolayca yem oluruz.
Saygılar.
Shogen Mahmut
12.11.2005
Değerli arkadaşlar,
Burada yazan
katılımcıların iyi niyetli olduğundan,
toplumlarının gelecekleriyle ilgili güzel
hayalleri olduğuna şüphem asla yok ama tam
olarak ne istediğimizi bilmemiz lazım.
Yıllardır bize öğretilen bağımsız Kafkasya,
Çerkes soykırımı unutulmuş çok barışçı toplum
olmuşuz ne mutlu bize ama sanıyor musunuz ki,
katledilen dedelerimiz eli kanlı katillerdi.
Hayır bizden daha barışçı olduklarına emin
olabilirsiniz ama bir kere kanınız akıtılır
eviniz yakılır çocuğunuzun cansız bedeni
elinize verilirse barışçıl sözlerinizin hiçbir
anlam ifade etmediğini o zaman anlayabiliriz.
Bu gün ABHAZYA için ayrılıkçı teröristlerin
yuvası diyen bir GÜRCİSTAN yok mudur?
Rusya’nın hakimiyetinde kalmak doğruda
Gürcistan’ın hakimiyetinde kalmak mı yanlış
yoksa şu anda şartlar bunumu gerektiriyor,
politika yapılabilir ama insanlar doğru
bildikleri yoldan da sapmamalıdır. Bu gün
bağımsız olan toplumlar bunu geçmişteki kavgacı
ve aykırı insanlarına borçludur. Toplumlarına
hürriyeti çok gören mandacılar dün vardılar, bu
günde ve yarında olacaklar ama onların refahını
yine o aykırı kavgacılar sağlayacaktır.
Saygılarımla
Baykaldı.H
13.11.2005
Sayın
Mahmut bey,
Tespitleriniz çok
doğru,mandacılık geçmişte de vardı, her zamanda
olacaktır. Tarihe bakarsanız; Atatürk, Amerikan
mandasını kabul etmeyip Kurtuluş Savaşı’nı
başlattıysa, Cezayir, Fransızlara karşı,
Pakistan ve Hindistan, İngilizlere karşı,
mandacılığı kabul etmemiş bağımsızlık için
savaşmışlardır, üstelik silahsız. Tabi
Kanada’nınkini de unutmamak lazım.
Saygılar.
Shogen Mahmut
14.11.2005
Değerli
arkadaşım Baykaldı,
Teşekkür ederim ama
fikirlerime katıldığınızdan çok ne olursa olsun
doğru bildiklerinizi savunduğunuz ve soykırıma
uğrayan atalarımızın hayatlarını feda ettiği
hürriyet aşkını hala kaybetmeyen torunlarından
olduğun için ve herkes gibi politika
yapmadığınız için, günü birlik politikalar
içinde olmadığınız ve tarihi gerçekleri
unutmadığınız için, pireye kızıp yorgan
yakmadığınız için, Kafkasyalı kardeşlerimizi
düşman ilan etmediğiniz için.
Bizler her
şeye rağmen 21 Mayısı soykırım günü olarak
kutlayan dün soyumuzu kurutmaya çalışan bu gün
ise Kafkasya’daki diğer kardeşlerimizi toptan
yok etmeyi çıkarları için hiçe sayan büyük
kuzeyliye temkinli yaklaşan, küçük çıkarlarımız
ve günlük politikalarla halkımızın geleceğinin
karanlık olduğunu unutmayan insanlar olarak
kalalım.
Kavga edelim demiyorum ama
lütfen bu defa yanlış ata binmeyelim çünkü at
uçuruma atladığında üstünde halkımız olacak.
Tekrar teşekkür ederim dönmediğiniz için,
gömleğinizi çıkarmadığınız için, dün dündür
bugün bu gündür demediğiniz için.
Saygılarımla.
Baykaldı H.
15.11.2005
Sayın Kafkas
Dernekleri Federasyonu,
Yaptığınız
değerlendirmeler, sezinlemeler, düşünceler,
araştırmalar o kadar mükemmel ki inanın son
günlerde kaybettiğim umutlarıma, hayal
kırıklarına su serptiniz.
Büyük
derneklere yakışan gibi yaptınız. Sizler gibi
yöneticilerin başımızda olduğu için ayrıca da
gurur duyuyorum. Hiç kimsenin yazdıklarınıza,
değerlendirmelerinize bir kelime bile diyeceği
olamaz. İnanın yazılan yazılar yüzünden
kaybettiğim umutlarımı yeniden yeşerttiniz.
Öyle ki; Kafkasya üzerine oynanan oyunları
o kadar güzel ortaya çıkarmışınız ki hiç bir
farklı düşünce itiraz edemez. Umarım bütün
Kafkas derneklerinin başına sizler gibi aklı
başında yöneticiler geçer. Birliğimiz ancak bu
şekilde sağlanır.
Hangi taraf olursa
olsun kendi ideolojisini benimsetmekten,
kavgadan başka bir şey bilmeyen dernek
yöneticilerinin sizlerden öğreneceği çok şey
var. Teşekkürler.
Not: Arkadaşlar CC
forum sayfasından önceki KAF-FED'in yazdığı
Nalçik saldırısıyla ilgili duyarlı açıklamasını
okumanızı istiyorum.
Saygılarımızla. |
|
|
sayfa
1
2
3
4 |
|
|
|
|
|
|
|