|
|
................... |
|
................... |
İSLAMİYET
Mİ ADİGELİK Mİ? -1 |
Hatice
Yılmaz
07 Ağustos
2005 |
|
|
................... |
|
................... |
Konu
hakkında yazan katılımcılarımız:
(Alfabetik
sıra ile)
Abdullah, Abdurrahim Atçı, Abregeyapşaşe,
Abregkızı, Ademey, Adige, a-e, Ahmet Güçlü, Akabba
Tarık, Alabazfaz, Ali Demir, Ali Ihsan Mihci,
Asetin, Avrupa'da Bir Kafkasyalı, Aytekin, Azmi
Berberoğlu, Baykaldı.H, Behçet Güz, Besney Hakan,
Beyaz Atlar, Bjjıha, Bülent Atcı, Cantek Çetin,
Cerpecej, Cihan, D.M.T., Demircan Muharrem, Dijan,
dM, Durgut, Elif, Emin Coşkun, Erdoğan Eser (Hajkasım),
Eren Tambay, Erkan Batır,
Ersin
Koyuncu, Ethemıst, Fatih Özdemir, Ferda Hune, Fuat Aydemir, Furkan
Yılmaz, Guğoj Sami, Gujan Ceyhan, Gupseuh, Gürbüz Yalçınkaya, H.
İbrahim Ölçüm, Hakan, Hakan Ceylan, Hakan Demir, Halit Atila,
Halit Kip, Hami Atcı, Hatice Ezer, Hatice Ünal, Hatice Yılmaz,
Jade Wumar, Janberk, Janbot, Jankat Güven, Kabardey Kızı, Kağan
Akdoğan, Kamelya Acba, Kanşat Özkan, Keç' Yasin Durmaz, Kudret
Yaşar, Kübra, Lezgi Ömer, Madina Tsey, Mahmut Yılmaz, Marine,
Memduh T., Meretko Yusuf, Mesut, Metin Zoloytı, Misafir, Misafir2,
Misse Berslan, Muratt, Musa Ademey, Mustafa Keten, Nart, Natho,
Nebahat Aksoy, Onur Keskin, Ömer, Ömer Bayrak, Ömer Meryemko, Ömer
Muhtar, Psklg, Shamil, ShuZago, Sigusipse, Sinemis, Smerch, Şahin
Kartal, Şhalaxhue, Şimal, Tolga Gençer, Toros, Tume Zeki, Tülay
Temiz, Tyttowgo, Ufuk Güler, Uğur Demirbaş, Vasfi Doğançay, Veysel
Yorulmaz, Wiracocha, Wubıh/Wuıcshe Berzeg, Y. Kurt, Yakup Çerkez,
Yavuz Yılmaz, Yegerey, Yegey, Yusuf Yorulmaz, Zeki Yücel, Zevş
Taner. |
|
. |
|
Merhaba,
Ben kültürünü ve dinini beraber yaşamaya çalışan
bir Kabardey kızıyım. Ait olduğum Çerkes kültürünün
muhteşem bir dengeye sahip olduğunun bilincindeyim.
Aynı zamanda İslamiyet'inde tek doğru din olduğu
inancındayım. 17 yaşındayım ve kafamda bu iki
kavramı bağdaştıramıyorum. Çünkü kurallar bir
birine ters düşüyor. Yardımcı olursanız sevinirim.
Ben Adige kültürü ya da İslamiyet'ten birini seçmek
zorunda mıyım?
Teşekkürler. |
|
|
Memduh T. |
08.08.2005 |
Merhabalar
Kur'an ile Adigelik birbiriyle çelişen değil
örtüşen kutsal bilgilerdir. Bugün doğruluğu
tartışmalı pek çok hadis ve güya dini bilgi veya
yorum havada uçuşuyor. Size Kur'an-ı Kerim'i esas
almanızı öneririm. O zaman herhangi bir seçim
yapmanız gerekmediğini fark edeceksiniz.
Dinimizde keskin hatlar yoktur. İslam zorlaştırmaz,
kolaylaştırır. Kafanıza takılan konuları daha net
ifade ederseniz yardımcı olabilirim.
Saygılar. |
|
|
Natho |
09.08.2005 |
Merhaba,
İslamiyet'in çelişmediği gerçek var mı? Şunu kimse
unutmasın; Adigeler İslamiyet'ten öncede vardılar.
İslam dini bozulmuş olan toplumlara gönderilmiş
olabilir ama Adigelere gönderilmiş değildir. Bizde
din sözcüğünün karşılığı bile yokken, ''ADİGELİK Mİ
YOKSA İSLAMİYET Mİ?'' diye soru soran arkadaşımıza;
sadece ''siz olacağınızı olmuşsunuz''
diyebiliyorum. İSLAMİYET ADİGELİKLE ÇELİŞMEZ diyen
arkadaşlarımıza da sadece şaşırıyorum. |
|
|
Akabba Tarık |
10.08.2005 |
Merhaba
Hatice hanım,
Dediğiniz gibi bu iki kavram (İslamiyet ve
Adigelik) hiçbir şartta bağdaşmıyor.
