1990’lardaki ekonomik ve sosyal çöküntü
Adigey Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve yapılanması aşamasında,
ilk Devlet Başkanı CARIME Aslan (Джарымэ Аслъан),
birçok sorunun çözümüne öncülük etti. Ancak ekonomik ve
sosyal çöküş ile bürokrasideki yozlaşmayı önleyemedi.
Bunun temel nedeni, kuşkusuz Rusya’daki genel ekonomik
çöküş ve bozulma idi. Bu çerçevede Adigey’de ormanlar
yağmalanmaya ve devlet malları çalınmaya başlanmıştı
(1). Yöre ekonomisinin temeli olan tarım ürünleri de
ucuzlamış, mafya engeli nedeniyle üretim büyük pazarlara
taşınamaz olmuş, fabrikaların hemen hepsi kapanmış,
işsizlik tehlikeli bir boyuta ulaşmış, kamu düzeni
bozulmuş, suç ve suç örgütlerinde bir patlama yaşanmış,
halk iyice yoksullaşmıştı. Bunun bir sonucu olarak,
1989-2003 yılları arasında, Adigey’den 123 bin 900 kişi
(nüfusun % 28 kadarı) ayrılıp durumu daha iyi olan
sanayi merkezlerine göç etmiştir. Dışa göç, tarım
toprağı az olan Maykop rayonu ile bazı köy ve beldeleri
vurmuştu (2).
Durumu daha iyi değerlendirebilmek için 2010 yılında
yapılacağı açıklanan nüfus sayımı sonuçlarını beklemek
gerekecektir.
Kriz, yılların kıdemli yöneticisi CARIME Aslan’ı
götürmüş, ŞEVMEN Hazret’i (Шъэумэн Хьазрэт)
getirmiştir (13 Ocak 2002).
1989-2003 yılları arasında 123 bin 900 kişi Adigey’den
ayrılırken, 155 bin 400 kişi de Adigey’e ‘yerleşmiştir’
(3).
1998’de Adigey’deki emekli sayısı, anormal bir artışla
128 bine (nüfusun % 29 kadarı) ulaşmıştı. Bu sayı, Adige
toplam sayısının da üzerinde bir nüfustu.
Böylece Adigey nüfusunun üçte ikisi gibi büyük bir nüfus sirkülasyonu yaşanmıştır. Birçok RF cumhuriyetinde
Rus nüfusun gerilemesine karşın, Adigey’deki Rus
çoğunluğu korunmuştu (% 64, 5) (4).
Bu çoğunluktan yüreklenen aşırı Rus milliyetçileri de
harekete geçip Adigey’i tasfiye niyetlerini
seslendirmeye başlamışlardı (2004). RF Devlet Başkanı
Vladimir Putin’in, “Birleştirmeler yoluyla
RF’ndaki region sayısını azaltma” programı
uygulamaya konmuş, Sibirya’daki özerk okrugların
kaldırılmaları işlemleri başlatılmıştı.
Rus İmparatorluk Hükümeti 1860’da boyun eğmeyen Shapsugh
ve Wubıhları sürme kararını almıştı, ancak 1859’da boyun
eğmiş olan ve ses çıkarmayan Abzeghleri de 1861’de,
Shapsughların yanında etnik temizlik ve sürgün
kapsamına almış ve uygulamıştı. RF yönetimi işte bu
faciayı anımsatıcı biçimde bir adım atarak, Adigey’i
de tasfiye süreci içine alma adımlarını attı (5).
Ancak, bütün bir Kafkas diasporasını bütün halinde Rusya
karşıtlığına itebilecek olan bu yanlış adımdan, bazı
üst düzey Rus yetkililerin müdahalesiyle dönüldüğü söylenmektedir (2006).
