Abadzeh
11.01.2009
Maf Sayın Abadzeh,
Siz değerli bir katılımcımızsınız. Yazdıklarınız bize de
ışık tutuyor. Birçok konuda verimli yazılarınızı da
beğeniyle okuyoruz.
Ancak, son günlerde bu verimliliği bırakıp, size
yakıştıramadığımız düzeye geldiniz. Bizim sizden ricamız
eski güzel üslubunuzla verimli çalışmalarınızı bizimle
paylaşınız.
Sevgilerimizle
Wuzinshow
CircassianCanada
Abadzeh
11.01.2009
Estağfurullah. Bizde her duyarlı Adige genci gibi bir
şeyler yapıyor, yapmaya çalışıyor, kıymeti olmasa bile
hiç yoktan düşünüyoruz neler yapılabilir diye. Ancak
üretmek, kültürüne gram faydası olmayanlara boş geliyor.
Neyin ne olduğunu herkes biliyor gerçi boşa konuşuyorum.
Boş durmaktansa ayağa kalkmaya düşünmeye sonuna kadar
varım.
Düşünen adamım ben bundan sonra. Yakında Romavari bir
heykelimi dikersiniz artık.
Kolay gelsin sayın CC yetkilileri, işiniz zor vesselam.
Bjintsine
11.01.2009
Muziplikten değil sayın ismigüzel,
Acaba şaka yollu bir şeyler anlatabilir miyim diye
düşünmüştüm ele güne karşı artık bu kısır çekişmelerimiz
utanılacak hale gelmeye başladı mesajı vermeye
çalışmıştım ama siz maşallah "pxu petıre" diye başlayan
Adige deyimindeki gibi hala ısrarla devam ediyorsunuz.
Hadi madem yeterince kendimizi komik duruma düşürmüşüz
örnek verelim ki tam olsun.
Diğer Kafkasyalı kardeş halklarımız arasında siz bizim
gibisini hiç gördünüz mü?
Yüzlerce yıl önce coğrafyaları bile farklılaşan köken
birliği haricinde hemen hemen Kafkasyalı iki halk kadar
birbirine mesafeli ama Abhaz, Abaza kavramı içinde aynı
halktan sayılan Ashuwa-Askharuwalarla Apsuwalar arasında
siz hiç böyle bir muhabbete şahit oldunuz mu?
Siz hiç bir Çeçen'in ben Ekhi t'eybindenim biz savaştık
ettik siz Belakhtular Cılkholar, Yalkholar C'ontrular
şöylesiniz böylesiniz dediğini duydunuz mu? Yalkhoların
ordan zıplayıp hoooop bizde fena savaştık asıl siz
kaçtınız, deyip kendi öz kardeşlerine Kafkasya’daki
insanlık felaketini ihale etmeye çalıştığına rastladınız
mı?
Bir Digoron Osetin, İron Osetle bu tür muhabbete girdiği
nerde görülmüş vs. vs… Örnekler çoğaltılabilir ama bizim
haricimizde bize benzeyen tek örnek verilemez bunun
sebebi siz ve sizler gibi düşünenlerin basit tabirle
dışarıdan verilen gazlara geliyor olmanız.
Tarihte güç dengelerini kullanarak birbirlerine karşı
savaşmış birçok kardeş halk vardır. Adigelerde de bu
Bosfor’dan başlayıp Hazar, Altınordu, Kırım, Astrahan,
Rusya v.b gibi güç odakları etrafında farklı şekillerde
gelişmiş ve sonuçlanmıştır birbirlerine karşı kimin
savaştığı kimin kime yardım ettiği ya da etmediği
konusunu hiç açmayalım. Bundan kimse ak sütten çıkmış
gibi çıkamaz. Zaten çıkmasına da gerek yok bugünün
şartlarıyla tarihi yargılamanın anlamı yok.
Anlatabildiysem ne mutlu bana.
Kolda kırılmasın yende içinde kalsın...
ZemskySabor
11.01.2009
Sayın Okur,
Tartışmak istiyorsanız buyurun, tartışalım. Beraberce
doğruyu bulalım. Kendini sorgulanamaz kabul eden veya
sorgulayamayan milletlerin devletlerin grupların içine
düştüğü acınacak durumlar dünyada herkesin gözleri
önündedir.
