...................
...................
AYRIMCILIK  -3
İlyas Bey
11 Mayıs 2006
                         
...................
 
...................
CircassianCanada Notu: Aşağıda yayınlanan metinler Denetim Kurulu Üyelerimizce denetlenip yayına verilmiştir.
                     

Göktürk
30.12.2006

Sayın Mahmut Bağ,

Yazılarınızı okudum. Eğer ki, bazı gerçekleri bilmiyor olsaydım sanki Türkiye'de Çerkeslere zulüm var, haksızlık var zannederdim. Hak talep etmişiniz. Neyin hakkını istiyorsunuz, ne istiyorsunuz anlayamadım. Türkiye Cumhuriyeti; laik, demokratik bir hukuk devletidir. Kanunlar önünde; ırk, mezhep, renk, dil, din ayırt etmeksizin tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları eşittir. Türkler ve devleti hakkındaki yorumlarınıza dikkat ediniz lütfen...


Civan
30.12.2006

Sayın Kafkaskartalı,

Size hitaben yazdığım yazı sitede yer almadı.

Saygılarımla


Neg'uç
30.12.2006

Sayın Mahmut Bağ!

Türk ve Türkiye düşmanlığı yapan sözlerinize dikkat ediniz lütfen! Burası bölücü örgüt sitesi DEĞİL! Rusya iki milyon Çerkes'i sürgün ederken, kendisi de aç olan Türk milleti bizlere kapısını açtı, sofraya bir kaşık da bizim için koydu, toprağının bir kısmını bize de verdi, her şeyini paylaştı.

Bugün Türkiye'deki Çerkeslerin sahip olduğu mal varlığı, Kuzey Kafkasya'da ki hemşehrilerinden kat be kat fazladır. Talep ettiğin maddi ve manevi asimilasyon tazminatını tek suçlu Rusya'dan iste. Çerkes soykırımı yapanda Rusya'dır, bizi sürgüne gönderende Rusya'dır. Son 450 yıldır Çerkes soykırımı yapan Rusya'dır. 1864, 1865, 1905, 1936, 1937, 1943, 1944 Kuzey Kafkasyalı soykırımlarının tamamının sahibi Rusya'dır. Maddi ve manevi tazminat isteyeceksen, hakkını arayacaksan Rusya'da ara! Ata topraklarını Rusya'dan geri iste.

Son bir söz: Türkiye'yi beğenmiyorsan, sevmiyorsan, Abhazya, Adigey ve Kabardey-Balkar'da geri dönüş yasası mevcut. Geri dönenlere arazide veriyorlar. Buyur dön. İnan ki, önüne kimse durmayacak.


Vedat Merzey
30.12.2006

Sayın
Civan,

Kişilere yönelik olan direk cevaplarınız dahi olsa konu başlığı kişiler olamaz. Bu şekilde gelen yazılar yayınlanmayacaktır .

Bilginize

Vedat Merzey
Denetim Kurulu Üyesi


Mahmut Bağ
30.12.2006

Bazı katılımcıların tarih bilgisinden yoksunluklarının kendi benliklerini kaybetmelerine, her şeye Türkleşmiş olarak bakmalarına sebep olmaktadır. İlkel duyguları tatmin etmenin ötesine geçip, gerçekle yüzleşmeye cesareti varsa, tarih sayfalarını çıplak gözle okunması halinde, başımıza gelenlerden kimlerin ne kadar sorumlu olduklarını, haklarımızın nerelerde nasıl çiğnendiğini gayet iyi görülebilir.

Bu kişilerin yazılarına baktığımızda, herhangi bir sorunumuza çözüm üretemeyecekleri Rus düşmanlığı yapmaktan başka bir becerilerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Kendi benliğini yitirmiş kişilerin böyle istedikleri için değil, kendim istediğim için uzun süredir yaşadığım, vatandaşı olduğum Almanya'dan vatanıma döndüm ve burada yaşıyorum.

Bu kişiler boşuna heveslenmesinler, zihinlerimizi asla bulandırmayacaklar.