Adigey Devlet Başkanı ŞEVMEN Hazret’in de tasfiye
sürecine şiddetle karşı çıktığı, kınama anlamında
istifasını verdiği, ancak Putin’in bu istifayı
kabul
etmediği ve anayasa değişikliğine gidilmeyeceğini
açıklayarak tasfiye karşıtı tavır aldığı yazılmıştır.
Adigey’in tasfiyesi için RF Anayasası’nın değiştirilmesi
gerekiyordu.
Bu arada, 21 Mayıs 2006’da (6) toplanan ‘Adige Halk
Kongresi’ de, AC’nin tasfiye edilmesinin, Rusya
düzeyinde, dönüşü olmayacak bir biçimde halklar arası barışı bozacağını, Adige devletinin, dil ve kültürünün
gelecekte de yaşatılmasını ve korunmasını istediğini
belirtmiş, bütün bunların ve Adigelerin siyasi temsil
eşitliğinin (paritet), anayasal bir garanti altına
alınmasını talep etmiş, bu arada Adige Cumhuriyeti’nin
geleceğini belirleyecek bir referanduma sadece etnik
Adigelerin katılabileceğini, Adige olmayanların da
katılacağı bir referanduma etnik Adigelerin
katılmayacağını açıklamıştır (7).
Bugünkü görünümüyle, RF devlet yapılanışı oturmuş da
değildir, oynaklık ve çifte standart durumları vardır.
Yeryüzünde örnek alınacak, etnik ve bölgesel hakları en
iyi bir biçimde düzenlemiş olan demokratik ülke ise,
kuşkusuz İsviçre’dir, İsviçre’nin ortak/genel bir
resmi dili yoktur (8) ama Rusya ve İspanya gibi
ülkelerde, özerk cumhuriyet ve bölge dilleri üzerinde
geçerli olan üst resmi dil (Rusça ve İspanyolca) vardır.
Şu durumda, RF’nda oturmuş bir devlet yapısının yokluğu
yanında bir güven ortamının da bulunmadığı
söylenebilir, Shapsugh/Şapsığlara özerklik verilmesi
konusundaki tutum buna bir örnektir: RF Devlet Duması
Şapsığlara özerklik verilmesine ilişkin yasa önerisini
gündemine almıştı, yasanın yürürlüğe girmesi için önerinin iki kez oylanması ve kabul edilmesi
gerekiyordu. İlk oylamada Shapsughlara özerklik
verilmesi kabul edilmişti, ancak ikinci oylamanın
yapılması için oylama yeterlik sayısı bulunamadığından
oylama yapılamamış ve öneri düşmüştü. İlk oylamaya
katılan Adige milletvekilleri ikinci oylamadan
‘kaçmışlardı’. Bu da bir güven ortamı yokluğu, korku
durumu ya da kariyerist çıkarlarla/oportünizm ile
açıklanabilir: Nitekim, ikinci oylama için, biri
dışında, Adige milletvekilleri oylamanın yapılacağı
oturuma katılmamışlardı (9).
Bu nedenle Shapsughlara özerklik verilmesi içerikli yasa
tasarısı gündemden düşmüş oldu.
Bilgi notu:
1) Bkz. Hazret Şovmen’in veda mesajı, CC Tarih,
2. İndex, internet.
2) Bkz. Bu yazının “Rayonlar ve etnik yapı”
bölümü.
3) Bkz. ‘Nart dergisi’, sayı 36, s. 86.
4) Karaçay-Çerkesya’da 1959’da % 51 olan Rus
oranı 2002’de % 33, 6’ya düşmüştür, aynı oranlar
Kabardey-Balkarya’da % 38, 7’den 25, 1’e; Kalmıkya’da %
55, 9’dan % 33. 6’ya düşmüştür.
5) Rusya’daki 10 özerk okrug’un (küçük ulusal
özerk ülke) 6’sı tasfiye edilmiş, geride 4 özerk okrug
kalmış, region sayısı da 89’dan 83’e düşmüştür.
