...................
...................
YILDIZ KAHRAMANLARI    -3
TARİHİN DERİNLİKLERİNDEN IŞILTILARI BİZE ULAŞAN KAHRAMANLARIMIZ

ŞHALAHO Abu
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

                         
 
...................
 

Koç'as:

Adı bütün Adige toplulukları arasında saygıyla anılan, öyküsü dilden dile anlatılan ve şarkısı coşkuyla söylenen kahramanımızdan biri de Hath’ıların Koç'as'ıdır (*) (Хьатх я Къок1ас). İki yüz yılı aşkın bir süreden beri “haç'eş”lerimizde (konuk odalarında) Koç'as üzerine şarkılar söylenmekte, öyküleri de anlatılmaktadır. Bu şarkı ve öyküler günümüze değin bu biçimde yaşayagelmiştir. Koç'as,  eğitim süreçleri boyunca, gençlerimiz için bir model, bir örnek kahramandı. Koç'as, korkusuzluğu ve ölümü göze alma anlayışını sergileyen başat bir örnektir.  

Koç'as, zalim ve yağmacı derebeylerinin (pşı ve verklerin) amansız bir düşmanıydı, onlara yaptıklarının bedelini ödetmekten kaçınmayan biriydi. Beyler de bu nedenle, kendilerine boyun eğmeyen Koç’as’a cephe almış ve onu öldürme planları yapmaya başlamışlardı.

Sonunda derebeyi Deveyepş (Дэоепщ) yanına elli adamını alıp Koç'as'ın kampını bastı ve onunla çarpıştı. O denli çok düşman karşısında Koç'as korkup kaçmadı, yiğitçe direndi, Deveyepş de içlerinde olmak üzere saldırganların birkaçını öldürdü, kendi de öldürüldü. Şarkının anlattığı işte bu olaydır. Koç'as şarkısının bilinmeyen ozanı (усак1о), Koç'as'ın emeği ile geçinen halktan yana düzgün bir insan olduğunu, onlara dostça ve sevecen yaklaştığını, ancak düşman karşısında korkunç bir Azrail’e dönüşebildiğini sergilemeyi başarmıştır. Bir yönüyle komşuları olan köylülere semiz geyik eti yedirir, ama başka bir yönüyle de halkı sömürenlere karşı sert ve acımasızdır. Tüfeği ilkbahar mevsimi gök gürlemeleri gibi gürülder, tüfeğinin çıkardığı duman ortalığı kara bir bulut gibi kaplar, attığı kurşun düşmanının nefes borusuna yapışır ve onu -bey Deveyepş h'afe’yi- can çekişen bir ejderha gibi bağırtır…

Bu halk kahramanının öldürülmüş olması büyük bir üzüntüye neden olmuşsa da ölümden korkmamış, çok sayıda düşmanın karşısında ürküp kaçmamış olması, yürekliliği ile kahramanlara örnek olmuş oluyor. Öldürüldüğü halde, moral üstünlük, yine de Koç’as’da kalıyor. Koç'as adına söylenen şarkıda ortaya konmuş olan örnek, özgürlük uğruna her zorluğu yüklenen ve özveriye katlanan, korkmayan ve ölümü göze alan bir yiğitlik örneğidir. İşte bu güçlü öz ve kuruluş, şarkıyı günümüze değin yaşatan ana etkendir.



Kocaberdıko Mıhamet:


Kocaberdıko Mıhamet
(Kocaberd oğlu Muhammed)  19’ncu yüzyılın ilk yarısında yaşamış bir halk kahramanıdır. Çok sayıda kahramanca davranışın da örneğidir. Derebeylerinin (pşı ve verklerin) kaçırıp satmak üzere Karadeniz kıyısına götürdükleri çok sayıda çocuğu geri getiren, ailelerine teslim eden,  özgürlük ve insanlık doğrultusunda mücadele eden, bu yolda Adige toprağında ünlenmiş olan bir kahramandır Mıhamet. Şarkısında işte bu oluşumlar dile getirilmektedir: “Mıhamet’in keskin kılıcı çok sayıda çocuğu kurtardı” (Мыхьамэты ичэтэутым сабыибэ къыфыкъонэжь). Mıhamet’in kişiliği şarkıda da (ulusal menkıbede de) şöyle yer alır:

“Eski yarası irinleşmiş durumdayken,

Üstüne yeni yaralar alan”
biridir.