Kafkaskartalı
30.12.2006

Sayın Göktürk,

Mahmut beye hitaben ''Türkler ve devleti hakkındaki yorumlara dikkat ediniz'' dediniz. Sizce Türkiye sadece Türklerin devleti mi? Türkiye'de yaşayan ve uğruna şehit olan milyonlarca Çerkes, Kürt, Laz ve diğer milletler Türkiye'nin sahipleri değiller mi?

Saygılarımla.


Serdar Eren
30.12.2006

Sayın Civan ve benzer düşüncede olanlara seslenmek istiyorum: Birçok Avrupa ülkesinde İsrail'de hatta Ürdün'de (krallık) farklı milliyetlere öğrenim imkanı veriyor. Hem de parasız vatandaşı oldukları için. Şaşırdıysanız o ülkeleri uyarın bölünürler maazallah.

Şahsen benim böyle bir talebim yok ama insani bir hak değil mi (örneğin Cemevi istiyorlar). Bu insanlar vergilerini de ödüyorlar. Çerkesler bölücü olmaz korkma. Arkadaşlar bu yola baş koymuş, bir yerlere de taş koymuş, üzülme senin arabana taş koymaz onlar yazdıklarından çıkardığım iyi insanlar.


Civan
30.12.2006

Sayın Serdar Eren,

Benim Çerkeslerin bir gün, bir aşamaya gelip de bölücü olabileceğini hiç düşünmedim. Herhalde birçok fikrimi aynı anda söylediğimden, örneklerim ve fikirlerim iç içe geçen manaları doğurmuş. Sizin yazınızdan sonra kendi yazılarımı tekrar okudum. Ayrıca anadilde eğitim meselesinden söz ediyorsunuz.

1) Bugün Türkiye'de kaç anadil olduğunu bir düşünün. Türkiye'nin bırakın kırsalını, büyük şehirlerin hemen dibindeki yerleşim yerlerinde, Türkçe dahil herhangi bir dilde eğitim kurumu bulamıyorsunuz ya da gerekli personel olmadığından birleştirilmiş sınıflarda eğitim veriyorsunuz.

2) Temel eğitimi kastediyorsunuz sanırım. Yoksa her dilde ayrı diş hekimliği, hukuk vb. fakültelerinin imkansızlığı ve anlamsızlığını hesap etmişsinizdir.

3) Kimin anadili? Kabardeylerin mi, Wubıhların mı, Çeçenlerin mi, Osetlerin mi ya da her birine ayrı eğitim mi?

4) Daha sonra bu soyların yarışmalarını, çekişmelerini nasıl önleyeceksiniz? ''Kabardeyler hakim okulda, yok bizim oğlan anlamıyormuş anlatılanı, hem niye anlasın ki, Kabardey gibi konuşmak zorunda mı, benim oğlum anlı şanlı bir Asetin vs.''demezler mi? (Hayal ürünü ama benzer hesaplara girdiniz mi hiç? Ben girdim.)

5) Ya Lazlar, Gürcüler, Zazalar, Kürtler, Araplar, Süryaniler, Boşnaklar, Ermeniler, Rumlar ve diğerleri. Hangisine yardım etmezse eksikyapmamış olur bu devlet? Kurs açıp, dernek kurup, gönüllü organizasyonlar yapmak daha mı zor? Yoksa rağbet yok, zorunlu olursa belki daha iyi olur diye mi düşünüyorsunuz? s

Son olarak: Taş koymalar vb. bunları yazmak zor değil. Kırmayı çocukta yapar ama yapmak ustanın işidir.

Saygılarımla.


Serdar Eren
30.12.2006 s

Sayın Civan,

Kendinizi Türkiye Cumhuriyeti'nin yerine koymanız belki psikolojik olarak size iyi geliyor ama bırakın sizin o düşündüklerinizi devlet düşünsün. Yeterince polisi askeri hapishanesi var. Ama biz aklı da olmasını bekliyoruz. Mali ve teknik imkansızlıkları bende görüyorum. Mesele insan hesabına alınmak. Hakkın kullanılması teferruat. Saygısızlık niyetim yoktur.