Bizim toplumumuzda bağlayıcı unsur günah işlemekten
çok ayıp yapmamaktır. Dolayısı ile önceliğimiz
yaşadığımız toplumdur. Din genel olarak bizim
kültürümüzle uyuşmaz hatta bu Arap toplumunun
yarattığı bir din ise.
Örneklersek bizim toplumumuzda akraba evliliği
kesinlikle yasaklanmış ve cezası oldukça ağırdır.
(Toplumdan dışlanmak.) Biz aynı sülaleden
olanlarımızı kardeş görürüz ve kardeşçe yaşarız.
Hatta aynı köyden evlenmek bile ayıplanmaktadır. Bu
şartlarda akraba evliliğini destekleyen (neden
desteklendiğini şöyle açıklayayım; en büyük ve
örnek insan Hz. Muhammet olduğu inancından yola
çıkarsak, kendi akrabası ile evlenmiştir) bir din
bizim kültürümüzde nereye koyulmalıdır? Bu soruya
samimi cevap verebiliyorsanız seçiminizi özgürce
yapabilirsiniz.
Ayrıca lütfen din eksenli karşı görüşte düşünen
arkadaşlara şunu hatırlatayım. Siz özgürce
inandığınızı yazıp aktarabiliyorsanız, başkalarının
fikirlerine de saygılı olmalısınız.
Sizin için dileğim bu kavramları bağdaştırıp
yaşayabiliyorsanız mutlu olmanızdır..
Saygılar. |
|
|
Hakan Ceylan |
11.08.2005 |
Sevgili
Hatice,
Bizim kültürün temelinde sağlam değerler var. O
nedenle dünyanın dört bir yanına dağılmamıza rağmen
bu toplum hala varlığını koruyor. Senin doğumundan
ölümüne kadar ihtiyaç duyduğun her şeyi kendi öz
kültüründe bulabilirsin. Başka toplumlarda bunu
aramana gerek yok. (Kişisel görüşüm.)
Şimdi; senin şu sorulara vereceğin cevaplar,
huzurlu olmanı sağlayacaktır. (Vereceğin cevapları
İslam ve Adige kültürü açısından değerlendir.)
1) Kaşenlik senin mantığına ters geliyor mu?
2) Evine gelen misafirlerle tokalaşıyor musun?
Sence doğru mu?
3) Bir akraban ile evlenir misin?
4) Düğünlerde wuig yapmak doğru mu?
5) Birbirine nikah düşen gençlerin aynı ortamda
eğlenmesine nasıl bakıyorsun?
Bu ve buna benzer sorulara vereceğin cevaplar senin
yaşamına yön verecektir. (Önemli olan senin
düşüncen.)
Sevgiyle kal... |
|
|
Adige |
11.08.2005 |
Adetler
neden vardır? Toplum hayatını düzenlemek için.
Din neden vardır? Toplum hayatını düzenlemek için.
Onun için iki anayasa ile bir topluluk yönetilmez.
Birleştirmeye çalışmayın olmaz.
Ya o ya bu.
|
|
|
Memduh T. |
11.08.2005 |
Saygılar
Efendim,
"Hakkında biraz bilginiz olan şeyleri tartıştınız.
Peki hakkında hiç bir bilginiz olmayan şeyde niye
tartışıyorsunuz."
Ali Imran suresi 66.ayet
İslamiyet'le Adigeliğin çeliştiğini söyleyenlerin
aklına şaşarım.
Akraba evliliklerini dillerine dolayanlar, akraba
evliliği İslam'ın bir şartı değildir. Kuzen
olanların birbirleriyle evlenmesine müsaade
edilmiştir. Bu uyulması zorunlu bir kural değil ki.
Neyin çığırtkanlığını yapıyorsunuz. Namaz
kılmayanlar dahi Müslüman olmaktan çıkmıyor iken
ben çelişki değil, iyi niyet ve affedicilik
görüyorum.
Hatice Yılmaz kardeşime Mevlana'nın şu dizeleri
belki yardımcı olur.
Her ne istiyorsan kendinde ara!
Senin canının içinde bir can var, onu ara!
O'nu senden dışarıda değil,
Kendi nefesinde ara!
