...................
...................
İSLAMİYET Mİ ADİGELİK Mİ?   -1
Hatice Yılmaz
07 Ağustos 2005
                         
...................
...................
Konu hakkında yazan katılımcılarımız:  (Alfabetik sıra ile)
Abdullah, Abdurrahim Atçı, Abregeyapşaşe, Abregkızı, Ademey, Adige, a-e, Ahmet Güçlü, Akabba Tarık, Alabazfaz, Ali Demir, Ali Ihsan Mihci, Asetin, Avrupa'da Bir Kafkasyalı, Aytekin, Azmi Berberoğlu, Baykaldı.H, Behçet Güz, Besney Hakan, Beyaz Atlar, Bjjıha, Bülent Atcı, Cantek Çetin, Cerpecej, Cihan, D.M.T., Demircan Muharrem, Dijan, dM, Durgut, Elif, Emin Coşkun,  Erdoğan Eser (Hajkasım), Eren Tambay, Erkan Batır,
Ersin Koyuncu, Ethemıst, Fatih Özdemir, Ferda Hune, Fuat Aydemir, Furkan Yılmaz, Guğoj Sami, Gujan Ceyhan, Gupseuh, Gürbüz Yalçınkaya, H. İbrahim Ölçüm, Hakan, Hakan Ceylan, Hakan Demir, Halit Atila, Halit Kip, Hami Atcı, Hatice Ezer, Hatice Ünal, Hatice Yılmaz,  Jade Wumar, Janberk, Janbot, Jankat Güven, Kabardey Kızı, Kağan Akdoğan, Kamelya Acba, Kanşat Özkan, Keç' Yasin Durmaz, Kudret Yaşar, Kübra, Lezgi Ömer, Madina Tsey, Mahmut Yılmaz, Marine, Memduh T., Meretko Yusuf, Mesut, Metin Zoloytı, Misafir, Misafir2, Misse Berslan, Muratt, Musa Ademey, Mustafa Keten, Nart, Natho, Nebahat Aksoy, Onur Keskin, Ömer, Ömer Bayrak, Ömer Meryemko, Ömer Muhtar, Psklg, Shamil, ShuZago, Sigusipse, Sinemis, Smerch, Şahin Kartal, Şhalaxhue, Şimal, Tolga Gençer, Toros, Tume Zeki, Tülay Temiz, Tyttowgo, Ufuk Güler, Uğur Demirbaş, Vasfi Doğançay, Veysel Yorulmaz, Wiracocha, Wubıh/Wuıcshe Berzeg, Y. Kurt, Yakup Çerkez, Yavuz Yılmaz, Yegerey, Yegey, Yusuf Yorulmaz, Zeki Yücel, Zevş Taner.

.

                    
Merhaba,

Ben kültürünü ve dinini beraber yaşamaya çalışan bir Kabardey kızıyım. Ait olduğum Çerkes kültürünün muhteşem bir dengeye sahip olduğunun bilincindeyim. Aynı zamanda İslamiyet'inde tek doğru din olduğu inancındayım. 17 yaşındayım ve kafamda bu iki kavramı bağdaştıramıyorum. Çünkü kurallar bir birine ters düşüyor. Yardımcı olursanız sevinirim. Ben Adige kültürü ya da İslamiyet'ten birini seçmek zorunda mıyım?

Teşekkürler.
Memduh T.
08.08.2005

Merhabalar

Kur'an ile Adigelik birbiriyle çelişen değil örtüşen kutsal bilgilerdir. Bugün doğruluğu tartışmalı pek çok hadis ve güya dini bilgi veya yorum havada uçuşuyor. Size Kur'an-ı Kerim'i esas almanızı öneririm. O zaman herhangi bir seçim yapmanız gerekmediğini fark edeceksiniz.

Dinimizde keskin hatlar yoktur. İslam zorlaştırmaz, kolaylaştırır. Kafanıza takılan konuları daha net ifade ederseniz yardımcı olabilirim.

Saygılar.
Natho
09.08.2005

Merhaba,

İslamiyet'in çelişmediği gerçek var mı? Şunu kimse unutmasın; Adigeler İslamiyet'ten öncede vardılar. İslam dini bozulmuş olan toplumlara gönderilmiş olabilir ama Adigelere gönderilmiş değildir. Bizde din sözcüğünün karşılığı bile yokken, ''ADİGELİK Mİ YOKSA İSLAMİYET Mİ?'' diye soru soran arkadaşımıza; sadece ''siz olacağınızı olmuşsunuz'' diyebiliyorum. İSLAMİYET ADİGELİKLE ÇELİŞMEZ diyen arkadaşlarımıza da sadece şaşırıyorum.
Akabba Tarık
10.08.2005

Merhaba Hatice hanım,

Dediğiniz gibi bu iki kavram (İslamiyet ve Adigelik) hiçbir şartta bağdaşmıyor.