Sonrasında üslubunuzun hiçbir şeyi kanıtlamayacağını da
biliyor olmalısınız. Bildiğiniz içinde bu kadar
kızgınsınız galiba. İnsanları rencide etmeyi bırakın.
İşkembe-i kübra lafınızı aynen iade ediyorum.
Sonrasında tehditvari konuşmalarınızı da nazik yerde ve
şekilde iade ediyorum ve size iade-i itibar
kazandırıyorum. Daha ne istiyorsunuz benden? Her konuda
karşıma geçip tehdit ediyorsunuz ki?
Sonra bilemezsiniz insanda tahmininizden daha büyük bir
iyilik de olabilir, altından kalkamayacağınız kadar
kötülük de gelebilir.
Sonra tartışmak istiyorsanız, Kabardey kimliğinizi bir
yana bırakarak, konuşun.
Ben sizinle yazışmalarımızda bir Abzegh olarak
konuşmuyorum.
Abzeghleri de yardıma çağırmıyorum. Abzeghlerin üstün
olduğunu ya da herhangi bir Adige grubundan farklı
olduğunu da iddia etmiyorum.
Mesela hainlik meselesine gelirsek her Adige grubunun
haini vardı belli.
Bu bir giz de değil ki. Bir kaynakta Adigelerin %10’unun
düşmanla işbirliği yaptığını okumuştum.
Bunun içinde Kabardeylerde var, Abzeghlerde var,
Shapsughlarda var, Natkoçlarda var Wubıhlarda var...
Gel gelelim senin Kabardey nüfusunu araştıran Abhaz
tarihi araştırmacısı Abhaz bilim adamına. Ona sor bir
bakalım; 1864’te 40 bin olan bir nüfus yüzde kaçlık bir
büyüme oranı ile bugün 600-650 bin kişiye ulaşmış.
Yoksa depolarda kara günler için sakladıkları stoklarını
mı tedavüle sokmuşlar.
Yazınızdan alıntı olaraktan;
Doğuştan savaşçı Kabardey pşilerinize selam olsun...
Her Türk asker doğar... Nakaratına benzemiş biraz. :)))
Gn. Baryatinsky herhalde bu sözleri Kabardeyleri kast
ederek söylememiştir demi. :))
Şamil ve Kabardey üzerine yürüyen 25 bin kişilik
ordusunda hangi Adige boyları varmış acaba bunu
söyleseniz de öğrensek? Bence hiçbir Adige yoktur.
Siz Kuzeykafkasya’ya da Kafkasyalı deyince sadece
Adigeleri filan anlıyorsunuz.
Dedem de öyle. Çeçenya’dan gelen arkadaşları yanına
götürdüğümde Adigece konuşmaya çalışmış olmayınca da
‘’bunlar Çerkes değil’’ demişti. Eskiler öyledir: Kafkas
demek Adige demektir.
Sizin Kabardey üzerine yürüyen Şamil’in ordusunda da
illaki Kafkasyalılar vardır ama bunlar Adige değildir.
Hatta bir keresinde Kafkasya’dan gelen bir Adige
arkadaş, şöyle demişti; ‘’Şamil’e yardım için yanına iki
bin Abhazyalı gitmişte, Şamil bunlar Hıristiyan diye
kabul etmemiş.’’ :)))
Abhazya’nın kimin yönetiminde olduğunu bilmiyorsanız
bunu kabul etmeniz normaldir tabi.
Sonuç;
Sürgün olayı, diasporayı birbirine bağlamaz sayın Okur,
o işler geçti artık. Sürgün olanlar atalarımızdı. Biz
değil. Sınırlar açıldı, gidiş gelişler başladı. Artık
insanları terimlerin ardına sığınarak, atalet içinde
bırakamazsınız. Halkın anavatanı ile bağlantı kurmasının
önüne geçmek için kurguladığınız Rus düşmanlığı
tezlerinize yeni sebepler yaratma peşindesiniz. Ancak
tutmaz.
Bize dönün Adigey’e derken, sürgün değilseniz sizde
Kabardey’e dönün demek isterim.
Göçmenseniz kalabilirsiniz.
