...................
...................
ŞİİRLER  -7

Dr. YEDİC Batıray Özbek

                         
...................
 
...................
YARININ BÜYÜKLERİNE

Bak yavrum,
Sana anlatacaklarımı iyi dinle,
Küçücük gözlerini dikip bana,
Gönlün arzuyla çırpınırken...

Sen, ben doğmadan,
Çok çok önceleri,
Dedelerimiz anayurdu Adigey'den
Koparılarak, getirildiler buralara...

Sen de, ben de tanımayız oraları
Dedemiz, ninemiz anlatırlardı güzelliğini,
Kahramanlar, Devler, ülkesi Adigey'i
Anlatayım sana anavatınımızı...

Tanrılar tanrısı Tha Evreni yaratınca,
Inci taneleriyle süslemiş Kafkas'ı.
Kendine vatan seçmiş Çerkesya'yı,
Sonrada Adige ulusunu layık görmüş orayı.

O günden bu yana, özgürdük,
Özgürlük için durmadan savaştık.
Destanlar yaratan Nart'ların yurduydu,
Daha nice Ciğit'ler canını verdi vatanına.

Güçsüzün yanındadır hep halkın;
Çoluk çocuk, tüm insanlar ağlaşırlarken,
Ateşi çalıp kaçmıştı Yınıj, devler devi.
Dünya karartılmıştı devlerce.

Duyan olmadı, bu iniltiyi, ağlamayı
Dedelerinden başka hiç bir halk.
Nesren Jaç'e, (1) insanlık için
                     çekiyor halen acıyı,
Savsırıko, insanlığa geri getirir ateşi...

Işte çocuğum sen böylesine kahraman
Böylesine cesur bir milletin torunusun.
Dön vatanına, Nartlar yurdu, Adigey'e
Adigey seninle yaksın ebedi aydınlıkları...


(1) Adige Nart efsanelerinde Promethus'un yerini tutan, Tanrıda ateşi çalmak istediğinden Tanrı tarafından, Elbrus Dağına zincirlere vurulan kahraman.


UYANALIM AdigeLER

Hey Adige kardeşim,
Uyan.
Uyanalım artık,
Tüm dünya çoktan uyandı,
Tek biz kaldık, yapa yalnız,
Diğer uluslara köle,
Uşaklık yapan.

Vatanımız Adigey,
Çağırıyor bizleri,
Yad illere,
Kucak açmış,
Yıllar yılı süren özlemini,
Boğmak için sevinç gözyaşlarına.

Neyimiz var buralarda,
Kayıp edeceğimiz,
Yitirdiklerimizden başka.
Kimimiz aç
Kimimiz tok,
Kuru soğanla, ekmeğe
Çoktan boyun eğdik,
Bir çoğumuz.
Kimimiz kızlarımızı satarız,
Karın doyurmağa...

Ne din kaldı,
Ne örf ve adet bizde,
Nede kutsal topraklarda...

Dededen kalma gelenekler,
Her şeyden yüce,
Miras Adigey'den bize.

Hey kardeşim,
Türkiye'de,
Suriye'de, Ürdün'de,
Ve daha ....'de, ....' de,
Gelin hep beraber,
Kıralım tutsaklık zincirini.
Adigey yoluna dizilelim,
Hepimiz, dizi, dizi...
Tok gezmek için değil,
Hiç olmazsa alnımız ak,
Hainliğimizde de !,
Kahramanlığımızda da,
Çerkes olmak,
Çerkes kalabilmek için,
Koşalım ana-babayurdu, Adigey'e...


ANTALYA'DAN SELAM SANA AdigeY

Antalya, yemyeşildir kışında,
Burcu burcu gönlüme dolan kokusuyla.
Yaşamak senden uzaklarda
Bilmem ki nasıl anlatayım,
Bir boşluk yaşamımda.
Seninle beraber olabilmek,
Göklere erişmek kadar kutsaldır, bence...

Gözlerimde,
Nemli kış rüzgarlarının acımsı tadı,
Seninle, yeşil yapraklar,
Beyaz çiçekler,
Gözlerimde daha da tatlımsı.

Aşıklar ağacını özlüyorum,
Hep nedense.
Aşka kutluluk veren duygularla,
Dertlerim, uçurum kenarında
Ölüme koşan genç bir kız gibi.