Bizim toplumumuzda bağlayıcı unsur günah işlemekten çok ayıp yapmamaktır. Dolayısı ile önceliğimiz yaşadığımız toplumdur. Din genel olarak bizim kültürümüzle uyuşmaz hatta bu Arap toplumunun yarattığı bir din ise.

Örneklersek bizim toplumumuzda akraba evliliği kesinlikle yasaklanmış ve cezası oldukça ağırdır. (Toplumdan dışlanmak.) Biz aynı sülaleden olanlarımızı kardeş görürüz ve kardeşçe yaşarız. Hatta aynı köyden evlenmek bile ayıplanmaktadır. Bu şartlarda akraba evliliğini destekleyen (neden desteklendiğini şöyle açıklayayım; en büyük ve örnek insan Hz. Muhammet olduğu inancından yola çıkarsak, kendi akrabası ile evlenmiştir) bir din bizim kültürümüzde nereye koyulmalıdır? Bu soruya samimi cevap verebiliyorsanız seçiminizi özgürce yapabilirsiniz.

Ayrıca lütfen din eksenli karşı görüşte düşünen arkadaşlara şunu hatırlatayım. Siz özgürce inandığınızı yazıp aktarabiliyorsanız, başkalarının fikirlerine de saygılı olmalısınız.

Sizin için dileğim bu kavramları bağdaştırıp yaşayabiliyorsanız mutlu olmanızdır..

Saygılar.
Hakan Ceylan
11.08.2005

Sevgili Hatice,

Bizim kültürün temelinde sağlam değerler var. O nedenle dünyanın dört bir yanına dağılmamıza rağmen bu toplum hala varlığını koruyor. Senin doğumundan ölümüne kadar ihtiyaç duyduğun her şeyi kendi öz kültüründe bulabilirsin. Başka toplumlarda bunu aramana gerek yok. (Kişisel görüşüm.)

Şimdi; senin şu sorulara vereceğin cevaplar, huzurlu olmanı sağlayacaktır. (Vereceğin cevapları İslam ve Adige kültürü açısından değerlendir.)

1) Kaşenlik senin mantığına ters geliyor mu?
2) Evine gelen misafirlerle tokalaşıyor musun? Sence doğru mu?
3) Bir akraban ile evlenir misin?
4) Düğünlerde wuig yapmak doğru mu?
5) Birbirine nikah düşen gençlerin aynı ortamda eğlenmesine nasıl bakıyorsun?

Bu ve buna benzer sorulara vereceğin cevaplar senin yaşamına yön verecektir. (Önemli olan senin düşüncen.)

Sevgiyle kal...
Adige
11.08.2005

Adetler neden vardır? Toplum hayatını düzenlemek için.

Din neden vardır? Toplum hayatını düzenlemek için.

Onun için iki anayasa ile bir topluluk yönetilmez. Birleştirmeye çalışmayın olmaz.

Ya o ya bu.
Memduh T.
11.08.2005

Saygılar Efendim,

"Hakkında biraz bilginiz olan şeyleri tartıştınız. Peki hakkında hiç bir bilginiz olmayan şeyde niye tartışıyorsunuz." Ali Imran suresi 66.ayet

İslamiyet'le Adigeliğin çeliştiğini söyleyenlerin aklına şaşarım.

Akraba evliliklerini dillerine dolayanlar, akraba evliliği İslam'ın bir şartı değildir. Kuzen olanların birbirleriyle evlenmesine müsaade edilmiştir. Bu uyulması zorunlu bir kural değil ki.

Neyin çığırtkanlığını yapıyorsunuz. Namaz kılmayanlar dahi Müslüman olmaktan çıkmıyor iken ben çelişki değil, iyi niyet ve affedicilik görüyorum.

Hatice Yılmaz kardeşime Mevlana'nın şu dizeleri belki yardımcı olur.

Her ne istiyorsan kendinde ara!
Senin canının içinde bir can var, onu ara!
O'nu senden dışarıda değil,
Kendi nefesinde ara!