6) 21 Mayıs günü yeryüzündeki Kuzey Kafkasya
halkları/Çerkesler açısından bir yas günüdür.
7) Adige Halk Kongresi olağanüstü toplantısı
kararıdır, CC Tarih bölümü; ayrıca internet.
8) İsviçre’de 26 Kanton ve dört resmi dil vardır,
dillerin dördü de, Federal Merkez’in ve kendi Kanton
yönetimlerinin koruması altındadır, ek olarak İsviçre’de
bir öğrenci, kendi anadili dışında ikinci bir İsviçre
dilini de okumak/öğrenmek zorundadır. Bu nedenle bir
İsviçreli en az iki dil bilir. RF'ndaki uygulama ise,
farklıdır. Rus öğrenci, Rusça dışında herhangi bir
cumhuriyetin dilini okumak ya da öğrenmek zorunda
değildir ama Rus olmayan bir öğrenci Rusça
okumak/öğrenmek zorundadır. İsviçre'de herhangi bir
kantonun etnik yapısı/etnik oranı bozulamaz, bir
kantonun dili üzerine başka bir dil geçirilemez,örneğin
Fransızca ya da Almanca konuşan bir Kanton’un (devletin)
ikinci bir resmi dili olmaz, ayrıca İsviçre’nin
tamamında geçerli bir dil de yoktur, dört İsviçre
dilinin her birinin üzerinde olacak bir dil de yoktur.
Rusya’da ise,cumhuriyet dillerinin ve tüm dillerin
üzerinde ve Rusya’nın tamamında geçerli olan ortak/üst
resmi dil Rusça’dır. Rusya’da çok sıkı bir
merkeziyetçilik vardır, yerel yönetimlere sorulmadan,
Rus nüfusu, kolonizasyon amaçlı olarak ulusal bölgelere
taşınıp yerleştirilebilmekte ve Ruslaştırma politikaları
uygulanabilmektedir. İsviçre’de bir Kanton meclisi, o
kantonun dil, kültür, din ya da mezhebini koruma
konusunda egemen ve tam yetkilidir, RF’ndaki statü
tartışma götürür. Bu gibi nedenlerle, kurulduğu günden
bu yana İsviçre'de dil ve etnik çatışmalar yaşanmamış,
federal yapı günümüze değin geliştirilerek korunmuştur.
9) Bkz. ‘Şapsığların Hikayesi’, Mehdi
Nüzhet Çetinbaş, internet.
Dünyadaki demokratik gelişmeler ve uygulama örnekleri
Demokratik ülkelerde bu son yıllarda gelişmekte olan uygulama örnekleri vardır, örneğin Yeni Zelanda’da
nüfusun % 3 kadarının (100-150 bin kişinin) konuştuğu
Maorice, İngilizce ile birlikte resmi dildir (1).
ABD’nin çok etnili
Hawaii eyaletinde Hawaii
dili,
Louisiana ve
Maine
eyaletlerinde de Fransızca, İngilizce ile
birlikte resmi dildir (2).
ABD, Kanada ya da herhangi bir demokratik ülkede,
öğrenci velilerinin talebi olması durumunda, herhangi
bir dil devlet tarafından seçmeli bir ders dili olarak
okullarda okutulmakta ve öğretilmektedir.
Devletler artık, bir insanlık suçu olan
asimilasyon politikalarına son veriyorlar,
asimilasyon politikası özellikle Türkiye’de hala bazı
odaklarca (CHP, MHP, bazı asker ve yargı çevrelerince)
sürdürülmek isteniyor. Öteki ülkelerde ise, devletin
resmi diller dışındaki diller de tanınıyor, bütün
dillere saygı gösteriliyor ve koruma altına alınmaya
çalışılıyor. BM ve AB politikaları da bunu destekliyor
ve özendiriyor. Milliyetçi gericilik zayıflıyor, insani
değerlere, dil ve kültürlere saygı anlayışı gelişiyor ve
güçleniyor. Bu bakımdan umut verici bir geleceği
bekleyebiliriz.
