Yiğitlik şarkıları içinde yiğidin başına gelenleri
anlatan ve eğitici, ders verici anlamlar taşıyan kendi
kendine konuşma (monolog) örnekleri de vardır. Örneğin
Aydemirkan üzerine söylenen şarkılar içinde,
Aydemirkan'ın kendisi için, kendi kendisine söylediği
bir şarkı da bulunmaktadır. Kendi şarkısında Aydemirkan
şunları söylüyor:
H'eğak'elerin* beyi pşı Kambolet bir arkadaş,
Arkadaş andı içip aldatıyor beni bu pşı Kambolet,
Issız bir kır yerine çekiyor beni bu pşı Kambolet..."
(Хэгъак1эмэ япщэу пщы Къамболэтыри ныбджэгъу,
Ныбджэгъум итхьэк1э пщы Къамболэтым сегъапц1э,
Губгъом ипц1анэми пщы Къамболэтым сырещэ...)
Derebeylerinin (pşı-verklerin) Aydemirkan'ı tuzak
kurarak öldürme planlarının yol göstericisi de (хащэ)
Pşı Kambolet oluyor. Atsız ve silahsız halde,
Aydemirkan'ı, kendisi için kurulmuş olan tuzağın
içine işte bu Kambolet, böyle götürüyor. Kolejımıko
Zézerıh'ın (Къолэжъымыкъо Зезэрыхь) yaşamının da
böylesine, iç sızlatıcı bir biçimde sonlandığı da kendi
şarkısında dile getirilmektedir.
Karşılıklı konuşma, diyalog da, Adige yiğitlik
şarkılarında yararlanılan sanatsal özelliklerden
biridir. Diyalog, en belirgin bir biçimde Hath'ı
Koç'as şarkısında görülmektedir (Bir örnek için Bkz.
“Hath’ı Oğlu Koç’as”, CircassianCanada,
Efsaneler-Mitoloji bölümü).
Düşman atlılarının gelmekte olması üzerine, kaçmayı
yeğleyen arkadaşları ile Hath'ı Koç'as arasında geçmiş
olan konuşmalar, o an için insanların içinde oluşmuş
olan duygular ve düşünceler, bu olaya tanık kişilerin
kişilikleri, en açık ve en somut bir biçimde karşımızda
sergilenmekte, her birinin ne olup olmadığı açıkça bize
gösterilmektedir.
Kahramanlık şarkıları Adige Ulusunun dünya görüşünü
(ideolojisini), değişik tarihsel dönemlerdeki Adige
düşünüş biçimlerinin nasıl olduğunu canlı kanıtlarıyla
ortaya koyan ve Adige toplumunun dil dağarcığının
çeşitliliğini, üstün ve yaratıcı gücünü sergileyen ve
atalarımızdan kalmış olan en zengin miraslardan biridir.
Adige sözlü geleneğinin bir sanatsal düzeni ve bir
şiirsellik (poetika) oluşumu bulunduğunu, ayrıca Adige
şiir geleneği içinde, yiğitlik şarkılarının bağımsız bir
tür (janr) olarak ayrı bir yer edindiğini
görebiliyoruz. Bu şarkılar günümüz Adige şiirinin
tematik (konu) yönden genişleyip zenginleşmesinde önemli
katkılar sağlamaktadırlar. Bu şarkıların hepsinde en çok
bulunmakta olan yararlı öğe, insanımızın eğitimi
konusundaki tartışma götürmez gücü ile sunduğu doğru
örneklerdir. Koceberdıko Mıhamet ve Hath'ı
Koças’a özgü görüntüleri Sovyetler Birliği Kahramanı
Nehay Davut'da da görebiliyoruz, bu da
şarkılarımızın hala etkili olduklarına ilişkin bir
kanıttır.
Koceberdıko Mıhamet'in öyküsünün her anlatılışında ya da
şarkısı söylenmeye başlandığında, o an, o şarkı ve
öykülerle birlikte, Nehay Davut’u da hemen anımsıyor,
sanki karşımda duruyormuş gibi oluyorum. O an şimdiki
günümüz kahramanlarının kökeninin çok çok eskilerde
yaşamış kahramanlarımıza uzanmakta olduğunu görüyorum.
Bu gerçek apaçık ortaya çıkmış, tarihsel geçmiş yeniden
canlanıyormuş gibi oluyor. Nehay Davut'un yolda yürürken
ya da otururken Hath'ı Koç'as'ın şarkısını söylediğini
sık sık görürdük. Çok severdi Koceberdıko Mıhamet'in
ağıtını okumayı da. Mıhamet'in yiğitliği, onun benzersiz
zorluğa katlanma özelliği, Davut'da da yinelendi,
yaşandı. İkinci Dünya Savaşı sırasında bacağına (лъэтхы)
isabet eden bir dumdum kurşunu (зэ1эутырэ щэ) yüzünden
bacak kemiği parçalandı, yara kangrene dönüştü, art arda
üç kez bacağı kesildi, sonunda ayağı olduğu gibi alındı.