Kur'an'ın sonsuz rahmet ve bereketinin hepimizi
kucaklamasını diliyor, sevgi ve iman sahiplerinin
tümüne selam olsun diyorum. |
|
|
Natho |
12.08.2005 |
Sayın
Memduh,
"...hakkında bilgi sahibi olduğunuz şeyleri
tartışınız" derken ''İslam'ı sadece ben bilirim''
demek istiyorsunuz herhalde... Üstelik bunu derken
İslam'da düğünlerin, keşenliğin, zeheslerin,vb.
serbest olduğunu mu söylüyorsunuz? Bakın İslam
nasıl yatmamız gerektiğinden, nasıl yememiz ve neyi
yiyeceğimize kadar aklımızın almadığı pek çok şeye
karışır.
Böyle giderse amcalarımızın kızlarıyla bile haram
olduğu için konuşamayacağız. Şuna inanın ki,
Rusların bile yok edemediği bu kahraman halkı;
kültürümüzdeki pek çok öğeyi haram, mekruh vb kılan
İslam dini yok edecektir. Bunu görememek beni hem
çok üzüyor, hem de çok kızdırıyor...
Saygılarımla. |
|
|
Memduh T. |
12.08.2005 |
Merhabalar,
İslam’ın sadece Araplara indiğini söyleyen
zihniyet, eksik biliyor demektir.
Kuran'ı yalnız ben bilirim demiyorum. Herkesin
evinde vardır, açıp okuyun güzel kardeşim. Yeri
gelmişken beş yaşımdan beri beni dizinin dibinde
oturtup, Kuran'dan nasiplendiren, ezberleten hocam
ve babam Hafız Mevlüt T.'yi şükranla anıyorum.
Beyefendi ben sizi anladım. Ancak içinde
bulunduğunuz durumun adına etnisite denir ve
ulaşılması, övülmesi gereken değil, aşılması
gereken bir olgudur. Kırın artık kabuklarınızı.
Biliyoruz ki, xhabzelerimizde evlenen kadının artık
düğünlerde pasif bir seyirci konumunda olması
gerektiği ya da eşinin izni olmadan akrabası
dışındaki erkeklerle görüşmemesi gerektiği, evlenen
kadının kayınpederiyle ayni evde yaşalar dahi belli
bir süre konuşmaması gibi kurallar vardır. Siz
onları ne kadar uygulanır buluyorsanız, diğerleri
de pekala belli ölçülerde uygulanabilir.
Değinmek istediğim bir diğer konu da, günah ve ayıp
kavramlarıdır. Günah Allah'a karşı sorumluluktur,
ayıp ise topluma karşı. Basit bir örnek olacak ama
başkalarının yanında esnerken elimizle ağzımızı
kapatırız. Çünkü öyle ağzını açarak esnemek
ayıptır. Fakat tek başımıza isek buna gerek
görmeyebiliriz. Dolayısıyla "ayıp" her durum ve
şartta geçerli olmayan bir kavramdır. Günah ise tek
başımızayken bile uymamız gerekenleri ifade eder.
Benim dileğim ayıplanmaktan çekinerek veya günah
islemekten korkarak güzel eylemlerde bulunmaktan
ziyade kendi gönlümüzden geldiği için iyi insan
olalım.
Saygılarımla |
|
|
Tülay Temiz |
12.08.2005 |
Merhaba,
Önce bu çok önemli bir konu ve sizin bu yaşta bu
farkı görmenizden dolayı tebrik ediyorum. Akıllı
bir Çerkes kızı olduğunu ve bazı olayların farkında
olduğunu düşünüyorum.
Doğru söylüyorsun. İslamiyet ve Çerkeslik
birbirleri ile pek bağdaşmıyor. Bende bu yüzden bir
tercih yaptım. Ve tabi ki hak yolu Allah'ı tercih
ettim. Çerkesliğimi unutmadım. Fakat seninde de
dediğin gibi birbirleri ile hiç de örtüşmüyorlar.
Bence güzel olan Çerkes örf ve adetleri değil Allah
yolu. Tek ve en güzel yoldur. Sana yolunu seçmende
bir ışık da ben tutayım dedim. Fikirlerime
katılıyorsan senden cevap beklerim. Olumlu yada
olumsuz hiç fark etmez. Seninle görüşmek ve
tanışmak isterim. Bu arada ben Kayseriliyim.
Kendine iyi bak. Allah'a emanet ol. Allah'ı hiç bir
şeye ortak koşma. Ve ondan vazgeçme. Seni
Çerkeslikten atsalar bile..
Saygılarımla. |
|
|
ShuZago |
12.08.2005 |
Selamlar,
İslamiyet mi? Hıristiyanlık mı? Çerkeslik mi? (E)
Hiçbiri mi ?