Tüm tabiat yas içinde,
Herkes,
Her şey aşkıma saygılı.
Ses yok etrafta,
Ağaçlar birer hayalet,
Deniz hışırtısının ürpertileriyle.
Hayaller kurdum senin için,
Aşıklar ağacının
Soyulmuş köklerinde, otururken.

Antalya sokaklarının,
Dilsiz kaldırım taşlarının suskunluğu,
İnsanı çıldırtır nedense hep.
Dostum yok çıldırtıcı sessizlikte,
Senin hayalinden başka.

Antalya parkı,
Mutluluk girdabında bir çöp.
Gün ışıdı,
Gün battı,
Sensizliğimle tam on sekiz yıl,
Boşu boşuna, anlamsızca.

Deniz köpürür azgın fırtınalarla,
Kıyıları döver,
Hınç dolu öfkesiyle.
Martılar bağrışır,
Sandım ki onlar bana nispet ağlamaklı.
Duygularım senin için coşar,
Azgın fırtınalarla daha da yücelir,
Ta seni bulasıya,
Seninle kucaklaşıncaya kadar...

Antalya, 1964


DÖNECEĞİM

Düşündüm, karanlık gecelerimde,
Kara saçlı, yeşil gözlü,
Ümitle bekleyen,
Tatlı bakışlı genç bir kızı...

Düşündüm,
Ufka uzanmış,
Hasret dolu gönlümle,
Donuk gözlerle,
Boynu bükük Kafkasya'mı...

Özledim,
Yıllardır uzak kaldığım toprakları,
Tapıyorum ona,
Bunca yıllık ayrılıktan sonra...

Gezmedim, görmedim,
Dağlarını, ovalarını,
Ormanını, suyunu,
Nede teneffüs ettim havasını,
Ama, döneceğim ona,
Bugün, yarın,
Kafkasya'm,
Vatanım çağırdığı an...

Hep seni düşünüyorum,
Adigey,
Gönlüm yaralı.
Hayallerimde Elbrus,
Psıj, Şhaguaş, (1)
Dört bir yana dağıtılan halkım.

Karlı dağlar, tepeler, kayalar,
Dikiliyor karşıma,
Yol verip selama duruyorlar,
Beni tanırcasına,
Fırtınalarla bir şarkı,
Bir sevinç Vered'i
Veridadelerle yayılıyor etrafa...

İşte Adigey, Kabardey, Çerkesya,
Tüm insanlar, hayvanlar, bitkiler
Yeniden kavuşmanın sevinciyle
Besteliyorlar şarkılarını,
Şarkılarda bir davetiye,
Adigey'e,
Kaberdey'e
Çerkesya'ya....


(1) Adigey'de bir nehir.


TAŞLAMA

Çoban köpeği gibi,
Ağıllara bağlanmışız tümümüz.
Ayaklara dolanıp,
Ayaklar yalıyoruz, her gün.
Bazen sinsi şefkatli sözlerle,
Sırtımız sıvazlanınca,
Rıza gösterip kadere,
Kul köle olur, kapanırız avluya.
Sadakatle, hizmet ederiz,
Ölüm vız gelir hepimize.
İşimiz bitince,
Asılır suratlar sinsice,
Kabalaşır, bakışlar,
Her gün tekme tokatlar.
Küfürlerin ardı kesilmez,
Ta yedi ceddimizden;
" Katerina ile Baltacının " piçleri
" Hain Çerkez Ethem " ise cabası.
Çoğumuz, kuyruğumuzu,
It gibi ayaklara arasına kısıp,
Kaçmasını dahi beceremeyiz,
Ne acı ?
Anlamakta istemeyiz bu hakaretleri,
Yine ayaklara dolanıp,
Ayaklar yalarız.
It kalmak istiyorsan ille de,
Vatanımızda it olalım,
Bekleyelim kapısını vatanın,
Yüceltelim orada, dilimizi, kültürümüzü.
Efendi arıyorsan kendine,
Adigey yeterde artar bile sana....

Sen
Özgürlüğe özlemim,
Kafkasya'm,
Öz vatanım.
Çılgın duygular,
Öz benliğimde
Öz düşüncelerle
Çağlayan.