Ancak Rusya’da, aşırı Rus milliyetçilerinden/ekstremistlerden
ve devletten de kaynaklanan bazı sorunlar vardır.
Arap ülkelerinin bazılarında, Nasır’ın ve
Kaddafi’nin Arapçı/gerici politikalarından destek
bulmuş olan bir milliyetçi/asimilasyoncu anlayış da
vardır ama Türkiye’deki gibi pek etkili değildir.
Asimilasyon politikaları artık çağdışı rejimlerin işi
olabilir.
Bu bağlamda Türkiye’deki anlayış, yeryüzünün en berbat
ve en geride kalmış bir örneği sayılabilir, Erdoğan
hükümeti aşırı milliyetçi/Türkçü muhalefetin (CHP,
MHP) sert tepkilerine karşın, bu berbat durumu
düzeltmeye ve ırkçı engellemeleri aşmaya çalışmaktadır.
Güzel bir örnek de Avustralya’dır, burada İngilizce,
ABD’nde olduğu gibi federal düzeyde bir resmi dil
değildir, fiilen kullanılan bir dildir, her iki ülkede
de İngilizce dışındaki dil ve kültürler devletçe
destekleniyor, etnik radyo ve TV yayınları
sürdürülmektedir. Avustralya Hükümeti, ayrıca,
geçmişteki soykırım uygulamaları nedeniyle yerli
Aborojin halkından özür dilemiştir.
RF yönetimi ise, 1860’larda ve sonrasında Adige halkına
karşı işlenmiş olan soykırım uygulamaları, etnik
temizlik ve ülke dışına göç ettirme/sürgün politikaları
konularına hiç değinmemekte, geçmiş hükümetlerce
yapıldığı gibi, gerçeği dünyadan gizlemeye çalışmakta,
sözgelişi 2014 Ş’açe (Soçi) Olimpiyaları
nedeniyle Ş’açe tarihinden söz eden resmi yayın ve
açıklamalarda, Grek ve Osmanlı gibi tali
adlara değinilmekte, ama Ş’açe’nin tarihsel yerli halkı
olan Adige/Wubıh/Shapsugh etnik adına sansür
uygulanmaktadır.
Uygar ülkelerde ırk, din ve dil baskıları, Türkiye
dışında, tarihe karışmıştır ya da karışmak üzeredir.
ABD’nde siyahi lider Barack Obama, beyaz
çoğunluğun da oyunu alarak devlet başkanı
seçilebilmiştir. Bu da en büyük ırkçı barajın çöktüğünü
kanıtlıyor.
Sevindirici gelişmeler birbirini izliyor: Kanada'da
8’i yerli dili olmak üzere 10 dil devletçe resmi dil
olarak tanınmış ve koruma altına alınmıştır. Biraz
somutlaştıralım: Nunavut ve
Northwest Territories
özerk bölgelerinde 2 bin (2.000) kişi tarafından
konuşulan Inuinnaqtun dili ile
Nunavut, Nunavik,
Northwest Territories ve Nunatsiavut özerk
bölgelerinde 35 bin kişi tarafından konuşulan
Inuktitut dili de Kanada tarafından tanınmış ve
koruma altına alınmış olan 8 resmi yerli
dilinden sadece ikisidir (3).