Kur'an'ın sonsuz rahmet ve bereketinin hepimizi kucaklamasını diliyor, sevgi ve iman sahiplerinin tümüne selam olsun diyorum.
Natho
12.08.2005

Sayın Memduh,

"...hakkında bilgi sahibi olduğunuz şeyleri tartışınız" derken ''İslam'ı sadece ben bilirim'' demek istiyorsunuz herhalde... Üstelik bunu derken İslam'da düğünlerin, keşenliğin, zeheslerin,vb. serbest olduğunu mu söylüyorsunuz? Bakın İslam nasıl yatmamız gerektiğinden, nasıl yememiz ve neyi yiyeceğimize kadar aklımızın almadığı pek çok şeye karışır.

Böyle giderse amcalarımızın kızlarıyla bile haram olduğu için konuşamayacağız. Şuna inanın ki, Rusların bile yok edemediği bu kahraman halkı; kültürümüzdeki pek çok öğeyi haram, mekruh vb kılan İslam dini yok edecektir. Bunu görememek beni hem çok üzüyor, hem de çok kızdırıyor...

Saygılarımla.
Memduh T.
12.08.2005

Merhabalar,

İslam’ın sadece Araplara indiğini söyleyen zihniyet, eksik biliyor demektir.

Kuran'ı yalnız ben bilirim demiyorum. Herkesin evinde vardır, açıp okuyun güzel kardeşim. Yeri gelmişken beş yaşımdan beri beni dizinin dibinde oturtup, Kuran'dan nasiplendiren, ezberleten hocam ve babam Hafız Mevlüt T.'yi şükranla anıyorum.

Beyefendi ben sizi anladım. Ancak içinde bulunduğunuz durumun adına etnisite denir ve ulaşılması, övülmesi gereken değil, aşılması gereken bir olgudur. Kırın artık kabuklarınızı.

Biliyoruz ki, xhabzelerimizde evlenen kadının artık düğünlerde pasif bir seyirci konumunda olması gerektiği ya da eşinin izni olmadan akrabası dışındaki erkeklerle görüşmemesi gerektiği, evlenen kadının kayınpederiyle ayni evde yaşalar dahi belli bir süre konuşmaması gibi kurallar vardır. Siz onları ne kadar uygulanır buluyorsanız, diğerleri de pekala belli ölçülerde uygulanabilir.

Değinmek istediğim bir diğer konu da, günah ve ayıp kavramlarıdır. Günah Allah'a karşı sorumluluktur, ayıp ise topluma karşı. Basit bir örnek olacak ama başkalarının yanında esnerken elimizle ağzımızı kapatırız. Çünkü öyle ağzını açarak esnemek ayıptır. Fakat tek başımıza isek buna gerek görmeyebiliriz. Dolayısıyla "ayıp" her durum ve şartta geçerli olmayan bir kavramdır. Günah ise tek başımızayken bile uymamız gerekenleri ifade eder.

Benim dileğim ayıplanmaktan çekinerek veya günah islemekten korkarak güzel eylemlerde bulunmaktan ziyade kendi gönlümüzden geldiği için iyi insan olalım.

Saygılarımla
Tülay Temiz
12.08.2005

Merhaba,

Önce bu çok önemli bir konu ve sizin bu yaşta bu farkı görmenizden dolayı tebrik ediyorum. Akıllı bir Çerkes kızı olduğunu ve bazı olayların farkında olduğunu düşünüyorum.

Doğru söylüyorsun. İslamiyet ve Çerkeslik birbirleri ile pek bağdaşmıyor. Bende bu yüzden bir tercih yaptım. Ve tabi ki hak yolu Allah'ı tercih ettim. Çerkesliğimi unutmadım. Fakat seninde de dediğin gibi birbirleri ile hiç de örtüşmüyorlar. Bence güzel olan Çerkes örf ve adetleri değil Allah yolu. Tek ve en güzel yoldur. Sana yolunu seçmende bir ışık da ben tutayım dedim. Fikirlerime katılıyorsan senden cevap beklerim. Olumlu yada olumsuz hiç fark etmez. Seninle görüşmek ve tanışmak isterim. Bu arada ben Kayseriliyim. Kendine iyi bak. Allah'a emanet ol. Allah'ı hiç bir şeye ortak koşma. Ve ondan vazgeçme. Seni Çerkeslikten atsalar bile..

Saygılarımla.
ShuZago
12.08.2005

Selamlar,

İslamiyet mi? Hıristiyanlık mı? Çerkeslik mi? (E) Hiçbiri mi ?

İnsanız her şeye bir pencereden bakmak fıtratımıza aykırı, fikirsel agorafobilerimizden sıyrılıp yaradılışımızın özüne bakarsak zaten kavimler halinde ayrı ayrı yaratıldığımız gerçeği bize tebliğ edilmiş; ‘’aslını inkar eden bizden değildir’’ denmiş.