Aşkın,
Yıllar yılı,
Kıvrandırırken beni,
Mutlu oluyorum seninle,
Senin düşüncelerinle.

Sen
Gönlümde tek aşk,
Özlemim,
Tutkum,
Oşha -Mafe kadar temiz,
Yüce,
Ve de kutsal...

Gönlüm yaralı,
Çırpınır, durur ayrılığından.
Damarlarımdaki kan
Özlem
Ve özgürlükle kaynaşıp,
Aksın isterim
Adigey'e...

Akacaktır da,
Her gün,
Daha temiz,
Daha dinç
Ümitlerle...

Mutluyum,
Seni sevebildiğim için.
Mutluyum
Seninle,
Ulusumla,
Adigeyim'le...



KUNEYTRA

Bir vatanımız var, Adigey,
Bahar kokulu, bahçeler ve çiçeklerle,
Dost olup, tutkulaşmış mevsimlerle.
Nartların, Devlerin ülkesiydi orası,
Özgürlükle yoğrulmuş.
Işte böyle bir ulusun torunları,
Vatanlarından sürülerek,
Arabistan çöllerine
Yokluğa ve yozluğa bırakılmış.
" Kutsal topraklar " denilerek.
Duyguları, küçük bir çocuk kadar
Saf ve temiz.
Yüz yılda,
Yeni bir medeniyet yarattı, çöllerde.
Barış içinde yaşamak umuduyla.
Ve Kuneytra,
Birden bire ateş kusmağa başlar,
Kanlarımız akar,
Her karış toprağında,
Sudan daha ucuzmuşcasına...

Akan kanlarımız kabardı vahalarda,
Kabaran gururumuzla,
Şöhret, şöhret üstüne taht kurdu,
Içi boş, koflaşmış bir ağaç gibi...
Vatanda,
En azgın fırtınalarda,
Dimdik dururdun.
Şimdi ise,
Hafiften esen rüzgarla,
Devrilip, yıkılıverdin
Kuneytra taşlıklarında...

Dinle beni Kuneytra'da
Devrilen Adige'm.
Ben senim,
Sen bensin.
Bir acı inilti duysam oradan,
Yankılanarak Oşha -Mafe'den,
Beni bulur,
Evrenin her yerinde...

Senin hıçkırıkların,
Benim gülüşlerim.
Gülüşün,
Kahkahalarım.
Ben, sen yok,
Biz varız Adigey'le,
Ne Arabistan çöllerinde,
Ne Türkiye'de,
Adigey'de, Adigey'de,
Anavatanda biz varız
Kuneytra'lı Adige'm.
Acımızı duyan yok,
Ne barış melekleri,
Nede insanlık perileri.
Duymazlarda,
Duymayacaklarda,
Seni ancak sen duyabilirsin Adige'm...
Ne Türkiye, nede Arabistan,
Vatan olabilir bizlere. Vatan tektir, oda Adigey'dir...

  Arap İsrail savaşında Kuneytra'yı terk ederek
  Şam'da yaşamak zorunda kalan Adigelerin anısına.


Unuttun mu, bundan yıllarca evvel,
El ele gezdiğimiz,
Küçük, küçük yemyeşil bahçelerden akan,
Su kenarlarını,
Gözlerimin içine bakarak,
Aşkımı sana anlattığım anları.

Hani, bir gün yine beraberdik,
Seninle, el ele,
Sana menekşelerden bir taç örüyordum;
Geleceğin mutlu günlerini anlatırken,
Gözlerin gözlerimde,
"Evet " , diyen dudakların titrerken,
Gülümseyen gözlerinde, yaşlar,
Sevinçten kızaran yanaklarınla.

Tatlı tebessümlerinle,
Gönlünün sıcak atışlarını,
Nefeslerinde hissediyordum.
Bir öpücük alınca yanaklarından,
Şu sözler dökülmüştü dudaklarından;
" unutmayacağım seni ömrümce
Ilk aşkım sensin, saf duygularımla,
Unutmayacağım yıllar geçse de."

Zamanlar geçti koştururcasına,
Seni aradım yine yemyeşil bahçelerden akan
Dere kenarlarında.
Hayal kurduğum günlerin,
Tatlı anılarıyla.
Aşkımıza şahit olan,
Baş başa kaldığımız,
Dere kenarlarında.