Civan
30.12.2006

Sizin ne demek istediğinizi az çok anladım sayın Eren. Keşke bu duyguya (hesaba alınmamak) ne koşullarda sahip olduğunuzu da anlayabilsem. Belki de benim dışarıdan göremediklerimi görüyorsunuz ama anlamaya çalışan ben bile göremiyorum ki, siz anlamak istemeyenle uğraşıyorsunuz.

Soru şu: Ya ortada anlaşılması gereken bir şey yok ya da anlaşılması zor bir şey var. Ortada bir hesaba alınmama var ama bu sorun hepimiz için ortak. Bizler bir gün herkesi hesaba alan bir ülke için mücadele verelim derim. Bayramınızı ve yeni yılınızı kutlarım.


Özlem Alagöz
14.01.2007

Ben Çerkes'im. Bunu değiştiremezsiniz.

Yorumunuza kesinlikle katılmıyorum. Bizler asla ayrımcı ve bağnaz insanlar değiliz. Farklı oluşumuz aşikar. Tıpkı sizinde farklı bir etnik gruba ait olduğunuz gibi. Bizler yalnızca ırklarına, örf adetlerine vatanlarına ve birbirlerine sonsuz ve kayıtsız şartsız bağlanmış değerlerine sahip çıkan insanlarız.

Amacımız ayrımcılık yapmak olsaydı; Türkiye'yi de tıpkı kendi vatanımız gibi savunmazdık. Hatırlatırım ki, kurtuluş Savaşı'nda bu vatanı tıpkı kendi vatanımız gibi savunmak için en çok kaybı yine diğer etnik gruplara oranla biz verdik.

Böyle bir yargıya varmadan önce bizim tarihimizi araştırmanızı beklerdim. Çünkü böyle bir araştırmayı yapmış olsaydınız bu kanıya varamazdınız. Şunu bilmelisiniz ki, PKK yalnızca Türk vatandaşlarına ait bir sorun değildir. PKK'yı yok etmek için savaşan bu uğurda canlarını bile hiç çekinmeden ortaya koyan kahraman Mehmetçiklerin arasında da Çerkesler var.

Size bir olay anlatmak istiyorum, kararı siz verin. Bu benim bizzat yaşamış olduğum bir olaydır. Biz Çerkesler farklı bir yüz ve kemik yapısına sahip insanlarız. Bu çok net anlaşılır. 2 yıl önce ulu önder Atatürk’ümüzün ölüm yıldönümünde bende her Türk vatandaşı gibi saat 09:05'te yolda saygı duruşunda bulundum. Ama ırkçı olduğuna kati suretle inandığım bir Türk vatandaşı telaffuz etmeye bile utandığı hakaretler sarf ederek bizim Türk olmadığımızı bu saygı duruşuna hakkımız olmadığını bu ülkede bulunduğumuz için ülkenin gidişatında düzensizlikler olduğunu, bu ülkeyi tıpkı bizim gibi etnik kökeni farklı insanların mahvettiğini söyledi. Halbuki her ikimize de sormuş olsalardı hanginiz Ata'yı daha iyi tanıyor ve bu ülkeye kattığı değerlere saygı gösteriyorsunuz diye, büyük bir gurur içinde onun ben olduğumu söylerdim. Çünkü ben ulu önder Atatürk’ten ırkçılık yapmamayı ve bu ülkeyi kendi vatanımmış gibi kayıtsız şartsız korumayı öğrendim bir Çerkes olarak doğmuş ve tüm varlığımla kültürümü korumaya çalışıyor olsam da.

Şimdi birileri bana söylesin; bizim ırkçı ve ayrımcı olduğumuza halen inanmakta mısınız? Sizi bir kez daha bizleri yargılamadan önce düşünmeye ve anlamaya davet ediyorum. Çerkes'im ve bununla sonsuz derecede gurur duyuyorum ve bu hep böyle kalacak sonsuza dek. Türk vatandaşıyım bunu da kimse değiştiremez. Bu ülkede doğdum ve bu ülke benim ikinci vatanım oldu tıpkı asıl vatanım Abhazya gibi ikinci vatanım olan Türkiye'yi de gerekirse kanımın son damlasına dek savunacağım. Buna ise kimsenin itiraza hakkı olamaz.