Çerkes veya herhangi bir millet olmak sizin elinizde değil ama din konusunda tercih yapma hakkı verilmiş irade verilmiş, akıl verilmiş. Kendi aklınız ve fikirleriniz çerçevesinde İslamiyet’i Hıristiyanlığı, Paganizm'i Zerdüşizm'i Budizm'i v.s seçebilirsiniz ve bunların hepsiyle Çerkesliği bağdaştırmanız mümkün. Ama bağdaştırmaktan kasıt kırılmış bir cismin iki parçası gibi birbirine oturan ve kavuşan bir şey ise bu mümkün değil.

İslamiyet’in ilk zamanlarını hatırlarsak yeryüzünde İslamiyet ile bağdaşmayacak en uzak kültürlerden biri Arap kültürü idi ama yer yer tolere edilerek bugünkü İslamiyet’e kadar uzanan hakim bir Arap kültürü oluştu.

Örneğin Hz.Muhammed (S.A.V) sahabeleri ile gezinirken bir düğün olduğunu görüyor ve düğündeki sessizliğe anlam veremiyor. Düğün evine doğru yöneliyor ve düğün sahibini bulup soruyor: ‘’Bu düğünde neden tef çalınmıyor?’’. Düğün sahibi heyecanla artık kendisinin İslam’ı seçtiğini İslam’da müziğin haram olduğunu söylüyor. Hz.Muhammed (S.A.V) bunun sınırlarının olduğunu tef çalınarak eğlenilmesinde bir sorun olmadığını dile getirip düğün sahibinden güzel bir düğün yapmasını rica edip ayrılıyor.

İşte bu örnekte; İslamiyet’in veya bir başka dinin insanların sosyal hayatını da dikkate aldığını gösteren örneklerden biridir. İnsanın 24 saatini bedensel ve ruhsal sınava tabii tutan mistisizm içeren bazı dinlerde farklılık gösterebilir (Budizm, Zerdüştlük gibi) ama semavi dinlerin hepsi insanın sosyal hayatını dikkate alarak tebliğ edilir. İnsanın kendisiyle, çevresiyle, akrabaları ve dostlarıyla, ticaretle ilimle uğraşmaları bildirilir.

Din hatları fazilet olan geniş bir şablon sunar ve bunun içini doldurmayı kısmen ferde bırakır. İnsana akıl verilmiş ve erdemi bu yolla bulması istenmiştir. Verilen buyruklar birer anayoldur bu yolların arasındaki tali yolları belirlemek insanoğluna bırakılmış, belirlerken ona verilen aklı ve iradeyi kullanması istenmiştir. Özünde erdemi ve insanlığı öneren her tür dinde Çerkeslikten bir parça bulursunuz zaten

Bence ‘’sakız çiğnerken merdiven çıkmak’’ ne kadar zorsa Çerkezlikle İslamiyet’i ya da Hıristiyanlığı bağdaştırmakta ancak o kadar zordur. Herkes uhrevi (*) tercihini yapabilir kimi de uhreviyata inanmaz ama bizi birbirimize bağlayan bir sebep var ki, uhrevi tercihlerimizi arada engel yapmamız en başta yaradılışımızdaki kavim olgusuna terstir.

Hayata sınav amaçlı geliyorsak da yaşamamız gerektiği gibi yaşamakta gerekir Çerkesliği İslamiyet veya Hıristiyanlıkla bağdaştıramamak ve mutlaka vazgeçmek istemek, bakkalda manavda alışveriş yaparken parasını verip alacağınız 1 kilo domatesi seçerken gördüğünüz ilk domatesi beğenip heyecanla sadece onu alarak koşa koşa eve gitmek gibi bir şeydir.

Din adına seçim yapmayı önermek inanın en az Çerkesliğe verdiği kadar zararı dine de verir. Kimse kimseyi seçim yapmamaya zorlamamalı (bu konuda).

Bunun en bariz örneği Shapsugh bölgesinde M.Emin’in ve Zanıgo Sefer Bey’in kışkırtmalarıyla Pagan Shapsughlar ve Müslüman Shapsugh-Abzeghler arasında dökülen kardeş kanıyla yaşanmıştır Üstelik pagan Shapsughlar Müslüman olmasalar da özgürlük mücadelesine katılacaklarını bildirmişlerdi. Ama maalesef Sayın Jan Paçal’ın tabiri ile, kralların krallığından kral seçemeyen krallar ithal kralların kışkırtmalarıyla krallıklarında kardeş kanı döktüler.