Adige milletinin, asimilasyonuna engel olacak, halkı
diasporada diri tutabilecek, Adigeliğin siyaseti ve tek
olgusu dönüş tezidir.
Aksi bütün durumlar atalet sebebidir.
Okur
11.01.2009
Sayın Zemsky Sabor,
Sizin anlayacağınız üslupta gönderdiğim mesaj
yayınlanmadı, bu size ikinci mesajımdır.
Ben size bilgi, belge, kaynak göstererek yazdım
yazacağımı.
Sizin gösterdiğiniz dayanaklar ise:
"bir arkadaşımın dediğine göre..."
"dedemin düşüncesine göre..."
"bir kitapta okuduğuma göre..."
"benim düşünceme göre..."
Böylesi argümanlarla tartışma olmaz, zaten son
mesajınızdan anladığım kadarıyla bu konularda tartışacak
kapasitede de değilsiniz.
Şimdi beni son defa dinleyin lütfen:
Bizler bir elin parmaklarıyız, birinin diğerine üstünlük
farklılık taslaması bu eli felç eder, bunu sizin bana
kullandığınız üslup ile söyleyeyim "bir yerinize yazın".
En çok konuda yazıyor olmak için bilir bilmez her konuya
atlarken, sözlerinizin nereye gittiğini ve ne manaya
geldiğini iyice düşünün.
Tartışma yeterliliğiniz olmadığını görüyorum.
Tartışma adabınız da yok.
Savunduğunuz konularda bilginiz olmadığı gibi,
samimiyetiniz ve tutarlılığınız da yok.
O nedenle bu konuda artık size yazacak bir şeyim
kalmadı.
O çok atıp tuttuğun vatan işte burada.
Gel ve karış halkının arasına, ben o zaman anlarım senin
ne babayiğit olduğunu.
ZemskySabor
12.01.2009
Sayın Okur ;
Ben sizden kaynak göstermenizi istemedim.
Ben size basit bir kaç soru sordum, nüfus meselesi ile
ilgili. Cevaplarınız yetersizdi.
T.C’deki Adige nüfus sayısı meselesini ki, burada Adige
nüfusunu şu bu diye ayıklamaya çalışmak başında
yersizdi.
Araştırmada arkadaşlar kolaylık olsun diye böyle bir
düzenlemeye gitmiş olabilirler belki, onların tasarrufu.
Bence fark etmez, Kabardey de Adige’dir, Wubıh da
Adige’dir, Shapsugh da Abzegh de, Bjedugh da Çemguy
da... Nüfus hepimizin.
Siz kendi anlayışınızla konuyu Kabardeyler ve diğerleri
meselesine getirdiniz. Kabardeylere sanki hakaret
edilmiş gibi davrandınız. Allah aşkına mümkün mü böyle
bir şey?
Burada ana faktör böyle gereksiz bir konu başlığını açan
Badınoko’dur. Fakat kendisi nicedir ortalarda yok.
İlginç.
Kaynak meselesine gelince sizin elinizden geçenlerin
büyük kısmı benimde elime geçmiştir. Daha fazlasını da
bilebilirsiniz bu da pekala mümkün.
Ben burada yazanların belli nisap miktarı birikimleri
olduğunu düşündüğüm için detaylara inme gereği görmem.
Burada yazanları -çok basit ve serkeş olanlar hariç-
kesinlikle kendimden az yeterlilikte görmem.
Tam tersi fazlası olanlar çoktur derim.
Adap meselesine hiç girmiyorum. Bunu sizin şahsınıza
havale ediyorum. Çünkü konulara giriş şekliniz,
yansıttığınız kelimelere bir göz atarsanız
tavırlarınızın ilençliğini görürsünüz.
Bundan da sizin hesabınıza bir özür çıkar.
Ancak önemli değil, sonuçta Adige’siniz. Sizin
tavırlarınız başkası kadar yaralamaz. Adigeler
konuşurken iğneleyici olmayı sever, karşısındakini
duruma göre rahatsız ettiğinde veya şaşırttığında, koca
bir orduyu yenmiş gibi sevinir.
Biz böyleyiz ne yapalım, başka türlü davranamadığımız
için böyleyiz ama biz halkız. Birbirimizle alıp
veremediğimiz hiçbir şey de yok.