Devam edelim: Afganistan’da 8, Çin’de 10, İtalya'da 11
resmi dil vardır, sayı Almanya, Avusturya ve İsveç'te
7’şer, ABD ve bağlı bölgelerde 7, Britanya ve bağlı
bölgelerde 10 (4), Sırbistan’da 8, Filipinlerde 16,
Hindistan'da 36’dır. Irak’ta 4 dile (Arap, Kürt, Asuri
ve Türkmen) resmi dil statüleri verilmiştir. İspanya’da
da 5 resmi dil vardır-İspanyol, Galiç, Katalan, Bask ve
Oksitan. Norveç’te 6, Danimarka’da 4, Finlandiya’da 3,
Moldova’da 4, Japonya’da 4, Lübnan’da 3 (Arap, Fransız
ve Ermeni), Okyanus’taki Mikronezya’da 6 resmi dil
vardır. Toplam 239 dili, 182 ulus ya da etnik topluluğu
olan RF'nda resmi dil sayısı 34’tür (5). RF’nda resmi
dil statüsünde olmayan yerli diller ya da az nüfuslu
yerli uluslar da, RF Anayasası ve federal yasalar
gereği, ‘devlet korumasından’ yararlanmaktadır.
Bir de Afrika ve Latin Amerika’daki uygulamaları özetle
görelim: Cezayir’de 3 dil (Arap, Berberi, Fransız),
Demokratik Kongo’da 5 dil, Kongo’da 3 dil, Ekvator
Ginesi’nde 3 dil, Gana’da 10 dil, Gine’de 4 dil,
Moritanya’da 5 dil, Namibya’da 4 dil, Senegal’de 7 dil,
Güney Afrika’da 11 dil, Madagaskar’da 3, Mauritius’da 3,
Zimbabve’de 3 dil; Latin Amerika Arjantin’de 2 dil
(İspanyol ve yerli Guarani), Bolivya’da 3 dil (İspanyol,
Aymara, Keçua), Paraguay’da 2 dil (İspanyol ve yerli
Guarani), Peru’da 3 dil (İspanyol, Aymara, Keçua ve daha
birçok küçük yerli dili) resmi dil olarak kabul
edilmiştir, vb. Listeyi daha da uzatabiliriz.
Şu durumda 110 ülkede, yani BM üyesi 192 ülkenin
çoğunda iki ya da daha çok sayıda resmi dil bulunuyor.
Sayıya Kosova, Abhazya ve Güney Osetya gibi BM üyesi
olmayan ülkeler katılmamıştır.
Peki birden çok dili, resmi dil olarak tanıyan onca
ülke, bizim aşırı milliyetçilerimizin iddia ettikleri
gibi bölünmüş mü oluyor?
Rusya’da, 2000’li yıllara değin küçük uluslara ait 11
idari birim/region vardı, tasfiye sonucu, geride 1
özerk oblast-Yahudi ve 4 özerk okrug-Chukotka, Khanty-Mansi,
Nenets ve Yamalo-Nenets kalmış, diğerlerinin
özerklikleri kaldırılarak, toprakları Rus kraylarına
(illerine) eklenmiştir, bu 5 özerk regionda
konuşulmakta olan dillere de, resmi dil statüleri
verilmemiştir
Abaza, Agul, Rutul, Tsakhur,
Tati, Nogay ve Shapsughlar gibi,
Rusya Federasyonu’nda yaşayan 60’ı aşkın tanınmış küçük
ulus bulunmakta, bunların etnik kimlik ya da dilleri de
‘anayasal koruma’ altına alınmış bulunmaktadır. Ancak
farklı standartlar/uygulama örnekleri de vardır.
Küçük uluslara devlet tarafından ‘maddi yardımlar’ da
yapılmaktadır, sözgelişi Shapsugh/Şapsığlara, 1999
yılından beri yılda 80 bin Dolar (120 bin TL)
tutarında bir devlet yardımı yapıldığı söylenmektedir.
Bu paranın “Shapsughe Xase/Шапсыгъэ Хасэ”
(Shapsugh Meclisi) tarafından yasaların öngördüğü bir
biçimde kullanıldığı da söylenmektedir.