Onca zorluğa ve acıya karşın Davut’un bir kez olsun
inildediği, ağzından tek bir acı söz çıktığı duyulmadı.
Birçok acılı olaya tanık olmuş, çok sayıda cerrahi
operasyona katılmış olan onca hekim, Davut’un bu sabır
ve direnci karşısında şaşırmadan edemediler. Olay koca
hastanede duyulmuş ve yayılmıştı. İş bununla kalmadı,
haber cephelere değin yayılmakta gecikmedi. O denli
ünlenen ve adı dilden dile dolaşan bu kişiyi görmeye
sayısız kişinin gittiğini, söylenenlerin doğru olduğunu
gözleriyle gören biri daha var. Bu da Sovyetler Birliği
Kahramanı ve aynı zamanda bir yazar da olan savaş
muhabiri Sergey Borzenki’dir ve Borzenki’nin
kitabı olaya tanıklık etmektedir.
Savaş sonrası, 1955 yılında, Davut’un durumu
yeniden ağırlaştı, art arda üç kez daha ameliyat
edildi. Ağır ve çok ızdırap veren bir hastalığın
pençesine düştüğü halde, Davut yine sabrediyordu, bu
yiğidimiz, Koceberdıko Mıhamet gibi kendi
kendisini dizginlemeyi başarıyor ve asla
sızıldanmıyordu. Dudağında bir gülümseme,
ziyaretçilerine gülümsemeler dağıtarak günlerini
tamamladı… Son nefesini de öyle verdi…
…Evet, çağlar öncesinden gelen bu insanlık, bu güzellik
ve bu yiğitlik pınarı hiç bulanmaksızın günümüze değin
coşkulu akışını sürdürüyor ve daha da coşuyor, günümüz
gençleri için bu coşku saçan pınar, manevi bir su
kaynağına dönüşüyor ve bir etik-ahlak örneği
oluşturuyor. Sis içinde uzayıp giden geçmişten günümüze
halkımızın ne gibi dönemleri aşmış olduğu, iyi ile
kötünün kesintisiz mücadelesi, emekçi halkımızın
yetiştirdiği ve örnek davranışları ile yücelmiş olan
yiğitlerimiz, bu yiğitlerin canlarını dişlerine takıp
haklıdan yana olarak verdikleri uğraşlar, bütün
bunların tanıtımı ve günümüze taşınmaları ya da başka
bir anlatımla halkımızın sözlü tarihi olmaları ile
sınırlı değildir bu eski şarkılarımızın bizim için
önemi:Bu şarkılarımız günümüz insanı için de birer
eğitici rehber, günümüz insanını aydınlatan birer parlak
yıldız önemindedir, bu yıldızlar yaşam yolumuzu
ışıldatıp durmaktadırlar.
(*) H’eğak’e
(Хэгъак1э)-
Aydemirkan zamanındaki bir Adige topluluğu. -HCY
SON
Not: Usta Adige eleştirmeni ve yazarı Abu
Şhalaho’nun “Жъогъо чыжьэхэм янэф” (Uzaklardaki
Yıldızların Işıltıları) adlı 22 sayfalık ve eski Adige
kahramanlık şarkıları üzerine değerlendirme yazısının
son yarısını ya da son 11 sayfasını, elimden geldiğince
çevirmiş bulunuyorum. Eski şarkılarımızın bu denli ilgi
uyandıracağını hiç ummamıştım. Çok sayıda internet
sitesinin alıntı yoluyla çeviriyi, kitlelere daha da
yayarak ulaştırdığını görüyorum. Böylesine bir ilgi
doğacağını hiç beklemiyordum, bu nedenle de ilk yarıyı
atlayarak, çeviriye ortalardan başlamış oldum, bu
cehaletim nedeniyle okuyucularımdan özür diliyorum.
Artan ilgi nedeniyle ilk bölümü de çevirmeye, gerekirse
Şhalaho’nun adıma yazıp verdiği kitabının tamamını (187
sayfa) çevirmeye çalışacağımı okuyuculara duyurmak
istiyorum. Ünlü yazarımızın Halid HOT tarafından
tanıtımı için Bkz. “Abu Şhalaho”, internet;
ayrıca Jineps gazetesi, sayı 32). -HCY |