Kimsenin kimseye üstünlüğü yok, bu belli.
Önemli olan Adige olmak, gerisi teferruat veya hikaye...
Saygılar, selamlar.
Turkav81
19.01.2009
Genel konuşmak istemem ama Kabardeylerde bir kimlik
karmaşıklığı olduğunu gözlemliyorum. Adige misin
sorusuna hayır Kabardey’im diyenler, Facebook’taki bir
gruba Çerkes olmayan giremez yazan grup yöneticisine '’ee
ben Kabardey’im girmeyeyim mi? Bizi niye dışlıyorsunuz'
diyenler gibi birçok örnekle karsılaştım. Sanırım bunun
sebebi Rusya’nın bir Adige kabilesine özerklik verip
diğer kabilelerden ayırması. Bu da konuya vakıf olmayan
gençlerin, sanki Kabardeyleri ayrı bir millet olarak
değerlendirmesine yol açıyor.
Sonuç: Sene 2009. Amerika zenci başkan seçmiş. Biz hala
kabilecilik oynuyoruz.
Bjintsine
23.01.2009
Turkav kardeşim yazının ilk satırlarını okudum ve çok
güldüm. Yanlış anlama alay edercesine değil sevimli
geldiği için.
Gözlemlendiğimizin farkında olsam biraz farklı
davranırdım en azından saçı başı tarardık. :)
İşin şakası bir yana, inan kimlik bilinci ile ilgili tüm
Adige halkları aynı ortak sorunu yaşıyor. Kendi içinde
değilse dahi bir diğer Adige topluluğunu farklı bir
millet zannedenlere bende çok rastladım.
Ancak son dönemde en azından bu sitede yazan genç
arkadaşların yazılarını okudukça sanırım bir bilinç
uyanmaya başladı diyorum. Bunun da yan etkileri
görülmüyor değil. Başka halklardan farklı olduğunu
anlamak dışında, başka halklara soğuk bakmak ya da
negatif hisler duymaya başlamak ki, bu hiç hoş ve
sağlıklı değil.
Salt kendi değerlerini kendi geçmişini ve kendi
geleceğini referans alan bir milli bilinç haricinde
başka halklara düşmanlık beslemek ya da tamamen kopmak
bence zararımızadır.
Diasporada Adigelerin kültürel hegemonya yaşadıkları
açıktır. Adigeleri bir yekun içinde değerlendirip ve
kendilerine öyle inandırılıp kültürel hegemonya
kavramının rıza ve kabul mekanizması belki bilinçli
olarak ya da belki de sırf duygusallığın geliştirdiği
şartlarla bir şekilde kendiliğinden oluşarak işlemeye
başlamıştır.
Evet, belki kimse aman Adigelere isimlerini unutturalım
değerlerini unutturalım, demedi ama diasporada aynı
şartları yaşayan farklı toplumlar bir korunma
psikolojisiyle aynı şartları sürgünü diasporayı yaşayan
bir diğerine daha da yaklaşmışlar ve zamanla aynı
kitleye dönüşmüşlerdir. Bunun dışına çıkmak isteyenler
kendi öz benliği ve öz kimliğine sarılmak isteyenler
bahsettiğimiz kültürel hegemonyanın rıza ve kabul
mekanizmasından türetilen tabularla değim yerindeyse
çarmıha gerilmişlerdir. Mikrocu, Rusçu, ajan v.s gibi
kavramlar yaşadığımız bu sürecin bizlere hediyesi.
Deyim yerindeyse psikolojik ya da duygusal bir
hemşehricilik, zamanla farklı halkların birbirlerini
aynı millet sandıkları ya da öyle görmek istedikleri
hale gelerek bunun aksinin ifade edilmesini hatta
düşünülmesine bile imkan vermeyen daha çok duygusal bir
fikir yapısı oluştu.
Bugün kendi değerleri ve isimlerine yönelmiş olan bazı
Adigelerin kendi içlerinde bile gördüğü bu tepki aslında
daha çok duygusal, aslında öyle Adigeler üstüne çok
büyük ve sistematik bir asimilasyon uygulanmaya
çalışıldığı fikri bence çok inandırıcı değil.