İnsanız her şeye bir pencereden bakmak fıtratımıza
aykırı, fikirsel agorafobilerimizden sıyrılıp
yaradılışımızın özüne bakarsak zaten kavimler
halinde ayrı ayrı yaratıldığımız gerçeği bize
tebliğ edilmiş; ‘’aslını inkar eden bizden
değildir’’ denmiş.
Çerkes veya herhangi bir millet olmak sizin
elinizde değil ama din konusunda tercih yapma hakkı
verilmiş irade verilmiş, akıl verilmiş. Kendi
aklınız ve fikirleriniz çerçevesinde İslamiyet’i
Hıristiyanlığı, Paganizm'i Zerdüşizm'i Budizm'i v.s
seçebilirsiniz ve bunların hepsiyle Çerkesliği
bağdaştırmanız mümkün. Ama bağdaştırmaktan kasıt
kırılmış bir cismin iki parçası gibi birbirine
oturan ve kavuşan bir şey ise bu mümkün değil.
İslamiyet’in ilk zamanlarını hatırlarsak yeryüzünde
İslamiyet ile bağdaşmayacak en uzak kültürlerden
biri Arap kültürü idi ama yer yer tolere edilerek
bugünkü İslamiyet’e kadar uzanan hakim bir Arap
kültürü oluştu.
Örneğin Hz.Muhammed (S.A.V) sahabeleri ile
gezinirken bir düğün olduğunu görüyor ve düğündeki
sessizliğe anlam veremiyor. Düğün evine doğru
yöneliyor ve düğün sahibini bulup soruyor: ‘’Bu
düğünde neden tef çalınmıyor?’’. Düğün sahibi
heyecanla artık kendisinin İslam’ı seçtiğini
İslam’da müziğin haram olduğunu söylüyor. Hz.Muhammed
(S.A.V) bunun sınırlarının olduğunu tef çalınarak
eğlenilmesinde bir sorun olmadığını dile getirip
düğün sahibinden güzel bir düğün yapmasını rica
edip ayrılıyor.
İşte bu örnekte; İslamiyet’in veya bir başka dinin
insanların sosyal hayatını da dikkate aldığını
gösteren örneklerden biridir. İnsanın 24 saatini
bedensel ve ruhsal sınava tabii tutan mistisizm
içeren bazı dinlerde farklılık gösterebilir
(Budizm, Zerdüştlük gibi) ama semavi dinlerin hepsi
insanın sosyal hayatını dikkate alarak tebliğ
edilir. İnsanın kendisiyle, çevresiyle, akrabaları
ve dostlarıyla, ticaretle ilimle uğraşmaları
bildirilir.
Din hatları fazilet olan geniş bir şablon sunar ve
bunun içini doldurmayı kısmen ferde bırakır. İnsana
akıl verilmiş ve erdemi bu yolla bulması
istenmiştir. Verilen buyruklar birer anayoldur bu
yolların arasındaki tali yolları belirlemek
insanoğluna bırakılmış, belirlerken ona verilen
aklı ve iradeyi kullanması istenmiştir. Özünde
erdemi ve insanlığı öneren her tür dinde
Çerkeslikten bir parça bulursunuz zaten
Bence ‘’sakız çiğnerken merdiven çıkmak’’ ne kadar
zorsa Çerkezlikle İslamiyet’i ya da Hıristiyanlığı
bağdaştırmakta ancak o kadar zordur. Herkes uhrevi
(*) tercihini yapabilir kimi de uhreviyata inanmaz
ama bizi birbirimize bağlayan bir sebep var ki,
uhrevi tercihlerimizi arada engel yapmamız en başta
yaradılışımızdaki kavim olgusuna terstir.
Hayata sınav amaçlı geliyorsak da yaşamamız
gerektiği gibi yaşamakta gerekir Çerkesliği
İslamiyet veya Hıristiyanlıkla bağdaştıramamak ve
mutlaka vazgeçmek istemek, bakkalda manavda
alışveriş yaparken parasını verip alacağınız 1 kilo
domatesi seçerken gördüğünüz ilk domatesi beğenip
heyecanla sadece onu alarak koşa koşa eve gitmek
gibi bir şeydir.
Din adına seçim yapmayı önermek inanın en az
Çerkesliğe verdiği kadar zararı dine de verir.
Kimse kimseyi seçim yapmamaya zorlamamalı (bu
konuda).
Bunun en bariz örneği Shapsugh bölgesinde M.Emin’in
ve Zanıgo Sefer Bey’in kışkırtmalarıyla Pagan
Shapsughlar ve Müslüman Shapsugh-Abzeghler arasında
dökülen kardeş kanıyla yaşanmıştır Üstelik pagan
Shapsughlar Müslüman olmasalar da özgürlük
mücadelesine katılacaklarını bildirmişlerdi. Ama
maalesef Sayın Jan Paçal’ın tabiri ile, kralların
krallığından kral seçemeyen krallar ithal kralların
kışkırtmalarıyla krallıklarında kardeş kanı
döktüler.