Çerkes olan olmayan herkese sonsuz saygılarımla.


Civan
14.01.2007

Yazılanlardan ortak fikirler çıkıyor. Aslında çoğunlukla ayrımcılığa karşı olanlar var sayfada. Yine de gündemi ayrımcılarla ilgili mevzular belirliyor.

Atatürk, kimine göre Avrupa devletlerinin istikrarlı yapılarından (öz. Fransa) etkilenerek oluşturduğu ulus devletini yaşatmak için eğitimin önemini çok iyi biliyordu. Çünkü o cumhuriyeti kurduğunda buna inanan tek kişi yine kendisiydi. Yanındaki en bilinçli kişi bile onu desteklerken ne demek istediğini tam manasıyla kavramış değildi. Kısacası bu halka "halk idaresini" zorla verdi. Ama kendi siyasi ömrüyle sınırlı bir girişimdi bu. Topal Osman onu öldürebilseydi mesela, ne cumhuriyet olacaktı, ne şapka inkılabı, ne de Latin alfabesi. ''On yılda 15 milyon genç'' dendiği gibi bir zaman sonra cumhuriyete kendisi gibi inanan bir eğitim kadrosu yetiştirildi.

Yaşı 30'un üzerinde olanlarımız genel itibariyle bu politikanın yetiştirdiği öğretmenlerce eğitildik. Ama Demokrat Parti'nin yaptığı karşı devrim sonuçlarını verdi. Onlara göre bu kurumlar komünist yuvasıydı. Kapattılar.

Yeni nesil; okumayan, kulluk vasıfları önde, öğrencilerini sınıflayan, derinliksiz öğretmenler yetişti. Ama eski kuşağın devamı da yok değildi. Atatürk'ü anlamaktan yoksun, üstelik savunur görünen. Ulus devleti, laikliği özümsememiş öğretmenler. Ulus devleti savunmak, korumak bir grup insanın omzuna bırakıldı. Resmi ideoloji vs denerek küçümsendi yaptıkları.

Bakın Antalya'da Atatürk'ün en temel ilkesini nasıl da çiğniyor adam, Özlem hanımın örneğinde. Atatürk orada olsa ne derdi ona kim bilir? Türkiye 30'lu ve 40'lı yıllarda bu ırkçılarla çok mücadele etti. Gerek Atatürk, bilhassa İnönü... Ama maalesef varlar ve olacaklar. Milliyetçiliğin içinde küçük lekeler olarak hep göze çarpacaklar. Bizlerin ülke sevgisini hep gölgeleyecekler. Atatürk'ün kemiklerini hep sızlatacaklar.

Bu bağlamda büyük sorundurlar, ancak genele bakarsa, sorunlarımızın içinde vızıltı bile sayılmazlar. Hiç değil cumhuriyete karşı değiller, bölücülük karşıtılar. İstemeden ve bilmeden bölücülerden daha bölücü durumdadırlar, o ayrı mesele. Ülke silahla vs. bölünmez. Oluşturulan nefretle bölünür. Esas olan ucube fikirlerin yayılmasına mani olmaktır.

70'li yıllarda alay konusu olan bazı akımlar (dini istismar) ırk ayırmadan hepimizi sarmış durumdadır mesela. Üstelik temel değerlerimize rakip düşüncelerle... Bugün Türkiye'nin esas sorunu, aklıselimin sesinin az duyulmasıdır. Ülkemizin erksin gayretine ihtiyacı varken, Bizanslılar gibi meleklerin cinsiyetini tartışıyoruz.

