(…) Kırım ve Astrahan Hanlıkları ile Türk ve Kalmıklara
karşı Adigelerin vermiş oldukları yiğitçe direnişler ve
özgürlükleri uğruna canlarını vermekten kaçınmamış
olmaları "Tatartup Savaşı", "Kaneko Yeljerıko",
"Bahçesaray", Kalmık Ordusu" ve “Kunç'ıko Dağı"
(Къунк1ыкъо ибг) adlı öykü ve şarkılarda anlatılır.
Aydemirkan'ın yiğitliği de aynı konuyu işler.
Tatar ve Moğollardan korunmak için Adigelerin vermiş
oldukları direnişleri işleyen temalar, Adige sözlü
anlatımında XII. yüzyılda belirmeye başlar ve giderek
XVI-XVIII. yüzyılların ana konuları haline gelirler.
Ancak aynı sıralarda başka bir konu daha belirir.
Adigelerin (Adige topluluklarının) kendi aralarında
yaşanmış olan kanlı çatışma ve didişmeler de anlatımlara
katılırlar. "Veşneu Savaşı" (Ощнэ1у зау) ve "Bzıyko
Savaşı" (*) adlı eski şarkı, öykü, vb bu temayı
işlerler.
Toplumsal ve sınıfsal mücadele Adige sözlü edebiyatında
pek erken bir çağda boy gösterdi. Bu olgu, Nart
destanının da bir temel konudur. Sınıfsal mücadele,
Adige toplumunda, egemenliği elde bulunduran acımasız
güçlere karşı koyma biçiminde başladı. Yaşamda
gerçekleşmekte olan bu tür karşıt olaylar folklorumuzun
aynasından görünmektedirler. Hımışıko Peterez'in
hesap sorduğu kişi sıradan bir Marıko değil, Bey
Marıko'dur (Марыкъопщ/Marıkopş). O sıralar,
sonraları sosyal bir anlam kazanacak olan "pşı"
(пщы/bey) unvanı henüz belirmemişti denilebilir. Ancak,
bilinmelidir ki başkanların (toplum liderlerinin)
sıradan kişilerden farklılaşmaya, dilediklerini yapmaya,
diğer kişilere boyun eğdirmeye kalkıştıkları da görülür.
Ancak Peterez, kitleleri baskı altına almaya
kalkışan bu türden “beylere” (liderlere) karşı çıkar.
Örneğin, ”Herkes eyleminin hesabını vermeli” der
Peterez, babası Hımış’ı öldüren Bey Marıko’yu (Marıkopş)
öldürür…
XVI-XIX. yüzyıllarda Adigelerin sosyal ve sınıfsal
çatışmaları daha da bir şiddetlenir ve belirginleşir.
Sınıfsal bilinci henüz oluşma aşamasında olan emekçi
kitleler, özgürlüklerini ve haklarını korumak için
mücadele vermeye ve derebeylerinin (пщы-оркъ/pşı ve
verklerin) zulmüne karşı koymaya başlarlar. Toplumsal ve
sınıfsal mücadelenin ana teması XVI. yüzyılda gelişiyor.
Bu temanın çıkış yerinin Yeç’enıko (Yek’enıko)
kardeşler (Ек1эныкъо зэшит1у) ve Aydemirkan (Айдэмыркъан)
üzerine söylenen şarkı ve anlatılara dayandığı
görülmektedir. Adigeler dışında Osetya, İnguşya ve
Çeçenya’da da Aydemirkan tanınır. Aydemirkan’a ilişkin
şarkıların bazıları Balkarlar, Karaçaylar ve Kumuklar
arasında da söylenir. Aydemirkan ile iki Yek’enıko
kardeşe ilişkin anlatılar (цикл) Adige sözlü edebiyatı
içinde geniş bir yer tutar. 400 yılı aşkın bir süreden
beri bu yiğitlere ilişkin şarkı ve öyküler, anılan bu
halklar arasında coşkuyla anlatılır ve dinlenir.
O dönemde dış düşmanlara karşı Adige toprağını korumak
için Adigelerce verilmiş olan direnişlere Verzemes
(Орзэмэс), Temirkan ve Aydemirkan da
katılırlar. Kırım Hanlığı ile Astrahan
Hanlığına karşı Adigelerin sürdürdüğü direnişlerde
bu kişiler kahramanlıkları dillere destan olurlar. İş
bununla da kalmaz, bu yiğitlerin Adige toprağında
karşılaşılan baskı ve haksızlıklara da karşı çıktıkları
ve özverili direnişlerde bulundukları görülür. Bu halk
kahramanları, gittikleri her yerde emekçi insanlara
zulmeden azgın derebeylerine hadlerini bildirirler. Bu
nedenle derebeyleri de onları hedef alırlar.
Aydemirkan’ın öldürülmesi için gizli planlar yaparlar,
sonunda bu halk kahramanını hileli yollarla öldürürler.
Aydemirkan’ın yaşam öyküsü ve karşılaştığı olaylar, o
dönemde bir başına (bireysel) mücadeleyle zulme son
verilemeyeceği gerçeğini öğretmektedir.