Üstelik özgürlük mücadelesinin en şiddetli
döneminde.
1800’lü yıllarda forum sayfaları yoktu. Bir
Shapsugh
kalkıp, ‘’Paganlık mı? Adigelik mi?’’ diye bir şey
yazmamıştı. Çünkü onlar yaşamaya çalışıyordu
‘’bizim gibi’’ oturdukları yerden klavye
tıkırdatmıyorlardı. Sadece yaşamak yaşamayacaklarsa
onurlarıyla ölmeye çalışıyorlardı. Düşmanları birdi
derken o durumda bile bu tehlikeyi göz ardı
edebildiler.
Ve sonuç; düşmana çekilmiş kılıçları birbirlerine
yöneldi. Onlar bile buna engel olamamışsa, biz ne
oluruz? Allah bilir.
Hayır kimse birbirine kılıç çekmez onlar gibi
hayatımızı noktalamak kim, biz kim?
Biz onlar gibi olamayız çil yavrusu gibi
dağılıyoruz. Çil yavrusu gibi dağılırız yine ve
biraz daha hızlı dağılırız. Sadece ve birbirimize
hiçbir şey dayatamayacak kadar uzaklaşırız;
Hiçbir şey paylaşamayacak kadar,
Hiçbir şey konuşamayacak kadar,
Milli zombiler diyarına iltica ederiz,
Kimimiz irtica ederiz
Uzaklardan birbirimize rica ederiz
Şu Çerkesliği uzatır mısın? Benimki bitmiş.
Ah gülüm be! Olsa, inan dükkan senin.
Selametle
Wuzınsheuw
(*) Uhrevi: Öbür dünya ile ilgili, ahiret ile
ilgili, dünyevi karşıtı (CC) |
|
|
Lezgi Ömer |
12.08.2005 |
Sayın
ShuZao
Değerli kardeşim. Yazının başından sonuna okudum ve
seni tebrik ediyorum.
Benim merak ettiğim üç konu var.
1) Bu din eğer Araplara inmediyse niye tolere edile
edile hakim Arap kültürü oldu? Din nasıl tolere
ediliyor? Tolere ediliyorsa biz Çerkesler tolere
niye edemiyoruz? Kendi dilimizde selam vermek
yerine Arap dilinde selam veririz?
2) Hz Muhammed düğün sahibine ''tef çalın'' diyor,
ardından da ekliyor ''sınırları var''. Bu sınırlar
nedir? Hz Muhammed bizim zegeslere gelmiş olsaydı
deju ve kızlı erkekli eğlencemizin sınırı için ne
diyecekti? ''Tamam mızıka çalabilirsiniz. Mızıkayla
eğlenmenin sorun çıkarmaz ama kızlı erkekli olmaz’’
mı derdi? Bu konuda net bilgi verirseniz memnun
olurum.
3) Yazınızın genelinde şöyle bir neticeye
varılıyor. Yanılıyorsam düzeltin. Semavi dinler
insanlara hatları fazilet olan geniş bir şablon
sunuyor, bunun içini de kısmen insan dolduruyor.
Dolayısıyla dinler yokken atalarımız faziletsiz
olarak mı yaşadılar?
Saygılarımla. |
|
|
Akabba Tarık |
12.08.2005 18:28:52 |
Merhabalar,
İnsanlar için bazı kavramlar kabullenilmesi güçtür
ve zaman alabilmektedir.
Kafkas kültürünü yaşamak isteyen bir kişi din
yaptırımları ile karşılaşmakta ve bocalamaktadır.
Kolaycılığa kaçarak İslam dini akıl dinidir der ve
konu kapatılabilir.Bu da her zamanki gibi hiçbir
soruya cevap vermez.
1) İlk olarak İslam dininin Arap dini olmasının
nedenini basit bir örnekle açıklayalım. İslam dini
Arap adet ve gelenekleri ile şekillenmiştir.
Örneğin domuz eti kolay bakteri üretmekte,
kesildikten sonra hemen tüketilmelidir. Arap
çöllerinde bu et türü sıcak vs. nedenlerle
bekletilip tüketildiğinde zehirlenmelere ve
hastalıklara neden olmaktadır ve Kuran’da
yasaklanmıştır. Bugün dünyanın 5/4 bu eti gayet
sağlıklı şekilde (steril ortamlarda kesilip hemen
şoklanarak) tüketmekte ve zararını görmemekteler.
2) Bence en önemlisi ve bizim kültümüzle uyuşmaması
nedenini tekrar açıklayalım. (Yetkili arkadaşlar bu
yazıyı lütfen törpülemeyin açıklayıcı olmuyor).