Üstelik özgürlük mücadelesinin en şiddetli döneminde.

1800’lü yıllarda forum sayfaları yoktu. Bir Shapsugh kalkıp, ‘’Paganlık mı? Adigelik mi?’’ diye bir şey yazmamıştı. Çünkü onlar yaşamaya çalışıyordu ‘’bizim gibi’’ oturdukları yerden klavye tıkırdatmıyorlardı. Sadece yaşamak yaşamayacaklarsa onurlarıyla ölmeye çalışıyorlardı. Düşmanları birdi derken o durumda bile bu tehlikeyi göz ardı edebildiler.

Ve sonuç; düşmana çekilmiş kılıçları birbirlerine yöneldi. Onlar bile buna engel olamamışsa, biz ne oluruz? Allah bilir.

Hayır kimse birbirine kılıç çekmez onlar gibi hayatımızı noktalamak kim, biz kim?

Biz onlar gibi olamayız çil yavrusu gibi dağılıyoruz. Çil yavrusu gibi dağılırız yine ve biraz daha hızlı dağılırız. Sadece ve birbirimize hiçbir şey dayatamayacak kadar uzaklaşırız;

Hiçbir şey paylaşamayacak kadar,
Hiçbir şey konuşamayacak kadar,
Milli zombiler diyarına iltica ederiz,
Kimimiz irtica ederiz
Uzaklardan birbirimize rica ederiz
Şu Çerkesliği uzatır mısın? Benimki bitmiş.

Ah gülüm be! Olsa, inan dükkan senin.

Selametle
Wuzınsheuw

(*) Uhrevi: Öbür dünya ile ilgili, ahiret ile ilgili, dünyevi karşıtı (CC)
Lezgi Ömer
12.08.2005

Sayın ShuZao

Değerli kardeşim. Yazının başından sonuna okudum ve seni tebrik ediyorum.

Benim merak ettiğim üç konu var.

1) Bu din eğer Araplara inmediyse niye tolere edile edile hakim Arap kültürü oldu? Din nasıl tolere ediliyor? Tolere ediliyorsa biz Çerkesler tolere niye edemiyoruz? Kendi dilimizde selam vermek yerine Arap dilinde selam veririz?

2) Hz Muhammed düğün sahibine ''tef çalın'' diyor, ardından da ekliyor ''sınırları var''. Bu sınırlar nedir? Hz Muhammed bizim zegeslere gelmiş olsaydı deju ve kızlı erkekli eğlencemizin sınırı için ne diyecekti? ''Tamam mızıka çalabilirsiniz. Mızıkayla eğlenmenin sorun çıkarmaz ama kızlı erkekli olmaz’’ mı derdi? Bu konuda net bilgi verirseniz memnun olurum.

3) Yazınızın genelinde şöyle bir neticeye varılıyor. Yanılıyorsam düzeltin. Semavi dinler insanlara hatları fazilet olan geniş bir şablon sunuyor, bunun içini de kısmen insan dolduruyor. Dolayısıyla dinler yokken atalarımız faziletsiz olarak mı yaşadılar?

Saygılarımla.
Akabba Tarık
12.08.2005 18:28:52

Merhabalar,

İnsanlar için bazı kavramlar kabullenilmesi güçtür ve zaman alabilmektedir.

Kafkas kültürünü yaşamak isteyen bir kişi din yaptırımları ile karşılaşmakta ve bocalamaktadır.

Kolaycılığa kaçarak İslam dini akıl dinidir der ve konu kapatılabilir.Bu da her zamanki gibi hiçbir soruya cevap vermez.

1) İlk olarak İslam dininin Arap dini olmasının nedenini basit bir örnekle açıklayalım. İslam dini Arap adet ve gelenekleri ile şekillenmiştir. Örneğin domuz eti kolay bakteri üretmekte, kesildikten sonra hemen tüketilmelidir. Arap çöllerinde bu et türü sıcak vs. nedenlerle bekletilip tüketildiğinde zehirlenmelere ve hastalıklara neden olmaktadır ve Kuran’da yasaklanmıştır. Bugün dünyanın 5/4 bu eti gayet sağlıklı şekilde (steril ortamlarda kesilip hemen şoklanarak) tüketmekte ve zararını görmemekteler.