Ne o küçücük yemyeşil bahçeler,
Nede akan sular vardı,
Tıpkı aşkımız gibi.
Ne sen vardın çiçekler arasında,
Nede çıplak bacaklarını,
Suda çırpıştırarak,
Seni seviyorum, diyerekten
Çimenler üstünde, haykırarak
Bucak bucak kaçan.

Yıllar aramıza düşman gibi girdi,
Şimdi sen, başkalarının oldun,
Bunca ettiğin yeminlerle.
Unutman seni ölünceye dek, diyerekten
Zaman yok etti her şeyi,
Tıpkı bahçelerde açan çiçekler gibi.

Unutulmak, en tatlı kelimelerle kandırılmak,
Yaşantının en acı ve tatlı yönleri.
Hayal olsada, senin aşkını arıyorum,
Konuştuğumuz günlerde olduğu gibi,
Vaat ettiğin mutlu günlerin özlemiyle.
Ben mutluyum, geçmişin anılarıyla,
Seni görüp sevdiğim, bahçelerle, çiçeklerle.
Sen beni unutup,
Başkalarınla mutlu yaşıyorsan da.

14.8.1967, Antalya



KAFKASYAM

Dolaşsan doğudan batıya bütün dünyayı,
Bulamazsın Kafkas'ın dengi bir vatanı.
Coşkuyla doğan altın renkli güneşi,
Kafkaslarda parlayan insanlığın ilk sesi...

Sarp yalçın kayalardan süzülen kartalları,
Kılıç çalar at üstünde Çerkes yiğitleri.
Hürriyet için korku gönüllerden silinir,
Özgürlük naralarıyla yalçın kayalar silkinir...

Kırların renga renk rengini, kokusunu
Bağlamış benliğine tüm temiz ahlakı.
Mukayese bilmez herkesten üstün güzelliği,
Cihanı tutan neşesiyle, keder bilmez Çerkes kızı...

Antalya, 1964

Bir meşale tutuştu kalbimde,
Gönlüm neşeyle doldu seni andıkça.
Benim güzel yurdum durdukça,
Kalamam ben yad ellerde...

Taşı toprağı zümrütten zarif,
Her şeyi gönlümde bir sevgi.
Dağ çiçekleri herkesçe bilmece,
Benim güzel yurdum hepsinden yüce...

Sana koşmak, yolunda yürümek,
Kucağında yatmak uyumak,
Kollarını boynuma dolayıp,
Dileğim yıllarca seninle uyumak...

Neşeli olsan da, kederli olsan da,
Ben yine seninle beraberim.
Gönüllerimiz bir, düşüncemiz bir,
Saçlarınla gönlümü bağlasan bir...

Toprağına kapanıp, doya doya ağlasam,
Yolunda canımı versem, kanımı akıtsam,
Senin için yine azdır Adigey'im
Sana kem gözle bakanı lanetlerim Çerkesy'am...

Zaman gelecek bende sana, kavuşacağım.
Gözlerin gözlerimde, ellerin ellerimde,
Saçların melodi olmuş okşarken beni,
Mutluluk içinde, beraber yaşayacağız Adigey'im...

Antalya, 1964

Bir vatanım vardı benim,
Bundan bir asır önce.
Dağlarında ceylanlar koşuşur,
Toprağında medeniyet fışkırırdı...

          Benim bir yurdum vardı,
            Hertarafı yalçın kayalarla,
            Mavi denizlerle bezenmiş,
            Tepeleri bembeyaz örtülmüş...

Bir vatanım vardı benim,
Gençleri at biner, kılıç kuşanır,
Yaşlıları bilge ve mağrur,
Hepsi de vatan için baş koymuşlardı...

            Benim bir yurdum vardı,
            Tüm vatanlardan güzel.
            Boyu uzun, yüzü bir ay,
            Saçları enginlerde uçuşurdu...

Antalya, 1964

Grüß dich,
Hübschste Mşdchen.
Möchte dich,
In mein Herz einladen.
Glaube, daß du auch die Liebe kennst,
Ğas auf der Ğelt die schönste ğşre.
Du bist ein Gast in mein Herz.
 

1. Bölüm   2. Bölüm    3. Bölüm   4. Bölüm   5. Bölüm    6. Bölüm     7. Bölüm