İnsanlık tarihinin en yüce ve en ulu insanı Hz.
Muhammet’tir, İslam inancına göre. Peygamberin
yaptıkları doğrudur ve izlenmesi gerekmektedir
(Sünnet inancı). Bu durumda kendi kuzenleri ile
evlenmek hatta 9 yaşındaki kız çocukları ile
evlenmek caizdir hatta tavsiye edilmektedir
(Peygamber yapmış sünnet). Biz kendi akrabalarımız
ve kuzenlerimizi kardeş olarak addederken bu
xhabzemizle ne kadar uyuşmaktadır? Soru bu ve lütfen
buna cevap verebilirseniz sevinirim.
3) Diğer arkadaşların belirttiği gibi, bizim toplum
yaşantısını belirleyen xhabzelerdir. Toplum yaşayış
kurallarıdır. Kuran hükümleri de insan yaşamını
düzenlemekte ve yol göstermektedir. Bu iki kavram
arasında var olan farklılıklarda hangi yolu
seçilmelidir? Xhabzeyi seçmek günah olmakta mıdır?
Bilerek işlenen günah affedilebilir mi? İslam
kurallarını seçtiğimiz zaman bu inanca dahil
olmayan insanları toplum içinde nereye koymalıyız?
4) Kadının toplumdaki yeri göz önüne alındığında
nasıl bir yaklaşım sergilenmeli? Kadınlara ikinci
sınıf varlıklar olarak yaklaşım nasıl
değerlendirilmeli (Gereğinde dövmek ve birden den fazla
kadınla evlenilmesi)? Xhabzedeki yeri nedir?
5) Dinler dogmadır ve sorgulamayı yasaklar. ‘’Allah
var mı’’ sorusunu sormak dinden çıkarabilir ve
insanlık gelişiminin önündeki en önemli kavramı
soru sormayı yasaklar. Toplumsal kurallar, zaman
içerisinde kendini yeniler ve zamanın şartlarına
uyumlu hale gelebilir. Yani dinamiktir. Bu bağlamda
xhabze zaman içerisinde kendini yeniler ve
geliştirir.
Bu yazdıklarım zamanla benim vardığım sonuçlar ve
tabi ki, herkes tarafından kabul görmesini
beklememekteyim ve kesinlikle hiçbir inancı
zedelemek gibi bir düşüncem yok. Her yazımdan sonra
bunları belirtmemin nedeni de kendi ailem de dahil
olmak üzere inançları sorgulamanın ters
karşılanması, tepki toplamasıdır.
Saygılar. |
|
|
ShuZago |
12.08.2005 |
Sayın
Lezgi Ömer,
Öncelikle selamlar.
Lise dönemlerinden herkes hatırlar. Klasik
‘’istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?’’ cümlesi
vardır bende 3.sorunuza biraz içerlediğim için
istediğim sorudan başlamak istedim.
3) Galiba bu konu ile ilgili anlatımım yetersiz
kalmış (bunu kinaye olarak almayın gerçekten böyle
düşünüyorum). Anlatmak istediğim, din insanlara
fazilet verir anlamında değildi. Din insanlardan
yaradılışlarındaki akıl ve mantığı kullanarak
edindikleri fazileti uygulamalarını ve devamını
ister. Karşılığında öbür dünyada mükafat veya ceza
olduğunu bildirir. Dinsiz bir insan faziletsiz
değildir. Uhrevi anlamda sorumluluk hisseden
insanlar uygulama alanı olarak dini seçer. Bunu
hissetmeyen, uhrevi kaygıları olmayan insanlarda
faziletli olmayı örflerinden ananelerinden,
çevrelerinden, mensubu olduğu milletin yüzyıllardır
süregelen sosyal birikiminden belirleyici noktaları
dikkate alarak yaşamaya çalışır. Onunda uygulama
alanı sosyal çevresi, toplumu, mahallesi ve
cemiyetidir. Kendisini sadece bu saydığım
etkenlerden dolayı sorumlu hisseder. Bu kurallar ve
değerler ona toplumsal hafıza ve kültür birikiminin
ona yansımasıdır ve hepsi tarihi olaylardan
edinilmiş sosyal tecrübeler bütününden çıkarılmış;
akıl erdem, fazilet, insaniyet gibi kavramların
belli başlı belirleyici bağlayıcı bakiyeleridir.
Örneğin ‘’xhabze’’; xhabzeye dinlerin etkisi olmuşsa
da xhabzeyi din olarak tanımlayan insanlara
katılmıyorum xhabze tamamen bir sosyal oluşumdur.
Bunun içinde din tarih, savaşlar, sosyo-ekonomik
durum, coğrafi konum feodalizm v.s gibi birçok
etken sonrası oluşmuş bir toplumsal birikimdir.
