...................
...................
ŞİİRLER  -4

Dr. YEDİC Batıray Özbek

                         
...................
 
...................

BAYRAK VE VATAN

Bir bayrak,
Vatan, düşüncesi yok mu sende ?
Gönlünün derinliklerinden fışkırmış,
Yada kök salmış.
Yoksa hiç mi hiç düşlemedin mi bunları ?

Bir vatanımız var kuzeyde,
Kaf Dağı’nın bağrında,
Adigey.
Tarih boyunca,
Hür yaşayıp
Hür kalan.
Bir ulus ki,
Tarihi şereflerle dolu.

Gün geldi,
Yokluklara boyun eğdi.
Günü geldi,
Vatan için ölüp, öldürdü
Ama köle olup,
Tüm varlığıyla,
Böylesine gülünç olmamıştı,
Başka uluslara...

Bir bayrak
On iki yıldızla,
Kan ağlıyor,
Koşalım, dalgalansın göklerde.
Hep mutlu olacağız,
Gölgesinde inan..

İşte ataların Nartlar,
Ağıtlarıyla,
Utançla yakınırlar:
" Böyle uşak mı olacaktın,
Sen evladım " diyerekten.
Kulak ver dinle,
Ecdadının ağıtlarına.

Uyan,
Uyan Adığe Ulusum !
Bitsin artık bu ayrılık,
Kurtuluşa özlemim,
Özgürlüğe susamışlığım var benim.

Kaldı mı evrende,
Vatanından uzakta,
Başka uluslara
Köle olan
Uşak kalan
Senden, benden başka ?

Başkalarına, köle olup,
İşleri bitince,
İt gibi tepelenerek,
Böylesine şerefsiz yaşamaktansa,
Ölüm daha kutsaldır bence...



HALK OYUNLARI


Bir el uzandı, uzaklara,
Kafkas'ın nakşıyla süslenmiş,
Bir parmakla ileri.
Kara gözlerinden,
Kıvılcımlar, çaka çaka.
İhtiras alevleri yayılır etrafa.
Hıçkırıklar duyulur,
Onu her anışta,
Yaslı günlerin acı anılarıyla...

Başını hafif kaldırmış,
Dikmiş uzanan boşluğa.
Siyah saçları savrulurken,
Armonikanın ritmiyle,
Tel tel uçuşan saçlarının arasından,
Tanrısal bir sesle,
Adığe'nin, geri dönüş
Ğibzesi yükselir enginlere,
Güneye kıbleye.
Yüzünde gülümseme yok,
Dudaklarda ise acı bir gülüş.

Asırlardır özgür olan ulusuma
Özgürlüğü Adigey'de
Kanıyla, yok oluncaya dek ilahlaştıran,
Kahraman milletime sor sen birde onu,
Sor ki anlatsın, hıçkırıklarla,
Tunçlaşan çehresindeki ıstıraplarını,
Çileli yaşamını.

Emrediyorum sana, diyordu sanki,
Sefahatte yüzen,
Gafletle yad illerde uyuyan,
Anama, Babama, Kardeşlerim;
Uyanın, bitsin bu hasret, bu acı.
Geçmesin Adigey'den uzakta yaşamın,
Yad illerin, kentinde, köyünde.

Vatan aşkıyla yanan,
Istırapların  çocuğu bir Çerkes,
Yalvarıyor, haykırışlarıyla,
Bir ve beraber olalım,
Adigey bayraklaşsın,
Dalgalansın kutsal bayrak gönüllerimizde.

Ne olur hatırlatma
Çektiğim, çekeceğim acı günleri,
Şen danslarımda, tatlı bir müziğin
Melodilerinden,
Istıraplar kenetleniyor beynimde.
Al kanlar içinde çırpınan kalbim,
Ahlarımla " Vatan, Vatan " diye attıkça,
Neden buralara geldi neslim ?  diye,
Hıçkırıklar yükselir gök kubbeye.

Bir buz üstünde kayıyorum sanki,
Hızla kayan bir kızak arkasında.
Bir bayrak görüyorum dalgalanan,
Çok uzaklarda karlı bir tepede
Ufukta on iki yıldız,
Birilerini çağırıyordu salınışıyla,
Adığe'nin Adigey'e
Adigey'in çocuklarına olan tutkusuyla.

Bir kol yükseldi önümde,
Dur diyordu bana haykırarak.
Coşkun gönlümü kim durdurabilir ki
Çağıldayan gür sesiyle şu evrende ?
Hele, hele Vatanıma uzanan yol üstünde.

Ve bir fısıltı duydum,
Çağıldayan bir şelale gibi,
Gönlümdeki ezeli ışığı,
Daha da aydınlatan.
Aydınlık bir yol görüyorum,
Parmaklarının ucundan pırıl, pırıl,
Yolumuzu aydınlatan.
Bekle, beni de Kafkas'ın mağrur kızı,
Beraber, bir olalım,
Asya’dan, Avrupa’dan Kafkas'a doğru.