RF’nda kray, oblast, özerk oblast ve özerk okrug gibi
region (idari birim) sınırları içinde konuşulan yerel
dillere, resmi dil statüleri verilmemiştir, bu gibi
yerlerde resmi dil sadece Rusça’dır. Cumhuriyet
birimlerinde ise, Rusça ile birlikte, o yerlerde
konuşulan bir ya da birden çok yerel dile de resmi dil
statüleri verilebilmektedir (6).
Sözgelişi, 5 resmi dili bulunan Karaçay-Çerkes
Cumhuriyeti’nde Abaza (32.346) ve Nogay
(14.873) gibi küçücük dillere (7), Dağıstan
Cumhuriyeti’nde de 14 resmi dil içinde, 8.168 kişi
tarafından konuşulan Tsakhur dili ile 2,3 bin (2
bin 300) kişi tarafından konuşulan Tati diline
de resmi dil statüleri verilmiştir (8).
Krasnodar Kray sınırları içinde, Karadeniz kıyısınde
Ş’açe (Soçi) kentsel/metropolitan alanı ile
Tuapse rayonunun yerli halkı olan Shapsughların
diline/Şapsığ Adigece’sine, dahası Rusya’da 116 bin
kişi tarafından konuşulan Komi-Permyak diline ise
resmi dil statüsü verilmemiş, bu iki ulusun özerk
yönetimleri de kaldırılmıştır.
RF’ndaki kray ve oblastlarda konuşulan diller ile
cumhuriyetlerde konuşulan dillere ilişkin farklı
standartlar vardır. Örneğin, Dağıstan Cumhuriyeti’nde
(9) 2,3 bin kişinin konuştuğu Tati dili resmi bir
dildir, ama Perm Kray’da 116 bin kişinin konuştuğu Komi-Permyak
dili ise resmi bir dil değildir. Cumhuriyetler ile diğer
yerlerde uygulanan ölçüt bir değildir, çifte standart
durumu vardır. Bu çifte standardın, nedenlerini ise
bilemiyoruz.
Sonuç olarak, cumhuriyetler, Federal Merkez tarafından
da onanması koşuluyla, kendi sınırları içinde konuşulan
küçük yerel dillere resmi dil statüleri verebilmekte,
ancak Federal Merkez, il statüsüyle, yani kray, oblast
ve okrug statüleriyle kendisine bağlı olan regionlarda
konuşulan dillere, cumhuriyetlerde olduğu gibi, Rusça
gibi resmi dil statüleri vermemektedir, kuşkusuz bu bir
çelişki ve çifte standarttır (10).
Bilgi notu:
1) Yeni Zelanda ve bağlı bölgelerde toplam 6
resmi dil vardır.
2) ABD ve bağlı bölgelerde 7 resmi dil vardır.
3) Kanada’daki resmi diller şunlardır: İngiliz,
Fransız, Chipewyan (Dëne Sųłiné), Cree, Dogrib (Tłįchǫ),
Gwich’in, Inuinnaqtun,
Inuktitut,
Inuvialuktun Slavey;
ayrıca Bkz. Anadili Sorunu, internet. ; ayrıca List of
official languages by state, Wikipedia.
4) İngiltere’deki resmi diller arasında
Cornwall’da Cornish dili, Guernsey adasında Dgèrnésiais
dili, Jersey adasında Jèrriais, Kuzey İrlanda ve
İskoçya’da İskoç dili, İskoç Gaelcesi (İskoçya’da), Gal
dili de Gal bölgesinde (Walles) resmi dildir.
5) Bkz. List of official languages by state,
Wikipedia.
6) Bkz. List of official languages by state;
Russia (Languages of Russia), Wikipedia.
7) Karaçay-Çerkesya’daki 5 resmi dil: Rusça,
Karaçay-Balkarca, Kabardey-Çerkesçe, Abazaca ve Nogayca.
8) Dağıstan’daki 14 resmi dil: Rus, Agul, Avar,
Azeri, Çeçen, Dargi, Kumuk, Lak, Lezgi, Nogay, Rutul,
Tabasaran, Tati ve Tsakhur.