2) Bence en önemlisi ve bizim kültümüzle uyuşmaması nedenini tekrar açıklayalım. (Yetkili arkadaşlar bu yazıyı lütfen törpülemeyin açıklayıcı olmuyor). İnsanlık tarihinin en yüce ve en ulu insanı Hz. Muhammet’tir, İslam inancına göre. Peygamberin yaptıkları doğrudur ve izlenmesi gerekmektedir (Sünnet inancı). Bu durumda kendi kuzenleri ile evlenmek hatta 9 yaşındaki kız çocukları ile evlenmek caizdir hatta tavsiye edilmektedir (Peygamber yapmış sünnet). Biz kendi akrabalarımız ve kuzenlerimizi kardeş olarak addederken bu xhabzemizle ne kadar uyuşmaktadır? Soru bu ve lütfen buna cevap verebilirseniz sevinirim.

3) Diğer arkadaşların belirttiği gibi, bizim toplum yaşantısını belirleyen xhabzelerdir. Toplum yaşayış kurallarıdır. Kuran hükümleri de insan yaşamını düzenlemekte ve yol göstermektedir. Bu iki kavram arasında var olan farklılıklarda hangi yolu seçilmelidir? Xhabzeyi seçmek günah olmakta mıdır? Bilerek işlenen günah affedilebilir mi? İslam kurallarını seçtiğimiz zaman bu inanca dahil olmayan insanları toplum içinde nereye koymalıyız?

4) Kadının toplumdaki yeri göz önüne alındığında nasıl bir yaklaşım sergilenmeli? Kadınlara ikinci sınıf varlıklar olarak yaklaşım nasıl değerlendirilmeli (Gereğinde dövmek ve birden den fazla kadınla evlenilmesi)? Xhabzedeki yeri nedir?

5) Dinler dogmadır ve sorgulamayı yasaklar. ‘’Allah var mı’’ sorusunu sormak dinden çıkarabilir ve insanlık gelişiminin önündeki en önemli kavramı soru sormayı yasaklar. Toplumsal kurallar, zaman içerisinde kendini yeniler ve zamanın şartlarına uyumlu hale gelebilir. Yani dinamiktir. Bu bağlamda xhabze zaman içerisinde kendini yeniler ve geliştirir.

Bu yazdıklarım zamanla benim vardığım sonuçlar ve tabi ki, herkes tarafından kabul görmesini beklememekteyim ve kesinlikle hiçbir inancı zedelemek gibi bir düşüncem yok. Her yazımdan sonra bunları belirtmemin nedeni de kendi ailem de dahil olmak üzere inançları sorgulamanın ters karşılanması, tepki toplamasıdır.

Saygılar.
ShuZago
12.08.2005

Sayın Lezgi Ömer,

Öncelikle selamlar.

Lise dönemlerinden herkes hatırlar. Klasik ‘’istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?’’ cümlesi vardır bende 3.sorunuza biraz içerlediğim için istediğim sorudan başlamak istedim.

3) Galiba bu konu ile ilgili anlatımım yetersiz kalmış (bunu kinaye olarak almayın gerçekten böyle düşünüyorum). Anlatmak istediğim, din insanlara fazilet verir anlamında değildi. Din insanlardan yaradılışlarındaki akıl ve mantığı kullanarak edindikleri fazileti uygulamalarını ve devamını ister. Karşılığında öbür dünyada mükafat veya ceza olduğunu bildirir. Dinsiz bir insan faziletsiz değildir. Uhrevi anlamda sorumluluk hisseden insanlar uygulama alanı olarak dini seçer. Bunu hissetmeyen, uhrevi kaygıları olmayan insanlarda faziletli olmayı örflerinden ananelerinden, çevrelerinden, mensubu olduğu milletin yüzyıllardır süregelen sosyal birikiminden belirleyici noktaları dikkate alarak yaşamaya çalışır. Onunda uygulama alanı sosyal çevresi, toplumu, mahallesi ve cemiyetidir. Kendisini sadece bu saydığım etkenlerden dolayı sorumlu hisseder. Bu kurallar ve değerler ona toplumsal hafıza ve kültür birikiminin ona yansımasıdır ve hepsi tarihi olaylardan edinilmiş sosyal tecrübeler bütününden çıkarılmış; akıl erdem, fazilet, insaniyet gibi kavramların belli başlı belirleyici bağlayıcı bakiyeleridir.

Örneğin ‘’xhabze’’; xhabzeye dinlerin etkisi olmuşsa da xhabzeyi din olarak tanımlayan insanlara katılmıyorum xhabze tamamen bir sosyal oluşumdur. Bunun içinde din tarih, savaşlar, sosyo-ekonomik durum, coğrafi konum feodalizm v.s gibi birçok etken sonrası oluşmuş bir toplumsal birikimdir. Şimdi böyle bir olguyu meydana getiren insanları; şu veya bu dinden ya da dinsiz olmalarından dolayı faziletli kabul etmemek mümkün mü?