Şimdi böyle bir olguyu meydana getiren insanları;
şu veya bu dinden ya da dinsiz olmalarından dolayı
faziletli kabul etmemek mümkün mü?
Önceki yazılardan birinde xhabze kelimesinin açılımı
yapılarak xexın (seçmek) kelimesinden ‘’Xa’’ bze
(dil kelimesiyle birleşmesinden ''seçilmiş dil''
gibi bir sonuç çıkarıldı. ''Seçilmiş Dil =Din''
tespiti bence yanlış bir yaklaşımdır. Kaldı ki,
buradaki ‘’Xe’’ sesi Xexın (seçmek fiiline işaret
etmez ‘’seçilmiş’’ kelimesini karşılaması için ‘’xexa’’
olması gerekmektedir. ''Xe'' kelimesini ayırmak
anlam bozukluğu oluşturur. Örneğin ‘’bıçak’’
kelimesinin ‘’bıç’’ hecesi yalnız başına anlamsız
kalması gibi bir hal alır.
Xe bire bir yer ve bölgeye işaret eder. Xe (Bölge)
‘’Xa(bp e’’ (arazi,alan), Xame (yabancı, yere
bölgeye yabancı) xade (ekilen alan, bostan) xedze-xedzen
(bir alana bir şey atmak) xesen (bir alana, yere,
bir şey saplamak).
ÖRNEĞİN : Şıble mague di ‘’xe’’r zezıxome. Yıldırım
sesi yerimizi (yurdumuzu) sarsan. Dolayısıyla ‘’xhabze’’;
''yerin bölgenin dili (kuralı)'' anlamındadır. (Her
zamanki gibi, bence)
Neyse konumuz bu değildi ama önceki yazımdan
atalarımızın faziletli olmadığını ima ediyormuşum
gibi bir sonuca varmak biraz ‘’zor olanı
başarmak’’gibi geliyor bana.
Böyle bir şey söylemek ‘’kendi açımdan’’ intihar
etmek gibi bir şeydir.
SORU-1'e gelecek olursak; din elbetteki Araplara
inmedi ama indiği bölge Arap’tı. Hakim kültür Arap
kültürüydü ve o bölgeye özel çeşitli alışkanlıklar
tolere edildiği kadarda yasaklanmıştır. Kız
çocuklarının diri diri gömülmesi sert bir şekilde
yasaklanmıştır.
Örneğin akraba evliliği tavsiye edilmemiş ama nüfus
ve nüfus kaygıları sebebiyle serbest bırakılmıştır.
(Yazı uzadıkça uzayacak.) Yani bunların çoğu o an
için Kuran’da belirtilmemiş olmasına rağmen daha
çok yeni bir devlet siyaseti gibi meydana gelmiş ve
sosyal oluşumun sağlanması için gerekli yasaklar,
serbestlikler dini yayan insanların devletleşmesi
ile dini otoritenin kuralları olduğu için dini
kurallar gibi benimsenmiştir.
Benim için tek bağlayıcı başvuru kaynağı Kuran’dır.
Kuran’da ne müzik yasaklanmıştır ne türban
emredilmiştir ve daha çok siyasal duran bazı
kurallar zamanla yayıldıkça çıkış menşei
istikametinde dini vecibelere dönüşmüştü (yine
bence). İslamiyet kendisini son din olarak
nitelemiş kıyamete kadarda hiçbir şekilde
güncelleme yapılmayacağını tek korunacak şeyinde
Kuran olduğunu belirtmiştir. Zamanla güncelleniyor
olsa belki şu an bize dini zorunluluk olarak
benimsetilen birçok şey zamanın şartlarına göre
değişecek ya da komple kalkmış olacaktı.
Arap dilinde selam vermeye gelince ben kendi
dilimde selamlaşıyorum, bu iyi bir şey. Kendi dilim
dışında bana verilen selamı hangi dille
cevapladığım çok önemli değil. Maksat selamla
yanına varılacak başka insanlarda olsun.
SORU 2: Hz.Muhammed (S.A.V) bir zexese gitse diye
başlayan bir cümle hiç düşünmedim, bu konuda beni
hazırlıksız yakaladınız desem yeridir. :)) Bilmiyorum
ne diyeyim. :)) Beni terlettiniz. Buna verebileceğim
tek cevap yine 1. cevaptaki güncellenme örneği
olabilir.
Aklıma gelen ilk şeyi söylemeyi; ‘’aman renk
vermeyeyim’’ demeye yeğlediğim için 2.sorunuzu
cevaplayacak ehliyeti kendimde görmüyorum.
Cevaplasam bile cevabım en az sorunuz kadar ilginç
olur. :)) Yani bu konuda benden istediğiniz ‘’NET’’
bilgiyi veremiyorum.