Diasporada yaşayan tüm Kafkasya halklarının kendi
kendine gelişen kültürel hegemonya içinde birbirlerine
yaklaşmak gereği hissetmesi dışında çok sistematik ve
art niyetli organizasyonlara yormaya gerek yok. Bu
oluşumun yeterince karmaşık olması dışında bu oluşumun
bile asimilasyona yenik düşmesi asimilasyon karşısında
kan kaybetmesi nedeniyle bugünkü gençler haklı olarak
kavram karmaşası yaşıyor. Bahsettiğiniz, kendini Çerkes
dışında zanneden ama Kabardey olduğu bir şekilde
kulağına çalınmış hikayelerden başka duyduğu halkın
içinde birey olma şansını yakalayamamış bu ihtiyacını
sadece internetten giderebilen gençlerden maalesef çok
var.
Ben geçen sene bir Shapsugh kardeşimle konuştum.
Shapsugh olduğunu biliyor. Çeçenlerle aynı millet
olduğunu iddia ediyor. Kabardeyleri farklı bir millet
sanıyor. Adige’yi ise tüm Kafkasya halklarına dendiğini
sanıyor. 20-25 dakika uğraşmama rağmen Kabardeylerin
Adige olduklarına kendisini inandıramadım. :) Tahmin
ettiğiniz üzere internetten konuştuğum bir kardeşimdi
tabi bu. En ilginç olanı bu olay olduğu için aktardım.
Bunun gibi yüzlerce örneğe rastladım.
Her neyse bu kadar uzatmayacaktım laf lafı açtı…
Umarım tüm Kafkasya halkları bir gün hak ettikleri
günleri görürler
Sağlıcakla kalın.
Aytek Sey
24.01.2009
"(…) ama son dönemde en azından bu sitede yazan genç
arkadaşların yazılarını okudukça sanırım bir bilinç
uyanmaya başladı diyorum, bunun da yan etkileri
görülmüyor değil başka halklardan farklı olduğunu
anlamak dışında başka halklara soğuk bakmak ya da
negatif hisler duymaya başlamak ki, bu hiç hoş ve
sağlıklı değil."
Yine aynı terane... Bu ülkede bir Çerkes cumhuriyeti yok
ki Adigeler nüfusları itibariyle iktidarı ele alıp diğer
azınlık Kafkasyalılara baskı yapsın. Bizim derdimiz bu
ülkede Adigeliği yaşatmak, anavatana da Adige gibi
dönmektir, böyle olmalıdır.
Diğer Kafkasyalı halklar bana bu noktada zaten zarar
veremez, bizi asimile edemezler. O nedenledir ki,
mücadelemiz onlar ile değildir, derdimizde onlar
değildir. Bu durumda neden negatif hisler duyayım onlar
için? Böyle şey mi olur?
Adige boy değil bir millet adıdır. Bunun üstüne millet
üstü bir tanımlama yapmaya gerek yok. Kafkasyalılığı
temsil eden milletlerin kültürel yakınlık dışında hiçbir
benzerliği yoktur. Bu benzerlikte etkileşim ile
gerçekleşmiştir o kadar. Köken, dil bağı millete göre
değişir.
Herkes gençler uyandı falan diyor. Siz bu gerçekleri
biliyordunuz da şimdi mi uyandınız? Uyanan bizler değil
aslında yaşı başı geçmiş, anca olayı kavramış bazı
büyükler olmasın. Ancak görülen o ki, hatadan dönme
yürekliliğini hala gösteremiyorlar... Öze dönmek
döneklik sayılmaz.
Saygılar
KUŞHA Faruk Özden
24.01.2009
Sayın Aytek Sey ve Bjıntsıne,
Önce Aytek kardeşimin heyecanlı yaklaşımında düştüğü
saptama hatalarından söz edeyim.
"(...) Bizim derdimiz bu ülkede Adigeliği yaşatmak,
anavatana da Adige gibi dönmektir. (...) Diğer
Kafkasyalı halklar bana bu noktada zaten zarar
veremezler, bizi asimile edemezler..."
Senden yaptığım alıntılardan hareketle öncelikle Adige
gibi değil, Adige olarak yaşamak, Adige olarak anavatana
dönmek önceliğimiz olmalıdır.