Önceki yazılardan birinde xhabze kelimesinin açılımı yapılarak xexın (seçmek) kelimesinden ‘’Xa’’ bze (dil kelimesiyle birleşmesinden ''seçilmiş dil'' gibi bir sonuç çıkarıldı. ''Seçilmiş Dil =Din'' tespiti bence yanlış bir yaklaşımdır. Kaldı ki, buradaki ‘’Xe’’ sesi Xexın (seçmek fiiline işaret etmez ‘’seçilmiş’’ kelimesini karşılaması için ‘’xexa’’ olması gerekmektedir. ''Xe'' kelimesini ayırmak anlam bozukluğu oluşturur. Örneğin ‘’bıçak’’ kelimesinin ‘’bıç’’ hecesi yalnız başına anlamsız kalması gibi bir hal alır.

Xe bire bir yer ve bölgeye işaret eder. Xe (Bölge) ‘’Xa(bp e’’ (arazi,alan), Xame (yabancı, yere bölgeye yabancı) xade (ekilen alan, bostan) xedze-xedzen (bir alana bir şey atmak) xesen (bir alana, yere, bir şey saplamak).

ÖRNEĞİN : Şıble mague di ‘’xe’’r zezıxome. Yıldırım sesi yerimizi (yurdumuzu) sarsan. Dolayısıyla ‘’xhabze’’; ''yerin bölgenin dili (kuralı)'' anlamındadır. (Her zamanki gibi, bence)

Neyse konumuz bu değildi ama önceki yazımdan atalarımızın faziletli olmadığını ima ediyormuşum gibi bir sonuca varmak biraz ‘’zor olanı başarmak’’gibi geliyor bana.

Böyle bir şey söylemek ‘’kendi açımdan’’ intihar etmek gibi bir şeydir.

SORU-1'e gelecek olursak; din elbetteki Araplara inmedi ama indiği bölge Arap’tı. Hakim kültür Arap kültürüydü ve o bölgeye özel çeşitli alışkanlıklar tolere edildiği kadarda yasaklanmıştır. Kız çocuklarının diri diri gömülmesi sert bir şekilde yasaklanmıştır.

Örneğin akraba evliliği tavsiye edilmemiş ama nüfus ve nüfus kaygıları sebebiyle serbest bırakılmıştır.

(Yazı uzadıkça uzayacak.) Yani bunların çoğu o an için Kuran’da belirtilmemiş olmasına rağmen daha çok yeni bir devlet siyaseti gibi meydana gelmiş ve sosyal oluşumun sağlanması için gerekli yasaklar, serbestlikler dini yayan insanların devletleşmesi ile dini otoritenin kuralları olduğu için dini kurallar gibi benimsenmiştir.

Benim için tek bağlayıcı başvuru kaynağı Kuran’dır. Kuran’da ne müzik yasaklanmıştır ne türban emredilmiştir ve daha çok siyasal duran bazı kurallar zamanla yayıldıkça çıkış menşei istikametinde dini vecibelere dönüşmüştü (yine bence). İslamiyet kendisini son din olarak nitelemiş kıyamete kadarda hiçbir şekilde güncelleme yapılmayacağını tek korunacak şeyinde Kuran olduğunu belirtmiştir. Zamanla güncelleniyor olsa belki şu an bize dini zorunluluk olarak benimsetilen birçok şey zamanın şartlarına göre değişecek ya da komple kalkmış olacaktı.

Arap dilinde selam vermeye gelince ben kendi dilimde selamlaşıyorum, bu iyi bir şey. Kendi dilim dışında bana verilen selamı hangi dille cevapladığım çok önemli değil. Maksat selamla yanına varılacak başka insanlarda olsun.

SORU 2: Hz.Muhammed (S.A.V) bir zexese gitse diye başlayan bir cümle hiç düşünmedim, bu konuda beni hazırlıksız yakaladınız desem yeridir. :)) Bilmiyorum ne diyeyim. :)) Beni terlettiniz. Buna verebileceğim tek cevap yine 1. cevaptaki güncellenme örneği olabilir.

Aklıma gelen ilk şeyi söylemeyi; ‘’aman renk vermeyeyim’’ demeye yeğlediğim için 2.sorunuzu cevaplayacak ehliyeti kendimde görmüyorum. Cevaplasam bile cevabım en az sorunuz kadar ilginç olur. :)) Yani bu konuda benden istediğiniz ‘’NET’’ bilgiyi veremiyorum.