(У1эгъэжъым щыныр къык1эк1эу,
У1эгъак1эр зытырябгъащ)


O, geri çekilmeyi ve boyun eğmeyi bilmeyen biridir. Halk, Mıhamet’in örnek kişiliğini şarkıya sağlam bir biçimde yerleştirmiştir:


“Büyük baban Koceberdıj,
Asla geri çekilmeyen biriydi,
Geri çekilmeyen,
Bu yüzden kendini öldürten de Kocaberdlerin Mıhamet’idir”.

(Уятэжъэу Къоджэбэрдыжъыр
Егъаш1эм шышъхьэ мыгъаз,
Къымыгъазэу зязгъук1ыгъэр
Къоджэбэрдмэ я Мыьамэт).


Bir başka yiğitlik ölçütü de başa gelene, karşılaşılan umarsız acılara da katlanmayı bilmektir. Kahramanlarımızı örnek alma yoluyla,  gençlerimiz de acılara katlanmayı ve inildememeyi öğreniyorlardı. Eski yarası henüz iyileşmemiş, yarasından irin akarken Mıhamet, yara üstüne yeni yaralar almıştı. Dizkapağı yarılmış bir söğüt dalı gibi parçalanmıştı. Halk hekimleri parçalanan yere yama için vücudunun başka bir yerinden bir parça alıp, temizlenen yere yama yaparlarken, çektiği onca dayanılmaz acıyı belli etmedi,  içine gömdü. İnlemedi, gözlerinden bir  yakınma  ve üzüntü yansımadı. Hekimler (1эзэжъыхэр) cerrahi operasyonu tamamladıklarında, işin zor tarafını atlatmış olduklarını, Mıhamet’in artık iyileşeceğini sanıyorlardı. Ancak Mıhamet, umarsız durumunu çoktan anlamıştı, gülümseyerek bir karşılık verdi. Mıhamet ölümün yaklaştığının bilincindeydi, ölümün ayaklarından başlayarak, geçtiği yerleri soğutarak (dondurarak)  yukarıya doğru geldiğini, ölümün göğsüne ulaşmış olduğunun farkındaydı. Ancak ölüm karşısında küçülmedi. Gülümsedi. Dudaklarındaki bu son gülümsemeyle birlikte son nefesini de verdi. Şarkısı (menkıbesi) bir bütün halinde olağanüstü ve o ölçüde de güçlüdür. Bir yiğitlik ve bir ulusal marş örneğidir, ölüme giden ama adı ve yiğitliği ölümsüzleşen bir anıttır…



Şarkılardaki güç:


Şarkılarda ulusun yaşamında gerçekleşmiş olan önemli olaylar dışında, bu şarkılarda güçlü sanatsal özellik ve öğeler de yer almışlardır. Şarkılarda geçmiş olaylar tüm yönleriyle gözler önüne seriliyor, burada taraf kişiler olanca canlılıklarıyla sergileniyorlar, yiğit ve korkak olan, dost ve düşman ortaya konuyor, sevilen ya da nefret edilen kişiler, sanatsal yönden ve sanatsal olanaklarla sergileniyorlar. Şarkı dizelerinde ve güçlü biçimde kurgulanmış kıtalarda kahramanların çelikleşmiş yüzlerini, koca kartal kanadını andıran açılmış yamçılarını, kuş gibi uçan atlarına binmiş yiğitlerin er meydanında yarışmakta olduklarını, savaşın en kızıştığı anlarda, bu yiğitlerin “aç birer aslan gibi korkusuzca düşmana saldırdıklarını” görebiliyorsunuz. Görebiliyorsunuz şimşek gibi okların  yağmakta olduğunu, yiğitlerin can verdiğini, görebiliyorsunuz yiğitlerden boşanan kan seli içinde yüzen yiğitlerin cesetlerini, “atlar tarafından çekilen sedyelerde” (шы пхъэблэ пытэк1э) taşınan ağır yaralıları, tutuşmuş evlerde ve ekin yığınları içinde yanmakta olan insanları ve bağırtılarını, duyabiliyorsun atların yerleri titreten ayak (nal) (**) seslerini, kılıç şakırtılarını, can vermekte olan savaşçıların inilti ve can çekişme seslerini…