Diğer Kafkasyalı halklar nasıl sana zarar veremez?
Diğer Kafkasyalı halklarla (Adigeler dışında) evlilik
bağı kurulduğu zaman al sana asimilasyonu tetikleyen
etken. Hele bütün Kafkas kökenlileri tek millet gibi
algılamak sonuçları ortada... Kardeş halklar tarafından
eritilmezsin ki, günümüzde bu imkansız. Fakat Adige
benliğini kaybetmeni tetikleyen unsur olur.
Sayın Bjıntsıne,
"(...) Diasporada Adigelerin kültürel hegemonya
yaşadıkları açıktır... Evet kimse Adigelere isimlerini
unutturalım, değerlerini unutturalım demedi..."
diyorsun.
Acaba?
Necdet Hatam
24.01.2009
Sevgili Aytek,
Belirleyici olan kişinin Kuzey Kafkasya halklarından
hangisinin mensubu olduğu değil gelecek kurgusu, gelecek
projeksiyonu, gelecek vizyonudur. Dili ile kültürü ile
nerede var olabileceğini düşlediğidir.
Adige diyenleri, diğer kardeş halkların ayrı
örgütlendiği gibi bizlerin de ayrı örgütlenmemiz gerekir
diyenleri ayrımcılık, mikroculukla suçlayanlar
söylemlerinde istedikleri kadar dönüşü terennüm
etsinler, dönüşe karşı olmadıklarını yineleyip dursunlar
‘’diaspora merkezli’’ düşünmektedirler. Öyle olduğu için
de ayrı örgüt kurmaları diasporanın gücünü azaltmayacak
olan halkların değil, diasporik gücü sıfırlayacak büyük
parçanın ayrı örgüt kurmasına tüm güçleri ile karşı
çıkacaklardır.
Hangi halktan olursa olsun dönüşü hedeflemiş kişilerin,
ayrı örgütlenmesi yanlış değil bir zorunluluktur. Çünkü
diasporada kaldığı uzun yıllar birlikteliği sağlayabilse
bile dönüşü gerçekleştirir gerçekleştirmez ayrı dernek
örgütlerinin değil ayrı devlet örgütlerinin içinde
bulacaktır kendisini.
Ayrıca Maykop'a dönüş yapmış biri Çeçenistan'a,
Osetya'ya belki yaşadığı sürece hiç gitmeyecek, gitse
bile anadilini konuşamayacak yabancı kalacaktır.
Kimilerinin sandığı gibi bu ayrılık 1990’larda değil
1950’lerde derneklerin kurulabildiği ilk yıllarda
başlamıştır. Altmışlı yılların sonunda, yetmişli
yılların başında bu gerekçelerle ve bu gerçekleri
bildiğimiz için dönüşçüler olarak ayrı Abhaz derneği
kurulmasını doğru bulduk. Kuzey Kafkas Kültür Dernekleri
de yakın zamana kadar pratikte Adige, Adige-Abaza
dernekleri olarak çalışagelmiştir.
Diaspora merkezli düşünenler, bilinç altlarına
diasporalılık yerleşmiş olanlar, dönüşe karşı değiliz
deseler, dönüşçüyüm deseler de dönüşe zarar veren söylem
ve eylemlerde bulunacaklardır. Bunu adı da gerçekleri
dile getirmek olacaktır.
Hiç bir gerçek dönüşçü anavatan koşullarının mükemmel
olduğunu iddia etmediği halde iddia edilmiş gibi, kendi
dönmeyişini haklı çıkartmak için olumsuzlukları dile
getirecektir. Tüm gazete ve Tv.lerde korku devleti
işlenirken, çocuk tacizcileri raporlarla ceza almaktan
kurtarılırken anavatanda güvenlik olmadığını diline
dolayacaktır. Altını çizerek yazıyorum bu
sorumsuzluktur.
Anavatana dönüşü merkez almak elbetteki eksiği fazlayı
olumsuzlukları görmemek anlamına gelmez. Ancak
sorumluluk, olumsuzlukların olumsuzlukları
düzeltebileceklerin izlemediği sanal ortamda,
anlamadıkları dilde dedikodu yapmak değil, bu
olumsuzlukları nasıl daha olumluya çevirebilirim diye
düşünmek, eylemlerde bulunmaktır.