9) Rusya’da resmi dil olmayan ama koruma altına
alınmış 60’ı aşkın küçük/az nüfuslu ulus dili vardır.
Dağıstan’da resmi dil olmayan, sadece konuşulan diller:
Archi, Bagvalal, Bezhta, Botlikh, Chamalal, Ghodoberi,
Hunzib, Judeo-Tat (Dağlı Yahudi), Karata, Khwarshi ve
Tindi. Bkz. Official languages in state.
10)
Kuzey Kafkasya’daki
cumhuriyetlerden Adigey’de Rus ve Adige;
Kabardey-Balkarya’da Rus, Kabardey-Çerkes ve
Karaçay-Balkar; Kuzey Osetya’da Rus ve Oset; İnguşya’da
Rus ve İnguş; Çeçenya’da da Rus ve Çeçen dilleri resmi
dillerdir.
Adigey Cumhuriyeti’nde etnik ayrımcılık ve oportünizm
1992’de Adigey yöneticilerinin Kazakistan'dan dönüş
yapan Rus yerleşimcileri, Krasnodar kenti ile komşu
olan Adigey’in Tahtamukay rayonuna yerleştirmekte
olduklarını öğrenmiştim (1). Tahtamukay’a yerleştirilen
bu kişiler için konutlar üretiliyor ve bu kişilere Krasnodar kentinde iş veriliyordu, yani bu
yerleşimcilerin arkasında devlet desteği vardı. Adige
yönetimi ise, bu tür yerleşmeleri gizliyor, dönüşçüler
ise bilgi aktarımında bulunmuyorlardı.
Buna karşılık, 1990’larda Maykop’a kadar gelen Stalin
sürgünü ve Özbek saldırıları mağduru bir tren dolusu
korunmasız Ahıskalı/Meshetili Türk, söylendiğine
göre, çocukların feryatları ve yalvarmaları izlenerek,
alelacele ve utanç verici bir biçimde, trenden
inmelerine izin verilmeyerek, Maykop tren garından
“yolcu edilmişlerdi”. Yani ortada çifte bir standart ve
negatif (güçsüzün aleyhine) bir ayırımcılık
vardı.
Adigey’in Rus ve
Adige bürokratları,
birlikte, Rus yerleşimcilere karşı uysal kediyi,
Türk sürgünlere karşı da hırçın kediyi oynuyorlardı. Nereden nereye? Anlaşılan 1864 sürgünü
çoktan unutulmuş olmalıydı…
Bu çürümüş bürokratların niteliğini öğrenmek için, AC
İkinci Devlet Başkanı Şevmen Hazret’in veda
mesajına bir bakmak yeterlidir (2).
Adige yöneticiler,
Adigey’e yönelik Rus yerleşmelerinin durdurulduğunu
söylüyorlardı.
Bunun doğru olup olmadığını sorduğum bir bayan öğretmen
ise, "Yerleşimler sürüyor, burada yönetimin izni ve
haberi olmadan bir kuş bile uçmaz. Yönetimin çizdiği
çizginin dışına da kimse çıkamaz, çıkanı derhal kapının
önüne koyarlar, her şeyi bilerek yapıyorlar,
yaptırıyorlar, yöneticiler işbirlikçi, yalan
söylüyorlar" demişti.
Maykop'taki bir dönüşçü de, "Maykop’taki Ruslar
politik" demişti.
Birçok kişi konuşmaktan kaçınıyor, üç maymunları
oynuyordu. Oysa özgür düşünce, korkunun olmadığı bir
ortamda gelişebilir. Kötü oluşumların önü, gizlenerek
değil, sergilenerek ve deşifre edilerek alınabilir.
Susmak çözüm olamaz.