Ancak bu dizelerde yiğitlerin kişiye özgü tam ve açık (karakteristik) portreleri sunulmamaktadır. Yiğide ancak ayrıntı düzeyde özel bir yer ayrıldığı görülebiliyor: “Bir ayağı aksıyor” (Ылъэкъо лъэныкъор фэлъащ),  “Görünüşü ile kısık bakışlı ve yağız biri” (Уеплъынк1э къопц1э нэзэжъу),  “Sakalı aslan yelesi gibi” (Ыжак1эри аслъанэм ысэку) ve benzeri ayrıntılarla yetiniliyor. Eski şarkılar yiğidin kendisinden çok, onun karakteristik özellik ve davranışlarını ön plana çıkarmaya ağırlık veriyorlar. Sözgelişi iki  ya da üç dize ile yiğidin portresinin çizilmesiyle yetiniliyor:


“Sarı ipekten sarığını sarıyor,
Düşmanı alaşağı etmekte ustadır,
Tığujıko Kızbeç”

(Дэнэгъо сарыкъыри зэбледзы,
Пыи едзыхыными фэ1аз,
Тыгъужъыкъo гущэк1э Къызбэч),

“Şayaktan paltosunun göğsü altın işlemeli, hey gidi,
Düşmanın üzerine  göğsü en  önde ierliyor,
Ş’enaşhoların Lav’ı”

(Ищыуахьы цыери дышъабгъи, сэрмафэ,
Зэошхом  бгъэк1э аш1уек1у,
-Шъэнашхъок1э шъуи Лау),

“Bir ayağı aksıyor,
Eli atının yelesine bir uzandı mı, bir ejderha (azılı yılan) kesilen,
Rat’eko Hamırz” , vb.

(Ылъэкъо лъэныкъор фэлъащ,
Шысэкур зигъотк1э щэджыбл,
-Рат1экъо Хьамырз).


Kahramanın karakteristik özelliğini vurgulamak için, birçok durumda yukarıdaki model (kalıp)  izleniyor. Yiğidin adı söylenir, “Koca bir kartal bağırtısı gibi ses çıkararak savaşıyor” der (Бгъэшхо к1ый макъэу мэзао);”Koca yiğit o gün devrildi” (Шъэджэшъэ л1ыхъужъыр а мафэм епсыхыжьыгъ); “Atından alaşağı edileni kurtarıyor, Öldürülenin başucunda da dikiliyor” der (Радзыхырэр къа1эпегъэк1ы, Аук1ырэм шъхьэщэуцожьы), yiğidin adını söyler; “O gün…(düşmanın adını söyler) ölüm köprüsü yapıldı” der (А мафэм …(пыим ыц1э къыре1ошъ) хьэдэ лъэмыджи); “O gün… (yer adı belirtir) akan kan  ırmağa dönüşür” (А мафэм…(ч1ып1эм ыц1э къе1ошъ) лъыпсэр щагъaчъи); “Cenazesi… (yine düşmanın adı söylenir) götürülüyor” (Хьадэщэжьыр…(джыри пыим ыц1э къыреошъ) къыфак1о), vb.



DİPNOTLAR:
(*) “Koç’as”
üzerine 4 perdelik bir dram ünlü Adige yazarı İbrahim Tsey (Bkz. vikipedi-internet) tarafından yazılmış olup dostum rahmetli  Mefevıd Mevlid Kazbek (Мэфэуд Мэулыд Къазбэк) tarafından çevrilip “Kafkasya Kültürel Dergi”de yayınlanmıştır. -HCY
(**)
Adige atlarına nal çakılmazdı. -HCY
Not:
Ara başlıklar, siyahlaştırma ve alt alta dizeleştirmeler HAPİ Cevdet Yıldız’a aittir.

 
1. Bölüm       2. Bölüm       3. Bölüm       4. Bölüm       5. Bölüm