Dalgalanan bayrak diyordum,
Dalgalanan bayrak değil,
Bayraklaşmış özgürlük,
Meşale olmuş yanıyor, Adigey'de.
Ak bulutlara yükseliyor, ak dumanlar
Ak evlerden.
Beyaz çerkeskalı cengaverler,
Atlarını şahlandırmış koşuyorlar, Adigey'e.
Ak dumanlarda bir isim yükselir, Adigey.
Bir melodi duydum, Adığe.
Ve şimşek gibi çakan bir sesle,
Nurlar boşanır gök kubbeden üstümüze,
Kurtuluş için atılan ilk kutsal adımda...

Ankara, 1967



YARININ BÜYÜKLERİNE

Bak yavrum,
Sana anlatacaklarımı iyi dinle,
Küçücük gözlerini dikip bana,
Gönlün arzuyla çırpınırken...

Sen, ben doğmadan,
Çok çok önceleri,
Dedelerimiz anayurdu Adigey'den
Koparılarak, getirildiler buralara...

Sen de, ben de tanımayız oraları
Dedemiz, ninemiz anlatırlardı güzelliğini,
Kahramanlar, Devler, ülkesi Adigey'i
Anlatayım sana anavatanımızı...

Tanrılar tanrısı Tha Evreni yaratınca,
İnci taneleriyle süslemiş Kafkas'ı.
Kendine vatan seçmiş Çerkesya'yı,
Sonrada Adığe ulusunu layık görmüş orayı.

O günden bu yana, özgürdük,
Özgürlük için durmadan savaştık.
Destanlar yaratan Nartların yurduydu,
Daha nice Ciğitler canını verdi vatanına.

Güçsüzün yanındadır hep halkın;
Çoluk çocuk, tüm insanlar ağlaşırlarken,
Ateşi çalıp kaçmıştı Yınıj, devler devi.
Dünya karartılmıştı devlerce.

Duyan olmadı, bu iniltiyi, ağlamayı
Dedelerinden başka hiç bir halk.
Nesren Jaç'e, (1) insanlık için
                     çekiyor halen acıyı,
Savsırıko, insanlığa geri getirir ateşi...

İşte çocuğum sen böylesine kahraman
Böylesine cesur bir milletin torunusun.
Dön vatanına, Nartlar yurdu, Adigey'e
Adigey seninle yaksın ebedi aydınlıkları...


(1) Adige Nart efsanelerinde Promethus'un yerini tutan, Tanrıda ateşi çalmak istediğinden Tanrı tarafından, Elbrus Dağı’na zincirlere vurulan kahraman.


UYANALIM ADIĞELER

Hey Adığe kardeşim,
Uyan.
Uyanalım artık,
Tüm dünya çoktan uyandı,
Tek biz kaldık, yapa yalnız,
Diğer uluslara köle,
Uşaklık yapan.

Vatanımız Adigey,
Çağırıyor bizleri,
Yad illere,
Kucak açmış,
Yıllar yılı süren özlemini,
Boğmak için sevinç gözyaşlarına.

Neyimiz var buralarda,
Kayıp edeceğimiz,
Yitirdiklerimizden başka.
Kimimiz aç
Kimimiz tok,
Kuru soğanla, ekmeğe
Çoktan boyun eğdik,
Bir çoğumuz.
Kimimiz kızlarımızı satarız,
Karın doyurmağa...

Ne din kaldı,
Ne örf ve adet bizde,
Nede kutsal topraklarda...

Dededen kalma gelenekler,
Her şeyden yüce,
Miras Adigey'den bize.

Hey kardeşim,
Türkiye'de,
Suriye'de, Ürdün'de,
Ve daha ....'de, ....' de,
Gelin hep beraber,
Kıralım tutsaklık zincirini.
Adigey yoluna dizilelim,
Hepimiz, dizi, dizi...
Tok gezmek için değil,
Hiç olmazsa alnımız ak,
Hainliğimizde de !,
Kahramanlığımızda da,
Çerkes olmak,
Çerkes kalabilmek için,
Koşalım ana-baba yurdu, Adigey'e...


ANTALYA'DAN SELAM SANA Adigey

Antalya, yemyeşildir kışında,
Burcu burcu gönlüme dolan kokusuyla.
Yaşamak senden uzaklarda
Bilmem ki nasıl anlatayım,
Bir boşluk yaşamımda.
Seninle beraber olabilmek,
Göklere erişmek kadar kutsaldır, bence...

Gözlerimde,
Nemli kış rüzgarlarının acımsı tadı,
Seninle, yeşil yapraklar,
Beyaz çiçekler,
Gözlerimde daha da tatlımsı.

Aşıklar ağacını özlüyorum,
Hep nedense.
Aşka kutluluk veren duygularla,
Dertlerim, uçurum kenarında
Ölüme koşan genç bir kız gibi.