1) Ermeni diasporasının dünyada bizi düşürdüğü durum,

2) Kürt ırkçıların, büyük devletlerin rüzgarıyla kendi vatanına saldırmaları,

3) Komşularımızın en büyük şehirlerimizi bile kendilerinin sayması,

3) Cumhuriyet kadrolarının ve halkın Amerikan tarzı İslamiyet'e giderek teslim edilmesi,

4) Türk halkının ayrımlarının ön plana çıkarılıp sorunlara dirençli karşılıklar veremez hale getirilmesi,

5) Zenginin horozunun bile yumurtlar durumda olması,

6) Ülkesini savunanların, halkını savunanların bizzat halk tarafından kötü görülmesi, dışlanması,

7) İmajımızı tüm dünyada bozan etkenlerle mücadelede zayıf kalmamız.

8,9,10,11...) Biz hep beraber, her türlü ayrımcılığı (ayrımcılığa maruz kalsak bile) tüketmek için çabalamalıyız.

Saygılarımla.


Kara Emilyano
15.01.2007

Ulus devlet insanlık tarihinin belli bir aşamasında ortaya çıkmıştır. Yine belli bir aşamada ortaya çıkan krallıklar imparatorluklar nasıl ortadan kalktıysa, ulus devletler de ortadan kalkacaktır. Bazıları için zaten yoktur.

Dünya da eskiden uluslararası idi simdi uluslarüstü oldular. Şirket sayısı hayli arttı. Şirket evliliklerini duyuyorsunuz herhalde.

Bizim gibi -mazur görün- alttakiler içinde milliyetçilik ve mezhepçilik savunusu ya da eleştirisi mi kalmış? Ulus devlet sonrası ne olacak ona bakalım. Sermaye zaten serbest insani değerler nereye kadar serbest olacak genişletelim. Asıl ayrımcılık orada olacak. Son bir Kızılderili ata sözü: "Toprak bizim değil, biz toprağınız."

Saygılar, sevgiler.


Civan
15.01.2007

Haklısınız, bir gün şartlar çok değişecek. Belki polis, asker, sınır ve sahipsiz çocuklar kalmayacak. Kim bilir belki terörist olmayacak, belki kapılara kilit gerekmeyecek ya da sizin dediğiniz gibi (ya da benim çıkardığım sonuç) kapitalizmin vahşi yüzü bizi savuracak, öyle savuracak ki ne ulus devlet, ne xhabze, ne ideoloji tutunabilecek. Ama biz bugündeyiz ve sınırlar hala var. Sınırları bizim düşündüğümüzün ötesinde silahsız aşan sermaye de var. Bu sermaye çok aç ve eti, deriyi, kemiği, her şeyi yiyor. Kim bu istilaya direnemezse sömürüp atıyor orayı.

Küreselleşme deniyor ama içinde kardeşlik yok. Herkes evinin kapısını açıyor ama misafir odasına değil, kilere giriyor gelenler. Eğer doğru anladıysam, esas mücadele buna karşı olmalıdır. Ulus devlet, bir ihtiyaçtır.
Avrupa bundan vazgeçmemiştir. Amerika uluslaşabilmek için iç savaşı da içeren mücadeleler vermiştir. Çağımızın iştahlı sömürücülerine direnmenin en güzel yoludur. Sömürmenin en güzel yolu da bunu sarsmaktır. Bu ise ortak değerlerin yerine popüler, yararsız, ama albenili değerler koymakla mümkündür.

Bir gün sınırlar olmayacak ve insanlar kardeşliğe sevgiye yönelecekse, ilk bizim sınırlarımız kalksın razıyım ama dünya bu aşamada değil. Hala Hıristiyanlığı üstün kılma, hala petrol için ülkelere saldırma, hala stratejiler için ülkeleri parçalama...

Ayrıca güzel Türk deyişleri de var: Mal da yalan, mülk de yalan, var birazda sen oyalan.

Saygılarımla.


Tremko
17.01.2007

Yukarıda "ulus devlet emperyalizme karşı ihtiyaç olarak görülmüş", "ya da kapitalizmin vahşi yüzü savuracak, ulus-devlet falan kalmayacak" tarzında görüş var.

Ben mi yanlış biliyorum acaba?