"Olanakları olduğu halda onlarca yıl annesini ziyarete
gitmeyen birinin annesini çok sevdiğine kendisi hiç
inanmayacağı gibi birilerini inandırması da çok zor
olacaktır. Ha, inanlar olmayacak mıdır? Elbetteki
olacaktır. Kimler mi? Aynı durumda olup, ruh sağlığını
korumak isteyenler inanacaktır. Hem, "Hiç ziyaret
edilmeden de ana, çok ama çok, uğrunda ölünecek kadar
sevilebilir"e kendilerini inandırmasalar nasıl
koruyabilirler ruh sağlıklarını?
Özetle sevgili Aytek,
Dönüşe karşı değilmiş gibi dönüşe karşı eylemlerde
bulunanlara, özü dönüşe karşı yazı yazanlara inat dönüş
gerçekleşecektir, gerçekleşmektedir.
Gerisi laf ebeliğidir...
Sevgiyle...
Turgut Janxot
24.01.2009
Sayın Hatam,
Yazdıklarınıza bağlı olarak bazı basit şeyler.anlatmak
istiyorum.
Abhazya’ya dönenler oldu belli aralıklarla.
Yanılmıyorsam yaklaşık 500 kişilik bir grup. Bu insanlar
ne yer, ne içer, ne yapar, nasıl yaşarlar? Durumlarından
memnun olan içlerinde kaç kişi var?
Bileniniz var mı acaba?
Nasıl döndük, nereye döndük, ne işlerle uğraşacağız,
çalışacağımız bir iş var mı, pazarda elma armut mu
satacağız? Nerede ve nasıl yaşayacağız, gibi
bazılarımıza sorulan sorulara, konulara da hiç girmek
istemiyorum. Zamanınızı almaya da niyetim yok. Dönüşü
destekleyen devlet yönetiminde gelin yerleşin (paralı iş
adamlarımıza yapılan çağrı hariç) diyen kaç kişi var
bunu da sormuyorum.
Size sadece tek soru soruyorum. Lütfen cevaplayınız.
Bu dönüş Rus pasaportu alarak mı olacak ya da turistik
vizelerle mi? Ben dönmek istiyorum pasaportumu nasıl
alacaksınız, diyen birine ne cevap verirsiniz?
Bu soruma vereceğiniz cevaba göre ben size birkaç tane
anavatana dönüş hasretiyle yaşayan arkadaşımı
yönlendirmek istiyorum. Abhazya’yla ve diğer Adige
cumhuriyetleriyle durum aynı değil biliyorsunuz.
Lütfen laf ebeliğine soyunduğumu da düşünmeyin. Tam
tersi ben şu an yazınızı okuduktan sonra sizin
yaptığınızın o anlama geldiğini düşünmeye başladım bile.
Selam ve saygılarımla.
Bjintsine
24.01.2009
Sayın KUSHA Faruk Özden,
Alıntı yaptığınız kısımlarda ben her iki iddia ya da
ihtimalden bahsettim ve Adigelerin sistematik ve
bilinçli olarak asimile edilmiş olma ihtimaline bende
’’acaba’’ dedim ama bununla kendimizi çok meşgul
etmeyi gereksiz buluyorum. Bahsettiğiniz asimilasyon
şartlarının oluşması ile ilgili aynı kaygıları
taşıyorum. Kısaca ’’acaba’’larla zihnimizi pek
meşgul etmememiz ve kendimizi dış dünyaya ve diğer
halklara karşı şartlandırmamamız gerekiyor. Önceden de
bahsettiğim gibi Adige halkının tekrar ayağa kalması ve
ismini ipotek edildiği her türlü kavram karmaşasından
kurtarmak için referansı kendisidir. Başka halklara
düşmanlık ya da başka halklara aşırı bağımlılık aynı
derecede zararlıdır,
Değerli Aytek Sey,
"Herkes gençler uyandı falan diyor. Siz bu gerçekleri
biliyordunuz da şimdimi uyandınız? Uyanan bizler değil
aslında yaşı başı geçmiş, anca olayı kavramış bazı
büyükler olmasın. Ancak görülen o ki, hatadan dönme
yürekliliğini hala gösteremiyorlar... Öze dönmek
döneklik sayılmaz."