Tüm tabiat yas içinde,
Herkes,
Her şey aşkıma saygılı.
Ses yok etrafta,
Ağaçlar birer hayalet,
Deniz hışırtısının ürpertileriyle.
Hayaller kurdum senin için,
Aşıklar ağacının
Soyulmuş köklerinde, otururken.

Antalya sokaklarının,
Dilsiz kaldırım taşlarının suskunluğu,
İnsanı çıldırtır nedense hep.
Dostum yok çıldırtıcı sessizlikte,
Senin hayalinden başka.

Antalya parkı,
Mutluluk girdabında bir çöp.
Gün ışıdı,
Gün battı,
Sensizliğimle tam on sekiz yıl,
Boşu boşuna, anlamsızca.

Deniz köpürür azgın fırtınalarla,
Kıyıları döver,
Hınç dolu öfkesiyle.
Martılar bağrışır,
Sandım ki onlar bana nispet ağlamaklı.
Duygularım senin için coşar,
Azgın fırtınalarla daha da yücelir,
Ta seni bulasıya,
Seninle kucaklaşıncaya kadar...

Antalya, 1964


DÖNECEĞIM

Düşündüm, karanlık gecelerimde,
Kara saçlı, yeşil gözlü,
Umutla bekleyen,
Tatlı bakışlı genç bir kızı...

Düşündüm,
Ufka uzanmış,
Hasret dolu gönlümle,
Donuk gözlerle,
Boynu bükük Kafkasya'mı...

Özledim,
Yıllardır uzak kaldığım toprakları,
Tapıyorum ona,
Bunca yıllık ayrılıktan sonra...

Gezmedim, görmedim,
Dağlarını, ovalarını,
Ormanını, suyunu,
Nede teneffüs ettim havasını,
Ama, döneceğim ona,
Bugün, yarın,
Kafkasya'm,
Vatanım çağırdığı an...

Hep seni düşünüyorum,
Adigey,
Gönlüm yaralı.
Hayallerimde Elbrus,
Psıj, Şhaguaş, (1)
Dört bir yana dağıltılan halkım.

Karlı dağlar, tepeler, kayalar,
Dikiliyor karşıma,
Yol verip selama duruyorlar,
Beni tanırcasına,
Fırtınalarla bir şarkı,
Bir sevinç Vered'i
Veridadelerle yayılıyor etrafa...

Işte Adigey, Kabardey, Çerkesya,
Tüm insanlar, hayvanlar, bitkiler
Yeniden kavuşmanın sevinciyle
Besteliyorlar şarkılarını,
Şarkılarda bir davetiye,
Adigey'e,
Kabardey’e
Çerkesya'ya....

(1) Adigey'de bir nehir.



TAŞLAMA

Çoban köpeği gibi,
Ağıllara bağlanmışız tümümüz.
Ayaklara dolanıp,
Ayaklar yalıyoruz, her gün.
Bazen sinsi şefkatli sözlerle,
Sırtımız sıvazlanınca,
Rıza gösterip kadere,
Kul köle olur, kapanırız avluya.
Sadakatle, hizmet ederiz,
Ölüm vız gelir hepimize.
İşimiz bitince,
Asılır suratlar sinsice,
Kabalaşır, bakışlar,
Her gün tekme tokatlar.
Küfürlerin ardı kesilmez,
Ta yedi ceddimizden;
" Katerina ile Baltacının " piçleri
" Hain Çerkez Ethem " ise cabası.
Çoğumuz, kuyruğumuzu,
It gibi ayaklara arasına kısıp,
Kaçmasını dahi beceremeyiz,
Ne acı ?
Anlamakta istemeyiz bu hakaretleri,
Yine ayaklara dolanıp,
Ayaklar yalarız.
İt kalmak istiyorsan ille de,
Vatanımızda it olalım,
Bekleyelim kapısını vatanın,
Yüceltelim orada, dilimizi, kültürümüzü.
Efendi arıyorsan kendine,
Adigey yeterde artar bile sana....

Sen
Özgürlüğe özlemim,
Kafkasya’m,
Öz vatanım.
Çılgın duygular,
Öz benliğimde
Öz düşüncelerle
Çağlayan.

Aşkın,
Yıllar yılı,
Kıvrandırırken beni,
Mutlu oluyorum seninle,
Senin düşüncelerinle.

Sen
Gönlümde tek aşk,
Özlemim,
Tutkum,
Oşha -Mafe kadar temiz,
Yüce,
Ve de kutsal...

Gönlüm yaralı,
Çırpınır, durur ayrılığından.
Damarlarımdaki kan
Özlem
Ve özgürlükle kaynaşıp,
Aksın isterim
Adigey'e...

Akacaktır da,
Her gün,
Daha temiz,
Daha dinç
Umutlarla...

Mutluyum,
Seni sevebildiğim için.
Mutluyum
Seninle,
Ulusumla,
Adigey’imle...

 

1. Bölüm   2. Bölüm    3. Bölüm   4. Bölüm   5. Bölüm    6. Bölüm     7. Bölüm