Ulus devlet olgusu kapitalist sürecin bir ürünüdür. Halen de bu sistemin ideologları tarafından desteklenir. 21. yy'da ulus-devletlere yeni şekiller vermek adına dünya bankası ve pek çok emperyalist kuruluş çalışmalar yürütmekte. Stratejik önemi olan bölgelerde yeni ulus devletler inşa edilmekte yada eskileri tadilatta. Buraların önde geleni, burnumuzun dibi Ortadoğu ve Kafkasya. Kuzey Irak'ta adım adım kurulan Kürt devleti ya da Kafkasya'da Gürcistan'a verilen destekler, askeri yardımlar ve bunların Türkiye eliyle yürütülmesi vs. bu tezleri doğruluyor gibi.

Bu pencereden bakınca kime düşman kime dost olacağınızı da şaşırıyorsunuz. Gürcüler sitelerinde kendi pencerelerinden bakarak Abhazya'yı kendi toprakları ilan etmiş, Rusya elini çeksin oradan diyor. Bunu derken de büyük emperyal gücün ne şekilde arkalarında olduğunun izahını yapmıyor.

Öbür tarafta tarihi düşman Rusya ile yakın duran Abhazlar-Adigeler. Abhaz-Gürcü savaşında Abhazlar yanında savaşan Çeçenler de Rusya'yla kanlı bıçaklı ve muhtemelen şimdi de Gürcülerin safında. Türkiye'de yaşayan Çerkesler de tam bir bölünmüşlük. Kavram ve olaylar iç içe geçmiş durumda ve bunların ayırtına varmak için epey kafa patlatmak lazım. Çözüm için adım atılamıyorsa belki de bu bölünmüş ve kararsız kafa yapıları nedeni.

Türkiye'ye gelince, bölünme sendromuyla yaşayıp giden bir ulus devletin verebilecekleri bellidir. AB süreci ve demokratik adımlar, bölücülüğe giden yolun basamakları gibi görülüyor. Mevcut emperyal politikalar göz önüne alınırsa haksız sayılmayacak görüşler bunlar. Bu anlamda insanların hassasiyetini de anlamak lazım. Tabi bazılarının da korku ile yaşayıp gidilmeyeceğini, sorunları dış dayatmalarla değil samimiyetle, saygıyla, farklılıkları yaşatarak destekleyerek ve en önemlisi insanına güvenerek çözmeyi anlaması gerek herhalde.


Kara Emilyano
17.01.2007

Ayrımcılık nerede önlenir?

Vatan Arapça olduğundan yerine konan yurtta çadır anlamına geldiğinden hepimizi bir çadıra sokmak için aralarında yarışırken yurtçuklar! Bilmeliyiz ki, hangi milli aidiyete vs aidiyete ait olduğumuz onları çokta ilgilendirmemekte. Kendilerine olan yakınlığımıza göre değer biçilmekte. Iyi ki Ermeni değiliz diyesim geliyor, kusura bakmayın.

Arjantin'de doğup, hayır ben aslında Moğol'um demek istisna ve kahramanlık çoğu yerde.

Rejimleri kabaca 2'ye ayırmak mümkün. Toplumun devlet içinde eridiği rejimler. Bunlar genellikle faşizan otoriter rejimlerdir.

Birde devletin toplum içerisinde eridiği rejimler vardır ki, demokratik sosyal, bireyin haklarının çoklaştığı devletin küçüldüğü. Ayrımcılıklar da sanıldığının aksine otoriterliğin olduğu yerde artar. Özgürlüğün olduğu yerde azalır.

"Kurbağa kendi batağından çıkmamışken, ben ona nasıl denizden söz edebilirim? Kendi yöresinde kalan yaz kuşuna, buzdan nasıl söz edebilirim? Bilge kendi öğretisinin tutsağı ise eğer ona nasıl yaşamdan söz edebilirim?"
Chuangtse

''İçindeki vahşet duygusunu yenmemiş toplumlar katillerine canilerine hayranlık besler."
Andre Malraux

"Ne varsa düne dair, dünle beraber gitti. Artık yeni şeyler söylemek lazım." Mevlana

İlyas kardeşim ayrımcılık suçlamanı kabul etmem mümkün mü?

sayfa  1    2    3    4