Yiğit kardeşler olan Yeç’enıko Verzemes ile
Temirkan da, tıpkı Aydemirkan gibi, iki yönlü, yani iç
ve dış düşmana karşı mücadele ederler, dış düşmanla
sürdürülen bir savaşta her iki yiğit de canlarını
verirler. Yek’enıko kardeşlerin yiğitçe can verişleri
üzerine kısa bir anlatıyı, Hangerıy’ın (**)
“Zapiski o Çerkesii” (Çerkesya Anıları) adlı
yapıtından da öğreniyoruz. XIX. yüzyıl kahramanlık
şarkılarından söz ederken, N. Dubrovin (***) de
Yek’enıko kardeşlerin parıldayan birer yeni yıldız gibi
Adige toprağında ışıldamakta olduklarını yazmıştır.
Adigeler kahramanlarının kahramanlık derecesini
vurgulamak için, Verzemes ile Temirkan’ı ölçüt olarak
gösterirlerdi, kahramanları onlarla karşılaştırırlardı.
XVIII. yüzyıl sonları ile XIX. yüzyıl başlarının ünlü
kahramanları arasında Hath’ıların Koç’as’ı (Хьатхы
я Къок1ас), Hath’ı Mıhamet ğuaz, Mafeko Vırısbıy,
Koceberdıko Mıhamet, Tığujıko Kızbek (Тыгъужъыкъо
Къызбэч), Şırıhuko Tığuj (Щырыхъукъо Тыгъужъ) ve
Haneh’eko Kımkerıy (Хьанэхэкъо Къымчэрый)
bulunmaktadır. Bu kahramanlar üzerine söylenmiş anlatı
ve şarkılar da Adige sözlü edebiyatında geniş bir yer
tutar.
Yiğitlik üzerine anlatıların (öykülerin) ve eski
şarkıların eğitici olma yönünden içerik ve anlamları da
önemliydi. Bunların tümünde tek bir sanatsal ve düşünsel
konsept bulunmaktaydı:O da dış düşmanların
saldırılarına ölümüne karşı koymak, zalimlere geçit
vermemek, zayıfa yardımcı olmak, dara düşenin imdadına
koşmak, bu arada insanı insanca duyguyla dolu olarak,
yani bir insan olarak yetiştirmek…
Adige yiğitlik şarkılarının eğitici yönden gücünü
belirtme anlamında Hangerıy şöyle yazmaktadır: ”Çok eski
Adige şarkıları, kendilerinden sonra gelen kuşakları
eğitmek yönünden çok etkili ve güçlüdürler, örneğin bu
şarkıların Adige toplumunda oluşturdukları etki,
Tasso’nun şarkılarının İtalya’da oluşturduğu etkiden
daha az değildir, diyebilirim.”
(Han-Girey, İzbr. proiz. Nal’çik, 1974, s. 121)
Hangerıy, güçsüzleri koruma, iyi olana, güzele ve
güzelliğe değer verme bakımından Adige şiirinin çok
gelişmiş ve güçlü bir şiir olduğunun da altını çiziyor.
Bütün bu söylenen şeylerin sözde kalmadığı, aksine
bireyleri gelişmiş insancıl duygularla yüklü, yiğit ve
kendine güvenen insanlar haline getiren ve onları
harekete geçiren asıl itici (devindirici) gücün Adige
şiiri (şarkıları) olduğunun altını da çizmektedir.
Şiirlere konu olmayı başaran adlar, ölüm olayı
karşısında titremeyen ve canlarını vermekten kaçınmayan
kahramanların adlarıdır. Bu kişiler güç ve yeteneklerini
kendi kişisel çıkarları için kullanmazlar, aksine darda
kalanın yardımına koşarlar, güçlüklerin üstesinden
gelmeye çalışırlar, kitlelerin kurtuluşu için ellerinden
geleni yaparlar, zoru ve ölümü kendileri yüklenir,
karşılığında da kitlelerin güvenliğini, huzur içinde
yaşamlarını sürdürmelerini ve özgür kalmalarını
sağlarlar. Kılıcının kabzası fildişinden, okluğu da
şimşirden olan, eğerine ejderha misali kurulan
Verzemes işte böyle bir yiğittir. Ustura gibi keskin
kılıcı ile düşmanı doğrayan, yiğitleri alt eden bir
başyiğittir Aydemirkan. Düşmanın karşısına, er
meydanında bir kara sis gibi dikilip, kılıcını çekip bir
haykırdığında düşmanının ödünü patlatan biri, işte
öylesine korkunç bir savaşçıdır Aydemirkan. İşte
Hath’ı Oğlu Koç’as, geyikleri bağırtan, ejderhalara
bile çığlık attıran korkusuz bir yiğittir o da. İşte
babası Kocaberd gibi boyun eğmeyen Mıhamet
de, bir kez kılıcını çekmesin tek, onu artık kimse
durduramaz.
Kaynak:
Шъхьэлэхъо Абу, Шъыпкъагъэр-шэтапкъэ, Мыекъуапэ, 1990,
s. 95-98, ”Жъогъо чыжьэхэм янэф” (Uzaktaki Yıldızlardan
Işıltılar) adlı bölümden çeviri.
(*) Adige yazarı İshak Meşbaş’ın aynı adlı romanı
Yenemıko Melüt Atalay tarafından “Bitmeyen Umutlar”
adıyla Türkçeye çevrilmiştir. HCY
(**) Hangerıy (Han-Girey, Хъанджэрый), Adige
asıllı bir Rus subayı. HCY
(***) N. Dubrovin, tanınmış bir Rus tarihçisi.
HCY |