Bu soruyu cevaplayabilecek olanı da ‘’Herkese
Birkaç Sorum Var’’ başlıklı konuda sorulan;
1-Çerkes Evliya var mı?
2-Çerkes Ermiş var mı?
Sorusuna cevap olarak yazacağım ‘’Evet var’’diye.
:)) (Sayın KEÇ Süleyman Yavuz’un hoşgörüsüne
sığınarak tabi)
Aslında siteye katılmaya başlıyalı din konulu
hiçbir yazıda yazmamaya gayret gösteriyordum ama
neyse sağlık olsun. Bu arada Sayın Lezgi Ömer
fikirlerimi paylaşma ve fikirlerinizi belirtme
nezaketinizden dolayı teşekkür ediyorum. (2.soru
dışında. :))
Selametle
Wuzınsheuw |
|
|
Meretko Yusuf |
12.08.2005 |
İslamiyet
mi? Adigelik mi?
Ben bu soruda bir mantık hatası olduğunu
düşünüyorum. Zira soru böyle sorulunca insanın
doğal olarak iki seçenekten birini tercih etmesi
gerektiği gibi bir izlenim doğuyor. Dinini seçmek
insanın iradesinde olan bir husustur. Halbuki
milliyet tamamen irade dışı doğuştan gelen bir
özelliktir. İnsan kendisine din olarak istediğini
seçer veya dinsizliği tercih eder ancak bu durum
onun milliyeti üzerinde hiçbir etkisi olamaz zira
insan istese de milliyetinden istifa edemez.
Ayrıca konunun yanlış bir zeminde tartışıldığını da
düşünüyorum. Zira iki farklı kategoride
değerlendirilmesi gereken kavramalardır. Din ve
milliyet. İslam dinini başka bir dinle mukayese
edebilirsiniz veya Çerkes kültürünü başka bir
kültür ile mukayese edebilir, değerlendirmede
bulunabilirsiniz. Ancak bir din ile milliyetin
kıyaslanması bana göre konunun yanlış zeminde
tartışılmasıdır.
Bana göre konu şu şekilde tartışılabilir; İslam
dinin Çerkes kültürüne etkisi veya Çerkes örf ve
adet kuralları (xhabze) İslam dini ile ne kadar
bağdaşır? Bu sorulara verilecek cevaplar da
farklılık arz edecektir.
Bütün dinlerde olduğu gibi İslam’da da toplum
hayatına ilişkin kurallar vardır. Tartışma konusunu
da burada başlamaktadır. Din kuralları ile xhabze
çatıştığında kişi hangisine uyacaktır. Bu soruya
verilecek cevap da kişinin ne kadar dindar olduğu
ile alakalıdır.
İslam dininin hiçbir şekilde Çerkeslik ile
çatışmadığını söyleyen arkadaşlarımız olduğu gibi
tam tersini söyleyen arkadaşlarımız da olmuştur.
Ben iki yoruma da katılamıyorum. Ben dinini her
Müslüman'ın bilmesi gerektiği kadar bilen birisi
olarak; dinimizin bazı emirlerinin örf ve
adetlerimizle ters düştüğünü biliyorum. Ancak bence
bunlar büyütüldüğü kadar fazla değildir. Nitekim
dinimizin Çerkeslik ile çatıştığını düşünen
arkadaşların verdikleri örnekler hep aynıdır.
(Kaşenlik, wuig v.b) Çerkeslerin toplumsal yaşam
kuralları olan xhabze binlerce kuraldan ibarettir.
Bunlardan birkaç tanesini öne çıkarıp İslamiyet
Çerkeslere göre değildir demek insafsızlık olur
kanaatindeyim. Kaldı ki, kendisine Müslüman'ım diyen
hiç bir kimse örf adetime ters düştü o zaman dinimi
değiştireyim bari demeyecektir. Bu durum yalnız
Müslüman olan bir kimse için değil Hıristiyan veya
başka bir dine mensup kişiler için de böyledir.
Aksini iddia etmek kişinin inancını çok hafife
almak, kişinin neye ve ne için inandığını
bilmediğini düşünmek olur.
İnsanı Çerkesliği ve dini arasında seçim yapmaya
zorlamak çok yanlıştır. Böyle bir gereklilik de
yoktur. Pekala bir Çerkes Müslüman olabilir. Dinin
gereklerini de yerine getirebilir, Çerkesliğin de.
Çok dindarsa wuigde yapmayıversin. Kimse de ona;
sen mükemmel Çerkes değilsin, Çerkeslikten çıktın
diyemez.
Saygılarımla. |
|
sayfa
1
2
3
4
5
6
7
8
9 |
|
|
|
|
|
|
|