Bu soruyu cevaplayabilecek olanı da ‘’Herkese Birkaç Sorum Var’’ başlıklı konuda sorulan;

1-Çerkes Evliya var mı?
2-Çerkes Ermiş var mı?

Sorusuna cevap olarak yazacağım ‘’Evet var’’diye. :)) (Sayın KEÇ Süleyman Yavuz’un hoşgörüsüne sığınarak tabi)

Aslında siteye katılmaya başlıyalı din konulu hiçbir yazıda yazmamaya gayret gösteriyordum ama neyse sağlık olsun. Bu arada Sayın Lezgi Ömer fikirlerimi paylaşma ve fikirlerinizi belirtme nezaketinizden dolayı teşekkür ediyorum. (2.soru dışında. :))

Selametle
Wuzınsheuw
Meretko Yusuf
12.08.2005

İslamiyet mi? Adigelik mi?

Ben bu soruda bir mantık hatası olduğunu düşünüyorum. Zira soru böyle sorulunca insanın doğal olarak iki seçenekten birini tercih etmesi gerektiği gibi bir izlenim doğuyor. Dinini seçmek insanın iradesinde olan bir husustur. Halbuki milliyet tamamen irade dışı doğuştan gelen bir özelliktir. İnsan kendisine din olarak istediğini seçer veya dinsizliği tercih eder ancak bu durum onun milliyeti üzerinde hiçbir etkisi olamaz zira insan istese de milliyetinden istifa edemez.

Ayrıca konunun yanlış bir zeminde tartışıldığını da düşünüyorum. Zira iki farklı kategoride değerlendirilmesi gereken kavramalardır. Din ve milliyet. İslam dinini başka bir dinle mukayese edebilirsiniz veya Çerkes kültürünü başka bir kültür ile mukayese edebilir, değerlendirmede bulunabilirsiniz. Ancak bir din ile milliyetin kıyaslanması bana göre konunun yanlış zeminde tartışılmasıdır.
Bana göre konu şu şekilde tartışılabilir; İslam dinin Çerkes kültürüne etkisi veya Çerkes örf ve adet kuralları (xhabze) İslam dini ile ne kadar bağdaşır? Bu sorulara verilecek cevaplar da farklılık arz edecektir.

Bütün dinlerde olduğu gibi İslam’da da toplum hayatına ilişkin kurallar vardır. Tartışma konusunu da burada başlamaktadır. Din kuralları ile xhabze çatıştığında kişi hangisine uyacaktır. Bu soruya verilecek cevap da kişinin ne kadar dindar olduğu ile alakalıdır.

İslam dininin hiçbir şekilde Çerkeslik ile çatışmadığını söyleyen arkadaşlarımız olduğu gibi tam tersini söyleyen arkadaşlarımız da olmuştur. Ben iki yoruma da katılamıyorum. Ben dinini her Müslüman'ın bilmesi gerektiği kadar bilen birisi olarak; dinimizin bazı emirlerinin örf ve adetlerimizle ters düştüğünü biliyorum. Ancak bence bunlar büyütüldüğü kadar fazla değildir. Nitekim dinimizin Çerkeslik ile çatıştığını düşünen arkadaşların verdikleri örnekler hep aynıdır. (Kaşenlik, wuig v.b) Çerkeslerin toplumsal yaşam kuralları olan xhabze binlerce kuraldan ibarettir. Bunlardan birkaç tanesini öne çıkarıp İslamiyet Çerkeslere göre değildir demek insafsızlık olur kanaatindeyim. Kaldı ki, kendisine Müslüman'ım diyen hiç bir kimse örf adetime ters düştü o zaman dinimi değiştireyim bari demeyecektir. Bu durum yalnız Müslüman olan bir kimse için değil Hıristiyan veya başka bir dine mensup kişiler için de böyledir. Aksini iddia etmek kişinin inancını çok hafife almak, kişinin neye ve ne için inandığını bilmediğini düşünmek olur.

İnsanı Çerkesliği ve dini arasında seçim yapmaya zorlamak çok yanlıştır. Böyle bir gereklilik de yoktur. Pekala bir Çerkes Müslüman olabilir. Dinin gereklerini de yerine getirebilir, Çerkesliğin de. Çok dindarsa wuigde yapmayıversin. Kimse de ona; sen mükemmel Çerkes değilsin, Çerkeslikten çıktın diyemez.

Saygılarımla.
 
sayfa  1    2    3    4    5    6    7    8    9