Nitekim, bir süre sonra, 2004’te, milliyetçi örgüt ve
çevreler Rus çoğunluğu, “Adigey’de çoğunlukta olan
Ruslar, azınlıktaki Adigeler tarafından demokrasiye
aykırı olarak yönetiliyorlar” diyerek kışkırtmaya
kalkışacaklardı. Anlaşılan milliyetçiler AC’nin
defterini dürmek için harekete geçmişlerdi.
Ortada çirkin bir “tezgah” vardı.
Eylül 2009’da rastlantı sonucu karşılaştığım ve
Adigey’de bir süre bulunduğunu öğrendiğim bir Türk
işçisine, “Adigey’de yönetim kimlerin elinde”
diye sorduğumda, “Tabii ki Rusların” yanıtını
almıştım. “Peki yerli Adigeyliler ne durumda”,
dediğimde de, “Onlar azınlık. Camilerinde Cuma namazı
kıldım” demekle yetinmişti (3). Görüşmemiz kısa
sürmüştü, ama açıklayıcıydı.
Tarafsız bir gözlemciye göre Adigey’in dışarıdan
görünümü, maalesef işte böyleydi.
RF’nda bugün, proje mimarı Vladimir Putin olan,
“yurttaşlığa dayanan bir demokratik toplumun”
oluşturulmasına çalışıldığı söyleniyor. Dileriz
lafta kalmaz, gerçekleşir. Gerçekleşebilir ve düzgün bir
demokrasi oluşturulabilirse, kazanan Rusya olur (4).
Ülkeler, iç dönüşümler ve dış etkilemeler yoluyla,
hızlanan bir süreç içinde demokratikleşmeye doğru
gidiyorlar.
Türkiye’deki demokratikleşme ya da Erdoğan
hükümetince yürütülen demokrasi doğrultulu
çalışmalar da bu çerçevede değerlendirilmelidir.
Bilgi notu:
1) 1992’de Tahtamukay’da, bir grup ziyareti
sırasında, “Sibirya ve Kazakistan’dan getirilen” ama iş
yeri, yakındaki
Krasnodar
kentinde olan Ruslar için, “Tahtamukay rayonunda
konutlar inşa edilmekte olduğunu” rayon başkanı
Nikolay Demçuk'un karşılama brifingindeki
konuşmasından öğrenmiş, bir köylüye de durumu
sormuştum. Köylü de, “Rayon Başkanını istemiyoruz,
Rusları rayona yerleştiriyor” (Район тхьаматэм
тыфаеп, урысхэр районым къырещэх) diyerek yakınmıştı.
Aslında sorun, Nikolay Demçuk’tan değil, daha üst
makamlardan kaynaklanıyor olmalıydı.
Görüştüğüm AC Parlamentosu Başkanı Tlıuj Adam
ise (Л1ы1ужъу Адам), “Adige
olmayanlara oturma izni vermiyoruz, Tahtamukay’daki
yerleşmeler de durduruldu, ama yasa dışı yollardan
yerleşmeler olabiliyor" (Хабзэм къыдырауахьэу
къет1ысхьах) demişti
Tlıuj Adam,
şimdi RF Devlet Başkanının Rostov'daki “Güney
Federal Okrugu” temsilcisinin AC'ndeki federal baş
müfettişidir, yetenekli ve bilge bir kişidir.
2) Bkz. Hazret Şovmen'in Veda Mesajı, CC
Tarih, 2. İndex.
3) Bkz.“Nef”in ardından”, CC Yazarları,
11. 10. 2009, ’Genç bir kaynakçının dedikleri ve durum’.
4) Bkz. “Adige Halk Kongresi olağanüstü
toplantısı kararıdır”, CC Tarih bölümü, internet; "Jıneps,
Eylül 2006 Ek: 1”; Adige Halk Kongresi’nin 21 Mayıs
2006 günlü tarihsel kararının Türkçe çevirisi, s. 23.
Not:
5 Kasım 2009 tarihi itibariyle güncellenmiş ve
geliştirilmiştir. |