Ben yaşı başı o kadar geçkin biri değilim. Hepimizin
birbirimize öğreteceği gerçekler var. Bu gerçekleri geç
de olsa öğrenmiş ya da önceden de bilen ama kendine
ifade edecek alan ve emsal arayan biri olarak genç bir
kardeşime tavsiyede bulunmak ya da fikir alışverişi
hakkını kendimde görmek dışında bir niyetim yok.
Heyecanınız ve gayretiniz aynı yaşlarda olduğum
zamanları hatırlatıyor. Belki beni bu cesaretlendiriyor
ve umutlandırıyor.
Adige ismini tekrar ayağa kaldırıp anavatanımızdan
aldığımız emaneti bize ve ona yakışır vaziyette geri
götürebileceğimiz ve sıcak kollarına sığınabileceğimiz
zamanları beraber yaşayabilmek dileği ile.
Sağlıcakla kalın
Badinokue
24.01.2009
Bakalım bu sefer 12 Eylül sansüründen geçecek mi
yazımız!
Sayın Hatam
Adigeler anaerkil bir halk midir da anadan ve
anavatandan bahsedersiniz?
Adigeler anaerkil değildir ve orası anavatan da
değildir. Orası ülkemizdir, vatanımızdır, yurdumuzdur
ama anavatan değildir. Yine bizzat siz anlam karmaşası
ve kafa karıştırmaya neden oluyorsunuz!
Necdet Hatam
24.01.2009
Sevgili Aytek,
Ben sizi laf ebesi olarak gördüğüm için değil,
yazdıklarınızı kendime yakın bulduğum için sizin
adınızla başlamıştım. Adige adını ön plana çıkarttığınız
için kendime yakın bulmuştum. Karşı çıkanların diaspora
merkezli düşündüklerini vurgulamak istemiştim. Laf
ebeleiği yapanları pek önemsemeyin demeye getirmiştim
Dönüş konusuna gelince CC sayfalarında okuyucularına
bizi usandırdın dedirtecek kadar yazı var.
Ancak bu kadar güzel yazabilen birinin pasaport ile
ilgili soruları biraz tuhafıma gitti. Dönüşün Rusya
Federasyonu Federal yasaları çerçevesinde olacağını
bilmiyor olabilir misiniz, bu kadar yanılmış olabilir
miyim?
Önce geçici oturma izni, sonra sürekli oturma izni.
Ancak geçici oturma izni için henüz Türkiye’de iken
başvuru mümkün. Geçici oturma izni olan aynı anda
çalışma iş kurma izni sahibi de oluyor. Daha sonra da
vatandaşlık. Şu andaki prosedür bu.
Kaf-Fed sitesinde bunların detayı var. Başvuru doğrudan
Kaf-Fad'e yapılıp yardım istenebilir.
Ancak en önemlisi gerçekçi olması için dönüşü ciddi
olarak düşünen kişinin önce turist olarak gelip gözlem
yapmasını gerekli görürüm ben. Ne yapabileceğine kişinin
kendisinin karar vermesi gerekir.
Özetle önce dönüşe evet denecek, dönüşe evet diyenler
sağlıklı dönüşü birlikte kotaracaklar, sorunları
birlikte aşacaklar. Yardımlaşacaklar, devletin bu dönüşü
daha çok önemsemesi çalışması yapacaklar. Yani
çalışmalar dönüş odaklı olacak.
Eğer danışmalar dönüş odaklı olsaydı koskoca bir Türkiye
diasporası uydu yayını sağlayamasa bile bir internet Tv
kurabilirdi denemez mi örneğin...
Dönüşün sorunları yok demiyoruz, hiç bir zaman demedik,
çok kolay da bitmeyecek. Ancak yineliyorum; dönüşü
merkeze koyup söylem ve eylemlerimizle çevresinde
halkalar oluşturalım diyorum. İşte o zaman sizin
bildiğiniz, bilmediğiniz, duyduğunuz duymadığınız
sorunların da giderilmesi çalışmaları da hızlanacaktır.
Sevgiyle...
|